23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 23 MAYIS 2009 CUMARTESİ 6 HABERLER CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU İnsan ve Karşı-İnsan İnsanın yalnızca erdemleriyle tanımlanamaya- cağını biliyorum. Erdemsizlik de insana özgüdür. Hatta sadece ona özgüdür. Hayvanlar dünyası için “erdem” ya da “er- demsizlik” kavramları ne ölçüde geçerlidir bile- mem. Olsa olsa iyi huylu, kötü huylu hayvanlardan bel- ki söz edilebilir. Evcil olanlar, yırtıcılar vb… Fakat bilebildiğimiz kadarıyla büyük ölçüde iç- güdüleriyle davranan bu kader arkadaşlarımız için kavram olarak ahlâktan söz etmek abartılı olur. Buna karşılık insanların dünyasında hayvanla- rın dünyasında olduğundan çok daha fazla kötülük bulunduğunda kuşku yok… Hayvan kötülük olsun diye kötülük yapmaz. Kötülük olsun diye kötülük yapmak ve bu an- lamıyla da ahlâksızlık insana özgüdür. Ahlâk görece bir kavram mıdır? Bir ölçüde, evet. Fakat değişmez, evrensel ahlâki kurallar bu- lunduğundan da kuşku duymamak gerekiyor. İnsan insanlaşma süreçlerinde sevgiyi, seve- cenliği, dostluğu, nezaketi, saygıyı, dürüstlüğü, öz- veriyi, özeleştiriyi ve daha birçok başka erdemi öğ- rendi, benimsedi, içselleştirdi, böylece insan ol- du… Bugün insan dediğimiz varlık bu süreçlerde oluş- tu, biçimlendi, sadece dış görünümüyle değil iç- sel varlığıyla da benzersiz, yetkin, seçkin bir kim- lik kazandı. Bir düşüncemi desteklemek için din kitapla- rından örnek vermek dünya görüşüme uymasa da Kuran’da geçtiğini bildiğim “eşref-i mahlûkat” (ya- ratıkların şereflisi) sözü buraya uygun düşer. Bence bütün varlıklar şereflidir. Fakat insan hiç kuşkusuz hepsinden daha yu- karıda, daha saygın bir yerdedir... Ya da, öyle olmalıdır… Bugün görülen ise, bazı insanlar bakımından bu- nun tam tersidir. Burada çok ince bir ayrımı gözden kaçırma- manızı dilerim. Yazımın başlığında yer alan “karşı-insan” deyimi ahlâksız insan demek değil. Ya da sadece ahlâksız insan demek değil. “Karşı-insan” derken düşündüğüm, insanî de- ğerlere tümüyle yabancı kimselerdir. Bu gibilere “ahlâksız” demek bile yeterli olamaz. Çünkü erdemsizlik de eninde sonunda insana özgüdür… Olumsuz anlamıyla insanîdir… Ah- lâksızlık yapan biri günün birinde yaptığından piş- manlık duyabilir… Çünkü eninde sonunda insandır. Benim gözümde “karşı-insan” kategorisinde yer alan kimseler ise, duygusuzluğun, ahlâksızlığın en alçak çukurundadırlar. Yapamayacakları hiçbir kötülük, söylemeye- cekleri hiçbir yalan, çeviremeyecekleri hiçbir do- lap, başvuramayacakları hiçbir takıyye, arkasın- da olamayacakları hiçbir melanet, iblislik, gad- darlık, alçaklık, sahtekârlık yoktur… Bunlar ne insan, ne hayvandırlar. Karşı-insandırlar… Nereden çıkardın diyeceksiniz… Yaşamakta olduğumuz günlerin gösterdikle- rinden… Türkân Saylan’ın evinin basılması ile ölümünü ve uğurlanışını kapsayan bir süreçte, bu kadar kı- sa fakat yoğun bir zaman diliminde görülüp ya- şananlar, bugün ülkemizdeki çatışmanın gerici- ilerici çatışması olmaktan daha çok, onun da öte- sinde, insan ve karşı-insan arasında bir çatışma olduğunu gösterdi… Ölümünden sonra arkasından açıkça sövenlerle içlerinden sövenler arasında ben bir ayrım gör- müyorum. Bu gibi kimselere ahlâksız bile denemez. Çünkü o da insana özgü bir kavramdır. Hayvan da denemez. Çünkü -yukarıda açıklamaya çalıştığım gibi- hem yanlış, hem de hayvana haksızlık olur… Bunlar karşı-insandırlar. Duygusuz, soğuk, tehlikeli ve ille de bir başka yaratığa benzetilmeleri gerekiyorsa, en zehirli, en irkiltici bir sürüngen türünün özelliklerine sahip ya- ratıklardır. İnsanlığın alçalabileceği en aşağı yerdedirler. Ülkemizde yaşanmakta olan çatışmanın, ileri- ci-gerici, tutucu-aydınlanmacı vb. karşıtlıklarının da ötesinde, bir yanda insan, öte yanda karşı- insan ve onun bilinçli-bilinçsiz takım arkadaşları arasında olduğu tam olarak kavranamaz ve bun- lara kararlılıkla karşı konularak kötülüklerine en- gel olunamazsa, ülkemizle birlikte tek tek insan- lıklarımız da tehlikededir. ataolb@cumhuriyet.com.tr Faks: (0212) 343 72 64 ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART musakart yahoo.com İstanbul Haber Servisi - Ergenekon soruştur- masõ kapsamõnda tutuklu bulunan gazetemizin Ankara Temsilcisi, yazar Mustafa Balbay’õn tu- tuklama kararõnõn kaldõrõlmasõ istendi. Mustafa Balbay’õn avukatlarõ Bülent Utku ve Akın Atalay tarafõndan İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne sunulan 13 sayfalõk dilekçede, Balbay’õn da aralarõnda bulunduğu tutuklu sanõk- larõn, “tutukluluk durumlarının otuzar günlük süreler halinde re’sen incelenmesine karar ve- rildiği”, Balbay’õn tutukluluk durumunun ise 24 Mayõs 2009 tarihinde mahkemece inceleneceği, dilekçenin bu konuda dikkate alõnmasõ gerektiği ifade edildi. Balbay’a yöneltilen suçlamanõn bil- gisayar notlarõna, iletişim tutanaklarõna ve TCK’nin 326 ve 334. maddesi kapsamõnda oldu- ğu ileri sürülen belgelere dayandõğõnõn belirtildi- ği dilekçede, bu durumlarõn dõşõnda Balbay hak- kõnda başka delillerin olmadõğõ ifade edildi. Di- lekçede, “Müvekkilimizin dosyada delil olarak sunulan iletişim tutanaklarından hangisinde, bir suçun işlendiğine, yasadışı silahlı bir örgüt ilişkisine ya da faaliyetine dair bir emare var- dır? Müvekkilin çoğunluğu çalıştığı gazetede- ki yönetici ve yazarlarla yaptığı günlük, rutin konuşmalar ne amaçla bir tomar olarak dos- yaya aktarılmıştır” ifadeleri kullanõldõ. Avrupa İnsan Haklarõ Mahkemesi’nin (AİHM) gazetecilerin haber kaynaklarõnõn korunmasõ ile ilgili gazeteciler lehine verdiği iki ayrõ kararõna da değinilen dilekçede, bu kapsamda Balbay’õn bilgi ve belgelerinin suç delili olarak sayõlamaya- cağõna dikkat çekildi. Balbay’õn evinde ve gaze- tedeki bürosunda bulunan belgeler içerisindeki “gizli belgelerin” yalnõzca kendisine değil, gaze- temize gönderilen belgeler olduğuna da dikkat çekilen dilekçede, bu bilgi ve belgelerin önceki yõllarda birçok kitapta yayõnlandõğõ belirtildi. Di- lekçede, iddianamede yer alan “Genç Subaylar Tedirgin” başlõklõ gazetemizde yayõmlanan ha- berin iddia edildiği gibi yüksek rütbeli Ergene- kon Silahlõ Terör Örgütü üyelerinin talimatõ ve Cumhuriyet Çalõşma Grubu’nun kararlarõna da- yalõ olarak yayõmlanmadõğõ vurgulandõ. Eski Ge- nelkurmay Başkanõ Hilmi Özkök’ün açõklamala- rõnõn da haberin doğru olduğunu ortaya koyduğu- nun belirtildiği dilekçede, “Haber gerçektir. Haberin verilişinde kullanılan başlık uygun bulunmamış değişik yorumlara neden olmuş ve rahatsızlık yaratmıştır. Doğru bir haber için kullanılan başlık nedeniyle, bir gazeteci- nin bu suçlamalara maruz kalması, tutuklan- masına kadar varan mağduriyeti ne derece adil, insaflı ve hukuki bir yaklaşımdır? Mü- vekkilimize karşı kamuoyunda psikolojik sa- vaş malzemesi olarak kullanılagelen, iddiana- mede de değinilen ve suçlama konusu yapılan bu haberin müvekkilimize verdiği zarar ölçü- lemez boyutlardadır” denildi. Dilekçede özetle şu ifadelere yer verildi: “Tutuklama adıyla sürdürülen bu haksız ve peşin cezaya hukuk, adalet ve hakkaniyet adı- na bir an önce son verilmesini istiyoruz. Tu- tuklama tedbiri, telafisi mümkün olmayan ağır bir mağduriyete neden olduğu içindir ki, mutlaka başvurulması gereken bir tedbir ola- rak görülmemiş, yargıcın takdirine bırakıl- mıştır. Müvekkil hakkındaki takdirin tutukla- ma yönünde olması, hukuk ve adalet duygusu- na zarar vermektedir. Sayın yargıçlar müvek- kilimizin daha fazla mağduriyetine neden ola- cak tutuklama kararını kaldırınız. Bırakın adalet, yerini mahkemenin nihai kararı ile bulsun. Peşin karar ve cezaya dönüşen gerek- siz bir özgürlük kısıtlamasının önüne geçin. Hukukun ve ceza yargılamasının temel ilkele- rinin korunmasına katkıda bulununuz.” HATİCE TUNCER / HİLAL KÖSE ADD, Cumhuriyet Kadõnla- rõ Derneği, İşçi Partisi Öncü Ka- dõn MYK üyelerinin de arala- rõnda bulunduğu bir grup kadõn, İstanbul 13. Ağõr Ceza Mah- kemesi’nce Silivri Cezaevi’nde görülen Ergenekon davasõnõn 89. oturumunu izledi. Basõn açõklamasõ yapan kadõnlar, da- vanõn insan haklarõnõ temel- den ihlal ettiğini savundular. Oturumlara yaklaşõk bir haf- tadõr katõlmayan mahkeme baş- kanõ Köksal Şengün’ün anjiyo olduğu için rapor aldõğõ öğre- nildi. Şengün’ün 25 Mayõs’tan itibaren duruşmalara katõlacağõ belirtildi. Dünkü oturum, sa- vunma sõrasõ gelen tutuksuz sanõklar gelmediği için saat 11.00 sõralarõnda başladõ. Tu- tuklu sanõk Erkut Ersoy, tah- liye talebinde bulunarak, dev- letin istihbarat birimlerine bil- gi aktardõğõnõ, çok sayõda te- şekkür aldõğõnõ ifade etti. Ersoy, emniyete yazõ yazõlarak Erge- nekon soruşturmasõnda ön de- lil elde etmek üzere kullanõla- cak, hassas dinleme cihazõ alõ- nõp alõnmadõğõnõn sorulmasõnõ istedi. ADD, Cumhuriyet Kadõnla- rõ Derneği, İşçi Partisi Öncü Ka- dõn MYK üyelerinin de arala- rõnda bulunduğu kadõnlar, Si- livri Cezaevi önünde basõn açõklamasõ yaparak Ergenekon davasõnõn insan haklarõnõ te- melden ihlal ettiğini ifade etti- ler. Grup adõna basõn açõklamasõ yapan avukat, İP Öncü Kadõn İl Başkanõ Zerrin Öztürk, “Ül- kemizin önde gelen vatanse- ver bilim adamlarının, siya- setçilerinin, rektörlerinin, ga- zetecilerinin, komutanları- nın, yurtsever aydınlarının içinde bulunduğu, Silivri Ce- zaevi koşullarında görülen duruşmayı izlememiz gerek- tiğini düşündük” dedi. Yargõ bağõmsõzlõğõnõn ve yargõ gü- vencesinin, siyasi baskõlarõn etkisini hissettiğini savunan Öztürk, Prof. Dr. Türkan Say- lan’a veda töreninin halkõn bu hukuksuzluklara verdiği yanõt olduğunu kaydetti. Ergenekon davasõnõn Cumhuriyetin, Ata- türk ilke ve devrimlerinin sa- vunucusu aydõnlara, toplum önderlerine ve halka yönelik baskõ aracõna dönüştüğünü sa- vunan Öztürk, “Bu davanın kamu vicdanını ne denli ra- hatsız ettiği çok açıktır. Tüm kanıtları çürütülmüş, huku- ki dayanakları olmayan bu dava insan haklarını temel- den ihlal eden bir davaya dö- nüşmüştür” diye konuştu. Grup açõklamanõn ardõndan, iz- leyici olarak davanõn öğleden sonraki oturumuna katõldõ. Çeşitli sivil toplum örgütlerine üye kadõnlar Ergenekon davasõnõ Silivri Cezaevi önünde protesto ettiler: İnsan haklarõ ihlal ediliyor Eski MİT Müsteşarõ Şenkal Atasagun hakkõnda “Ergenekon davasının görül- düğü mahkemeye gönderilen MİT şe- ması” nedeniyle soruşturma izni istenme- si üzerine, Başbakanlõk Hukuk Müşavirli- ği’nce hazõrlanan raporda, Tuncay Gü- ney’in iddialarõnõn dikkat çekici olduğu an- cak bilgi kirliliği izlenimi edinildiği kay- dedildi. Başbakanlõk’a gönderilen yazõda, Atasa- gun hakkõnda İşçi Partisi avukatõ Hasan Basri Özbey’in talebi üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nõn soruşturma izni istediği anõmsatõldõ. Atasagun hakkõn- da soruşturma izni verilmediği belirtilerek, konuyla ilgili MİT’ten alõnan yazõya dikkat çekildi. MİT’ten gelen yazõda, şemaya ko- nu istihbaratõn devlet tarafõndan belirlenen ihtiyaçlara karşõlõk olarak açõk ya da kapa- lõ kaynaklardan derlenen ve müsteşarlõğa muhtelif şekillerde intikal eden haber, bil- gi ve dokümanlarõn belirli bir sistem içeri- sinde işlenmesiyle oluşturulduğu kaydedildi. Bilgilerin MİT’e 3 Temmuz 2002’de pos- ta kanalõyla, kaynağõ tespit edilemeyen isimsiz ihbar mektubu ve altõ adet CD ile ulaştõrõldõğõ ifade edildi. Mektup ekindeki CD’lerde yer alan Ergenekon-Lobi projesi ve diğer belgelerin yanõ sõra, Tuncay Gü- ney’in iddialarõnõn dikkat çekici bulundu- ğu ancak bir bilgi kirliliği ve maksatlõ pro- paganda izleniminin de edinildiği kaydedildi. “Söz konusu CD’ler, kamuoyuna mal ol- muş bazı asker ve sivil şahısları da içer- mesi nedeni ile önemli görüldüğünden, MİT arşivi ve açık kaynaklara yansıyan teyit edilmemiş bilgilerle sınırlı tutulan in- celemelerden hareketle hazırlanan do- küman, 10 Temmuz 2003’te Genelkur- may Başkanı’na, 19 Kasım 2003’te Baş- bakan’a intikal ettirilmiştir” denildi. Dü- zenlenen şemanõn, “CD’lerdeki bilgilerin kâğıda resmedilmesinden ibaret olduğu” kaydedilerek, MİT’in hiçbir ek katkõsõnõn ol- madõğõ ifade edildi. Aydõnlõk dergisinde 8 Şubat 2009’da “İşte MİT’in Ergenekon Şeması” diye açõklanan şemanõn MİT’e ait şemadan farklõ olduğu da kaydedildi. BAŞBAKANLIK HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ: GÜNEY’İN İDDİALARINDA BİLGİ KİRLİLİĞİ İZLENİMİ VAR ADD, Cumhuriyet Kadõnlarõ Derneği, İşçi Partisi Ön- cü Kadõn MYK üyelerinin de aralarõnda bulunduğu kadõnlar, Silivri Cezaevi önünde basõn açõklamasõ yaparak davanõn insan haklarõnõ temelden ihlal ettiğini ifade ettiler. BALBAY’IN AVUKATLARI Tutukluluğa itiraz ettiler TELEFON DİNLEME Yargıtay kanıt saymadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargõtay 8. Ceza Dairesi, telefon dinlemele- riyle ilgili Ergenekon dava- sõnõ da etkileyebilecek yeni bir karara imza atarken, bu- güne değin kullanmadõğõ “belirti kanıt” nitelemesine yer verdi. Daire, dinlemeye elverişli suçlarda, sanõklarõn telefon görüşmelerinden el- de edilen bilgilerin maddi kanõtlarla desteklenmemesi halinde “belirti kanıtları- nı” cezalandõrma için yeterli bulmadõ. Yargõtay 8. Ceza Dairesi, Bakõrköy 4. Ağõr Ceza Mahkemesi tarafõndan 11 sanõk hakkõnda “suç işle- mek için örgüt kurma, ör- güte üye olma, yardımda bulunma, parada sahteci- lik, kıymetli damgada sah- tecilik, mühürde sahteci- lik, belgede sahtecilik” suçlarõndan verilen hapis ce- zalarõnõn temyiz inceleme- sinde, dosya içeriğine göre 3 sanõk hakkõnda mahkeme kararõyla dinlemeye elverişli suçlardan dinleme yapõldõğõ- na işaret etti. Kararda, şöyle denildi: “Sanıkların yap- tıkları telefon görüşmele- rinden elde edilen bilgilere ilişkin maddi kanıtlarla desteklenmeyen belirti ka- nıtların cezalandırılmala- rına yeterli, kesin ve inan- dırıcı olmaması, sanıkla- rın üzerlerinde ve evlerin- de yapılan aramalarda herhangi bir suç unsuruna rastlanmaması karşısında, sanıklar hakkında beraat yerine mahkûmiyet kararı verilmesi hükmün bozul- masını gerektirmiştir.” Yargõtay kaynaklarõ, ka- rardaki belirti kanõt ifadesiy- le “sanığın ikrarına da- yanmayan, maddi niteliği olmayan” kanõtlarõn kaste- dildiğini bildirdi. Hukukçu- lar, belirti kanõtõn, suçun şüphe aşamasõna geçmesin- den önceki durumu ifade et- tiğini belirterek, “Tesadüfü delil aşaması bile değil. Şüpheden önceki aşama” değerlendirmesini yaptõlar. Ergenekon davası ilişkisi Yargõtay’õn verdiği karar Ergenekon davasõnõ da ya- kõndan ilgilendiriyor. Dava- da, sanõklara yönelik suçla- malarõn önemli bir bölümü dinleme kayõtlarõna dayan- dõrõlõyor. Son karar bu dinle- me kayõtlarõnõn delil olup olmayacağõnõ da tartõşmaya açõyor. Taksim’e camiye yalanlama Basõnda yer alan “Taksim’e cami geliyor” haberinde sözü geçen yerin, Taksim Su Maksemi’nin arkasõnda 32 yõllõk mescit olduğu belirtildi İstanbul Haber Servisi - İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), ba- sõnda yer alan “Taksim’e cami ge- liyor” haberinde sözü geçen yerin, Taksim Su Maksemi’nin arkasõnda 32 yõldan beri bulunan mescit ol- duğunu belirtilerek söz konusu ha- berlerin gerçeği yansõtmadõğõnõ sa- vundu. İBB’den yapõlan yazõlõ açõkla- mada, çevresi gazete bayii, banka- matikler ve trafo tarafõndan kapa- tõlmõş, metruk durumda bulunan Taksim Su Maksemi’nin restore edilerek “Cumhuriyet Sanat Ga- lerisi” olarak hizmete açõldõğõ anõm- satõldõ. Açõklamada, restorasyon ta- mamlandõğõnda, maksemin arka- sõnda derme çatma minaresiyle yõl- lardan beri bulunan mescidin de görünür duruma geldiği kaydedildi. İstiklal Caddesi ile meydanõn bir- leştiği köşede, binalarõn arkasõnda bulunan mescidin 2 katlõ, galvaniz- li sactan yapõlmõş ve estetikten uzak minaresiyle alandan görülebildiği, mescidin Beyoğlu Güzelleştirme Derneği tarafõndan mimari olarak iyileştirilmesinin de gündeme geldiği ifade edildi. Açõklamada, sonuç olarak sözü geçen yerin, halihazõr- da mevcut bulunan ve 32 yõl önce de plandaki fonksiyona uygun biçim- de yapõlmõş mescit olduğu ifade edilerek, “1977 tarihli özel nite- likteki Anıtlar Kurulu kararı ile 2009 tarihli plan kurul onayı mev- cuttur. Yeni bir dini tesis alanı ka- rarı mevzubahis değildir. Ka- muoyunca bilinen Taksim Camii ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Araştırıldığında, mescit ile yeri Gezi Parkı olarak anılan Taksim Camisi’nin farklı konular olduğu görülecektir” denildi. CHP’li Serter, Sağlam’ı şikâyet etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter, TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanõ Mehmet Sağ- lam’õn “komisyon çalışmalarının dü- zenli yürümesinde en büyük engeli oluş- turduğu” gerekçesiyle “gereğinin ya- pılması” için TBMM Başkanlõğõ’na baş- vurdu. Serter, TBMM Başkanlõğõ’na yazdõğõ ya- zõda Milli Eğitim Komisyonu’nda önceki gün 5 vakõf üniversitesinin kurulmasõnõ ön- gören yasa tasarõsõ görüşmeleri sõrasõnda ya- şanan tartõşmayõ anõmsattõ. Komisyonda, hukuk fakültelerine yönelik görüşlerini dile getirdiğini aktaran Serter, “Bu konu- da verdiğim önergeye Bakan Çubukçu katılmazken, bu görüşlerimin şahsına yönelik bir tavır olduğunu beyan ettiler. Bu ifade üzerine Sayın Sağlam’dan söz talebinde bulundum, beni yüksek bir ses tonuyla azarlayarak, sayın bakan ile kar- şılıklı konuşamayacağımı söyledi. Bu de- rece saygısız, kavgacı, terbiye sınırını ko- layca aşan bir kişinin Komisyon Başkanı olarak yer almasının, komisyon çalış- malarının düzenli yürümesinde en bü- yük engeli teşkil ettiğini, bu konuda ge- reğini yapacağınız umuduyla bilgileri- nize sunarım” dedi.Nur Serter. Küçük kız koruma altında ANKARA (AA) - Kütahya’nõn Simav ilçesinde, 4 kişinin tecavüzüne uğradõğõ iddia edilen 10 yaşõndaki kõz çocuğu Ü.Ü, kadõn ve aileden sorumlu Devlet Bakanõ Selma Aliye Kavaf’õn talimatõyla koruma altõna alõnarak Kütahya Çocuk Yuvasõ’na yerleştirildi. Mağdur Ü.Ü, Kavaf’õn talimatõyla yerleştirildiği Kütahya Çocuk Yuvasõ’nda sağlõk kontrolünden geçirildi. Küçük kõza ayrõca yaşadõğõ travma nedeniyle psikiyatrik destek verildiği öğrenildi. Otomobil nehre uçtu: 2 ölü SARIKAMIŞ (AA) - Erzurum-Kars karayolundaki Karakurt köyü yakõnlarõnda, 36 EE 132 plakalõ otomobil, sürücünün direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi nedeniyle Aras Nehri’ne düştü. Kazanõn ardõndan bölgeye gelen Kars Sivil Savunma Müdürlüğü, Karakurt Jandarma Karakolu ve Sarõkamõş Belediyesi ekipleri, yaptõklarõ arama sonucunda Ali Sait Şahin (55) ile oğlu Veli Şahin’in (25) cesedini, nehirde otomobilin bulunduğu yerin yaklaşõk 100 metre ilerisinden çõkardõlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle