Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
kultur@cumhuriyet.com.tr
SAYFA CUMHURİYET 5 MART 2009 PERŞEMBE
14 KÜLTÜR
CMYB
C M Y B
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Türk Toplumunda
Cehaletin Yükselişi (5)
Epey zaman önce, Ali Kırca’nın kendisiyle yap-
tığı unutulmaz bir televizyon söyleşisinde, rahmetli
Attilâ İlhan, ortaokul yıllarını anlatırken şöyle de-
mişti: “O yıllarda herhangi bir sınavdan kırık not
almak, biz öğrenciler için yalnızca derslerle sınır-
lı bir olay değildi; böyle bir durumla karşılaştığı-
mızda, kendimizi adeta vatanımıza karşı bir göre-
vi yerine getirmemişiz gibi suçlu hissederdik! Ama
bu, doğaldı, çünkü o zamanlar Atatürk vardı! O
zamanlar Cumhuriyet vardı!”
Attilâ İlhan’ın ancak bir vecize diye nitelendiri-
lebilecek bu söylemi, genç Türkiye Cumhuriye-
ti’nin, o şimdi ‘Türk Aydınlanması’ diye özlemle
andığımız kuruluş döneminin hangi ideoloji ile bi-
çimlendiğini göstermek bakımından çok önem-
lidir. Bu sözlerin en az bunun kadar önemli bir ikin-
ci özelliği ise, bir dersten kırık aldığında bu ola-
yı vatanına karşı görevleri bağlamında tartışma ko-
nusu yapma gereği duyan bir gençlikten, bugü-
nün bir sınavda yüz üzerinden yirmi, otuz alan ve
“ama benim sınavım başarılıydı!” diye bu sonu-
ca karşı çıkan ortalama üniversite gençliğine uza-
nan yolu kimlerin döşediği gibi kahredici, fakat ge-
rekli bir soruya kaynaklık etmesidir.
Bu sorumluluk konusuna geçmezden önce, bir
noktayı çok açık ve seçik göz önünde tutmakta
yarar var. Bu yazı dizisinin ilk bölümünde belirt-
tiğim gibi, insanları ortalama on yılda bir kitap oku-
yan, yine ortalama iki, üç binlik kitap basım sa-
yısıyla, yedi buçuk milyon nüfuslu bir Azerbay-
can’ın bile çok gerisinde kalan bir ülkede, önce
bu oranlar tartışılmadan ve bunların değişmesi için
çok ciddi önlemlerin üzerinde durulmadan yapı-
lacak her düşünsel ve sanatsal tartışma, ancak
acı bir alay olabilir. Ve bu okuma oranlarına -do-
layısıyla da böyle bir cehalet düzeyine!- sahip bir
ülkenin ‘her şeye rağmen’ sanatta ve düşünce-
de kayda değer bir varlık sergileyebileceğine inan-
mak, yanılsamaların gerçekten en korkuncu olur.
Sıkça alıntıladığım bir yabancı ressam, sanatta bil-
gi ile yeterince beslenmeksizin, sadece teknik ve
ilham aracılığıyla bir yere varabilmenin olanak-
sızlığını, şu iki sözcükten oluşma söylemiyle ce-
halette direnenlerin yüzlerine çarpmıştı: “Bilme-
den, göremezsiniz ve gösteremezsiniz!”
Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında ortaya çıkan,
“Türk Aydınlanması” diye adlandırdığımız altın say-
faları yakın kültür tarihimize ekleyen ve ilerde gö-
receğimiz gibi, bugünkü ortalama Türk aydının-
dan çok farklı olan aydınlar, nasıl bir ideolojinin
rehberliğinde ve hangi nitelikleri gerekli görerek
yetişmişlerdi? Bu soru ve ondan kaynaklanabi-
lecek karşılaştırmalar, konumuz açısından ya-
şamsal önem taşımaktadır, çünkü bugünkü yük-
selen cehaletimiz, birincil olarak o ‘doğru’ ay-
dınların ardından gelen, doğru yolları şaşırarak ve
küçümseyerek, içinde yaşadıkları topluma hızla
yabancılaşan, giderek o toplumun bütün halleri-
ne karşı ‘körleşen’, ve son noktada bir inanılma-
zı başararak, kendilerini içinden geldikleri top-
lumdan olmadıkları, olmamayı başardıkları(!) öl-
çüde ‘aydın’ saymaya başlayan ‘yanlış’ aydınla-
rın ya da gafiller kuşaklarının eseridir!
Konuyu haftaya sürdüreceğiz.
acem20@hotmail.com
Elçilik binalarõ, ülkelerin mimarlõğa ver-
dikleri değeri yansõtõrlar. Cumhuriyet devri-
minin, bunu ne denli önemsediğini kanõtlayan
“Tahran Büyükelçilik Binamız” da öyle-
dir...
Yaklaşõk 2 yõl önce, ODTÜ’den Prof. Dr.
Ayşıl Tükel Yavuz ile Prof. Dr. Yıldırım
Yavuz’un da katõlõmõyla, binanõn hizmete gi-
rişinin 70’inci yõlõ kutlandõ. Yıldırım Ya-
vuz’un anlattõğõna göre, mimar Seyfi Arıkan,
çağdaş bir yapõ tasarlamak istediğini söyle-
yince Atatürk demiş ki; “Modern cumhu-
riyetin elçilik binası da elbette çağdaş ol-
malı ama Türkiye’yi temsil ettiği, mima-
risine de yansımalı...”
Yine Atatürk, 1930’larda Ankara’daki mü-
ze inşaatõnõ ziyaretinde özetle şunlarõ da
söylüyordu; “Modern mimarlığın da ülke-
lere göre farklılıkları vardır. Fransa’daki
modern mimarlık nasıl Fransızsa, Al-
manya’daki Alman, İtalya’daki İtalyan
modern mimarlığıdır. Bizim de modern mi-
marimiz ‘bize has’ olmalı...”
İşte bu özlem, kamu yapõlarõnda 50’lere, si-
vil yapõlarda da 60’lara kadar etkili olan “ulu-
sal çağdaş mimarlık” arayõşõnõn temeliydi.
Binlerce yõllõk uygarlõk tarihinden süzül-
müş birikimlerin “modern Türkiye”yi be-
zeyecek yapõlara da esin kaynağõ olmasõ
“Cumhuriyetin mimarlık mirası”nõ ya-
rattõ...
DEVRİMİN ÖZENLİ YAPILARI
Mimarlar Odasõ, aynõ mirasõn yurt düze-
yindeki tüm örneklerini belgeleyerek, yok ol-
malarõnõ önlemeyi hedefleyen çalõşmalar
içinde... Bu kapsamda Ankara-Çankaya Çağ-
daş Sanatlar Merkezi’nde 26-27 Şubat’ta
gerçekleşen sempozyumda “Cumhuriyet
Devrimi”nin ürünü olan özgün ve özenli ya-
põlarõn durumu ve “kentlerimize kültürel
katkılarıyla yaşatılmaları” ele alõndõ.
Bu çabayõ, “önce”likle bir “Cumhuriyet
kurumu olma”nõn sorumluluğuyla sürdür-
düklerini belirten Genel Başkan Bülend Tu-
na diyor ki; “Kültür mirasımızın bu çok
özel dönemini yansıtan örnekleri aynı za-
manda Cumhuriyetin yarattığı mimari
özen ve sanatsal duyarlılığın belgeleri ola-
rak da geleceğe aktarılmalı...”
Sempozyumu yöneten MYK üyesi Emre
Madran da Cumhuriyet yapõlarõnõn kültürel
değerlerimizden yõllardõr en fazla tahrip
olanlar arasõnda yer aldõğõnõ anõmsatarak
şunlarõ söylüyor: “Bu dönem yapılarının ‘es-
ki’ sayılmaması ve çok sayıda bulunmala-
rı yüzünden korunma kararları da ihmal
edildi. Birçoğu merkezi ve yerel yönetim-
lerce yıkıldı ve bu duyarsızlık sürüyor. Ya-
ni Cumhuriyet, ‘Cumhuriyeti’ yok edi-
yor...”
YARGIDAN ANLAMLI DESTEK
Madran’õn bu serzenişinde ne denli haklõ ol-
duğunu, sempozyumla aynõ günlere rastlayan
bir “yargı kararı” da açõkça kanõtlõyor...
Ankara 5. İdare Mahkemesi, Büyükşehir
Belediyesi’ne ait “Ankara Tarihi Kent
Merkezi Yenileme Alanı İmar Planları”nõ
şehircilik ilkelerine ve kamu yararõna aykõrõ
bularak 30 Aralõk 2008 tarihli kararõyla ge-
çersiz kõlarken gerekçelerini şöyle vurgulu-
yor: “Cumhuriyetin 1940-50 dönemine ait
ve çoğu mimari proje yarışmaları ile elde
edilmiş binaların oluşturduğu kentsel do-
kunun bütünlüğünün korunması çok
önemlidir (...) dava konusu plan, koruma
amaçlı imar planı olmaktan ziyade, ‘yeni-
leme amaçlõ’ bir yaklaşım göstermektedir
(...) kentsel sit alanı içindeki binaların te-
mizlenmesi, mevcut dokunun karakterini
ve bütünlüğünü bozacaktır...”
Hukukun ve bilirkişi raporlarõndaki bilimsel
yaklaşõmlarõn Cumhuriyet mirasõna verdik-
leri bu değer, ülkeye egemen olan “kültür
yoksunu imar düzeni”ne neden yansõya-
mõyor?
Bu soruya da yanõt aranan sempozyumun
hazõrlõk belgelerinde özellikle başkentimiz-
deki kayõplar şöyle anõmsatõlõyor;
“Ankara’nın yenilenmesi adına Lozan
Palas yıkılarak Akbank’a; Belvü Palas
Merkez Bankası’na; Körfez Lokantası
işhanına dönüştürüldü. Anafartalar Cad-
desi’nde 40’tan fazla 1950 öncesi konut ve
ticarethane yapısı yıkılarak yerlerine ‘es-
ki binalar’(!)dan çok daha fazla getirisi ol-
mayan yeni bloklar yapıldı. Türkiye’nin ilk
toplu konut uygulaması olan Bahçeliev-
ler’de, dönem yapıları parmakla sayılacak
kadar azaldı. Oysa tüm bu değerlerin, kent
kimliğine katkıları gözetilmeliydi...”
TÜRKİYE’NİN BELLEĞİ
Mimarlar Odasõ şubelerinin sempozyum-
daki bölgesel sunumlarõ, aynõ tahribatõn bir-
çok kent ve kasabamõzda da sürdürüldüğünü
gözler önüne serdi. “Sadece dini ve anıtsal
yapıların önemsendiği koruma anlayışı”
içinde “tescil edilmeyen eski kamu yapıla-
rı”na özelleştirme politikalarõyla “arsa” gö-
züyle bakõldõğõ da vurgulandõ.
Bu aymazlõk nedeniyle “ülke halkı bir sü-
re sonra belleğini yitirecektir” denilen
sempozyumda; “oysa aynı bellek, vatandaşı
olmakla övündüğümüz Türkiye Cumhu-
riyet’inin belleğidir...” uyarõsõ yapõldõ.
Umarõz başta Kültür ve Turizm Bakanlõğõ
ve tüm Bölge Koruma Kurullarõmõz olmak
üzere, belediyelerimiz, valiliklerimiz ve di-
ğer ilgili kurumlar, bu uyarõyõ artõk önemser;
onurlu geçmişimizin mimarlõk armağanla-
rõndan gelecek kuşaklarõn da gurur duyma-
larõnõ sağlarlar...
‘Cumhuriyet Devriminin Mimarlõk Mirasõ’nõ yaşatarak korumak için sempozyum yapõldõ
1-Yıl 1937... Yedigün
gazetesi, devrimin
mimarlık atılımıyla
övünüyor...
2- Çorum’un Halkevi
Binası... Kent Müzesi
olarak yaşatılıyor...
3- Mersin Halkevi Binası... Betonlaşan
kentin bellek hazinesi...
Cumhuriyet ‘Cumhuriyet’i yok etmesin
1 2
3
‘Yeşilçam Ödülleri’ önceki gece Lütfi Kõrdar Kongre ve Sergi Sarayõ’nda törenle sahiplerine sunuldu
Kültür Servisi – Beyoğlu Be-
lediyesi ile Türkiye Sinema ve
Audiovisuel Kültür Vakfõ (TÜR-
SAK) işbirliğiyle özel bir iletişim
şirketinin sponsorluğunda bu yõl
ikincisi düzenlenen “Yeşilçam
Ödülleri” önceki gece Lütfi Kõr-
dar Kongre ve Sergi Sarayõ’nda
törenle sahiplerine sunuldu. “Üç
Maymun”, Nuri Bilge Ceylan’a
“En İyi Yönetmen”, Gökhan
Tiryaki’ye “En İyi Görüntü
Yönetmeni” ödüllerini kazandõ-
rõrken, “En İyi Film” ödülünü de
aldõ. Bu filmdeki oyunculuğu,
Hatice Aslan’a da “En İyi Ka-
dın Oyuncu” ödülünü kazandõr-
dõ. “En İyi Erkek Oyuncu”
ödülü ise, son aylarõn bir başka
ödüllü filmindeki, “Sonba-
har”daki oyunuyla Onur Say-
lak’õn olurken, Özcan Alper’in
yönettiği bu film ayrõca “Turk-
cell En İyi İlk Film” ödülünü de
aldõ. “Yardımcı Kadın Oyuncu”
ödülü Yıldız Kültür’e (Issõz
Adam),
“En İyi Yardımcı Erkek
Oyuncu” Altan Erkekli’ye (
O... Çocuklarõ), “Digitürk Genç
Yetenek” ödülü Ahmet Rıfat
Şungar’a ( Üç Maymun), “En İyi
Senaryo” ödülü Ebru Ceylan,
Nuri Bilge Ceylan ile Ercan
Kesal’a ( Üç Maymun) verildi.
“En İyi Müzik” ödülü ise, eski
Türk Pop müziği 45’liklerini gün-
demin ilk sõrasõna taşõyan “Issız
Adam” filminin oldu.
Kültür ve Turizm Bakanõ Er-
tuğrul Günay’õn da katõldõğõ tö-
rende sanat ve siyaset dünyasõn-
dan birçok kişi katõldõ. TÜR-
SAK Vakfõ Başkanõ Engin Yi-
ğitgil törende yaptõğõ konuşmada,
tüm adaylarõn ödülü hak ettiğini,
verilen bu ödüllerin Türk sine-
masõna bir katkõ olacağõnõ dü-
şündüğünü söyledi. Beyoğlu Be-
lediye Başkanõ Ahmet Misbah
Demircan da sinema dünyasõnõn
bulunduğu Beyoğlu’nda beledi-
ye başkanõ olarak görev yap-
maktan gurur duyduğunu ve Be-
yoğlu’nun bundan sonra da kül-
tür, sanat ve turizmin merkezi ola-
cağõnõ belirtti. Altan Erkekli de,
ödülünü alõrken “Aldığım ödü-
lü diğer adaylarla da paylaşı-
yorum, çünki hepsi benim ka-
dar İyiydi. Bu ödülü de, 12
Eylül’de kaybettiklerimize adı-
yorum; umarım başka 12 Ey-
lül’ler yaşanmaz” dedi.
‘Üç Maymun’a altı dalda ödül...
Kültür Servisi - Ahmed Ad-
nan Saygun’un “Bir Kumru
Masalı” balesi 7, 10 ve 12
Mart’ta İzmir Devlet Opera ve
Balesi’nde yeniden sahneleni-
yor. Bir Kumru Masalõ bu sezon,
7 Mart saat 15.00’te, 10-12 Mart
ise saat 20.00’de sah-
nelenecek. 1991 yõ-
lõnda yaşama ve-
da eden Ah-
med Adnan
Saygun’un
yazdõğõ son yapõt olan “Bir Kum-
ru Masalı”, İzmir doğumlu bes-
tecinin doğumunun 100. yõlõ ne-
deniyle sahnelenmişti. 1990 yõ-
lõnda yazõldõktan sonra
hiçbir yerde sahne-
lenmeyen ve ses-
lendirilmeyen
“Bir Kumru Ma-
salı”, ünlü Alman
koreograf Thorsten
Kreissig koreogra-
fisiyle sahneleni-
yor. Yapõtõn or-
kestra şefliğini
konuk İspanyol
şef Tulio Gag-
liardo Vares ve
Türk şef Ali Ho-
ca dönüşümlü ola-
rak üstleniyorlar.
Dekorlarõ Tayfun
Çebi, kostümleri
Sevda Aksakoğ-
lu tarafõndan ha-
zõrlanan yapõtõn
õşõk tasarõmõnõ
da Müfit Öz-
bek yaptõ.
‘Bir Kumru Masalı’
Kültür Servisi - Sanatçõ Ser-
kan Özkaya’nõn iki ayrõ sergi-
si New York’ta devam ediyor.
“Saygıdeğer Bay veya Bayan”
Slag Gallery’de devam ederken
“Ani Esinti” Brooklyn’de Ca-
binet dergisinin sergi salonunda
yer alõyor. ‘Saygıdeğer Bay
veya Bayan’da, daha önce ara-
larõnda İstanbul’da Proje 4L’nin
de bulunduğu bir dizi müzede
sergilenmiş olan, on binlerce
sünger adamcõktan oluşan yapõtõ
‘Tüm Dünya İşçileri’ sanatçõ-
nõn, yaklaşõk on yõldõr, sanat ku-
rumlarõ ile giriştiği yazõşmalarõ
Dokuzuncu Uluslararasõ İstan-
bul Bienali’nde sergilenmiş olan
‘Davut (Mikelanj’dan esin-
le)’ adlõ videosu ve beş adet hey-
keli yer alõyor. Cabinet ise Öz-
kaya’nõn geçtiğimiz yõl St. Lo-
uis’de Boots Çağdaş Sanat Mer-
kezi’nde sergilemiş olduğu ‘Ani
Esinti’ye New York’ta ilk kez
ev sahipliği yapacak. Sergisi
nedeniyle yayõmlanan katalog-
daki yazõsõnda eleştirmen Lilly
Wei, Özkaya’yõ “Tarihin, ya-
ratıcılığın ve özgünlüğün an-
lamını zenginleştiren bir ütop-
yacı, Duchamp ve Dadacıların
izinde neşeli bir provokatör”
olarak tanõmlõyor. (www.slag-
gallery.com
www.cabinetmagazine.org)
Kültür Servisi - Avrupa Ko-
misyonu ile British Council ta-
rafõndan Platform Garanti Gün-
cel Sanat Merkezi ve Anadolu
Kültür işbirliğiyle Nisan
2009’da başlatõlacak My City
(Benim Kentim) tasarõsõ kap-
samõnda, ‘Kamusal Alanda Sa-
nat’ konusu, cuma saat 14.30’da
Garajistanbul’da tartõşõlacak.
Avrupa’nõn önde gelen beş kü-
ratörünün katõlacağõ etkinlikte,
panelistler Avrupa’da gerçek-
leştirdikleri projelerden örnek-
ler sunacak.
Etkinliğe, İngiltere’den An-
drea Schlieker (Küratör, Fol-
kestone Trienali), Almanya’dan
Brigitte Franzen (Yönetici,
Ludwig Forum for International
Art), İsveç ve Finlandiya’dan
Mika Hannula (Bağõmsõz Kü-
ratör, University of Gothen-
burg), Polonya’dan Sebastian
Cichocki (Museum of Modern
Art), Avusturya’dan Silvia
Eiblmayr (Avusturya Pavyonu
Eşküratörü, Venedik Bienali
2009) ve Türkiye’den Zerrin
İren Boynudelik (Sanat ve Ta-
sarõm Bölümü Öğretim Üyesi,
Yõldõz Teknik Üniversitesi) ka-
tõlacak.
(0 212 355 56 42)
ETKİNLİK GARAJİSTANBUL’DA YAPILACAK
‘Kamusal Alanda Sanat’
İstanbul’da tartõşõlacak
Özkaya’nõn iki sergisi New York’ta Atilla Olgaç ifade verdi
İstanbul Haber Servisi - Sinema ve tiyatro
sanatçõsõ Atilla Olgaç, hakkõnda başlatõlan soruş-
turma kapsamõnda dün savcõlõkta ifade verdi.
Özel bir televizyon kanalõndaki programda söyle-
diği sözleri üzerine hakkõnda soruşturma başlatõ-
lan Olgaç, Bakõrköy Cumhuriyet Savcõsõ Ali Ça-
kõr’a verdigi ifadesinde, 1974 Kõbrõs Barõş Hare-
kâtõ sõrasõnda asteğmen rütbesi ile askerlik yaptõ-
ğõnõ, kimseyi öldürmediğini, bir senaryo üzerinde
çalõştõğõnõ ve bu açõklamalarõ yaptõğõnõ söyledi.
Tatvan’da 22 yıl sonra sinema
TATVAN (AA) - Bitlis’in Tatvan ilçesinde
22 yõl aradan sonra sinema salonu açõlacağõ açõk-
landõ. Yeni sinema salonunun ‘Güneşi Gördüm’
filmiyle 12 Mart’ta hizmete gireceğini belirten
Tatvan Belediye Başkanõ Emin Peker, halkõn si-
nema izlemek için Diyarbakõr veya Van’a git-
mek zorunda kaldõğõnõ ve açõlacak sinemanõn sa-
dece Tatvan halkõna değil, Muş, Siirt, Erciş ve
Baykan’a da hizmet edeceğini söyledi.
Blues Perişan
kadõnlar için
ETKİNLİKBARAKA’DA
Kültür Servisi - Her ay Bara-
ka’da gerçekleşen ve Aptüli-
ka’nõn hazõrlayõp sunduğu
“Bules Perişan” gecelerinin
bugün yapõlacak olan ikinci-
si, “Blues’un leydileri”ne
adandõ. Nina Simone, Bessie
Smith, Susan Tededevschi, Ja-
nis Joplin, Aretha Franklin,
Etta James, Bonnie Ratt, Bil-
lie Holiday, Peggy Lee, Sarah
Vaughan, cassandra Wil-
son,Ayten Alpman, Ella Fitz-
geral, Anita O’Day, Carmen
Mc Rea. o gece yer verilecek
isimlerden bir kaçõ. Ayrõca,
69’larõn ve 70’lerin unutul-
mazlarõ bu gecede kadõnõ ve
erkeğiyle yer alacak.
(Baraka: 0 212 292 30 11)
“Bir
Kumru
Masalı”nda
başlıca
rolleri
Kıvanç
Ekin, Banu
Celengil,
Burcu
Olguner,
üstleniyor.
Şiirleriyle uğurlandı
Solunum yetmezliği nedeniyle tedavi gördü-
ğü hastanede yaşamını yitiren Yusuf Hayaloğ-
lu (56) için ilk tören Küçükarmutlu Cem-
evi’nde yapıldı. Törene, CHP Sancaktepe Be-
lediyesi başkan adayı Arif Sağ, Saadet Partisi
(SP) İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan
adayı Mehmet Bekaroğlu, DTP İstanbul Mil-
letvekili Sabahat Tuncel, sanatçılar Selda Bağ-
can, Servet Kocakaya, Yavuz Bingöl, Orhan
Gencebay, İbrahim Tatlıses, Mine Koşan, Fa-
tih Kısaparmak, Güler Işık, Seher Dilovan,
Ahmet Kaya’nın eşi ve Hayaloğlu’nun kızkar-
deşi Gülten Kaya ile yakınları katıldı. Törenin
ardından şiirleri eşliğinde cenaze aracına ko-
nulan Hayaloğlu’nun cenazesi Yeniköy Me-
zarlığı’nda toprağa verildi. (Fotoğraf: AA)