21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada Gazeteciliğin sınırları... Bana göre mesleğimizin sınırlarını kaç kişi çizme- ye girişirse o kadar çok sınır olur. Herkes kendince bir sınır tarifi yapacaktır. Üstelik “sınır” sözcüğü o kadar çok, o kadar “sınırsız” anlamlar içeriyor ki; say say bitmez. Örneğin Uğur Mumcu’nun sık kullandığı şöyle bir değerlendirme vardı: “Eğer bir kişi sadece gazetecilik yapıyorsa, ekme- ğini sadece gazetecilikten kazanıyorsa, görüşü ne olur- sa olsun, ona saygı duyarım.” Uğur Ağabey’in çizdiği sınır, gazetecinin bu mes- lekten başka hiçbir şey yapmaması... Kalemini baş- ka çıkarlara alet etmemesi... Konunun bu yanını burada noktalayalım, öteki bo- yutlarına geçelim... Gazetecinin haber kaynaklarıyla ilişkileri sadece bi- zim ülkemizde değil, tüm dünyada tartışma konusu- dur. Dünyanın önde gelen gazetelerinin yöneticileri, yazarları siyasilerle, diplomatlarla, askerlerle, büro- kratlarla “sınırları” karşılıklı güvene dayalı olarak çizilen ilişki kurarlar. Gazeteci buna mecburdur. Çünkü gazetecinin iki “hazinesi” vardır: Haber kaynakları ve arşivi... Bir başka anlatımla; gazeteci haber kaynakları ve arşivi kadar vardır. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde öğrendiğim bu anlatımı ben de kendime meslek rehberi edindim. Haber kaynaklarımla hem mesafeli hem sıcak iliş- kilerim oldu. Bir örnek paylaşmak isterim... Bülent Ecevit’in başbakanlığı döneminde hemen her arayışıma karşılık alırdım. Sanıyorum özelleştir- meyle ilgili bir konu vardı. Soruyu sordum. Şu karşı- lığı verdi. “Bu konuda pek çok gazeteciyi ikna edebilirim ama, sanırım sizi ikna etmem zor olur...” Haber Cumhuriyet’te Ecevit’in kararını eleştiren şe- kilde çıkacağı için hissedilir bir soğukluk olmuştu... Aynı Ecevit, bir süre sonra yine gündemdeki bir ko- nuyu sorduğumda söze şöyle başlamıştı: “Bir saniye... Sizin gibi kafiyeli bir söz bulmaya ça- lışayım...” Bilmiyorum kayıtlarda var mıdır ama; Ecevit pek çok telefon görüşmemize benim yazı üslubuma gönder- me yaparak kafiyeli başlardı. Benzer ilişkilerim Ankara’da devletin pek çok ka- tındaki kişilerle oldu... Üst düzey bir asker ne zaman karşılaşsak ilk şunu söylerdi: “Yazılarının başlığını toplayıp kitap yapmayacaksan, ben yapacağım...” Özellikle siyasetçilerin şöyle bir davranış biçi- mi vardır: Kimseye söylemedikleri, söyleyemedikleri özel bil- giyi gazetecilere anlatıp, “sakın yazma” derler... Za- man zaman da atacakları yeni adımları gazeteciler- le yine “yazılmamak üzere” tartışırlar... Gazeteci, bu tür diyaloglara, bilgi sahibi olma, ye- ri-zamanı geldiğinde kullanma düşüncesiyle girer... Benim de, bu çerçevede pek çok kesimle diyalo- ğum oldu. “Zenginliğim” olarak düşündüğüm bu di- yaloglar başka anlamlar yüklenerek, bambaşka bi- çimlere sokularak “suç unsuru” gibi sunulmaya ça- lışılıyor. Önceki mektuplarda açıkladığım nedenlerle sildi- ğim bu notların bana göre belge değeri yoktur. Bun- ları kullanacak olsaydım, mutlaka haber kaynağından izin alırdım. Karşılıklı kabulle kullanırdım. Konunun bu yanını gerekirse yeniden ayrıntılı biçimde aktarırım. Gazeteciliğin sınırları boyutuna dönersek... Ben, ga- zeteciliğimi yapabileceğim en ileri noktaya kadar gö- türmeye çalıştım... Karşılığını da aldım!.. 1999’daki, Masum Türker sahipliğindeki Nokta der- gisinin “Doruktakiler” ödülünden başlarsam, son 10 yılda 20’ye yakın gazetecilik ödülü aldım. Sormak isterim: Ödülün sınırları olur mu? Yani, bir gazeteci şu kadardan ödül almamalı, şu kadardan fazla haber yapmamalı, şu kadardan faz- la kitap yazmamalı denebilir mi? Meslektaşlarıma ayrıca sormak isterim. Hangi gazeteci bilgi-belge sahibi olabileceği kay- naklar edinmek istemez? Her şey bir yana, gazetecilik sınırlarını şöyle özet- leyebilirim: 1- Karşılıklı saygı ve güvenle haber kaynaklarını ge- nişletmek. 2- Gazeteciliği toplumu aydınlatma hedefinden baş- ka hiçbir amaca alet etmemek. GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Nezaketine kurban olsunlar: İlişkilerin koptu kop- mak üzere olduğu günlerde Ankara’ya gelen, hü- kümetin son Ermeni manevralarını eleştiren, “fit- neciler” dediği üç Azeri kadın milletvekilinden söz etmemiş... Bir internet sitesinde yer alan uydurma dediği bir haberle mi ortalık karıştı? Ortalığı allak bullak eden olaylara neden olan kimdir, kimlerdir? Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’i sert konuşma- ya, Moskova’ya giderek Karabağ ve doğalgaz ko- nularını Türkiye’den ayrı düşürecek yeni yol ve yön- temler aramaya basında çıkan haberler mi neden oldu? RTE bu sorulara yanıt vermez. Veremez! Oysa, “bir bardak suda fırtınayı koparan” med- ya değil. Asıl suçluyu aramak istiyorsa önce Çankaya’ya ve sonra aynada kendine bakmalı. Başkan Obama, TBMM’de Ermenistan’a sınır kapılarını açmamızı istedi mi? İstedi! Dünyaya Amerikasız bakamayan Çankaya’da- ki; patron devletin dayatmasını destekleyen tavır aldı mı? Aldı! Diplomaside kimi zaman iki gün uzun bir zaman. Yer gök, Azerbaycan’da basın, siyasetçiler aya- ğa kalkmış, Türkiye’ye veryansın ediyor. Muhalefet partileri hükümeti topa tuttular. Bu gelişmeler olurken Çankaya’daki de RTE de sütre gerisinde. Hükümetin, İsviçre’de sınır kapılarının aşama- lı olarak açılacağını içeren ve Bakû’nun son de- rece hassas olduğu Karabağ sorununa değin- meyen anlaşmayı imzalamaya hazır olduğunu İl- ham Aliyev, -yalanlanmayan habere göre- Mos- kova’dan öğrendi. Çankaya’daki Azerbaycan ile ilişkilerin sarpa sar- dığını... hele yeni dostu Ermenilerle iplerin kopa- cağını görünce tümen gücündeki askerle korunan Köşk duvarları arkasına çekildi. Moskova’dan taze ama düşündürücü haberler gelmeye başladı. Aliyev İsmet Paşa’nın bir tarihte ABD’nin aymazlığına karşı kullandığı “Yeni bir dün- ya kurulur ve Türkiye içinde yerini alır” tarihsel söy- lemindeki Türkiye yerine Azerbaycan’ı koyup yeni ufuklara yelken açacağını duyumsatan de- meçler vermeye başlayınca... Başbakan Beyefendi Hazretleri nihayet gaflet uykusundan uyandı. Medya mı? Bu arada doğrular arasında yan- lışlara oynadı. Dünya fiyatlarının çok altında Azerbaycan’dan aldığımız doğalgaza bir süredir iki ülke arasındaki yeni fiyat belirleme görüşme- lerini büyük başlıklarla “Bakû açılacağı söylenen sınır kapılarına misilleme yapıyor” diye duyurdu ka- muoyuna. Dünya küçük, biz büyüğüz diye diye başta Azer- baycan, çevremizdeki komşuları küçümseyen Başbakan Beyefendi Hazretleri, bir de baktı ki pa- buç pahalı. Küçük büyük devlet yok. Ulusal yararlar var. Çankaya’dakini bir güzel solladı. Bir de baktık; Azerbaycan’a güvence üstüne gü- vence veriyor. Bakû’ya gidiyor. Bizim medyanın son günlerdeki yayınlarına, RTE’yi kollayan başlıklarına bakma- yın... Örneğin hazretin Bakû’ya Azerbaycan’ı “teselli etmek için gittiğini” içeren haber ve baş- lıklarında kullanmasını göz ardı edin. Sonuç nedir? Son gerginlikten kim yararlı çıktı: Bakû, Türkiye-Azerbaycan gerginliğinde ipi göğüsleyen taraf oldu. Diplomatik dilde asla yer almaz ama; RTE: Yüz yıllık düşman Ermenilere karşı bin yıllık dost ve kardeş bir ulusa özür dilemek için Azerbaycan’a gitti, özür diledi. Azerilerin Ankara’ya dayattıkları gibi Karabağ so- runu çözümlenmeden sınır kapılarının açılama- yacağı güvencesini üstelik Azerbaycan ulusal mec- lisine vermek zorunda kaldı. Azerbaycan, hükümeti Ermenistan’a sınır ka- pılarını açmak üzere iken suçüstü yakaladı. Bakû sağlam durdu. Ulusal politikasından ödün vermedi. Bu arada Çankaya’dakinin Prag’da Azeri ve Er- meni cumhurbaşkanlarını bir araya getirerek çık- tığı yolda olumlu mesafe alındığını kanıtlama çabası da sonuç vermedi. İki cumhurbaşkanı de- ğil anlaşmak, el bile sıkışmadılar. Ama sorun şimdi Çankaya’dakine; barışa hiz- metleri nedeniyle gelecek yıl kendini Nobel ödü- lüne layık görecektir. İnsan bu; hayal ettiği müddetçe yaşar! [email protected] İstanbul B 26 Edirne B 31 Kocaeli B 31 Çanakkale B 26 İzmir B 32 Manisa B 33 Aydın B 33 Denizli B 32 Zonguldak B 25 Sinop B 21 Samsun PB 24 Trabzon PB 22 Giresun PB 23 Ankara B 26 Eskişehir B 26 Konya B 27 Sıvas B 24 Antalya B 29 Adana B 31 Mersin B 27 Diyarbakır B 29 Şanlıurfa B 33 Mardin B 27 Siirt B 28 Hakkâri B 20 Van B 20 Kars Y 20 Oslo PB 17 Helsinki PB 13 Stockholm PB 15 Londra Y 17 Amsterdam Y 18 Brüksel Y 15 Paris Y 16 Bonn Y 19 Münih Y 20 Berlin B 22 Budapeşte B 27 Madrid B 23 Viyana B 24 Belgrad B 30 Sofya Y 26 Roma Y 23 Atina PB 24 Zürih Y 23 Moskova Y 13 Aşkabat PB 29 Astana B 28 Taşkent PB 27 Bakû B 19 Bişkek Y 20 Tiflis B 29 Kahire B 28 Şam B 29 Ülkemizin kuzeydoğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Doğu Ka- radeniz’in iç kesimleri ile Kars ve Ardahan çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçe- cek. Hava sıcaklığı ül- ke genelinde 3-5 de- rece artacak. 15 MAYIS 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI 19 1. KOŞU: F: Gölova (1), P: Yavuzkaya (3), PP: Sarrafbey (2), S: Dygu Yõldõzõ (4). 2. KOŞU: F: Sadrazam (7), P: Başçavuş (9), PP: Golden Head (10), S: Oruç Reis (6). 3. KOŞU: F: Spectrum (10), P: Kõrõkhan (5), PP: Asyam (1), S: Sekreterya (9). 4. KOŞU: F: Thunder Hawk (3), P: Olivium (8), PP: Büyükdere (2), S: Rakblue (1). 5. KOŞU: F: Nalin İsyanõ (2), P: De Niro (6), PP: Yeni Lira (4), S: Kral Ve Ben (1). 6. KOŞU: F: Zeev (1), P: Big Laser (2), PP: Gau- di (6), S: Mükerrem (7). 7. KOŞU: F: Kargõlõ Ağasõ (7), P: Fatihcan (5), PP: Lady Çuard (2), S: La- lik (13). ALTILI GANYAN 7 10 3 2 1 7 9 5 8 6 2 10 1 2 6 9 1 3 İstanbul Haber Servisi - Ba- şakşehir’de seçim döneminde oy kaygõsõ ile göz yumulan kaçak bi- nalarõn yõkõmõna direnen mahal- le halkõna müdahale eden polisin attõğõ gaz bombalarõ, bir okula ve bir eve isabet edince adeta can pa- zarõ yaşandõ. Biber gazõndan et- kilenerek baygõnlõk geçiren Tepe İlköğretim Okulu’nun öğrencile- ri ile evlerine gaz bombasõ atõlan anne ve bebeği hastaneye kaldõ- rõldõ. Emniyet, okula düşen gaz bombasõnõn göstericiler tarafõndan atõldõğõnõ açõkladõ. Ümraniye’de pazartesi günü kaçak katlarõn yõkõmõ sõrasõnda vinç operatörünün silahla vurul- masõnõn ardõndan dün de yine yõkõm yüzünden İstanbul’un ye- ni ilçelerinden Başakşehir’de olaylar çõktõ. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyesine bağlõ zabõta ekipleri, sabah saat- lerinde kaçak ve ruhsatsõz binalarõ yõkmak üzere çevik kuvvet ekip- leri ve panzer eşliğinde Bayram- tepe Mahallesi’ne geldi. Mahalle sakinlerinin taşlõ sopalõ direnişi ile karşõlaşan polis, toplanan grubu biber gazõ sõkarak dağõtmaya ça- lõştõ. Mahalle halkõna boyalõ su sõ- kan polis birçok kişiyi gözaltõna aldõ. Polisin orantõsõz şekilde at- tõğõ gaz bombalarõnõn bir kõsmõnõn Tepe İlköğretim Okulu’nun bah- çesine düşmesi ile ortalõk savaş alanõna döndü. Okullarõnõn bah- çesine atõlan biber gazõ yüzünden neye uğradõğõnõ şaşõran öğrenci- ler fenalõk geçirdi. Olayõ duyan veliler okula gelerek baygõnlõk ge- çiren çocuklarõnõ kucaklarõnda ambulanslara taşõdõ. Bazõ veliler sinir krizi geçirdi. Bu arada polis ile mahalle halkõ arasõndaki arbede sõrasõnda bir körüklü İETT oto- büsünün camlarõ kõrõldõ, lastikle- ri patlatõldõ. Yõkõm ekipleri 2 bi- nanõn yõkõldõğõ mahalleden ayrõ- lõrken polis ve mahalleli arasõn- daki çatõşma ara sokaklarda de- vam etti. Polisin müdahalesi sõ- rasõnda atõlan gaz bombalarõn- dan biri de Güvercintepe Mahal- lesi’ndeki bir apartmanõn üçüncü katõndaki daireye isabet etti. Yo- ğun bir dumanõn çõktõğõ dairede yaşayan anne ile 4-5 aylõk bebe- ği fenalaşarak hastaneye kaldõrõldõ. Yõkõm sõrasõnda olaylarla ilgi- si olmadõğõ anlaşõlan bir esnaf po- listen feci şekilde dayak yedi. Biber gazõ ve tazyikli suya maruz kalarak dayak yiyen esnaf, polis- lerden şikâyetçi olacağõnõ söyle- di. Yõkõmõ protesto eden gruba ca- mi hoparlöründen evlerine dön- meleri yönünde anons yapõldõ. İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ata Özer, olaylar sõrasõnda biber gazõndan etkilenen 49 öğrencinin hastaneye kaldõrõldõğõnõ bildirdi. Güler: Protestocular attı İstanbul Valisi Muammer Gü- ler, Başakşehir’deki yõkõmõ pro- testo eden gruba müdahale sõra- sõnda polisin okulun bahçesine bi- ber gazõ bombasõ atmasõnõn söz konusu olmadõğõnõ belirterek, “Protestocuların üzerine atı- lan bombaların göstericiler ta- rafından okulun bahçesine atıl- dığı tespit edilmiştir” dedi. Gü- ler bölgedeki evlerin tamamen yõ- kõlacağõ şeklindeki söylentilerin doğru olmadõğõnõ belirtti. ‘Fener’ eksik belgeye takõldõ ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Frankfurt Savcõlõğõ’nõn, aralarõnda RTÜK Başkanõ Zahid Akman ile Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanõ Zekeriya Ka- raman’õn da bulunduğu 16 kişi- nin ifadesinin alõnmasõ istemiy- le Ankara Başsavcõlõğõ’na gön- derdiği dosya “eksik belgeler” nedeniyle beklemeye alõndõ. Baş- savcõlõk dosyadaki eksikliklerin tamamlanmasõ için Adalet Ba- kanlõğõ aracõlõğõyla Almanya’dan bu belgelerin istenmesini talep et- ti. Eksik belgelerin tamamlanõp Türkiye’ye ulaştõrõlmasõnõn yine aylarca sürebileceği belirtiliyor. Almanya’da davanõn açõlõp ka- rarõn çõkmasõndan bu yana geçen 8 ayda yõlan hikâyesine dönen Deniz Feneri soruşturmasõnda bu kez de “eksik belgeler soru- nu” yaşandõ. Başsavcõlõk bu kez de soruşturmanõn “asıl failleriy- le” ilgili Almanya’nõn talepleri- ni karşõlayabilmek için eksiklik- lerin giderilmesini bekleyecek. Frankfurt Bölge Mahkemesi Sav- cõlõğõ, Deniz Feneri Derneği vur- gunuyla ilgili olarak ikinci bir so- ruşturma başlatmõştõ. Bu çerçe- vede Türkiye’den 16 kişi hak- kõnda adli yardõm isteminde bu- lunmuştu. Adalet Bakanlõğõ’na ulaşan hem Türkçe hem Alman- ca olan talepname soruşturmayõ yürüten Ankara Cumhuriyet Baş- savcõlõğõ’na gönderildi. Ankara Başsavcõlõğõ’nõn Al- manya’nõn adli yardõm istemiy- le ilgili dosyayõ incelemekle gö- revlendirdiği Talimat Bürosu savcõlarõ dosyada eksikler oldu- ğu görüşüne vardõ. Alman savcõlõğõ, adli yardõm ta- lebini 20 Ocak 2009’da düzen- lemiş, bu evrak Almanya’nõn Ankara Büyükelçiliği’ne 21 Ni- san’da ulaşmõştõ. Bu du- rum gözetildiğinde Anka- ra Başsavcõlõğõ’nõn istedi- ği “eksik belgelerin” ta- mamlanõp Ankara’ya ulaş- tõrõlmasõ yine aylarca sü- rebilecek. Bu da Alman savcõlõğõnõn, Zahid Ak- man ile Kanal 7’nin Yö- netim Kurulu Başkanõ Ze- keriya Karaman’õn da ara- larõnda bulunduğu 16 ki- şinin Ankara Başsavcõlõ- ğõ’ndan istediği ifade, he- sap hareketleri ve parmak izlerinin alõnmasõnõn ay- larca sürmesi anlamõna ge- lecek. Alman savcõlõğõnõn iste- mi üzerine RTÜK Başka- nõ Zahid Akman geçen hafta Ankara Başsavcõlõ- ğõ’na çağrõlarak 1.5 saat süreyle ifade vermişti. Yargıtay Başsavcılığı tercümeyi bekliyor Almanya’daki Deniz Fe- neri’nin Türkiye’ye aktar- dõğõ paranõn bir bölümüy- le AKP’nin finanse edildi- ği iddiasõ üzerine Ankara Başsavcõlõğõ kanalõyla da- va dosyasõnõ isteyen Yar- gõtay Cumhuriyet Başsav- cõlõğõ 6 aydõr bekliyor. Al- manya’dan gelen dosyanõn tercümesi 80 gündür sü- rerken, başsavcõlõk, ana- yasa ve Siyasi Partiler Ya- sasõ yönünden konuyu mercek altõna alacak. Baş- savcõlõk, para aktarõm id- dialarõnõ delillendirmesi durumunda AKP hakkõnda kapatma davasõ açacak. Miniklere de biber gazı BİBER GAZI ÖLDÜREBİLİR Biber gazı bombasının içinde bulunan kimyasal maddeler, ilk olarak göze, cilde ve solunum sistemine etki ediyor. Yük- sek konsantrasyon ve uzun süreli maruz kalınması durumunda ise yoğun fiziksel rahatsızlık ve anksiyete, kan basıncında yükselme gi- bi kalp rahatsızlıklarının ardından ölüme yol açabiliyor. Alerjik bün- yelerde vücut dengesinin bozulmasına, tansiyon yükselmesi-düş- mesi, kansızlık, bayılma gibi etkiler yaratabiliyor. Başsavcõlõk, dosyadaki eksik bölümlerin Almanya’dan istenmesini talep etti Asistanlardanoturmaeylemi İstanbul Üniversitesi (İÜ) araştırma gö- revlileri, 50/d maddesine karşı olduklarını belirterek, iş güvencesi talebiyle protesto gösterisi düzenledi. Marmara Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi’ndeki araştırma görevlilerinin de desteklediği eylemde araştırma görevlile- ri, İÜ rektörlük binası önünde oturma eyle- mi gerçekleştirdi. İÜ rektörlük binası önün- de toplanan araştırma görevlileri, “Biz kalı- yoruz YÖK gitsin” pankartı taşırken “Dok- toralı işsiz olmayacağız”, “Dur de dur de 50/d ye dur de” sloganları attılar. Grup adı- na açıklama yapan Berna Uymaz Yılmaz, üniversitedeki araştırma görevlilerin 33a maddesine göre atama işlemlerinin tamam- lanmasıni istediklerini belirterek, “10 gün önce iş güvencesi çadırı kurduk. Çadırımızın başköşesinde ‘Bu üniversitede iş güvencesi yok’ yazmaktadır. Doktorasını başarıyla bi- tiren araştırma görevlileri ödüllendirilecek- leri yerde işsiz bırakılarak cezalandırılmak- tadır. Şu anda 50/’li araştırma görevlilerinin işsiz kalmasına mani olmak rektörlüğün kendi yetkisini kullanmasıyla mümkün ola- bilir” dedi. (Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU) CHP’DEN KIRMIZI PASAPORT SORUSU ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP MYK üyesi Ali Kılıç, daha önce gündeme getirdiği “Baş- bakan Tayyip Erdoğan’ın oğlu Burak Erdoğan, Al- manya’daki Deniz Feneri Derneği’ne yanında kır- mızı bir pasaport taşıyan kişi ile gitti mi” sorusunu “AKP Sakarya Milletvekili Şaban Dişli ile Amas- ya Milletvekili Akif Gülle Almanya’ya gitti mi” di- ye ayrõntõlandõrarak yineledi. Almanya’ya giderek Deniz Feneri yolsuzluğuna ilişkin araştõrma yapan Kõlõç, çok sayõda belge ve dos- yaya ulaşmasõ nedeniyle Almanya’dan Türkiye’ye uçak yerine kendi arabasõyla döndü. Kõlõç, Deniz Fe- neri e.V. soruşturmasõnda AKP ile ilgili savlarõn ka- nõtlanmamõş bir ihbar mektubuna dayandõğõ haber- lerine tepki gösterdi. Kõlõç, “Olayı soruşturan po- lis şefi Böhm, sürekli bu mektuba atıfta bulunu- yor. Maliyeye gelen bir mektup var, maliye in- celiyor, ciddi buluyor ve soruşturma açılması için savcılığa intikal ettiriyor. Mektupta ‘AKP’ diyor, iddianamede çok net olarak ‘AKP’ demiyor, orada bir siyasi baskının olduğunu söylüyor. Bu diplomatik dille böyle ifade edilir” dedi. Bu arada MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, dün gazetecilerin sorusu üzerine Deniz Feneri da- vasõyla ilgili olarak yargõnõn bir an önce gerçekleri ortaya çõkaracak kararõnõ beklediklerini ifade etti. Deniz Feneri Başakşehir’de kaçak yapõlarõn yõkõmõ sõrasõnda ortalõk savaş alanõna döndü ‘SEÇİMDEN ÖNCE OY İÇİN GÖZ YUMULDU’ Eğitim-Sen üyeleri Başakşehir’deki Tepe İlköğretim Okulu’na giderek eğitim kurumu- na yönelik saldõrõyõ protesto etti. Konuyla il- gili yazõlõ açõklama yapan CHP İstanbul İl Başkanõ Gürsel Tekin, “Seçim öncesi üç beş yoksulun oyunu almak için bilerek bu ge- cekonduların yapılmasına göz yumanların seçim sonrasında giriştikleri acımasız yı- kımlar dikkat çekici ve düşündürücüdür” dedi. CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soy- sal, Başakşehir Tepe İlköğretim Okulu’nun bahçesinde patlayan biber gazõ bombasõ ile 15’in üzerinde öğrencinin hastaneye kaldõ- rõldõğõnõ belirterek, kaç öğrencinin yaralan- dõğõnõ sordu. Soysal, İçişleri Bakanõ Beşir Atalay’õn yanõtlamasõ istemiyle TBMM Başkanlõğõ’na sunduğu soru önergesinde ayrõca Başakşehir’deki yõkõmda savaşõ an- dõran görüntülere tanõk olunduğunu ve orantõsõz güç kullanõldõğõnõ ileri sürdü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle