Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 23 MAYIS 2009 CUMARTESİ
6 HABERLER
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
İnsan ve Karşı-İnsan
İnsanın yalnızca erdemleriyle tanımlanamaya-
cağını biliyorum.
Erdemsizlik de insana özgüdür.
Hatta sadece ona özgüdür.
Hayvanlar dünyası için “erdem” ya da “er-
demsizlik” kavramları ne ölçüde geçerlidir bile-
mem.
Olsa olsa iyi huylu, kötü huylu hayvanlardan bel-
ki söz edilebilir.
Evcil olanlar, yırtıcılar vb…
Fakat bilebildiğimiz kadarıyla büyük ölçüde iç-
güdüleriyle davranan bu kader arkadaşlarımız için
kavram olarak ahlâktan söz etmek abartılı olur.
Buna karşılık insanların dünyasında hayvanla-
rın dünyasında olduğundan çok daha fazla kötülük
bulunduğunda kuşku yok…
Hayvan kötülük olsun diye kötülük yapmaz.
Kötülük olsun diye kötülük yapmak ve bu an-
lamıyla da ahlâksızlık insana özgüdür.
Ahlâk görece bir kavram mıdır?
Bir ölçüde, evet.
Fakat değişmez, evrensel ahlâki kurallar bu-
lunduğundan da kuşku duymamak gerekiyor.
İnsan insanlaşma süreçlerinde sevgiyi, seve-
cenliği, dostluğu, nezaketi, saygıyı, dürüstlüğü, öz-
veriyi, özeleştiriyi ve daha birçok başka erdemi öğ-
rendi, benimsedi, içselleştirdi, böylece insan ol-
du…
Bugün insan dediğimiz varlık bu süreçlerde oluş-
tu, biçimlendi, sadece dış görünümüyle değil iç-
sel varlığıyla da benzersiz, yetkin, seçkin bir kim-
lik kazandı.
Bir düşüncemi desteklemek için din kitapla-
rından örnek vermek dünya görüşüme uymasa da
Kuran’da geçtiğini bildiğim “eşref-i mahlûkat” (ya-
ratıkların şereflisi) sözü buraya uygun düşer.
Bence bütün varlıklar şereflidir.
Fakat insan hiç kuşkusuz hepsinden daha yu-
karıda, daha saygın bir yerdedir...
Ya da, öyle olmalıdır…
Bugün görülen ise, bazı insanlar bakımından bu-
nun tam tersidir.
Burada çok ince bir ayrımı gözden kaçırma-
manızı dilerim.
Yazımın başlığında yer alan “karşı-insan” deyimi
ahlâksız insan demek değil.
Ya da sadece ahlâksız insan demek değil.
“Karşı-insan” derken düşündüğüm, insanî de-
ğerlere tümüyle yabancı kimselerdir.
Bu gibilere “ahlâksız” demek bile yeterli olamaz.
Çünkü erdemsizlik de eninde sonunda insana
özgüdür… Olumsuz anlamıyla insanîdir… Ah-
lâksızlık yapan biri günün birinde yaptığından piş-
manlık duyabilir… Çünkü eninde sonunda insandır.
Benim gözümde “karşı-insan” kategorisinde yer
alan kimseler ise, duygusuzluğun, ahlâksızlığın en
alçak çukurundadırlar.
Yapamayacakları hiçbir kötülük, söylemeye-
cekleri hiçbir yalan, çeviremeyecekleri hiçbir do-
lap, başvuramayacakları hiçbir takıyye, arkasın-
da olamayacakları hiçbir melanet, iblislik, gad-
darlık, alçaklık, sahtekârlık yoktur…
Bunlar ne insan, ne hayvandırlar.
Karşı-insandırlar…
Nereden çıkardın diyeceksiniz…
Yaşamakta olduğumuz günlerin gösterdikle-
rinden…
Türkân Saylan’ın evinin basılması ile ölümünü
ve uğurlanışını kapsayan bir süreçte, bu kadar kı-
sa fakat yoğun bir zaman diliminde görülüp ya-
şananlar, bugün ülkemizdeki çatışmanın gerici-
ilerici çatışması olmaktan daha çok, onun da öte-
sinde, insan ve karşı-insan arasında bir çatışma
olduğunu gösterdi…
Ölümünden sonra arkasından açıkça sövenlerle
içlerinden sövenler arasında ben bir ayrım gör-
müyorum.
Bu gibi kimselere ahlâksız bile denemez.
Çünkü o da insana özgü bir kavramdır.
Hayvan da denemez.
Çünkü -yukarıda açıklamaya çalıştığım gibi- hem
yanlış, hem de hayvana haksızlık olur…
Bunlar karşı-insandırlar.
Duygusuz, soğuk, tehlikeli ve ille de bir başka
yaratığa benzetilmeleri gerekiyorsa, en zehirli, en
irkiltici bir sürüngen türünün özelliklerine sahip ya-
ratıklardır.
İnsanlığın alçalabileceği en aşağı yerdedirler.
Ülkemizde yaşanmakta olan çatışmanın, ileri-
ci-gerici, tutucu-aydınlanmacı vb. karşıtlıklarının
da ötesinde, bir yanda insan, öte yanda karşı-
insan ve onun bilinçli-bilinçsiz takım arkadaşları
arasında olduğu tam olarak kavranamaz ve bun-
lara kararlılıkla karşı konularak kötülüklerine en-
gel olunamazsa, ülkemizle birlikte tek tek insan-
lıklarımız da tehlikededir.
ataolb@cumhuriyet.com.tr
Faks: (0212) 343 72 64
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
musakart yahoo.com
İstanbul Haber Servisi - Ergenekon soruştur-
masõ kapsamõnda tutuklu bulunan gazetemizin
Ankara Temsilcisi, yazar Mustafa Balbay’õn tu-
tuklama kararõnõn kaldõrõlmasõ istendi.
Mustafa Balbay’õn avukatlarõ Bülent Utku ve
Akın Atalay tarafõndan İstanbul 13. Ağõr Ceza
Mahkemesi’ne sunulan 13 sayfalõk dilekçede,
Balbay’õn da aralarõnda bulunduğu tutuklu sanõk-
larõn, “tutukluluk durumlarının otuzar günlük
süreler halinde re’sen incelenmesine karar ve-
rildiği”, Balbay’õn tutukluluk durumunun ise 24
Mayõs 2009 tarihinde mahkemece inceleneceği,
dilekçenin bu konuda dikkate alõnmasõ gerektiği
ifade edildi. Balbay’a yöneltilen suçlamanõn bil-
gisayar notlarõna, iletişim tutanaklarõna ve
TCK’nin 326 ve 334. maddesi kapsamõnda oldu-
ğu ileri sürülen belgelere dayandõğõnõn belirtildi-
ği dilekçede, bu durumlarõn dõşõnda Balbay hak-
kõnda başka delillerin olmadõğõ ifade edildi. Di-
lekçede, “Müvekkilimizin dosyada delil olarak
sunulan iletişim tutanaklarından hangisinde,
bir suçun işlendiğine, yasadışı silahlı bir örgüt
ilişkisine ya da faaliyetine dair bir emare var-
dır? Müvekkilin çoğunluğu çalıştığı gazetede-
ki yönetici ve yazarlarla yaptığı günlük, rutin
konuşmalar ne amaçla bir tomar olarak dos-
yaya aktarılmıştır” ifadeleri kullanõldõ.
Avrupa İnsan Haklarõ Mahkemesi’nin (AİHM)
gazetecilerin haber kaynaklarõnõn korunmasõ ile
ilgili gazeteciler lehine verdiği iki ayrõ kararõna
da değinilen dilekçede, bu kapsamda Balbay’õn
bilgi ve belgelerinin suç delili olarak sayõlamaya-
cağõna dikkat çekildi. Balbay’õn evinde ve gaze-
tedeki bürosunda bulunan belgeler içerisindeki
“gizli belgelerin” yalnõzca kendisine değil, gaze-
temize gönderilen belgeler olduğuna da dikkat
çekilen dilekçede, bu bilgi ve belgelerin önceki
yõllarda birçok kitapta yayõnlandõğõ belirtildi. Di-
lekçede, iddianamede yer alan “Genç Subaylar
Tedirgin” başlõklõ gazetemizde yayõmlanan ha-
berin iddia edildiği gibi yüksek rütbeli Ergene-
kon Silahlõ Terör Örgütü üyelerinin talimatõ ve
Cumhuriyet Çalõşma Grubu’nun kararlarõna da-
yalõ olarak yayõmlanmadõğõ vurgulandõ. Eski Ge-
nelkurmay Başkanõ Hilmi Özkök’ün açõklamala-
rõnõn da haberin doğru olduğunu ortaya koyduğu-
nun belirtildiği dilekçede, “Haber gerçektir.
Haberin verilişinde kullanılan başlık uygun
bulunmamış değişik yorumlara neden olmuş
ve rahatsızlık yaratmıştır. Doğru bir haber
için kullanılan başlık nedeniyle, bir gazeteci-
nin bu suçlamalara maruz kalması, tutuklan-
masına kadar varan mağduriyeti ne derece
adil, insaflı ve hukuki bir yaklaşımdır? Mü-
vekkilimize karşı kamuoyunda psikolojik sa-
vaş malzemesi olarak kullanılagelen, iddiana-
mede de değinilen ve suçlama konusu yapılan
bu haberin müvekkilimize verdiği zarar ölçü-
lemez boyutlardadır” denildi. Dilekçede özetle
şu ifadelere yer verildi:
“Tutuklama adıyla sürdürülen bu haksız ve
peşin cezaya hukuk, adalet ve hakkaniyet adı-
na bir an önce son verilmesini istiyoruz. Tu-
tuklama tedbiri, telafisi mümkün olmayan
ağır bir mağduriyete neden olduğu içindir ki,
mutlaka başvurulması gereken bir tedbir ola-
rak görülmemiş, yargıcın takdirine bırakıl-
mıştır. Müvekkil hakkındaki takdirin tutukla-
ma yönünde olması, hukuk ve adalet duygusu-
na zarar vermektedir. Sayın yargıçlar müvek-
kilimizin daha fazla mağduriyetine neden ola-
cak tutuklama kararını kaldırınız. Bırakın
adalet, yerini mahkemenin nihai kararı ile
bulsun. Peşin karar ve cezaya dönüşen gerek-
siz bir özgürlük kısıtlamasının önüne geçin.
Hukukun ve ceza yargılamasının temel ilkele-
rinin korunmasına katkıda bulununuz.”
HATİCE TUNCER /
HİLAL KÖSE
ADD, Cumhuriyet Kadõnla-
rõ Derneği, İşçi Partisi Öncü Ka-
dõn MYK üyelerinin de arala-
rõnda bulunduğu bir grup kadõn,
İstanbul 13. Ağõr Ceza Mah-
kemesi’nce Silivri Cezaevi’nde
görülen Ergenekon davasõnõn
89. oturumunu izledi. Basõn
açõklamasõ yapan kadõnlar, da-
vanõn insan haklarõnõ temel-
den ihlal ettiğini savundular.
Oturumlara yaklaşõk bir haf-
tadõr katõlmayan mahkeme baş-
kanõ Köksal Şengün’ün anjiyo
olduğu için rapor aldõğõ öğre-
nildi. Şengün’ün 25 Mayõs’tan
itibaren duruşmalara katõlacağõ
belirtildi. Dünkü oturum, sa-
vunma sõrasõ gelen tutuksuz
sanõklar gelmediği için saat
11.00 sõralarõnda başladõ. Tu-
tuklu sanõk Erkut Ersoy, tah-
liye talebinde bulunarak, dev-
letin istihbarat birimlerine bil-
gi aktardõğõnõ, çok sayõda te-
şekkür aldõğõnõ ifade etti. Ersoy,
emniyete yazõ yazõlarak Erge-
nekon soruşturmasõnda ön de-
lil elde etmek üzere kullanõla-
cak, hassas dinleme cihazõ alõ-
nõp alõnmadõğõnõn sorulmasõnõ
istedi.
ADD, Cumhuriyet Kadõnla-
rõ Derneği, İşçi Partisi Öncü Ka-
dõn MYK üyelerinin de arala-
rõnda bulunduğu kadõnlar, Si-
livri Cezaevi önünde basõn
açõklamasõ yaparak Ergenekon
davasõnõn insan haklarõnõ te-
melden ihlal ettiğini ifade etti-
ler. Grup adõna basõn açõklamasõ
yapan avukat, İP Öncü Kadõn İl
Başkanõ Zerrin Öztürk, “Ül-
kemizin önde gelen vatanse-
ver bilim adamlarının, siya-
setçilerinin, rektörlerinin, ga-
zetecilerinin, komutanları-
nın, yurtsever aydınlarının
içinde bulunduğu, Silivri Ce-
zaevi koşullarında görülen
duruşmayı izlememiz gerek-
tiğini düşündük” dedi. Yargõ
bağõmsõzlõğõnõn ve yargõ gü-
vencesinin, siyasi baskõlarõn
etkisini hissettiğini savunan
Öztürk, Prof. Dr. Türkan Say-
lan’a veda töreninin halkõn bu
hukuksuzluklara verdiği yanõt
olduğunu kaydetti. Ergenekon
davasõnõn Cumhuriyetin, Ata-
türk ilke ve devrimlerinin sa-
vunucusu aydõnlara, toplum
önderlerine ve halka yönelik
baskõ aracõna dönüştüğünü sa-
vunan Öztürk, “Bu davanın
kamu vicdanını ne denli ra-
hatsız ettiği çok açıktır. Tüm
kanıtları çürütülmüş, huku-
ki dayanakları olmayan bu
dava insan haklarını temel-
den ihlal eden bir davaya dö-
nüşmüştür” diye konuştu.
Grup açõklamanõn ardõndan, iz-
leyici olarak davanõn öğleden
sonraki oturumuna katõldõ.
Çeşitli sivil toplum örgütlerine üye kadõnlar Ergenekon davasõnõ Silivri Cezaevi önünde protesto ettiler:
İnsan haklarõ ihlal ediliyor
Eski MİT Müsteşarõ Şenkal Atasagun
hakkõnda “Ergenekon davasının görül-
düğü mahkemeye gönderilen MİT şe-
ması” nedeniyle soruşturma izni istenme-
si üzerine, Başbakanlõk Hukuk Müşavirli-
ği’nce hazõrlanan raporda, Tuncay Gü-
ney’in iddialarõnõn dikkat çekici olduğu an-
cak bilgi kirliliği izlenimi edinildiği kay-
dedildi.
Başbakanlõk’a gönderilen yazõda, Atasa-
gun hakkõnda İşçi Partisi avukatõ Hasan
Basri Özbey’in talebi üzerine Ankara
Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nõn soruşturma
izni istediği anõmsatõldõ. Atasagun hakkõn-
da soruşturma izni verilmediği belirtilerek,
konuyla ilgili MİT’ten alõnan yazõya dikkat
çekildi. MİT’ten gelen yazõda, şemaya ko-
nu istihbaratõn devlet tarafõndan belirlenen
ihtiyaçlara karşõlõk olarak açõk ya da kapa-
lõ kaynaklardan derlenen ve müsteşarlõğa
muhtelif şekillerde intikal eden haber, bil-
gi ve dokümanlarõn belirli bir sistem içeri-
sinde işlenmesiyle oluşturulduğu kaydedildi.
Bilgilerin MİT’e 3 Temmuz 2002’de pos-
ta kanalõyla, kaynağõ tespit edilemeyen
isimsiz ihbar mektubu ve altõ adet CD ile
ulaştõrõldõğõ ifade edildi. Mektup ekindeki
CD’lerde yer alan Ergenekon-Lobi projesi
ve diğer belgelerin yanõ sõra, Tuncay Gü-
ney’in iddialarõnõn dikkat çekici bulundu-
ğu ancak bir bilgi kirliliği ve maksatlõ pro-
paganda izleniminin de edinildiği kaydedildi.
“Söz konusu CD’ler, kamuoyuna mal ol-
muş bazı asker ve sivil şahısları da içer-
mesi nedeni ile önemli görüldüğünden,
MİT arşivi ve açık kaynaklara yansıyan
teyit edilmemiş bilgilerle sınırlı tutulan in-
celemelerden hareketle hazırlanan do-
küman, 10 Temmuz 2003’te Genelkur-
may Başkanı’na, 19 Kasım 2003’te Baş-
bakan’a intikal ettirilmiştir” denildi. Dü-
zenlenen şemanõn, “CD’lerdeki bilgilerin
kâğıda resmedilmesinden ibaret olduğu”
kaydedilerek, MİT’in hiçbir ek katkõsõnõn ol-
madõğõ ifade edildi. Aydõnlõk dergisinde 8
Şubat 2009’da “İşte MİT’in Ergenekon
Şeması” diye açõklanan şemanõn MİT’e ait
şemadan farklõ olduğu da kaydedildi.
BAŞBAKANLIK HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ:
GÜNEY’İN İDDİALARINDA BİLGİ KİRLİLİĞİ İZLENİMİ VAR
ADD, Cumhuriyet Kadõnlarõ Derneği, İşçi Partisi Ön-
cü Kadõn MYK üyelerinin de aralarõnda bulunduğu kadõnlar,
Silivri Cezaevi önünde basõn açõklamasõ yaparak davanõn
insan haklarõnõ temelden ihlal ettiğini ifade ettiler.
BALBAY’IN AVUKATLARI
Tutukluluğa
itiraz ettiler
TELEFON DİNLEME
Yargıtay
kanıt
saymadı
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Yargõtay 8. Ceza
Dairesi, telefon dinlemele-
riyle ilgili Ergenekon dava-
sõnõ da etkileyebilecek yeni
bir karara imza atarken, bu-
güne değin kullanmadõğõ
“belirti kanıt” nitelemesine
yer verdi. Daire, dinlemeye
elverişli suçlarda, sanõklarõn
telefon görüşmelerinden el-
de edilen bilgilerin maddi
kanõtlarla desteklenmemesi
halinde “belirti kanıtları-
nı” cezalandõrma için yeterli
bulmadõ.
Yargõtay 8. Ceza Dairesi,
Bakõrköy 4. Ağõr Ceza
Mahkemesi tarafõndan 11
sanõk hakkõnda “suç işle-
mek için örgüt kurma, ör-
güte üye olma, yardımda
bulunma, parada sahteci-
lik, kıymetli damgada sah-
tecilik, mühürde sahteci-
lik, belgede sahtecilik”
suçlarõndan verilen hapis ce-
zalarõnõn temyiz inceleme-
sinde, dosya içeriğine göre 3
sanõk hakkõnda mahkeme
kararõyla dinlemeye elverişli
suçlardan dinleme yapõldõğõ-
na işaret etti. Kararda, şöyle
denildi: “Sanıkların yap-
tıkları telefon görüşmele-
rinden elde edilen bilgilere
ilişkin maddi kanıtlarla
desteklenmeyen belirti ka-
nıtların cezalandırılmala-
rına yeterli, kesin ve inan-
dırıcı olmaması, sanıkla-
rın üzerlerinde ve evlerin-
de yapılan aramalarda
herhangi bir suç unsuruna
rastlanmaması karşısında,
sanıklar hakkında beraat
yerine mahkûmiyet kararı
verilmesi hükmün bozul-
masını gerektirmiştir.”
Yargõtay kaynaklarõ, ka-
rardaki belirti kanõt ifadesiy-
le “sanığın ikrarına da-
yanmayan, maddi niteliği
olmayan” kanõtlarõn kaste-
dildiğini bildirdi. Hukukçu-
lar, belirti kanõtõn, suçun
şüphe aşamasõna geçmesin-
den önceki durumu ifade et-
tiğini belirterek, “Tesadüfü
delil aşaması bile değil.
Şüpheden önceki aşama”
değerlendirmesini yaptõlar.
Ergenekon davası
ilişkisi
Yargõtay’õn verdiği karar
Ergenekon davasõnõ da ya-
kõndan ilgilendiriyor. Dava-
da, sanõklara yönelik suçla-
malarõn önemli bir bölümü
dinleme kayõtlarõna dayan-
dõrõlõyor. Son karar bu dinle-
me kayõtlarõnõn delil olup
olmayacağõnõ da tartõşmaya
açõyor.
Taksim’e camiye yalanlama
Basõnda yer alan “Taksim’e cami geliyor” haberinde sözü geçen yerin,
Taksim Su Maksemi’nin arkasõnda 32 yõllõk mescit olduğu belirtildi
İstanbul Haber Servisi - İstanbul
Büyükşehir Belediyesi (İBB), ba-
sõnda yer alan “Taksim’e cami ge-
liyor” haberinde sözü geçen yerin,
Taksim Su Maksemi’nin arkasõnda
32 yõldan beri bulunan mescit ol-
duğunu belirtilerek söz konusu ha-
berlerin gerçeği yansõtmadõğõnõ sa-
vundu.
İBB’den yapõlan yazõlõ açõkla-
mada, çevresi gazete bayii, banka-
matikler ve trafo tarafõndan kapa-
tõlmõş, metruk durumda bulunan
Taksim Su Maksemi’nin restore
edilerek “Cumhuriyet Sanat Ga-
lerisi” olarak hizmete açõldõğõ anõm-
satõldõ. Açõklamada, restorasyon ta-
mamlandõğõnda, maksemin arka-
sõnda derme çatma minaresiyle yõl-
lardan beri bulunan mescidin de
görünür duruma geldiği kaydedildi.
İstiklal Caddesi ile meydanõn bir-
leştiği köşede, binalarõn arkasõnda
bulunan mescidin 2 katlõ, galvaniz-
li sactan yapõlmõş ve estetikten uzak
minaresiyle alandan görülebildiği,
mescidin Beyoğlu Güzelleştirme
Derneği tarafõndan mimari olarak
iyileştirilmesinin de gündeme geldiği
ifade edildi. Açõklamada, sonuç
olarak sözü geçen yerin, halihazõr-
da mevcut bulunan ve 32 yõl önce de
plandaki fonksiyona uygun biçim-
de yapõlmõş mescit olduğu ifade
edilerek, “1977 tarihli özel nite-
likteki Anıtlar Kurulu kararı ile
2009 tarihli plan kurul onayı mev-
cuttur. Yeni bir dini tesis alanı ka-
rarı mevzubahis değildir. Ka-
muoyunca bilinen Taksim Camii
ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır.
Araştırıldığında, mescit ile yeri
Gezi Parkı olarak anılan Taksim
Camisi’nin farklı konular olduğu
görülecektir” denildi.
CHP’li Serter, Sağlam’ı şikâyet etti
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter,
TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve
Spor Komisyonu Başkanõ Mehmet Sağ-
lam’õn “komisyon çalışmalarının dü-
zenli yürümesinde en büyük engeli oluş-
turduğu” gerekçesiyle “gereğinin ya-
pılması” için TBMM Başkanlõğõ’na baş-
vurdu.
Serter, TBMM Başkanlõğõ’na yazdõğõ ya-
zõda Milli Eğitim Komisyonu’nda önceki
gün 5 vakõf üniversitesinin kurulmasõnõ ön-
gören yasa tasarõsõ görüşmeleri sõrasõnda ya-
şanan tartõşmayõ anõmsattõ. Komisyonda,
hukuk fakültelerine yönelik görüşlerini
dile getirdiğini aktaran Serter, “Bu konu-
da verdiğim önergeye Bakan Çubukçu
katılmazken, bu görüşlerimin şahsına
yönelik bir tavır olduğunu beyan ettiler.
Bu ifade üzerine Sayın Sağlam’dan söz
talebinde bulundum, beni yüksek bir ses
tonuyla azarlayarak, sayın bakan ile kar-
şılıklı konuşamayacağımı söyledi. Bu de-
rece saygısız, kavgacı, terbiye sınırını ko-
layca aşan bir kişinin Komisyon Başkanı
olarak yer almasının, komisyon çalış-
malarının düzenli yürümesinde en bü-
yük engeli teşkil ettiğini, bu konuda ge-
reğini yapacağınız umuduyla bilgileri-
nize sunarım” dedi.Nur Serter.
Küçük kız koruma altında
ANKARA (AA) - Kütahya’nõn Simav
ilçesinde, 4 kişinin tecavüzüne uğradõğõ iddia
edilen 10 yaşõndaki kõz çocuğu Ü.Ü, kadõn ve
aileden sorumlu Devlet Bakanõ Selma Aliye
Kavaf’õn talimatõyla koruma altõna alõnarak
Kütahya Çocuk Yuvasõ’na yerleştirildi. Mağdur
Ü.Ü, Kavaf’õn talimatõyla yerleştirildiği Kütahya
Çocuk Yuvasõ’nda sağlõk kontrolünden geçirildi.
Küçük kõza ayrõca yaşadõğõ travma nedeniyle
psikiyatrik destek verildiği öğrenildi.
Otomobil nehre uçtu: 2 ölü
SARIKAMIŞ (AA) - Erzurum-Kars
karayolundaki Karakurt köyü yakõnlarõnda, 36
EE 132 plakalõ otomobil, sürücünün direksiyon
hâkimiyetini kaybetmesi nedeniyle Aras
Nehri’ne düştü. Kazanõn ardõndan bölgeye gelen
Kars Sivil Savunma Müdürlüğü, Karakurt
Jandarma Karakolu ve Sarõkamõş Belediyesi
ekipleri, yaptõklarõ arama sonucunda Ali Sait
Şahin (55) ile oğlu Veli Şahin’in (25) cesedini,
nehirde otomobilin bulunduğu yerin yaklaşõk 100
metre ilerisinden çõkardõlar.