Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 5 MART 2009 PERŞEMBE
6 HABERLER
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Gazeteler Patronun mu?
Erdoğan’ın, muhalif ve tarafsız medya üze-
rindeki baskısı gündemdeyken can alıcı soru-
yu yöneltmenin zamanı. Gazeteler patronun ma-
lı mıdır? Çünkü bazı aklıevvel iktidar adamla-
rı/yazarları, baskılarını Doğan Medya’nın patronu
üzerinde yoğunlaştırarak amaçlarına, tepeden
(onlar hiç mi hiç tepeden inmeci değildir!) ve ko-
lay yoldan ulaşabilmenin gerzekçe ve kaba plan-
larını yapıyor!
Düşünelim: Patron sermaye koyuyor. Maki-
ne, bina ve gazetecileri bir araya getiriyor. Bir
de gazetenin yönünü çiziyor. Ortaya, satan, kâr
eden, tutulan gazete çıkıyor! (Kaldı ki, Hürriyet
ve Milliyet’i patron hazır satın aldı.)
Burada çok temel bir soru(n) var. Bu başarı
patronun mu gazetecilerin mi? Burada üçün-
cü bir taraf daha var, yoksa okurun mu?
Gazete herhangi bir “piyasa malı” değil. İyi
bir cep telefonunun arkasında kişiler yok, şirket
var. Kimse cep telefonlarını kimin tasarladığını
bilmez.
Oysa gazetelerde her bir haberin, yorumun,
köşe yazarının, karikatürün, fotoğrafın, illüs-
trasyonun, çevirinin, dizi yazının, araştırmanın
önünde bir isim var. Gazete bu vitrinle okurun
karşısına çıkar. Bu vitrinde patron yok!
Gazete, büyük bir entelektüel çalışmanın,
önemli bir eğitim-birikimin, araştırmacılığın,
haber kovalama ve koklamanın, tartışma aç-
manın, okurları bilgi-yorum-görüş-haberlerle
doyurabilme yeteneği ve memnun etme uğra-
şısının, saygınlık uyandırma becerisinin ürünü-
dür...
Okur alıp, bakar, koklar, eleştirir, izler, sever,
benimser.
Bu başarı, “sermaye”ye ait değil; sermayeye
ait olan bu faaliyetin kazancı, artı değeridir.
Başarılı bir gazetenin ana gövdesini (ona
can verenleri) çeker alırsanız, yarattığı atmos-
feri bozarsanız; o güne kadar inşa ettiği okur-
la da ilişkiyi keser, zamanla sıfarlayabilirsniz bi-
le. Gazeteler bir “kurumsal kimliğe”, yaşam dön-
güsüne, onu besleyen kılcal kan damarlarına sa-
hip; bütün bunlar toplam olarak bir gazeteyi
ayakta tutan belkemiğini oluşturur. Gazeteci, bu
belkemiğini sürekli ayakta tutmakla yükümlüdür.
Bir nokta daha var: Gazeteleri, eskisi gibi üç
beş kişi çıkarmıyor, bir ordu çıkarıyor, bu ordu
çok farklı uzmanlık alanlarına bölünmüştür.
Sadece genel yayın yöretmenliği-yazı işleri bö-
lümü değil, reklamı, pazarlamasıyla, idari bö-
lümüyle...
Bu anlamda, “basın sanayii”nden bahsedi-
yoruz. Günümüz Bilgi Ekonomisi’nin şirketleri
de öyledir, onları ayakta tutan “bilgi toplumu”
uzmanları ve profesyonelleridir. “Sermaye”, böy-
le bir yapıyla birleşmediği sürece ne sermaye
olabilir ne de el koyacağı bir artı değer yara-
tabilir!
Bu noktayı özellikle belirtmeliyiz. Doğan Med-
ya’ya gelen siyasal-vergi baskısından, bazı
gazeteciler kendilerini de sorumlu tutuyor! “Bi-
zim yüzümüzden patrona ceza veriliyor” diyor-
lar; ne ilgisi var! Bu tür baskılar, gazetelerin top-
lumsal ve demokrasi sorumluluğunun cilveleri-
dir! Basını basın, dördüncü kuvvet yapan biraz
da budur. Bu baskılar her zaman, basının olay-
dan daha güçlü çıkmasını sağlar. Yeter ki üze-
rinde yaşanılan zemin adil, yasal ve temiz olsun!
Özetle, pek hukuki görünmese bile, gazete-
lerin kârı patronunsa, gövdeleri gazetecilerindir.
En azından orada çalıştıkları sürece! Gazeteci-
ler de, gazetelerin aslında “kendi malları” ol-
duğunu kanıtlamak durumundalar!
“At onları bizi al”, “kadroları değiştir, Türkçü
milliyetçi, dinci, iktidarcı kadroları oraya doldur”
veya “siyaset değiştir” demek, ancak gerzeklik
göstergesi olabilir. (Şu sıralarda etrafta bol
miktarda dolaşıyorlar!) Ayrıca, okuru da dünyanın
en aptal yaratıkları derekesine düşürmek de-
mektir.
Sadece o kadar değil: Bu öneri aslında, pat-
ronun sermayesini de batırma girişimidir.
Aydın Doğan gazetelerini kendi malı olarak
görüyorsa, görmesin! Bu konuda bütün pat-
ronlarda (ayrıca gazetecilerde de!) bir “vizyon ve
bilgi düzeltmesi” gerçekleşmesinde yarar var.
Bu tür yeni bir anlayış, “patrona bastırdım mı
işi bitiririm” gibi, zekâ gerisi anlayışları da bi-
tirir!
Soylu’dan
sert eleştiri
KASTAMONU (AA)
- Demokrat Parti (DP)
Genel Başkanõ Süleyman
Soylu, partisinin
etkinliklerine katõlmak
için geldiği
Kastamonu’da
gazetecilere konuştu.
Soylu, Ergenekon
davasõyla ilgili sorulara
şu yanõtõ verdi: “Bu
ülkede bir Genelkurmay
Başkanõ çõkõp ‘Ben
darbeyi önledim’ dedi.
Bir tek savcõ çõkõp da
(buna Ergenekon savcõlarõ
da dahil) ‘Ey Hilmi
Özkök sen ne söylemek
istedin’ diye sordu mu?
Türkiye’nin hukuk
adamlarõ, vicdanõ ile
cüzdanõ arasõnda
sõkõşmõştõr. Nasõl Türkiye
zihniyet ve kõyafetlere
göre bölünmüşse, adalet
anlayõşõ da siyaset
işleyişine göre
bölünmüştür.”
‘Okullardaki
darbeci adları’
İZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - İzmir İl
Genel Meclisi’nin önceki
günkü toplantõsõnda,
CHP’li üye Gülşen
Korkmaz Kahraman,
“İzmir’de Narlõdere 12
Eylül ve Yamanlar
Evrenpaşa İlköğretim
okullarõyla, Gültepe
Kenan Evren Anadolu
Lisesi bulunmaktadõr.
Bugün gerçek darbeciler
halen cumhuriyet
balolarõna davet
ediliyorken ülkede sahte
darbeciler yaratõldõ ve bu
insanlar işlenmeyen bir
suçun bedelini şimdiden
ödemeye başladõlar” dedi.
Kahraman, bu okullara 12
Eylül darbesinde asõlan
Erdal Eren, Gültepe
Belediye Başkanõ Aydõn
Erten ve Nâzõm Hikmet
Ran’õn adlarõnõn
verilmesini önerdi.
Uyuşturucu
sokmak istedi
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Ankara Ayaş Açõk
Cezaevi’ne uyuşturucu
sokmak isterken
yakalanan infaz koruma
başmemuru tutuklandõ.
Muzaffer G’nin (42)
kullandõğõ otomobil
vardiya değişimi sõrasõnda
jandarma ekiplerince
durdurularak kontrol
edildi. Arama sõrasõnda
Muzaffer G’nin belinden
çõkardõğõ poşeti araziye
attõğõnõn görülmesi
üzerine arazide arama
yapõldõ. Kõsa sürede
bulunan poşetten 38 gram
esrar çõktõğõ öğrenildi.
Sözleşmeli
öğretmen
BALIKESİR
(Cumhuriyet) - Milli
Eğitim Bakanõ Hüseyin
Çelik, bu ay içinde 6 bin
500 sözleşmeli öğretmen
atanacağõnõ bildirdi.
Çelik, gazetecilere yaptõğõ
açõklamada, “Başvurular
5 Mart’ta (bugün)
başlayacak. Başvurularõn
ardõndan 19 Mart’ta
atamalarõ
gerçekleştireceğiz. ” dedi.
Prof. Alemdar
istifa etti
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Gazi Üniversitesi
Rektörlüğü’ne Prof. Dr.
Rõza Ayhan’õn
getirilmesinin ardõndan
üniversitede sular
durulmuyor. Son olarak
İletişim Fakültesi Dekanõ
Prof. Dr. Korkmaz
Alemdar, görev süresinin
bitmesine daha 1,5 yõl
olmasõna karşõn
dekanlõktan istifa etti.
Uğur’un TBMM’ye yazdõğõ mektupta Savcõ Öz’le ilgili ilginç değerlendirmeler yer aldõ
‘Baykaldaişiniçinde’AYŞE SAYIN
ANKARA - Ergenekon so-
ruşturmasõ kapsamõnda Siliv-
ri’de tutuklu bulunan emekli
Albay Atilla Uğur, CHP’li
Malik Ecder Özdemir aracõ-
lõğõyla Meclis’e iletilmek üze-
re bir mektup yazarak Erge-
nekon soruşturmasõnõ yürüten
savcõ Zekeriya Öz’e sorgu
süreciyle ilgili ağõr suçlamalar
yöneltti. Uğur, Öz’ün emekli
orgeneraller Şener Eruygur ve
Hurşit Tolon’la ilgili bildik-
lerini anlatmasõ karşõlõğõnda
kendisini “serbest bırakma”
vaadinde bulunduğunu, CHP
lideri Deniz Baykal’la ilgili de
“Aslında Baykal Ergene-
kon’un tam içinde, biz bili-
yoruz” dediğini aktardõ.
TBMM İnsan Haklarõ Ce-
zaevi Alt Komisyonu üyeleri-
nin Ergenekon tutuklularõnõn
kaldõğõ Silivri Cezaevi ziyare-
ti sõrasõnda sürpriz bir gelişme
yaşandõ. PKK elebaşõsõ Ab-
dullah Öcalan’õ Türkiye’ye
getirilme sürecinde sorgula-
yan ekipte yer alan emekli Al-
bay Atilla Uğur, “TBMM İn-
san Haklarını İnceleme Ko-
misyonu Başkanlığı’na” hi-
taben el yazõsõyla kaleme al-
dõğõ 4 sayfalõk mektubu, Mec-
lis’e iletmek üzere CHP’li ko-
misyon üyesi Malik Ecder Öz-
demir’e verdi. Uğur mektu-
bunda şu iddialarda bulundu:
Gözaltõna alõndõktan sonra
getirildiğim Vatan Cadde-
si’ndeki İstanbul Emniyeti
TEM Şube Müdürlüğü’nde
bodrum katõnda konulduğum
B-10 numaralõ hücreden bir ge-
ce yarõsõ yukarõ kata çõkarõldõm.
Burada daha sonra adõnõn
Mehmet Karabörk olduğunu
öğrendiğim emniyet amirinin
odasõna alõndõm. Emniyet ami-
ri bana sadece sohbet etmek
için çağõrdõğõnõ söyledikten
sonra özetle şunlarõ ilave etti:
“Bize Şener ve Hurşit ile il-
gili bir şeyler söyle biz de se-
ni bıraktıralım. Savcı, biz
ne dersek onu yapar. Mesle-
ki taasubu bırak bunları ko-
ruma, göreceksin ikisi de tu-
tuklananacak.” Verdiğim
cevaplardan hoşnut olmayarak
beni tekrar hücreye gönderdi.
Bir sonraki gece yine aynõ
odaya çõkardõlar. Emniyet ami-
rinin koltuğunda savcõ Zeke-
riya Öz oturuyordu. Üç polis de
(sivil giyimli) Mehmet Kara-
börk’le birlikte odada idi. Sav-
cõ Öz, bana hitaben “Biz seni
geçen sene alacaktık, baktım
yeni emekli olmuşsun, bıra-
kayım biraz yaşasın dedim.
Bu Şener ve Hurşit’le ilgili
her şeyi bize anlat, seni yarın
sabah bırakayım” dedi. “Ba-
na insanlara iftira atmamı
söylüyorsun” dedim. Bozuldu
ve kalktõ gitti...
Gözaltõna alõnmamdan nö-
betçi hâkim önüne çõkana ka-
dar bir saat bile uyku uyuma-
dõm. İki gece yarõsõ kaldõrõlarak
Emekli Albay Atilla Uğur, mektubunda, Zekeriya Öz’ün emekli orgeneraller
Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’la ilgili bildiklerini anlatmasõ karşõlõğõnda
kendisini “serbest bõrakma” vaadinde bulunduğunu ileri sürdü.
sözde sohbete diyerek Beşik-
taş Adliyesi’ne götürüldüm.
Bu görüşmeye zaman zaman
odaya giren savcõ M. Ali Pek-
güzel ve savcõ Nihat Taşkın
da katõldõ. Altõ saat süren bu gö-
rüşmede Öz, özetle kanõmõ
donduran şu cümleleri söyledi:
“Bu Veli Küçük zaten Er-
meninin teki. Ben araştır-
dım, soyu sopu taa Kafkas-
ya’dan kalkıp Bilecik Göl-
pazarı’nın Türkmen köyüne
gelmiştir. Neden? Çünkü
Türkmen ismindeki köye göç
ederek Ermeni olduklarını
kamufle etmek istemişler.
Ermenice de biliyor. Ben
hem şivesinden hem de evin-
den çıkan Ermenice belge-
lerden onun Ermeni oldu-
ğunu anladım. Ayrıca bu
Sevgi denilen kadın da Er-
meni. (Erenol’u kastediyor.)
Yozgat’ın Ermenelik kö-
yünden, eski adı Ermeneli
yani o da Ermeni... Bu Er-
genekoncular iki şeye düş-
manlar. Birincisi Fethullah
Gülen hocaefendi ve cemaa-
ti, bir de Alman vakıfları..
Zaten (Necip) Hablemitoğlu
da Ergenekon üyesiydi...”
Uğur mektubunda, Öz’ün ağ-
zõndan şu ifadeleri aktardõ:
“Bunlar nasõl orgeneral ol-
muşlar ya... Doğu Perinçek
efendinin emri ile hareket edi-
yorlar. Yok şu seminere git,
yok şu konferansa katõl... PKK
terörü neden 2002’de tekrar
başladõ... Çünkü AK Parti ik-
tidara geldi... Onu baltalamak
için. Sen bize bu adamlarla il-
gili bir şeyler söyle altõna da
imzanõ at... Biz de senin için
iyi düşünelim. Aslõnda Deniz
Baykal Ergenekon’un tam
içinde, biz biliyoruz... Nur
Serter de bu işin içinde...
Toplantõ yaptõklarõ evleri falan
biliyorsan bize söyle...”
BÜYÜKANIT
‘İnsanlar
konuşmaya
korkuyor’
İstanbul Haber Servi-
si- Beykent Üniversite-
si’nde düzenlenen “PKK
Terörünün Gelişimi, Bu-
günü ve Geleceği Bağla-
mında Önlemler” konu-
lu konferansa katõlan eski
Genelkurmay Başkanõ Ya-
şar Büyükanıt, telefon
dinlemelerine tepki gös-
tererek, “Üzüntü ile izli-
yorum. İnsanlar artık
birbirleri ile telefonla
konuşmaya bile korkar
hale geldi. Kim dinliyor,
nasıl dinliyor bilmiyo-
rum, bu normal bir du-
rum değil” dedi. Büyü-
kanõt, DTP Genel Başka-
nõ Ahmet Türk’ün,
TBMM’deki grup toplan-
tõsõnda Kürtçe konuşma-
sõnõn da yasal olmadõğõnõ
söyledi. Büyükanõt, TRT
6’nõn Kürtçe yayõnlarõnda
ideolojik olmamak koşu-
luyla “mahsur” olmadõğ-
nõ belirtti.
Büyükanõt, üniversite-
nin Ayazağa Yerleşke-
si’nde düzenlenen konfe-
ransa konuşmacõ olarak
katõldõ. Konferans önce-
sinde gazetecilerin soru-
larõnõ yanõtlayan Büyüka-
nõt, DTP Genel Başkanõ
Türk’ün partisinin grup
toplantõsõnda Kürtçe ko-
nuşmasõna ilişkin bir so-
ruya, “Bunun kanunla-
ra göre yapılmaması ge-
rekir. Herkes istediğini
yaparsa anarşi doğar.
Savcıların gerekeni yap-
ması gerektiğini düşü-
nüyorum. Yapmazlarsa
terör örgütünün istediği
zemin hazırlanır ve bu-
nun daha da fazlasını
yaparlar” yanõtõnõ verdi.
Büyükanõt, emekli gene-
rallere ait olduğu iddia
edilen gizli ses kayõtlarõna
ilişkin soruya da şu yanõ-
tõ verdi: “Kim dinliyor
bana sormayacaksınız.
Üzüntü ile izliyorum. İn-
sanlar artık birbirleri
ile telefonla konuşmaya
bile korkar hale geldi.
Kim dinliyor nasıl dinli-
yor bilmiyorum. Bu nor-
mal bir durum değil.”
SorunlarõnõrektörlüklereveYÖK’eduyurmakiçinfarklõbireylemyapacaklar
Asistanlar üniversitede sabahlõyor
ZEYNEP ŞAHİN
Doktoralarõnõ tamamladõktan sonra
üniversiteden “atılacak” olan asistanlar
“isyan” ediyor. İş güvencesiz çalõşma da-
yatõlarak akademik başarõnõn önünün
kesildiğine dikkat çeken asistanlara, uy-
gulamanõn beyin göçü furyasõna yol aça-
cağõ uyarõsõnõ yapan üniversite çevrele-
ri destek veriyor. Seslerini rektörlüklere
ve YÖK’e duyurmak isteyen asistanlar ise
bugün çok farklõ bir eylem gerçekleşti-
rerek, İstanbul Üniversitesi’nde “gece me-
saisi” yapõp, sabahlayacak.
“Düşük maaş, akademik özgürlük
kısıtlaması, kadro yetersizliği” gibi
bir dizi sorunla boğuşarak bilimsel ka-
riyer yapmaya çalõşan araştõrma görev-
lileri, artõk “üniversiteden atılma” teh-
likesiyle karşõ karşõya.
Araştõrma görevlileri doktoralarõnõ
başarõyla tamamladõklarõnda, üniversi-
tedeki akademik kariyerlerine devam
edebiliyorlardõ. Ancak YÖK’ün geçen
yõl yaptõğõ düzenlemeler ile bundan
böyle doktorasõnõ tamamlayan araştõrma
görevlilerinin üniversiteyle ilişkileri
kesilecek. Adeta “başarının cezalan-
dırılacağı” yöntemle işsiz doktoralõ
olacak yüzlerce genç, “gelecek kaygı-
sıyla ve iş güvencesiz çalıştırılmak is-
tenmelerine” isyan ediyor.
Daha önce basõn açõklamalarõ ve yü-
rüyüşlerle seslerini duyurmaya çalõşan
asistanlar bu kez farklõ bir eylemle
dikkat çekmeye çalõşacak. YÖK’ün dü-
zenlemesinden etkilenecek 658 asistana
sahip İstanbul Üniversitesi’nde, “gece
mesaisi protestosu” yapõlacak. Buna gö-
re, bugün saat 16.30’da Beyazõt Yerleş-
kesi’nde buluşup, Hukuk Fakültesi 1 nu-
maralõ amfiye gidecek. Amfide 18.30’a
kadar “açık kürsü” ile seslerini duyu-
racak, hazõrlanan “50/d’liler filmi” gös-
terilecek. Asistanlar, gece boyunca çe-
şitli etkinlikler gerçekleştirecek ve yeni
günün mesaisi için cuma sabahõ saat
08.00’de fakültelere dağõlacak.
CHP Yalova İl Başkanlığı, Deniz Baykal’ın Baş-
bakan Recep Tayyip Erdoğan’a söylediği “İk-
tidar oldun ama adam olamadın” sözlerini pankartlara yazdırarak partililere da-
ğıttı. Ancak polis bu pankartların alana sokulmasına izin vermedi.
Yalova’da konuşan Baykal, AKP hükümetine yüklendi
‘Yolsuzluk şirketleri kuruldu’
FARUK KIRTAY
YALOVA - CHP Genel
Başkanõ Deniz Baykal, Tür-
kiye’nin Cumhuriyetin gele-
ceğinden endişe duyduğunu
belirterek “Ülkemizin ay-
dınlık geleceği sizlerin elin-
de. Ben bunların hakkın-
dan gelirim ama sizlerin de
desteği gerekli” dedi.
Yalova Cumhuriyet Mey-
danõ’nda partisince düzenle-
nen mitingde konuşan Baykal,
AKP’ye yüklendi. AKP ikti-
darõndan yolsuzluk yapmak
için şirketler kurulduğunu ifa-
de eden Baykal, “Yatırım
adı altında Türkiye yolsuz-
luklarla yağmalanıyor. Sa-
dece yolsuzluk yapmak için
örgütlenerek yolsuzluk ya-
panlar arkasına da devlet
desteğini alarak yaptıkları
yolsuzlukların adına da ‘ya-
tõrõm’ diyorlar” dedi.
‘Erdoğan, Recep İvedik’
İşsizliğin çõğ gibi arttõğõnõ,
kriz nedeniyle 1 milyon kişi-
nin de işini kaybettiğini ifade
eden Baykal, Erdoğan’õn ken-
disine yönelik üslubunu da
eleştirdi. Baykal, “Biz iyi
niyetle, yapıcı bir tutumla
yaklaştıkça o küstah ve kı-
rıcılıkla konuşmaya devam
ediyor. Bu üslup maganda
üslubudur. Başbakan’a ya-
kışmıyor. Tüm medyada
‘maganda’ konuşuluyor. Son
günlerde çok iyi film yapan
genç bir yönetmen var. Şa-
han. Şahan açıklama yap-
mış. ‘Recep İvedik işte o dur.
Maganda Recep İvedik’tir’
diyor. Bakıyorum da cuk
diye oturmuş” dedi.
YÖK’te AKP gölgesi
Kurula en son atanan Prof. Dr. Aydõn’õn türbana destek bildirisinde
imzasõnõn bulunmasõ YÖK’e atanacak üyelerin kriterlerini gösteriyor
MAHMUT LICALI
ANKARA - YÖK’ün üye
yapõsõnõn AKP’ye yakõn öğretim
üyelerinden oluşmasõ kurulun al-
dõğõ kararlarõ da doğrudan etki-
liyor. 2009 yõlõ sonuna kadar 3’ü
muhalif olan toplam 6 üyenin
değişeceği YÖK’e en son atanan
Prof. Dr. Mehmet Akif Ay-
dın’õn imam hatipli olmasõ ve
türbana destek bildirisinde im-
zasõnõn bulunmasõ, Cumhur-
başkanlõğõ ve Başbakanlõk kon-
tenjanõndan kurula atanacak
üyelerin kriterlerini gösteriyor.
YÖK’e 2009 yõlõnda atanacak
üyelerle birlikte kurulun
AKP’den yana olan üye yapõsõ-
nõn “tamamen AKP yanlısı”
hale gelmesinden endişe edili-
yor. 1 Mart itibarõyla Prof. Dr.
Halis Ayhan’õn yerine Bakan-
lar Kurulu kontenjanõndan ata-
nan Prof. Dr. Aydõn’õn imam ha-
tip kökenli olmasõ ve türbana öz-
gürlük bildirisinde imzasõnõn
bulunmasõ YÖK’e yõl içinde
atanacak diğer üyelerin nite-
lekleri konusunda ipucu veriyor.
YÖK’e Üniversitelerarasõ Kurul
(ÜAK) kontejanõndan atanan
ve görev süresi 1 Mart’ta dolan
Prof. Dr. İsa Eşme’den boşalan
üyelik için 13 Mart’ta ÜAK’de
seçim yapõlacak.
YÖK Başkanõ Prof. Dr. Yu-
suf Ziya Özcan’õ ve YÖK’ün
kararlarõnõ eleştiren bir bildiri ya-
yõmlayan 5 muhalif üyeden
3’ünün de 2009 yõlõnda görev
süreleri doluyor. Cumhurbaş-
kanlõğõ kontenjanõndan atanan
muhalif üyeler Prof. Dr. Tun-
çalp Özgen ve Prof. Dr. Engin
Ataç’õn görev süresi 16 Tem-
muz 2009’da, ÜAK kontenja-
nõndan atanan Prof. Dr. Fikret
Şenses’in görev süresi ise 21
Eylül 2009’da bitecek. Bakan-
lar Kurulu kontenjanõndan ata-
nan Prof. Dr. Yekta Saraç ve
Emin Kuz’un görev süresi de
19 Ekim 2009’da sona erecek.
ÜAK tarafõndan YÖK üyeliği-
ne atanan Prof. Dr. Celal Şen-
gör’ün üyeliği ise hakkõndaki di-
siplin kurulu dosyasõ nedeniyle
aylardõr bekletiliyor.
YÖK üyesi Bülent Serim,
YÖK’ün üye yapõsõnõn siyasi ik-
tidardan yana değiştiğini belir-
terek “Kimileri örtük, kimile-
ri açık bir şekilde her şey
gündeme getirilmeye başlan-
dı” dedi.
YAZICIOĞLU KANDIRMIŞ
Bedava kömür
zarar ettirdi
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Başba-
kan Yardõmcõsõ Hayati
Yazıcı, bedava kömür
dağõtõmõ nedeniyle Tür-
kiye Kömür İşletmele-
ri’nin (TKİ) zarar etme-
diğini açõklarken Hazine
Müsteşarlõğõ’nõn 2008
yõlõ verileri TKİ’nin 316
milyon 846 bin YTL za-
rar ettiğini ortaya koydu.
Hazine Müsteşarlõ-
ğõ’nõn verilerine göre,
2008 yõlõnda TKİ’nin
zararõ 316 milyon 846
bin YTL’ye ulaştõ. Baş-
bakan Yardõmcõsõ Ha-
yati Yazõcõ ise milletve-
killerinin soru önerge-
lerine “TKİ’nin bu uy-
gulama (bedava kö-
mür dağıtımı) kapsa-
mında herhangi bir gö-
rev zararı bulunmadı-
ğı gibi doğrudan bu
kapsamda kullanmak
üzere almış olduğu
herhangi bir kredi de
bulunmamaktadır. Bu
uygulamanın TKİ için
önemli avantajlardan
bir tanesi de piyasaya
kömür satışının en alt
düzeyde olduğu mart-
ağustos döneminde bu
kapsamdaki kömürle-
rin hemen hemen yüz-
de 50’si sevk edilerek
TKİ için önemli bir
pazar yaratılmakta-
dır” yanõtõnõ vermişti.
TKİ’nin rakamlarõna
göre, AKP hükümetleri
döneminde 2003 yõlõnda
başlayan bedava kömür
dağõtõmõ uygulamasõ ne-
deniyle bugüne kadar
1.4 milyar TL’lik har-
cama yapõldõ.
obursali@cumhuriyet.com.tr
Pankartlar toplatõldõ