22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
TARKAN TEMUR Anayasa Hukukçusu Doçent Doktor Kor- kut Kanadoğlu, AKP iktidarõnõn anayasa de- ğişikliği için izlediği yolun demokratik usul- lere uygun olmadõğõnõ söyledi. Anayasa de- ğişikliklerinin belirli hukuksal ve siyasal ge- reklere uygun olmasõ gerektiğini belirten Ka- nadoğlu, “Anayasa değişikliklerinin hu- kuksal olarak geçerliliği, Cumhuriyetin te- mel niteliklerini dolaylı bir biçimde de- ğiştirmemesi ve işlevsizleştirmemesi ko- şuluna bağlıdır” uyarõsõnda bulundu. Anayasa değişikliklerinin, siyasi açõdan de- ğişikliklerin meşruluğuna önem verilmesi ge- rektiğini vurgulayan Doç. Dr. Kanadoğlu, “Anayasal hukuk, tek taraflı siyasi yön- lendirmenin ve sosyal biçimlendirmenin aracı olarak ne denli yoğun kullanılırsa, devlet yetkilerinin meşruluğu da o ölçü- de aşınır. Bu bağlamda anayasa koyucu- nun demokratik meşruluğunu sağlayan te- mel unsurlardan biri, onun demokratik usullere bağlılığıdır. Açık ve şeffaf bir usul, bu değişikliklerin kabul görmesi için as- li bir kaynaktır. Şu ana kadar izlenen usul, bu özellikleri göstermemektedir” dedi. Kanadoğlu, “saf milli irade teorisini” sa- vunan AKP iktidarõnõn, kuvvetler ayrõlõğõna ve anayasallõk denetimine kuşkuyla yaklaş- tõğõna, AKP iktidarõnõn dar kapsamlõ yetki- leri olan bir anayasa mahkemesini tercih et- tiğini, bu yaklaşõmõnda çoğulcu ve dengeli bir demokrasi anlayõşõyla çeliştiğini söyledi. YARGIYA MÜDAHALE UYARISI Anayasa yargõçlarõna demokratik meşruluk kazandõrmanõn en basit yolunun yargõç seçi- mine yasama organõnõn da dahil edilmesi ol- duğunu belirten Kanadoğlu, “Ancak işlevi anayasallık denetimiyle sınırlı olan Anayasa Mahkemesi’nde çoğunluğu oluşturacak sayıda yargıcın seçiminde bu yöntemin kullanılması, seçimlerde hukuksal yeterli- lik yerine siyasi kaygıların ön plana geç- mesine yol açacaktır. Bu durumda da ana- yasa yargıçları, yargısal faaliyetlerini icra ederlerken kendilerini seçen siyasi organ- lara bağlı hissedebileceklerdir” diye konuştu. Anayasa yargõcõnõn faaliyetine meşruluk ka- tan, Meclis tarafõndan seçilmesinden çok, yargõç bağõmsõzlõğõna ve güvencesine sahip ol- masõ olduğunu dile getiren Kanadoğlu, “Ana- yasal demokratik sistemde yerine getirdi- ği tarafsız yargı işlevi, Anayasa Mahke- mesi’ne meşruluk katan asıl belirleyici unsurdur. Buna göre anayasal sistem için- de Anayasa Mahkemesi’nin tarafsız ko- numuna zarar vermeyeceği noktasında toplumsal bir uzlaşmaya varılması koşu- luyla TBMM, anayasa yargıçlarının seçi- mine katılabilir. Belirli sayıda Anayasa Mahkemesi üyesinin parlamento tarafından seçiminin öngörülmesi halinde bile nitelikli bir çoğunluğun ve oranlı bir temsilin aran- ması yerinde olacaktır. Bu orana göre meclisteki çoğunluk, Anayasa Mahkeme- si’ndeki yerleri tek taraflı olarak kendi be- lirleyeceği kişilerle dolduramaz” dedi. Ka- nadoğlu, Anayasa Mahkemesi’nin, anayasa şi- kâyeti gibi konularda da yetkilendirilmesi ve olasõ iş yükünün adil ve dengeli bir şekilde da- ğõlõmõnõn sağlanmasõ koşuluyla dairelere bö- lünmesi ve mahkemeye yapõlan başvurularõn ilk incelemesini sonuçlandõrarak gerektiğin- de davanõn geçersizliğine karar verecek ko- misyonlarõn oluşturulmasõnõn yararlõ olacağõnõ söyledi. Kanadoğlu, siyasi partilerin kapatõlmasõ kararõnõn siyasi iktidara bõrakõlmasõnõn de- mokratik yaşamda ciddi tehlikelere yol aça- cağõ uyarõsõnda bulundu. Kanadoğlu, “Aday belirleme başta olmak üzere parti içi de- mokrasinin, devlet yardımındaki fırsat ve siyasal temsildeki cinsiyet eşitliğinin sağ- lanması ve uygulanmasına yönelik bir dü- zenleme getirilmeksizin yalnızca parti ka- patmayı zorlaştırmanın öngörülmesi, eksik ve iyi niyetten uzak bir girişim olarak al- gılanır. Üstelik kapatma davasının açıl- masının, siyasal iktidarın inisiyatifine bı- rakılması ve kapatma yaptırımının sadece şiddeti özendirme ve kullanma koşuluna bağlanması, demokrasiye yönelik somut tehdit ve tehlikelerin önlenmesinde hu- kuksal açıdan zaaf yaratabilir. Anayasa ve milletlerarası hukuktan doğan bir yü- kümlülük olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadının esas alınması, bu ko- nudaki sorunların çözümüne katkı yapa- caktır” diye konuştu. CMYB C M Y B 15 MAYIS 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 MELTEM YILMAZ Türkiye Barolar Birliği (TBB) Baş- kanõ Özdemir Özok, “İtaat, biat ve töre kültürünün çağdaş bir anayasa ortaya koymasının çok güç” olduğunu söyledi. “Türkiye’nin koltuk değneğiyle yürüyen bir hukuk devleti haline gel- diği” değerlendir- mesini yapan Özok, yargõ bağõmsõzlõğõnõn üzerine fazlaca gidilme- si nedeniyle Türkiye’de güvensiz bir ortamõn oluştuğunu belirtti. Türkiye’de geçmiş anaya- salara kefil olanlarõn dahi kendi eserlerini sa- vunamaz hale geldiklerini, toplumun sürekli ana- yasa yapma ve anayasalardan şikâyetçi olma- sõnõn, övünülecek bir durum olmadõğõnõ söy- leyen Özok, TBB’nin düşündüğü ve amaçladõğõ anayasal düzenin, özellikle son zamanlarda or- taya atõlan anayasa değişiklikleri özlemi ile il- gili olmadõğõnõ belirterek şöyle devam etti: “Ben hiçbir kurum ya da siyasi partiyi önü- me hedef olarak koymuyorum, ancak şunu belirtmem gerekir ki itaat, biat kültürü ile töre kültürünün kıskacında düşünen ve ha- reket eden kişilerin çağdaş bir anayasa be- nimsemesi, ortaya koyması, çağdaş bir hu- kuk normunu yaratması çok güç. Bizim ana- yasa değişikliğinden beklediğimiz, daha çağ- daş, kuvvetler ayrılığı ilkesini tam anlamıyla yaşama geçiren, özellikle yürütmenin etki- sinden kurtarılmış güçlü bir yargı ile yargının üç unsurunun net bir biçimde belirginleşti- rildiği, temel hak ve özgürlükler yanında sos- yal hakları da içeren, demokrasinin eksiksiz yaşama geçmesini sağlayan, toplumsal barış başta olmak üzere huzur, güven ve istikra- rı amaçlayan sivil, demokratik hayatı he- defleyen bir anayasal düzendir. Milletveki- li dokunulmazlığının çağdaş dünya uygula- maları örnek alınarak yeniden düzenlenmesi, Adalet Bakanlığı’nın yargı erki üzerindeki etkinliğinin giderilmesi gibi konuların da gündeme getirilmesinin hukuk devleti açı- sından olumlu olacağına inanıyorum.” Özok’un değerlendirmeleri özetle şöyle: BİREYSEL BAŞVURU: Anayasa şikâye- ti olarak tanõmlanan bu düzenlemenin yargõda yapõlabilecek gerçek bir reformun anahtarõ ola- bileceğine inanõyorum. Çünkü temel hak ve öz- gürlüklerin normatif etkisini dikkate almayan bir yorum ya da uygulama, ancak anayasa şi- kâyeti ile düzeltilebilir. Ülkemizde genellikle sorun yasa hükümlerinde değil, hükümlerin ana- yasaya aykõrõ uygulanõşõnda kendini göster- mektedir. TÜRKİYE MİLLETVEKİLLİĞİ: Seçim sis- temindeki adaletsizliğin yalnõzca Türkiye mil- letvekilliği ile düzeltilebileceğini sanmak yan- lõş olur. Öncelikle ülke seçim çevresi dõşõnda ka- lan milletvekillerinin seçim çevrelerine özgü- lenmesi dengeli bir temsili yansõtacak şekilde düzenlenmelidir. İkinci olarak ülke seçim ba- rajõnõ yüzde 10 ve siyasal partilere yapõlacak devlet yardõmõnõ yüzde 7 olarak sõnõrlayan ba- rajlarõn mutlaka makul bir düzeye çekilmesi ge- rekir. Üçüncü olarak da kadõnlarõn parlamen- toda temsilini sağlamak üzere makul ölçüde po- zitif ayrõmcõlõk uygulamasõ gerekmektedir. SİYASİ PARTİLERİN KAPATILMASI: Avrupa Konseyi tarafõndan hukuk yoluyla demokrasi komisyonu adõyla görevlendirilmiş olan ve Venedik Komisyonu olarak anõlan bu kurulun, siyasi partiler konusunda yaptõğõ ça- lõşmalarõn yer aldõğõ rapordaki yasaklama il- kelerini yalnõzca şiddet uygulayan ve şiddeti sa- vunan partilerle sõnõrlõ göstermeye çalõşmak, gerçeğin üstünü örtmekle eşanlamlõdõr. Çünkü bu raporda şiddetin yanõnda “ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve hoşgörüsüzlük” de aynõ bağ- lamda değerlendirilmektedir. Laiklik dinsel hoş- görüyü sağlayan, somutlaştõran ve güvence al- tõna alan bir ilkedir. Siyasal partilerle ilgili ha- lihazõrdaki anayasal ve yasal düzenlemelerde Venedik Kriterleri’ne aykõrõ bir durum yoktur. Kapatma yaptõrõmõ yerine devlet yardõmõndan kõsmen veya tamamen yoksun bõrakma yaptõ- rõmõnõ uygulama kuralõ belirsizdir ve ihtiyacõ karşõlamaktan uzaktõr. OMBUDSMANLIK: TBB olarak ombuds- manlõk kurumuna, altyapõsõnõn iyi oluşturulmasõ gerekçesiyle sõcak baktõk. Ancak yargõnõn ye- rine geçebilecek bir kurum olarak düşünül- memeli, yargõnõn yükünü hafifletecek bir işleve sahip olmalõdõr. Prof. Fazõl Sağlam düzenlemeyle değiştirilemez maddelerin içinin boşaltõlabileceğini söyledi ‘Sivil darbe’ uyarõsõ TARKAN TEMUR AKP’nin anayasa değişikliği paketini de- ğerlendiren Maltepe Üniversitesi Hukuk Fa- kültesi Öğretim üyesi, eski Anayasa Mah- kemesi üyesi Prof. Dr. Fazıl Sağlam, “Ana- yasa değişikliği, çoğunluğun mutlak ikti- darına değil, çoğulcu demokrasinin yer- leşmesine hizmet etmelidir” dedi. Prof. Sağlam’õn Anayasa Mahkemesi’nin yeniden yapõlandõrõlmasõ, Türkiye Milletve- killiği, siyasi partilerin kapatõlmasõna ilişkin anayasada yapõlmasõ öngörülen değişiklikle- re ilişkin görüşlerini anlattõ. Sağlam, Anaya- sa Mahkemesi üyelerini parlamentoya seçti- ren Federal Almanya’da bu seçimin fiilen na- sõl işlediği bilinmeden bunu örnek almanõn yanlõş olacağõnõn altõnõ çizdi. Sağlam, “Bu se- çimlerde belirleyici olan, iki büyük parti- nin karşılıklı uzlaşmasıdır. 50 yıldır hiç bo- zulmadan yürütülen bu uzlaşma, tek bir partinin kendi oylarıyla Anayasa Mahke- mesi’ne üye seçmesi önünde en büyük en- geldir. Buna rağmen bugün Almanya’da üye seçiminin parti politikasınca belirlen- mesi, ciddi bir eleştiri konusudur” dedi. GÖZDEN KAÇAN İKİ NOKTA Yargõnõn, demokratik meşruiyeti ile ilgili tartõşmalarda gözden kaçan iki nokta olduğuna dikkat çeken Sağlam, “Meclis’teki siyasal ço- ğunluğu belirleyen ana kural, ‘temsilde ada- let ve yönetimde istikrar’ ilkelerinin bağ- daştırılması zorunluluğudur. Bu zorunlu- luk, yargının zirvesini oluşturmak için değil, istikrarlı bir siyasal yönetimi sağla- mak için konulmuştur. Oysa yargının te- mel işlevi, yönetimde istikrarı sağlamak de- ğil, insan haklarını, gerektiğinde yönetime karşı da korumak, hukuk devletini ger- çekleştirmek ve anayasanın üstünlüğünü sağlamaktır” diye konuştu. Sağlam, Türkiye milletvekilliğinin, ol- dukça ileri derecede “yerelleşmiş” bulunan ülke siyasal yaşamõnõ ulusal düzeye yönlen- direbileceğini söyledi. Ancak seçim siste- mindeki adaletsizliklerin yalnõzca Türkiye mil- letvekilliği ile düzeltilebileceğini sanmanõn bü- yük bir yanõlgõ olacağõ uyarõsõnda da bulunan Sağlam, “Öncelikle ülke seçim çevresi dı- şında kalan milletvekillerinin seçiminde parti tabanının etkisini artırmak, parti içi demokrasiyi güçlendirmek gerekir. Ayrı- ca milletvekilliklerinin seçim çevrelerine öz- gülenmesi, dengeli bir temsili yansıtacak bi- çimde düzenlenmelidir. Şu anda yürürlükte olan özgüleme sistemi, nüfusu ve seçmen sayısı düşük illerin gelişmiş illere göre par- lamentoda ölçüsüz bir oranda temsiline yol açmaktadır. İkinci olarak ülke seçim ba- rajını yüzde on, siyasal partilere yapılacak devlet yardımını yüzde yedi olarak sınır- layan barajların makul bir düzeye çekil- mesi gerekir. Üçüncü olarak kadınların parlamentoda temsilini sağlamak üzere makul ölçüde bir pozitif ayrımcılık uygu- lanması gerekir” diye konuştu. ‘VENEDİK KRİTERLERİNE UYGUN OLMALI’ Venedik Komisyonu raporunda yer alan ya- saklama ilkelerinin, yalnõzca şiddet uygula- yan ya da şiddeti savunan partilerle sõnõrlõ ol- madõğõnõn altõnõ çizen Prof. Sağlam, raporda şiddetin yanõnda “ırkçılık, yabancı düş- manlığı ve hoşgörüsüzlük” ilkelerinin de ay- nõ bağlamda değerlendirildiğini vurguladõ. La- iklik ilkesinin dinsel hoşgörüyü sağlayan, so- mutlaştõran ve güvence altõna alan bir ilke ol- duğunu belirten Sağlam, “AİHM’nin Refah Partisi’yle ilgili olarak verdiği Büyük Dai- re kararı da bu gerçeğin altını çizmekte- dir. Şu anda yürürlükte olan parti huku- kumuzda Venedik kriterlerine aykırılıktan söz etmek mümkün olmasa da bu kriter- lere daha uygun düşecek düzenlemeler ya- pılabilir. Örneğin eylemi olmayan bir par- tinin yasaklanması ihtarlı bir düzene bağ- lanabilir. Eylemi olan parti, herhangi bir aykırılık halinde değil, ancak bu eylemle- rin parti yasaklarının koruduğu değerler için tehdit ve tehlike teşkil etmesi halinde yasaklanabilmelidir. Bu ölçüt, odak tanı- mını daha belirgin bir çözüme kavuştur- maktadır” dedi. Kapatma yaptõrõmõ yerine devlet yardõmõn- dan yoksun bõrakma yaptõrõmõnõn uygulana- bilmesine ilişkin kuralõn yetersiz olduğunun al- tõnõ çizen Sağlam, “Bu yaptırımın devletten yardım alma koşullarına erişmemiş olan bir partiye nasıl uygulanacağı belirsizdir. Bu yaptırımın düzenlenmesinde parti yasakları yönünden bir tutarlılık sağlanmış değildir. Tehdit ve tehlike ölçütü kapatma yaptırı- mının uygulanmasını zaten sınırlayacaktır. Kapatma yaptırımı dışında kalan yasakla- rın yasa koyucu tarafından eylemin ağırlık derecesine göre, farklı yaptırımlara bağ- lanması öngörülebilir. Bunun dışında par- ti kapatmayı zorlaştırma bahanesi altında anayasanın değişmez ilkelerinin içini bo- şaltmaya yönelik anayasa değişikliklerine gitmeye çalışmak, sivil bir darbeye anaya- sal bir zemin hazırlamak anlamına gelir. Anayasa Mahkemesi böyle bir girişime izin vermez” diye konuştu. ‘Biat kültürüyle çağdaş bir anayasa olmaz’ Sağlam, yargı organının oluşumunda siyasal iktida- rın rolünü arttırarak bağımsızlık ya da tarafsızlık sağ- lanamayacağını vurguladı. AB organlarının Türkiye’ye ilişkin izleme raporlarında ve yargı düzenine ilişkin is- tişarî ziyaret raporlarında ısrarla tavsiye edilenin bir ana- yasa değişikliği yapılması ve bu değişiklikle Adalet Ba- kanı müsteşarının, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeliğinden çıkarılması olduğunun altını çizen Sağlam, “Bu ısrarlı talep, Avrupa standardının ulaştığı nokta- yı belirlemesi bakımından anlamlıdır. Anayasa Mah- kemesi üyelerinin önemli bir bölümünü yasama orga- nına seçtirmek, bu mesajı görmezlikten gelmektir. Bu girişim, çoğunluğun politik iktidarını denetleyecek bir organı çoğunluğa bağımlı duruma getirmekten başka bir sonuç doğuramaz. Bu da Anayasa Mahkemesi’nin hukuk devletinin güvencesi olma işlevini ortadan kal- dırır ve değişmez bir ilke olan hukuk devletinin ihlali sorununu gündeme getirir” dedi. ‘ANAYASA MAHKEMESİ ÜYELERİNİ TBMM SEÇMEMELİ’ DENİZ TATARER Saadet Partisi (SP) Genel Başkanõ Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, ilk kez 22 Temmuz genel seçimi sonrasõ gündeme ge- tirilen anayasa değişikliği tartõşmalarõnõn ikinci kez yanlõş zeminde yürütüldüğüne dik- kat çekerek, anayasa değişikliği ihtimalinin sonuçsuzluğa mahkûm edildiğini söyledi. SP’li Kurtulmuş, yurttaşlarõn büyük bir ço- ğunluğunun beklentisinin tam de- mokrasi sağlayacak, özgür ve ye- ni bir Anayasa metni oluştu- rulmasõ olduğunu belirterek, kõsmõ bir değişikliğin bek- lentileri karşõlamayacağõnõ söyledi. Kurtulmuş, Cum- hurbaşkanlõğõ görev süresi- nin 7 yõl olmasõ, milletve- killiği süresinin 5 yõl ola- rak yeniden düzenlen- mesi konularõnõn Tür- kiye’nin öncelikli so- runlarõ arasõnda yer almadõğõnõ vur- guladõ. Kurtulmuş, “Türkiye’nin kısmı değil, kökten yeni bir Anayasa deği- şikliğine ihtiyacı var. Anayasa de- ğişikliğinde iki konunun tartışıl- ması zaruridir. Birincisi nasıl bir anayasa hazırlayacağız? İkincisi ise anaya- sayı hazırlama mantığımız ne olacak? Bu gü- ne kadar Anayasa değişiklikleri ya askeri ih- tilaller tarafından ya da AB emretti diye ya- pılmıştır. Ülkenin gerçek ihtiyaçları dikka- te alınmalıdır” dedi. Yeni anayasa metninin devleti değil, yurttaşlarõ güçlendirmesi gerek- tiğinin de altõnõ çizen Kurtulmuş, “Milleti güçlü, milleti özgür, refah seviyesi yüksek bir ülkede yeniden büyük Türkiye hedefine ulaşmak istiyoruz. Ayrıca ‘hükümet nedir?’ sorusu yanıtlanmalıdır” diye konuştu. Anayasanõn Türkiye topraklarõnda yaşayan bü- tün yurttaşlarõn eşitliğini sağlamasõ gerektiği- ni de kaydeden Kurtulmuş, Anayasa Mahke- mesi’nin başörtüsü serbestisine ilişkin iptal kararõnõn anayasa değişikliği konusunu kördü- ğüm haline dönüştürebileceğini söyledi. Kur- tulmuş, konuya ilişkin özetle şunlarõ dile getirdi: “Anayasa Mahkemesi Parlamento’nun üs- tünde bir senato konumuna getirilmiştir. Da- ha doğrusu Anayasa Mahkemesi kendisini böyle bir konuma yükseltmiştir. Yani bu Par- lamento ne yasa çıkarırsa çıkarsın, Anaya- sa Mahkemesi istemezse olmaz. Parlamen- to’nun tamamı ittifak ederek bir maddeyi de- ğiştirse dahi bunlar Anayasa Mahkeme- si’nden geri dönebilir. Hükümete ve Başba- kan’a tavsiyede bulunmak istiyorum. AKP’nin eline büyük bir imkân geçmiştir. Anayasayı toptan, ciddi bir şekilde revize et- mek ve milletin istediği demokratik ve ileri bir anayasayı yapmaktır. Ancak, hükümete tavsiyem şudur: ‘Asla ve asla kendi metnini- zi, çalõşmanõzõ millete dayatmayõn.’ ‘A partisi- nin B partisinin’ değil milletin anayasası or- taya çıksın.” Yeni anayasanın partilerin adıyla anılan bir metin olmaması gerektiğini de vurgulayan Kurtulmuş, “Anayasa değişikliği için bir kurucu meclis oluşturulmalıdır. Bu meclis millet tarafından seçilmeli ve tek görevi anayasa yapmak olmalıdır. Oluşturulan metin de referanduma sunulmalıdır. Bundan başka yol yok” dedi. SP GENEL BAŞKANI PROF. DR. KURTULMUŞ: DEĞİŞİKLİK SONUÇSUZLUĞA MAHKÛM EDİLDİ ‘Anayasa dayatılamaz’ YARIN: TÜRK-İŞ BAŞKANI MUSTAFA KUMLU, İP GENEL BAŞKANVEKİLİ MEHMET BEDRİ GÜLTEKİN, DTP MİLLETVEKİLİ AYSEL TUĞLUK, ANAVATAN GENEL BAŞKANI SALİH UZUN TBB BAŞKANI ÖZOK Anayasa değişikliklerinin belirli hu- kuksal ve siyasal gereklere uygun ol- masõ gerektiğini belirten Kanadoğlu, “Anayasa değişikliklerinin hukuksal olarak geçerliliği, Cumhuriyetin temel niteliklerini dolaylõ bir biçimde değiş- tirmemesi ve işlevsizleştirmemesi ko- şuluna bağlõdõr” uyarõsõnda bulundu. Doç. Dr. Kanadoğlu hükümetin anayasa değişikliği için izlediği yolun usullere uygun olmadõğõnõ belirtti ‘AKP’nin tutumu antidemokratik’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle