Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 23 MAYIS 2009 CUMARTESİ
14 HABERLER
YAHYA ARIKAN malicozum@ismmmo.org.tr
YAŞAMDA MALİ ÇÖZÜM
Yemek bedeli günlük
10 lirayõ aşõnca ücret
olarak vergilendirilir
G
elir Vergisi Kanunu, hizmet er-
babına işverenlerce yemek
verilmek suretiyle sağlanan
menfaatların vergiden muaf
tutulacağı hükme bağlan-
mıştır. Buna göre, işverenlerce, işyerinde
yemek verilmeyen durumlarda çalışılan
günlere ait bir günlük yemek bedelinin bu
yıl için 10 lirayı aşmaması ve buna ilişkin
ödemenin yemek verme hizmetini sağlayan
mükelleflere yapılması şarttır. Ödemenin bu
tutarı aşması halinde, aşan kısım ile hizmet
erbabına yemek bedeli olarak nakden ya-
pılan ödemeler ve bu amaçla sağlanan
menfaatlar ücret olarak vergilendirilir.
İşverenin çalışanlarına işyerinde ve
bağlı birimlerde yemek vermesi duru-
munda ise bu yolla sağlanan menfaatlar
herhangi bir tutarla sınırlı değil. Söz ko-
nusu istisnanın uygulanmasında, işve-
renin işyerinde yemek hazırlatması şart
olmayıp, yemeğin dışarıdan temin edil-
mesi ve işyerinde ayın olarak yemek ve-
rilmesi suretiyle sağlanan menfaat nite-
liğinde olması yeterli bulunuyor.
10 TL’lik ödemenin vergiden
istisna edilmesi
Gelir Vergisi Kanunu’nun 23/8.
maddesinin parantez içi hük-
münde, “İşverenlerce, işye-
rinde veya müştemilatında
yemek verilmeyen du-
rumlarda çalışılan günle-
re ait bir günlük yemek
bedelinin 10 lirayı aşma-
ması ve buna ilişkin öde-
menin yemek verme hiz-
metini sağlayan mükel-
leflere yapılması şarttır.
Ödemenin bu tutarı aşması
halinde, aşan kısım ile hizmet
erbabına yemek bedeli olarak
nakden yapılan ödemeler ve bu
amaçla sağlanan menfaatlar ücret olarak
vergilendirilir” denilmiştir.
Buna göre, söz konusu istisna hükmü-
nün uygulanmasında;
İşverenlerce yemek bedeli, doğrudan
yemek verme hizmetini sağlayan veya bu
işe aracılık eden kuruluşa ödenecek (hiz-
met erbabına ödenmeyecek),
Yemek bedelinin fiilen çalışılan gün-
lere ait bir günlük tutarı 10 lirayı aşmaya-
cak veya aşması halinde 10 liralık kısmı is-
tisnaya konu edilecek (fiilen çalışılmayan
günler için de yemek bedeli ödenmesi ha-
linde, bu ödeme istisna kapsamının dışın-
da kalacak),
Yemek bedeli faturası işveren adına
düzenlenecektir. Ancak, faturaya yemek yi-
yen hizmet erbabının adı ve soyadı ile ye-
mek yediği gün sayısı bir liste halinde ek-
lenecektir.
Bu şartlar çerçevesinde işverenlerce,
hizmet erbabına civar lokantalar veya ye-
mek verme hizmeti sağlayan kuruluşlar va-
sıtasıyla temin edilen menfaatlar vergiden
istisna edilir.
Yemek bedelinin bir günlük tutarının 10
lirayı aşması halinde aşan kısım, ücret
olarak vergilendirilir. Bu istisnanın uygu-
lanmasında işverenlerin, bazı personeline
işyerinde veya müştemilatında, bazı per-
soneline de civar lokantalar veya yemek
verme hizmetini sağlayan yerlerde yemek
vermesi halinde; personele işyerinde veya
müştemilatında yemek vermek suretiyle
sağlanan menfaatlar, yukarıda açıklanan
esaslar çerçevesinde vergiden istisna edi-
lecektir. Ayrıca personele, civar lokantalar
veya yemek verme hizmetini sağlayan
yerlerde yemek verilmesi halinde de bu ye-
mek bedellerinin bir günlük tutarı, 10 lira-
yı aşmaması şartıyla bu bölümde açıklanan
esaslar çerçevesinde vergiden istisna edi-
lecektir.
Öte yandan, geçici görevle görev mahalli
dışına gönderilen personele harcırah öden-
mesi halinde bu ödeme, Gelir Vergisi Ka-
nunu’nun 24. maddesinin 1 veya 2 numa-
ralı bendinde yer alan esaslara göre gelir
vergisinden müstesna tutulmaktadır. İş-
verenlerce, personelin harcırah ödenmesini
gerektiren bir görevle, görev mahalli dı-
şına gönderilmeleri halinde, bu
personele ayrıca yemek be-
deli adı altında bir ödeme
yapılması durumunda,
bu ödemenin de tuta-
rına bakılmaksızın ta-
mamı gelir vergisine
tabi tutulacaktır. Zira,
hizmet erbabına veri-
len harcırah tutarları,
yemek ve yatmak gi-
derlerini de içermekte
ve bu ödemeler zaten
gelir vergisinden müstes-
na tutulmaktadır.
ÖRNEK:
İşveren (A), çalıştırdığı 8 işçisine, civar lo-
kantalardan birisi ile anlaşarak öğle yemeği
yedirilmesini sağlamıştır.
İşveren (A), lokanta ile yaptığı anlaşma
uyarınca işçilerine sadece mesai günlerinde
öğle yemeği yemeleri için yemek kuponu
almış ve bir işçinin bir günlük yemek bedeli
olarak katma değer vergisi hariç 9 lira öde-
meyi kabul etmiştir.
Lokanta işletmesi, 8 işçi için kişi başına
Katma Değer Vergisi hariç günlük (9 x 8 =)
72 lira hesabından hareket ederek, mayıs
ayında fiilen çalışılan 21 işgününü dikkate
almak suretiyle, işveren (A)’ya gönderdiği
faturada, yemek bedeli olarak toplam (72
x 21=) 1.512 lirayı göstermiştir.
Bu örnekte, kişi başına civar lokantada
yedirilen yemekle sağlanan menfaatın fii-
len çalışılan günlere ait bir günlük tutarı 10
lirayı aşmadığı için, bu suretle hizmet er-
babına sağlanan menfaat vergiden istisna
edilecektir.
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun prim ve diğer alacakları ödeme süresinin dol-duğu tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak on yıllık zamanaşımı-na tabidir.
Kurumun prim ve diğer alacakları, hizmet tespiti veya asgariişçilik uygulaması nedeniyle doğmuş ise zamanaşımı süre-si; mahkeme kararının kesinleşme tarihinden, kurum veya di-ğer kamu idarelerinin denetim ve kontrolle görevlendirilen me-murları tarafından yapılan tespitler sonucunda doğmuş iserapor tarihinden veya bu idareler tarafından düzenlenen bel-gelerden doğmuş ise belgenin kuruma intikal ettiği tarihi ta-kip eden yıl başından itibaren beş yıl olarak uygulanacak.Ancak, bu durumda zamanaşımı süresi on yıldan az olama-yacak. Bu alacaklar için gecikme cezası ve gecikme zammı,alacağın ait olduğu ayı takip eden ayın veya dönemin sonundanitibaren uygulanacak.
Sorularınız için
malicozum ism
mmo.org.tr ad-
resine mail ata-
bilirsiniz. Tüm
sorular e-posta
ile tek tek ce-
vaplanacaktır.
Prim borçlarõnda zamanaşõmõ süresi 10 yõl
Yaşanan ekonomik krizde kamu
yönetimi etkili ve etkin olmadõğõnda
en büyük ekonomilerin bile sarsõl-
dõğõ görüldü. Türkiye Kalite Der-
neği tarafõndan 25-26 Mayõs’ta
gerçekleştirilecek olan 10. Kamu
Kalite Sempozyumu’nda “Kriz
Sonrası Dünya Düzeni ve Ka-
munun Rolü’’ tartõşõlacak. KalDer
Başkanõ Prof. Dr. Ali Rıza Kay-
lan’a göre eskiden kamuda kalite
bir seçenek olarak düşünülmekte
idi, ancak bugün ülkeler arasõnda-
ki rekabette kamu yönetiminin ka-
litesi de belirleyici. Dolayõsõyla
kamu yönetiminde kalite artõk bir
seçenek değil, zorunluluk. Yaşanan
krizler ise bunun en iyi göstergesi.
- Kamu kalite sempozyumları
10 yıldan beri düzenleniyor ve bu
konuda farkındalık yaratılmaya
çalışılıyor. Peki kamu yöneti-
minde kalite deyince aklımıza ne
geliyor?
Kamu yönetiminde kalite denince
aklõmõza vatandaş odaklõlõk, verim-
lilik ve hesap verebilirlik geliyor. He-
sap vermek lafõnõ çok kolay kullanõ-
yoruz.. ancak içi çok dolu bir kavram.
Vatandaşõn vergisini, vatandaş odak-
lõ kullanõp, doğru hizmeti, doğru
maliyetle üretebiliyor muyuz? Va-
tandaş, kamu yöneticilerine “Yetki
ve kaynağı aktardım, bu yetkiyi ve
kaynağı benim adıma nasıl kul-
landın” sorusunu sorduğunda gönül
rahatlõğõyla yanõt verilebilmesi ka-
muda yönetim kalitesinin başarõl-
masõndan geçiyor. Biz Kamu Kalite
Sempozyumlarõyla, yönetim kalite-
sini her yõl farklõ boyutlarõyla ele alõ-
yoruz. Amacõmõz konunun bilinç-li
bir şekilde tartõşõlmasõnõ ve anlaşõl-
masõnõ sağlamak. Artõk dünya deği-
şiyor.. hizmetlerin, siyasetin, tekno-
lojinin her şeyin odağõnda artõk va-
tandaş var. Böyle olunca onun mem-
nuniyeti de önem kazanõyor. Kõsacasõ
vatandaşõ memnun edemeyen kim
olursa olsun başarõlõ olmasõ mümkün
değil. Çünkü “Söyleriz olur”, “Ya-
parız olur” yaklaşõmlarõnõ vatanda-
şa kabul ettirmek mümkün değil. Ar-
tõk toplum bilinçli ve tercihlerini
memnuniyetine ve hizmet kalitesi ko-
nusundaki algõlarõna göre yapõyor.
- Kamu kalitede süreklilik sağ-
layabiliyor mu? Yoksa baştaki yö-
neticiler değiştikçe kaliteye verilen
önem de değişiyor mu?
Mükemmellik programlarõnõ baş-
latmada liderlerin rolü önemli. Zaman
zaman yönetim değişiklikleri sonu-
cunda duraksama ve gerilemeler
görsek bile kurumda ekilen tohum-
lar mutlaka yeşeriyor. Baştaki yöne-
ticilerin yanõnda her kademedeki ka-
mu çalõşanõnõn liderlik yaklaşõmõ ve
sergileyeceği tutumun sürekli iyi-
leşme için anlamlõ ve
gerekli olduğunu
gözlüyoruz. Sürekliliğin sağlanmasõ,
mükemmellik arayõşõnõn hükümet-
lerden ve yöneticilerden bağõmsõz bir
ülke politikasõ haline gelmesiyle sağ-
lanabilir. Böylece her gelen hükümet
ve yönetici bu doğrultuda ileri aşa-
malara ulaşmak için katkõ sağlaya-
caktõr. Bu bakõş açõsõna yaklaşmõş ol-
sak bile henüz tam anlamõyla içsel-
leştirdiğimiz söylenemez.
- KalDer’in kamu ödüllerinde ge-
nelde okullar ve hastaneler önde..
Sizce bu neden?
Kalkõnmanõn çok temel iki unsu-
ru, temel sağlõk hizmetlerine ulaşõ-
labilirlik ve cehaletin azlõğõ. Çok
paranõz olabilir, ancak cahil ve sağ-
lõk hizmetlerinden yoksun bir ül-
keyseniz gelişmiş ve kalkõnmõş sa-
yõlmazsõnõz. Bu nedenle biz KalDer
olarak uzun yõllardõr özellikle eğitim
ve sağlõk sektörüne eğildik. Kamuda
Ulusal Kalite Hareketi’ne ilk katõlan
kurum Milli Eğitim Bakanlõğõ. Bu yõl
Ulusal Kalite Ödülü için başvuran ka-
mu kurumlarõ ise yine sağlõk ve eği-
tim alanõndan: Bursa Tophane Ana-
dolu Teknik Lise ve Endüstri Meslek
Lisesi, Antalya Ayten Çağõran Ana-
okulu, Özel Kadõköy Şi-
fa Hastanesi ve Doç.
Dr. Mustafa Kalemli
Tavşanlõ Devlet Hastanesi.
“Çalışma hakkı” derinleşip, çok
ciddi bir sosyal yıkıma yönelen eko-
nomik krizde sosyal bir programın te-
mel taleplerinden birisi. Hele hele iş-
sizlik yüzde 24.7 gibi çok yüksek bir
orana yükselmiş, 6 milyon 471 bin ki-
şiye ulaşmışken en önemli talep ha-
line gelmiştir.
Ve Türkiye’de doğru dürüst tartı-
şılmayan “tatil ve dinlenme hakkı”
da ekonomik kriz derinleşirken büyük
önem kazanmıştır. Çünkü bütün dün-
yada kapitalizmin bu tarihsel krizi
üretim yapılmadığından değil, tam
tersine aşırı bir kapasite meydana gel-
diğinden, yani aşırı üretim yapılmış ol-
duğundan meydana geldi. Krizin so-
na ermesi, yeniden ekonominin can-
lanması için değersiz hale gelmiş
sermayenin tasfiyesi, kapitalizmin ta-
rihsel yasalarına göre zorunlu. İşte tam
bu noktada, çalışma saatleri sabit ka-
bul edildiğinden, her fabrikanın ka-
panması, küçülmesi veya satın alın-
ması, işçiler başka bir yola başvur-
mazsa, kitlesel işsizlikle sonuçlanıyor.
Halbuki tam da bu dönemde ça-
lışma saatlerinin düşürülmesi, eğer ik-
tisadı insansız ve siyasetsiz olarak ta-
savvur etmiyorsak çok önemli. Ça-
lışma saatlerindeki indirimin yol aça-
cağı iş saati açığı ek istihdamla ka-
patılabilir ve işsizliğe çare olur.
Türkiye’de çalışma saatleri aşırı
derecede yüksek. Sanayi merkezle-
rinde işe geliş ve gidiş saatleri de dik-
kate alınırsa boş zamanın hiç kalma-
dığı söylenebilir. Bu temel soruna
dair, DİSK’in hazırladığı bir araştır-
mada, çalışma sürelerinde 1 saatlik in-
dirim 126 bin yeni istihdam imkânı ya-
ratacağını ortaya konuldu.
1 Mayıs’ın yeniden resmi tatil ol-
ması, dinlenme hakkı ve tatil sorunu-
na yeniden eğilmek için de bir fırsat.
Resmi adı 1 Mayıs bayramı olmasa
da, o gün 1935-80 arasında tatildi. Ba-
har Bayramı’na 1981 yılında 12 Eylül
askeri dikta döneminde son verilme
gerekçesini, Kenan Evren 1 Mayıs
Bahar Bayramı’nın ilga edilmesine, ta-
tillerin çok olmasını gerekçe gösteri-
yordu. Evren’in bu sözleri, hâlâ “tatil-
ler çok, insanlar çalışmıyor” biçimin-
deki genel geçer doğrulardan birisi ha-
linde. Halbuki bahar bayramı kaldırı-
lırken dini bayramların 3 ve 4 günden
toplam 7 gün olan resmi tatil süresi,
3.5 ve 4.5 günden toplam 8 güne çı-
kartılması yine askeri dikta dönemine
aittir.
Türkiye’de alın teri akıtmadan ya-
şayan bir kesim var şüphesiz; bu ev-
rensel bir olgu. Kapitalizm gelişir-
ken, muazzam ölçüde sermaye biri-
kiyor ve servet elde ediliyor. Bu durum
on binlerce insana sahip oldukları ser-
maye ve servetlerle yalnızca yılda
birkaç kez hesaplarını inceleme zah-
meti dışında ömürleri boyunca çalış-
madan yaşama imkânı sunuyor kuş-
kusuz. Ama Türkiye’de “genel geçer
bir tekerleme” haline gelen bir görüş,
toplumun tembel ve miskin olduğuna
dairdir. Az gelişmişliğimizin nedeni de
buna bağlanır.
Resmi verilere göre bile sanayi
sektöründe haftalık çalışma saati 50
saate yakın olarak hesaplanıyor; üc-
retlilerin dörtte biri yine TÜİK resmi ve-
rilerine göre kayıt dışında çalışmak zo-
runda ve çalışma saati haftada en az
60 saati aşıyor. İşin zahmeti dışında
ev ve işyeri arasındaki ulaşım şebe-
kesinin uzunluğunu, işyerlerinin ço-
ğunda üretim sürecinin işçi sağlığı ve
iş güvenliğine uygun olmadığını da (her
yıl 80 bin iş kazası ve ortalama 1300
ölüm var) dikkate alırsak…
O zaman bırakalım tembelliği, en
azından ücretliler için çalışmanın me-
şakkatli olduğunu, sanıyorum ortaya
koymuş oluruz. Bu zahmetli iş süre-
cine rağmen ekonomik verimlilik ül-
kemizde hiç de küçümsenecek dü-
zeyde değildir.
Önümüzdeki haftalarda okullar ta-
tile girecek; öğrencilerin öğretmenle-
rin tatili başlayacak sonra adli tatil ve
yıllık izinler… Bu tatil sezonunda iş-
sizlerin çalışma hakkını kullanması için
çalışma saatlerini düşürme, tatil sü-
relerini uzatma konusunda tartışma-
nın tam da zamanıdır.
erankara@hotmail.com
Çalışan Hakkı, Tatil Hakkı
G Ö R Ü Ş ERHAN BİLGİN
‘Bugün ülkeler arasõndaki
rekabette kamu yönetiminin
kalitesi de belirleyici’ diyen
Kaylan’a göre yaşanan krizler
bunun en belirgin göstergesi.
Oğlum daha önce SSK’ye prim ödeyerek
Türkiye’de çalışmıştı. Yaklaşık 10 yıldır yurt-
dışında çalışıyor. Yurtdışında çalıştığı dönem
için borçlanma yapması mümkün müdür?
Mümkünse bunun için ne zaman nereye
müracaat etmelidir? Faruk Günel
Türk vatandaşlarõnõn yurtdõşõnda 18 yaşõnõ
doldurduktan sonra, Türk vatandaşõ iken ge-
çen ve belgelendirilen sigortalõlõk süreleri ve
bu süreleri arasõnda veya sonunda her bi-
rinde bir yõla kadar olan işsizlik süreleri ile
yurtdõşõnda ev kadõnõ olarak geçen sürelerini
“3201 sayõlõ Yurtdõşõnda Bulunan Türk Va-
tandaşlarõnõn Yurtdõşõnda Geçen Sürelerinin
Sosyal Güvenlikleri Bakõmõndan Değerlen-
dirilmesi Hakkõnda Kanun”a göre borçla-
nabilmektedir.
3201 sayõlõ kanunun 4. maddesinde, borç-
lanma miktarõnõn tespitinde döviz esasõndan
vazgeçilerek, borçlanõlacak her bir gün için ta-
hakkuk ettirilecek borç tutarõnõn alt sõnõrõ
01.01.2009-30.06.2009 dönemi için aylõk 666
TL ve üst sõnõrõ da 4329 TL olarak belirlenmiş,
seçilecek günlük kazancõn yüzde 32’si oldu-
ğu belirlenmiştir. Örneğin 01.01.2009-
30.06.2009 döneminde bir aylõk borçlanma için
en az 213,12 TL ödenmelidir.
Yurtdõşõ hizmet borçlanmasõndan yararla-
narak aylõk tahsisi yapõlabilmesi için yurda ke-
sin dönülmüş olmasõ, tahakkuk ettirilen borcun
tamamõnõn ödenmiş olmasõ ve borcun tama-
mõnõn ödenmesinden sonra yazõlõ istekte bu-
lunulmasõ şartlarõ aranacaktõr.
Kamuda kalite seçenek
değil, zorunluluk
25-26 Mayõs’ta gerçekleştirilecek 10. Kamu Kalite Sempozyumu
öncesinde kamuda kalite kavramõnõ ve Türkiye’de gelinen noktayõ
KalDer Yönetim Kurulu Başkanõ Prof. Dr. Ali Rõza Kaylan ile konuştuk:
Halkbank ve Anadolu
Üniversitesi’nin
işbirliğiyle yapõlan
KOBİ’ler için internet
üzerinden ücretsiz e-
sertifika eğitimleri,
üçüncü dönem dersleri
ile devam ediyor.
Halkbank, güz ve bahar
döneminde yaklaşõk
400 KOBİ’nin eğitim
almaya hak kazandõğõ
programõyla üç eğitim
dönemi sonunda toplam
1000 KOBİ’ye
ulaşmayõ hedefliyor.
Program kapsamõnda
başta bankacõlõk,
muhasebe, girişimcilik,
pazarlama, finansal
analiz olmak üzere 18
farklõ başlõkta eğitim
veriliyor. Yaz dönemi
eğitimlerinden
yararlanmak isteyen
KOBİ’lerin,
www.esertifika.anadolu
.edu.tr adresinden
kişisel başvurularõnõ
yapmalarõ ve imzalõ
başvuru belgesini
Halkbank şubelerine
teslim etmeleri yeterli
oluyor.
KOBİ’lere
ücretsiz
eğitim
Yurtdışı çalışmaları borçlanmadan sayılır mı?
SORU-CEVAP
Kadõn Girişimciler Derneği (KAGİDER) 4-5 Ha-
ziran tarihlerinde önemli bir zirveye ev sahipliği yap-
maya hazõrlanõyor: 1. Uluslararasõ Kadõn Girişim-
cilik ve Liderlik Zirvesi. Garanti Bankasõ ana spon-
sorluğunda gerçekleştirilecek olan zirvenin amacõ,
kadõn girişimciliğinin desteklenmesi için bölgesel po-
litikalar geliştirmek, girişimcilik kültürünü geliştir-
mek ve kadõn girişimciler arasõnda işbirliği fõrsatlarõ
oluşturmak. Zirvede aralarõnda Kadõn ve Aileden So-
rumlu Devlet Bakanõ Aliye Kavaf, ABD’nin Küresel
Kadõn Konularõndan Sorumlu Büyükelçisi Melan-
ne Verveer, eski Avusturya Dõşişleri Bakanõ Ursula
Plassnik ve Dünya Bankasõ Başekonomisti Sarosh
Sattar’õn da bulunduğu, dünyanõn birçok farklõ böl-
gesinden 300’den fazla kadõn lider ve girişimci, iki
gün boyunca çeşitli panel ve atölyelerde bilgi pay-
laşacak ve tartõşacaklar.
KAGİDER Başkanõ Gülseren Onanç ve Garan-
ti Bankasõ Genel Müdür Yardõmcõsõ Nafiz Karadere
ile zirve öncesi sohbet ettik. Her iki yöneticinin pro-
fesyonel gözlemi ortak: Kadõn girişimciler işlerini
kuruyor, ciddi atõlõmlar yaparak geliştiriyorlar ancak
bir yere gelip duruyorlar, potansiyel olmasõna kar-
şõn daha ilerlemiyorlar. Daha fazla risk alma konu-
sunda erkekler kadar cesur adõmlar atmõyorlar. Ka-
dõn açõsõndan anne ve eş olarak diğer görev ve so-
rumluluklarõ, iş için risk alarak çocuklarõnõn gele-
ceğini tehlikeye atma kaygõlarõ daha ağõr basõyor.
“Şirket batarsa ne olacak” sorusu daha ilerleme-
lerini engelliyor. Bu yalnõz Türkiye için geçerli de-
ğil, tüm dünyada böyle.
“Kadının cesaretlendirilmesi ve ekonomik
olarak güçlendirilmesi birçok ülkede devlet po-
litikası haline getirilmiş durumda. Bu yüzden ko-
nunun hükümet nezdinde sahiplenilmesi şart. An-
cak bunun için önce farkındalık yaratılması ge-
rek” diyen Onanç, KAGİDER olarak gerek ulus-
lararasõ işbirlikleri oluşturarak gerekse KAGİDER
ve Garanti Bankasõ birlikteliğinde olduğu gibi STK-
banka modelinin kadõnlarõ teşvik açõsõndan önemli
bir unsur olduğunu kaydetti.
Karadere ise kadõn girişimciliği ve liderliğinin önü-
nü açmak için sürekli bilgilendirme toplantõlarõ ve
eğitimlerin yapõlmasõnõn şart olduğunu, bunu birçok
ülkenin yaptõğõnõ ve ciddi ilerlemeler kaydedildiği-
ni vurguladõ.
Kadõn girişimciye yeni fõrsat
1. Uluslararasõ Kadõn Girişimcilik ve Liderlik Zirvesi 4-5 Haziran’da