Katalog

CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 4 NİSAN 2009 CUMARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL Dinlence PENCERE Fotoğraf ve Harita... Medyada dolaşan laflara bakarsanız Cemil Çi- çek de Ergenekoncu imiş... Seçim sonuçları haritasına bir göz atınca de- miş ki: “- Ermeni sınırına dayandılar...” Kimler?.. Etnikçiler.. Kıyamet kopuyor bu yüzden... Peki, yalan mı?.. Çok partili rejim Türkiye’de ‘sağ-sol, sermayeci- emekçi’ yelpazesini çoktan yitirdi... Nereye oturdu?.. ? Anadolu’da kıyılar laik.. ? Göbekte dinciler.. ? Güneydoğuda etnikçiler.. Fazla lafa da gerek yok, seçim sonu harita- sındaki üç renk herkesin ilk bakışta gözünü alı- yor... Ve artık herkes Obama’yı bekliyor... ABD Başkanı’nın bir cebinde Kürdistan ba- ğımsızlığı varmış.. Öteki cebinde Ermeni soykırımı tehdidi... Medyada yorum üstüne yorum yapılıyor, Mü- tareke basını şıkır da şıkır oynuyor... Oysa bizim RTE, Hüseyin Obama ile Türkiye’ye gelmeden önce Londra’da görüştü... Nasıl?.. G-20 doruğunda... Yazarımız Özgen Acar fırsat kaçırır mı?.. Londra’dan iki toplu fotoğrafı köşesinde ya- yımlayıverdi... Birinde çeşitli ülkelerin İngiltere başkentinde bu- luşan liderleri yan yana... Ama, o ne?.. Bizim Başbakan Erdoğan, objektife Obama’nın yanında poz veriyor... Öteki resim İngiliz Kraliçesi 2’nci Elizabeth’in lider eşlerine verdiği yemekte topluca çekilmiş ha- tıra fotoğrafı... Ama, o ne?.. Bizim RTE’nin tesettürlü eşi Emine Hanım da Michelle Obama’nın omuz başında... Özgen Acar, Emine Hanım’ı yazısında kutluyor: “- ...Helal olsun Emine Hanım’a... O da ne yap- mış etmiş, eşinin ABD Başkanı’nın yanında aile fo- toğrafı çektirdiği gibi, kendisi de Bayan Obama’nın yanında yer almasını bilmiş...” İkisine de helal olsun... Ama asıl önemli olan bu değil... Obama nasıl olsa Ankara’ya geliyor, bizimki- lerle çeşitli fotoğrafları çekilecek... Önemli olan Obama’nın cebindekiler... Ve önemli olan fotoğraf değil... Harita... Türkiye haritası... Bu gidişle ‘Milli Misak’ haritası herkesin cebinde bir hatıra fotoğrafı gibi kalacak... Vatanseverleri Ergenekon tertibiyle sindirme- ye çabalayan bu iktidar, Türkiye haritasını par- çalamaya doğru çekiştiriyor... Günümüzün en çarpıcı siyasal fotoğrafı bu... A zerbaycan topraklarõ- nõn işgali son bulma- dan sõnõrõn açõlmasõ, Azerbaycan-Türkiye ilişkilerine onarõmõ güç zarar verir! Kendisine saygõ bekleyen her ül- kenin dõş politikasõ uzun hedefli ulusal çõkarlara dayanõr. Değişen hü- kümetlerle ulusal politika kolayca değişmez. Türkiye’nin Azerbaycan politikasõ, Azerbaycan’õn bağõm- sõzlõğõnõ elde edişinden bu yana tu- tarlõ bir çizgide sürmüştür. Erme- nistan işgal ettiği Azerbaycan top- raklarõndan çekilmediği sürece, Tür- kiye, Ermenistan sõnõrõnõ açmamakta kararlõdõr. Günümüze değin bu ko- nuda en ufak bir kuşku bulunma- maktaydõ. Son aylarda Türkiye’nin bu politikasõnõn değişebileceği kuş- kusu, Azerbaycan’da siyasileri ve ka- muoyunu büyük ölçüde tedirgin et- meye başlamõştõr. Ermenistan öteden beri dõşa açõ- labilmek, ticari ve ekonomik ilişki- lerini geliştirebilmek için, Türkiye sõ- nõrõnõn açõlmasõnõ istemektedir. Tür- kiye bu isteme olumlu yaklaşmak- tadõr. Ancak Ermenistan’õn 1987’de Rus ordusunun yardõmõyla işgal et- tiği Azerbaycan topraklarõndan çe- kilmesi ve Dağlõk Karabağ sorunu- na barõşçõl bir çözüm bulunmasõnõ çok haklõ olarak şart koşmaktadõr. Bilindiği gibi Azerbaycan toprakla- rõnõn yüzde 20’ye varan kõsmõ henüz Ermenistan’õn işgali altõndadõr. Bu işgalle birlikte 800 bin Azerbaycanlõ öteden beri yaşadõklarõ topraklarõn- dan sürülmüştür. Bu insanlar Bakû ve diğer kentlerde geçici olarak ya- şamakta ve eski topraklarõna dön- meyi beklemektedirler. Ermenistan bu topraklarõ işgal ederken başta Ho- calõ halkõnõ olmak üzere çok sayõda Azerbaycanlõyõ da katletmiştir. Barışçıl çözüm uğraşı Bu konu, Azerbaycan halkõnõn unutamayacağõ en derin yarasõdõr. Azerbaycan halkõ çok haklõ olarak iş- gal altõndaki topraklarõnõ geri almakta kararlõdõr. Bu, Azerbaycan’õn vaz- geçemeyeceği ulusal politikasõdõr. Azerbaycan bu sorunu barõşçõ yol- dan çözebilmek için büyük bir siyasi uğraş vermektedir. Doğru olan da ba- rõşçõl çözümdür. Federal Almanya Milletvekili ve Avrupa Parlamenter Meclisi üyesi olarak, Kafkas ülkeleri ve bu bölge sorunlarõnõn barõşçõl çözümüne kat- kõ, görevlerim arasõnda yer almak- tadõr. Aliyev’in endişesi Son olarak 17 Mart 2009 tarihin- de Avrupa Konseyi’nden 5 millet- vekiliyle Bakû’da bulunduk ve Cum- hurbaşkanõ Sayõn İlham Aliyev ta- rafõndan kabul edildik. Sayõn Aliyev bu görüşmede, Türkiye’nin Erme- nistan sõnõrõnõ açabileceği endişesi- ni dile getirdi. Daha sonra gö-rüş- tüğüm Azerbaycan milletvekilleri de bu kuşkunun Azerbaycan kamuo- yunu son aylarda çok yakõndan il- gilendirdiğini vurguladõlar. Med- yada da bu kuşkuya yer veren yazõ- lar yayõmlanmaktadõr. Ermenistan işgali son bulmadan, Türkiye öteden beri izlediği ulusal politikasõnõ bir tarafa iterek Erme- nistan’a sõnõrlarõnõ açarsa dost ve kar- deş ülke Azerbaycan ile ilişkileri onarõmõ çok zor ve derin izler bõra- kacak bir yara alacaktõr. Azerbaycan halkõnõn Türkiye’ye duyduğu gü- venin ciddi olarak sarsõlmasõnõn ya- nõ sõra Türki cumhuriyetlerde de bü- yük bir güven bunalõmõ yaşanacak- tõr. Cumhurbaşkanõ sayõn İlham Ali- yev ve Azerbaycan’da herkes, böy- Ermenistan Sõnõrõ Konusu... Prof. Dr. Hakkı KESKİN Federal Almanya Sol Parti Milletvekili Ermenistan işgal altõndaki Azerbaycan topraklarõndan çekil- meden Türkiye’nin Ermenistan sõnõrõnõ açmasõ, Türkiye’nin uzun hedefli ulusal çõkarlarõyla asla bağdaşmamaktadõr. Kaş yapayõm derken göz çõkaracağõ unutulmamalõdõr.KİMİ devlet adamlarına ya da yüksek mevkilerde bulunan başka insanlara kızdığınız olur bazen. “Şu sırada tatile git- mek olur mu?” dersiniz. Ülkenin dış iliş- kilerinde sıkışık durumlar vardır, ekonomi kriz geçirmektedir, dünyada kritik ge- lişmeler olmaktadır; bütün bunlar varken, başkenti ya da önemli mevkii bırakıp da gitmenin nedenini anlayamaz ve kızar- sınız. Şu sıra, “Sayın Başbakan biraz tatil yapsa iyi olur” diyecek olanlara da kı- zacaksınızdır mutlaka. “Şu aşamada devlet işlerinin başından ayrılıp bir yer- lere tatile gitmesini tavsiye etmek mü- nasebetsizlik değildir de nedir?” dersi- niz herhalde. Ama şaka bir yana, Sayın Başbakan birkaç gün bir köşeye çekilse ger- çekten iyi olur. Hiç değilse, Obama zi- yareti bittikten sonra. Gerçi, bu önemli ziyaret olmadan önce gitseydi daha da iyi olurdu ama, artık çok geç. Her neyse, sonrasında he- men ve mutlaka gitmeli. “Öyle şey olur mu? Seçim sonuçları- nın Güneydoğu’dan verdiği işaret ayrı- lıkçılığın gemi azıya aldığını, oralarda pek yakında can sıkıcı olaylar olabileceğini gösteriyor; Amerika Afganistan’a asker istiyor; kriz teğet geçmeyip ekonomiyi delip geçmekte; ayrıca, iktidar partisi için- de galiba önemli gerginlikler, kırgınlıklar var” gibi sözler edebilirsiniz. Haklı olabilirsiniz ama, yine de gitsin, dinlensin. Hem de, özellikle şu son olay dola- yısıyla. Çünkü, istifa konusunun basına sız- masından ötürü altı bakanı için ağzından çıkan “dışına koyarım” sözündeki “dış”, parti kapısının dışıdır; aynı zamanda baş- bakan olan bir parti liderinin bakanlar için böylesine gurur kırıcı konuşması sinir bozukluğunun belirtisi sayılmaz mı? Oysa, ağır sorumluluğunu Sayın Baş- bakan’ın taşıdığı ağır devlet işleri sağ- lam sinir ister. Hele Türkiye gibi kritik bir coğrafyada bulunan ve çeşitli etnik kö- kenlerden oluşan “ulus” yapısı büyük özen isteyen bir ülkede. Günlük dile iyice yerleşmiş ve her- kesçe anlaşılır olmuş yabancı söz- cükler için çoğu zaman gereksiz sayı- lan, hatta alay konusu olan Türkçeleş- tirmelerin yararı gün geçtikçe daha iyi anlaşılıyor. Arapçadan aldığımız tatil sözü, okulların ve fabrikaların durması anlamına da geldiği için hep beynin ve sinir sisteminin durmasını akla getirir. Oy- sa, birkaç günlük “dinlence” boyunca kırda gezerken, balık avlarken, kâğıt oy- narken bunlar durmaz, dinlenmiş olarak çalışır. Ama başka bir ortamda ve havada ça- lıştıkları için, bir önceki ortamların ze- hirinden arındıkları için iyi ve sağlıklı ka- rarlar almaya zemin hazırlayarak. [email protected] le bir adõmla, Ermenistan üzerindeki baskõnõn kal- kacağõnõ ve işgal altõnda- ki topraklarõn barõşçõl çö- zümünün büyük ölçüde olanaksõzlaşacağõnõ dü- şünmektedirler. Gerçekten de Ermenis- tan böylece işgal ettiği Azerbaycan topraklarõn- dan çekilmeye zorlana- mayacağõ bir rahatlõğa ka- vuşacaktõr. Bu yön deği- şimi Azerbaycan halkõna ve hatta bu sorunun ba- rõşçõl yoldan çözümüne darbe vuran bir politika olacaktõr. Öte yandan Türkiye’nin sõnõrlarõnõ açmasõyla Er- menistan lobisinin Tür- kiye karşõtõ politikalarõn- dan artõk vazgeçeceğini sanmak, büyük bir yanõl- gõdõr. Ermeni lobisi 1915 olaylarõnõ Türkiye’ye “soykırım” olarak kabul ettirme çabasõndan asla vazgeçmeyecektir. Çünkü bu lobiyi yürütenler bu işi bir meslek olarak yap- maktadõrlar. Amerika Birleşik Dev- letleri öteden beri bu lo- bicileri, Türkiye’ye karşõ bazõ önemli isteklerini Türkiye’ye kabul ettire- bilmenin önemli bir aracõ olarak kullanmaktadõr. Türkiye artõk yõllardõr De- mokles kõlõcõ olarak kul- lanõlmakta olan bu politi- kayla hesaplaşmaya ken- dini hazõrlamalõdõr. Tarihi yaralar karşılıklı sarılmalı Türkiye’nin Ermenis- tan ilişkilerini iyi komşu- luk temelinde her anlam- da geliştirmesi hiç kuşku- suz büyük önem taşõmak- tadõr. Bu amaçla da tabii ki Türkiye, Ermenistan sõ- nõrlarõnõ açmalõ, ticari ve ekonomik ilişkilerin ge- lişmesine katkõda bulun- malõdõr. Bu nedenle Cum- hurbaşkanõ Sayõn Gül’ün Ermenistan ziyareti olum- lu bir adõmdõr. Türkiye- Ermenistan arasõndaki ta- rihi yaralarõn, tek yönlü suçlamalar bir tarafa bõ- rakõlarak karşõlõklõ olarak sarõlmasõ son derece ge- rekli ve yararlõ olacaktõr. Ermenistan işgal altõn- daki Azerbaycan toprak- larõndan çekilmeden Tür- kiye’nin Ermenistan sõ- nõrõnõ açmasõ, Türkiye’nin uzun hedefli ulusal çõkar- larõyla asla bağdaşma- maktadõr. Kaş yapayõm derken göz çõkaracağõ unutulmamalõdõr. Başbakan Sayõn Erdo- ğan’õn bu kuşkularõ ivedi olarak gidermesi ve Tür- kiye’nin öteden beri izle- mekte olduğu ulusal poli- tikasõnõn aynen sürmekte olduğunu önemle vurgu- lamasõ, Azerbaycan-Tür- kiye ilişkilerinin geleceği bakõmõndan büyük önem taşõmaktadõr. Türkiye’nin bu ulusal politikasõnõ ka- rarlõlõkla sürdürmesi için muhalefeti de göreve ça- ğõrõyorum.