25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] SAYFA CUMHURİYET 5 MART 2009 PERŞEMBE 14 KÜLTÜR CMYB C M Y B ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Türk Toplumunda Cehaletin Yükselişi (5) Epey zaman önce, Ali Kırca’nın kendisiyle yap- tığı unutulmaz bir televizyon söyleşisinde, rahmetli Attilâ İlhan, ortaokul yıllarını anlatırken şöyle de- mişti: “O yıllarda herhangi bir sınavdan kırık not almak, biz öğrenciler için yalnızca derslerle sınır- lı bir olay değildi; böyle bir durumla karşılaştığı- mızda, kendimizi adeta vatanımıza karşı bir göre- vi yerine getirmemişiz gibi suçlu hissederdik! Ama bu, doğaldı, çünkü o zamanlar Atatürk vardı! O zamanlar Cumhuriyet vardı!” Attilâ İlhan’ın ancak bir vecize diye nitelendiri- lebilecek bu söylemi, genç Türkiye Cumhuriye- ti’nin, o şimdi ‘Türk Aydınlanması’ diye özlemle andığımız kuruluş döneminin hangi ideoloji ile bi- çimlendiğini göstermek bakımından çok önem- lidir. Bu sözlerin en az bunun kadar önemli bir ikin- ci özelliği ise, bir dersten kırık aldığında bu ola- yı vatanına karşı görevleri bağlamında tartışma ko- nusu yapma gereği duyan bir gençlikten, bugü- nün bir sınavda yüz üzerinden yirmi, otuz alan ve “ama benim sınavım başarılıydı!” diye bu sonu- ca karşı çıkan ortalama üniversite gençliğine uza- nan yolu kimlerin döşediği gibi kahredici, fakat ge- rekli bir soruya kaynaklık etmesidir. Bu sorumluluk konusuna geçmezden önce, bir noktayı çok açık ve seçik göz önünde tutmakta yarar var. Bu yazı dizisinin ilk bölümünde belirt- tiğim gibi, insanları ortalama on yılda bir kitap oku- yan, yine ortalama iki, üç binlik kitap basım sa- yısıyla, yedi buçuk milyon nüfuslu bir Azerbay- can’ın bile çok gerisinde kalan bir ülkede, önce bu oranlar tartışılmadan ve bunların değişmesi için çok ciddi önlemlerin üzerinde durulmadan yapı- lacak her düşünsel ve sanatsal tartışma, ancak acı bir alay olabilir. Ve bu okuma oranlarına -do- layısıyla da böyle bir cehalet düzeyine!- sahip bir ülkenin ‘her şeye rağmen’ sanatta ve düşünce- de kayda değer bir varlık sergileyebileceğine inan- mak, yanılsamaların gerçekten en korkuncu olur. Sıkça alıntıladığım bir yabancı ressam, sanatta bil- gi ile yeterince beslenmeksizin, sadece teknik ve ilham aracılığıyla bir yere varabilmenin olanak- sızlığını, şu iki sözcükten oluşma söylemiyle ce- halette direnenlerin yüzlerine çarpmıştı: “Bilme- den, göremezsiniz ve gösteremezsiniz!” Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında ortaya çıkan, “Türk Aydınlanması” diye adlandırdığımız altın say- faları yakın kültür tarihimize ekleyen ve ilerde gö- receğimiz gibi, bugünkü ortalama Türk aydının- dan çok farklı olan aydınlar, nasıl bir ideolojinin rehberliğinde ve hangi nitelikleri gerekli görerek yetişmişlerdi? Bu soru ve ondan kaynaklanabi- lecek karşılaştırmalar, konumuz açısından ya- şamsal önem taşımaktadır, çünkü bugünkü yük- selen cehaletimiz, birincil olarak o ‘doğru’ ay- dınların ardından gelen, doğru yolları şaşırarak ve küçümseyerek, içinde yaşadıkları topluma hızla yabancılaşan, giderek o toplumun bütün halleri- ne karşı ‘körleşen’, ve son noktada bir inanılma- zı başararak, kendilerini içinden geldikleri top- lumdan olmadıkları, olmamayı başardıkları(!) öl- çüde ‘aydın’ saymaya başlayan ‘yanlış’ aydınla- rın ya da gafiller kuşaklarının eseridir! Konuyu haftaya sürdüreceğiz. [email protected] Elçilik binalarõ, ülkelerin mimarlõğa ver- dikleri değeri yansõtõrlar. Cumhuriyet devri- minin, bunu ne denli önemsediğini kanõtlayan “Tahran Büyükelçilik Binamız” da öyle- dir... Yaklaşõk 2 yõl önce, ODTÜ’den Prof. Dr. Ayşıl Tükel Yavuz ile Prof. Dr. Yıldırım Yavuz’un da katõlõmõyla, binanõn hizmete gi- rişinin 70’inci yõlõ kutlandõ. Yıldırım Ya- vuz’un anlattõğõna göre, mimar Seyfi Arıkan, çağdaş bir yapõ tasarlamak istediğini söyle- yince Atatürk demiş ki; “Modern cumhu- riyetin elçilik binası da elbette çağdaş ol- malı ama Türkiye’yi temsil ettiği, mima- risine de yansımalı...” Yine Atatürk, 1930’larda Ankara’daki mü- ze inşaatõnõ ziyaretinde özetle şunlarõ da söylüyordu; “Modern mimarlığın da ülke- lere göre farklılıkları vardır. Fransa’daki modern mimarlık nasıl Fransızsa, Al- manya’daki Alman, İtalya’daki İtalyan modern mimarlığıdır. Bizim de modern mi- marimiz ‘bize has’ olmalı...” İşte bu özlem, kamu yapõlarõnda 50’lere, si- vil yapõlarda da 60’lara kadar etkili olan “ulu- sal çağdaş mimarlık” arayõşõnõn temeliydi. Binlerce yõllõk uygarlõk tarihinden süzül- müş birikimlerin “modern Türkiye”yi be- zeyecek yapõlara da esin kaynağõ olmasõ “Cumhuriyetin mimarlık mirası”nõ ya- rattõ... DEVRİMİN ÖZENLİ YAPILARI Mimarlar Odasõ, aynõ mirasõn yurt düze- yindeki tüm örneklerini belgeleyerek, yok ol- malarõnõ önlemeyi hedefleyen çalõşmalar içinde... Bu kapsamda Ankara-Çankaya Çağ- daş Sanatlar Merkezi’nde 26-27 Şubat’ta gerçekleşen sempozyumda “Cumhuriyet Devrimi”nin ürünü olan özgün ve özenli ya- põlarõn durumu ve “kentlerimize kültürel katkılarıyla yaşatılmaları” ele alõndõ. Bu çabayõ, “önce”likle bir “Cumhuriyet kurumu olma”nõn sorumluluğuyla sürdür- düklerini belirten Genel Başkan Bülend Tu- na diyor ki; “Kültür mirasımızın bu çok özel dönemini yansıtan örnekleri aynı za- manda Cumhuriyetin yarattığı mimari özen ve sanatsal duyarlılığın belgeleri ola- rak da geleceğe aktarılmalı...” Sempozyumu yöneten MYK üyesi Emre Madran da Cumhuriyet yapõlarõnõn kültürel değerlerimizden yõllardõr en fazla tahrip olanlar arasõnda yer aldõğõnõ anõmsatarak şunlarõ söylüyor: “Bu dönem yapılarının ‘es- ki’ sayılmaması ve çok sayıda bulunmala- rı yüzünden korunma kararları da ihmal edildi. Birçoğu merkezi ve yerel yönetim- lerce yıkıldı ve bu duyarsızlık sürüyor. Ya- ni Cumhuriyet, ‘Cumhuriyeti’ yok edi- yor...” YARGIDAN ANLAMLI DESTEK Madran’õn bu serzenişinde ne denli haklõ ol- duğunu, sempozyumla aynõ günlere rastlayan bir “yargı kararı” da açõkça kanõtlõyor... Ankara 5. İdare Mahkemesi, Büyükşehir Belediyesi’ne ait “Ankara Tarihi Kent Merkezi Yenileme Alanı İmar Planları”nõ şehircilik ilkelerine ve kamu yararõna aykõrõ bularak 30 Aralõk 2008 tarihli kararõyla ge- çersiz kõlarken gerekçelerini şöyle vurgulu- yor: “Cumhuriyetin 1940-50 dönemine ait ve çoğu mimari proje yarışmaları ile elde edilmiş binaların oluşturduğu kentsel do- kunun bütünlüğünün korunması çok önemlidir (...) dava konusu plan, koruma amaçlı imar planı olmaktan ziyade, ‘yeni- leme amaçlõ’ bir yaklaşım göstermektedir (...) kentsel sit alanı içindeki binaların te- mizlenmesi, mevcut dokunun karakterini ve bütünlüğünü bozacaktır...” Hukukun ve bilirkişi raporlarõndaki bilimsel yaklaşõmlarõn Cumhuriyet mirasõna verdik- leri bu değer, ülkeye egemen olan “kültür yoksunu imar düzeni”ne neden yansõya- mõyor? Bu soruya da yanõt aranan sempozyumun hazõrlõk belgelerinde özellikle başkentimiz- deki kayõplar şöyle anõmsatõlõyor; “Ankara’nın yenilenmesi adına Lozan Palas yıkılarak Akbank’a; Belvü Palas Merkez Bankası’na; Körfez Lokantası işhanına dönüştürüldü. Anafartalar Cad- desi’nde 40’tan fazla 1950 öncesi konut ve ticarethane yapısı yıkılarak yerlerine ‘es- ki binalar’(!)dan çok daha fazla getirisi ol- mayan yeni bloklar yapıldı. Türkiye’nin ilk toplu konut uygulaması olan Bahçeliev- ler’de, dönem yapıları parmakla sayılacak kadar azaldı. Oysa tüm bu değerlerin, kent kimliğine katkıları gözetilmeliydi...” TÜRKİYE’NİN BELLEĞİ Mimarlar Odasõ şubelerinin sempozyum- daki bölgesel sunumlarõ, aynõ tahribatõn bir- çok kent ve kasabamõzda da sürdürüldüğünü gözler önüne serdi. “Sadece dini ve anıtsal yapıların önemsendiği koruma anlayışı” içinde “tescil edilmeyen eski kamu yapıla- rı”na özelleştirme politikalarõyla “arsa” gö- züyle bakõldõğõ da vurgulandõ. Bu aymazlõk nedeniyle “ülke halkı bir sü- re sonra belleğini yitirecektir” denilen sempozyumda; “oysa aynı bellek, vatandaşı olmakla övündüğümüz Türkiye Cumhu- riyet’inin belleğidir...” uyarõsõ yapõldõ. Umarõz başta Kültür ve Turizm Bakanlõğõ ve tüm Bölge Koruma Kurullarõmõz olmak üzere, belediyelerimiz, valiliklerimiz ve di- ğer ilgili kurumlar, bu uyarõyõ artõk önemser; onurlu geçmişimizin mimarlõk armağanla- rõndan gelecek kuşaklarõn da gurur duyma- larõnõ sağlarlar... ‘Cumhuriyet Devriminin Mimarlõk Mirasõ’nõ yaşatarak korumak için sempozyum yapõldõ 1-Yıl 1937... Yedigün gazetesi, devrimin mimarlık atılımıyla övünüyor... 2- Çorum’un Halkevi Binası... Kent Müzesi olarak yaşatılıyor... 3- Mersin Halkevi Binası... Betonlaşan kentin bellek hazinesi... Cumhuriyet ‘Cumhuriyet’i yok etmesin 1 2 3 ‘Yeşilçam Ödülleri’ önceki gece Lütfi Kõrdar Kongre ve Sergi Sarayõ’nda törenle sahiplerine sunuldu Kültür Servisi – Beyoğlu Be- lediyesi ile Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfõ (TÜR- SAK) işbirliğiyle özel bir iletişim şirketinin sponsorluğunda bu yõl ikincisi düzenlenen “Yeşilçam Ödülleri” önceki gece Lütfi Kõr- dar Kongre ve Sergi Sarayõ’nda törenle sahiplerine sunuldu. “Üç Maymun”, Nuri Bilge Ceylan’a “En İyi Yönetmen”, Gökhan Tiryaki’ye “En İyi Görüntü Yönetmeni” ödüllerini kazandõ- rõrken, “En İyi Film” ödülünü de aldõ. Bu filmdeki oyunculuğu, Hatice Aslan’a da “En İyi Ka- dın Oyuncu” ödülünü kazandõr- dõ. “En İyi Erkek Oyuncu” ödülü ise, son aylarõn bir başka ödüllü filmindeki, “Sonba- har”daki oyunuyla Onur Say- lak’õn olurken, Özcan Alper’in yönettiği bu film ayrõca “Turk- cell En İyi İlk Film” ödülünü de aldõ. “Yardımcı Kadın Oyuncu” ödülü Yıldız Kültür’e (Issõz Adam), “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” Altan Erkekli’ye ( O... Çocuklarõ), “Digitürk Genç Yetenek” ödülü Ahmet Rıfat Şungar’a ( Üç Maymun), “En İyi Senaryo” ödülü Ebru Ceylan, Nuri Bilge Ceylan ile Ercan Kesal’a ( Üç Maymun) verildi. “En İyi Müzik” ödülü ise, eski Türk Pop müziği 45’liklerini gün- demin ilk sõrasõna taşõyan “Issız Adam” filminin oldu. Kültür ve Turizm Bakanõ Er- tuğrul Günay’õn da katõldõğõ tö- rende sanat ve siyaset dünyasõn- dan birçok kişi katõldõ. TÜR- SAK Vakfõ Başkanõ Engin Yi- ğitgil törende yaptõğõ konuşmada, tüm adaylarõn ödülü hak ettiğini, verilen bu ödüllerin Türk sine- masõna bir katkõ olacağõnõ dü- şündüğünü söyledi. Beyoğlu Be- lediye Başkanõ Ahmet Misbah Demircan da sinema dünyasõnõn bulunduğu Beyoğlu’nda beledi- ye başkanõ olarak görev yap- maktan gurur duyduğunu ve Be- yoğlu’nun bundan sonra da kül- tür, sanat ve turizmin merkezi ola- cağõnõ belirtti. Altan Erkekli de, ödülünü alõrken “Aldığım ödü- lü diğer adaylarla da paylaşı- yorum, çünki hepsi benim ka- dar İyiydi. Bu ödülü de, 12 Eylül’de kaybettiklerimize adı- yorum; umarım başka 12 Ey- lül’ler yaşanmaz” dedi. ‘Üç Maymun’a altı dalda ödül... Kültür Servisi - Ahmed Ad- nan Saygun’un “Bir Kumru Masalı” balesi 7, 10 ve 12 Mart’ta İzmir Devlet Opera ve Balesi’nde yeniden sahneleni- yor. Bir Kumru Masalõ bu sezon, 7 Mart saat 15.00’te, 10-12 Mart ise saat 20.00’de sah- nelenecek. 1991 yõ- lõnda yaşama ve- da eden Ah- med Adnan Saygun’un yazdõğõ son yapõt olan “Bir Kum- ru Masalı”, İzmir doğumlu bes- tecinin doğumunun 100. yõlõ ne- deniyle sahnelenmişti. 1990 yõ- lõnda yazõldõktan sonra hiçbir yerde sahne- lenmeyen ve ses- lendirilmeyen “Bir Kumru Ma- salı”, ünlü Alman koreograf Thorsten Kreissig koreogra- fisiyle sahneleni- yor. Yapõtõn or- kestra şefliğini konuk İspanyol şef Tulio Gag- liardo Vares ve Türk şef Ali Ho- ca dönüşümlü ola- rak üstleniyorlar. Dekorlarõ Tayfun Çebi, kostümleri Sevda Aksakoğ- lu tarafõndan ha- zõrlanan yapõtõn õşõk tasarõmõnõ da Müfit Öz- bek yaptõ. ‘Bir Kumru Masalı’ Kültür Servisi - Sanatçõ Ser- kan Özkaya’nõn iki ayrõ sergi- si New York’ta devam ediyor. “Saygıdeğer Bay veya Bayan” Slag Gallery’de devam ederken “Ani Esinti” Brooklyn’de Ca- binet dergisinin sergi salonunda yer alõyor. ‘Saygıdeğer Bay veya Bayan’da, daha önce ara- larõnda İstanbul’da Proje 4L’nin de bulunduğu bir dizi müzede sergilenmiş olan, on binlerce sünger adamcõktan oluşan yapõtõ ‘Tüm Dünya İşçileri’ sanatçõ- nõn, yaklaşõk on yõldõr, sanat ku- rumlarõ ile giriştiği yazõşmalarõ Dokuzuncu Uluslararasõ İstan- bul Bienali’nde sergilenmiş olan ‘Davut (Mikelanj’dan esin- le)’ adlõ videosu ve beş adet hey- keli yer alõyor. Cabinet ise Öz- kaya’nõn geçtiğimiz yõl St. Lo- uis’de Boots Çağdaş Sanat Mer- kezi’nde sergilemiş olduğu ‘Ani Esinti’ye New York’ta ilk kez ev sahipliği yapacak. Sergisi nedeniyle yayõmlanan katalog- daki yazõsõnda eleştirmen Lilly Wei, Özkaya’yõ “Tarihin, ya- ratıcılığın ve özgünlüğün an- lamını zenginleştiren bir ütop- yacı, Duchamp ve Dadacıların izinde neşeli bir provokatör” olarak tanõmlõyor. (www.slag- gallery.com www.cabinetmagazine.org) Kültür Servisi - Avrupa Ko- misyonu ile British Council ta- rafõndan Platform Garanti Gün- cel Sanat Merkezi ve Anadolu Kültür işbirliğiyle Nisan 2009’da başlatõlacak My City (Benim Kentim) tasarõsõ kap- samõnda, ‘Kamusal Alanda Sa- nat’ konusu, cuma saat 14.30’da Garajistanbul’da tartõşõlacak. Avrupa’nõn önde gelen beş kü- ratörünün katõlacağõ etkinlikte, panelistler Avrupa’da gerçek- leştirdikleri projelerden örnek- ler sunacak. Etkinliğe, İngiltere’den An- drea Schlieker (Küratör, Fol- kestone Trienali), Almanya’dan Brigitte Franzen (Yönetici, Ludwig Forum for International Art), İsveç ve Finlandiya’dan Mika Hannula (Bağõmsõz Kü- ratör, University of Gothen- burg), Polonya’dan Sebastian Cichocki (Museum of Modern Art), Avusturya’dan Silvia Eiblmayr (Avusturya Pavyonu Eşküratörü, Venedik Bienali 2009) ve Türkiye’den Zerrin İren Boynudelik (Sanat ve Ta- sarõm Bölümü Öğretim Üyesi, Yõldõz Teknik Üniversitesi) ka- tõlacak. (0 212 355 56 42) ETKİNLİK GARAJİSTANBUL’DA YAPILACAK ‘Kamusal Alanda Sanat’ İstanbul’da tartõşõlacak Özkaya’nõn iki sergisi New York’ta Atilla Olgaç ifade verdi İstanbul Haber Servisi - Sinema ve tiyatro sanatçõsõ Atilla Olgaç, hakkõnda başlatõlan soruş- turma kapsamõnda dün savcõlõkta ifade verdi. Özel bir televizyon kanalõndaki programda söyle- diği sözleri üzerine hakkõnda soruşturma başlatõ- lan Olgaç, Bakõrköy Cumhuriyet Savcõsõ Ali Ça- kõr’a verdigi ifadesinde, 1974 Kõbrõs Barõş Hare- kâtõ sõrasõnda asteğmen rütbesi ile askerlik yaptõ- ğõnõ, kimseyi öldürmediğini, bir senaryo üzerinde çalõştõğõnõ ve bu açõklamalarõ yaptõğõnõ söyledi. Tatvan’da 22 yıl sonra sinema TATVAN (AA) - Bitlis’in Tatvan ilçesinde 22 yõl aradan sonra sinema salonu açõlacağõ açõk- landõ. Yeni sinema salonunun ‘Güneşi Gördüm’ filmiyle 12 Mart’ta hizmete gireceğini belirten Tatvan Belediye Başkanõ Emin Peker, halkõn si- nema izlemek için Diyarbakõr veya Van’a git- mek zorunda kaldõğõnõ ve açõlacak sinemanõn sa- dece Tatvan halkõna değil, Muş, Siirt, Erciş ve Baykan’a da hizmet edeceğini söyledi. Blues Perişan kadõnlar için ETKİNLİKBARAKA’DA Kültür Servisi - Her ay Bara- ka’da gerçekleşen ve Aptüli- ka’nõn hazõrlayõp sunduğu “Bules Perişan” gecelerinin bugün yapõlacak olan ikinci- si, “Blues’un leydileri”ne adandõ. Nina Simone, Bessie Smith, Susan Tededevschi, Ja- nis Joplin, Aretha Franklin, Etta James, Bonnie Ratt, Bil- lie Holiday, Peggy Lee, Sarah Vaughan, cassandra Wil- son,Ayten Alpman, Ella Fitz- geral, Anita O’Day, Carmen Mc Rea. o gece yer verilecek isimlerden bir kaçõ. Ayrõca, 69’larõn ve 70’lerin unutul- mazlarõ bu gecede kadõnõ ve erkeğiyle yer alacak. (Baraka: 0 212 292 30 11) “Bir Kumru Masalı”nda başlıca rolleri Kıvanç Ekin, Banu Celengil, Burcu Olguner, üstleniyor. Şiirleriyle uğurlandı Solunum yetmezliği nedeniyle tedavi gördü- ğü hastanede yaşamını yitiren Yusuf Hayaloğ- lu (56) için ilk tören Küçükarmutlu Cem- evi’nde yapıldı. Törene, CHP Sancaktepe Be- lediyesi başkan adayı Arif Sağ, Saadet Partisi (SP) İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Mehmet Bekaroğlu, DTP İstanbul Mil- letvekili Sabahat Tuncel, sanatçılar Selda Bağ- can, Servet Kocakaya, Yavuz Bingöl, Orhan Gencebay, İbrahim Tatlıses, Mine Koşan, Fa- tih Kısaparmak, Güler Işık, Seher Dilovan, Ahmet Kaya’nın eşi ve Hayaloğlu’nun kızkar- deşi Gülten Kaya ile yakınları katıldı. Törenin ardından şiirleri eşliğinde cenaze aracına ko- nulan Hayaloğlu’nun cenazesi Yeniköy Me- zarlığı’nda toprağa verildi. (Fotoğraf: AA)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle