21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 16 MAYIS 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART musakart yahoo.com CHP’li Ersin’den Fener soruları ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, Adalet Bakanõ Sadullah Ergin’in yanõtlamasõ istemiyle verdiği soru önergesinde Deniz Feneri e.V. davasõnõn Türkiye sorumlularõyla ilgili adli yardõm dosyasõnõn neden iade edildiğini ve bu kişilerin delilleri karartmamalarõ için ne gibi önlemler alõndõğõnõ sordu. Ersin, önergesinde “Adli yardõm dosyasõ neden iade ediliyor? Suçun Türkiye sorumlularõ aylardan beri bilindiği halde, savcõlõk bu kişilerin delilleri karartmamalarõ için şimdiye kadar neden bir önlem almadõ? Suçun Türkiye’deki sorumlularõ hakkõnda soruşturma, neden kaplumbağa hõzõyla bile sürdürülmüyor? Bu suçun AKP ile ilişkisinin ortaya çõkmasõnõ engellemek için soruşturmanõn sürüncemede bõrakõldõğõ doğru mu” sorularõnõ yöneltti. Baykal: Örnek olacağım ÇANAKKALE (Cumhuriyet) - CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, hakkõnda Deniz Feneri Derneği tarafõndan açõlan tazminat davasõyla ilgili mahkemenin mal beyanõ istemini olağan karşõladõ. Baykal, “Banka hesaplarõmdan gayrimenkul dökümlerine kadar her şeyi şeffaf, dürüst biçimde en kõsa zamanda mahkemeye bildireceğiz. Ahlaki, kanuni, siyasi görev anlayõşõ içersinde yapacağõm. Bu davanõn örnek olmasõnõ istiyorum” dedi. AKP’den Deniz Feneri savunması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, dün TBMM’de düzenlediği basõn toplantõsõnda, Deniz Feneri davasõyla ilgili olarak CHP’nin gündeme getirdiği iddialara yanõt verdi. CHP lideri Deniz Baykal ve sözcülerinin “haksõz, hukuksuz ve mesnetsiz” açõklamalarda bulunduğunu ileri süren Bozdağ, CHP’ye ellerindeki bilgi ve belgeleri yargõ makamlarõna vermeleri çağrõsõnda bulundu. Bozdağ, konuyu yargõya taşõyacaklarõnõ söyledi. Bozdağ, “AKP olarak bu konulardaki hakkõmõzõ, hukukumuzu yargõda arayacağõz” dedi. Kanal 7’den CHP’ye yanıt Haber Merkezi - Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanõ Zekeriya Karaman, önceki gün gazetemizde CHP’li Ali Kõlõç’õn basõn toplantõsõna atfen yayõmlanan “Savcõyõ şaşõrtan teklif” başlõklõ haberle ilgili açõklama yaptõ. Açõklamada, “Ne Zekeriya Karaman ne de herhangi bir temsilci tarafõndan Alman Başkomiser Böhm Türkiye’ye hiçbir şekilde davet edilmemiştir” denildi. Savcõlõğõn, 5 DTP’li vekili çağõrõrken kullandõğõ ‘gerekirse zorla’ ifadesi tartõşma başlattõ Meclis’te‘ifade’kriziANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Savcõlõklarõn, DTP’li 5 milletvekilinin, haklarõnda yürütülen soruşturma kapsa- mõnda ifade vermeleri için TBMM Başkanõ Köksal Top- tan’dan talepte bulunmasõ Mec- lis’te kriz yarattõ. Haklarõnda anayasanõn “bö- lücülük” suçlarõnõ düzenleyen 14. maddesi kapsamõnda so- ruşturma açõlan DTP milletve- killeri Selahattin Demirtaş, Emine Ayna, Fatma Kurtu- lan, Aysel Tuğluk ve Sabahat Tuncel için ilgili savcõlõklar TBMM Başkanlõğõ’na başvu- ruda bulunarak, ifade vermele- rini istedi. Milletvekillerinin dokunulmazlõğõ bulunmasõna karşõn, 14. maddeye giren suç- larla ilgili milletvekili seçilme- den önce bir yargõlama süreci başlamõşsa o sürecin milletvekili seçildikten sonra da devam ede- ceği belirtiliyor. Ancak bazõ hukukçular da milletvekilinin mutlak dokunulmazlõğõ oldu- ğunu savunuyor. TBMM Başkanõ Köksal Top- tan savcõlõklardan gelen talep ya- zõsõnõ DTP yönetimine iletti. Talep yazõsõnda milletvekilleri- nin ifade vermeye gelmemele- ri durumunda “ihzaren (zorla)” ifadeye götürülecekleri de be- lirtildi. Ancak DTP yönetimi, milletvekillerinin ifade verme- sine yanaşmõyor. DTP Genel Başkan Yardõmcõsõ Emine Ay- na, “Toptan ile görüştünüz mü? İfade verecek misiniz?” sorusu üzerine görüşmedikleri- ni ve görüşmeyi de düşünme- diklerini söyledi. Meclis’te sadece DTP mil- letvekillerinin fezlekesi bulun- madõğõnõ belirten Ayna, diğer milletvekillerinin fezlekeleri- nin daha çok yolsuzlukla ilgili olduğuna dikkat çekti. Doku- nulmazlõklarõn kaldõrõlmasõnõ her zaman savunduklarõnõ be- lirten Ayna şunlarõ söyledi: “Eğer böyle bir hak varsa ve AKP’li ve CHP’li milletveki- linin ne kadar hakkıysa bizim de o kadar hakkımızdır. Hâ- lâ gidip herhangi bir ifade vermeyi düşünmüyoruz. Ne zaman Başbakan, hakkında hazırlanan fezlekelerle ilgili gi- dip savcılığa ifade verir, biz de düşüncelerimizi açıkladığı- mızdan dolayı açılan dava- larla ilgili oturur, yine düşü- nür, değerlendirir ve bir karar alırız. Ama şu anda ne TBMM Başkanı ile bu konu- yu görüşmeyi düşünüyoruz ne de bu konuda savcılıklara ifade vermeyi düşünüyoruz.” TBMM Başkanõ Toptan ise gazetecilerin sorusu üzerine kendilerine savcõlõklardan gelen talep yazõlarõnda, Meclis’e du- yulan saygõ nedeniyle şimdiye kadar beklenildiğinin ifade edil- diğini söyledi. Toptan, “Yine de bizim ara- cılığımızla bir duyuru yapıl- ması ve adı geçen milletvekil- lerinin gidip savunmalarını yapmaları isteniyor. Ancak yapabileceğimiz bir şey gö- zükmüyor” dedi. ‘DEP olayı farklı’ Toptan, mahkeme yazõsõyla il- gili DTP’lilerin “zorla götür- sünler” şeklindeki tepkisini ise “Onlar öyle istiyorlar” şek- linde değerlendirdi. Toptan, DTP’lilerin zorla götürülme- meleri için elinden geleni yap- tõğõnõ söyledi. Toptan, 1994’te DEP millet- vekillerinin Meclis’ten “yaka paça” götürüldüklerinin anõm- satõlmasõ üzerine de “Orada dokunulmazlıklar kaldırıldı ondan sonra arkadaşlarımız savunmalarını yapmaları için mahkemeye götürüldü. Bu- radakiler daha farklı” dedi. Konuyu hukukçulara incelet- tiğini, ilgili bakanlarla konuş- tuğunu belirten Toptan “Aslın- da anayasanın 83. maddesi dokunulmazlığı düzenliyor. Orada anayasanın 14. mad- desine atıf yaparak, 14. mad- de kapsamına giren suçların, milletvekili seçilmeden önce iş- lenmesi halinde, dokunul- mazlığın söz konusu olama- yacağı ve yargılamanın de- vam edeceği öngörülüyor. An- cak bazı hukukçular bizim sistemimiz mutlak dokunul- mazlığı düzenlediği için bu halde bile dokunulmazlığın olabileceğinden söz ediyor- lar” dedi. Haklarõnda bölücülük suçlamasõndan soruşturma açõlan beş DTP milletvekili hakkõnda savcõlõğõn TBMM Başkanlõğõ’na yaptõğõ başvuru kriz yarattõ. Savcõlõk talebinde ifadeye çağrõlan milletvekillerinin gerekirse zorla götürüleceği belirtilirken TBMM Başkanõ Toptan, konuyu hukukçulara incelettirdiğini söylerken DTP’li vekiller ifade vermeye gitmeyeceklerini belirttiler. YASA YENİDEN TBMM’DE AKP, şeriata uygunticarete kapılarıaçıyor AKP hükümeti, 5 yõl önce rafa kaldõrdõğõ şeriat hükümlerine göre oluşturulan İslam Özel Sektörünün Geliştirilmesi Kurumu anlaşmasõna benzer bir anlaşmayõ yeniden TBMM gündemine getirdi. EMİNE KAPLAN ANKARA - AKP hü- kümeti, 5 yõl önce TBMM’de büyük tartõş- malara yol açan, CHP’nin muhalefeti nedeniyle as- kõya almak zorunda kal- dõğõ “İslam Özel Sektö- rünün Geliştirilmesi Kurumu”na benzer bir yapõya Türkiye’nin üye olmasõndaki õsrarõnõ sür- dürüyor. İslam Kalkõnma Ban- kasõ bünyesinde kurulan Uluslararasõ Ticaret Fi- nansmanõ İslami Kuru- mu’na Türkiye’nin üye olmasõna ilişkin anlaşma- yõ 30 Mayõs 2006 tarihin- de imzalayan AKP hükü- meti, anlaşmanõn onay- lanmasõna ilişkin yasa ta- sarõsõnõ TBMM Başkan- lõğõ’na sundu. Anlaşmaya göre Türki- ye, her biri 10 bin dolar nominal değere sahip 2 bin 915 hisse ile kuruma katõlacak. Bakanlar Ku- rulu, bu miktarõ gerekti- ğinde 5 katõna kadar art- tõrmaya yetkili olacak. Kurum, İslam Konferan- sõ Örgütü üyesi ülkelerin hükümetleri ve kuruluş- larõndan mevduat kabul edebilecek ve şeriat ilke- lerine uygun olarak çeşit- li enstrümanlarla ticaret fi- nansmanõ için fon topla- yabilecek. Kurumun tüm aktiviteleri ve faaliyetleri şeriat ilkeleri ile uyumlu olacak. Kuruma sayısız imtiyaz İslam Özel Sektörünün Geliştirilmesi Kuru- mu’nun varlõklarõ, mal- larõ, geliri ve anlaşmayla yetki verilen işlemleri bü- tün vergilerden ve gümrük vergilerinden muaf ola- cak. Kurumun, herhangi bir üye ülkede yaptõğõ bir yatõrõmõna veya sağladõğõ finansmana ilişkin olarak kurum tarafõndan alõnmõş veya kuruma ödenebilir olan fonlar, üye ülke top- raklarõnda yürürlükte bu- lunan kambiyo kõsõtlama- larõndan, düzenlemeler- den ve kontrollerden ba- ğõmsõz olacak. AKP hükümeti, anlaş- manõn kurumun faaliyet- lerinde şeriat hükümleri- nin uygulanacağõna ilişkin maddelerine “Türki- ye’nin anayasası, yasa- ları ve bağlı olduğu an- laşma hükümlerinin saklı olduğu” çekincesi koydu, ancak bu çekince- lerin işlevsel olmadõğõna dikkat çekildi. Çekince ile Türkiye “şeriat” sözcüğünü tanõ- mamõş olacak, ancak ku- rumun mali kaynaklarõn- dan yararlanmak isteyen Türk şirketleri, şeriat il- kelerine uymak zorunda kalacak. Çiçek’ten anayasa çağrısı ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Başbakan Yardõmcõsõ Cemil Çiçek, anayasa değişikliği konusunda siyasi partiler ve si- vil toplum örgütlerine uzlaşma çağrõsõnda bulunurken anayasa değişikliğine karşõ olanlarõn şim- diden mazeret raylarõ döşemeye çalõştõklarõnõ ileri sürdü. Toplumda anayasa değişikli- ği yönünde bir talep olduğunu, parti olarak anayasa değişikliği çalõşmalarõnõ belli bir noktaya getirdiklerini kaydeden Çiçek, yapõlacak anayasanõn AKP’nin değil Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasasõ olacağõnõ, buna her- kesin katkõ vermesi gerektiğini söyledi. Anayasanõn ilk 5 mad- desi dõşõnda tüm maddelerinin uzlaşarak, başta anamuhalefet partisi olmak üzere siyasi par- tiler, meslek örgütleri ve sivil toplum örgütlerinin katkõsõyla değiştirilebileceğini kaydeden Çiçek, “Ne kadarını değiştir- mek imkânımız varsa bunla- rı birlikte konuşarak, görü- şerek, müzakere yaparak Meclis çatısı altında bunu gerçekleştirebiliriz” diye ko- nuştu. TBMM’de geçen dönemde anayasa değişikliğine yönelik çalõşmalarõn uzlaşma komisyo- nu kurularak yapõldõğõnõ anõm- satan Çiçek, böyle bir sürecin başlatõlabileceğini söyledi. Her- kesin değişikliği istediğini, an- cak “AKP teklif getirsin” de- diğini belirten Çiçek, “Peki, sizin bu konuda bir düşünce- nizin olması gerekmiyor mu?”dedi. “AKP’nin teklifini görelim” diyenlerin bu deği- şikliğe taraf olmadõklarõnõ, “Biz değişikliğe vardık ama AKP bunları getirdi” diyerek ma- zeretin raylarõnõ döşemeye ça- lõştõklarõnõ ileri süren Çiçek, bunun doğru bir yol olmadõğõ- nõ, “AKP kaç madde getire- cek, ne düzenleme yapacak” beklentisiyle işin başka bir isti- kamete sevk edilmemesi ge- rektiğini söyledi. CUMHURBAŞKANI GÜL, KÜRT SORUNUYLA İLGİLİ İYİ NİYETLİ ÇALIŞMALAR OLDUĞUNU SÖYLEDİ ‘Kendi sorunumuzu kendimiz çözeceğiz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, Kürt so- rununun çözümüne ilişkin gelişmeler ko- nusunda, “Kendi sorunlarımızı kendimiz konuşacağız, kendimiz tartışacağız ve kendimiz, kendi inisiyatifimizle nihayete eriştireceğiz. O açıdan Türkiye açık toplum, bu açık toplum içerisinde gayet canlı tartışmalar söz konusu” dedi. Suriye’ye resmi ziyarette bulunan Gül, hareketinden önce Esenboğa Havalima- nõ’nda basõn toplantõsõ düzenleyerek ga- zetecilerin sorularõnõ yanõtladõ. Gül, “Kürt sorunuyla ilgili ‘fõrsat bu fõrsat, kaçõrõlmamalõ’ demiştiniz. Hükümetin de bu konuda adım attığına ilişkin de- ğerlendirmeler yansıyor. Köylerin Kürtçe adının geri verilmesi gibi bazı adımları siz nasıl değerlendiriyorsu- nuz?” sorusu üzerine şunlarõ söyledi: “Siz de özetlediniz, demek ki çok ge- niş şekilde, iyi niyetli çalışmalar var Türkiye’de. Ümit ediyorum ki bunla- rın hepsi iyi bir şekilde neticelenir. Çünkü bunlar kendi ülkemizin, ken- di sorunlarımızdır. Kendi sorunları- mızı kendimiz konuşacağız, kendi- miz tartışacağız ve kendimiz, kendi ini- siyatifimizle nihayete eriştireceğiz. O açıdan Türkiye açık toplum, bu açık toplum içerisinde gayet canlı tartış- malar söz konusu. Bunlar gayet me- deni tartışmalar. İktidar, muhalefet, düşünürler, devletin organları bu ko- nularda ilgili muhakkak ki iyi çalış- malar yapıyorlar.” Anayasanõn ilk 5 maddesi dõşõndaki tüm maddelerinin partiler arasõnda uzlaşma ve sivil toplum örgütlerinin de katkõsõyla değiştirilebileceğini söyledi POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Adını Koyalım... Gün ışıdı, hafif bir serinlik başladı... Masmavi bir gökyüzü.. Kuş sesleri.. Kentin sokakları bu saatlerde ayaklanır... İstinye’de bir kafede günlük gazeteleri okuyorum... İstanbul ilkbaharı değil yazı yaşıyor... Elimde kareli defterim.. Hafta içinde aldığım notlar... “Kürt sorunu” tartışılıyor günlerdir... İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın yaptığı açıklamalar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 2005’teki söz- leri: “Kürt sorunu benim sorunum!” İçişleri Bakanı Atalay, haftanın ilk günü yaptığı ba- sın toplantısında, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müste- şarlığı’nı tanıtırken şöyle demişti: “Başbakan Erdoğan’ın 2005 yılındaki Diyarbakır konuşmasının arkasındayız.” Güneydoğu bir şiddet sarmalının içinde... Bu sorun çözümlenmeli.. ama nasıl? Önce koruculuk sistemi tartışılmalı... Kürt kökenli yurttaşlarımızın tümüne potansiyel terörist olarak ba- kılmamalı... Kahvelerde oturan lise mezunu gençle- re, işsizlere aş ve ekmek kapısı açılmalı... 90’lı yıllarda “bir avuç eşkıya” denilerek göz ardı edi- len PKK’nin parasal gücünü sağlayan kaynaklar ku- rutulmalı. Bölgeyi kuşatan feodal, dinci, tarikatçı yapının çö- zümü zorlaştıracağı kafalara yerleştirilmeli. Yine 90’lı yıllarda devletin PKK’ye karşı Hizbullah’ı kullanmasının, çözümü ne denli zorlaştırdığı unutul- mamalı. Ilık bir İstanbul sabahında kareli defterimdeki not- lara bakıyorum... Kandil Dağı’nın Kuzey Irak’a dönük yamaçlarında ABD tankları, askerleri ve silahlı Kürt peşmergeler var. Neler oluyor oralarda? Söylenenler havanda su dövmenin ötesine geç- miyor. Türkiye’nin gerçek bir sorunu olan ve hiçbir zaman çözüleceğine inanmadığım aşiret düzeni - feodal ya- pılanma. Sanki bir kördüğüm! Okula gönderilmeyen kız çocukları.. İşsizlik, yoksulluk, ağa ve şeyh baskısı! Devletin acımasızlığı! Mardin’in Mazıdağ ilçesinin Bilge köyü... Güneydoğu’yu kuşatan mayınlar, korucuların elle- rindeki son model silahlarla işlediği cinayetler, katli- amlar. Düğün törenlerinde devletin verdiği silahlarla, işaret fişekleriyle yapılan kutlamalar. Sınır boylarında, bombalı tuzaklarda ölen askerle- rimiz. Ellerinde silahlarla dağa çıkan 14-15 yaşındaki ço- cuklarımız. Gerçekten bir akıl tutulması yaşıyoruz... Gerçekten bu olup bitenleri algılamakta zorluk çe- kiyoruz. Koruculuk sistemini eleştirmekten bile çekinen, korkan bir toplum olduk. Hiçbir konuyu doğru dürüst tartışamıyouz... Laik, demokratik ve üniter devlet yapısını koruyarak nasıl bir çözüm getireceğiz? Bu konuda Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdo- ğan ne düşünüyor? CHP ve MHP nasıl bakıyor Güneydoğu’ya? Herkes “Türk-Kürt kardeşliğinden” söz ediyor ama Ahmet Türk’le Başbakan Erdoğan bugüne değin bir araya gelip konuşmuyor. İnsanların birbirleriyle konuşmadığı, tartışmadığı toplumlarda demokrasiden ve özgürlüklerden na- sıl söz edilir, söyler misiniz? Hamasi nutuklar, öç alma duygusu! Mayınlı ve bombalı tuzaklar.. Yoksulluk, açlık, baskı.. Şehit cenazeleri.. Terör... Bizler Türk’üyle, Kürt’üyle, Lazıyla, Çerkeziyle laik demokratik üniter devlet yapısı içinde kardeşçe ya- şamak istiyoruz. Kan gölünden beslenen ırkçı, şoven milliyetçili- ğe karşıyız! Susmamalıyız... Oturup konuşmalı, her şeyi tüm açıklığıyla tartış- malıyız. Güneydoğu bizim, hepimizin... İnsanıyla, doğasıyla, taşı ve toprağıyla. Sustuğumuz sürece, mayınlı tuzaklar kurulur, si- lahlar konuşur, insanlarımız ölür! İktidar, muhalefet, aydınlar, gazeteciler, bilim insanları, gençler! Susmayın konuşun! Özellikle Kürk kökenli siyasetçilerimiz, aydınlarımız, gazetecilerimiz, gençlerimiz. Asıl size büyük görev düşüyor. Önce sorunun adını koymak gerekmez mi? Güneydoğu’da terör sorunu mu var, Kürt sorunu mu? Önce bu konuda anlaşıp, soruna çözüm için yön- tem belirlenmesi gerekir... O zaman yaşam daha güzel olacak, biliyorum! Yarın (Pazar) Aykut Küçükkaya’yla birlikte İstanbul - Kartal Kültür Şenlikleri’nde Cumhuriyet Standı’nda kitaplarımızı imzalayacağız. Kartal Meydanı-Saat: 14.00-15.00
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle