Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
4 MART 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
DİZİ 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Erdoğanı Bekleyen
En Zor Sınav
Başbakan, Türk yargısına olan güveninin so-
nucunda, kendisine yönelik eleştirilerden dozu-
nu aştığına inandıkları hakkında ağır tazminat is-
tekleri ile davalar açıyor.
Bu davalardan en güncel olanı da, ana muha-
lefet partisinin genel başkanı Baykal’a yönelik ola-
nı. Baykal ile, hayat pahalılığının nasıl önlenebi-
leceği konulu bir tartışma, Erdoğan’ın avukatla-
rının başlattığı çok yüklü bir tazminat davasına yol
açtı.
Dün bu davayı duyuran gazetelerin birisinin bi-
rinci sayfasında manşetten verilmiş bir başka ha-
ber daha vardı.
Konya’da tıp fakültesine kurulacak onkoloji
merkezi için yapılan cihaz alım ihalesinde yolsuzluk
yapıldığı iddialarını ciddi bulan Kamu İhale Ku-
rumu’nun girişimi ile Adana Cumhuriyet Baş-
savcılığı’nın açtığı soruşturmanın son aşaması-
na geldiğini bildiren o habere göre, aralarında bir
üniversite rektörü ile bazı dekanların ve işa-
damlarının da bulunduğu 245 kişi hakkında açı-
lan davanın duruşmasına mayıs ayının ilk günle-
rinde başlanılacaktı.
İhaleye fesat karıştırılmasını sağlayan çeteyi
oluşturan işadamına 1205 yılı bulan cezanın ya-
nı sıra o haberi daha da ilginç yapan yönü, iki çar-
pıcı isme dayanmış olmasıydı.
İhalenin Kamu İhale Kurumu’nca incelenerek ip-
taline yol açan suç duyurusunun sahibinin de, iha-
leyi kazanan işadamına aracılık sağladığı söyle-
nilen önemli kişi gibi iktidar partisinin Konya mil-
letvekilleri oluşu.
Suçlayan da, suçlanan da
milletvekili olunca
Başsavcılık iddianamesi, bugüne kadar med-
yaya yansımamış olan işin bu yönünü perdenin
önüne çıkarıyor. Yolsuzluk suçlaması duyurusu-
nu yapan Konya Milletvekili Özkan Öksüz, tek
firmanın katılmasının altını deşince, bir başka Kon-
ya Milletvekili olan Abdullah Çetinkaya’nın adı
karşısına çıkmıştı.
4 Mayıs’ta Adana Ağır Ceza Mahkemesi’nde
başlayacak olan davada o isim, yani Abdullah Çe-
tinkaya da sanıklar arasında yer alacak mı? Yok-
sa, kendisinin dokunulmazlığının kaldırılması için
Adalet Bakanlığı eli ile Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı’na yapılan başvuru, AKP’nin
iktidara gelişinden bu yana titizlikle uygulanan do-
kunulmazlık kurumuna toz kondurmamak ama-
cıyla bu kez de mi sonuç vermeyecek?
Dolayısıyla Abdullah Çetinkaya’nın dosyası
Anayasa Komisyonu’nun o en büyük dolabında
tozlanmaya mı terk edilecek?
Çetinkaya belki iftiraya uğramıştır? Belki de ken-
disini suçlayan parlamento ve parti arkadaşı
haklı çıkacak, şüpheli milletvekili özgürlüğü ile bir-
likte parlamenterliğini de yitirerek, cezaevine gi-
recektir?
Her şeyden önce dokunulmazlık
Ama bunun için, her şeyden önce o dokunul-
mazlık zırhını uzun yıllardan bu yana çıkaran ilk mil-
letvekili olarak Erdoğan’ın davalı olarak güven duy-
duğunu gösterdiği bağımsız yargının önüne çık-
ması gerekecektir.
O gereğin yerine getirilmesi için dokunulmaz-
lık kalkanının arkasından sade vatandaşların ara-
sına katılması için Meclis’in izni ve kararı gerek-
tiğini hepimiz biliyoruz.
O izin ve kararın tek anahtarının da AKP Genel
Başkanı’nın elinde bulunduğunu da.
Erdoğan için en zor karar olacak Abdullah Çe-
tinkaya’ya yeşil ya da kırmızı ışık yakma seçe-
neklerinden birisini seçmek. Çetinkaya’nın önü-
nü açacak olan ilk raunt Anayasa Komisyo-
nu’ndaki görüşmelerde geçecek. Komisyon bu-
güne kadar aldığı ilke kararlarını unutur, sorunu
tartışarak Genel Kurul’a indirecek olursa bu kez,
iktidarı ve muhalefeti ile 23. Dönem Milletvekille-
ri dokunulmazlıkları ile ilgili tarihi karar ile karşı kar-
şıya kalacaklardır.
Baykal’ın önerisi
O milletvekillerinin başında haklarında çeşitli
dosyalar olduğu bilinen Başbakan ve bakanların
geldiğini unutmayarak, Başbakan’a “Gel önce iki-
mizin hakkındaki dosyaları ele alarak dokunul-
mazlıklarımızı kaldıralım. Yargıya gidelim” diyen
CHP Genel Başkanı Baykal’ın sık yinelediği çağ-
rıyı hatırlayalım.
Kendisine yönelik yolsuzluk suçlamaları için if-
tira diyen ve sahiplerine kürsülerden meydan oku-
makla yetinmeyerek tazminat davaları açan Baş-
bakan kendisinin ve çalışma arkadaşlarının elle-
rinin gerçekten ak pak olduğunu yargı kararları ile
ortaya koyabilecek mi?
Sorunun yanıtını dokunulmazlık dosyalarının yıl-
lardır tozlanmaya bırakıldığı o kocaman dolaptan
gün ışığına çıkarılıp çıkarılmaması verecektir.
Bunun için de AKP Konya Milletvekili Çetinka-
ya için verilecek karar bir “ilk” olacaktır.
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
15 yõldõr terör faaliyetlerini yöneten bir örgütün lideri 15 Şubat 1999’da artõk Türk istihbaratõnõn elindeydi
Sabrõn tükendiği gün!..
Terörün Güneydoğu’yu kan gö-
lüne dönüştürdüğü 1998 yõlõnõn or-
talarõnda hem askeri yetkililerin
hem de siyasilerin sabrõ iyice tü-
kenmişti. PKK’liler 15 Ağustos
1984’te Eruh baskõnõyla başlayan te-
rör eylemlerini durdurmuyordu.
Güvenlik güçleri büyük kayõplar ve-
riyordu. Suriye’yi üs tutan terör, Ku-
zey Irak’taki kamplarõndan Türk
topraklarõna kan, kin ve gözyaşõ bõ-
rakõyordu. Suriye koruyup kolladõ-
ğõ hatta desteklediği ayrõlõkçõ terö-
rün tüm unsurlarõna kucak açmõş ve
dünyanõn gözün önünde PKK’yi
destekliyordu.
Türkiye Cumhuriyeti’nin cum-
hurbaşkanlarõ ve başbakanlarõ ilk
kanlõ eylemden itibaren Suriye’ye
her gittiklerinde Hafız Esad’õn
önüne Abdullah Öcalan ve örgü-
tün üst düzey yöneticilerinin Şam ve
Lazkiye’deki ev adreslerini ve hat-
ta telefon numaralarõnõ veriyordu.
Oysa Esad yönetimi harita, kroki ve
fotoğraflarla güçlendirilmiş bu bil-
gi dosyalarõnõ göz ardõ ediyor ve õs-
rarla Öcalan’õn Suriye’de olmadõ-
ğõnõ ileri sürüyordu. Oysa PKK’nin
Suriye’yi üs tuttuğunu bütün dün-
ya biliyordu.
Diplomatik tüm girişimlere kar-
şõn Suriye’nin pervasõzlõğõ sürü-
yordu. PKK Şam yönetiminden al-
dõğõ bu destekle Bekaa Vadisi’nde
eğittiği militanlarõ Kuzey Irak’a
yönlendiriyor ve şiddet bu toprak-
lardan Türkiye’nin huzurunu kaçõ-
rõyordu.
Suriye’ye yönelik uyarõ ve bas-
kõlardan sonuç alõnamayõnca Tür-
kiye PKK’nin, Öcalan’õn ortadan
kaldõrmasõyla durdurulabileceğini
düşünmüştü. Tansu Çiller iktida-
rõ döneminde Öcalan’õn öldürülmesi
için bazõ girişimler başlatõldõ. Yo-
ğun çalõşma ve planlamalarõn ar-
dõndan yüksek miktarda plastik
patlayõcõ yerleştirilen bir Mercedes
Şam’a gönderilmişti. Aracõ Şam’da-
ki işbirlikçi eylemciye “Yeşil” kod
adlõ Mahmut Yıldırım teslim et-
mişti.
Öcalan Suriye istihbaratõnõn ko-
ruma altõnda tuttuğu bir bölgede ya-
şõyordu. Bombalõ araç Öcalan’õn
evine 500 metre uzaklõğa park edil-
di. 6 Mayõs 1996’da Öcalan’õn evi-
nin yakõnlarõnda çok büyük bir pat-
lama meydana geldi.
O dönemde MİT’in operasyon
dairesini yöneten Mehmet Eymür,
aldõğõ ilk bilgilere göre operasyonun
başarõlõ olduğunu düşünmüştü. An-
cak bir süre sonra Öcalan’õn telsiz-
le konuşma yaptõğõ saptanõnca ola-
yõn fiyasko olduğu anlaşõlmõştõ.
Mercedes’teki bomba düzeneği
yanlõş bağlanmõş ve patlayõcõnõn et-
kisi ve tahribat çevredeki yapõlar ye-
rine zemine doğru yönlenmişti.
Operasyondan geriye, bölgede pat-
lamanõn tesiriyle açõlan 10 metre de-
rinliğindeki çukur ve hem PKK
hem de Suriye’nin yaşadõğõ şok
kalmõştõ.
Bu başarõsõz suikast girişiminin
ardõndan Öcalan daha korunaklõ
bir bölgeye çekilmiş ve örgütün ey-
lemlerini arttõrmasõ için talimatlar
vermişti. Türk istihbaratõ Öcalan’õn
ortadan kaldõrõlmasõnõ hedefleyen ilk
denemede başarõsõz olmuştu. İkin-
ci bir deneme için daha kapsamlõ ha-
zõrlõklar yapõldõ.
MİT görevlileri, 1996 Kasõmõ’nõn
son günlerinde, Öcalan’õn Şam’da
yazlõk olarak kullandõğõ çiftliğin ya-
kõnlarõnda bir ev kiralayarak hazõr-
lõk yapmaya başladõ. Arapça konu-
şan MİT elemanlarõ, dikkat çek-
memek için bölgedeki köylülerle iş-
birliğine girmiş ve sõradan sebze
üreticileri gibi davranmaya başla-
mõştõ.
Ankara ise Şam’dan gelecek ha-
bere odaklanmõştõ. Operasyonu ger-
çekleştirecek uzmanlarõn eğitimi
için de Polatlõ’daki bir arsa üzerin-
de Öcalan’õn evinin bir benzeri in-
şa edilmiş ve operasyon planlarõ
üzerinde çalõşõlmõştõ. Uzmanlar 2.5
ton patlayõcõyõ bir traktöre yükle-
yerek ilk denemeyi bu ev üzerinde
yapmõş ve olumlu sonuç alõnabile-
ceğine kanaat getirmişti.
Şam’daki operasyonda da aynõ
yöntem kullanõlacak ve Öcalan’õn
evi bir traktöre yüklenecek patla-
yõcõlarla havaya uçurulacaktõ. An-
cak bu operasyon yaşama geçirile-
medi. Sonralarõ, o dönemde yapõlan
çalõşmalarõn bir biçimde deşifre
olduğu anlaşõlacaktõ.
Suriye, Türkiye’nin Öcalan’a yö-
nelik bu girişimlere karşõn kadõn, ço-
cuk, memur, öğretmen, polis, asker
demeden yüzlerce insanõ öldüren
PKK’yi korumaya devam etti. An-
cak 1998’e gelindiğinde devletin
sabrõ tamamen tükendi. Asker,
komşu devletlerden gelen şiddetin
artõk durdurulmasõnõ istiyordu. Öf-
ke doruktaydõ. İlk tepki ordudan gel-
mişti. Dönemin Kara Kuvvetleri
Komutanõ Orgenaral Atilla Ateş, 16
Eylül 1997’de muhabere ünifor-
masõyla Hatay’a gitmiş ve Suriye sõ-
nõrõnõ işaret ederek, Şam yönetimi-
ne “Sabrımız tükendi” mesajõ
vermişti.
Devletin öfkesi arttı!..
Bu çõkõş, Türk kamuoyunda bü-
yük yankõ buldu. Artõk bir şeyler ya-
põlmasõ gerektiğini konusunda bek-
lentide olan kamuoyunun sabrõ tü-
keniyordu.
Türk Silahlõ Kuvvetleri bu çõkõşõn
ardõndan Suriye sõnõrõnda tatbikat
başlattõ. Suriye ise Türkiye’nin tep-
kisinin giderek arttõğõnõn hatta ken-
di egemenliği açõsõndan tehlikeli bo-
yutlara tõrmandõğõnõn farkõndaydõ.
Şam yönetimi, bu gelişmelerin ar-
dõndan Türkiye sõnõrõna asker yõğ-
maya başladõ.
Ateş’in tepkisi ve tatbikatõn baş-
lamasõ devletin zirvesini de harekete
geçirdi. Dönemin Cumhurbaşkanõ
Süleyman Demirel, 1 Ekim
1998’de TBMM’nin açõlõş törenin-
de yaptõğõ konuşmada Suriye’yi
sert biçimde hedef aldõ. Demirel
şöyle demişti:
“Suriye, Türkiye’ye karşı açık
bir husumet politikası izlemek-
tedir. PKK terör örgütüne aktif
destek sağlamayı sürdürmektedir.
Tüm uyarılarımıza rağmen has-
mane tutumundan vazgeçmeyen
Suriye’ye karşı mukabelede bu-
lunma hakkımızı saklı tuttuğu-
muzu, sabrımızın taşmak üzere
olduğunu bir kere daha dünyaya
ilan ediyorum.”
Türkiye, tepkisini artõk daha sert
biçimde ifade ediyordu. Devlet
Öcalan’õn Suriye’den çõkarõlmasõ
konusunda kararlõydõ ve bunu açõk-
ça komşu bir devleti tehdit ederek
de dõşa vuruyordu. Demirel’in ar-
dõndan ANAP lideri Mesut Yılmaz
da partisinin 7 Ekim 1998’deki
grup toplantõsõnda, Suriye’yi son kez
uyardõklarõnõ belirterek şöyle dedi:
“Teröre destek verme, ulus-
lararası anlaşmalara uy ve düş-
manlığa son ver. Kuru cevap bi-
ze yetmez, somut adım atmasını
bekliyoruz.”
Muhalefet partileri, basõn ve sivil
toplum örgütleri askerin ve hükü-
metin tepkilerine destek verdi.
Yõlmaz’õn çõkõşõndan bir gün son-
ra ise hükümet, Şam yönetiminin
PKK’ye yönelik korumacõ tavrõndan
vazgeçmesi için 45 gün daha süre
tanõdõ. Bakanlar Kurulu da bu sü-
renin sonunda, Şam yönetiminin
PKK’yi desteklemeye ve koruma-
ya devam etmesi halinde diploma-
tik girişimlere son verileceğini du-
yurdu. Hükümet, Öcalan için Suri-
ye’ye karşõ gereğinin yerine geti-
rilmesi konusunda görüş birliğinde
olduğunu bildiriyordu.
Türkiye’nin en uzun sõnõr hattõn-
da savaş endişesi başlamõştõ. Avrupa
ve ABD gerginliğin savaşa dönüş-
memesi için ardõ ardõna Esad yö-
netimini uyaran açõklamalar yaptõ.
Şam yönetimi ise hem Türkiye’nin
hem de dõş dünyanõn tepkilerine da-
ha fazla direnemedi. Suriye, 9 Ekim
1998 günü Öcalan’õ sõnõr dõşõ etmek
zorunda kaldõ.
Öcalan Atina’da…
Öcalan, Şam-Halep-Atina-
Stockholm tarifeli uçağõna Abdul-
lah Sarõkurt adõna düzenlenmiş bir
pasaportla bindirilmişti. MİT ise bu
gelişmenin ardõndan Öcalan’õ taki-
be aldõ. MOSSAD’la iletişim ku-
ruldu. Ancak Suriye’den çõkarõlan
Öcalan’õn nereye gittiği konusunda
farklõ bilgiler vardõ. PKK liderinden
günlerce haber alõnamamõştõ.
18 Ekim’de Öcalan’õn, Rusya’ya
kaçtõğõ yolundaki istihbarat bilgileri
Cumhurbaşkanõ Demirel ve hükü-
met yetkililerine iletildi. Dönemin
Milli Savunma Bakanõ Sezgin ga-
zetecilere “Evet, bu yönde du-
yumlarımız var” dedi. Oysa Öca-
lan Yunanistan’a inmiş ve eski
Ulaştõrma Bakanõ Kostas Baduvas
tarafõndan karşõlanmõştõ. Arkasõnda
Yunan parlamenterlerin desteği ol-
sa da, PKK lideri havaalanõnda
Yunan istihbaratõnca 6 saat sorgu-
lanmõştõ. Sorguyu servisin başõndaki
Albay Karalambos Stravrakakis
yapmõştõ.
Yunanistan, Öcalan’a kucak aç-
manõn büyük sorunlara yol açaca-
ğõnõn farkõndaydõ. Yunan istihbaratõ
Öcalan’õ kõsa süre sonra Falcon ti-
pi bir uçağa bindirdi. Uçak Rus-
ya’ya doğru hareket etti.
PKK liderine burada Rus milli-
yetçisi, Liberal Demokrat Parti li-
deri Vladimir Jirinovski kucak
açtõ. İddiaya göre bu ev sahipliği
karşõlõğõnda PKK kendisine 7.5
milyon dolar ödemişti.
Bu gelişmeler sõrasõnda Suri-
ye’den daha fazlasõ bekleniyordu.
Şam yönetimi de Öcalan’õ sõnõr dõ-
şõ etmekle sorunun giderilemeye-
ceğinin farkõndaydõ. Bekaa Vadisi
halen PKK’nin önemli bir karar-
gâhõydõ. Üstelik Suriye’de çok sa-
yõda terörist de vardõ. Şam yöneti-
mi her ne kadar en az 600 PKK’li-
nin Suriye’deki cezaevlerinde ol-
duğuna ilişkin raporlarõ Türkiye’ye
gönderse de Ankara ikna olmu-
yordu.
Abdullah Öcalan 15 Şubat
1999’da artık Türk
istihbaratının elindeydi.
Öcalan’ın yüzünde derin bir
endişe vardı.
Konuşmuyordu. Verilen
sakinleştirici midesini
rahatsız etmiş, kaygısı daha
da artmıştı.
PKK, Şam yönetiminden
aldõğõ destekle Bekaa
Vadisi’nde eğittiği
militanlarõ Kuzey Irak’a
yönlendiriyor ve şiddet bu
topraklardan Türkiye’nin
huzurunu kaçõrõyordu.
MİT’in ortadan kaldõrma planõ!..
Sonunda Türkiye ve Suriye yetkilileri PKK’nin
Şam’daki etkinliğini tamamen bitirebilmek için
masaya oturdu. 21 Ekim günü Adana’nõn Sey-
han ilçesinde yapõlan toplantõda, Suriye PKK’ye
verdiği desteği tamamen sonlandõrdõğõnõ ilan et-
ti. Dõşişleri Bakanlõğõ Müsteşar Yardõmcõsõ
Uğur Ziyal ile Suriye Siyasi Güvenlik Başka-
nõ Tümgeneral Adnan Badr Al-Hassan’õn im-
zaladõğõ mutabakat metni gereği Şam yönetimi
Türkiye’nin PKK ile ilgili tüm taleplerini kabul
etti.
Villada 66 gün...
Öcalan ise bu gelişmeler yaşanõrken, Jiri-
novski’nin evindeki 5 günlük misafirliğinin ar-
dõndan Odintsovo bölgesindeki bir evde 28 gün
kaldõ. MİT bu gelişmeleri Öcalan’õn telefon ko-
nuşmalarõnõ dinleyerek izliyordu.
Öcalan bir süre sonra ise siyasi sõğõnma ça-
balarõnda bulunabilmesi için Duma’nõn jeopolitik
komite başkanõ Aleksey Mitrofonov’un evine
yerleşti. Rus yetkililer sõğõnma girişimlerine
karşõ çõkõnca, Öcalan 12 Kasõm 1998’de bera-
berinde PKK’nin askeri kanat yetkililerinden Ah-
met Yaman’la birlikte İtalya’ya gitmek zorun-
da kaldõ. Bu kez ev sahibi İtalya Başbakanõ D’ale-
ma’ydõ.
Teröristlerin Yunanistan, Rusya ve ardõndan
İtalya’ya rahatlõkla gidebilmesi, Türkiye’de bü-
yük tepki çekti. Yurtiçinde İtalyan mallarõna kar-
şõ kampanya başlatõlõrken Türk diplomasisi de gi-
rişimlerini arttõrdõ.
Ancak Öcalan Roma’ya indiğinde vizesiz gi-
riş yaptõğõ gerekçesiyle gözaltõna alõndõ. Sonra
da Infernotto Mahallesi’nde “kötülük” anlamõna
gelen Male Sokağõ’ndaki bir villada yaşamaya
başladõ. Öcalan’õn villadaki günleri 66 güne ulaş-
tõğõnda Türkiye ile İtalya’nõn ilişkileri tamamen
kopma noktasõna gelmişti.
ABD ise Suriye’nin ardõndan tepkisini bu kez
Roma’ya yönlendirmişti. Öcalan’õn gidebilece-
ği bir ülke bulmak için çabalarõnõ arttõrdõ.
Roma yönetimi de Öcalan’dan bir an önce kur-
tulmak için her yolu deniyordu. Ancak Tunus,
Moldavya, Libya, Arnavutluk gibi ülkelerle
yapõlan görüşmelerden sonuç alõnamõyordu.
Tüm kapõlar Öcalan’õn yüzüne kapanõyordu. İtal-
ya bu belayõ başõndan savabilmek için diplo-
masinin yanõ sõra parasal gücü de kullanmõştõ. Ör-
neğin Sudan’a yapõlan para teklifi de karşõlõk bu-
lamamõştõ.
Tepkiler artıyor
Öcalan’õn adeta tatil yaparcasõna rahat davra-
nabilmesi ve İtalya’nõn pervasõzlõğõ Türkiye’nin
tepkisini arttõrõyordu. Basõn MİT’i hedef alma-
ya başlamõştõ. Tepkilerin artmasõ üzerine MİT,
Öcalan’õ İtalya’da ortadan kaldõrmak için bir plan
yaptõ.
Tõpkõ Şam’da yapõldõğõ gibi Öcalan’õn İtalya’da
kaldõğõ villanõn yakõnlarõnda bir ev kiralandõ. Tek-
nik takip yoğunlaştõrõldõ ve villanõn ayrõntõlõ plan-
larõ çõkarõldõ. Öcalan’a suikast yapõlacak ve
operasyonu düzenleyecek ekip bir yatla kaçacaktõ.
Devlet yetkililerinin onayladõğõ plan konusunda
ABD’ye bilgi de verilmişti. Ancak Öcalan’õn İtal-
yan gizli servisi tarafõndan korunuyor olmasõ pla-
nõ tehlikeye düşürüyordu.
Öcalan suikast planõndan haberdar olmuş
muydu?.. Bu bilinmiyordu ancak PKK lideri İtal-
yan hükümetinin güvenlik sorununu gerekçe gös-
termesi üzerine Roma’yõ terk etme kararõ aldõ.
Öcalan 16 Ocak 1999’da PKK’nin kiraladõğõ
bir uçakla yeniden Rusya’ya gitti. Uçakta PKK
yöneticilerinden Ahmet Yaman ile Mecit Ma-
moyan da vardõ. Rusya’ya cebinde 50 bin dolarla
gelen Öcalan, PKK’nin kiraladõğõ bir evde 4 gün
barõndõ. İşte MİT bu süreçte Öcalan’õ takipte sõ-
kõntõ yaşadõ. Ülkeye kan kusturan bir teröristin
izi kaybedilmişti.
PKK liderinin Ermenistan’da olduğu konu-
sunda kuşkular vardõ. Ancak Ermeniler bu kuş-
kuyu kõsa süre sonra gidermiş, Öcalan’õn Eri-
van’da olmadõğõnõ kanõtlamõştõ.
Öcalan’õn Rusya’daki ikinci misafirliği de uzun
sürmedi. 29 Ocak’ta St. Petesburg’a inen özel bir
uçak onu almaya gelmişti. Uçakta Öcalan hay-
ranõ emekli Yunan Amiral Nagazakis ile eski is-
tihbaratçõ Badovas vardõ.
Rus istihbaratõ Öcalan’õ artõk daha fazla ba-
rõndõramayacağõnõ söylemiş ve onu, o özel uça-
ğõn kapõsõna kadar getirmişti.
Öcalan Yunanistan’a gideceğini sanõyordu. Oy-
sa uçak Güney Kõbrõs’taki Korfu Havaalanõ’na
inmişti.
Öcalan buradan siyasi sõğõnma hakkõ alabile-
ceğini düşündüğü için Hollanda’ya götürüldü.
Ancak orada da hayal kõrõklõğõ yaşanacaktõ.
Uçak Minsk Havaalanõ’nda bir süre bekletildikten
sonra geri gönderildi.
Gergin ve korku dolu yolculuk bitmiyordu.
Uçak önce Atina, sonra da yeniden Korfu’ya in-
di. Ankara ise tüm bu trafiği yakõndan izliyor-
du. Ancak bir şey yapõlamõyordu. Abdullah
Öcalan Korfu’daki askeri bir üste 2 gün tutuldu.
Yarın: PKK’de operasyon şaşkınlığı:
Başımıza kaynar sular döküldü!..
Öcalan yakalanıp Türkiye’ye getirildikten son-
ra İmralı’da yargılanmasına başlandı. İşkence davası ağır ceza
mahkemesinde görülecek
DİYARBAKIR (Cumhuriyet) - Diyar-
bakõr’õn Bismil ilçesine bağlõ Ağõllõ köyünde
16 yõl önce gözaltõna alõnan Abulkadir
Kurt’un (36), gözaltõnda işkenceyle öldürül-
mesine ilişkin açõlan ve sanõklarõn terhis ol-
masõ nedeniyle uyuşmazlõk mahkemesine yol-
lanan dava dosyasõnõn ağõr cezada görülmesi-
ne karar verildi. Uyuşmazlõk mahkemesinin
kesin nitelik taşõyan, oy birliğiyle aldõğõ kara-
rõnda işlenen suç askeri suç olmadõğõ için as-
keri mahkemede yargõlanmayõ gerektirmedi-
ği, sanõklarõn tümünün askerlik hizmetiyle
ilişkilerinin kesilerek terhis olmalarõ nedeniy-
le davanõn adli yargõda görülmesi kanaatine
varõldõğõ belirtildi. Mahkeme tüm sanõklar
hakkõnda tebligat çõkarõlmasõna karar verdi.
Dava 4 yõl içinde sonuçlanmazsa sanõklar za-
manaşõmõyla ceza almaktan kurtulacak.