25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 4 MART 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Şeyhler Umut Oldu... Türklerin yüzde yetmişi kitap okumuyor... Türk- lerin yüzde yetmişi kadınların çalışması için erkeklerden izin alması gerektiğini düşünüyor... Türklerin yüzde ellisi kadınların kamusal alanda “sıkmabaşlı” olmasının Müslümanlığın gereği olduğuna inanıyor... Araştırmayı Konda yapmış. Kimin için? The Guardian gazetesi için. Peki Türklerin yüzde kaçı her gün yıkanıyor, dişlerini fırçalıyor, parfüm, deodoran kullanıyor? Bilinmiyor? Bunun için araştırma yaptırmaya gerek yok... Binin bir belediye otobüsüne yeter! Türkiye’nin nufusu 70 milyonu aştı... Türkiye’de ulusal gazetelerin toplam satışı beş milyonu geç- miyor. 29 Mart yerel seçimlerine kaç gün kaldı? 25 gün! İmamlar telaşta! İzmir ve Diyarbakır’ı almak isteyen Tayyip Bey’in “seçim düşü” gerçekleşmeyecek... Diyarbakır’da DTP, İzmir’de CHP büyük ola- sılıkla belediye başkanlığı seçimlerini alacak. Murat Karayalçın’ın Ankara’yı alması sürpriz olmayacak. MHP adayı Mansur Yavaş, Gökçek’e giden partisinin ödünç oylarını bu kez alacak. Anka- ra’nın ikinci büyük ilçesi Keçiören seçmeni Gök- çek’e darbe indirecek. Konda araştırmasına göre Türk erkeği kitap okumuyor, yabancı düşmanlığı yapıyor, kadı- nın izin alarak çalışmasını istiyor. Bir de başına “sıkmabaş” kadının. Demokrasi, özgürlük faso-fiso! Miting alanlarında kükreyen Tayyip Bey’in, De- niz Bey’in “gel televizyonda tartışalım” önerisine verdiği yanıt ne: “Miting alanlarına gel!” Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde böyle bir şey yok! Liderler seçim öncesi televizyonlarda tartı- şırlar, projelerini anlatırlar, kamuoyu da ona göre parti tercihini yapar. Çünkü o toplumlar sözlü kültürden yazılı kül- türe geçmişlerdir. Orada insanların yurttaşlık bilinci gelişmiştir. AKP iktidarıyla birlikte Türkiye’de “sadaka top- lumu” yaratıldı. Yoksulluk ve yolsuzluk arttı. Tarikat şeyhleri umut oldu... Bakın “Kürt Sorunu”nun çözümü bile Fethul- lah Gülen’e havale edildi. Sosyal demokratlar ve sosyalistler kaç parça bugün? Sendikal hak ve özgürlükleri “çağdışı” olarak gören bizim liberal tosuncukların, Almanya De- niz Feneri soygununda sesleri solukları çıkmıyor. Tek satır yazan gördünüz mü? Yolsuzlukların üzerine giden gazetelere akıl almaz yaptırımlar uygulanıyor. Özgür basın susturulmak isteniyor. Medya üzerinde böyle bir baskıyı ne Bülent Ecevit, ne Süleyman Demirel, ne Turgut Özal, ne Tansu Çiller ne de Mesut Yılmaz kurdu. AKP iktidarı yerel seçimler öncesi, hükümetle kavga eden, karşı çıkan yerel yönetimlerin “avu- cunu yalamasını” istiyor açık açık. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin bunu Alanya’da dillendirdi. Hükümetle barışık, uyumlu belediye başkanla- rı istiyor... Dediği şu: “Muhalif belediye başkanlarına zırnık yok!” Melih Gökçek de Murat Karayalçın’a şöyle demişti: “İktidarda biz varız, projeler için nereden para bulacaksınız?” Kitap, gazete okumayan, tiyatroya, sinema- ya gitmeyen toplumlar çürümeye yüz tutar! Kendilerini solcu ya da sosyalist olarak tanımla- yanların birlikteliğini, halkla, emekçi kesimlerle bu- luşmalarının gerekli olduğunu vurguluyorum hep. Birliktelik ve buluşma sancılı geçebilir ama gerçekleşir. O zaman yaşamımız bir başka güzel olur inanın! El altından halka verilen paralar, gıda torba- ları, kömür, buzdolabı, çamaşır makinesi... Güneydoğu’da Hizbullah’a açtırılan “Kuran okuma odaları”, Alevilere “bize oy verin” top- lantıları. Türk erkeği kitap, gazete okumuyor, yaban- cı düşmanlığı yapıyor, kadınların başlarına “sık- mabaş” geçiriyor. Son model, pahalı otomobillerinin pencere- sinden boş meşrubat kutularını atan sürücüler, yerlere balgam atanlar, evlerinin balkonlarında tavuk besleyenler. Apronda deve kesenler... İmam Devleti buna denir işte! [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 Maliye’de dikkat çeken izin kararı Haber Merkezi- Maliye Bakanlõğõ’na bağlõ Gelir İdaresi Başkanõ Mehmet Akif Ulusoy’un görevinden ayrõlacağõ ileri sürüldü. Ulusoy’un bugün itibariyle izne ayrõldõğõ ve izin bitişinde görevinden ayrõlacağõ belirtildi. Doğan Yayõn Holding’e 826 milyon TL’lik vergi cezasõnõn ardõndan, tartõşmalõ bir şekilde gündeme gelen Ulusoy, 2007 yõlõnda göreve başlamõştõ. Ulusoy ile Doğan Yayõn Başkan Yardõmcõsõ Soner Gedik arasõndaki telefon görüşmesi internet sitelerinde yayõmlanmõştõ. Gedik, gruba yönelik vergi incelemesi sõrasõnda yapõlan hatalarõ görüşmek üzere Maliye Bakanõ Kemal Unakõtan’õn yönlendirmesi üzerine Ulusoy’la konuştuklarõnõ açõklamõştõ. Akaryakıt kaçakçılığı ALİAĞA (AA) - İzmir’in Aliağa ilçesinde akaryakõt kaçakçõlarõna yönelik operasyonda, 30 kişi gözaltõna alõndõ. Alõnan bilgiye göre, İzmir Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nõn talimatõnõn ardõndan İzmir İl Jandarma Alay Komutanlõğõ ekiplerince “Ulusal Marker” adlõ maddeyi ele geçiren ve bunu kaçak akaryakõta karõştõrarak piyasaya sürdüğü iddia edilenlere yönelik operasyon düzenlendi. Operasyonda, 30 kişi gözaltõna alõndõ. 1 adet Kalaşnikof marka silah, 1 adet tabanca ile çok sayõda bilgisayar ele geçirildi. Jandarmadaki işlemleri tamamlanan zanlõlar, geniş güvenlik önlemleri altõnda Aliağa Adliyesi’ne sevk edildi. 61 kişi gözaltına alındı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - İzmir Emniyet Müdürlüğü Kaçakçõlõk ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, özel yetkili Cumhuriyet Savcõsõ Murat Gök’ün talimatõyla, dün sabah saatlerinde Konak Belediyesi’ne operasyon düzenledi. Operasyonun, “belediyede rüşvet almadan ruhsat verilmediği” yönündeki ihbar mektuplarõnõn dikkate alõnmasõ ve 8 aylõk teknik izlemenin ardõndan gerçekleştirildiği belirtildi. Operasyonda, 1’i encümen üyesi, 8’i belediye memuru, 5’i itfaiye görevlisi, 3’ü zabõta memuru, 44’ü ise iş takipçisi ve işyeri sahibi olmak üzere toplam 61 kişi gözaltõna alõndõ. 5 kişinin ise arandõğõ kaydedildi. Konak Belediye Başkanõ Muzaffer Tunçağ, “Bir şey varsa hesabõ verilmeli” derken, hizmetlerde aksama yaşanmayacağõnõ da bildirdi. Yargıtay’da seçim ANKARA (AA) - Yargõtay Büyük Genel Kurulu’nca, Yargõtay 8. Hukuk Dairesi Başkanlõğõ’na aynõ daire üyesi Ahmet Şükrü Seçkin seçildi. Seçkin, 1970’de hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra Çankõrõ hâkim adayõ olarak mesleğe başladõ. Sõrasõyla Gercüş, Kargõ, Terme, Kuşadasõ hâkimliği, Adalet Müfettişliği, Adalet Başmüfettişliği ve Adalet Bakanlõğõ Teftiş Kurulu Başkanlõğõ görevlerinde bulunan Seçkin, evli ve bir çocuk babasõ. CHP lideri Baykal, ‘Erdoğan’a verdiğim yanõtlarla Başbakan olduğunu hatõrlattõm’ dedi ‘Üslupayarõyaptõm’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başka- nõ Deniz Baykal, Başbakan Tayyip Erdoğan’õn üslubun- dan çeşitli örnekler verirken “Bu üsluba -ben demiyo- rum, diyen der- maganda üs- lubu demekten doğal ne ola- bilir. Ona buna sataşıyor, ben de Başbakan’a bir üslup ayarlaması yapma ihtiyacını hissettim” açõklamasõnõ yaptõ. CHP’nin Ankara belediye başkan adayõ Murat Kara- yalçın da dünkü grup toplantõ- sõna katõldõ. CHP lideri Baykal, grup konuşmasõna Karayal- çõn’õ selamlayarak başlarken “Başarılı bir kampanya gö- türülüyor. Yürekten kutlu- yorum. Ankara’ya bir umut ışığı yaktı” dedi. Baykal’õn grup toplantõsõnda yaptõğõ açõklamalar ana baş- lõklarõyla şöyle: Çay parası bile veresiye: Yaşanan sürecin bize teğet ge- çecek, en dip noktasõna ulaşmõş, artõk düzelmeye başlamõş olan bir geçici sõkõntõ dönemi olma- dõğõ, tersine giderek derinleşen bir ekonomik kriz tablosuyla karşõ karşõya olduğumuz açõk- ça anlaşõlmõştõr. İhracatõmõzõn üçte biri kayboldu gitti. Gü- neydoğu’ya giden milletvekili arkadaşlarõmdan raporlar al- dõm, millet artõk çay parasõnõ ve- resiye yazdõrõyor. Diyarbakõr organize sanayi bölgesinde fab- rikalarõn yarõsõ kapanmõştõr. Başbakan hır çıkarmak is- tiyor: Başbakan, “Bildikleri çözüm varsa, söylesinler, söy- lerler de uygulamazsam, si- yasi hayatımı noktalarım” dedi. Söyleniş tarzõnda bir ga- rabet var. Sana siyaseti bõrak di- yen yok, tedbir al, diyoruz. Tedbiri dinlemekle meşgul de- ğil, meydan okumak, kavga çõ- karmak, hõr çõkarmak... Garabeti görmezlikten geldik; öğren de gel, IMF’ye sor, demedik. Tür- kiye yanõyor diye uygulanabi- lir 7 çare söyledik. Bir baktõk, Başbakan üslubunu bozdu, asa- bi bir şekilde çok yakõşõksõz bir üslupla bu yaklaşõmõmõza cevap vermeye çalõştõ. Üslup ayarlaması yaptım: Ona buna satõşõyor. Bunun üze- rine ben de Başbakan’a bir üs- lup ayarlamasõ yapma ihtiyacõ- nõ hissettim, üslubuna yönelik bir değerlendirme yaptõm. Baş- bakan bundan telaşlandõ, “Laf- larım var ama şimdi söyle- meyi uygun görmüyorum” dedi. Çok memnun oldum, böy- lece Başbakan olduğunu hatõr- lamõş oldu. Başbakan’õn üslu- bunun farklõ olmasõ gerektiği- ni öğretmiş olduk. Başbakan, bize çok saygõsõz, içindeki nef- reti, kõzgõnlõğõ yansõtan bir an- layõşla hakaretamiz bir şekilde cevap vermeye kalkõştõ. Saygõ görmek istiyorsan, saygõ gös- tereceksin. Başbakan’a ma- ganda üslubu yakõşmõyor, de- dik. Ben şahsiyetiyle, kişili- ğiyle ilgili bir değerlendirme yapmadõm ama hareketiyle, sözleriyle, üslubuyla ilgili bir değerlendirme yapõyorum, ya- pacağõm. Bir iş yaptõ mõ, ceva- bõnõ alõr. 4 kez mahkemeye verdi: Başbakan beni 4 defa mahke- meye verdi, bu 5. dördünü de mahkeme reddetti. Başbakan yalan söylüyor, dedim. Dava aç- tõ, mahkeme reddetti. Onu ge- rekli kõlan bir ortamdõ çünkü. Sonra, sahtekârlõk yapõyor, de- dim, gene verdi, mahkeme bir şey yok, dedi. Bizim hakkõ- mõzda neler söyledi, bir gün Erdoğan’õn çözüm önerilerini dinlemek yerine kavga çõkarmayõ tercih ettiğini söyleyen Baykal, ‘‘Ona buna satõşõyor. Bunun üzerine ben de Başbakan’a bir üslup ayarlamasõ yapma ihtiyacõnõ hissettim, üslubuna yönelik bir değerlendirme yaptõm. Başbakan bundan telaşlandõ, laflarõm var ama şimdi söylemeyi uygun görmüyorum, dedi. Çok memnun oldum, böylece Başbakan olduğunu hatõrlamõş oldu’’ dedi. mahkemeye gitmedim. Bizim anlayõşõmõza göre kendine gü- venenler kamuoyunun takdirine saygõ duyarlar. Başbakan’õn bir üslup tartõşmasõ açmasõ de- mokrasimiz açõsõndan yararlõdõr. Umarõm bundan sonra üslubu- na daha dikkat etme ihtiyacõnõ hisseder, bu yaklaşõmõmõz ona bir ders olur, daha nazik, daha başbakanlõğa yakõşan bir üslu- bun içine girer. Cumhuriyet dikkat çekti: Cumhuriyet gazetesi, basõn öz- gürlüğüne karşõ baskõlara dikkati çekmek için 4 sayfa bembeyaz çõktõ. Bu ilk kez oluyor. Eko- nomide ilk kez başbakanlõğõn önünde intihar girişimleri olu- yor, bir önemli gazetemiz ka- muoyunun dikkatini çekme ih- tiyacõ hissediyor. Biz; Türki- ye’de demokrasi artõk bildiğimiz demokrasi olmaktan çõkõyor, Türkiye 7 yõl öncesinden daha demokrat değildir, basõnõmõz 7 yõl öncesinden daha özgür de- ğildir, yargõ organlarõmõz 7 yõl öncesinden daha tarafsõz, ba- ğõmsõz değildir, savcõlarõmõz daha bağõmsõz değildir, diye feryat ediyoruz. Basõn özgürlü- ğüne karşõ saldõrõlara tepki gös- termek sadece gazetecilerin de- ğil, hepimizin görevidir. TAZMİNAT DAVASI Yargıya asitli gözdağı YARSAV Başkanõ Eminağaoğlu’na gönderilen zarftan asit çõktõ. Yargõda kilit noktalarda görev yapan üç yargõca daha benzer zarflarõn gönderildiği belirlendi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargõçlar ve Sav- cõlar Birliği (YARSAV) Baş- kanõ Ömer Faruk Emina- ğaoğlu, kendisine gönderilen zarftaki maddenin asit oldu- ğunun belirlenmesi, mek- tupta hakaret ve tehdit un- surlarõ bulunmasõ nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsav- cõlõğõ’na suç duyurusunda bulundu. YARSAV Başkanõ Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun Yar- gõtay’da basõn toplantõsõ dü- zenlediği 12 Ocak tarihinde gönderilen zarfõn içinden çõ- kan maddenin Refik Say- dam Hõfzõssõhha Merkezi Başkanlõğõ’ndaki incelemesi tamamlandõ. 11 Şubat tarih- li raporda, “Numunede, Kimyasal Silahların Ya- saklanması Örgütü (KSYÖ) listesindeki tehli- keli kimyasallara rastlan- mamakla birlikte, paraa- minobenzoik asit maddesi tespit edilmiştir” denildi. Zarftan Eminağaoğlu’na yö- nelik “Müslüman Türk mil- letinin ayakları altında can vereceksin” şeklinde hakaret cümleleri içeren mektup ile birlikte Yenişafak gazetesina ait kupür de çõkmõştõ. Yeni- şafak gazetesinde, Emina- ğaoğlu’nun Ergenekon sav- cõlarõna baskõ yaptõğõ ve gö- revden alõnmalarõ için Hâ- kimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu’na şikâyette bulun- duğu iddiasõ yer almõştõ. Yenişafak’a suç duyurusu Eminağaoğlu, ABD’nin California eyaletinden A.O. Özgür ismiyle postalandõğõ anlaşõlan mektubun hakaret ve tehdit unsurlarõ içermesi ve zarftan asit çõkmasõ nede- niyle Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na suç duyuru- sunda bulundu. Eminağaoğ- lu, mektup ve tahlil sonuçla- rõnõ da suç duyurusu dilek- çesiyle birlikte sundu. Emin- ağaoğlu ayrõca Yenişafak ga- zetesi hakkõnda da “iftira- dan” suç duyuru dilekçesi verdi. Eminağaoğlu dõşõnda yar- gõda kilit noktalarda görev yapan 3 yargõca daha benzeri zarflarõn gönderildiği belir- lendi. Refik Saydam Hõf- zõssõhha Eğitim ve Araştõrma Hastenesi’nde incelenen to- zun ilaç sanayiinde kullanõ- lan bir tür asit tozu olduğu belirlendi. Fener Baykal’dan 1 milyon TL istiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hakkõnda yolsuzluk iddialarõ bulunan Deniz Feneri Yardõmlaşma ve Daya- nõşma Derneği tarafõndan, “Alman- ya’daki Deniz Feneri e.V. Derneği ile ilgili iddiaları kullanarak” tüzelkişi- liğe saldõrõda bulunduklarõ iddiasõyla CHP ile Genel Başkanõ Deniz Baykal aleyhine 1 milyon TL’lik manevi taz- minat davasõ açõldõ. Dernek Genel Başkanõ Engin Yıl- maz, davayõ açmadan önce Ankara Adalet Sarayõ önünde gazetecilere yap- tõğõ açõklamada, Türkiye’nin yanõ sõra 50 dolayõnda ülkede faaliyet göster- diklerini, yardõmlarõnõn 2 buçuk milyon kişiye ulaştõğõnõ anlattõ. “Böyle bir yar- dım kuruluşunun, 6 aydır pervasız- ca bir saldırıyla, karalama kam- panyasıyla linç edilmek istendiği- ni” savunan Yõlmaz, “Türkiye’nin en önemli siyasi partilerinden biri olan CHP ile Genel Başkanı Baykal, sanki başka hiçbir rakibi yokmuş gi- bi, Deniz Feneri’ni siyasi rakip ola- rak görüp, seçim malzemesi yap- makta. Dernek, sanki kalpazanmış, kapkaççıymış, üçkâğıtçıymış gibi it- ham edilmekte” diye konuştu. Yõlmaz, çağrõ almamalarõna rağmen, Alman basõnõndaki haberler üzerine, 2007 yõlõ Haziran ayõnda Almanya’ya giderek yetkililere, Deniz Feneri e.V’nin, derneklerinin şubesi olmadõ- ğõnõ, kendilerine gelen 7 milyon Av- ro’nun yardõm için kullanõldõğõnõ an- lattõklarõnõ savundu. Türkiye’de de ko- nuyla ilgili soruşturma yürütüldüğüne işaret eden Yõlmaz, “Yargıya güve- niyoruz” dedi. Yõlmaz, bir başka soru üzerine de derneğe yardõmlarõn kõsmen azaldõğõnõ bildirdi. Yõlmaz ile derneğin Ankara Şube Başkanõ avukat Sinan Kı- lıçkaya, daha sonra dilekçelerini ve- rerek davayõ açtõlar. İletişim uzmanõ Güngör’e göre, AKP lideri verdiği mesajõn sorgulanacağõ ortamlara girmek istemiyor Erdoğan’õn medya korkusuMAHMUT LICALI ANKARA - CHP lideri Deniz Bay- kal’õn “Kendine güveniyorsan televizyona çık. 70 milyonun önünde konuşalım” diyerek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õ TV’de tartõşmaya ça- ğõrmasõ üzerine Erdoğan’õn katõldõğõ mitinglerde “Meydan burada, bırak televizyonu” demesi yeni bir tartõşma başlattõ. Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazife Güngör, söz konusu tartõşmanõn hedef kitle kap- samõnda değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Miting meydanlarõnda bir ara- ya gelen insanlarõn bir kitle oluşturdu- ğunu ifade eden Prof. Güngör, burada- ki kitlenin verilecek mesajlarõ ve yapõ- lacak konuşmayõ aynen kabul etmeye şartlandõğõnõ kaydetti. Kalabalõk içinde insanlarõn kitle psikolojisiyle verilen me- sajõ aynen kabul ettiğini ve mesajõ sor- gulamadan coşkuyla karşõladõğõna dik- kat çeken Güngör, “Kitle mesajı irde- lemeden, sorgulamadan kabul eder. Dolayısıyla miting meydanlarında konuşmak siyasi liderler için çok da- ha kolay ve daha memnuniyet verici olur” diye konuştu. Meydanda yapõlan konuşmanõn belli bir kitleye ulaştõğõnõ belirten Güngör, siyasi parti liderleri için meydanlarda konuşmanõn daha rahat ve yandaş kitleye seslenildiği için tercih edildiğini kaydetti. Medya aracõlõğõyla yapõlan konuş- malarda insanlarõn evlerinde tek başõna ya da küçük bir grup halinde mesajõ sor- guladõğõnõ ve değerlendirdiğini anlatan Güngör, şunlarõ dile getirdi: “Medyadan konuşmak siyasiler için çok daha id- dialı bir durumdur. Meydanlarda yapılanlar belli bir hedef kitleye ula- şır, ama medya önünde yapılanlar bü- tün kamuoyunda etki yaratır. Med- yada yapılan daha kalıcıdır, çünkü doğrudan kayıtlara geçer. Medyada- ki tartışmalarda moderatör soru so- racaktır ve konunun detayına gire- cektir. Seçim meydanlarındaki ko- nuşmalar ise tek yönlüdür. Medya önünde konuştuğunda kendine soru- lan soruları yanıtlamak zorunda. Bir kişinin medya önünde konuşması için kendisine güvenmesi gerekir.” Meydan mitinglerinde başbakandan muhtarlara kadar herkesin konuşabile- ceğini belirten Güngör, televizyondaki bir tartõşma programõnda konuşmanõn ise belli bir entelektüel kapasite isteyen bir durum olduğunu kaydetti. Meydanlarõn örgütlü ortamlar olduğunu ifade eden Güngör, siyasi parti liderlerinin yan- daşlarõnõ topladõğõ alanlarda mitinglerin yapõldõğõnõ ve yalnõzca yandaşlara ses- lenildiğini kaydetti. Medya aracõlõğõyla yapõlan bir konuşmada ise tüm halka ses- lenildiğine işaret eden Güngör, Başba- kan Erdoğan’õn “medya yerine mey- danlara gel” çağrõsõnõn bir kaçõş olarak nitelendirilebileceğini kaydetti. Gün- gör, “Erdoğan TV’deki bir tartış- madan kaçarak, topluma gerçekleri söylemekten kaçıyor” dedi. Başbakan Erdoğan ile Deniz Baykal arasõndaki ‘meydan mõ, medya mõ’ tartõşmasõnõ yorumlayan Prof. Dr. Nazife Güngör, “Medya önünde konuştuğunda kendine sorulan sorularõ yanõtlamak zorunda. Meydanlarda yapõlan konuşmalarda böyle bir şey yok. Bir kişinin medya önünde konuşmasõ için kendisine güvenmesi gerekir” dedi. CHP’nin Ankara Belediye başkan adayı Murat Karayalçın da dünkü grup toplan- tısına katıldı. Baykal, konuşmasına Karayalçın’ı selamlayarak başladı. (AA)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle