21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 MAYIS 2009 CUMA 6 HABERLER BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ OradaBirKöyVarUzakta... 6 Mayıs’ta, Mardin’in Bilge adlı bir köyünde kor- kunç bir kıyım, günlerce gazetelerimizde, tele- vizyonlarda önde gelen bir olay olup çıktı. Yığınla tartışmanın da konusu oldu. İlgi hâlâ sürüyor... Sürüyor, çünkü yurdumuzu bir kez daha öğre- niyoruz; “Doğu sorunu”nun boyutları yeniden bi- çimleniyor ve dehşet veriyor. Olayda dile gelen, kimine göre, bir “husumet”, “kin”, “öfke”, bir “cinnet”tir; kimine göre, bir “te- rör” ya da bir “töre cinayeti”dir. Ne denirse densin, önemli olan, bir bölük insanı, ellerinde silah, bir bölük insanı öldürmeye götü- ren nedir? İnsanları insan olmaktan çıkaran ne? Ülkemizde özellikle Güneydoğu’da yerleşip kalmış bu kan davalarını, en başta edebiyatımız- dan öğrenmiş, okuyup irkilmişizdir: Yaşar Ke- mal’den Bekir Yıldız’a, büyük kalemler bu olay- ları alıp önümüze koymuşlardır. Hele Bekir Yıldız’ı okuduğumuzda, dehşetten, sabahlara kadar uy- kularımızı kaçırdığımızı unutmadık... Ancak, şunu söylemeli: Doğu’da yer yer, Gü- neydoğu’da ise bütünüyle çöreklenmiş bu ifrit, 1980’den sonra apayrı görünüşlere bürünmüştür. Nasıl? Dinleyiniz lütfen; 12 Eylül faşizmi, ülkeyi iş- kencehaneye çevirirken, Diyarbakır’ın hapisha- nelerinde Kürtlere çektirilenlerin karşılığı, 1984’te Apo’nun, Suriye’den girip ayrılıkçı bir terörle yö- reyi kan gölüne çevirmesi olur. Yakılıp yıkılan köyler, kıyımlar, göçler... “Koruculuk”, bu kanlı dönemin buluşudur: Devlet, PKK saldırılarına karşı, binlerce kişiyi si- lahlandırır ve maaşa da bağlar. Ne var ki, eli silahlı korucu, çok geçmeden baş belası olup çıkar; bir gözü de boş topraklardadır. “Feodal iştah”, hükmünü dayatır. Bilge köyü kıyımının kökünde bunu da görü- yoruz. Ne yapılacak şimdi? Hemen söylendiği gibi ko- ruculuğa son vermeli mi? Hayır! Konuya, bir bü- tünün içinden bakmalıyız. O bütünün adı da “Doğu sorunu”dur. “Kürt sorunu” da dediğimiz Doğu sorununun kökleri, Cumhuriyet’in başlarına çıkar. Milli mü- cadelede Kürtlerin de payı olduğu için, Kürtlere yaygın ve doğal bir sevgi de vardır. Ne var ki aptalca şeyler de olmaktadır: Sakar- ya’da bir ölüm-kalım savaşı olurken, Doğu’da Koç- giri aşireti karışıklık çıkarır; Cumhuriyet’in ilanın- dan tam 15 ay sonra, yine Doğu’da Şeyh Sait, İn- gilizlere bakıp isyan eder. Bir kopuş, bir boşanma olur... Keşke olmasaydı; çünkü, başkaldıran halk de- ğil, aşiretlerin başlarının temsil ettiği feodalite idi. Cumhuriyete düşen de, işte bu feodaliteyi kal- dırmaktı. Gecikir. Kaldırmaya kalktığında da ge- ciktiğinden başaramaz. Doğu sorununun çözümünde, 1 numaralı ön- lem, bugün de budur. O yörede toprak açlığı giderilmediği için de köy- ler boşalmıştır. Eğitimi de gerçekleştirmek istiyorsanız, sade- ce okuyup yazmayı-saymayı öğretmek değil, doğayı işleyip değiştirmeyi de öğretmelisiniz. Cumhuriyet, bunu da gündeme alıp Köy Ensti- tüleri’ni açtığında, ilk karşı çıkanlar da feodal bey- ler oldu ve yıktılar. Hayat, böyle bir eğitimi de yeniden dayatıyor... Onlara, asıl “ekonomik kalkınma” eklenmelidir: Cumhuriyet, sanayileşmeyi yurt çapında almıştı. Demokrat Parti, barajlar, şeker ve çimento fab- rikalarıyla bir şeyler yaptı; Doğu’da, devlet çiftlikleri ve hayvancılık önemliydi. 12 Eylül’de revaç bulan yeniliberalizm ise, en başta hayvancılığı öldürdü ve devleti ekonomik kalkınmadan uzaklaştırdı. Bugün yapılması gereken, devleti, bir öncü ola- rak kalkınmaya sokmaktır; Doğu, böyle silkinir, atı- lımlara girer. Bilge köyünün geleceği, işte bu gelişmelerde- dir; Doğu’nun ve Güneydoğu’nun öteki köyleri gi- bi... O köylerde kadınlar ve çocuklar da, böyle çağdaş bir toplumun nimetlerine kavuşsunlar: Özellikle kadınları kurtaracak olan böyle bir sü- reçtir. Kızları ve kadınları kurtardığınızda, güneş, başka bir toplumun üzerine doğacaktır... TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ [email protected] - www.mehmetfarac.com PKK yöneticilerinden Murat Kara- yılan’ın Kandil Dağı’ndan yaptığı son açıklamalar kimi kesimleri çok şaşırttı. “Bağımsız Kürdistan” düşünden vaz- geçtiklerini belirten Karayılan’ı DTP Genel Başkanı Ahmet Türk de onay- ladı. Türk, “PKK değişti” diyerek ör- gütün yeni çizgisini anlattı. Oysa PKK, yalnızca strateji değiştirdi. Örgütün beklentilerinden uzaklaştığını düşü- nenler çok büyük bir yanılgı yaşıyor! Hükümet, terör sorununun çözümü konusunda ABD’nin de baskısıyla ye- ni bir açılım peşinde. 6 yıldır her fırsatta gündeme getirilen ezeli bir planın bo- yutları genişletilse de içeriği pek de- ğişmiyor. Buna göre eyleme katılmamış teröristler topluma dönüş yasasında ya- pılacak değişikliklerle affedilecek! İkin- ci derecedeki sorumlular az bir ceza ile kurtulacak! Örgütün elebaşları ise ya Kuzey Irak’taki devlet yapısına enteg- re edilecek ya da bir Avrupa kentine gönderilecek!.. Oysa yıllardır gündemde tutulan bu plan kapsamında, eve dönüş yasasıy- la birkaç yüz teröristin teslim olmasını sağlamak dışında bir ilerleme sağla- namadı. PKK ise son olarak AKP hükümeti- nin de umutla sarıldığı üç aşamalı bu tasfiye planına baştan beri çok uzak du- ruyor. Örgütü Avrupa’dan yöneten Kongra-Gel ile terör gruplarının çatı ör- gütü olan KCK sürekli olarak bu planı reddeden öneriler getiriyor. Örgüt yö- neticileri diyalog çağrılarını yoğunlaş- tırırken, Öcalan’la görüşülmesini, DTP’nin ise muhatap kabul edilmesini istiyor. Son olarak Murat Karayılan’ın da gündeme getirdiği üçüncü öneri ise bir arabulucular grubu oluşturulması... Bu öneriyi daha önce Öcalan defalarca gündeme getirmişti. Peki, son dönemde AKP’nin “terör sorunu”nu ya da “Güneydoğu mese- lesi”ni ortadan kaldırmak için geliştirmeye çalıştığı açılımlar PKK’nin beklenti- leriyle ne kadar örtüşecek? 30 yıldır şiddeti siyasallaş- ma yolunda bir dayatma olarak kullanan örgüt, hü- kümetin bu planıyla nasıl bir kazanım elde edecek?.. Ör- güt hangi gerekçe ve öne- riyle ikna edilecek?.. İlk önce şunu vurgula- mak gerekiyor ki, PKK’nin Kürdistan düşünden vaz- geçmesi yeni bir gelişme değil... PKK, Öcalan’ın yakalanması, örgüt içindeki bölünmeler, terör gruplarındaki kop- malar ve son olarak sınır ötesi ope- rasyonların yarattığı yorgunluk nede- niyle bu hedefinden zaten uzaklaşmıştı. Örgütün geçen yıl Kandil’de topladığı son kongrede de bu hedeften vazge- çildiği belirtilmiş ve Türkiye’nin üniter yapısı içinde “siyasi çözüm” beklenti- sine vurgu yapılmıştı. Daha önemlisi.. DTP’nin son 10 yıl- da genel ve yerel seçimlerde aldığı ba- şarılar da, PKK’yi ülkenin bölünmesiy- le ilgili eylemlerinden uzak tutmuş- tur!.. Yani örgüt siyasallaşma yolundaki çabalarında başarılı oldukça hedef kü- çültmüştür!.. Kaldı ki ABD eliyle sınırımızda bir Kürt devleti kurulmuşken PKK’nin beklentileri düş olmaktan ileri gidemeyecektir. PKK’liler de örgütün bu kadar siyasallaştı- ğı bir dönemde “Büyük Kür- distan” sevdasının yalnızca Mesut Barzani’nin rüyalarını süsleyen bir düş olduğunun farkındadır artık!.. Genel başkan Öcalan!.. Terör sorununa çözüm ara- nırken ne PKK’nin geçirdiği değişim iz- leniyor ne de örgütün yeni stratejileri analiz edilebiliyor!.. Reçete yazarken te- rör hastalığının geçirdiği evreler dikkatle irdelenmiyor!.. Örneğin PKK’nin bitirilmesini hedef- leyen açılımın kapsamı ne olacak kim- se bilmiyor. Örgütün şiddet yöntemiyle dayattığı “Kürt kimliğinin Anayasa’ya gir- mesi” sağlanabilecek mi?.. “Kürtçe resmi dil olsun” isteği kabul edilecek mi?.. Peki, Kandil’dekilerin üçüncü he- def olarak önlerine koydukları ve bu uğurda üç yıldır “İrademiz Öcalan” ve “Öcalan’a özgürlük” başlığıyla kam- panyalar yürüttükleri PKK liderinin ko- numu ne olacak?.. Açıkça vurgulamak gerekiyor ki, PKK’nin üçüncü ve belki de en önem- li beklentisi Abdullah Öcalan’ın kesin- likle serbest bırakılmasını sağlamaktır! Örgütün hedefi bununla da kalmıyor. Ülke kamuoyunda büyük çalkantı ya- ratacak nihai hedef daha büyük bir bek- lentinin odağında duruyor. PKK, Öca- lan’ın serbest bırakılmasının ardından DTP’nin ya da daha sonra kurulacak yeni “çatı partisi”nin başına geçirilme- sini hedefliyor!.. Yani Örgüt 10 yıldır İm- ralı’da yatan Öcalan’ın en çok önü- müzdeki beş yıl içinde siyasi yaşamın aktörlerinden biri olması için her türlü çabayı gösteriyor! Terör sorununu çözmek için 5 yıldır temcit pilavı gibi ısıtılan tasfiye planının karşısında işte örgütün bu çok tehlikeli ve kaos yaratabilecek ısrarcı beklenti- leri duruyor... Soruyu bir kez daha yinelemek ge- rekiyor; PKK sorununun çözümü için geliştirilen planlar örgütün hedefleri ve istekleriyle uyuşuyor mu? Bu soru- nun yanıtı hayırsa, terör sorununun kısa vadede çözüleceği beklentisi de hayalden ileri gitmeyecektir!.. Önce MİT sonra Jandarma istih- baratı onu uzun yıllar kullandı. Kürt ay- dınlarıyla işadamlarının ortadan kal- dırılması ve PKK yandaşlarının infaz- larında elebaşı olarak o vardı!.. Tunceli kırsalında, Diyarbakır’ın vi- ranelerinde, Mardin’in köylerinde sı- kılan her faili meçhul kurşunda akla o geldi!.. Tansu Çiller iktidarı Öcalan’ı Şam’da havaya uçurmak istediğinde bile kuryeliği o yapmıştı... En sonunda Susurluk çe- tesinin elemanı oldu!.. Ab- dullah Çatlı Susurluk’ta bir Mercedes’in içinde ölünce o gizemli adam da ortadan kayboldu!.. Kimilerinin “Terminatör”, kimilerinin “Ahmet Demir” ve genel çoğunluğun “Ye- şil” olarak adlandırdığı Mahmut Yıldırım “Öldü- rüldü” şeklindeki bir senaryoyla göz- den kaçırıldı!.. Yeşil’i kullanan devlet adamları, siyasetçiler, istihbaratçılar, ordu men- supları, emniyet görevlileri yaşıyor... Susurluk çetesinin büyük bölümü de hayatta... Bu acımasız infazcının suç ortakları, onu kollayanlar, koruyanlar, maaşa bağlayanlar; evlerinde, ka- rargâhlarında barındıranlar ortalıkta el- lerini kollarını sallayarak dolaşıyor!.. Peki.. devletin karanlık işlerinde 20 yıldır kullanılan profesyonel bir te- tikçi neden ölsün?.. Tek suçlu o muydu?.. Soruları daha da çoğaltalım; Yeşil kendisini kullananlarla ilgili hiç mi ar- şiv yapmadı?.. Bir yerlere kimi odak- ları ürkütecek bilgiler saklamadı mı?.. Birilerine karanlık ilişki ve eylemleri kanıtlayacak ka- setler, fotoğraflar, gizli bel- geler emanet etmedi mi?.. Onun infazları, saldırıları, gaspları ve tüm karanlık işlerinin depolandığı kara kutusu bir gün bir yerlerden çıkmayacak mı?.. Bunlar olasılıklar oldu- ğuna göre Yeşil yaşıyor!.. Devletin, itirafçıları este- tik ameliyatlarla değiştirdi- ği ve yeni kimliklerle piya- saya sürdüğü bir ülkede çok şey bi- len Yeşil gibi adamlar kolay kolay öl- dürülmez!.. O da bir gün zamanaşımını kulla- narak ortaya çıkacak ve Avrupa’dan pisliklerini kusan itirafçılar gibi günah çıkartacak!.. O zaman salt yeşil değil.. ak ve ka- ra da belli olacak!.. AKP Öcalan’ı Bırakacak mı?.. Yeşil Niçin Yaşıyor?.. Mahmut YıldırımAbdullah Öcalan MarmaraGrubuVakfõtarafõndangerçekleştirilen12.AvrasyaEkonomiZirvesi’ninsonuçbildirgesiyayõmlandõ: AkiladamlardergiyapacakHaber Merkezi - Marmara Gru- bu Vakfõ tarafõndan bu yõl on ikin- cisi gerçekleşen Avrasya Ekonomi Zirvesi, çalõşmalarõnõ sonuçlandõr- dõ. 12. Avrasya Ekonomi Zirvesi so- nunda yayõmlanan ortak sonuç bil- dirgesinde “İngilizce olarak üç ayda bir akil insanların düşün- celerini ortaya koyacakları bir ya- yın organı oluşturulmasına” karar verildi. İstanbul’da geçen hafta düzenle- nen 12. Avrasya Ekonomi Zirve- si’nin ardõndan yayõmlanan sonuç bildirgesi Marmara Grubu Vakfõ ta- rafõndan kamuoyuna açõklandõ. Zir- veye katõlan Hõrvatistan Cumhur- başkanõ Stephan Mesic ile Kosova Cumhurbaşkanõ Fatmir Sejdiu ve Romanya’nõn eski cumhurbaşkan- larõ Ion Ilıescu, Emil Constanti- nescu, Bulgaristan’õn eski cum- hurbaşkanlarõ Zhelyu Zhelev, Pe- tar Stoyanov, Moğolistan’õn eski cumhurbaşkanõ Natsagiin Baga- bandi, eski Estonya Cumhurbaş- kanõ Arnold Ruutel ve Türkiye’nin 9. Cumhurbaşkanõ Süleyman De- mirel’in aldõğõ ortak karar doğrul- tusunda İngilizce olarak üç ayda bir akil insanlarõn düşüncelerini ortaya koyacaklarõ bir yayõn organõ oluş- turulmasõna karar verildi. 12. Av- rasya Ekonomi Zirvesi çerçevesin- de Viyana Ekonomik Forumu ile imzalanan memoranduma göre, bundan böyle Avrasya ekonomi zirveleri ile Viyana Ekonomik Fo- rum etkinlikleri bir arada gerçekle- şecek. Bundan sonraki zirvelere Avrupa Birliği’nin ve Bağõmsõz Devletler Topluluğu’nun daha yük- sek seviyede katõlõmõna da karar ve- rildi. 13. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin 5-6-7 Mayõs 2010 günü yapõlmasõ- na karar verildi. Oluşturulacak ko- ordinasyon kurulunun zirvenin gün- demini tespit etmesine ve gelecek yõ- lõn Marmara Grubu Vakfõ’nõn 25. yõ- lõ olmasõ münasebetiyle daha çaplõ ve daha geniş bir organizasyon ko- mitesinin kurulmasõ kararlaştõrõldõ. 12 . Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde ülkeler arasındaki temaslarıyla barışa yaptığı yüksek katkıla- rından dolayı Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Dr. Akkan Suver’e Mo- ğolistan Devleti tarafından Cumhur- başkanı Nambar Enkhbayar’ın imza- sıyla Gümüş Yıldız Madalyası verildi. Madalyayı zirveye katılan Moğolistan eski Cumhurbaşkanı Natsagiin Baga- bandi, Moğolistan Milli Meclis Baş- kanvekili Nyamaa Enkhbold, Ankara Büyükelçisi Ochirjav Ochir ve Moğo- listan Dışişleri Bakanlığı’nın iki Bü- yükelçisi bir arada taktılar. Suver’e barışa katkı ödülü ‘Asla darbeden yana olmadım’ SELCEN AKSEL “Fername” adlõ oyunuyla darbe çağrõsõ yaptõğõ iddilarõna tepki gös- teren tiyatro sanatçõsõ Ferhan Şensoy, hiçbir zaman “darbeperver biri” olmadõğõnõ söyledi. Eskişehir’deki sahnelenen oyununda yer aldõğõ iddia edilen darbe repliklerinin de oyunda bulunmadõğõnõ belirten Şensoy, ha- berleştirilen iddialarõn, “internette dolaşan asõlsõz bilgilerden yola çõkõ- larak” hazõrlandõğõna dikkat çekti. Haberlerde asõlsõz bir iddiaya yer veriliyor ve Şensoy’un Eskişehir’de sahnelediği oyununda, “(...) Bu ül- kenin darbe vakti geldi fakat asker bir şey yapmıyor. 1980’de yapılan darbe sırf Kenan Paşa’nın resim merakından dolayı yapıldı. Darbe yapacaksanız şimdi yapın” sözlerine yer verdiği iddia ediliyordu. Haber- de, ayrõca bazõ izleyicilerin alkõşladõğõ, bazõlarõnõn da salonu terk ettiği be- lirtiliyordu. Yaptõğõ basõn açõklama- sõnda Şensoy, haberde konu edilen repliklerin oyununda yer almadõğõnõ, söz edildiği gibi bazõ seyircilerin de salonu terk etmesinin söz konusu ol- madõğõnõ vurguluyordu. Konuya iliş- kin görüştüğümüz Ferhan Şensoy’un söylediği gibi, “bu haber internet- te dolaşan asılsız bir iddiadan yo- la çıkılarak” hazõrlanmõştõ. Ve kim- se Şensoy’u arayõp doğrulamak gereği duymamõştõ. Bu haber üzerinden tar- tõşmalar sürdü; yine Şensoy’un da dik- kat çektiği gibi, yorum yapanlarõn ço- ğu da aslõnda oyunu izlememişlerdi. Şensoy, bugüne dek gerek tiyatro adõna yaptõklarõ, gerekse duruşuyla “hiçbir şekilde darbeperver biri” olmadõğõnõn bilinmesi gerektiğini söylüyor. “Bu habere malzeme olan iddia kasıtlı olarak ortaya atılmış olmalı” diyen Şensoy, iddia konusu edilen sözlerin her yönüyle kendi üslubuna aykõrõ olduğunun da altõnõ çiziyor. “30 yıldır çizgim, dünya gö- rüşüm belli. Ortaoyuncular her zaman muhalif bir tiyatro olmuş- tur ve dünya görüşü açıktır...” İkinci yanlış anlaşılma Aydõnlanma ülküsünün derinden hissedildiği yõllara özlemi yansõtan, Şensoy’un mizahi yaklaşõmõyla poli- tik konulara eğildiği bu oyun da ay- nõ çizgide... Şensoy, 2006 yõlõnda, oyunu sahnelemeye başlamasõndan çok zaman geçmeden benzer bir yan- lõş anlamayla karşõlaştõğõnõ belirtiyor bu noktada. Sanatçõ, “darbelerle alay ettiği sözleri yanlış anlaşıldı- ğından”, oyuna “darbe istemiyo- rum, asker istemiyor, ben niye is- teyeyim?” sözlerini eklediğini be- lirtiyor. Tüm bu yanlõş anlamalara rağmen “mizahın önemli bir silah” oldu- ğunu belirten Şensoy, “Toplumsal konulara teğet geçen bir mizah an- layışını düşünemiyorum, toplum- sal olmayana sanat diyemiyorum. Bir konuyu dramatik olarak an- lattığınızda salondan çok büyük bir tepki almazsınız. Sessizce iz- lerler, alkışın gücüne göre, ne ka- dar eğlendiklerini bir nebze an- larsınız. Komedi öyle değildir. Siz söylediğiniz zaman salonda gülme patlıyorsa tamam... Tepkiyi gö- rürsünüz. Amacına ulaşmıştır o metin, o cümle, o oyun” diyor. Bazen en acõklõ şeyleri güldürerek anlatan Ferhan Şensoy, “Seyircinin önüne düşmeyeceksin” diyor. En yalõn deyimiyle ustasõ Münir Öz- kul’un dediği gibi “Sahnenin cö- mert köşesinden sözünü anlatı- yor” aslõnda. Kongar ve Barlas’a ödül ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Gazetemiz yazarõ Emre Kongar ile Sabah gazetesi yaza- rõ Mehmet Barlas’õn birlikte sun- duğu, NTV’de yayõmlanan “Yo- rum Farkı” adlõ program, Bilkent Üniversitesi Kültür ve İletişim Topluluğu tarafõndan “Yılın En İyi Tartışma Programı Ödü- lü”ne değer görüldü. Bilkent Üniversitesi Kültür ve İletişim Topluluğu tarafõndan bu yõl ilki düzenlenen “İletişim Ödülleri 2008” töreni, önceki gün akşam Bilkent Üniversitesi Rektörlük Binasõ’nda gerçekleş- tirildi. Törende konuşan Bilkent Üniversitesi Kültür ve İletişim Topluluğu Başkan Yardõmcõsõ Murat Yurdakul, üniversitenin kurulduğu günden bu yana ülke- deki kültür ve sanat yaşamõna katkõda bulunmak amacõyla çeşitli etkinliklerin altõna imza attõğõnõ kaydetti. Bilkentli öğrencilerin oylarõyla belirlenen diğer ödül sahipleri de şöyle: Yılın En İyi Komedi Progra- mı: Çok Güzel Hareketler Bun- lar/BKM Mutfak/Kanal D, En İyi Kültür ve Sanat Programı: Ay- na/STV, En İyi Sporcusu: Arda Turan, En İyi Televizyon Dizi- si: Avrupa Yakasõ/ATV, En İyi Erkek Oyuncusu: Engin Gü- naydın, En İyi Kadın Oyuncu- su: Binnur Kaya, En İyi Haber Programı: Uğur Dündar’la Star TV Ana Haber, En İyi Spor Programı: Stadyum/Erdoğan Arıkan/TRT, En İyi Köşe Ya- zarı: Ekrem Dumanlı/Zaman. ‘Fername’ oyununda ‘darbe çağrõsõ’ yaptõğõ iddia edilen Şensoy ‘Yapõlanlar kasõtlõ’ dedi Ferhan Şensoy. CMYB C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle