Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
14 NİSAN 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA
KÜLTÜR 15
AYNA
ADNAN BİNYAZAR
Kitap...
Bir gece yarısı uyanmış, Cemal Süreya’nın Sev-
da Sözleri’ni okumak istemiştim. Öyle anlar olur ki,
gözünün önündeki kitabı bulamazsınız; o gece de öy-
le olmuş, belleğimde kalan dizeleri birbirine ulayarak
sabahı etmiştim.
Kitabın hayatımdaki yeri böyle...
İstanbul’dan bir süre uzak kalacağım. Yanımdan
ayırmadığım Don Quijote’nin yerini biliyorum. Da-
yanılmaz bir tutkuyla okumak istediğim Honoré de
Balzac’ın Tılsımlı Deri’sini de bulursam dünyalar be-
nim olacak!
Berlin’de yaşadığım yıllarda en büyük sıkıntım, her
aradığım kitabı edinememekti. Türkiye’den bir kita-
bın posta yoluyla gelmesi de günler alıyordu.
Türklerin yoğun olduğu Kreuzberg’in kıyı sokak-
larında daracık odalara sıkışmış kitabevleri yok de-
ğildi. Oralarda da, aranan her kitap bulunmuyordu.
Çocukların okuma dünyasını zenginleştirici, yetişme
çağındaki gençleri aydınlatıcı kitap ise hemen hemen
hiç yoktu. Bulunanlar çoğunlukla, ya dinsel ya da si-
yasal içerikli örgüt kitaplarıydı.
Şimdi durum nedir bilmiyorum. On yıl önceleri, ya-
zın ve sanat değeri olan kitapları getiren kitabevleri
kurulmuş, ancak alıcı bulamadığından bir iki yıl
içinde kapanmıştı.
“Gedenk Bibliothek”te bir Türkçe kitaplar bölümü
vardı. Bethanien Haus’taki “Namık Kemal Kütüpha-
nesi”inde de Türkçe kitap bulunuyordu. Ne var ki bun-
lar, aşağı yukarı 150 bin nüfusun yaşadığı Berlin’i Türk-
ler açısından bir kitap çölü olmaktan kurtarmıyordu.
Şu da var: Kitap, alınıp geri verilen bir nesne ol-
maktan çıkarılıp yaşamımızın bir parçası kılınmalıy-
dı. Bizde eksik olan bu idi.
Geçenlerde bir dostumdan kitabını istedim. Bizde
pek alışık olmadığımız bir kesinlikle, vermem dedi.
Önce düş kırıklığına uğradım. Düşününce, Bacon’ın
da, “Kitaplarınızı başkalarına vermeyiniz. Çünkü ben
kitaplığımı başkalarından aldığım kitaplarla kurdum”
sözünü anımsayarak, kitabına sahip çıkmasını, insanın
içine kötü bir huy gibi yapışan bencillikle eş tutma-
yıp onu haklı buldum.
Uygarlık, insan hayatının değişimi sayılmadıkça bir
soyutlamadır. Onu somut verilerle algılayıp, bu de-
ğişimi kavrayınca uygarlığın ne olduğu anlaşılabiliyor.
Tarihsel gelişim süreci gösteriyor ki, uygarlığın baş-
langıcı yazıdır. Yazının bir düşünce ve duygu nes-
nesine dönüşmesi de kitapla olmuştur.
Okuduğumuz her kitapla, zaman ötelerine, me-
kânsal uzaklıklara ulaşırız. Örneğin Mısır’la Mezo-
potamya, Babil’in Asma Bahçeleri’yle Çin Seddi eli-
mizdeki kitapla, bir anda üç beş adımlık yol oluve-
rir! Onun için kitabı korumak, ona sahip olmak den-
li önemlidir.
Başa dönelim. Ovidius’un, “Gençlerini kitapla
beslemeyen ulusların sonu acıdır” sözünün üzerin-
den yirmi yüzyıl geçti. Kitap, aklın besinidir, yüreği du-
yarlıklı kılan da odur. Dışişleri’yle Kültür bakanlıkla-
rının ilk işi, Türkiye’nin ekonomisine alın teriyle kat-
kıda bulunan yurttaşlarını kitapla donatmak olmalı-
dır.
Hükümetler, zarar edileceğini bilseler de, devlet eliy-
le mi olur, özel sektöre teşvik mi verilir, Avrupa’nın
Türklerin yoğun yaşadığı kentlerine, yurttaşların her
istedikleri kitaba ulaşabilecekleri kitabevleri açma-
nın bir yolunu bulmalıdır.
Şu iyi bilinmeli; kitapsızlık, yurtta da, yurtdışında
da, geleceğimizin güvencesi gençleri bilgi toplumu-
nun yurttaşı olmaktan çıkarıp, ümmet toplumunun ku-
lu yapıyor...
binyazar@gmail.com
kultur@cumhuriyet.com.tr
‘Y
etenek’ doğuştandõr. Eğitim, gör-
gü ve birikimle kõvamlanõr. Ti-
yatroculukta ‘hünerli/becerili’
sayõlmanõn önkoşuludur. Ne ki hõzlõ nüfus ar-
tõşõna karşõn ‘gelişme’ süreçlerinin hõzlandõrõ-
lamadõğõ bizimki gibi toplumlarda, ‘tiyatrocu’
kimliğini ‘sanatçı’ kimliği ile bütünleyebilme
yolunda, ‘aydın kişi’ olma sürecinden de ge-
çilmesi gerekir.
Genco Erkal, tiyatrodaki 50. yõlõnõ kutladõ-
ğõ 2009 yõlõnõn ilk birkaç ayõ içinde art arda Ay-
dõn Doğan Vakfõ ve Sabancõ Vakfõ Kültür-Sa-
nat Ödüllerine değer bulunduysa, bunun ge-
rekçesi tiyatroya 50 yõldõr kesintisiz olarak emek
veriyor oluşu değildir yalnõzca. İçinde yer al-
dõğõ yapõmlara özgül ve özgün ‘imza’sõnõ atmõş
bir ‘tiyatrocu’ oluşu da tek başõna yeterli bir
açõklama sayõlmaz. Erkal’õ 50. sanat yõlõnda do-
ruğa taşõyan, onun ‘sanatçı’ kimliğiyle iç içe
geçmiş ‘aydın’ kimliğidir.
Fransõzca ve İngilizce bilmesine karşõn baş-
ka yabancõ dilleri öğrenme yolunda harcadõğõ
çaba, oyuncu olarak parladõğõ 1960’lõ yõllarda
‘zafer sarhoşluğu’na ödün vermeyip İstanbul
Üniversitesi’ndeki Psikoloji öğrenimini ta-
mamlamõş olmasõ, sanatõn tüm dallarõna duy-
duğu ilgi, sahne çalõşmalarõnda ‘bilgilenme’ sü-
recine ağõrlõk tanõmasõ, tiyatro olayõ kotarõrken
sezgi ile düşünce arasõnda sağlam bir ilişki kur-
ma ilkesi Erkal’õn ‘aydın sanatçı’ niteliğinin
yansõmalarõdõr. ‘Aydın’ kimliğini tamamlayan
‘toplumcu duruş’u ise -politik baskõ ve en-
flasyon/kriz dönemlerinin olumsuz etkisine
karşõn- sorumluluğunu taşõdõğõ sahne olaylarõ-
nõn başlõca çõkõş noktasõ olmuştur.
Oyuncu olarak üne 1963’te Arena Tiyatrosu
yapõmõ ‘Aslan Asker Şvayk’ ile ulaşan sanat-
çõ, 1964’te Gülriz Sururi ve Engin Cezzar Ti-
yatrosu’nda sahnelenen ve ‘tarih yazan’ ‘Ke-
şanlı Ali Destanı’ oyununun yönetmeni olarak
‘usta’lar arasõna girmişti. 1965-67 döneminde
ise A.S.T. çalõşanõdõr. Brecht’in ‘Arturo
Ui’sinden ‘Bir Delinin Hatıra Defteri’ne
uzanan çizgide, Nevra Serezli ile birlikte unu-
tulmaz kõldõklarõ ‘Durdurun Dünyayı İnecek
Var’ oyunu da yer alõr.
Bugün 40. yõlõnõ sürmekte olan Dostlar Ti-
yatrosu’nda sahnelediği ‘Asiye Nasıl Kurtu-
lur’, ‘Galilei Galileo’, ‘Bay Puntila ve Uşa-
ğı Matti’ gibi kalabalõk kadrolu zor oyunlarda
farklõ oyunculuk biçemlerinde parlak yorumlar
sunan sanatçõnõn unutulmaz rolleri arasõnda Ay-
la Algan’lõ ‘Rosenbergler Ölmemeli’, Zeliha
Berksoy’lu ‘Brecht Kabare’, Meral Çetin-
kaya’lõ ‘İkili Oyun’, Sumru Yavrucuk’lu ‘Fay
Hattı’ ve Bülent Emin Yarar ile sunduğu
‘Oyun Sonu’ bulunmaktadõr. ‘Bu kez kendim
için oynuyorum’ dediği ‘Oyuncu’ (‘Ben Fe-
uerbach’), Mehmet Ulusoy’un sahnelediği
‘Kafkas Tebeşir Dairesi’, ‘Sevdalı Bulut’,
‘Simyacı’ yapõmlarõ da özeldir Erkal için. Ay-
rõca üç Fransõz yapõmõnda oynadõğõnõ da unut-
mamalõ.
‘Kerem Gibi’ ile başlattõğõ ‘solo’ oyunlar Er-
kal’õn gösteri dağarõ içinde önemli bir yer tu-
tar. Yõllarca Prokofieff ve Stravinski’nin -or-
kestra müziği ile ‘söz’ü buluşturan- yapõtlarõ-
nõn vazgeçilmez solisti olan sanatçõnõn tek ki-
şilik oyunlarõ Nâzım, Aziz Nesin, Can Yücel,
Brecht gibi ustalarõn metinleriyle oluşmuştur.
Erkal’õn 70 dolayõnda sahne olayõna emeği
geçtiği görülüyor. Yalnõz oyuncu ya da yönet-
men olarak değil, dramaturg, çevirmen, uyar-
lamacõ ve yazar olarak da ürettikleri onun ‘ay-
dın’ kimliğinin tiyatro bağlamõndaki göster-
geleri... Orkestralarla birlikte çalõşmaya yat-
kõnlõğõ onu son yõllarda -müzik tarihimizin en
görkemli ürünlerinden biri olan- Fazıl Say im-
zalõ ‘Nâzım Oratoryosu’ ile de buluşturdu. ‘Si-
vas ’93’ başlõklõ belgesel çalõşmasõ ise bellek-
lerden silinmeyecek...
Genco Erkal, tiyatromuzun 1960’lardan bu ya-
na yazõlmõş tarihini oluşturanlar arasõnda ön sõ-
ralarda yer alõyor.
Genco Erkal, tiyatrodaki 50. yõlõnõ ödüllerle kutluyor
Aydõnsanatçõnõntoplumcuduruşu
Genco Erkal, tiyatromuzun
1960’lardan bu yana yazõlmõş tarihini
oluşturan sanatçõlar arasõnda ön
sõralarda yer alõyor.
Kültür Servisi - Sinema ve tiyatro sa-
natçõsõ Gülsen Tuncer’in 41. sanat yõlõ
Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Yer-
leşkesi’nde kutlandõ. Türkiye Yazarlar
Sendikasõ (TYS), Troya Folklor Araş-
tõrmalarõ Derneği ve Filmsan Vakfõ iş-
birliğiyle düzenlenen kutlamaya Sennur
Sezer, Vedat Türkali ve Perihan Ergun
gibi çok sayõda yazar, kültür insanõ ve sa-
natçõ katõldõ.
Türkali, “Tiyatroda, sinemada, sa-
nat emekçisi olarak ödün vermeden,
sanat dışı bir yan desteğe dayan-
maksızın 41 yıl savaşmanın nasıl
tutkulu bir istenç işi olduğunu bildiğim
için, her vakit kızım saydığım Gülsen Tun-
cer’e sevgim de artıyor, saygım da. Bugün
90 yaşındaysam bunu, sayıları pek de çok
sayılamayacak Gülsen’lerin yarattığı, ya-
şamın çekiciliğini arttıran güzelliklere
borçluyum” diye konuştu.
Tuncer ise duygularõnõ şöyle ifade etti:
“Emekle kurulan dostluklar hiç aşınmıyor
ve gittikçe büyüyor. O yüzden bana veri-
len bu onur ülkemin bütün sanat emekçi-
lerine ve bütün emekçilerine aittir. Belki bu-
rada özne benim ama ben burada sadece
yurttaş Gülsen Tuncer olarak bulunuyo-
rum. Bu ülke bize çok şey verdi. Bizim ona
borcumuz ödenmez. Bu hepimizin gecesi.”
Gülsen Tuncer onuruna hazõrlanan kitapçõkta
da, tiyatro eleştirmeni Üstün Akmen “Oyun-
culuk aşkına yaşamayı katlar, çoğaltır,
tutkuyla sağaltır. 41. sanat yılında oyun-
culuk onun coğrafyasıdır” dedi.
GÜLSEN TUNCER’İN 41. SANAT YILI KUTLANDI
‘Oyunculukonuncoğrafyasõdõr’
Gülsen Tuncer ve Vedat Türkali.
Fotoğraflar:CerenÇıplak
KORO FESTİVALİ BAŞLIYOR ETKİNLİK 21 NİSAN’DA BİTİYOR
Boğaziçi’nde
çoksesli günler
Yõldõz Sarayõ’nda
Barok Festivali
Kültür Servisi - Boğaziçi Üniversitesi
Müzik Kulübü’nün (BÜMK) 2010
Avrupa Kültür Başkenti Ajansõ
desteği ile düzenlediği Boğaziçi
Üniversitesi Koro Festivali yarõn
başlõyor. BÜMK korolarõ dõşõnda
on beş koronun daha katõlacağõ fes-
tivalde, her gün verilecek konser-
lerin dõşõnda beden perküsyon,
şan yöntemleri ve şeflik konusun-
daki çalõştaylar ile film gösterim-
leri ve söyleşi, panel ve seminer-
ler gibi birçok yan etkinlik yer alõ-
yor. Gönüllü öğrencilerce düzen-
lenen festivalin sahneleriyse Bo-
ğaziçi, Bahçeşehir, Bilgi, Yedite-
pe, Kadir Has üniversiteleri konser
salonlarõ. Festivalin toplumsal so-
rumluluk tasarõsõ kapsamõnda uz-
man koristler, ilköğretim öğrenci-
leri ve huzurevi sakinlerini bir
araya getirerek müzikal bir payla-
şõm ortamõ yaratmayõ da amaçlayan
şenlikte ayrõca, dünyaca ünlü ko-
ro şeflerinin önderliğinde her sabah
atölye çalõşmalarõ düzenlenecek
ve çalõşõlan parçalar, atölyelerde ça-
lõşan koristler tarafõndan oluşturu-
lacak karma koro tarafõndan ka-
panõş konserinde sahnelenecek.
Şenlik, 19 Nisan’da sona eriyor.
(http://www.korofest.com/)
Kültür Servisi - “15. Uluslararası İs-
tanbul Barok Festivali Haftası” bu-
gün Yõldõz Sarayõ’nda saat 18.30’da
“G.F. Handel ve Çağdaşı Osmanlı
Barok Müzikleri” konseriyle ve fes-
tival süresince burada görülebilecek
olan “15. Yıl İstanbul Barok Müzik,
Dekor-Kostüm ve Opera Araştır-
maları” sergisinin açõlmasõyla başlõ-
yor. Klavsen ve org sanatçõsõ Leyla Pı-
nar’õn öncülük ederek “İstanbul Ba-
rok” müzisyenleriyle 15 yõldõr sür-
dürdüğü etkinlik, 21 Nisan’a dek sü-
recek. Bu yõl etkinlikte, ölümünün 250.
yõlõ nedeniyle G.F. Handel’in yapõt-
larõna ağõrlõk verilecek. İstanbul’un
başka tarihi yapõlarõndaki konserlerle
sürecek olan festivalde, 16 Nisan’da
saat 20.00’deki “İstanbul Barok
Genç Klavsencilerinden Dinletiler”
konseri Elmadağ’daki St. Esprit Kili-
sesi’nde yapõlacak. 17 Nisan 18.00’de
İsveç Konsolosluğu Barok Salonu’nda
“G.F. Handel’in İsveçli ve Osman-
lı Çağdaşları”, 21 Nisan 19.30’da St.
Antoine Kilisesi’nde “G.F. Handel
Konseri” izlenebilir. (www.istanbul-
barok.com)
‘Carmina Burana’ CKM’de
Kültür Servisi - Türkiye’nin ilk özel bale
kurumu “Çağdaş Bale Topluluğu”, müziği
Carl Orff’a, koreografisi Cem Ertekin’e ait
“Carmina Burana” adlõ yapõtõ 16 Nisan
Perşembe günü Caddebostan Kültür
Merkezi’nde (CKM) sahneleyecek. Bu
sene 37. yõlõnõ kutlayan topluluk bugüne
kadar çoğunluğu genel sanat yönetmeni
Cem Ertekin’e ait iki yüzün üstünde yapõt
sahnelemiş. (0216 467 25 68)
Pritzker Ödülü Zumthor’un
Kültür Servisi - Mimarlõk alanõnda verilen
en saygõn uluslararasõ ödüller arasõnda kabul
edilen ‘Pritzker Ödülü/Pritzker Prize’ bu yõl
İsviçreli mimar Peter Zumthor’a verildi.
Zumthor’a ödül getiren bina ise İsviçre’nin
Vals kentindeki kaplõca oldu. Çağdaş
mimaride öncü bir isim olarak anõlan
Zumthor, bugüne dek anavatanõndan başka
ülkelerin önemli merkezlerinde önemli
yapõlarõn projelerini yaptõ. Hyatt kurumunca
1979’dan bu yana verilen ödüllerin, “õrk,
ulus, ideoloji” ölçüt alõnmadan, “yenilikçi,
sõradõşõ, az bulunur türden bir yaratõcõlõkla
oluşturulmuş mimari çalõşmalara”
verildiğinin altõ çiziliyor.
Davul grubu ‘KODO’ İstanbul’da
Kültür Servisi - Dünyaca ünlü Japon
davul grubu ‘KODO’ “One Earth” 2009
Dünya Turnesi kapsamõnda iki gösteri için
haziran ayõnda İstanbul’a geliyor. İKSV
tarafõndan düzenlenen KODO gösterileri,
15 - 16 Haziran’da saat 21.00’de Harbiye
Cemil Topuzlu Açõkhava Sahnesi’nde
gerçekleşecek. Adõnõ Japoncada hem “kalp
atõşõ” hem de “davulun çocuklarõ”
anlamõna gelen KODO sözcüğünden alan
topluluk, 1998 yõlõnda 5. Uluslararasõ
İstanbul Caz Festivali için İstanbul’a
gelmişti. (www.iksv.org )
Kültür Servisi - Efes Dark’õn bu yõl
3.’sünü düzenlediği Rock’n Dark
Express Rock Müzik Yarõşma-
sõ’nõn 9 Mayõs akşamõ garajis-
tanbul’da gerçekleşecek final
konserinde İngiltere’nin kült
punk-rock topluluklarõndan New
Model Army sahneye çõkacak.
Gecede, ocak ayõndan bu yana
Ankara, Trabzon, Eskişehir, İz-
mir, Antalya, Çanakkale, İstanbul
ve Adana’da yapõlan bölge ele-
meleri sonunda büyük finale ka-
tõlmaya hak kazanan üç topluluk
ise birincilik için yarõşacak. Ya-
rõşmanõn seçici kurulunda, Yalçın
Birol, Necdet Dikici, Karolin
Koryan, Hayko Cepkin, Ömer
Acar, Selim Serezli, Tolga Ya-
vuz ve Umut Kuzey gibi adlar
bulunuyor. (0 212 244 44 99)
NewModel
Armysahnede
ROCK MÜZİK YARIŞMASI
Kültür Servisi - Bu yõl 28. si düzenle-
nen Uluslararası İstanbul Film Festivali,
film gösterimleri, söyleşileri ve çeşitli et-
kinlikleriyle devam ediyor.
Bugün Emek Sinemasõ’nda ‘35 Tek
Rom’, ‘İki Çizgi’, ‘Pandora’nın Kutu-
su’, ‘Bu Filmde Ben Varım’ ve ‘Haya-
tın Tuzu’ adlõ filmler izleyiciyle buluşa-
cak. ‘İki Çizgi’, ‘Pandora’nın Kutusu’
ve ‘Hayatın Tuzu’ filmlerinin yönetmen
ve oyuncularõ da gösterime katõlacak.
Yeni Rüya Sinemasõ’nda ‘Tokyo So-
natı’, ‘Kırmızı Adamların Toprağı’,
‘Bir Buçuk Oda’, Buick Riviera’, ‘Tony
Manero’ filmleri gösterilirken Atlas Si-
nemasõ’nda ise, ‘Atina- İstanbul’, ‘Zift’,
‘İki Bacaklı At’, ‘Yeryüzü Cenneti’,
‘Piçler’ adlõ filmler izlenebilir. Beyoğlu Si-
nemasõ’nda ‘8’, ‘1974, ‘Bir Seçim Kam-
panyası’, ‘Cankurtaran / İstanbul (Re-
dux)’, ‘Kako si?’, ‘Issız Adam’ adlõ
filmler gösterilecek. ‘Cankurtaran/İs-
tanbul (Redux)’, ‘Kako si?’ ve ‘Issız
Adam’ filmlerinin yönetmen ve oyuncu-
larõ da gösterime katõlacak.
Rexx Sinemasõ’nda ise ‘Saçlar Hava-
ya’, ‘Kulübe’, ‘Tahoe Gölü’, ‘Bulanık
Sular’, ‘Düşman Hattı’ adlõ filmler iz-
leyiciyle buluşacak.
(www.iksv.org)
İ S T A N B U L F İ L M F E S T İ V A L İ ’ N D E B U G Ü N
Beyazperdedefilmgeçidi...
BORUSAN KONSERLERİ
Freddy Kempf’ten
Çaykovski yorumu
Kültür Servisi - Sascha Goetzel yö-
netimindeki Borusan İstanbul Fi-
larmoni Orkestrası’nõn nisan ayõ
konserlerinin solisti İngiltere’nin
genç yeteneği, tüm dünyada adõn-
dan söz ettiren Freddy Kempf. Ya-
rõn saat 20.00’de Caddebostan Kül-
tür Merkezi’nde, 16 Nisan Per-
şembe günü saat 20.00’de Lütfi Kõr-
dar Konser Salonu’nda verilecek
konserlerde Çaykovski’nin ilk pi-
yano konçertosu ile 5. Senfoni-
si’ni seslendirecek. Piyano sanatçõsõ
Freddy Kempf, 1992’de Rahma-
ninov’un Paganini Çeşitlemele-
ri’ni unutulmaz bir yorumla çalarak
BBC’nin Yõlõn Genç Müzisyeni
Yarõşmasõ’nõ kazandõ. Kempf’in
uluslararasõ kariyerinin önünü açan
gelişme ise 1998’de Moskova’da-
ki Uluslararasõ Çaykovski Piyano
Yarõşmasõ’nda aldõğõ üçüncülük
oldu. Kempf’in kazanamamasõ üze-
rine seyirciler yarõşmayõ protesto et-
ti. Kempf daha sonra Rusya’da
çok sayõda kapalõ gişe konser ver-
di ve sayõsõz kez televizyona çõktõ.
Genco Erkal “50 yıldır tiyatro
yapmasına rağmen çizgisinden
ödün vermeden çağına ayak uy-
durabilmesi” nedeniyle değer görüldüğü 13. Aydın Doğan Ödülü’nü dün akşam
Doğan Vakfı Başkanı Aydın Doğan’ın elinden aldı. Erkal, 50 bin TL’lik ödülün
‘onur’unu kendine saklayacağını ancak çeki eğitime yaptığı katkıları hayranlıkla
izlediği Türkan Saylan ve ÇYDD’ye bağışlayacağını söyledi. Ergenekon soruş-
turmasını ağır bir dille eleştiren Erkal, “Bu insanlar artık muhalefet istemiyor,
bizi belli bir cemaatin neferleri yapmadan da rahat edemeyecekler. ‘Sivas ‘93’te
Goethe’nin ‘Hiçbir şey eyleme geçen cehalet kadar korkunç olamaz’ sözünü kul-
lanmıştık; mevcut durum bana bu sözü hatırlatıyor” dedi. (Fotoğraf: VEDAT ARIK)
Erkal’dan anlamlı bağış