Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ege ve Akdeniz kıyılarında AKP’nin kale-
leri 29 Mart yerel seçimlerinde neden düşm-
üştü?
İstanbul’da Sarıyer, Maltepe, Kartal gibi
önemli ilçeler AKP’nin elinden çıkmış,
CHP’nin olmuştu.
Kadıköy, Beşiktaş, Bakırköy ve Avcılar’ı
CHP, AKP’ye teslim etmemişti.
Yıllar sonra Bandırma’da yerel yönetim
CHP’ye geçmişti...
Edremit’te MHP, AKP’nin koltuğunu yeni-
den çekip almıştı.
Balıkesir ve Manisa’da AKP’nin salta-
natına MHP son vermiş, Bergama, Aliağa
ve Ödemiş AKP’ye “dur, buraya kadar” de-
mişti.
Kuşadası ve Söke 2004 yılında AKP’yi de-
mokrasinin ve özgürlüklerin simgesi olarak
görmüştü.
2004 yerel seçimlerinde belediye baş-
kanlıkları AKP’nin olmuştu...
Şimdi iki ilçede CHP’nindi...
Aydın da öyle...
Ege ve Akdeniz’de neden seçimleri yitirmiş,
umduğunu bulamamıştı AKP?
Ege ve Akdeniz solun kalesi değildi ve hiç-
bir zaman olmadı.
İzmir de öyle...
Çünkü saydığım yöreler sosyal, kültürel
ve ekonomik bakımdan ileri bölgelerdi.
En çok yurtdışına çıkan, en çok gazete, ki-
tap okuyan, kredi kartı kullanan, sosyal ve
kültürel yaşamlarından ödün vermeyen bi-
reylerin yaşadığı yerlerdi.
Seçmen saydığım kentlerde ve kasaba-
larda oy tercihini yaparken sosyal, kültürel
ve ekonomik yaşamını engelleyen AKP’ye rest
çekti.
Bir başka deyişle “ben bilinçli yurtta-
şım”dedi.
Ege ve Akdeniz kıyılarında, Ege’nin iç ke-
simlerinde Kürt kökenli yurttaşlarımız da ya-
şıyor...
Peki, bu yurttaşlarımızın tercihi ne oldu?
İzmir, Aydın, Aliağa, Dikili, Bergama, Bur-
haniye, Ayvalık gibi kent ve kasabalarda
CHP’ye oy verdi.
Balıkesir, Manisa ve Edremit’te ise MHP’ye.
Burhaniye Edremit’le Ayvalık arasında sı-
kışıp kalmış küçük bir ilçe...
Burada CHP yüzde 57 oranında oy aldı ve
Fikret Akova yeniden belediye başkanı se-
çildi.
Akova’yla birlikte Burhaniye’deki “Kuva-
yı Milliye Anıtı”nı ve müzesini gezdim.
Binlerce yıllık tarihin ve kültürün izleri Tro-
ya’dan İyonya’ya dek uzanır...
Homeros’un “ışık sahili” Ören kıyılarıdır...
Gün ışımaya başlarken bir başka güzeldir
Edremit Körfezi... Gümüş rengiyle buluşan
deniz Behramkale’yi ve Kaz Dağları’nı ku-
caklarken maviye dönüşür.
Fikret Akova, Burhaniye ve Ören’i baştan
yaratmış tıpkı Dikili’de Osman Özgüven’in
yaptığı gibi...
Kuvayı Milliye Müzesi’nin gezerken bin-
lerce yıllık tarihin ve kültürün derinliğine indim.
250 yıllık bir yapıyı onartmıştı Başkan Ako-
va. Sanat danışmanlığını Işık Erkal yapmış-
tı. Müzenin başına da arkeolog Esma Esin
Mutlu’yu atamıştı.
İnsanlık tarihi 2 bin yıl sonra karşımda du-
ruyor, Kurtuluş Savaşı Destanı’yla tümle-
şiyordu.
Bağımsızlık ve uygarlık ateşi aynı müze-
de yan yana duruyordu...
Mustafa Kemal Atatürk 13 Nisan 1934’te
Ayvalık’tan Burhaniye’ye gelmişti...
Anıt ve müze Burhaniye’nin aydınlanma
ve uygarlık yolunda yaktığı bir çoban ate-
şiydi.
Fikret Akova, şirin ilçe Burhaniye’de kol-
ları sıvamış çalışıyor gece gündüz.
Bu dönem 36 projesi var...
Temmuz ayında da Burhaniye Kültür ve Tu-
rizm şenlikleri...
Türkan Saylan ve Türkel Minibaş Bur-
haniye Ören’i çok severlerdi.
Türkel, Ayvalık Cunda’da derin bir uykuda...
Cunda’da tarihin derinliğinden fışkıran bir
güzel köşe...
Poyraz dindi, güneş yüzünü gösterdi beş
gün sonra...
Akçay, Ören, Cunda...
Kentler ve insanlar...
Anılar denizinde yolculuğa çıktım yine...
Kıyıların tüm kuşları sevinçle kanat çırpı-
yor...
Güzelliğin ve sevginin doğduğu toprak-
larda yaşamak güzel...
Zeytin ağaçları çiçeğe vurmuş. Zeytin üre-
ticileri mutlu.
Tarih, kültür ve yaşam!
Kaz Dağları’nı kim anlatırdı en güzel...
Ören’in sahil yolunun adı nedir bilir misiniz?
Müşerref Hekimoğlu...
Adramytteion’dan İda’ya doğru, Müşerref
Hekimoğlu’nun yolunda yürürken.
Şiirsel bir yolculuk başlar.
Hele güneş Behramkale üzerinden ba-
tarken...
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
Çünkü soru devletin tepesinden sokaktaki insana,
askerden gazeteciye kadar herkesin her kesimin
gündeminde.
Tartışmanın zemini de doğal olarak medya.
Sadece zemin mi?
Zaman zaman da tartışmanın biçimlendiricisi, yön-
lendiricisi...
Örneğin Kandil röportajıyla birlikte tartışma yel-
pazesi öylesine genişledi ki; “sınırsız” desek yeridir.
Kandil’in “dil” kısmı tamam da “kan” bölümü ne
olacak?
Kan-dil’den verilen “mesajlar” konunun bu yanı-
nı yuvarlıyor, silahları tümüyle bırakma yönünde inan-
dırıcı bir hava görünmüyor. Güneydoğu’dan gelen
haberler terör örgütünün kanlı eylemlere son ver-
meyeceğini ortaya koyuyor.
Buna karşın “çözüm” tartışması da devam ediyor.
Yelpaze sınırsız dedik ya, şu tür öneriler bile say-
falarda yer buluyor.
“Teröre bulaşmış olsalar bile tümünü affedelim....”
Bu tartışmaları izlerken, okurken bir yandan da id-
dianameyi ve eklerini okumaya çalışıyorum. İddia-
name tamam ama eklerin tümünü değil okumak göz-
den geçirmek bile günler alacak yoğunlukta...
Konunun bu yöndeki ayrıntıları ayrı bir mektup ko-
nusu... Ancak genel bir çerçeve çizmek gerekirse
durum şu:
İddianame kapsamına şüpheli olarak giren hemen
herkes terör örgütü kurucusu, üyesi ya da yardım
edicisi... İddia böyle!
İddianame ve ekleri açıklandığı için, irdeleme, yo-
rum yapma ortamı da oluştu... Yasal bir sınırlama
da söz konusu değil... Zaten medyada kurulan mah-
keme iddianameden çok önce hükmünü vermişti.
Şimdi eklerden devam ediyorlar...
Girişte vurguladığım konu ile yukarıda aktardık-
larım birbirinden çok farklı ama şöyle bir durum var:
Bir yanda terör örgütünün bütün kanlı eylemleri-
ni adeta olmamış sayıp “yeni bir sayfa açma” ara-
yışı var... Bir yanda her şüpheliyi terörist ilan etme
haberciliği...
Bir yanda teröre bulaşmış bile olsa bir formül üre-
tip affedelim “açılımı” var... Bir yanda malum dal-
galarda gözaltına alınan, tutuklanan herkesi terör ör-
gütü üyesi ilan edelim “demokratik açılımı”...
Bir yanda terör örgütüne terör örgütü demeyelim,
her şeyi demokrasi zemininde görelim “çözümü”
var... Bir yanda varsın mahkeme davaya henüz te-
rör örgütü davası diyeceğimiz kanıya ulaşmadık ve
biz terör örgütü gibi eylemlerini sıralayalım zorla-
ması...
Bir yanda terör örgütünün silahlarını nasıl yokmuş
gibi gösterebiliriz çabası var... Bir yanda bilgisaya-
rı, telefonu, bilgiyi-belgeyi neredeyse silahtan da-
ha tehlikeli gibi sunma haberciliği...
“Bir yanda”ları burada kesip, yazılarımda sık
kullandığım üç saptamayı paylaşmak istiyorum:
“Nereden gelirse gelsin, hedefi ne olursa olsun,
terörün her türlüsüne hayır...”
“En kötü Meclis bile kapalı bir Meclis’ten iyidir.”
“Ben Türkiye haritasını bir tablo gibi izlerim. Ön-
ce Türkiye’nin birliği...”
Konuyu kesinlikle kişiselleştirmekten yana deği-
lim... Teröre tartışmasız karşı çıkmış, bu ülkenin bü-
tünlüğü ve iç barışı için her türlü çabayı harcamış,
hukuk devletine bağlılığı sürekli önde tutmuş kişi-
leri terörist ilan ederek nasıl iç barışı kurabiliriz?
Kimse dokunulmaz değildir, herkes soruşturula-
bilir, yargılanabilir... Ama daha dokunurken “suçlu”
uygulaması yapmak, gerçek mahkemeden önce
medya mahkemesinde hükmü vermek demokrasi-
mizi ne kadar sağlamlaştırır?
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
yeniden -tabii dinci görüşlere koşut- tanımlan-
masında baş rolü oynayan… “türban yasağı na-
mus davamızdır” diye bas bas bağıran ve lakin bu
konuda başarısızlığı sineye çeken Bülent Bey…
Başbakan yardımcılığına atandığı gün “Yepyeni
bir Arınç bulacaksınız karşınızda” dedi.
Deniz Feneri skandalının -Alman savcılara gö-
re- bir numaralı “şüphelisi” Zahid Akman’ı RTÜK
başkanlığından istifaya davet etmiş.
Duymadığımız açıklamalar yaptı diye medyanın
irileri Arınç’ı alkışlıyor. Nedense önünde bulduğu
ile yetinen bir duruş sergiliyor.
Akman’ın “Temmuz ayında görev sürem ta-
mamlanınca görevden ayrılırım” yanıtını vererek
Arınç’ın istifa çağrısını geri çevirmesini fazla
önemsemiyor.
Zahid Akman Başbakan Yardımcısı’nın çağrı-
sı üzerine neden istifa etmiyor? Ancak yeni üye-
ler seçildikten sonra RTÜK’ten ayrılabileceğini söy-
lüyor.
Akman; Almanya’da müminlerden Allah adına
toplanan paraları Türkiye’ye getiren, milyonlarca
dövizin dinci siyaset uğruna kullanılmasını, örneğin
TV’ler kurulmasını sağlayan kurye…
Bu suçlamaların ağırlık kazandığı günlerde Ak-
man’a istifa etmemesini, sonuna kadar direnmesini
emreden kim? Başbakan RTE!
Sonuç: Akman’ın hemen istifasını isteyenle…
etmemesini ve sonuna kadar direnmesini söyle-
yen aynı hükümette… Biri başbakan, öteki ise yar-
dımcısı…
Başbakan Yardımcısı Arınç’ın son açıklamala-
rı görev sınırını aşıyor.
Başbakan RTE, laik demokratik cumhuriyetin sa-
vunucusu, eğitim alanında adeta bir seferberlik ya-
ratan Türkan Saylan’a bakış açısını davranışla-
rıyla kanıtladı.
Çankaya’daki gibi eleştirileri savuşturacak ne
bir mesaj yayımladı, ne konuştu ne de çelenk gön-
derdi.
Ünlü köşe yazarları RTE’nin davranışını ıska geç-
ti. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’yu cena-
ze törenine katılmadığı için eleştirdiler.
Bakan da “Hükümetten birini (laikler) görmek is-
terler mi?” diye soruyor.
Ama Başbakan Yardımcısı (hükümet başkanı
edasıyla) Milli Eğitim Bakanı’nı doğrudan eleşti-
riyor: “Bakan hanımefendi eğitime büyük hizmetleri
geçen Saylan’ın cenaze törenine katılmalıydı”
diyor.
Sonuç: Başbakan Yardımcısı bakan arkadaşı-
nı nazik ifadelerle azarlıyor!
Başbakan’a gelince… o başka bir âlem.
İçimizdeki muhalefete bir yenisini ekledi.
Türkiye’ye gelerek hükümetin sınır kapılarını aça-
cağını içeren Ermeni politikasına tepki gösteren,
“fitnecilikle” suçladığı Azeri kadın milletvekilleri-
ne saldırıyor.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’den “Aze-
ri milletvekillerinin ‘çok derin’ politikalarını” ka-
nıtlayacak belgeler isteyecek kadar ileriye giden
bir duruş sergiliyor.
Nasıl bir başbakansa… örneğin AB’de kimi so-
rumluların ve hatta ABD Kongresi’nde, AB Par-
lamentosu’nda Türkiye karşıtı politikacıların dav-
ranışlarına sesini çıkaramıyor da… komşu ülke-
nin ulusal davalarını anlatmak ve savunmak için
ülkemize gelen kadın siyasetçilerine karşı, üste-
lik devlet katında araştırmaya, tartışmaya uzanan
muhalefet düşmanı bir tavır sergiliyor.
Sonuç: Bu hükümet, iki başlı, çok sesli... akort-
suz sesler çıkaran bir hükümet! [email protected]
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Burhaniye...
[email protected]
Faks numaramız: 0212 343 72 69
C
İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI
adına İLHAN SELÇUK
Genel Yayõn Yönetmeni: İBRAHİM YILDIZ
?YazõişleriMüdürleri:MehmetSucu, Güray
Öz (Sorumlu) ? Miyase İlknur (Ek Yayõnlar)
? Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara
Yayõn Kurulu: İlhan Selçuk (Başkan),
Emre Kongar (Başkan Yardımcısı),
Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şük-
ran Soner, İbrahim Yıldız, Orhan
Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara.
Ankara Temsilcisi: Mustafa Balbay Ahmet Rasim Sok. No: 14 Çankaya 06550 An-
kara Tel: (0312) 4423050 Faks: (0312) 4423010 İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık,
H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Tel: (0232) 4411220, Faks: (0232) 4418745 Adana Tem-
silcisi: Çetin Yiğenoğlu, İnönü Cd. 5 S. Aksoğan İş H. Kat 1 Tel: (0322) 3631211,
Faks: (0322) 3631215 Antalya Temsilcisi: Ahmet Oruçoğlu Cumhuriyet Mey-
danõ Yõldõz Ap. B Blok No: 80/5 Tel: (0242) 2480057 Faks: (0242) 2430509
İdare Müdürü: Hüseyin Gürer Mali İşler: Bü-
lent Yener Satõş: Fazilet Kuza Cumhuriyet
Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden Genel
Müdür Yardõmcõsõ: Nazende Pal Tel: (0212) 251
98 74 -75 /251 98 81 -82 Faks: (0212)251 98 68 Re-
zervasyon: (0212) 343 72 74 Faks: 212 343 72 53
Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yeni Gün Haber Ajansõ Basõn ve Yayõncõlõk A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212)
343 72 64 Yaygõn süreli yayõn Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt İstanbul 23 MAYIS 2009 İmsak: 3.40
Güneş: 5.33
Öğle: 13.08
İkindi: 17.03
Akşam: 20.31
Yatsõ: 22.14
İstihbarat: Cengiz Yıldırım
Ekonomi: Hasan Eriş Dõş
Haberler: Özgür Ulusoy Kültür:
Celal Üster Spor: Arif Kızıl-
yalın Düzeltme: Abdullah Ya-
zıcı Bilgi-Belge: Edibe Buğra
Danõştay kararõnda ilk kez Türkiye’nin taraf olduğu uluslararasõ sözleşmelere atõfta bulunuldu
Kuralsız madenciliğe ‘dur’
ÖZLEM GÜVEMLİ
TEMA Vakfõ, Danõştay’da açtõğõ dava ile
93 maddeden oluşan Madencilik Faali-
yetleri İzin Yönetmeliği’nin 65. maddesi-
ni iptal ettirdi. Vakfõn açtõğõ davada ilk kez
Türkiye’nin taraf olduğu uluslararasõ söz-
leşmeler Danõştay’õn kararõnda dayanak
olarak yer aldõ.
2004 yõlõnda Maden Kanunu’nda yapõ-
lan değişikliklere dayanõlarak 2005 yõlõn-
da çõkarõlan Madencilik Faaliyetleri İzin
Yönetmeliği’nin doğal tahribata yol açtõ-
ğõ gerekçesi ile TEMA Vakfõ, 2005 yõlõnõn
ağustos ayõnda Danõştay 8. Dairesi’ne yü-
rütmenin durdurulmasõ ve iptali istemi
ile dava açtõ. Dava açõldõktan sonra yö-
netmelikte yapõlan değişiklik üzerine TE-
MA, yeni yönetmeliğin de iptali istemi ile
2007 yõlõnõn mayõs ayõnda tekrar Danõştay’a
başvurdu. Danõştay 8. Dairesi, her iki da-
vayõ da şubat ayõnda sonuçlandõrdõ. 2 ay-
rõ davada yönetmeliğin toplam 65 madde-
sinin yürütmesi durduruldu. TEMA Vak-
fõ yetkilileri, yasal değişikliklerden sonra
Kaz Dağlarõ’ndan Kozak Yaylasõ’na, Art-
vin Cerattepe’den, Manisa Çal Dağlarõ’na
kadar yüzlerce noktada
adeta doğadan öç alõrca-
sõna yapõlan madencilik
faaliyetlerinin başladõ-
ğõna dikkat çektiler.
Başbakanlõk ile Enerji
ve Tabii Kaynaklar Ba-
kanlõğõ’na karşõ açõlan
davalarda yürütmeyi dur-
durma kararõ alõnmasõyla
hukuka aykõrõ uygula-
malarõn durdurulduğu be-
lirten vakõf yöneticileri
“Yönetmeliğin dayana-
ğı geçersiz hale geldi.
TEMA Vakfı, doğal
varlıkların korunması
için verdiği hukuksal
mücadelede çevre hu-
kuku literatürüne yeni
kavram ve anlayışın
yerleşmesine önemli
katkı sağlamakta. Ma-
dencilik Faaliyetleri İzin
Yönetmeliği ile ilgili da-
vasında Danıştay’ın
çevreyle ilgili uluslar-
arası sözleşmelere ka-
rarında ilk kez yer ver-
mesi, çevre koruma adı-
na devam eden ve açı-
lacak tüm davaları sey-
rine etki edecek nite-
likte” dediler.
Yetkililer, yürütmeyi
durdurma kararõna da-
yanak oluşturan sözleş-
meleri şöyle sõraladõlar:
? 1971 RAMSAR
(Özellikle Su Kuşlarõ
Yaşama Ortamõ Olarak
Uluslararasõ Öneme Sa-
hip Sulak Alanlar Hak-
kõnda Sözleşme)
? 1972 PARİS (Dün-
ya Kültürel ve Doğal
Mirasõnõn Korunmasõna
Dair Sözleşme)
? 1976 BARCELO-
NA (Akdeniz’in Kirlen-
meye Karşõ Korunmasõ-
na Ait Sözleşme)
? 1982 CENEVRE
(Akdeniz’de Özel Ko-
ruma Alanlarõna İlişkin
Protokol)
? 1979 BERN (Av-
rupa’nõn Yaban Hayatõ
ve Yaşama Ortamlarõnõ
Koruma Sözleşmesi)
? 1992 STRASBURG
(Avrupa Kentsel Şartõ)
? 1992 RİO (Biyolojik
Çeşitlilik Sözleşmesi)
? 1992 VALET-
TA/MALTA (Arkeolo-
jik Mirasõn Korunmasõ-
na İlişkin Avrupa Söz-
leşmesi)
İstanbul Haber Servisi - “2008 Milliyet Abdi
İpekçi Yılın Gazetecilik Ödülü”ne değer görülen
gazetemiz haber editörlerinden Aykut Küçükka-
ya ödülünü düzenlenen törenle aldõ.
1 Şubat 1979’da hain bir saldõrõda yitirdiğimiz Mil-
liyet Gazetesi Genel Yayõn Yönetmeni Abdi İpek-
çi anõsõna düzenlenen “Yılın Gazetecilik Ödülü”
ve Örsan Öymen adõna verilen “Yılın İnceleme
Ödülü” önceki akşam Doğan Medya Center’da dü-
zenlenen törenle sahiplerini buldu. “Haber” dalõnda,
3 Eylül 2008 ile 16 Şubat 2009 tarihleri arasõnda
Cumhuriyet gazetesinde yayõmlanan “Deniz Feneri
Dosyası”yla “2008 Milliyet Abdi İpekçi Yılın Ga-
zetecilik Ödülü”ne layõk görülen Aykut Küçükkaya,
ödülünü Basõn Konseyi Başkanõ Oktay Ekşi’nin
elinden aldõ.
Küçükkaya, Abdi İpekçi anõsõna düzenlenen bir
yarõşmada ödül almanõn kendisi için onur olduğu-
nu ifade ederek, “Bu ödülü özellikle Sayın İpek-
çi’nin eşi Sibel İpekçi’nin de aralarında bulun-
duğu bir jüriden almak daha büyük bir gurur.
Ödülü, Cumhuriyet gazetesindeki tüm arka-
daşlarım adına alıyorum. Ödülü eşim ve çocu-
ğuma armağan ediyorum” dedi.
Küçükkaya
Abdi
İpekçi
Ödülü’nü
aldõ
Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, ‘Türkan Saylan’ sorusuna tahammül edemedi
Gül, soruya bile izin vermedi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, 19 Ma-
yõs’ta Slovenya Cumhurbaşkanõ Danilo
Türk ile yaptõğõ basõn toplantõsõnda, gö-
rüşme gündemi dõşõnda, Sincan 1. Ağõz
Ceza Mahkemesi’nin kendisiyle ilgili ka-
rarõna ilişkin soru sorulmasõna izin verip
uzun uzun açõklama yaparken, dün Bre-
zilyalõ mevkidaşõ ile yaptõğõ görüşme son-
rasõndaki basõn toplantõsõnda, “Türkan
Saylan” ile ilgili soru yöneltilmesine ola-
nak tanõmadõ. Gül, bir gazetecinin, “Çağ-
daş Yaşamı Destekleme Dernerği Baş-
kanı Türkan Saylan’ın cenazesine
devletin zirvesinden kimsenin gitme-
mesini nasıl değerlendiriyorsunuz?”
ifadesiyle başlayan cümlesini yarõda ke-
sip, sadece ziyaret ile ilgili soru sorul-
masõnõ istedi.
Gül, Türkiye’ye resmi ziyaret gerçek-
leştiren Brezilya Cumhurbaşkanõ Luiz
İnacio Lula Da Silva ile Çankaya Köş-
kü’ndeki baş başa ve heyetler arasõ gö-
rüşmelerin ardõndan ortak basõn toplan-
tõsõ düzenledi. Toplantõ öncesinde Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklõğõ (TPAO) ile
Brezilya petrol şirketi Petrobras arasõn-
da Karadeniz’de petrol arama anlaşma-
sõ imzalandõ. Da Silva’nõn Türkiye’yi zi-
yaret eden ilk Brezilya Cumhurbaşkanõ
olduğunu ifade eden Gül, aslõnda iki ül-
ke arasõndaki ilişkilerin çok eskiye da-
yandõğõnõ ifade etti. Gül, 150 yõl önce im-
zalanan anlaşmanõn bir örneğini ve ilgi-
li dokümanlarõ Da Silva’ya takdim etti.
Da Silva da Gül’e sarõlarak teşekkür et-
ti. Kültürel ilişkilere de önem verdikle-
rini dile getiren Gül, 2010 ve 2011 yõl-
larõnda her iki ülkede de Türkiye ve Bre-
zilya’nõn daha iyi tanõnmasõna yönelik
faaliyetler yapõlacağõnõ açõkladõ. Gül,
“Brezilya Türkiye’de futbolcularıyla
çok iyi tanınıyor. Diğer alanlarda da ta-
nınması için faaliyetler yapmak gere-
kiyor” dedi. Gül, TPAO ile Petrob-
ras’õn işbirliğinin çok önemli olduğuna ve
800 milyon dolara yakõn yatõrõm yapõla-
cağõna işaret ederek “Bu işbirliği saye-
sinde önümüzdeki yıllarda Karade-
niz’deki petrol kaynaklarının çıkarıl-
ması mümkün olacak” diye konuştu.
Konuşmasõnõn ardõndan gazetecilerin
sorularõnõ da yanõtlayan Gül, TPAO ile
Petrobras işbirliği konusunda, bu işbir-
liğinden duyduğu memnuniyeti dile ge-
tirdi. Gül, şunlarõ söyledi:
“Türkiye coğrafi olarak tüm petrol
yataklarının ortasında neredeyse. Kaf-
kaslar, Ortadoğu... Buralar bize çok
yakın. Hatta biz sorarız, ‘Nasõl çevre-
mizde olur da bizde olmaz’ diye. Bun-
lar Türkiye’de çok konuşulan konu-
lardır. Petrobras ile TPAO Karade-
niz’de petrol aramaya başlayacaklar.
Ön incelemelerde ümit verici neticeler
var. Şimdi araştırmalar geliştirile-
cektir. Ümit ederim ki netice çok ba-
şarılı olur.”
Daha sonra bir gazeteci Gül’e, ÇYDD
Başkanõ Türkan Saylan’õn cenazesine
devletin zirvesinden neden kimsenin ka-
tõlmadõğõnõ sormak için söz aldõ. Ancak
Gül, gazetecinin sözünü yarõda kese-
rek, ziyaretle ilgili soru sorulmasõnõ istedi
ve bu sorunun tamamlanmasõna bile izin
vermedi. Konuk Cumhurbaşkanõ da şu
anda küresel ekonomik kriz yaşandõğõnõ
anõmsatarak, bu krizin pek çok ülkenin
kendi idari yöntemini sorgulamasõna ve
yeni ortaklõklar keşfetmeye çalõşmasõna
neden olduğunu bildirdi.
Da Silva, iki ülkenin biyoyakõt alanõnda
işbirliğine gidebileceklerini söyleyerek iki
ülke işadamlarõnõn Afrika gibi üçüncü ül-
kelerin tarõm arazilerinde birlikte etanol
üretebileceklerini kaydetti. Özel sektörü
hareketlendirmek gerektiğini ifade eden
konuk Cumhurbaşkanõ, iki ülkenin de ti-
caret hacimlerinin dengeli olmasõnõ iste-
yeceklerini belirterek yatõrõmlarõn denge
içinde karşõlõklõ olmasõnõn önemine işa-
ret etti. Bir gazetecinin Türkiye’deki
Brezilyalõ futbolcularõ takip edip etme-
diğini sormasõ üzerine Da Silva, şans ese-
ri dün otelde Roberto Carlos ile bir ara-
ya geldiğini, ziyareti kapsamõnda onlara
da davet gittiğini öğrendiğini ve yurtdõ-
şõndaki Brezilyalõ futbolcularõn spor ha-
yatlarõnõ ülkesinden seyrederek tezahü-
rat yaptõğõnõ kaydetti.
BARCELONA - Geleceği belirsiz bir proje olan
Akdeniz Birliği’nin sekretaryasõ İspanya’nõn Kata-
lunya bölgesinin merkezi Barcelona’da hayata ge-
çecek. Projenin eylül ayõ sonuna yetiştirilmesi plan-
lanõyor. Akdeniz Birliği’nin merkez kenti olarak Bar-
celona’ya el-yüz toparlama çalõşmalarõ için AB ta-
rafõndan 9 milyon Avro ayrõlmõş. Bu amaçla, diktatör
Franco‘nun sayfiye keyfi yaptõğõ saray harõl harõl ye-
nileniyor. Buradaki yetkililerden edindiğim bilgiye
göre hiç kimse Akdeniz Birliği’nin uzun soluklu bir
proje olup olmadõğõnõ bilmiyor. Fransa Cumhur-
başkanõ Sarkozy‘nin “kaprisi uğruna” olduğu
kuşkularõnõn bulunduğu Akdeniz Birliği konusun-
da hatta en yetkili ağõzlar bile müphem konuşuyor.
Esas da şu soru burada her tarafta soruluyor:“Bar-
celona olmayacak bir projeye sekreterlik yapmak
zorunda mı?”
Kimileri de diyor ki: “Sorun AB’deki siyasi du-
rumdan kaynaklanıyor. Barcelona projesi yüz-
de yüz başarılı değil. Ama yine de birtakım şey-
ler yapıldı. Akdeniz Birliği’ne de başlangıçta
AB’ye yapıldığı gibi yaklaşılmasında yarar var.”
Ardõndan da ekliyorlar: “Ama hiç kimse bu pro-
jenin geleceğini hesap edemiyor. Ayrılan ödenek
9 milyon Avro’yla sınırlı mı olacak? Arkası ge-
lecek mi? Bu ekonomik krizden geçerken ne ka-
dar ödenek ayrılabilir? Şu anda önümüzü gör-
mek çok zor.”
Bu konuda sõklõkla yapõlan bir şaka da Türkçeye
uyarlarsak şu: “Bir deli kuyuya bir taş atmış. Kırk
akıllı çıkaramamış.”
Yine de yazõnõn başõnda sözünü ettiğim gibi Ak-
deniz Birliği sekretaryasõ projesi ölü doğmuş bir ço-
cuk da olsa Katalunya özerk bölgesi ve özellikle de
Barcelona’da yüzyõllarõn kültür mirasõ güzelim mi-
mari yapõtlar elden geçiriliyor. Bir kere dünyaca ün-
lü Katalan mimar Antoni Gaudi‘nin Sagrada Familia
Katedrali neredeyse bir yüzyõldõr hâlâ tamamlana-
mamõş durumda. Bir an önce bitirilmesi için çaba har-
canõyor. Zaten yeni yapõlan bölümleri ziyarete açõl-
mõş.Bir başka dikkat çeken mimari yapõt Barcelo-
na’nõn Raval semtindeki Sant Pau Hastanesi. Şu an-
da Katalunya Kütüphanesi tarafõndan kullanõlan bi-
nanõn bir bölümü hâlâ hastane olarak hizmet veri-
yor. Hastane kompleksinin arkasõnda ise modern ve
tõbbõn en son teknolojisiyle donatõlmõş yeni bir has-
tane birkaç aya kadar açõlõyor.
Barcelona’da
olmayacak proje
‘Ve Zaman Durdu’
2. bölümüyle ekranda
Haber Merkezi - Dünyanõn en ünlü ve ödüllü
savaş fotoğrafçõlarõnõn, ödül aldõklarõ fotoğraftaki
“anõ” ve yaşadõklarõnõ anlattõklarõ “Ve Zaman
Durdu” programõ, bugün ve 24 Mayõs Pazar tüm
gün boyunca yayõmlanacak yeni bölümü ile TRT-
TURK ekranõnda. Bu bölümün konuğu,
Pakistan’daki Afgan mültecilerinin bulunduğu
kampta, su kaybõndan ölen 1 yaşõndaki bebeğin
cenazesini görüntüleyen Danimarkalõ fotoğrafçõ
Erik Refner. Refner, bu fotoğrafõ ile 2001 yõlõnda
World Press Photo Ödülü’nü kazandõ. GPR
İletişim tarafõndan hazõrlanan programõn
yapõmcõlõğõnõ Gökhan Güvenç ve Sedat Aral,
genel koordinatörlüğünü Hakan Güvenç,
yönetmenliğini ise Halit Ziya Demirtaş üstleniyor.