21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Sadece ve sadece “önümüze çıkan tarihi fırsatlardan yararlanmalıyız. İyi şeyler olacak” demekle yetiniyor. Tarihi fırsat nedir? Fotoğraflarda, TV’lerdeki can- lı görüntülerde ağlanası olaylarda bile gülümseme- yi beceren yukarıdaki: Acaba; İstanbul’daki rahatını bırakıp Kuzey Irak dağ- larına giderek, haşa huzurdan bir devlet temsilcisi gi- bi karşısına aldığı terörist başlarından Murat Kara- yılan’dan sadır olan hesaplı kitaplı “mesajlara” ina- nıp Hasan Cemal’in (Kürt muhiplerine göre Has- so’nun) döktürdüğü dizi yazılardan mı esinlendi? “Kardeşini” savunurken ustası olduğu demagoji- ye yeni bir örnek veren RTE’nin söylediği gibi, Çan- kaya’daki; “iyi şeyler olacak” yerine, “kötü şeyler ola- cak” mı desin? Fakat karşılarında bir oyun bozan var. İktidar silahlarıyla iktidarı vuran ana muhalefet ve onun lideri. Baykal, salı grubundaki konuşmasında -İngilizce- “one minute-bir dakika” dedi RTE’ye de Çanka- ya’dakine de... Yukarıdaki aşağıdaki yöneticiler! Açıklayın baka- lım, bugüne kadar ortaya koyduğunuz tarihsel fır- satlardan hangisinde başarılı sonuçlar elde ettiniz? Yanıt yok mu? Öyleyse izin verin de laf kalabalığıy- la yutturmaya çalıştığınız sonuçlara şöyle bir baka- lım: Birinci tarihsel fırsat: Kıbrıs’ta çözümsüzlük çözüm değildir diye başladı. Yedi yıla yakındır verimli bir so- nuç alınamıyor. İkinci: Ermenistan’la başlattığınız tarihsel fırsat. Ha- ni nasılsa cepte keklik dediğiniz, ne söylersek kabul eder diye düşündüğünüz, “küçük devlet”. Azerbay- can. Tarihsel fırsata püf dedi, söndürdü. Haydar Aliyev’in oğlu İlham Aliyev, şu bu vesile Türkiye’ye gelmiyor ama tarihsel fırsatlar yaratan TC Başbakanı şimdi Bakû’larda. Azerbaycan’ı teskin et- meye çalışıyor. Karabağ sorunları çözümlenmeden Ermeniye sı- nır kapısı açmayacağımıza Bakû devlet adamlarını ve kamuoyunu inandırmaya çabalıyor. Üçüncüsü; Çankaya’dakinin son tarihsel fırsatı: Bü- yük müjde! Kürt sorununun çözümü için önümüzdeki tarihsel fırsat! Baykal’a göre tarihsel fırsatın iki yönü var: (1)- Et- nik kimliklere saygı. (2)- Ayrışmaya yönelik ara çö- zümler. Hangisine hizmet edeceğiz? İkincisi çok bilinçli. Ha- san (Kürt muhiplerine göre Hasso) Cemal’in Karayı- lan mesajlarına inanarak hükümete tavsiye ettiği gi- bi devletle diyalog başlayınca örgüt silahları elinden bırakmayacak, parmaklar geçici olarak tetikten çe- kilecek, öyle mi? Bu, ayrışmanın ara modeli. Öteki yol yöntem, kimi sonuçlara varmayı amaç- lıyor. TC Anayasası’nın sağladığı kimlik altında Kürt- lere etnik değerlere bağlı ama Türkiye vatandaşı ola- rak yaşama olanakları sağlamayı amaçlıyor. PKK, ister dağdan insin, ister dağda kalsın; ana he- defi olan ayrışma modelinden vazgeçebilir mi? Örgüte terörist diyemeyen Demokratik Toplum Par- tisi PKK’nin hedefinden vazgeçmesini isteyebilir mi? Hayır! Ancak Hasso’lar, Memo’lar bu sorulara evet di- yebilir. Ne Çankaya’daki ne de aşağıdaki “kardeşi”, ka- çırılmaz tarihi fırsatın neleri içerdiğini açıklayamıyor- lar. -Tabii kimi zorlamalarla görüş değiştirmezse- medya şu sıralar, H. (Hasso) Cemal’in parmakların te- tikten çekilmesini ve TC’nin, terör örgütü ile diyalog başlatmasını içeren görüşlerini savunmuyor. CHP lideri Baykal da MHP lideri Bahçeli de, baş- ta Çankaya’dakine, tabii hükümete ortak şu soruyu yöneltiyor ve acil yanıt bekliyorlar. Kürt sorunuyla PKK terörünün sona erdirilmesin- de: “Tarihi fırsatın dayanağı nedir?” MHP liderinin “dayanağa dair” 17 sorusu var. “Ka- çırılmaması gereken fırsatın” ne olduğunu araştıran, birbirini tamamlayan sorular... İçlerinde örneğin; “(akla gelen olasılıkların) hangi- si için bizden (partilerden) destek aranmakta, hangi rezalete, üzerine basa basa tekrarlıyorum, hangi ihanete katkıda bulunmamız için servis yapmamız is- tenmektedir?” diyen, ağır suçlamalar yönelten sorular var. Dost bir okurdan bir e-mail geldi gece yarısı. ABD’nin ünlü Başkanı Abraham Lincoln’ün 189 yıl önceki şu irdelemesini aktarıyor: “Bir anayasaya dayanan cumhuriyet, bir demokrasi -halkın yaptığı bir hükümet- toprak bütünlüğünü iç (dış) düşmanlarına karşı koruyabilir mi? Sorun budur.” Soru da yanıtı da bugün bizimkilerin dillerinden düş- meyen tarihsel fırsatları özetlemiyor mu? İstanbul B 23 Edirne Y 27 Kocaeli B 27 Çanakkale B 27 İzmir B 29 Manisa B 30 Aydın B 30 Denizli B 29 Zonguldak Y 19 Sinop Y 18 Samsun Y 21 Trabzon B 18 Giresun B 20 Ankara Y 23 Eskişehir Y 23 Konya PB 21 Sıvas Y 17 Antalya B 29 Adana B 28 Mersin B 28 Diyarbakır B 24 Şanlıurfa B 27 Mardin B 21 Siirt B 22 Hakkâri PB 14 Van PB 14 Kars B 13 Oslo Y 13 Helsinki Y 11 Stockholm Y 13 Londra Y 16 Amsterdam Y 20 Brüksel Y 19 Paris Y 20 Bonn Y 16 Münih Y 19 Berlin PB 20 Budapeşte Y 17 Madrid PB 23 Viyana Y 14 Belgrad Y 26 Sofya PB 27 Roma PB 21 Atina B 24 Zürih Y 22 Moskova Y 11 Aşkabat B 25 Astana B 27 Taşkent B 27 Bakû B 20 Bişkek B 28 Tiflis B 28 Kahire B 28 Şam PB 30 Ülkemizin kuzey ve iç kesimleri parçalı çok bulutlu, Trakya, Mar- mara’nın güneydoğu- su, Batı Karadeniz, Orta ve Doğu Karade- niz’in iç kesimleri, İç Anadolu’nun kuzeyi ile Sakarya, Kars ve Ar- dahan çevreleri sa- ğanak, diğer yerler az bulutlu geçecek. 14 MAYIS 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI 19 GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada Neden? Çünkü medyanın “ortak değerleri” oluşturulama- dı, oluşturulmaya çalışılsa da yaşama geçirilemedi... Örneğin “etik” sözcüğünün tarifini bile herkes kendine göre yapacaktır. Genel bir anlatımla medya ve etik, üç ana kolda sü- tuna yatırılabilir: 1- Mesleki etik. 2- Kurumsal etik. 3- Bireysel etik. Mesleki olarak ortak bir değerler bütününün, eti- ğin oluşması, gazetecilik örgütlerinin başlıca hede- fi. Ancak medyadaki dağınıklık buna izin verecek gi- bi görünmüyor. Kurumsal olarak tek tek yayın organlarının kendi içinde yayın ilkeleri, etik değerler oluşturması da uzun ömürlü olmuyor. Yayın organının sahipliğini doğru- dan ilgilendiren bir gelişme her şeyin önüne geçiyor. Geriye bireysel etik kalıyor. Yani gazetecinin ken- di değerlerini oluşturması, bunlardan ödün verme- mesi... Sayıları çok az da olsa bu tür meslektaşları- mızın olması, her şeye karşın umudu diri tutuyor. Mektupta peşrev olmaz... Girişi uzun tuttum ama, yukarıdaki üç şıkkın da vicdanına söylemek istediğim şeyler var... 1- Benim şahsımda yargılanmakta olan bir gaze- teci değil, gazetecilik. Bir gazetecinin arşivine el ko- yup, onu istenilen biçime sokup buradan suç üret- mek başka bir anlam taşımaz. 2- Eğer mesleğimizde, “benim görüşümde olma- yan gazeteciye her türlü suç yüklenebilir, yorumun ha- beri de benden” anlayışı öne çıkarsa ne olur? Her ga- zetecinin başına, her an, her türlü hukuksal sorun ge- lebilir. Bu sorunun ne kadarı hukuk içinde ne kada- rı dışında olur, onu da kimse kestiremez. 3- Her gazetecinin bir yazış biçimi, bu mesleği ya- pış biçimi vardır. Eğer bu biçim sorgulanırsa, kimse kimsenin yöntemini onaylamaz. Bu noktada her türlü eleştiriye evet. Haber kaynaklarıyla yakınlık- uzaklık, haberlerin-yorumların içeriği-hedefi, her şe- yi eleştiri konusu olabilir. Ancak bunu “suç üretme” konusu haline getirmek çok tehlikelidir. O zaman ga- zetenin kaderi bambaşka kişilerin eline geçecektir. Böyle bir şeye alkış tutmak, en hafif anlatımla gaze- teciliğin sınırlarının çizimini başkalarına teslim etmek anlamına gelir. 4- Voltaire’in, “Düşüncelerine katılmıyorum ama, düşüncelerini özgürce ifade etmen için canımı bile ve- ririm” sözünü neredeyse tam tersine dönüştürmek üzereyiz. “Düşüncelerine katılmıyorum, o halde canın çıksın.” Biz gazeteciler Voltaire’in evrenselleşmiş sözünün hakkını vermeyeceğiz de kim verecek? 5- Eğer bir gazetecinin kalemine silah, arşivine de mühimmat gözüyle bakılırsa, kaç meslektaşımız dı- şarıda kalır? 6- Yeniden altını çizmek isterim; her türlü mesle- ki eleştiriye ‘evet’, düşünsel çatışmaya evet... Mes- leğimizin tarihi yazar atışmaları, çatışmalarıyla dolu değil mi? Ancak gazetecilik mesleğinden suç üretil- meye çalışıldığında buna tüm medyanın, medya ku- ruluşlarının, gazetecilerin karşı durması gerekir. Bu- nu yaparken tabii ki ilk özen gösterilmesi gereken de- ğer şudur: Hukukun üstünlüğü! Elbette gazeteci de yargılanır. Herhangi bir ayrıcalığı olamaz. Ancak gazeteciye “yazılarında, haberlerinde hükümeti devirmeye çalıştın” denirse işin şekli deği- şir. Bir milletvekili için “kürsü” neyse, gazeteci için “sü- tun” odur. Böyle bakılması gerekir. Yukarıda sıraladıklarımın “gazetecilik etiği” taslak denemesi olarak algılanmasını dilerim. Gazeteciler birbirlerine karşı özensiz olursa, top- luma ne verebilir? 1. KOŞU: F: Yõldõzcankõzõ (10), P: Damlasel (3), PP: Harbiye (6), S: Esmergül (5). 2. KOŞU: F: Sön- mezalp (4), P: Tüzünsoy (8), PP: Ersoyhan (1), S: Akasoy (3). 3. KOŞU: F: Dağ Balõ (4), P: Emine Hatun (5), PP: Dağ Ateşi (3), S: Asiye (1). 4. KOŞU: F: Zeytin Da- lõ (2), P: Ayçelik (5), PP: Carlos Girl (3), S: Dove Lamore (4). 5. KOŞU: F: Gölgem (2), P: Nazlõ Ca- nan (9), PP: Tülay (6), S: Hele (4).6. KOŞU: F: Ulu- doruk (5), P: Zülfikar Veli (2), PP: Ginobili (6), S: Halas (9). 7. KOŞU: F: Bottlebeetle (1), P: Çakõl- han (4), PP: Aeneas (2), S: Meksikalõ (6). 8. KO- ŞU: F: Cibek (5), P: Rüzgarõm (8), PP: Aysoylu (4), S: Esincik (7). 9. KOŞU: F: Sep- tember Dancer (8), P: Revan Kõ- zõ (6), PP: Miss Karaköse (3), S: Restless Girl (13). ALTILI GANYAN 2 2 5 1 5 8 5 9 2 4 6 3 6 6 3 4 4 13 7 1 5/11 Ekonomi Servisi - Türkiye’nin farklõ alanlarda yetiştirdiği, uluslararasõ plat- formlarda ülkemizi temsil etmiş kõrk aka- demisyen, emekli büyükelçi, sanatçõ, emek- li silahlõ kuvvetler mensubu, siyasetçi, hu- kuk insanõ, basõn mensubu, iş insanõ ve bü- rokrat Global İlişkiler Forumu (GİF) adõy- la bir dernek kurdu. Dernek, dünyada hõz- la değişen dinamiklerin Türkiye’ye ve in- sanlõğa azami fayda sağlamasõna ve bu ge- lişmelerin oluşturacağõ tehditlerin asgariye indirilmesine destek olmayõ amaçlõyor. GİF’in ilk genel kuruluna kadar Rah- mi M. Koç’un başkanlõğõnda, Hanzade Doğan Boyner, Hasan Çolakoğlu, Me- tin Fadıllıoğlu, Memduh Karakulluk- çu, Sönmez Köksal, Gülsün Sağlamer ve Özdem Sanberk’ten oluşan geçici yö- netim kurulu görev yapacak. GİF ulus- lararasõ alanda araştõrma, tartõşma ve ça- lõşmalar yürütecek. Türkiye’de ve dünyada toplum için önemli hizmetlerde bulunmuş liderleri davet ederek tartõşma platform- larõ yaratacak. Çalõşma gruplarõ oluştu- rarak ürettiği tespit ve politika analiz ra- porlarõnõ yayõmlayacak. Yönetim kurulu üyeleri dõşõnda Vural Akışık, Piraye Antika, Pekin Baran, Sü- her Pekinel Baran, Fatih Birol, Edip Başer, Aslı Başgöz, Feyyaz Berker, Gülsün Bilgehan, Yılmaz Büyüker- şen, Yavuz Canevi, Hikmet Çetin, Sa- lim Dervişoğlu, Ömer Dinçkök, Ali Doğramacı, Turgay Durak, Bülent Ec- zacıbaşı, Tarhan Erdem, Cemal Ka- fadar, Vili Kamhi, Üner Kırdar, Cem Kozlu, Muhsin Mengütürk, Gülru Ne- cipoğlu, Altan Öymen, Ersin Özince, İl- ter Türkmen, Rıza Türmen, Tomris Türmen, Solmaz Ünaydın, Rona Yır- calı ve Volkan Vural gibi isimler de GİF’in kurucularõ arasõnda yer alõyor. İLHAN TAŞCI ANKARA - Ergenekon dava- sõnõn 85. duruşmasõnda izlenen görüntü kayõtlarõnda, soruştur- mayõ tartõşmalõ kõlacak bilgiler yer aldõ. Görüntülerde, ilk Ergenekon bombalarõ olarak adlandõrõlan patlayõcõlar, Ümraniye’deki ge- cekonduda “bulunmadan” önce polis bürosunda kayda geçiriliyor, daha sonra gecekonduda olay ye- ri tutanağõ düzenleniyor. Erge- nekon adõnõn savcõlar tarafõndan kayda geçirildiği 21 Ocak 2008 tarihinden 7 ay önce polislerin bu isimle soruşturmayõ anmalarõ da dikkat çekiyor. Soruşturma kap- samõnda daha önce de benzer durumlarla karşõlaşõlmõştõ. Erge- nekon soruşturmasõndaki “yalan beyan ve sahte belgelerden” bazõlarõ şöyle: Sahte MİT raporu: İddia- namede, “Çok Gizli” ibareli 2 Şubat 1993 tarihli, MİT’ten Baş- bakanlõk’a gönderilen “Uğur Mumcu’yu öldürmek amacıy- la, ABD haber alma Servisi CIA denetiminde, İsrail kont- rolünde… altı kişilik özel timin botla Türkiye’ye giriş yaptık- ları”na ilişkin belge yer aldõ. Belge eski MİT Müsteşarõ Sön- mez Köksal imzasõnõ taşõyordu. Bir başka MİT belgesinde ise Mumcu suikastõnda İran İstih- barat Bakanlõğõ SAVAMA’nõn bazõ kollarõnõn kullanõldõğõ konusu yer aldõ. MİT Müsteşarlõğõ sav- cõlõğa gönderdiği yazõda, her iki belgenin de sahte olduğunu du- yurdu. Belgeler yine de iddiana- mede yer aldõ. Sabancı cinayeti: İddiana- meye giren gizli damgalõ Saban- cõ Center konulu MİT belgesinde de katiller Mustafa Duyar, Feh- riye Erdal ve İsmail Akkol’un, Türk istihbarat birimlerince kul- lanõldõğõ, DHKP-C örgütünün ci- nayeti para karşõlõğõ üstlendiği, ci- nayeti Susurluk kazasõnda ölen Abdullah Çatlı, eski İstanbul Emniyet Müdür Yardõmcõsõ Hü- seyin Kocadağ’õn organize etti- ği, Hüseyin Pepekal’õn da sui- kastçõ olarak kameraya yansõdõğõ iddia edildi. MİT, bu belgenin de dezenformasyon çalõşmasõ oldu- ğunu açõkladõ. Sahte dayanak: Soruştur- mada kilit isim olarak adlandõrõ- lan Tuncay Güney’in 2001 yõ- Uras’ın müdahillik istemine ret Mehmet Ağar’õn Emniyet Genel Müdürü olduğu döneme ilişkin yargõlanmasõna devam edildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Meh- met Ağar’õn, Susurluk davasõ kapsamõnda, Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemle ilgili “cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluş- turduğu” iddiasõyla yargõlandõğõ davada, Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Susurluk davasõ hükümlüsü Yaşar Öz’ün ta- limatla ifadesinin alõnmasõna karar verildi. Duruşmada, ÖDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras ile 13 Ağustos 1993’te PERPA İş Merkezi’nde polisin düzenlediği operas- yonda yaşamõnõ yitiren Mehmet Salgın’õn an- nesi Çiçek Salgın ile kõz kardeşi Fatma Yıl- dırım’õn avukatlarõ müdahil olma talebinde bulundu. Uras, talebinin gerekçesini açõk- larken Susurluk kazasõndan bu yana de- mokrasi dõşõ arayõşlar, kontrgerilla faaliyet- leri karşõsõnda kamuoyunun sesi olmaya ça- lõştõğõnõ belirterek bu nedenle davaya katõl- mak istediğini söyledi. Salgõn ve Yõldõrõm’õn avukatlarõ adõna söz alan Taylan Tanay ise “Mehmet Salgın’ın 4 arkadaşıyla birlik- te kontrgerilla tarafından katledildiğini” iddia etti. Olay tarihinde Ağar’õn Emniyet Ge- nel Müdürü olduğunu, operasyona katõlanlar arasõnda Ayhan Çarkın’õn bulunduğunu kaydeden Tanay, soruşturmanõn bu yönde ge- liştirilmesi gerektiğini savundu. Yaşar Öz’ün ifadesi alınacak Operasyonun, davaya konu suç örgütünün faaliyetleri kapsamõnda olduğunu ileri süren Tanay, davanõn, bu suç örgütünün eylemlerinin ortaya çõkarõlmasõ için fõrsat olduğunu söyle- di. Cumhuriyet savcõsõ Kubilay Taştan, id- dianamede yer alan olaylarla ilgili doğrudan zarar görmemiş olmalarõ nedeniyle müdahil- lik istemlerinin reddedilmesini talep etti. Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulu- nan Yaşar Öz’ün açõklamalarõnõn basõna yan- sõdõğõna işaret eden Taştan, internette de yer alan açõklamalarõn bir örneğinin cumhuriyet başsavcõ vekilliği tarafõndan dosyaya sunul- duğunu belirtti. Taştan, yargõlamaya esas teşkil eden olaylar doğrultusunda Öz’ün tanõk sõfatõyla ifadesinin alõnmasõ için Tekirdağ Ağõr Ceza Mahkemesi’ne talimat yazõlmasõnõ istedi. Mahkeme heyeti, müdahillik taleplerinin reddine ve Yaşar Öz’ün tanõk olarak talimat- la ifadesinin alõnmasõ için müzekkere yazõl- masõna karar vererek duruşmayõ erteledi. Soruşturma kapsamõnda çok sayõda sahte bilgi ve belge gündeme geldi Ergenekon’un sahte belgeleri lõnda otomobil kaçakçõlõğõndan gözaltõna alõndõğõ anlaşõldõ. So- ruşturma dosyasõna Güney’in emniyetteki sorgu görüntüleri girdi. Güney ifadesinin işken- ceyle alõndõğõnõ söylemesine kar- şõn bu durum göz önünde bulun- durulmadõ. Soruşturmanõn 1.5 yõ- lõnõn geride kaldõğõ dönemde MİT’ten mahkemeye bir Güney sorgu görüntüsü iletildi. Çözüm- lenen ses kayõtlarõnda Güney’e iş- kence yapõldõğõ belirlendi. Sorgucu örgütten yatı- yor: Güney’in İstanbul Emniye- ti’ndeki sorgusunun yapõldõğõ şu- benin o dönemki şefi Adil Serdar Saçan’dõ. Ergenekon kapsamõn- da Saçan da örgüt üyeliğinden tu- tuklandõ. Böylece ilginç bir durum da ortaya çõktõ: Saçan üyesi ol- duğu örgütü deşifre edebilmek için Güney’e işkence yapmõştõ. Danıştay yalanı: Danõştay ve gazetemize yönelik saldõrõlar- dan müebbet hapis cezasõ alan Os- man Yıldırım, Ergenekon so- ruşturmasõnda gizli tanõk oldu. Yõldõrõm, 30 Nisan 2006 tarihin- de Ataşehir Migros önünde Al- parslan Arslan’la buluştuğunu, daha sonra da Muzaffer Te- kin’in üç el bombasõ vererek 500 bin dolar karşõlõğõnda gazetemizin bombalanmasõnõ istediğini, ken- disinin de bunu kabul ettiğini söyledi. Gazetemiz avukatlarõ- nõn girişimiyle ifadede ismi ge- çenlerin telefon dökümleri ve baz istasyon sinyalleri araştõrõldõ. Dokümanlara göre; sanõklardan hiçbiri o tarihte Arslan ve Yõldõ- rõm ile görüşmemişti. 40 ünlü akademisyen, sanatçı, eski asker, bürokrat ve iş insanı Türkiye için el ele verdi Global İlişkiler Forumu kuruldu DİKMENER ÖDÜLÜ TAŞÇI’YA Müfit Alaçalı, Yalçın Bayer, Fikret Dağlıoğ- lu, Orhan Erinç, Yalçın Eryalçın, Doğan Ka- tırcıoğlu, Ergin Konuksever, Turgay Olcayto, Deniz Som, Yılmaz Tunçkol ve Ulvi Yanar- dağ’dan oluşan Seçici Kurul, İlhan Taşcõ’yõ 1-2 Haziran 2008 tarihlerinde “Tüm Ülke İzleni- yor” ve “Türkiye Üç Koldan Dinleniyor” baş- lõğõyla Cumhuriyet gazetesinde yayõmlanan ha- berleriyle ödüle değer gördü. 2 yõl önce kaybetti- ğimiz gazeteci Turhan Narler adõna konulan “Yerel Gazetecilik Ödülü”nü ise Anadolu Ajansõ Çanakkale muhabiri Mehmet Bayer ka- zandõ. Ödüller, 18 Mayõs Pazartesi günü Cağa- loğlu’ndaki Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Bur- han Felek Konferans Salonu’nda saat 17.00’de düzenlenecek törenle sahiplerine verilecek. 90 yıl sonra aynı ruh Tandoğan Mitingi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bilim ve Ütopya Kooperatifi Başkanõ Prof. Dr. Semih Koray, “17 Mayıs’ta Tandoğan, 19 Mayıs’ın bağımsızlıkçı ruhunun ve ulusun kendi geleceğini kendi eline alma iradesinin tecelli edeceği alan olacaktır” dedi. Koray, ADD’nin öncülüğünde, Tandoğan Mey- danõ’nda gerçekleştirilecek Cumhuriyet Mitingi’ne ilişkin dün, birinci TBMM binasõ önünde basõn açõklamasõ yaptõ. Koray, “19 Mayıs 1919, milletin kendi geleceğini kendi eline alma iradesinin Anadolu’ya ayak bastığı gündür. 90 yıl sonra yeniden ‘milli dava’larımızın yerine emperyalizmin dayatmala- rının geçirilmeye çalışıldığı günleri yaşıyoruz” diye konuştu. Türkiye’de ilk kez bir üniversitenin iki ayrı fa- kültesi aynı anda fahri doktora unvanı verdi. Bo- ğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi ile Mühen- dislik Fakültesi, ÇYDD Başkanı Prof. Türkan Saylan’ı fahri doktora unvanına layık gördü. Üniversite rektörü Prof. Kadri Özçaldıran, Say- lan’ın “doktorunun izin vermemesi” nedeniyle törene katılamadığını belirterek fahri doktora be- raatını ile cüppelerini İstanbul Üniversitesi Ec- zacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Filiz Me- riçli’ye teslim etti. Saylan, barkovizyondan ya- yımlanan konuşmasında, üniversitenin verdiği unvandan ötürü duyduğu memnuniyeti dile ge- tirdi. Törende bir konser veren Fazıl Say, “Tür- kan Saylan’ın izinden gitmekten asla pişmanlık duymuyacağım” dedi. (SERKAN YILDIZ) SAYLAN’A ÇİFTE DOKTORA Baştarafı 1. Sayfada Reina’ya Ergenekon baskını İstanbul Haber Servisi - İstanbul polisi, “Ergenekon” soruşturmasõ kapsamõnda, Üskü- dar’da bulunan bir eve operasyon düzenleyerek, ünlü eğlence merkezlerinden Raina’nõn güven- lik müdürlüğünü yapan, emekli SAT komando- su Ergin Geldikaya’yõ gözaltõna aldõ. Evde yapõ- lan aramalarda çok silah ve mühimmat ele geçi- rildiği öne sürüldü. Akşam saatlerinde ise Re- nia’ya baskõn düzenleyen polis, Geldikaya’nõn büro olarak kullandõğõ odasõnda incelemelerde bulundu. Geldikaya’nõn kullandõğõ bilgisayar ve bazõ malzemelere el konulduğu kaydedildi. Orhan Pamuk’a fahri doktora FLORANSA (AA) - İtalya’daki köklü eği- tim kurumlarõndan Floransa Üniversitesi, Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk’a dün düzenlenen bir törenle, uluslararasõ edebiyat ve kültür araştõr- malarõ dalõnda fahri doktorluk unvanõ verdi. Bir gazetecinin kendisini Doğu ile Batõ arasõnda köprü olarak nitelemesine tepki gösteren Pamuk, “Bu klişe bir laf. Ben asla köprü olduğumu söy- lemedim. Benim kitaplarõm farklõ kültürlerin bir- birini daha iyi anlamasõnõ sağlõyorsa buna bir iti- razõm olmaz. Eski ABD başkanõ Bush’u sinir et- mek için asla oturup bir kitap yazmam. Bu ko- nuda, bir-iki küçük espiri yeter, artar bile” dedi. Baz istasyonunda örnek karar İstanbul Haber Servisi - Üsküdar Acõba- dem’de ceza hukukçusu Prof. Dr. Ersan Şen, eşi Arife Şen ile komşularõ işadamõ Şahin Şahin’in avukatõ Barõş Çabuk’un sokaktaki elektrik dire- ğine kurulu bulunan baz istasyonunun kaldõrõl- masõ için Üsküdar 4. Asliye Hukuk Mahkeme- si’ne açtõklarõ davadan “insan yaşamõnda tehlike ve kaygõ yarattõğõ” yönünde karar çõktõ. Baz is- tasyonunun kaldõrõlmasõ yönünde verilen karar, Yargõtay 4. Hukuk Dairesi’nce de onandõ. ŞANS TOPU ÇEKİLDİ: 6, 10, 17, 19, 34 + 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle