17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] 14 NİSAN 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Ne Hukuku? [email protected] Birileri hâlâ ortada yargılama-ceza konusu olacak birtakım kanıtlar olmasa bu çapta operasyonlara kal- kışılamayacağını söylemeye çalışıyorlar ya... İşte işin püf noktası tam da burası. Savlandığı üzere Er- genekon yargılanmaları sonucunda gerçekten bir sü- rü suçlu, suç örgütü, yargılanma sonucunda ceza- landırma ortaya çıksa da.. Ergenekon yargılanması çerçevesinde gerçekleştirilen insan hakları, hukuk ih- lalleri, yargısız infaz uygulamalarını, çok geniş kap- samlı bir kitlenin, örgütlerin yıldırılması, baskı altın- da tutulması gerçeğini ortadan kaldırmayacak ki... İşin özü Ergenekon davası bundan sonra nasıl ge- lişirse gelişsin, sivil darbe, laik demokratik cumhuri- yet, Atatürk devrimlerini savunanların kırılması amaçlı işlevi önde kalacak. Ergenekon adlı bir dar- beci örgüt operasyonu yargılamasından çok, asıl vu- rulmak, kırılmak istenenler, ülkesini sevenler olacak. Doğrusu kaçıncısı olduğunu hiç merak etmediğim dünkü operasyonun kapsamına, üslubuna, gerçek amaçlarına fiili sonuçları ile bakmaya çalışmak, sa- yısız insan hakkı, hukuk ihlali, yargısız infaz sonuç- larını görmek için yetiyor da artıyor bile... Televizyon kanalları kaçınılmaz biraz da sansasyonel gelişme- lerin ayrıntısına takıldığında, istemeden verilen kimi ayrıntı bilgiler daha bir çarpıcı oluyor; Çağdaş Ya- şam’ın Adana Şubesi yöneticilerine polis “Kapınıza kilit vurun gidin” deyivermiş... Yıllardır tıbbın gerçeklerine aykırı olarak ayakta di- renen, tanıdığım en üretken, çalışkan, yürekli, yaşa- mını başkalarına adamış, insanlık örneği insanlardan Prof. Türkan Saylan, evindeki trajik aramalardan son- ra, Çağdaş Yaşam’ın bilgisayarlarındaki öğrenci burslarına ilişkin kayıtlara el konulduğunu da açıkla- dı... Şimdi şöyle bir arkanıza yaslanın, önyargısız, in- san gibi, serinkanlı olup bitenleri düşünmeye çalışın... Bildik bileli var olan, siyasal İslam, ırkçılık, ayrım- cılık adına içerden ve dışardan büyük parasal des- tekli örgütlenmeleri, etkin çalışmalarını bir anımsayın. Örneğin Almanya, AB ağırlıklı Milli Görüş, ABD’de yer- leşik Fethullah Gülen cemaati adına, bir kısmı gö- nüllü müritlerden, büyük çoğunluğu ticari ilişkilerde sağlanan hizmetler karşılığı toplanan dudak uçurtan paraları, nasıl kullanıldıklarını bir kefeye koyun. İnsan hakları, demokrasi, Cumhuriyet, laiklik, Atatürk dev- rimleri karşıtı bu örgütlenmeler, özellikle, öncelikle de gençlik yaratılması için yapılan hizmetleri, harcanan paraları... Yurtlar, burslar, Kuran kursları, cemaat ev- leri örgütlenmeleri ile alınan uzun yol ortada. Hepsi de yürürlükteki anayasal düzen, rejim karşıtı, hukuk dışı örgütlenmeler, parasal ilişkiler içinde... Bugüne kadar hesabı mı soruldu ya da sorulabildi ki?.. Bu arada ülkemizin geleceği, gençliği için bir şey- ler yapma sorumluluğu duyanlar adına, çok gecikmeli de olsa ortaya çıkan örgütlenmeler içinde önde dur- muş bir Çağdaş Yaşam var. Ülke çapında örgütlen- me, çalışma sayesinde on binlerce öğrenciye, genç kızımıza burs sağlamayı başardı. Öyle illegal, siyasi amaçlarla uzaktan yakından bir ilişkisi olmadan, İdil- li kızlarımız simge, yoksulluk yoksunluk, töre kıska- cında okula gönderilmeyen kız çocuklarımız için oku- ma olanağı yaratma çalışmalarından yola çıktı. Her kademe, ağırlıklı üniversiteleri kazanmış yoksul aile çocuklarına burs bulma ile yürüdü. Şimdi Türkan Hoca’nın sözünü ettiği burslu öğ- rencilere ait bilgisayar bilgilerinin Ergenekon iddia- namesi içinde yeri ne olabilir? Ya da burs verenlerin listelerinin? Dünkü operasyonun, yaratılan kamuo- yunun, estirilen baskı ve terörün en vahim sonucu ne- dir sizce? Çocuklara verilen bursların bıçak gibi ke- silmesi olmasın sakın? Burs veren işverenlerin siya- si iktidar ya da mahalle baskısı altında tutulmaya- caklarının güvencesi olabilir mi? Daha ağırı şantaj ko- kuları gelmiyor mu? Dahası bir de ben senaryo ya- zayım; listeleri ele geçirilmiş burs alan ve burssuz kal- ma tehdidi altında olan öğrencilere, cemaatler adı- na yaklaşanlar çıkmaycak mı? Dünkü operasyonlar kapsamında toplumsal işlevi kırılmaya çalışılan bir tek Çağdaş Yaşam değil ki... Ata- türk ilke ve devrimlerine sahip çıkma düşünce ça- lışmaları kadar bursları ile de işlevleri olan ADD’ler var. Türkiye’nin laiklik, rejim tehdidi karşısında dik, onur- lu durmuş bilim insanları, aydınları, rektörleri var. En çıplak olarak Cumhuriyet mitinglerinde öne çıkmış si- vil toplum örgütlenmelerinin topunun birden hedef alın- dığı gözlemleniyor... Özetle bu operasyonlar sonucunda birçok suçlu, suç örgütü ortaya çıkarılsa bile (ki süresi belirsiz yar- gılamaların sonucunda, sayısız iddianamelerin gidi- şatından anlayabildiğimiz kadarı ile geçmiş askeri dar- be hukuku dönemlerinin uygulamalarının deneyim- lerine de bakarak, onların hukuk tanımaz, yargısız in- faz sınırlarını da aşmış bir uslupta asla olabileceği- ne inanmıyorum..) anayasal düzen içinde işleyen bir yargılama ve hukuk sisteminden söz edebilir miyiz? Ilımlı islam damgalı olsa bile seçimle gelmiş güçlü bir sivil iktidar döneminde, anayasal hukuk düzeni için- de, bunlara izin verilebilir mi? Kapitalizm üretime dayalı, üre- timden sağlanan artık değerin ser- mayedar tarafından maksimize edil- mesi olanaklarını getiren bir sistem olduğunu biliyoruz. Yalnız 1980’ler- den sonra finansal sermaye Naom Chomsky’nin deyişiyle dünya par- lamentosunu oluşturmaya ve tüm hükümet kararlarının büyük finans- çıların talepleri doğrultusunda alın- masına yol açtı. Bunu sağlayan özellikle Ameri- ka’daki bankaların geleneksel ban- kacılıktan uzaklaşmalarıydı.Çünkü teknolojik gelişmeler ve çetin ulus- lararası rekabet aşırı üretim yarat- mıştı. Üretim sektörü artık kredi ta- lep etmemeye, tasarruflarını büyük emeklilik fonlarında değerlendirme- ye ve kendi kaynaklarını kullanma- ya başladığından, bankalar gele- neksel kredilendirme sisteminden çı- karak bireysel tüketim kredilerine yö- neldiler. Amerika’da yaşanan finansal krizin sebebi budur. Ancak ABD büyük fi- nans kurumları kendi sattıkları bu pa- raların riskini Amerika’ya ihracat ya- pan Çin, Japonya, Hindistan gibi ül- kelere satınca yani ithalat borcunu kendi ihracatıyla ödeyemeyeceğinden zehirli kâğıtları da barındıran dolara bağlı bu finansal kâğıtlarla borcunu ödedi. Öte yandan dolar değer yitir- dikçe bu kâğıtları alan ülkeler ciddi za- rara uğrayacak; yani ABD borcunu is- konto ettirmiş olacak ve krizi bu ül- kelere ihraç edecek (Şu anda bunun gerçekleştiğini kabul edebiliriz). ABD ve dünyanın diğer ülkelerin- de tüketim harcamalarının önemli öl- çüde düşeceği beklenmektedir. İş- sizlik dünyada ciddi boyuta gelmiş durumda ve artacağı da kesin. Re- el sektörü kurtarmak için trilyonlar- ca doların nereden ve hangi maliyetle kimden çıkacağı belli. Bu durumda kapitalizm kendini bu krizden nasıl kurtaracak? Krizin çö- zümlerinden biri savaştır. Ancak sa- vaşın maliyetlerine de katlanmak şu zamanda ağır bir fatura ödemek demektir. Bunu kim göze alabilir, bu tabii tartışmalıdır. Ancak 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki üretim artışı ve refah dönemi hatırlanırsa bir bü- yük savaş krizden çıkmak için bir çö- züm olarak ortaya çıkıyor. Diğer bir çözüm, teknolojik devri- me devam. Çünkü teknolojik geliş- melerle toplum arasındaki iletişim ne- deniyle toplumun tüm yaşam biçimi değişmektedir. Bunu ortaya koyan en önemli isimlerden biri Carlotta Perez’dir.1980’lerden sonra yeni jenerik teknolojisi iletişim teknoloji- si olmuştur. Bu bir refah dönemi sağ- layabilir. Çünkü yeni teknolojiler ye- ni istihdam yaratma kabiliyetine de sahiptirler. Kapitalizmin, krizden çıkarken cid- di işsizliğe meydan vermemesi ge- rekir. Çünkü kapitalizm çalışma kar- şılığı gelirin elde edildiği düzendir. Eğer bu sarsılırsa sistem ciddi yara alır. Bu nedenle üretime dönmek şart. Kamu ciddi yatırımlara yönele- cektir veya yönelmek zorundadır. ABD’de tüm şehirler, altyapılar ye- niden inşa edilecektir. Yani Key- nesçilik yeniden moda olacak. Sosyalizm bir şey yapabilir mi? Çok zor. Bir şey yapamayacağından kapitalizmin kendini yenilemesine fır- sat verecek. Kapitalizm de krizden çıkarken sosyal adalet anlayışını da pekiştirmek zorunda kalacak. Bu ne- denle tüm ülkelerde bu kriz süresince kriz sonrası refah döneminde ülke- leri daha sosyalleşmiş piyasa eko- nomisine sadık siyasal partiler yö- netmeye devam edecektir. Yıkımlar, yeniden inşa ve imar, bü- yük yatırımlar, teknolojik devrim, insan yaşantısının değişimi, sosyal adalet anlayışına yönelme, şeffaf- laşma ve piyasaların daha etkin de- netimi, krizden çıkmayı sağlayıcı tedbirler olacak. Peki, bu mümkün mü? Kolay değil; çünkü, çok büyük bilinmezler var. Dünya eski dünya ar- tık olamaz. Yeni yaşayacaklarımız yepyeni bir teorinin de yazılmasına sebep olacak. Peki, benim güzel ülkem ne yapı- yor? Dış ticarette açık vererek be- lalardan kurtuluyor. Geleceğini ipo- tek altına alan borcun altında inim in- lerken bor madenlerini de ABD’ye teslim edecek. Osana! Obana! ile va- kit geçirecek ve dünyayı seyredecek. Buna izin vermemeliyiz. Uyanık ol- malıyız ki kapitalizm kendini kurtar- maya çalışırken bizi bir şeylere kur- ban etmesin… Kapitalizim Bu Krizden Nasıl Çıkacak? M A L İ Y E Y A Ş A M I N D A N / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com UNILEVER HİJYEN BAŞKANI ‘Türkkadõnlarõçoktemiz ama Domestos şart’ Ekonomi Servisi - Unilever Global Hijyen Başkanõ Ca- rolyn Jones, Türkiye’deki kadõnlarõn hijyen bilinçlerinin yüksek olduğunu söyledi. Jones, Domestos Ultra Yoğun’un tanõtõm toplantõsõnda, Domestos’un 80 yõldõr evlere taşõdõğõ hijyenik temizlik an- layõşõyla bu misyona hizmet ettiğini ifade etti. Toplantõda verilen bilgilere göre evdeki en büyük mikrop kaynağõ başta klozetler olmak üzere õslak ze- minler. Bir mikrop 24 saat 8 milyona kadar ço- ğalõyor ve sifon çekildiğinde 1.5 metre uzağa sõç- rayabiliyor. Bu nedenle her gün tuvalet temizli- ği yapõlmalõ. Yeni ürün yoğun kõvamlõ olduğu için suya daha dayanõklõ ve mikroplarõn çoğalmasõ- nõ önlüyor. 1998’de Türkiye pazarõna giren Domestos, bir yõl sonra 59 milyon lira olan pa- zar payõnõ geçen yõl 159 milyon liraya yükseltti. Pazar da yüzde 170 büyüdü. Ev ba- kõm pazarõnõn büyüklüğü 2 milyar liranõn üzerinde. Do- mestos, Türkiye’de yaklaşõk 6 milyon haneye giriyor. 12 YIL VADELİ OLACAK İş Bankasõ’ndan 250 milyon Avro’luk kredi Ekonomi Servisi - İş Bankasõ KOBİ’lere finansman desteği sağlamak amacõyla Avrupa Yatõrõm Bankasõ’ndan 250 milyon Avro’luk kredi sağladõ. Kredi sözleşmesinin imza töreninde konuşan İş Ban- kasõ Genel Müdürü Ersin Özince, söz konusu anlaşmanõn Avrupa Yatõrõm Bankasõ’yla olan ilk kredi anlaşmasõ ol- duğunu belirterek kaynağõn azami vade- sinin 12 yõl olduğunu söyledi. Özin- ce, “Bu krediyle önümüzdeki dö- nemde ekonomik büyümeye ve istihdamın arttırılmasına des- tek vermeyi hedefliyoruz. Bu ilk anlaşma başka anlaşmalara da yol açacak” dedi. Avrupa Ya- tõrõm Bankasõ Türkiye Temsilcisi Alain Terraillon da, 2008’de Türki- ye’ye 800 milyon Avro’su KOBİ’lere yönelik olmak üzere toplam 2.7 milyar dolarlõk kredi kullandõrdõklarõnõ, bu yõl da aynõ oranlarda kredi vermeyi düşündüklerini ifade etti. Bursa’da 3 ayda 20 bin işsiz BURSA (AA) - Tofaş, Oyak Renault ve Karsan gibi önemli otomotiv firmalarõnõn üretim yaptõğõ Bursa’da, yõlõn ilk çeyreğinde 19 bin 617 kişi işini kaybetti. Türk-İş 8. Bölge Temsilcisi Mehmet Kanca, krizin özellikle son çeyreğine damgasõnõ vurduğu 2008’de, kentte 56 bin 700 kişinin işini kaybettiğini anõmsatarak bu yõlõn ilk çeyreğinde alõnan sonuçlarõn da ‘kaygı verici’ olduğunu vurguladõ. Kanca, 2008’in ilk çeyreğinde günde 218 kişinin işten çõkarõldõğõna dikkati çekerek kentte açõlan ekonomik ve sosyal yaranõn giderek ağõrlaştõğõnõ söyledi. Kanca, Bursa’da mart ayõ itibarõyla kõsa çalõşma ödeneğinden faydalanmak için başvuran firma sayõsõnõn 378 olduğunu ve bu firmalarda toplam 44 bin 310 kişinin çalõştõğõnõ aktardõ. Fındıkçılar borç batağında Fõndõk Tarõm Satõş Kooperatifleri Bir- liği (FİSKOBİRLİK) Yönetim Kuru- lu Başkanõ Lütfi Bayraktar, “Bir bankaya ve üreticiye olan borcumu- zu ödeyerek düzlüğe çõkmamõz için acil 100 milyon liraya ihtiyacõmõz var. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin depolarõnda, Türkiye’nin ortala- ma bir yõllõk rekoltesini bulan 700 bin tona yakõn stok oluşmuştur. Bu çok ciddi bir rakamdõr” dedi. İngilterekurtarmalarıinceleyecek İngiltere’deki finans piyasasõ düzenleyici kurumu FSA, hükümetin önde gelen bankalarõ kurtarmasõna yol açan olaylar üzerinde bir inceleme başlatacak. Sun- day Telegraph’õn haberine göre soruşturmayla, ban- kalarõn yönetim kurullarõna ve hissedarlara yeterli bil- ginin verilip verilmediği de araştõrõlacak. Otokar üretime ara verdi Otobüs Karoseri Sanayi A.Ş üre- time ara verdi. Otomotiv paza- rõndaki daralmaya bağlõ olarak şirkette 13-18 Nisan ve 27 Nisan - 2 Mayõs 2009 tarihleri arasõn- da üretim faaliyetlerine ara ve- rilmesi ve üretim alanõ çalõşanlarõnõn izinli sayõl- malarõnõn kararlaştõrõldõğõ belirtildi. GÜNÜN İÇİNDEN... ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Devlet Bakanõ ve Başbakan Yardõmcõ- sõ Nâzım Ekren, 2009’da ekonominin yüzde 3.6 daralacağõnõ, bütçe açõğõnõn 49 milyar liraya ulaşacağõnõ söyledi. Hü- kümetin yeni programõna göre 2009’da sanayi üretimi yüzde 9.7 daralacak, iş- sizlik yüzde 13.5 olacak. Devlet açõğõ- nõn Gayri Safi Yurt İçi Hasõla’ya (GSYİH) oranõ yüzde 4.6’ya yükselecek. Ekren, Maliye Bakanõ Kemal Una- kıtan ve Hazine’den Sorumlu Devlet Ba- kanõ Mehmet Şimşek ile birlikte dü- zenlediği basõn toplantõsõnda, AB’ye gönderilen 2008 Yõlõ Katõlõm Öncesi Ekonomik Program’õ (KEP) açõkladõ. Küresel krizin ekonomik programda bazõ değişikliklere gitmeyi zorunlu kõl- dõğõnõ söyleyen Ekren, yeni programõ şöyle anlattõ: Halktan önce AB’ye gitti  Türkiye’nin AB’ye adaylõğõnõn bir gereği olarak, Devlet Planlama Teşkilatõ (DPT) koordinasyonunda hazõrlanan 2008 Yõlõ KEP’i, AB’ye gönderdiğimiz programdõr.  KEP önümüzdeki 3 yõl için hazõr- ladõğõmõz program niteliğini taşõmakta- dõr. Dolayõsõyla 2008 KEP’i, IMF ile yü- rütülen stand-by görüşmelerine ve büt- çe sürecini başlatacak ve Mayõs 2009’da son halini alacak olan Orta Vadeli Prog- ram’a da altyapõ oluşturacaktõr. 2009’da yüzde 3.6 daralma  Uygulanacak ekonomik politikala- rõn, özellikle dõş talepteki daralma ve uluslararasõ sermaye piyasalarõndaki sõ- kõntõlardan kaynaklanan etkileri bütü- nüyle ortadan kaldõrmasõ mümkün gö- rülmemektedir. Bu çerçevede 2009- 2011 büyüme hõzõnõn, 2002-2007 hõzõ- nõn önemli ölçüde altõnda kalmasõ kaçõ- nõlmaz gözükmektedir.  KEP’te yapõlan makroekonomik tahminlere göre Türkiye ekonomisinin 2009 yõlõnda yüzde 3.6 oranõnda daral- masõ, 2010 yõlõnda yüzde 3.3 ve 2011 yõ- lõnda yüzde 4.5 oranõnda büyümesi ön- görülmektedir. Uluslararasõ kriz ortamõnda Türkiye ekonomisinin yüzde 4 büyüyeceğini düşleyen ekonomi yönetiminin ayaklarõ yere bastõ. Avrupa Birliği’ne sunulan 2008 Yõlõ Katõlõm Öncesi Ekonomik Program ile hesaplar yenilendi.  Daralmada özel yatõrõm ve özel tüketim harcamalarõnda- ki gerilemenin belirleyici ola- cağõ tahmin edilmektedir.  Dõş talepteki daralmadan en fazla sanayi sektörünün etki- leneceğini söylemek müm- kündür. Sanayi sektörünün 2009’da yüzde 9.7 oranõnda daralmasõ, 2010 ve 2011 yõl- larõnda sõrasõyla yüzde 3 ve yüzde 4.7 düzeyinden yük- selmesi tahmin edilmektedir. Cari açık düşecek  Tüketici fiyat enflasyonunun 2009 yõlõnda yüzde 7.5, 2010 yõlõnda yüzde 6.5 ve 2011 yõ- lõnda yüzde 5.5 olacağõ tahmin edilmektedir. 2009 yõlõ genelinde cari işlem- ler açõğõnõn önemli ölçüde ge- rileyeceği öngörülmektedir. 2009 yõlõnda cari açõk 11 mil- yar dolar olarak tahmin edil- miştir. Bütçe açığı 3 kat artacak 2008 yõlõnda yüzde 1.5 olarak gerçekleşen genel devlet açõ- ğõnõn GSYİH’ye oranõnõn 2009 yõlõnda yüzde 4.6’ya yüksel- mesi beklenmektedir. Faiz dışı fazla artık yok 2008 yõlõnda yüzde 1.7 düze- yinde gerçekleşen IMF ta- nõmlõ genel devlet faiz dõşõ faz- lasõnõn, 2009 yõlõnda yüzde - 0.6, toplam kamu faiz dõşõ fazlasõnõn ise yüzde -0.3 civa- rõnda olacağõ tahmin edil- mektedir. Mali kuralõn 2011 yõlõ itibarõy- la hayata geçirilmesi ve uy- gulanacak diğer mali politi- kalar sonucu, IMF tanõmlõ top- lam kamu faiz dõşõ fazlasõnõn GSYİH’ye oranõnõn KEP dö- nemi sonunda yüzde 1 civarõ- na yükseltilmesi hedeflen- mektedir. IMF ile tarih belli değil Ekren’in KEP’i açõklamasõnõn ar- dõndan gazetecilerin sorularõna ge- çildi. Devlet Bakanõ Şimşek, IMF ile ilgili soruyu “Görüşmelere IMF’nin Bahar Toplantıları’nda devam edeceğiz. Fırsat olursa on- dan önce Ankara’da da görüşü- rüz. Ama kesin bir şey diyemiyo- rum” diye yanõtladõ. Şimşek “Şart- lar değiştiği için makro çerçevede birtakım çalışmalar yapılacak. ‘Yüzde 100 mutabakat var’ diye- meyiz. Henüz IMF ile yüz yüze gö- rüşmeler konusuda bir tarih bel- li değil” dedi. Kabine revizyonu korkutuyor Şimşek “Kabine revizyonunun piyasaları nasıl etkileyeceği” so- rusuna “Değişikliğin niteliğine bağlı” yanõtõnõ verirken, aynõ soru- yu Maliye Bakanõ Unakõtan ise “Ekonomi yönetiminin değişikli- ği piyasayı etkiler mi? Etkileye- bilir de. Bu işin esprisi. İcra bir bütündür. Kişilerin değişimiyle bir şey değişmez” diye yanõtladõ. Revize bütçe Meclis’e gidebilir Unakõtan, “açıklanan program değişikliklerinin yeni bütçe yap- mayı gerektirip gerektirmediğine” ilişkin bir soruya ise şu yanõtõ ver- di: “Hazine’nin borçlanma mik- tarı değişirse Meclis’e gitmeye gerek var. Vergi gelirlerinde azal- ma olursa gitmeye gerek yok. Ama ödenekler yetersiz kalırsa Meclis’e gidebiliriz. KEP’te büt- çeyi revize ettik. Henüz Meclis’e gidip gitmeyeceğimiz belli değil. Ama bütçe açığı eskisinden çok daha fazla olacak. 2009 bütçe açığı 48 milyar küsur lira olacak. 2010’da 39, 2011’de 40 milyar li- ra olacağı tahmin ediliyor. Kü- surlarını söylemiyorum. Faiz dı- şı fazlada da değişiklikler var. Orta Vadeli Mali Plan’da detay- lar yayımlanacak.” Krizden çok ameliyat etkiledi Bir gazetecinin “Krizden şahsi olarak nasıl etkilendiniz” sorusu- na yanõt verirken de Unakõtan “Sa- bit gelirli olduğumuz için maaşları düzenli alıyoruz. O açıdan çok et- kilenmedik. Ama beni krizden daha fazla ameliyat etkiledi. Onu da ekleyeyim” diye konuştu. Hükümet, enflasyon hariç tüm hedefleri revize etti. Bu yõl ekonomi yüzde 3.6 daralacak, bütçe 49 milyar lira açõk verecek YenirotaküçülenTürkiye Memuradüşükzamsinyali Devlet Bakanõ Nâzım Ekren, 2009-2011 döne- minde uygulanacak olan kamu gelir, harcama ve borç yönetimi politikala- rõnõn genel hatlarõnõ da şöyle açõkladõ: ? Vergi ve kamu maaş politikalarõyla KİT fiyat- larõ kamu hedefleriyle uyumlu şekilde ayarlana- cak. Maktu vergi ve harç- lar, genel ekonomik ko- şullar göz önüne alõnarak güncellenecek ve gelir kaybõna yol açacak dü- zenlemeye gidilmeyecek. ? GAP Eylem Planõ kapsamõnda 2008-2012 döneminde toplam 12.2 milyar Avro kaynak kul- lanõlacak ? Kamu harcamalarõnda yerindelik ve verimlilik dikkate alõnarak, önceli- ğini kaybeden harcamalar sonlandõrõlacak. ? Kamu borcunun karşõ karşõya olduğu likidite, kur ve faiz oranlarõ risk- lerini en etkin şekilde yö- netmek üzere tespit edilen stratejik ölçütlere uy- gun borçlanma strate- jilerinin izlenmesine devam edilecek. ?Vergiye gönüllü uyumun arttõrõlmasõ ve vergi tabanõnõn geniş- letilmesine yönelik ça- lõşmalara devam edi- lecek. Ekonomik hedefler altüst
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle