16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 NİSAN 2009 CUMARTESİ 6 HABERLER CMYB C M Y B teknosa.com 444 55 99 Satellite L300-1EF ® Pentium® ® ® ® 1.380 ,67 TL 799,00 $+KDV Satellite A300-20F ® ® ® ® ® ® ® ® ® Toshiba Portégé A600-133 ® ® ® Duo ® ® ® 1.726 ,27 TL 999,00 $+KDV 2.734,03 TL 1.699,00 $+KDV Hediye 1 USD = 1,49 TL3 Hediye Satellite A300-20C® Pentium® ® ® ® ® BLUETOOTH YÜZ TANIMA WEBCAM 3 GB DDR2 RAM 250 GB SATA HDD 1.553 ,47 TL 899,00 $+KDV Axess ve Bonus’a özel taksit! 1 aya varan 10 1 2 Advantage ve CardFinans ile taksit! 2 5 155,34 TL x 10 taksit 138,06 TL x 10 taksit YÜZ TANIMA WEBCAM 4 GB DDR2 RAM 250 GB SATA HDD 172,62 TL x 10 taksit 273,40 TL x 10 taksit 2 GB DDR2 RAM 250 GB SATA HDD WEBCAM SIM KART YÜZ TANIMA PARMAK 12.1” WXGA LCD EKRAN YÜZ TANIMA WEBCAM 3 GB DDR2 RAM 250 GB SATA HDD HediyeHediye Almanya Türkiye’deki 15 kişinin ifadesinin alõnmasõnõ istedi, Adalet Bakanlõğõ görmezden geliyor Akman’a Deniz Feneri koruması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Almanya’dan getirtilmesi aylarca süren ve yaklaşõk 2 aydõr da tercüme- si yapõlmaya çalõşõlan Deniz Feneri dosyasõnda yeni bir skandal daha or- taya çõktõ. Alman savcõlarõn, RTÜK Başkanõ Zahid Akman’õn da arala- rõnda bulunduğu Türkiye’deki 15 as- li 8 failin ifadesinin alõnmasõ için An- kara’dan talepte bulunduklarõ belirtil- di. Ancak Adalet Bakanlõğõ kendile- rinden böyle bir istekte bulunulmadõ- ğõnõ savundu. Almanya’daki Frankfurt Savcõlõ- ğõ’nõn, ifadesini alõp tutukladõğõ Meh- met Gürhan, Firdevsi Ermiş ve Mehmet Taşkan hakkõnda yargõla- mayõ sonuçlandõrdõktan sonra arala- rõnda RTÜK Başkanõ Zahid Akman ve Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanõ Ze- keriya Karaman’õn da bulunduğu 15 kişi hakkõnda Türkiye’den “adli yardımlaşma” kapsamõnda bazõ bil- gileri talep ettiği ve 2 aydõr hiçbir ya- nõt alamadõğõ belirtildi. Alman savcı: Bekliyoruz Adalet Bakanlõğõ yetkilileri ise Al- manya’dan böyle bir talebin yer aldõ- ğõ dosya gelmediğini belirtirken, Frankfurt Savcõlõğõ Sözcüsü Doris Müller-Scheu, adli yardõmlaşma ta- lebini içeren dosyanõn Deniz Feneri e.V. dosyasõ ile birlikte Türkiye’ye gönderildiğini söyledi. Doris Müller- Scheu, bir süre bekleyeceklerini, adli yardõm talebi çerçevesinde istedikle- ri bilgiler gelmezse kendi imkânlarõyla soruşturmayõ tamamlayacaklarõnõ ifa- de ederek şu açõklamayõ yaptõ: “Türkiye’den talep ettiğimiz bil- giler elimize ne zaman geçer, Türk makamları istediklerimizin ne ka- darını verir, yoksa hiç mi bilgi ver- mez, bunu şu anda bilmiyoruz. Al- manya’da suç teşkil eden bazı ey- lemler Türkiye’de suç olmayabilir. O zaman Türkiye bu gerekçeyle bize vermesini istediğimiz bilgileri vermeyi reddedebilir. Biz soruştur- ması devam eden bu şahısları Tür- kiye’ye gelip sorgulayamayacağı- mıza göre Türk Adalet Bakanlı- ğı’nın bizim için bu sorgulamayı ya- pıp, elde edeceği bilgileri bize yol- lamasını bekleyeceğiz. Eğer istedi- ğimiz bilgilerin gelme süresi uzarsa, o zaman daha fazla beklemeden, so- ruşturmayı kendi imkânlarımızla nasıl sonuçlandıracağımızı düşü- nürüz. Şimdilik bekliyoruz.” Savcõlõk Sözcüsü Doris Müller- Scheu’nün açõklamalarõyla ortaya çõ- kan, Almanya’nõn adli yardõm talebiyle ilgili dosyaya ilişkin Adalet Bakanlõ- ğõ Uluslararasõ Hukuk ve Dõşilişkiler Genel Müdürü Ahmet Fırat, “Benzer haberler, Almanya’daki Deniz Fe- neri dosyasının geldiği günlerde de çıktı ama bize böyle bir dosya gel- medi. Ne o zaman gelmişti ne de ara- dan geçen sürede böyle bir dosya gelmiş değil. Almanya’dan böyle bir dosya gelse bu Adalet Bakanlı- ğı’na gelir ve bunu biz kesin olarak bilirdik” dedi. CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Çirkinlikler Başbakan sonunda konuştu. “Vahim iddialar” bulunduğunu belirterek “Bu id- diaların peşine düşen, aydınlatmaya çalışan bir hu- kuk sistemimiz var” dedi. Ve şöyle buyurdu: “Bıra- kın yargı, hukuk işlesin. Ak ile kara ortaya çıksın.” Çok çirkin! Konuşmanın devamı daha da çirkin. Buram buram samimiyetsizlik ve demagoji kok- tuğu için. Demek ki bu hukuk işlerken, ak ile karayı ortaya çıkarma uğruna, her türlü kara girişimde bulunmakta bir sakınca yok. Polis dilediği saatte dilediği kimsenin evini basa- bilir. Özel yaşam, ar, namus, haysiyet, saygınlık, kişi hakkı, konut dokunulmazlığı, bu polisin keyfince ayaklar altına alınır, çiğnenir, çirkefe batırılır. Sonra günlerce iğrenç koşullarda gözaltında ka- lırsınız. Sonra şansınız varsa, onurunuz, sağlığınız zede- lenmiş olarak, darmadağın durumda serbest bıra- kılırsınız. Ama ertesi gün aynı biçimde evinizin basılmaya- cağının, yine nezarete atılmayacağınızın, bu kez tu- tuklanmaktan kurtulamayacağınızın hiçbir güvencesi yoktur. Çünkü hukuk işlemektedir ve ak ile kara ortaya çı- kacaktır! Tutuklandığınızda da, Balbay örneğindeki gibi, ilk duruşmanız iki gün değil, iki hafta değil, iki ay de- ğil, iki mevsim sonraya atılır. Hukuktan söz eden bu başbakana sormak gere- kir: Sizin hiç eviniz basıldı mı? Eşinizin, kızlarınızın iç çamaşırları hallaç pamuğu gibi atıldı mı? Minareleri süngüye benzeten sözleriniz nedeniy- le tutuklandığınızda, yargıç önüne ne zaman çıka- rıldınız? “Bırakın yargı, hukuk işlesin” diyen kişinin bu laf- ları ederken bunları da düşünmesi gerekmiyor mu? Çok çirkin! Henüz ergenlik çağına gelmemiş kız çocuklarını beyaz kefenler içinde gösteren fotoğraflar. Tam da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bay- ramı haftasında. Tam da bu bayramın tüm dünya çocuklarının bay- ramı olarak Türkiye’yi onurlandırdığı günlerde. Çocuklarımız çocuksu giysiler içinde, yüzleri mut- luluk gülüşleriyle aydınlanmış olarak değil, kefeni an- dıran beyaz çarşaflarla tepeden tırnağa kefenlenmiş olarak sergileniyor. Kutlu doğum haftası imiş. Nerede yazıyor? Kim karar verdi? Bizim çocukluğumuzda, babalarımızın dedeleri- mizin çocukluğunda, onların dedelerinin ninelerinin çocukluğunda böyle bir şey var mıydı? Nereden çıktı, kim çıkardı? Yapılan şeyin dinle ve dindarlıkla bir ilgisi bulun- madığını, 23 Nisan çocuk bayramının aydınlığına kar- şı çıkarılmış bir cumhuriyet düşmanlığı olduğunu gör- memek ve buna karşı çıkmamak için, omuzların üze- rinde acaba nasıl bir kafa taşımak gerekiyor. Çok çirkin! Çirkin ötesi! Kendisiyle söyleşi yapılan bir bayan sosyal bilimci, hâlâ, Türkiye’de Müslümanlığın baskı altında oldu- ğunu, Avrupa Birliği’ne ancak Müslüman kimliğimizle girebileceğimizi söylüyor. “Otoriter laik”likten söz ediyor. Otoriter olmaması için laikliğin nasıl olması gere- kiyor? Örneğin, kutlu doğum haftaları resmi tatil mi ilan edilmeli. Bütün okullarımızda, özel ve resmi kurumlarda mescitler, eğer bu olamıyorsa namaz kılma odala- rı mı açılmalı. Ders ve mesai saatleri cuma namazına göre mi dü- zenlenmeli? Avrupa Birliği’nin gözüne iyice sokmak için, ana- yasamızda, ülkenin ve devletin adında, dinsel kim- liğimizi belirten ifadeler ve simgeler mi yer almalı?. Mesela, bu mantığa göre, Japonya bu birliğe gi- recek olsa, hangi kimliğinin altını çizecek? Laik, uygar kimliğinin mi? Budist, ateist kimliğinin mi? Çin? Hindistan? Vb... Bu aydın kaypaklığını niteleyecek tanım bulmak çok güç. Çirkin! Çirkin ötesi! Yazı yayımlandığında “Uluslararası Direniş Şiirle- ri Festivali” için Toronto’da (Kanada) olacağım. Son günlerde tanık olduğum çirkinlikler konusunda aldığım notlar tek bir yazıya sığmaz. Nasıl olsa eksilmeyip çoğalacakları için devam ede- riz... Uzak bir ülkeye yolculuk öncesindeki bu yazıyı ise, sayısız çirkinlik örneklerinden biriyle değil, ender bir güzellik örneğiyle bitireyim. Genco Erkal örneği ile. “Marx’ın Dönüşü”nde onu hayranlıkla izlemiştim. Türkân Saylan’a ve “Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği”ne yapılan çirkinlikten sonra, büyük, onur- lu davranışı, ona duyduğum hayranlığı bin kat art- tırdı. Sevgili Genco! Sana teşekkür borçluyuz! Bu çirkinlikler ortamında nasıl bir aydın ve insan olunması gerektiğini böylesine bir incelik ve erdemlilik örneğiyle gösterdiğin için.... [email protected] Faks: (0212) 343 72 64 Kavga etnik çatışmaya dönüştü MERSİN (Cumhuriyet) - Mersin’in Akdeniz ilçesindeki Karaduvar Mahallesi’nde, 23 Nisan törenleri sõrasõnda çocuklar arasõnda çõkan tartõşma ailelerin katõlõmõyla kavgaya dönüştü. Arap kökenli yurttaşlarõn yoğunlukla yaşadõğõ mahalledeki kavga, etnik çatõşmaya dönüştü. Mevsimlik işçi olarak mahalleye göç eden Muşlu iki Kürt aileden 30 kişi mahalleden çõkarõldõ. İki aileden yüzlerce kişinin kavga etmesi nedeniyle bölgeye çevik kuvvet polisleri sevk edildi. Bu sõrada bir evden pompalõ tüfekle havaya ateş açõldõ. Olaya müdahale eden polislerden biri atõlan taşla başõndan yaralandõ. Alman savcõlar, De- niz Feneri soruşturma- sõ kapsamõnda arala- rõnda Zekeriya Kahra- man ve Zahid Ak- man’õn da bulunduğu 15 kişinin bilgisine başvurmak için Adalet Bakanlõğõ’ndan yar- dõm istedi. Aradan ge- çen iki aya rağmen, bu kişiler hakkõnda hiçbir işlem yapõlmadõ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle