21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Ege ve Akdeniz kıyılarında AKP’nin kale- leri 29 Mart yerel seçimlerinde neden düşm- üştü? İstanbul’da Sarıyer, Maltepe, Kartal gibi önemli ilçeler AKP’nin elinden çıkmış, CHP’nin olmuştu. Kadıköy, Beşiktaş, Bakırköy ve Avcılar’ı CHP, AKP’ye teslim etmemişti. Yıllar sonra Bandırma’da yerel yönetim CHP’ye geçmişti... Edremit’te MHP, AKP’nin koltuğunu yeni- den çekip almıştı. Balıkesir ve Manisa’da AKP’nin salta- natına MHP son vermiş, Bergama, Aliağa ve Ödemiş AKP’ye “dur, buraya kadar” de- mişti. Kuşadası ve Söke 2004 yılında AKP’yi de- mokrasinin ve özgürlüklerin simgesi olarak görmüştü. 2004 yerel seçimlerinde belediye baş- kanlıkları AKP’nin olmuştu... Şimdi iki ilçede CHP’nindi... Aydın da öyle... Ege ve Akdeniz’de neden seçimleri yitirmiş, umduğunu bulamamıştı AKP? Ege ve Akdeniz solun kalesi değildi ve hiç- bir zaman olmadı. İzmir de öyle... Çünkü saydığım yöreler sosyal, kültürel ve ekonomik bakımdan ileri bölgelerdi. En çok yurtdışına çıkan, en çok gazete, ki- tap okuyan, kredi kartı kullanan, sosyal ve kültürel yaşamlarından ödün vermeyen bi- reylerin yaşadığı yerlerdi. Seçmen saydığım kentlerde ve kasaba- larda oy tercihini yaparken sosyal, kültürel ve ekonomik yaşamını engelleyen AKP’ye rest çekti. Bir başka deyişle “ben bilinçli yurtta- şım”dedi. Ege ve Akdeniz kıyılarında, Ege’nin iç ke- simlerinde Kürt kökenli yurttaşlarımız da ya- şıyor... Peki, bu yurttaşlarımızın tercihi ne oldu? İzmir, Aydın, Aliağa, Dikili, Bergama, Bur- haniye, Ayvalık gibi kent ve kasabalarda CHP’ye oy verdi. Balıkesir, Manisa ve Edremit’te ise MHP’ye. Burhaniye Edremit’le Ayvalık arasında sı- kışıp kalmış küçük bir ilçe... Burada CHP yüzde 57 oranında oy aldı ve Fikret Akova yeniden belediye başkanı se- çildi. Akova’yla birlikte Burhaniye’deki “Kuva- yı Milliye Anıtı”nı ve müzesini gezdim. Binlerce yıllık tarihin ve kültürün izleri Tro- ya’dan İyonya’ya dek uzanır... Homeros’un “ışık sahili” Ören kıyılarıdır... Gün ışımaya başlarken bir başka güzeldir Edremit Körfezi... Gümüş rengiyle buluşan deniz Behramkale’yi ve Kaz Dağları’nı ku- caklarken maviye dönüşür. Fikret Akova, Burhaniye ve Ören’i baştan yaratmış tıpkı Dikili’de Osman Özgüven’in yaptığı gibi... Kuvayı Milliye Müzesi’nin gezerken bin- lerce yıllık tarihin ve kültürün derinliğine indim. 250 yıllık bir yapıyı onartmıştı Başkan Ako- va. Sanat danışmanlığını Işık Erkal yapmış- tı. Müzenin başına da arkeolog Esma Esin Mutlu’yu atamıştı. İnsanlık tarihi 2 bin yıl sonra karşımda du- ruyor, Kurtuluş Savaşı Destanı’yla tümle- şiyordu. Bağımsızlık ve uygarlık ateşi aynı müze- de yan yana duruyordu... Mustafa Kemal Atatürk 13 Nisan 1934’te Ayvalık’tan Burhaniye’ye gelmişti... Anıt ve müze Burhaniye’nin aydınlanma ve uygarlık yolunda yaktığı bir çoban ate- şiydi. Fikret Akova, şirin ilçe Burhaniye’de kol- ları sıvamış çalışıyor gece gündüz. Bu dönem 36 projesi var... Temmuz ayında da Burhaniye Kültür ve Tu- rizm şenlikleri... Türkan Saylan ve Türkel Minibaş Bur- haniye Ören’i çok severlerdi. Türkel, Ayvalık Cunda’da derin bir uykuda... Cunda’da tarihin derinliğinden fışkıran bir güzel köşe... Poyraz dindi, güneş yüzünü gösterdi beş gün sonra... Akçay, Ören, Cunda... Kentler ve insanlar... Anılar denizinde yolculuğa çıktım yine... Kıyıların tüm kuşları sevinçle kanat çırpı- yor... Güzelliğin ve sevginin doğduğu toprak- larda yaşamak güzel... Zeytin ağaçları çiçeğe vurmuş. Zeytin üre- ticileri mutlu. Tarih, kültür ve yaşam! Kaz Dağları’nı kim anlatırdı en güzel... Ören’in sahil yolunun adı nedir bilir misiniz? Müşerref Hekimoğlu... Adramytteion’dan İda’ya doğru, Müşerref Hekimoğlu’nun yolunda yürürken. Şiirsel bir yolculuk başlar. Hele güneş Behramkale üzerinden ba- tarken... CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada Çünkü soru devletin tepesinden sokaktaki insana, askerden gazeteciye kadar herkesin her kesimin gündeminde. Tartışmanın zemini de doğal olarak medya. Sadece zemin mi? Zaman zaman da tartışmanın biçimlendiricisi, yön- lendiricisi... Örneğin Kandil röportajıyla birlikte tartışma yel- pazesi öylesine genişledi ki; “sınırsız” desek yeridir. Kandil’in “dil” kısmı tamam da “kan” bölümü ne olacak? Kan-dil’den verilen “mesajlar” konunun bu yanı- nı yuvarlıyor, silahları tümüyle bırakma yönünde inan- dırıcı bir hava görünmüyor. Güneydoğu’dan gelen haberler terör örgütünün kanlı eylemlere son ver- meyeceğini ortaya koyuyor. Buna karşın “çözüm” tartışması da devam ediyor. Yelpaze sınırsız dedik ya, şu tür öneriler bile say- falarda yer buluyor. “Teröre bulaşmış olsalar bile tümünü affedelim....” Bu tartışmaları izlerken, okurken bir yandan da id- dianameyi ve eklerini okumaya çalışıyorum. İddia- name tamam ama eklerin tümünü değil okumak göz- den geçirmek bile günler alacak yoğunlukta... Konunun bu yöndeki ayrıntıları ayrı bir mektup ko- nusu... Ancak genel bir çerçeve çizmek gerekirse durum şu: İddianame kapsamına şüpheli olarak giren hemen herkes terör örgütü kurucusu, üyesi ya da yardım edicisi... İddia böyle! İddianame ve ekleri açıklandığı için, irdeleme, yo- rum yapma ortamı da oluştu... Yasal bir sınırlama da söz konusu değil... Zaten medyada kurulan mah- keme iddianameden çok önce hükmünü vermişti. Şimdi eklerden devam ediyorlar... Girişte vurguladığım konu ile yukarıda aktardık- larım birbirinden çok farklı ama şöyle bir durum var: Bir yanda terör örgütünün bütün kanlı eylemleri- ni adeta olmamış sayıp “yeni bir sayfa açma” ara- yışı var... Bir yanda her şüpheliyi terörist ilan etme haberciliği... Bir yanda teröre bulaşmış bile olsa bir formül üre- tip affedelim “açılımı” var... Bir yanda malum dal- galarda gözaltına alınan, tutuklanan herkesi terör ör- gütü üyesi ilan edelim “demokratik açılımı”... Bir yanda terör örgütüne terör örgütü demeyelim, her şeyi demokrasi zemininde görelim “çözümü” var... Bir yanda varsın mahkeme davaya henüz te- rör örgütü davası diyeceğimiz kanıya ulaşmadık ve biz terör örgütü gibi eylemlerini sıralayalım zorla- ması... Bir yanda terör örgütünün silahlarını nasıl yokmuş gibi gösterebiliriz çabası var... Bir yanda bilgisaya- rı, telefonu, bilgiyi-belgeyi neredeyse silahtan da- ha tehlikeli gibi sunma haberciliği... “Bir yanda”ları burada kesip, yazılarımda sık kullandığım üç saptamayı paylaşmak istiyorum: “Nereden gelirse gelsin, hedefi ne olursa olsun, terörün her türlüsüne hayır...” “En kötü Meclis bile kapalı bir Meclis’ten iyidir.” “Ben Türkiye haritasını bir tablo gibi izlerim. Ön- ce Türkiye’nin birliği...” Konuyu kesinlikle kişiselleştirmekten yana deği- lim... Teröre tartışmasız karşı çıkmış, bu ülkenin bü- tünlüğü ve iç barışı için her türlü çabayı harcamış, hukuk devletine bağlılığı sürekli önde tutmuş kişi- leri terörist ilan ederek nasıl iç barışı kurabiliriz? Kimse dokunulmaz değildir, herkes soruşturula- bilir, yargılanabilir... Ama daha dokunurken “suçlu” uygulaması yapmak, gerçek mahkemeden önce medya mahkemesinde hükmü vermek demokrasi- mizi ne kadar sağlamlaştırır? GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada yeniden -tabii dinci görüşlere koşut- tanımlan- masında baş rolü oynayan… “türban yasağı na- mus davamızdır” diye bas bas bağıran ve lakin bu konuda başarısızlığı sineye çeken Bülent Bey… Başbakan yardımcılığına atandığı gün “Yepyeni bir Arınç bulacaksınız karşınızda” dedi. Deniz Feneri skandalının -Alman savcılara gö- re- bir numaralı “şüphelisi” Zahid Akman’ı RTÜK başkanlığından istifaya davet etmiş. Duymadığımız açıklamalar yaptı diye medyanın irileri Arınç’ı alkışlıyor. Nedense önünde bulduğu ile yetinen bir duruş sergiliyor. Akman’ın “Temmuz ayında görev sürem ta- mamlanınca görevden ayrılırım” yanıtını vererek Arınç’ın istifa çağrısını geri çevirmesini fazla önemsemiyor. Zahid Akman Başbakan Yardımcısı’nın çağrı- sı üzerine neden istifa etmiyor? Ancak yeni üye- ler seçildikten sonra RTÜK’ten ayrılabileceğini söy- lüyor. Akman; Almanya’da müminlerden Allah adına toplanan paraları Türkiye’ye getiren, milyonlarca dövizin dinci siyaset uğruna kullanılmasını, örneğin TV’ler kurulmasını sağlayan kurye… Bu suçlamaların ağırlık kazandığı günlerde Ak- man’a istifa etmemesini, sonuna kadar direnmesini emreden kim? Başbakan RTE! Sonuç: Akman’ın hemen istifasını isteyenle… etmemesini ve sonuna kadar direnmesini söyle- yen aynı hükümette… Biri başbakan, öteki ise yar- dımcısı… Başbakan Yardımcısı Arınç’ın son açıklamala- rı görev sınırını aşıyor. Başbakan RTE, laik demokratik cumhuriyetin sa- vunucusu, eğitim alanında adeta bir seferberlik ya- ratan Türkan Saylan’a bakış açısını davranışla- rıyla kanıtladı. Çankaya’daki gibi eleştirileri savuşturacak ne bir mesaj yayımladı, ne konuştu ne de çelenk gön- derdi. Ünlü köşe yazarları RTE’nin davranışını ıska geç- ti. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’yu cena- ze törenine katılmadığı için eleştirdiler. Bakan da “Hükümetten birini (laikler) görmek is- terler mi?” diye soruyor. Ama Başbakan Yardımcısı (hükümet başkanı edasıyla) Milli Eğitim Bakanı’nı doğrudan eleşti- riyor: “Bakan hanımefendi eğitime büyük hizmetleri geçen Saylan’ın cenaze törenine katılmalıydı” diyor. Sonuç: Başbakan Yardımcısı bakan arkadaşı- nı nazik ifadelerle azarlıyor! Başbakan’a gelince… o başka bir âlem. İçimizdeki muhalefete bir yenisini ekledi. Türkiye’ye gelerek hükümetin sınır kapılarını aça- cağını içeren Ermeni politikasına tepki gösteren, “fitnecilikle” suçladığı Azeri kadın milletvekilleri- ne saldırıyor. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’den “Aze- ri milletvekillerinin ‘çok derin’ politikalarını” ka- nıtlayacak belgeler isteyecek kadar ileriye giden bir duruş sergiliyor. Nasıl bir başbakansa… örneğin AB’de kimi so- rumluların ve hatta ABD Kongresi’nde, AB Par- lamentosu’nda Türkiye karşıtı politikacıların dav- ranışlarına sesini çıkaramıyor da… komşu ülke- nin ulusal davalarını anlatmak ve savunmak için ülkemize gelen kadın siyasetçilerine karşı, üste- lik devlet katında araştırmaya, tartışmaya uzanan muhalefet düşmanı bir tavır sergiliyor. Sonuç: Bu hükümet, iki başlı, çok sesli... akort- suz sesler çıkaran bir hükümet! [email protected] POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Burhaniye... [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 C İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına İLHAN SELÇUK Genel Yayõn Yönetmeni: İBRAHİM YILDIZ ?YazõişleriMüdürleri:MehmetSucu, Güray Öz (Sorumlu) ? Miyase İlknur (Ek Yayõnlar) ? Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara Yayõn Kurulu: İlhan Selçuk (Başkan), Emre Kongar (Başkan Yardımcısı), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şük- ran Soner, İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Ankara Temsilcisi: Mustafa Balbay Ahmet Rasim Sok. No: 14 Çankaya 06550 An- kara Tel: (0312) 4423050 Faks: (0312) 4423010 İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık, H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Tel: (0232) 4411220, Faks: (0232) 4418745 Adana Tem- silcisi: Çetin Yiğenoğlu, İnönü Cd. 5 S. Aksoğan İş H. Kat 1 Tel: (0322) 3631211, Faks: (0322) 3631215 Antalya Temsilcisi: Ahmet Oruçoğlu Cumhuriyet Mey- danõ Yõldõz Ap. B Blok No: 80/5 Tel: (0242) 2480057 Faks: (0242) 2430509 İdare Müdürü: Hüseyin Gürer Mali İşler: Bü- lent Yener Satõş: Fazilet Kuza Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardõmcõsõ: Nazende Pal Tel: (0212) 251 98 74 -75 /251 98 81 -82 Faks: (0212)251 98 68 Re- zervasyon: (0212) 343 72 74 Faks: 212 343 72 53 Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yeni Gün Haber Ajansõ Basõn ve Yayõncõlõk A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 Yaygõn süreli yayõn Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt İstanbul 23 MAYIS 2009 İmsak: 3.40 Güneş: 5.33 Öğle: 13.08 İkindi: 17.03 Akşam: 20.31 Yatsõ: 22.14 İstihbarat: Cengiz Yıldırım Ekonomi: Hasan Eriş Dõş Haberler: Özgür Ulusoy Kültür: Celal Üster Spor: Arif Kızıl- yalın Düzeltme: Abdullah Ya- zıcı Bilgi-Belge: Edibe Buğra Danõştay kararõnda ilk kez Türkiye’nin taraf olduğu uluslararasõ sözleşmelere atõfta bulunuldu Kuralsız madenciliğe ‘dur’ ÖZLEM GÜVEMLİ TEMA Vakfõ, Danõştay’da açtõğõ dava ile 93 maddeden oluşan Madencilik Faali- yetleri İzin Yönetmeliği’nin 65. maddesi- ni iptal ettirdi. Vakfõn açtõğõ davada ilk kez Türkiye’nin taraf olduğu uluslararasõ söz- leşmeler Danõştay’õn kararõnda dayanak olarak yer aldõ. 2004 yõlõnda Maden Kanunu’nda yapõ- lan değişikliklere dayanõlarak 2005 yõlõn- da çõkarõlan Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği’nin doğal tahribata yol açtõ- ğõ gerekçesi ile TEMA Vakfõ, 2005 yõlõnõn ağustos ayõnda Danõştay 8. Dairesi’ne yü- rütmenin durdurulmasõ ve iptali istemi ile dava açtõ. Dava açõldõktan sonra yö- netmelikte yapõlan değişiklik üzerine TE- MA, yeni yönetmeliğin de iptali istemi ile 2007 yõlõnõn mayõs ayõnda tekrar Danõştay’a başvurdu. Danõştay 8. Dairesi, her iki da- vayõ da şubat ayõnda sonuçlandõrdõ. 2 ay- rõ davada yönetmeliğin toplam 65 madde- sinin yürütmesi durduruldu. TEMA Vak- fõ yetkilileri, yasal değişikliklerden sonra Kaz Dağlarõ’ndan Kozak Yaylasõ’na, Art- vin Cerattepe’den, Manisa Çal Dağlarõ’na kadar yüzlerce noktada adeta doğadan öç alõrca- sõna yapõlan madencilik faaliyetlerinin başladõ- ğõna dikkat çektiler. Başbakanlõk ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba- kanlõğõ’na karşõ açõlan davalarda yürütmeyi dur- durma kararõ alõnmasõyla hukuka aykõrõ uygula- malarõn durdurulduğu be- lirten vakõf yöneticileri “Yönetmeliğin dayana- ğı geçersiz hale geldi. TEMA Vakfı, doğal varlıkların korunması için verdiği hukuksal mücadelede çevre hu- kuku literatürüne yeni kavram ve anlayışın yerleşmesine önemli katkı sağlamakta. Ma- dencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği ile ilgili da- vasında Danıştay’ın çevreyle ilgili uluslar- arası sözleşmelere ka- rarında ilk kez yer ver- mesi, çevre koruma adı- na devam eden ve açı- lacak tüm davaları sey- rine etki edecek nite- likte” dediler. Yetkililer, yürütmeyi durdurma kararõna da- yanak oluşturan sözleş- meleri şöyle sõraladõlar: ? 1971 RAMSAR (Özellikle Su Kuşlarõ Yaşama Ortamõ Olarak Uluslararasõ Öneme Sa- hip Sulak Alanlar Hak- kõnda Sözleşme) ? 1972 PARİS (Dün- ya Kültürel ve Doğal Mirasõnõn Korunmasõna Dair Sözleşme) ? 1976 BARCELO- NA (Akdeniz’in Kirlen- meye Karşõ Korunmasõ- na Ait Sözleşme) ? 1982 CENEVRE (Akdeniz’de Özel Ko- ruma Alanlarõna İlişkin Protokol) ? 1979 BERN (Av- rupa’nõn Yaban Hayatõ ve Yaşama Ortamlarõnõ Koruma Sözleşmesi) ? 1992 STRASBURG (Avrupa Kentsel Şartõ) ? 1992 RİO (Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi) ? 1992 VALET- TA/MALTA (Arkeolo- jik Mirasõn Korunmasõ- na İlişkin Avrupa Söz- leşmesi) İstanbul Haber Servisi - “2008 Milliyet Abdi İpekçi Yılın Gazetecilik Ödülü”ne değer görülen gazetemiz haber editörlerinden Aykut Küçükka- ya ödülünü düzenlenen törenle aldõ. 1 Şubat 1979’da hain bir saldõrõda yitirdiğimiz Mil- liyet Gazetesi Genel Yayõn Yönetmeni Abdi İpek- çi anõsõna düzenlenen “Yılın Gazetecilik Ödülü” ve Örsan Öymen adõna verilen “Yılın İnceleme Ödülü” önceki akşam Doğan Medya Center’da dü- zenlenen törenle sahiplerini buldu. “Haber” dalõnda, 3 Eylül 2008 ile 16 Şubat 2009 tarihleri arasõnda Cumhuriyet gazetesinde yayõmlanan “Deniz Feneri Dosyası”yla “2008 Milliyet Abdi İpekçi Yılın Ga- zetecilik Ödülü”ne layõk görülen Aykut Küçükkaya, ödülünü Basõn Konseyi Başkanõ Oktay Ekşi’nin elinden aldõ. Küçükkaya, Abdi İpekçi anõsõna düzenlenen bir yarõşmada ödül almanõn kendisi için onur olduğu- nu ifade ederek, “Bu ödülü özellikle Sayın İpek- çi’nin eşi Sibel İpekçi’nin de aralarında bulun- duğu bir jüriden almak daha büyük bir gurur. Ödülü, Cumhuriyet gazetesindeki tüm arka- daşlarım adına alıyorum. Ödülü eşim ve çocu- ğuma armağan ediyorum” dedi. Küçükkaya Abdi İpekçi Ödülü’nü aldõ Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, ‘Türkan Saylan’ sorusuna tahammül edemedi Gül, soruya bile izin vermedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, 19 Ma- yõs’ta Slovenya Cumhurbaşkanõ Danilo Türk ile yaptõğõ basõn toplantõsõnda, gö- rüşme gündemi dõşõnda, Sincan 1. Ağõz Ceza Mahkemesi’nin kendisiyle ilgili ka- rarõna ilişkin soru sorulmasõna izin verip uzun uzun açõklama yaparken, dün Bre- zilyalõ mevkidaşõ ile yaptõğõ görüşme son- rasõndaki basõn toplantõsõnda, “Türkan Saylan” ile ilgili soru yöneltilmesine ola- nak tanõmadõ. Gül, bir gazetecinin, “Çağ- daş Yaşamı Destekleme Dernerği Baş- kanı Türkan Saylan’ın cenazesine devletin zirvesinden kimsenin gitme- mesini nasıl değerlendiriyorsunuz?” ifadesiyle başlayan cümlesini yarõda ke- sip, sadece ziyaret ile ilgili soru sorul- masõnõ istedi. Gül, Türkiye’ye resmi ziyaret gerçek- leştiren Brezilya Cumhurbaşkanõ Luiz İnacio Lula Da Silva ile Çankaya Köş- kü’ndeki baş başa ve heyetler arasõ gö- rüşmelerin ardõndan ortak basõn toplan- tõsõ düzenledi. Toplantõ öncesinde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklõğõ (TPAO) ile Brezilya petrol şirketi Petrobras arasõn- da Karadeniz’de petrol arama anlaşma- sõ imzalandõ. Da Silva’nõn Türkiye’yi zi- yaret eden ilk Brezilya Cumhurbaşkanõ olduğunu ifade eden Gül, aslõnda iki ül- ke arasõndaki ilişkilerin çok eskiye da- yandõğõnõ ifade etti. Gül, 150 yõl önce im- zalanan anlaşmanõn bir örneğini ve ilgi- li dokümanlarõ Da Silva’ya takdim etti. Da Silva da Gül’e sarõlarak teşekkür et- ti. Kültürel ilişkilere de önem verdikle- rini dile getiren Gül, 2010 ve 2011 yõl- larõnda her iki ülkede de Türkiye ve Bre- zilya’nõn daha iyi tanõnmasõna yönelik faaliyetler yapõlacağõnõ açõkladõ. Gül, “Brezilya Türkiye’de futbolcularıyla çok iyi tanınıyor. Diğer alanlarda da ta- nınması için faaliyetler yapmak gere- kiyor” dedi. Gül, TPAO ile Petrob- ras’õn işbirliğinin çok önemli olduğuna ve 800 milyon dolara yakõn yatõrõm yapõla- cağõna işaret ederek “Bu işbirliği saye- sinde önümüzdeki yıllarda Karade- niz’deki petrol kaynaklarının çıkarıl- ması mümkün olacak” diye konuştu. Konuşmasõnõn ardõndan gazetecilerin sorularõnõ da yanõtlayan Gül, TPAO ile Petrobras işbirliği konusunda, bu işbir- liğinden duyduğu memnuniyeti dile ge- tirdi. Gül, şunlarõ söyledi: “Türkiye coğrafi olarak tüm petrol yataklarının ortasında neredeyse. Kaf- kaslar, Ortadoğu... Buralar bize çok yakın. Hatta biz sorarız, ‘Nasõl çevre- mizde olur da bizde olmaz’ diye. Bun- lar Türkiye’de çok konuşulan konu- lardır. Petrobras ile TPAO Karade- niz’de petrol aramaya başlayacaklar. Ön incelemelerde ümit verici neticeler var. Şimdi araştırmalar geliştirile- cektir. Ümit ederim ki netice çok ba- şarılı olur.” Daha sonra bir gazeteci Gül’e, ÇYDD Başkanõ Türkan Saylan’õn cenazesine devletin zirvesinden neden kimsenin ka- tõlmadõğõnõ sormak için söz aldõ. Ancak Gül, gazetecinin sözünü yarõda kese- rek, ziyaretle ilgili soru sorulmasõnõ istedi ve bu sorunun tamamlanmasõna bile izin vermedi. Konuk Cumhurbaşkanõ da şu anda küresel ekonomik kriz yaşandõğõnõ anõmsatarak, bu krizin pek çok ülkenin kendi idari yöntemini sorgulamasõna ve yeni ortaklõklar keşfetmeye çalõşmasõna neden olduğunu bildirdi. Da Silva, iki ülkenin biyoyakõt alanõnda işbirliğine gidebileceklerini söyleyerek iki ülke işadamlarõnõn Afrika gibi üçüncü ül- kelerin tarõm arazilerinde birlikte etanol üretebileceklerini kaydetti. Özel sektörü hareketlendirmek gerektiğini ifade eden konuk Cumhurbaşkanõ, iki ülkenin de ti- caret hacimlerinin dengeli olmasõnõ iste- yeceklerini belirterek yatõrõmlarõn denge içinde karşõlõklõ olmasõnõn önemine işa- ret etti. Bir gazetecinin Türkiye’deki Brezilyalõ futbolcularõ takip edip etme- diğini sormasõ üzerine Da Silva, şans ese- ri dün otelde Roberto Carlos ile bir ara- ya geldiğini, ziyareti kapsamõnda onlara da davet gittiğini öğrendiğini ve yurtdõ- şõndaki Brezilyalõ futbolcularõn spor ha- yatlarõnõ ülkesinden seyrederek tezahü- rat yaptõğõnõ kaydetti. BARCELONA - Geleceği belirsiz bir proje olan Akdeniz Birliği’nin sekretaryasõ İspanya’nõn Kata- lunya bölgesinin merkezi Barcelona’da hayata ge- çecek. Projenin eylül ayõ sonuna yetiştirilmesi plan- lanõyor. Akdeniz Birliği’nin merkez kenti olarak Bar- celona’ya el-yüz toparlama çalõşmalarõ için AB ta- rafõndan 9 milyon Avro ayrõlmõş. Bu amaçla, diktatör Franco‘nun sayfiye keyfi yaptõğõ saray harõl harõl ye- nileniyor. Buradaki yetkililerden edindiğim bilgiye göre hiç kimse Akdeniz Birliği’nin uzun soluklu bir proje olup olmadõğõnõ bilmiyor. Fransa Cumhur- başkanõ Sarkozy‘nin “kaprisi uğruna” olduğu kuşkularõnõn bulunduğu Akdeniz Birliği konusun- da hatta en yetkili ağõzlar bile müphem konuşuyor. Esas da şu soru burada her tarafta soruluyor:“Bar- celona olmayacak bir projeye sekreterlik yapmak zorunda mı?” Kimileri de diyor ki: “Sorun AB’deki siyasi du- rumdan kaynaklanıyor. Barcelona projesi yüz- de yüz başarılı değil. Ama yine de birtakım şey- ler yapıldı. Akdeniz Birliği’ne de başlangıçta AB’ye yapıldığı gibi yaklaşılmasında yarar var.” Ardõndan da ekliyorlar: “Ama hiç kimse bu pro- jenin geleceğini hesap edemiyor. Ayrılan ödenek 9 milyon Avro’yla sınırlı mı olacak? Arkası ge- lecek mi? Bu ekonomik krizden geçerken ne ka- dar ödenek ayrılabilir? Şu anda önümüzü gör- mek çok zor.” Bu konuda sõklõkla yapõlan bir şaka da Türkçeye uyarlarsak şu: “Bir deli kuyuya bir taş atmış. Kırk akıllı çıkaramamış.” Yine de yazõnõn başõnda sözünü ettiğim gibi Ak- deniz Birliği sekretaryasõ projesi ölü doğmuş bir ço- cuk da olsa Katalunya özerk bölgesi ve özellikle de Barcelona’da yüzyõllarõn kültür mirasõ güzelim mi- mari yapõtlar elden geçiriliyor. Bir kere dünyaca ün- lü Katalan mimar Antoni Gaudi‘nin Sagrada Familia Katedrali neredeyse bir yüzyõldõr hâlâ tamamlana- mamõş durumda. Bir an önce bitirilmesi için çaba har- canõyor. Zaten yeni yapõlan bölümleri ziyarete açõl- mõş.Bir başka dikkat çeken mimari yapõt Barcelo- na’nõn Raval semtindeki Sant Pau Hastanesi. Şu an- da Katalunya Kütüphanesi tarafõndan kullanõlan bi- nanõn bir bölümü hâlâ hastane olarak hizmet veri- yor. Hastane kompleksinin arkasõnda ise modern ve tõbbõn en son teknolojisiyle donatõlmõş yeni bir has- tane birkaç aya kadar açõlõyor. Barcelona’da olmayacak proje ‘Ve Zaman Durdu’ 2. bölümüyle ekranda Haber Merkezi - Dünyanõn en ünlü ve ödüllü savaş fotoğrafçõlarõnõn, ödül aldõklarõ fotoğraftaki “anõ” ve yaşadõklarõnõ anlattõklarõ “Ve Zaman Durdu” programõ, bugün ve 24 Mayõs Pazar tüm gün boyunca yayõmlanacak yeni bölümü ile TRT- TURK ekranõnda. Bu bölümün konuğu, Pakistan’daki Afgan mültecilerinin bulunduğu kampta, su kaybõndan ölen 1 yaşõndaki bebeğin cenazesini görüntüleyen Danimarkalõ fotoğrafçõ Erik Refner. Refner, bu fotoğrafõ ile 2001 yõlõnda World Press Photo Ödülü’nü kazandõ. GPR İletişim tarafõndan hazõrlanan programõn yapõmcõlõğõnõ Gökhan Güvenç ve Sedat Aral, genel koordinatörlüğünü Hakan Güvenç, yönetmenliğini ise Halit Ziya Demirtaş üstleniyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle