23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 14 MAYIS 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Kanal 7 Kimin? Zahid Akman kim? RTÜK Başkanı! Akman neden gitmiyor Almanya’ya? Türkiye’de tüm televizyon kanallarını, radyoları de- netleyen Akman, kuş uçuşu 2 saat 20 dakika olan Frankfurt’a gidebilir mi? Bir süre önce Zahid Akman’a “haydi atlayalım uça- ğa birlikte Frankfurt’a gidelim” dedim ama sesi so- luğu çıkmadı. Almanya’daki Deniz Feneri e.V. davasının Türkiye ayağı ağır aksak işliyor. Zahid Akman, savcılığa gidiyor ifade veriyor, son- ra elini kolunu sallayarak RTÜK binasına gidip, oda- sına geçip, yatar koltuğuna oturuyor. Eh bana da Akman’a ikinci çağrıyı yapmak düşü- yor: “Dini bütün Zahid Bey kardeşim Allah rızası için, bir cuma sabahı Frankfurt’a gidip mübarek cuma na- mazını birlikte kılsak, orada yaşayan İslam kardeşle- rimizin halini hatırını sorsak, iyi bir şey olmaz mı?” Biliyorum bu çağrıma yanıt vermeyecek, anlı şan- lı RTÜK’çü Akman. Akman, Ankara Adliyesi’nde 1.5 saat kalmış... Almanya Deniz Feneri e.V. soruşturmasını yürü- ten ve olayı ortaya çıkaran polis şefi Alexandr Böhm, 1.5 saatlik sorguya şaşırıp kalmış internet si- tesi “gazeteport”un haberine göre. Polis şefi Böhm, bakın ne diyor: “Böyle birinin sorgusunun günlerce sürmesi ge- rekir...” Polis şefi Böhm, Akman’ın 1.5 saat süren sorgu- lanmasına şaşırıp kalmış... Çünkü, Almanya’daki soruşturma günlerce sür- müş... Devam ediyor Böhm: “... Akman, Ankara’ya gönderdiğimiz dosyanın ana zanlılarından biridir. Akman, 1.5 saat değil günlerce sorgulanmalı. Biz öyle yaptık ve sonuca ulaştık. Ben 25 Nisan 2007’de, Frankfurt’taki Deniz Fene- ri bağlantılı dernek, büroları ve Avrupa Kanal 7’yi ba- sıp, arama sürecinde Türk Interpolü’ne bir yazı gön- derdim. Yazıda bazı taleplerde bulundum. Türk polisi o aramaları o zaman yapmalıydı. Ara- dan iki yıl geçti. Bu sırada delillerin kaybolması çok normal.” 18 Eylül 2008’de ben bu olayın üzerine gitmiş, o dönem Başbakanlık sözcüsü olan Mehmet Akif Beki’nin Yeni Dünya İletişim AŞ’nin Ankara Tem- silcisi olduğunu yazmıştım. Beki, yazım üzerine hemen bir açıklama yapıp, esip gürlemişti: “Yeni Dünya İletişim AŞ demek, Kanal 7 de- mektir. Ben şirketin üyesi değil, profesyonel çalı- şanıyım. Bunu başka şeymiş gibi yazan da, yazdı- ran da, söyleyen de şerefsizdir.” Şimdilerde Radikal’de yazan Beki’ye ben so- ruyorum: “Bugün Yeni Dünya AŞ, şu anda Kanal 7 demek değil, sen bunu biliyor musun, bilmiyor musun? Biliyorsan neden tek satır yazmıyorsun. Kanal 7’nin yayın kütüğünden niçin Yeni Dünya İletişim AŞ çı- karıldı?” Bilmemesi olanaksız ama ben genç meslek- taşımı aydınlatayım... Frankfurt savcılığının Ankara’ya gönderdiği dos- yalarda Kanal 7 TV için “Yeni Dünya İletişim AŞ” yazıyor... Bak burası doğru! Gel gör ki, şirket Kanal 7’nin yayın hakkını çok- tan “Hayat Görsel Yayıncılık”a devretmiş. Kanal 7 yetkililerine gelince... Onların söyledikleri şu: “Yeni Dünya İletişim AŞ tasfiye edilmemiştir.” RTÜK’ün “devir kararı”nda ise şunlar yazılı: “Yeni Dünya İletişim AŞ unvanlı kuruluşun yayıncı kütüğünden (Kanal 7) çıkarılmasına...” Bu devir işlemini eleştiren RTÜK üyesi Şaban Sevinç, karşı oy yazısında şöyle diyor: “Ciddi bir soruşturma yürütülen yukarıda adı ge- çen gerçek ve tüzel kişilerin, soruşturma ve dava- nın olası sonuçlarından kaçmak amacıyla üst ku- rul kararına konu olan devir işlemini gerçekleştir- meleri kuşku yaratmaktadır...” RTÜK Başkanı Akman, Alman savcıların Türki- ye’ye gönderdiği dosyada “meslek edinilmiş biçim- de dolandırıcılık yapmakla” suçlanıyor. Akman’ın, RTÜK’e devir işlemi yaptıran Yeni Dün- ya İletişim AŞ’nin yönetim kurulu üyeleri Zekeriya Karaman, Mustafa Çelik, İsmail Karahan ve adı geçen 16 kişiyle birlikte sorgulanması isteniyor. Frankfurt’taki baskınlar 25 Nisan 2007’de baş- lamış, Türk Interpolü’ne bilgi verilmişti... İşte böyle! Zahid Akman Frankfurt’a mutlaka gitmeli... Hele ilkyaz Frankfurt’ta yaşanası güzellikler için- dedir. Cuma namazından sonra ırmak kıyısında otu- rur polis şefi Böhm’le sohbet ederiz. İstersen ya- nımıza bizim Aykut Küçükkaya’yı da alırız... hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 İzzettin Doğan’õn hazõrladõğõ din dersi kitaplarõna ilişkin taslak Alevi örgütleri tarafõndan tepkiyle karşõlandõ ‘Aleviler asimile edilecek’MAHMUT LICALI ANKARA - Cem Vakfõ Başkanõ İz- zettin Doğan’õn, başka vakõflarõn da katõlõmõyla oluşturulan bir komisyon tarafõndan hazõrlandõğõnõ ifade ettiği Alevi din dersi kitaplarõnõn taslağõ hak- kõnda yüzlerce derneği temsil eden Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) ve Pir Sultan Abdal Kültür Derne- ği’nin (PSAKD) haberinin olmadõğõ ve komisyonda yer almadõğõ ortaya çõk- tõ. PSAKD Genel Başkanõ Fevzi Gü- müş, ne kitap hazõrlanmasõ için ku- rulan komisyondan ne de bu yönde ya- põlan çalõşmalardan haberleri olduğunu kaydetti. Doğan’õn Aleviliğinin Alevi toplumu tarafõndan benimsenmediği ve doğru bulunmadõğõnõ dile getiren Gümüş, “Belli ki AKP hükümeti kendine yakın Alevilik anlayışına sa- hip olduğunu düşündüğü ve Alevi toplumu tarafından da benimsen- meyen Cem Vakfı aracılığıyla açı- lım adı altında bir göz boyama si- yaseti yapacak” diye konuştu. ‘Zorunlu din dersleri kalksın’ Din İşlerinden Sorumlu Devlet Ba- kanlõğõ’na Faruk Çelik’in getirilme- si nedeniyle 3 Haziran’a ertelenen Alevi Çalõştayõ’nõn samimi olmadõ- ğõnõn ortaya çõktõğõnõ ifade eden Gü- müş, “Bir yandan ‘Biz Alevileri an- lamaya çalõşõyoruz’ diye çalıştay yapma hazırlığı varken, diğer yan- dan da bazı işlerin AKP’ye yakın bir kişi olan İzzettin Doğan’a havale edilmesi AKP’nin niyetini ortaya çı- karan ve ne kadar samimi olduğu- nu gösteren bir durum” dedi. Laik bir ülkede zorunlu din derslerinin ol- mamasõ gerektiğini belirten Gümüş, is- teklerinin din derslerinde Aleviliğin yer almasõ olmadõğõnõ, din derslerinin kaldõrõlmasõ olduğunu dile getirdi. ABF Başkanõ Ali Balkız da ya- põlan çalõşmadan habersiz oldukla- rõnõ kaydetti. Doğan ve Cem Vakfõ’nõn Aleviliğin yabancõ olduğu kavramlarla ve AKP’yle kurduğu ilişki üzerinden Aleviliği tanõmlamaya çalõştõğõnõ be- lirten Balkõz, Doğan’õn hazõrladõğõ kitaplarda kullanõlan kavramlarõn sü- reç içerisinde Aleviliği Sünniliğe ge- tirecek kavramlar olduğuna dikkat çekti. Balkõz, şunlarõ dile getirdi: “Bu müfredat okutulursa gele- cekte Alevilik diye bir şey kalma- yacak, Aleviler Sünnileşecek, asimile edilecektir. Aleviliğin kendi termi- nolojisi, kendi ritüelleri ve gele- nekleri var. Bunların yerine Sünni inancının değerlerini öğrettiğiniz ya da Sünni bakış açısıyla öğretti- ğiniz zaman gerçekten Alevilik di- ye bir şey kalmaz.” ‘Çalıştayın ne anlamı kaldı?’ ABF’nin zorunlu din derslerinin kaldõrõlmasõ için mücadele verdiği- ni kaydeden Balkõz, din derslerinin kaldõrõlmasõ için mücadele edenle- rin kendileri olmasõna karşõn, AKP’nin kendisine taraf olarak Cem Vakfõ’nõ seçtiğini belirterek, “Müfredatı hazırladılarsa 3 Ha- ziran’da yapılacak çalıştayın ne anlamı kaldı” diye sordu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle