Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÖRÜŞ
BEDRİ BAYKAM
Ulusum Adına Özür Dilerim
Sayın Türkan Saylan…
Sevgili Türkan Saylan Hanımefendi,
Ben bu satırları kaleme alırken “12. dalga” kap-
samında eviniz aranıyormuş. Bir de aynı zamanda
başkanı olduğunuz ve binlerce üyesinden biri ol-
maktan gurur duyduğum ÇYDD’nin merkezi ve çe-
şitli şubelerine de baskınlar yapılmış.
Öncelikle ülkem adına, size reva görülen bu mua-
meleden dolayı, şahsınızdan özür diliyorum. Gözal-
tına (“henüz!”) alınmamış olsanız da yapılan ayıbın de-
recesi değişmiyor. Bu ülke bu seviyede bir irtifa kay-
bını hak etmiyordu Sayın Saylan. Bu yaşadıklarınız-
dan dolayı inanın sonsuz utanç içindeyim.
Sizin evde neler bulunacağını çok iyi biliyorum.
1989’dan beri süren dostluğumuz çerçevesinde,
yıllardır sizinle her türlü yakın işbirliğim oldu. Yur-
dun dört bir köşesinde kaç defa beraber panelle-
re katıldık. Kaç projeyi beraber tasarladık. Bu ne-
denle sizi ve ülkemize yönelik tüm “niyet”lerinizi,
Türkiye’de en iyi bilenlerden biriyim. Yaşadığınız
“arama” operasyonu çerçevesinde, en büyük
üzüntülerimden biri, büyük bir disiplinle biriktirdi-
ğiniz arşivinize bir zarar verilmiş olmasıdır.
Siz, hep ülkemizin, “Çağdaş Yaşam”ın gerekleri çer-
çevesinde, eğitime, kültüre, Cumhuriyet değerlerine,
sosyal devlete, vatandaşlarımızın sağlığına ve demo-
kratik haklarına sonsuz bir önem verdiniz.
Evinizi arayanlar, çok ürkütücü bilgilere ulaşa-
bilirler Sayın Saylan: Orada gözlerini kamaştıran bir
aydınlanma ışığı, bitmez tükenmez bir Atatürk sev-
gisi ve halk sevgisi, bilime ve eğitime yönelik sonsuz
bir inanç ve saygı bulacaklar. Bu değerlerin tercümesi
de şöyle oluyor: Darwin kuralından, laik demokrasi-
den, Mustafa Kemal’in irtica üstüne sarf ettiği söz-
lerden, Atatürk Cumhuriyeti’nin tüm temel değerle-
rinden rahatsız olanlar, sizin evinizde bu rahatsızlık-
larını besleyecek sonsuz malzeme bulacaklar!
Siz ve ÇYDD olarak, bu kimilerine “tehlikeli”(!) ge-
len faaliyetleriniz çerçevesinde, en çok gençlere ve
onların eğitimine önem verdiniz. Sizin gözünüzde
gençler, bu ülkenin, aydın, güler yüzlü, sağlam bir
eğitim ve kişilikle yetiştirilmesi gereken sigortaları
oldular. Çünkü siz hep “Atatürk’ün Gençliğe Hi-
tabesi”ne inandınız Sayın Saylan… Bu doğrultu-
da Cumhuriyet meşalesinin hep hukukun üstünlü-
ğü, bilim, kültür ve Atatürkçülüğe inanan gençlerin
elinde yanmaya devam edeceğine inandınız.
Siz, hep saçınızı süpürge ettiniz bu değerler
için Sayın Saylan. Hastalığınızı hiçe saydınız.
Kendi rahatınızı, sağlığınızı hiçbir zaman gö-
zetmeden, gece gündüz bu değerlerin peşinden
koştunuz. Bir kere daha ulusum adına size te-
şekkür edip ellerinizden öpüyorum.
Aylardır, hiç kimseyi ikna etmeyen bu soruşturma
kapsamında, kendisi gibi düşünmeyen 2. Cumhuri-
yetçi veya (ılımlı!) İslamcı olmayan herkesi “jurnalle-
meye” devam eden malum medya mensuplarının, bu
son operasyonu hangi keyifle izlediklerini siz de bi-
liyorsunuz. Onlar, iddia ettiklerinin tersine, gazeteciliğin
de, demokrasinin de, insanlığın da birer utanılacak
müsveddeleridir. Onlara göre, Cumhuriyet mitingle-
rine katılan veya CHP’ye destek veren herkes suç-
ludur! Bu kadar zavallı bir dar görüşün esiridir onlar.
Fütüristik yazılarımda sözünü ettiğim “beyin okuma”
yoluyla, iktidar ve malum yandaş medyanın görüş-
lerini paylaşmayan herkes, bu kirli torbanın içine atıl-
malıdır bu acınası profillere göre! Her gün sözde ha-
ber kanalları arasında dolaşan bu hilkat garibeleri
medyacı değil, dinci faşist bir zihniyetin “liberalizm”
kılıfıyla kamuflaja alınmış zavallı maşalarıdır.
Sayın Saylan, siz her konuşmanızda “ne şeriat
ne darbe” diyerek hep dimdik ayakta durdunuz.
Size ve diğer tüm Atatürkçü demokrat insanlara re-
va görülen muamelelerin onda biri, 28 Şubat’ta bu
gruba uygulansaydı nasıl bir “demokratik” tepki ve-
rirlerdi, düşünebiliyor musunuz? “Sana yapılmasını
istemediğin şeyleri başkasına yapma” diye bir söz var-
dır. İşte bu hem hukuk devletinin, hem de dinlerin te-
melinde yatan “etik” insanlık anlayışından hiç na-
siplerini almamıştır bu insanlar…
Ben, ulusum adına sizden ve bu terörü dün ve
bugün yaşayan başta Sayın Mehmet Haberal ve Erol
Manisalı ile eski-yeni rektörler-akademisyenler ol-
mak üzere tüm Atatürkçü aydınlardan özür dili-
yorum Sayın Saylan. Bir gün adalet yerini bulacak
ve taşlar yerine oturduğunda, çok kişinin yüzü kıza-
racak! Buna eminim; derin saygılarımla…
bedri.baykam@gmail.com Faks: 0212 227 34 65
PERİHAN ERGUN
ABD Başkanı Barack Oba-
ma’nın NATO toplantısından
sonra ilk ziyaret yerinin Türkiye
olması “Yeni bir süreç” nitele-
mesini içerdi. Güleç yüzü, sıcak
tavırlarıyla iyi niyet elçisi oldu-
ğu izlenimini yarattı. Bunun ilk
göstergesi Anıtkabir’den baş-
layarak, TBMM ile İstanbul’da
Tophane-i Amire’de genç öğ-
rencilerle yaptığı söyleşilerde,
Atatürk’ün özgür ve laik, cum-
huriyet ilkeleriyle donattığı ulu-
salcılıkla, toplumuna getirdiği
çağdaşlıkla aydınlanma ışığı
olduğunu üstüne basa basa
açıklamaları takdire değerdi.
Çünkü bugüne değin AKP ikti-
darı temsilcilerinin hiçbirinden
bu nitelikte söylemler duyma-
mıştık.
Bu onlara da ders niteliğini
taşımalı. İkinci ve en önemlisi,
F tipinin getirdiği, ABD’nin da-
yattığı ne idüğü belirsiz Ilımlı İs-
lam tanımı ki Obama’dan önce
ülkemize gelen Hillary Clinton
“Bizim Ilımlı İslam diye bir der-
dimiz yok, farklı inançlar için öz-
gürlük ve laiklik kavramları ye-
terlidir” demişti.
Obama da hep bunu tekrar-
ladı ve “İslam dünyasıyla hiçbir
sorunumuz yoktur. Amerika’da
da birçok Müslüman vardır,
ben de öyle bir aileden geliyo-
rum” diye bu camiaya da me-
saj verdi. George Bush’un
Stratejik Ortaklık kavramının
aksine “Model Ortaklık”, yani
kültürlerin ortaklığı tanımıyla
siyasi anlayış farklılıklarını ortaya
koydu.
Bunların dışında daha önce-
den bilinen ABD’nin çıkarları ve
stratejilerin özel ve genel top-
lantılarında ısrarla öne sürdü.
PKK’nin terör örgütü olduğunu
kabul etmekle birlikte bizlere yıl-
lardır ekonomik, askersel, top-
lumsal çileleri getirdiği, onları
destekleyen bir partinin her
zeminde üniter devletimize kar-
şıtlığı bilinirken “Kürt mesele-
sinde demokratik çözüm ol-
sun. Azınlık hakları tanınsın. Af-
ganistan’a zırhlı güç gönderilsin.
Irak’tan işgal güçleri çekilirken
büyük destek verilsin” dedi. -O
arada habersizce Irak’a giderek
Talabani ile Barzani’nin sırtını
sıvazlamaktan da geri kalmadı.-
“Ruhban Okulu açılsın!” Bizim
taraflı, eski solcu, ABD ve onun
ipine sarılı iktidar yanlısı med-
ya da bunları arşı âlâya çıkara-
rak desteklemekten geri kal-
mıyor.
Oysa; 38 sene önceye kadar
yüksek eğitimini sürdüren Ruh-
ban Okulu’nun öğretime kapa-
tılması bizden değil, Patrikha-
ne’nin YÖK ve anayasa kural-
larına uymayıp, İlahiyat Fakül-
tesi koşulunu yadsımasından
kaynaklanıyor. Halen MEB’e
bağlı, öteki azınlık okulları gibi
Heybeliada Rum Lisesi’nin Rum
ve Türk müdürleri görevlerine
devam ettikleri halde orayı iş-
levsizleştiren de onlardır. Lo-
zan’la getirilen uluslararası ku-
rallara ters düşenler de gene
onlar.
Obama’nın seçim dönemin-
de, her zaman olduğu gibi iki
toplumun da acısı olan, 1915’te
Osmanlı’nın Ermeni-Kürt ça-
tışmasını önlemek için yer de-
ğiştirme eylemini, o günlerin iş-
galcisi İngilizin ısrarı ve imza-
larıyla getirdiği göç kırımlarının
adı “sözde Ermeni soykırımı” ol-
du.
Türkiye’ye düşmanlıklarını
bunu öne sürerek, tüm ulus-
lararası konularda başımızı eğ-
dirmek istemeleri gerçeğine
karşın Obama da “İmzam ye-
rinde duruyor” diyerek zararla-
rımızı göz ardı etti. Bu yetme-
di, “Ermenistan sınırı açılsın!” di-
yebildi. Oysa; Tek Millet, İki
Devlet diye kardeşliğimizi övün-
çle tanımlayan Azerilerin Yukarı
Karabağ ve Hocalı’ya 1991’de
Ermenilerin kanlı baskınlarıyla
uğradıkları soykırım hiç önem-
senmiyor. Bizim o günden bu
yana gelmiş geçmiş tüm hü-
kümetlerimizce “Bu işgal kal-
dırılmadıkça sınır açılamaz” ka-
rarımız hiçe sayılıyor. Baskın
güç olarak kullanılıyor.
Dışişlerimizdeki gevşek duruş
da başta Ermeni hükümetini şı-
martarak sınırlarını Kars’a kadar
çizmek densizliğini bile getire-
biliyor. Türkiye’yi sömürgeleri
sananlara sırtlarını dayayarak
bize kafa tutma cüretini de gös-
terebiliyor. Hatta Dışişleri Ba-
kanları, Cumhurbaşkanı A.
Gül’ün onlara gitmesinden güç
alarak, rövanş maçının Türki-
ye’de yapılacağı 7 Ekim 2009’a
kadar sınırın açılacağını kendi
kamuoyuna bildirebiliyor. Şu
anda kardeş Azerbaycan’ın bu
durumda bize ters düşmesi ve
karşı tavırlar alması haklı değil
mi?
Bu nedenle Aliyev Türki-
ye’deki Medeniyetler toplantı-
sına katılmadı. Karşıtlığını si-
temle belirtti. Her ne kadar
Başbakan koşulların devam
ettiğini söylese de Cumhur-
başkanı’yla A. Babacan’ın söz-
leri epeyi güven yitirici. Aynı
Fogh Rasmussen’in yeni NA-
TO Genel Sekreterliği’ne seçil-
mesine karşıtlığımızda gevşek
davranışımızın getirdiği sonuç
gibi.
Adam peygamberimizi aşa-
ğılayan karikatür için özür dile-
mediği gibi memleketi Dani-
marka’da kartpostallara basılıp
satışa sunuldu. Roj TV’yi ka-
patmadı. Çünkü o bir Türk ve
İslam düşmanı...
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com
(ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com
HARBİ SEMİH POROY
14 Nisan
Türkiye’den Obama Geçti
HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com
BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com
14 NİSAN 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA
17
Kamuda beklenen yeni atamalar!
RADYO ve Televizyon Üst
Kurulu’nda Ankara şehirlerarası
otobüs terminali imamının idari ve
mali işler daire başkanı, savunma
sekreterliği bekçisinin de personel
müdürü yapılmasından sonra bazı
kamu kurum ve kuruluşlarında yeni
atamalar gündeme geldi.
Buna göre Türkiye Bilimsel ve
Teknik Araştırmalar Kurumu’nda
İstanbul mezarlıklar müdürlüğü
mezar kazma ekibi kıdemli
kazmacısının, atomik reaksiyonları
inceleme grup başkanlığına
getirilmesi bekleniyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nda
Konya belediyesine yardım için
fahri görev üstlenen gezici mahalle
baş vaizinin, verilerin trigonometri
ile analizi şube müdürü yapılacağı
öğrenildi.
Üniversiteler Arası Kurul’da
Kayseri merkez okul talebelerine
yardım derneği erkek yurdundan
sorumlu ağabeyin, rektörlerle
eşgüdüm merkezi genel
sekreterliğine atanacağı belirtildi.
Devlet Meteoroloji İşleri Genel
Müdürlüğü’nde yaylalara cami ve
mescit yaptırma ve yaşatma
derneği kurucu genel başkanı
emekli müezzinin yağmur duası
bölüm başkanı yapılacağı
söyleniyor.
Basın Yayın ve Enformasyon
Genel Müdürlüğü’nde medyanın
en yalaka köktendinci yazarının,
başbakanlık basın akredite
merkezi müdürlüğüne tek seçici
olarak getirilmesi bekleniyor.
Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in
günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar,
sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist
değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi
çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra
Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü
Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler;
benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”
ÜÇ yanı denizlerle çevrili Türkiye’den bir
“denizcilik dramı” anlatıyor Prof. Dr. Doğan
Sorguç:
“Denizci devlet, denizci millet diye övünenlerin
devrinde İstanbul’dan başta İzmir, Çeşme ve
Bodrum olmak üzere Ege ve Akdeniz
limanlarımıza bir tek feribot seferi yok. İki yıl nasıl
olduysa Samsun ve Ankara feribotlarını İstanbul-
Bodrum-İstanbul hattında tarifeli olarak çalıştıran
Deniz AŞ bu yıl bu hattı kapatmış. İnternet
sayfalarına iki satır yazı koymuşlar, ‘2009’da
yokuz’ diyorlar. 21. yüzyılda Türkiye’nin sahil
kentlerini birbirine yolcu gemileriyle bağlayan bir
tek denizcilik şirketi yok, bir tek tarife yok!
Bu ayıp, aynı zamanda denizciliğimizin ve toplu
taşımacılığımızın da büyük ayıbıdır. Her fırsatta üç
yanımızın denizlerle çevrili olduğunu ve ulaşımda
çağdaş yolun toplu taşımacılıktan geçtiğini
söyleyen yetkililer, İstanbul-İzmir ve İstanbul-
Bodrum seferi yapan Samsun ve Ankara
feribotlarını ‘özelleştirme’ adı altında devletten
satın alanların iki yıl işlettikten sonra, hatları iptal
etmelerine ne diyeceklerdir?
Devleti temsil edenler bu soruna ‘Özel sektörün
işidir, biz karışmayız’ diyemezler. Zira konu, ciddi
bir ülke ve devlet sorunudur. Bunu, başta özel
sektör denizciliğinin yarı resmi sesi olan Deniz
Ticaret Odası olmak üzere yetkililerimiz her
fırsatta ‘denizci devlet, denizci millet’ sloganıyla
ifade ediyorlardı. O zaman denizci devlete,
denizci millete umudumuz özelleştirme ardından
ne oldu diye sormazlar mı?
Ayrıca, ‘kullanmayanın malını yerler’ özdeyişine
uygun olarak Yunanistan’ın çevremizde yüzlerce
ada arasındaki bağlantıyı rahatça yürüttüğü
gerçeği üzerinde, her şeyden önce devletimizin
durması gerekir. Aksi halde etrafımızdaki denizin
bizim olduğunu nasıl savunabiliriz?
Devlet bu amaçla var olan kuruluşunun
yönetimini siyasilerin yağmasına bırakınca, doğan
zararlar nedeniyle çözüm, kuruluşun
‘özelleştirme’ adı altında devredilmesi olmuştur.
İki gemiyi satın alan Deniz AŞ bu hizmeti
sürdürmeyi üzerine almışsa da. 2009 yılı itibarıyla
bu işten vazgeçmiştir. Oysa günümüzde küresel
serbest piyasa ekonomisi ve özel işletmeciliğin
ülkesi ABD’nin yeri geldiğinde, dev özel
firmalarını doğrudan veya dolaylı biçimde
desteklediği görülmektedir. Türkiye’de ise tam
tersi oluyor!”
Denizler
SESSİZ SEDASIZ (!)
Foya
M. Fikret Yılmaz:
“Almanya’dan gelse
de yolsuzluk
dosyaları.
Kılıfına
uygundur
hırsızlık foyaları.
Artık dikiş tutmuyor,
döküldü boyaları!”
Fırsat
Hikmet Keskineğe:
“Recep’in dediği gibi
kriz fırsata döndü
ve Türkiye’de
yeni bir işkolu
doğdu: İşsizlik!”
Suç
Ümit Eser Çakır:
İddianamenin
üçüncü cildinde
sanıklara yüklenecek
olası suç: Seçimler
yolu ile hükümeti
devirmeye
kalkışmak!”
Son dalga:
Kapının
önüne
konmama
operasyonu!
YağmurDeniz
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ İçinde insan, hay-
van ve doğa öğele-
ri bulunan resim ya
da heykel için kul-
lanõlan sözcük. 2/
“Delice” de deni-
len, taneleri zehirli
olan ve ekin tarlala-
rõnõ saran bir ot...
Bir öğretim kuru-
mu. 3/ ABD’de, bo-
şanmanõn kolay olu-
şuyla ünlü kent...
Parola. 4/ Antalya’nõn bir
ilçesi... Orhan Hançerli-
oğlu’nun bir romanõ. 5/
İskambilde bir kâğõt... Do-
ğu Anadolu’da bir göl. 6/
Yunanistan’a özgü bir halk
dansõ. 7/ Meslek... Diyar-
bakõr’õn bir ilçesi. 8/ Sinir
hücrelerinde bulunan pro-
tein... Asaf Halet Çele-
bi’nin bir şiir kitabõ... Ke-
miklerin yuvarlak ucu. 9/ Satõrlarõ blok olarak basan diz-
gi makinesi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Derebeylik. 2/ İran’õn plaka imi... Notada durak işare-
ti... İnsan sesiyle ezgili sesler çõkarma, müzik yapõtlarõnõ ses-
lendirme sanatõ. 3/ “Sõcak” anlamõnda eski sözcük... Tel-
li bir çalgõ. 4/ Nazar değmesine karşõ tütsü olarak kullanõ-
lan bir bitki. 5/ Bir soru sözü... Almanya’da bir sanayi böl-
gesi. 6/ Telefon sözü... Kolsuz erkek fanilasõ. 7/ Boru se-
si... Atõ, sabunu ve saçõ vardõr. 8/ Terlemekten ya da sõcaktan
vücutta görülen küçük pembe kabartõlar... Müzikte yapõt an-
lamõnda kullanõlan “opus” sözcüğünün kõsa yazõlõşõ. 9/ Top-
lumda kadõnõn yararlanacağõ haklarõ çoğaltmak ve erke-
ğinkine eşit kõlmak amacõnõ güden düşünce akõmõ.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
S İ S M O L O J İ
A R E K E İ N
R İ O A D İ G E
I S D A R K O B
Ç A L İ M A L A
İ D A N A O H
Ç U L T A R I T
E M A Y A R T I
K A L A Ç L A R
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
Kalbinizi Koruyun
TÜRK KALP VAKFI
19 Mayıs Cad. No:8 Şişli / İSTANBUL
Tel: (212) 212 07 07 (pbx)
http://www.tkv.org.tr