23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 5 MART 2009 PERŞEMBE 6 HABERLER PERŞEMBE ORHAN BURSALI Gazeteler Patronun mu? Erdoğan’ın, muhalif ve tarafsız medya üze- rindeki baskısı gündemdeyken can alıcı soru- yu yöneltmenin zamanı. Gazeteler patronun ma- lı mıdır? Çünkü bazı aklıevvel iktidar adamla- rı/yazarları, baskılarını Doğan Medya’nın patronu üzerinde yoğunlaştırarak amaçlarına, tepeden (onlar hiç mi hiç tepeden inmeci değildir!) ve ko- lay yoldan ulaşabilmenin gerzekçe ve kaba plan- larını yapıyor! Düşünelim: Patron sermaye koyuyor. Maki- ne, bina ve gazetecileri bir araya getiriyor. Bir de gazetenin yönünü çiziyor. Ortaya, satan, kâr eden, tutulan gazete çıkıyor! (Kaldı ki, Hürriyet ve Milliyet’i patron hazır satın aldı.) Burada çok temel bir soru(n) var. Bu başarı patronun mu gazetecilerin mi? Burada üçün- cü bir taraf daha var, yoksa okurun mu? Gazete herhangi bir “piyasa malı” değil. İyi bir cep telefonunun arkasında kişiler yok, şirket var. Kimse cep telefonlarını kimin tasarladığını bilmez. Oysa gazetelerde her bir haberin, yorumun, köşe yazarının, karikatürün, fotoğrafın, illüs- trasyonun, çevirinin, dizi yazının, araştırmanın önünde bir isim var. Gazete bu vitrinle okurun karşısına çıkar. Bu vitrinde patron yok! Gazete, büyük bir entelektüel çalışmanın, önemli bir eğitim-birikimin, araştırmacılığın, haber kovalama ve koklamanın, tartışma aç- manın, okurları bilgi-yorum-görüş-haberlerle doyurabilme yeteneği ve memnun etme uğra- şısının, saygınlık uyandırma becerisinin ürünü- dür... Okur alıp, bakar, koklar, eleştirir, izler, sever, benimser. Bu başarı, “sermaye”ye ait değil; sermayeye ait olan bu faaliyetin kazancı, artı değeridir. Başarılı bir gazetenin ana gövdesini (ona can verenleri) çeker alırsanız, yarattığı atmos- feri bozarsanız; o güne kadar inşa ettiği okur- la da ilişkiyi keser, zamanla sıfarlayabilirsniz bi- le. Gazeteler bir “kurumsal kimliğe”, yaşam dön- güsüne, onu besleyen kılcal kan damarlarına sa- hip; bütün bunlar toplam olarak bir gazeteyi ayakta tutan belkemiğini oluşturur. Gazeteci, bu belkemiğini sürekli ayakta tutmakla yükümlüdür. Bir nokta daha var: Gazeteleri, eskisi gibi üç beş kişi çıkarmıyor, bir ordu çıkarıyor, bu ordu çok farklı uzmanlık alanlarına bölünmüştür. Sadece genel yayın yöretmenliği-yazı işleri bö- lümü değil, reklamı, pazarlamasıyla, idari bö- lümüyle... Bu anlamda, “basın sanayii”nden bahsedi- yoruz. Günümüz Bilgi Ekonomisi’nin şirketleri de öyledir, onları ayakta tutan “bilgi toplumu” uzmanları ve profesyonelleridir. “Sermaye”, böy- le bir yapıyla birleşmediği sürece ne sermaye olabilir ne de el koyacağı bir artı değer yara- tabilir! Bu noktayı özellikle belirtmeliyiz. Doğan Med- ya’ya gelen siyasal-vergi baskısından, bazı gazeteciler kendilerini de sorumlu tutuyor! “Bi- zim yüzümüzden patrona ceza veriliyor” diyor- lar; ne ilgisi var! Bu tür baskılar, gazetelerin top- lumsal ve demokrasi sorumluluğunun cilveleri- dir! Basını basın, dördüncü kuvvet yapan biraz da budur. Bu baskılar her zaman, basının olay- dan daha güçlü çıkmasını sağlar. Yeter ki üze- rinde yaşanılan zemin adil, yasal ve temiz olsun! Özetle, pek hukuki görünmese bile, gazete- lerin kârı patronunsa, gövdeleri gazetecilerindir. En azından orada çalıştıkları sürece! Gazeteci- ler de, gazetelerin aslında “kendi malları” ol- duğunu kanıtlamak durumundalar! “At onları bizi al”, “kadroları değiştir, Türkçü milliyetçi, dinci, iktidarcı kadroları oraya doldur” veya “siyaset değiştir” demek, ancak gerzeklik göstergesi olabilir. (Şu sıralarda etrafta bol miktarda dolaşıyorlar!) Ayrıca, okuru da dünyanın en aptal yaratıkları derekesine düşürmek de- mektir. Sadece o kadar değil: Bu öneri aslında, pat- ronun sermayesini de batırma girişimidir. Aydın Doğan gazetelerini kendi malı olarak görüyorsa, görmesin! Bu konuda bütün pat- ronlarda (ayrıca gazetecilerde de!) bir “vizyon ve bilgi düzeltmesi” gerçekleşmesinde yarar var. Bu tür yeni bir anlayış, “patrona bastırdım mı işi bitiririm” gibi, zekâ gerisi anlayışları da bi- tirir! Soylu’dan sert eleştiri KASTAMONU (AA) - Demokrat Parti (DP) Genel Başkanõ Süleyman Soylu, partisinin etkinliklerine katõlmak için geldiği Kastamonu’da gazetecilere konuştu. Soylu, Ergenekon davasõyla ilgili sorulara şu yanõtõ verdi: “Bu ülkede bir Genelkurmay Başkanõ çõkõp ‘Ben darbeyi önledim’ dedi. Bir tek savcõ çõkõp da (buna Ergenekon savcõlarõ da dahil) ‘Ey Hilmi Özkök sen ne söylemek istedin’ diye sordu mu? Türkiye’nin hukuk adamlarõ, vicdanõ ile cüzdanõ arasõnda sõkõşmõştõr. Nasõl Türkiye zihniyet ve kõyafetlere göre bölünmüşse, adalet anlayõşõ da siyaset işleyişine göre bölünmüştür.” ‘Okullardaki darbeci adları’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - İzmir İl Genel Meclisi’nin önceki günkü toplantõsõnda, CHP’li üye Gülşen Korkmaz Kahraman, “İzmir’de Narlõdere 12 Eylül ve Yamanlar Evrenpaşa İlköğretim okullarõyla, Gültepe Kenan Evren Anadolu Lisesi bulunmaktadõr. Bugün gerçek darbeciler halen cumhuriyet balolarõna davet ediliyorken ülkede sahte darbeciler yaratõldõ ve bu insanlar işlenmeyen bir suçun bedelini şimdiden ödemeye başladõlar” dedi. Kahraman, bu okullara 12 Eylül darbesinde asõlan Erdal Eren, Gültepe Belediye Başkanõ Aydõn Erten ve Nâzõm Hikmet Ran’õn adlarõnõn verilmesini önerdi. Uyuşturucu sokmak istedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Ayaş Açõk Cezaevi’ne uyuşturucu sokmak isterken yakalanan infaz koruma başmemuru tutuklandõ. Muzaffer G’nin (42) kullandõğõ otomobil vardiya değişimi sõrasõnda jandarma ekiplerince durdurularak kontrol edildi. Arama sõrasõnda Muzaffer G’nin belinden çõkardõğõ poşeti araziye attõğõnõn görülmesi üzerine arazide arama yapõldõ. Kõsa sürede bulunan poşetten 38 gram esrar çõktõğõ öğrenildi. Sözleşmeli öğretmen BALIKESİR (Cumhuriyet) - Milli Eğitim Bakanõ Hüseyin Çelik, bu ay içinde 6 bin 500 sözleşmeli öğretmen atanacağõnõ bildirdi. Çelik, gazetecilere yaptõğõ açõklamada, “Başvurular 5 Mart’ta (bugün) başlayacak. Başvurularõn ardõndan 19 Mart’ta atamalarõ gerçekleştireceğiz. ” dedi. Prof. Alemdar istifa etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gazi Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Rõza Ayhan’õn getirilmesinin ardõndan üniversitede sular durulmuyor. Son olarak İletişim Fakültesi Dekanõ Prof. Dr. Korkmaz Alemdar, görev süresinin bitmesine daha 1,5 yõl olmasõna karşõn dekanlõktan istifa etti. Uğur’un TBMM’ye yazdõğõ mektupta Savcõ Öz’le ilgili ilginç değerlendirmeler yer aldõ ‘Baykaldaişiniçinde’AYŞE SAYIN ANKARA - Ergenekon so- ruşturmasõ kapsamõnda Siliv- ri’de tutuklu bulunan emekli Albay Atilla Uğur, CHP’li Malik Ecder Özdemir aracõ- lõğõyla Meclis’e iletilmek üze- re bir mektup yazarak Erge- nekon soruşturmasõnõ yürüten savcõ Zekeriya Öz’e sorgu süreciyle ilgili ağõr suçlamalar yöneltti. Uğur, Öz’ün emekli orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’la ilgili bildik- lerini anlatmasõ karşõlõğõnda kendisini “serbest bırakma” vaadinde bulunduğunu, CHP lideri Deniz Baykal’la ilgili de “Aslında Baykal Ergene- kon’un tam içinde, biz bili- yoruz” dediğini aktardõ. TBMM İnsan Haklarõ Ce- zaevi Alt Komisyonu üyeleri- nin Ergenekon tutuklularõnõn kaldõğõ Silivri Cezaevi ziyare- ti sõrasõnda sürpriz bir gelişme yaşandõ. PKK elebaşõsõ Ab- dullah Öcalan’õ Türkiye’ye getirilme sürecinde sorgula- yan ekipte yer alan emekli Al- bay Atilla Uğur, “TBMM İn- san Haklarını İnceleme Ko- misyonu Başkanlığı’na” hi- taben el yazõsõyla kaleme al- dõğõ 4 sayfalõk mektubu, Mec- lis’e iletmek üzere CHP’li ko- misyon üyesi Malik Ecder Öz- demir’e verdi. Uğur mektu- bunda şu iddialarda bulundu: Gözaltõna alõndõktan sonra getirildiğim Vatan Cadde- si’ndeki İstanbul Emniyeti TEM Şube Müdürlüğü’nde bodrum katõnda konulduğum B-10 numaralõ hücreden bir ge- ce yarõsõ yukarõ kata çõkarõldõm. Burada daha sonra adõnõn Mehmet Karabörk olduğunu öğrendiğim emniyet amirinin odasõna alõndõm. Emniyet ami- ri bana sadece sohbet etmek için çağõrdõğõnõ söyledikten sonra özetle şunlarõ ilave etti: “Bize Şener ve Hurşit ile il- gili bir şeyler söyle biz de se- ni bıraktıralım. Savcı, biz ne dersek onu yapar. Mesle- ki taasubu bırak bunları ko- ruma, göreceksin ikisi de tu- tuklananacak.” Verdiğim cevaplardan hoşnut olmayarak beni tekrar hücreye gönderdi. Bir sonraki gece yine aynõ odaya çõkardõlar. Emniyet ami- rinin koltuğunda savcõ Zeke- riya Öz oturuyordu. Üç polis de (sivil giyimli) Mehmet Kara- börk’le birlikte odada idi. Sav- cõ Öz, bana hitaben “Biz seni geçen sene alacaktık, baktım yeni emekli olmuşsun, bıra- kayım biraz yaşasın dedim. Bu Şener ve Hurşit’le ilgili her şeyi bize anlat, seni yarın sabah bırakayım” dedi. “Ba- na insanlara iftira atmamı söylüyorsun” dedim. Bozuldu ve kalktõ gitti... Gözaltõna alõnmamdan nö- betçi hâkim önüne çõkana ka- dar bir saat bile uyku uyuma- dõm. İki gece yarõsõ kaldõrõlarak Emekli Albay Atilla Uğur, mektubunda, Zekeriya Öz’ün emekli orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’la ilgili bildiklerini anlatmasõ karşõlõğõnda kendisini “serbest bõrakma” vaadinde bulunduğunu ileri sürdü. sözde sohbete diyerek Beşik- taş Adliyesi’ne götürüldüm. Bu görüşmeye zaman zaman odaya giren savcõ M. Ali Pek- güzel ve savcõ Nihat Taşkın da katõldõ. Altõ saat süren bu gö- rüşmede Öz, özetle kanõmõ donduran şu cümleleri söyledi: “Bu Veli Küçük zaten Er- meninin teki. Ben araştır- dım, soyu sopu taa Kafkas- ya’dan kalkıp Bilecik Göl- pazarı’nın Türkmen köyüne gelmiştir. Neden? Çünkü Türkmen ismindeki köye göç ederek Ermeni olduklarını kamufle etmek istemişler. Ermenice de biliyor. Ben hem şivesinden hem de evin- den çıkan Ermenice belge- lerden onun Ermeni oldu- ğunu anladım. Ayrıca bu Sevgi denilen kadın da Er- meni. (Erenol’u kastediyor.) Yozgat’ın Ermenelik kö- yünden, eski adı Ermeneli yani o da Ermeni... Bu Er- genekoncular iki şeye düş- manlar. Birincisi Fethullah Gülen hocaefendi ve cemaa- ti, bir de Alman vakıfları.. Zaten (Necip) Hablemitoğlu da Ergenekon üyesiydi...” Uğur mektubunda, Öz’ün ağ- zõndan şu ifadeleri aktardõ: “Bunlar nasõl orgeneral ol- muşlar ya... Doğu Perinçek efendinin emri ile hareket edi- yorlar. Yok şu seminere git, yok şu konferansa katõl... PKK terörü neden 2002’de tekrar başladõ... Çünkü AK Parti ik- tidara geldi... Onu baltalamak için. Sen bize bu adamlarla il- gili bir şeyler söyle altõna da imzanõ at... Biz de senin için iyi düşünelim. Aslõnda Deniz Baykal Ergenekon’un tam içinde, biz biliyoruz... Nur Serter de bu işin içinde... Toplantõ yaptõklarõ evleri falan biliyorsan bize söyle...” BÜYÜKANIT ‘İnsanlar konuşmaya korkuyor’ İstanbul Haber Servi- si- Beykent Üniversite- si’nde düzenlenen “PKK Terörünün Gelişimi, Bu- günü ve Geleceği Bağla- mında Önlemler” konu- lu konferansa katõlan eski Genelkurmay Başkanõ Ya- şar Büyükanıt, telefon dinlemelerine tepki gös- tererek, “Üzüntü ile izli- yorum. İnsanlar artık birbirleri ile telefonla konuşmaya bile korkar hale geldi. Kim dinliyor, nasıl dinliyor bilmiyo- rum, bu normal bir du- rum değil” dedi. Büyü- kanõt, DTP Genel Başka- nõ Ahmet Türk’ün, TBMM’deki grup toplan- tõsõnda Kürtçe konuşma- sõnõn da yasal olmadõğõnõ söyledi. Büyükanõt, TRT 6’nõn Kürtçe yayõnlarõnda ideolojik olmamak koşu- luyla “mahsur” olmadõğ- nõ belirtti. Büyükanõt, üniversite- nin Ayazağa Yerleşke- si’nde düzenlenen konfe- ransa konuşmacõ olarak katõldõ. Konferans önce- sinde gazetecilerin soru- larõnõ yanõtlayan Büyüka- nõt, DTP Genel Başkanõ Türk’ün partisinin grup toplantõsõnda Kürtçe ko- nuşmasõna ilişkin bir so- ruya, “Bunun kanunla- ra göre yapılmaması ge- rekir. Herkes istediğini yaparsa anarşi doğar. Savcıların gerekeni yap- ması gerektiğini düşü- nüyorum. Yapmazlarsa terör örgütünün istediği zemin hazırlanır ve bu- nun daha da fazlasını yaparlar” yanõtõnõ verdi. Büyükanõt, emekli gene- rallere ait olduğu iddia edilen gizli ses kayõtlarõna ilişkin soruya da şu yanõ- tõ verdi: “Kim dinliyor bana sormayacaksınız. Üzüntü ile izliyorum. İn- sanlar artık birbirleri ile telefonla konuşmaya bile korkar hale geldi. Kim dinliyor nasıl dinli- yor bilmiyorum. Bu nor- mal bir durum değil.” SorunlarõnõrektörlüklereveYÖK’eduyurmakiçinfarklõbireylemyapacaklar Asistanlar üniversitede sabahlõyor ZEYNEP ŞAHİN Doktoralarõnõ tamamladõktan sonra üniversiteden “atılacak” olan asistanlar “isyan” ediyor. İş güvencesiz çalõşma da- yatõlarak akademik başarõnõn önünün kesildiğine dikkat çeken asistanlara, uy- gulamanõn beyin göçü furyasõna yol aça- cağõ uyarõsõnõ yapan üniversite çevrele- ri destek veriyor. Seslerini rektörlüklere ve YÖK’e duyurmak isteyen asistanlar ise bugün çok farklõ bir eylem gerçekleşti- rerek, İstanbul Üniversitesi’nde “gece me- saisi” yapõp, sabahlayacak. “Düşük maaş, akademik özgürlük kısıtlaması, kadro yetersizliği” gibi bir dizi sorunla boğuşarak bilimsel ka- riyer yapmaya çalõşan araştõrma görev- lileri, artõk “üniversiteden atılma” teh- likesiyle karşõ karşõya. Araştõrma görevlileri doktoralarõnõ başarõyla tamamladõklarõnda, üniversi- tedeki akademik kariyerlerine devam edebiliyorlardõ. Ancak YÖK’ün geçen yõl yaptõğõ düzenlemeler ile bundan böyle doktorasõnõ tamamlayan araştõrma görevlilerinin üniversiteyle ilişkileri kesilecek. Adeta “başarının cezalan- dırılacağı” yöntemle işsiz doktoralõ olacak yüzlerce genç, “gelecek kaygı- sıyla ve iş güvencesiz çalıştırılmak is- tenmelerine” isyan ediyor. Daha önce basõn açõklamalarõ ve yü- rüyüşlerle seslerini duyurmaya çalõşan asistanlar bu kez farklõ bir eylemle dikkat çekmeye çalõşacak. YÖK’ün dü- zenlemesinden etkilenecek 658 asistana sahip İstanbul Üniversitesi’nde, “gece mesaisi protestosu” yapõlacak. Buna gö- re, bugün saat 16.30’da Beyazõt Yerleş- kesi’nde buluşup, Hukuk Fakültesi 1 nu- maralõ amfiye gidecek. Amfide 18.30’a kadar “açık kürsü” ile seslerini duyu- racak, hazõrlanan “50/d’liler filmi” gös- terilecek. Asistanlar, gece boyunca çe- şitli etkinlikler gerçekleştirecek ve yeni günün mesaisi için cuma sabahõ saat 08.00’de fakültelere dağõlacak. CHP Yalova İl Başkanlığı, Deniz Baykal’ın Baş- bakan Recep Tayyip Erdoğan’a söylediği “İk- tidar oldun ama adam olamadın” sözlerini pankartlara yazdırarak partililere da- ğıttı. Ancak polis bu pankartların alana sokulmasına izin vermedi. Yalova’da konuşan Baykal, AKP hükümetine yüklendi ‘Yolsuzluk şirketleri kuruldu’ FARUK KIRTAY YALOVA - CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, Tür- kiye’nin Cumhuriyetin gele- ceğinden endişe duyduğunu belirterek “Ülkemizin ay- dınlık geleceği sizlerin elin- de. Ben bunların hakkın- dan gelirim ama sizlerin de desteği gerekli” dedi. Yalova Cumhuriyet Mey- danõ’nda partisince düzenle- nen mitingde konuşan Baykal, AKP’ye yüklendi. AKP ikti- darõndan yolsuzluk yapmak için şirketler kurulduğunu ifa- de eden Baykal, “Yatırım adı altında Türkiye yolsuz- luklarla yağmalanıyor. Sa- dece yolsuzluk yapmak için örgütlenerek yolsuzluk ya- panlar arkasına da devlet desteğini alarak yaptıkları yolsuzlukların adına da ‘ya- tõrõm’ diyorlar” dedi. ‘Erdoğan, Recep İvedik’ İşsizliğin çõğ gibi arttõğõnõ, kriz nedeniyle 1 milyon kişi- nin de işini kaybettiğini ifade eden Baykal, Erdoğan’õn ken- disine yönelik üslubunu da eleştirdi. Baykal, “Biz iyi niyetle, yapıcı bir tutumla yaklaştıkça o küstah ve kı- rıcılıkla konuşmaya devam ediyor. Bu üslup maganda üslubudur. Başbakan’a ya- kışmıyor. Tüm medyada ‘maganda’ konuşuluyor. Son günlerde çok iyi film yapan genç bir yönetmen var. Şa- han. Şahan açıklama yap- mış. ‘Recep İvedik işte o dur. Maganda Recep İvedik’tir’ diyor. Bakıyorum da cuk diye oturmuş” dedi. YÖK’te AKP gölgesi Kurula en son atanan Prof. Dr. Aydõn’õn türbana destek bildirisinde imzasõnõn bulunmasõ YÖK’e atanacak üyelerin kriterlerini gösteriyor MAHMUT LICALI ANKARA - YÖK’ün üye yapõsõnõn AKP’ye yakõn öğretim üyelerinden oluşmasõ kurulun al- dõğõ kararlarõ da doğrudan etki- liyor. 2009 yõlõ sonuna kadar 3’ü muhalif olan toplam 6 üyenin değişeceği YÖK’e en son atanan Prof. Dr. Mehmet Akif Ay- dın’õn imam hatipli olmasõ ve türbana destek bildirisinde im- zasõnõn bulunmasõ, Cumhur- başkanlõğõ ve Başbakanlõk kon- tenjanõndan kurula atanacak üyelerin kriterlerini gösteriyor. YÖK’e 2009 yõlõnda atanacak üyelerle birlikte kurulun AKP’den yana olan üye yapõsõ- nõn “tamamen AKP yanlısı” hale gelmesinden endişe edili- yor. 1 Mart itibarõyla Prof. Dr. Halis Ayhan’õn yerine Bakan- lar Kurulu kontenjanõndan ata- nan Prof. Dr. Aydõn’õn imam ha- tip kökenli olmasõ ve türbana öz- gürlük bildirisinde imzasõnõn bulunmasõ YÖK’e yõl içinde atanacak diğer üyelerin nite- lekleri konusunda ipucu veriyor. YÖK’e Üniversitelerarasõ Kurul (ÜAK) kontejanõndan atanan ve görev süresi 1 Mart’ta dolan Prof. Dr. İsa Eşme’den boşalan üyelik için 13 Mart’ta ÜAK’de seçim yapõlacak. YÖK Başkanõ Prof. Dr. Yu- suf Ziya Özcan’õ ve YÖK’ün kararlarõnõ eleştiren bir bildiri ya- yõmlayan 5 muhalif üyeden 3’ünün de 2009 yõlõnda görev süreleri doluyor. Cumhurbaş- kanlõğõ kontenjanõndan atanan muhalif üyeler Prof. Dr. Tun- çalp Özgen ve Prof. Dr. Engin Ataç’õn görev süresi 16 Tem- muz 2009’da, ÜAK kontenja- nõndan atanan Prof. Dr. Fikret Şenses’in görev süresi ise 21 Eylül 2009’da bitecek. Bakan- lar Kurulu kontenjanõndan ata- nan Prof. Dr. Yekta Saraç ve Emin Kuz’un görev süresi de 19 Ekim 2009’da sona erecek. ÜAK tarafõndan YÖK üyeliği- ne atanan Prof. Dr. Celal Şen- gör’ün üyeliği ise hakkõndaki di- siplin kurulu dosyasõ nedeniyle aylardõr bekletiliyor. YÖK üyesi Bülent Serim, YÖK’ün üye yapõsõnõn siyasi ik- tidardan yana değiştiğini belir- terek “Kimileri örtük, kimile- ri açık bir şekilde her şey gündeme getirilmeye başlan- dı” dedi. YAZICIOĞLU KANDIRMIŞ Bedava kömür zarar ettirdi ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Başba- kan Yardõmcõsõ Hayati Yazıcı, bedava kömür dağõtõmõ nedeniyle Tür- kiye Kömür İşletmele- ri’nin (TKİ) zarar etme- diğini açõklarken Hazine Müsteşarlõğõ’nõn 2008 yõlõ verileri TKİ’nin 316 milyon 846 bin YTL za- rar ettiğini ortaya koydu. Hazine Müsteşarlõ- ğõ’nõn verilerine göre, 2008 yõlõnda TKİ’nin zararõ 316 milyon 846 bin YTL’ye ulaştõ. Baş- bakan Yardõmcõsõ Ha- yati Yazõcõ ise milletve- killerinin soru önerge- lerine “TKİ’nin bu uy- gulama (bedava kö- mür dağıtımı) kapsa- mında herhangi bir gö- rev zararı bulunmadı- ğı gibi doğrudan bu kapsamda kullanmak üzere almış olduğu herhangi bir kredi de bulunmamaktadır. Bu uygulamanın TKİ için önemli avantajlardan bir tanesi de piyasaya kömür satışının en alt düzeyde olduğu mart- ağustos döneminde bu kapsamdaki kömürle- rin hemen hemen yüz- de 50’si sevk edilerek TKİ için önemli bir pazar yaratılmakta- dır” yanõtõnõ vermişti. TKİ’nin rakamlarõna göre, AKP hükümetleri döneminde 2003 yõlõnda başlayan bedava kömür dağõtõmõ uygulamasõ ne- deniyle bugüne kadar 1.4 milyar TL’lik har- cama yapõldõ. obursali@cumhuriyet.com.tr Pankartlar toplatõldõ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle