Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 4 MART 2009 ÇARŞAMBA
4 HABERLER
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
‘Margret’ Vesilesiyle
‘Demokrasi’ Üzerine
Bir Not...
V. İ. Lenin, çok kuşkucu bir adamdı. Ne zaman
biri “demokrasi” diye söze başlasa, “Kimin için”
diye sormadan edemezdi. Malum, demokrasi bir
devlet biçimi… Bu yüzden birileri için demokra-
si, başkaları için diktatörlük anlamına geliyor. De-
mokrasi bir devlet biçimi olarak kapsamı içine gi-
ren sınıf ve tabakalara (egemen sınıflar ve taba-
kalar), devleti kimin yöneteceğini saptama hak-
kı veriyor. Bu saptamayı gerçekleştirmenin de iki
ana aşaması var. Biri söz konusu sınıflar adına yö-
netmeye talip olan siyasi partilerin şekillenmesi,
ikincisi bu siyasi partilerin bu hakkı elde etmek için
yarıştıkları genel seçimler…
Thatcher’in iktidara yükselişini ve çöküşünü dra-
matize eden “Margret” başlıklı BBC-2 filmini iz-
lerken, bunları anımsadım; bizim ülkede, bırakın
emekçi sınıfları, toplumun büyük çoğunluğunu,
egemen sınıflar için bile demokrasi işlemiyor
galiba diye düşündüm.
Lider ve parti
1970’lerin başında İngiltere’de Muhafazakâr Par-
ti’nin durumu vahimdir. Seçimleri kaybetmiştir. İn-
giliz egemen sınıfının önemli düşünce kuruluşla-
rı, Centre For Policy Studies, partinin lideri Ted
Heath’in, işçi hareketi karşısında, sosyal harca-
maları kısma konusunda kararsız tutumunu açık-
ça eleştirmektedir. Bu arada kriz derinleşmekte,
egemen sınıf bunalmaktadır, bir seçimi daha kay-
betmeye tahammülü yoktur…
Tory partisinin seçkinleri, sınıfın politikalarını uy-
gulayacağına, şeçimleri kazanacağına inanma-
dıkları Heath’i değiştirmek için kolları sıvarlar. Eği-
tim Bakanı’yken okullarda süt dağıtımını kaldırmayı
başaran (“bebek sütü hırsızı kadın”) Thatcher gi-
derek öne çıkar, parti seçkinlerinin desteğini
alır, 1975 Şubatı’nda, Heath’i devirerek parti lideri,
1979’da genel seçimleri kazanarak Başbakan olur.
1980’lerin sonuna gelindiğinde Tory partisinin
imajı, halkın gözünde iyice aşınmıştır, Thatcher’in
politikaları ve tarzı seçmene itici gelmektedir, Av-
rupa Birliği konusunda adeta iç savaş yaşamak-
tadır; giderek toparlanmaya başlayan İşçi Parti-
si karşısında seçimleri kaybetme olasılığı art-
maktadır. Parti seçkinleri yine hareket geçer. Ka-
sım 1990’da Thatcher’in yakın çevresinden, Baş-
bakan Yardımcısı Goeffrey Howe, Thatcher’in Av-
rupa Birliği politikasına karşı olduğunu Meclis’te
açıklayarak istifa eder. Böylece Thatcher’i, se-
çimleri kazanabilecek biriyle değiştirme arayışı fii-
len başlar.
Çarpıcı ve iddialı bir kişiliğe sahip Michael Ha-
seltine lider adayı olarak ortaya çıkar, ilk turda ye-
terince oy alarak ikinci turun yapılmasını gerek-
tiren bir durum yaratır. Parti seçkinleri Thatcher’in
yakın çevresinin tüm direnişini kırarak, Bakanlar
Kurulu’nu da ikna ederek, Thatcher’i başkanlık ya-
rışında ikinci turu beklemeden çekilmeye zorlar-
lar. “Demir Leydi” çaresiz, gözü yaşlı bir biçim-
de ayrılır. İlginç olanı şu ki, parti seçkinleri, He-
seltine’ın da lider olmasını engelleyerek, John Ma-
jor isimli silik, ama yumuşak birinin liderliğe
yükselmesini sağlarlar. Major da genel seçimle-
ri kıl payıyla da olsa kazanır.
Kıssadan hisse
Thatcher’in yaşadıkları bir istisna değil. Benzer
süreçleri Almanya, Fransa, ABD gibi ülkelerde de
izlemek olanaklı. Bu ülkelerde siyasi partilerin, tem-
sil ettikleri sınıfların çıkarlarına, beklentilerine
uyumsuz liderleri değiştirecek iç mekanizmaları,
bu mekanizmaları harekete geçirebilecek bir
seçkinler grubu var. Partilerin liderleri partilere hiz-
met etmek için seçiliyorlar. “Liderler” Thatcher,
Chirac, Kohl gibi son derecede güçlü kişiliklere
sahip olsalar bile, hizmet edemez bir noktaya ge-
lince, partinin (ve sınıfın) çıkarları gereği değişti-
riliyorlar; seçim kaybeden bir lider, partinin başında
kalamayacağını biliyor, “kendiliğinden” istifa edi-
yor.
Parti liderinin tek işlevi, temsil ettiği sınıf(lar)ın
programına halkın desteğini alıp, seçimleri ka-
zanarak partisini iktidara taşımaktır. Bizde ise par-
tilerin görevi adeta lideri iktidara taşımak… Liderin
kaç seçim kaybettiği, bu arada partinin başına ne
geldiği hiç önemli değil.
Program üretemeyen ya da ürettiği programa
halkın desteğini alamayan siyasi liderlerin parti-
lerinin başında kalmaya devam etmesi, siyasi par-
tilerin bu liderleri değiştirecek seçkinler tabaka-
sından ve mekanizmalardan yoksun olması, o ül-
kede demokrasinin egemen sınıf için bile işle-
mediğini gösterir. Halkın, bu düzeyde bile işle-
yemeyen bir “demokrasiye” sahip çıkmasını bek-
lemek ise boş bir hayal olacaktır…
[email protected]
http://erginyildizoglu.blogspot.com
TBMM’de, 112 milletvekili hakkõnda 315 dokunulmazlõk dosyasõ bulunuyor. AKP, 62 kişi ile ilk sõrada
AKP, vekillerine kalkanEMİNE KAPLAN
ANKARA - Konya’da yolsuzluk
operasyonu sonucu açõlan Okyanus da-
vasõ kapsamõnda AKP Konya Millet-
vekili Abdullah Çetinkaya hakkõn-
da örgüt üyesi olmaktan fezleke ha-
zõrlanmasõ, gözleri yeniden milletve-
kili dokunulmazlõklarõna çevirdi.
TBMM’de, 62’si AKP’li 112 millet-
vekili hakkõnda 315 dokunulmazlõk
dosyasõ bulunuyor. Milletvekili do-
kunulmazlõğõnõn kaldõrõlmasõnõ iste-
meyen AKP, hakkõnda ihaleye fesat
karõştõrmaktan dolandõrõcõlõğa, zim-
metten evrakta sahteciliğe kadar pek
çok suçlama bulunan milletvekilleri-
ni yargõdan kurtarõyor.
Bazõ yolsuzluk olaylarõna millet-
vekillerinin de adõnõn karõşmasõ, mil-
letvekili dokunulmazlõğõ sorununu
yeniden gündeme taşõdõ. Konya’da
açõlan Okyanus davasõ kapsamõnda
AKP Konya Milletvekili Abdullah
Çetinkaya hakkõnda örgüt üyesi ol-
maktan fezleke hazõrlandõ. Ancak Çe-
tinkaya’nõn bu fezlekesi henüz
TBMM’ye ulaşmadõ. Çetinkaya hak-
kõnda TBMM’de telefonla tehdit ve
hakaret suçlarõndan 2 dokunulmaz-
lõk fezlekesi daha bulunuyor. Çetin-
kaya’nõn devreye girdiği ihaleyi ip-
tal ettirdiği belirtilen Konya Millet-
vekili Özkan Öksüz ise TBMM’de
bulunan dokunulmazlõk dosyasõnda
bir başka olay nedeniyle dolandõrõ-
cõlõk ve özel evrakta sahtecilikle
suçlanõyor.
TBMM’ye bugüne kadar 112 mil-
letvekili hakkõnda 315 dokunulmaz-
lõk dosyasõ gönderildi. Bu dosyalarõn
93’ü 62 AKP’li milletvekili; 179’u 21
DTP’li milletvekili; 38’i 25 CHP’li
milletvekili; 5’i de 4 MHP milletve-
kili hakkõnda düzenlendi. Dokunul-
mazlõk dosyalarõnõn 76’sõnda CHP ve
MHP’nin muhalefetine karşõn yargõ-
lamanõn dönem sonuna bõrakõlmasõ-
na karar verilirken, diğer dosyalarla
ilgili olarak hazõrlõk komisyonlarõnõn
çalõşmalarõ sürüyor.
AKP, milletvekili dokunulmazlõ-
ğõnõn kaldõrõlmasõnõ istemezken;
TBMM’de bulunan dokunulmazlõk
dosyalarõnda Başbakan Tayyip Er-
doğan, “görevi ihmal, zimmet, ka-
mu taşıma biletlerinde kalpazan-
lık, resmi evrakta sahtecilik, cürüm
işlemek için teşekkül oluşturmak”
ile suçlanõyor. AKP’li milletvekille-
riyle ilgili dokunulmazlõk dosyala-
rõndaki bazõ suçlamalar şöyle:
Maliye Bakanõ Kemal Unakıtan:
213 sayõlõ Vergi Usul Yasasõ’na mu-
halefet.
Tarõm ve Köyişleri Bakanõ Meh-
di Eker: Hukuka aykõrõ işlemlerden
sorumlu olmak.
AKP Genel Başkan Yardõmcõsõ
Abdülkadir Aksu: Özel evrakta
sahtecilik.
Başbakan Tayyip Erdoğan’õn da-
nõşmanõ, Amasya Milletvekili Akif
Gülle: Devlet İhale Yasasõ’na mu-
halefet.
Eski AKP Genel Başkan Yardõm-
cõsõ Dengir Fırat: Basõn yoluyla
halkõ sõnõf, din, õrk, mezhep veya böl-
ge farklõlõğõ gözeterek açõkça tahrik
etmek.
Trabzon Milletvekili Asım Aykan:
Görevi kötüye kullanmak, mahkeme
kararlarõna uymamak suretiyle gör-
evi kötüye kullanmak.
AKP Genel Sekreteri İdris Naim
Şahin: İhaleye fesat karõştõrmak,
zimmet, kamu taşõma biletlerinde kal-
pazanlõk, resmi evrakta ve kayõtla-
rõnda sahtecilik ile cürüm işlemek için
teşekkül oluşturmak.
Şanlõurfa Milletvekili Müfit Yet-
kin: Evrakta sahtekârlõk ve kamu ku-
rumunu dolandõrmak, 213 sayõlõ
Vergi Usul Yasasõ’na muhalefet.
Burdur Milletvekili Bayram Öz-
çelik: Yayõn yoluyla cumhurbaşka-
nõna hakaret.
Bursa Milletvekili Emin Tutan:
Özel evrakta sahtecilik.
Giresun Milletvekili Ali Temur:
Özel evrakta sahtecilik.
Kõrşehir Milletvekili Mikail Aslan:
Zimmet, kamu taşõma biletlerinde
kalpazanlõk, resmi evrakta ve kayõt-
larõnda sahtecilik ile cürüm işlemek
için teşekkül oluşturmak, tedbirsiz-
lik ve dikkatsizlik sonucu yaralamaya
sebebiyet vermek.
Okyanus davasõ kapsamõnda AKP Konya Milletvekili Abdullah Çetinkaya hakkõnda fezleke
hazõrlanmasõ, gözleri yeniden milletvekili dokunulmazlõklarõna çevirdi. TBMM’ye bugüne
kadar 112 milletvekili hakkõnda 315 dokunulmazlõk dosyasõ gönderildi. Bu dosyalarõn 93’ü 62
AKP’li milletvekili; 179’u 21 DTP’li milletvekili; 38’i 25 CHP’li milletvekili; 5’i de 4 MHP
milletvekili hakkõnda düzenlendi. Dokunulmazlõk dosyalarõnõn 76’sõnda CHP ve MHP’nin
muhalefetine karşõn yargõlamanõn dönem sonuna bõrakõlmasõna karar verilirken, diğer dosyalarla
ilgili olarak hazõrlõk komisyonlarõnõn çalõşmalarõ sürüyor.
GEREKÇE: DENETİMİ GÜÇ
Almanya’da
bilgisayarla
oy yasaklandı
Federal Anayasa Mahkemesi bilgisayarla oy
kullanma sistemine, denetimi güç ve manipülas-
yonlara açõk olduğu gerekçesiyle “Hayõr” dedi.
Seçimlerin kamuoyuna açõklõğõ ilkesine uygun ol-
madõğõ belirtilen bilgisayarla oy kullanma yönte-
minden geri adõm atõlarak “kâğõt ve kalemle oy
verme sistemine” geri dönüleceği bildirildi.
OSMAN ÇUTSAY
FRANKFURT - Fe-
deral Almanya da se-
çimlerde bilgisayarla oy
kullanma yönteminden
çark etti. Federal Anaya-
sa Mahkemesi, bu yön-
temin seçimlerin ka-
mouyuna açõklõğõ ilke-
siyle çeliştiğini belirtti.
Karar sonucu, en son
2005 genel seçimlerinde
kullanõlan 1800 adet bil-
gisayar gerecinin kulla-
nõmdan kaldõrõlmasõ bek-
leniyor.
Federal Anayasa Mah-
kemesi, dün açõklanan
kararõnda, oy kullanan
yurttaşlarõn bilgisayar bil-
gisine sahip olmasalar da
seçim işlemlerinin önem-
li aşamalarõnõ denetleye-
bilmesi gerektiğine dikkat
çekti. Karlsruhe’deki bu
en yüksek mahkemeye
göre, kanõtlanmõş bir ha-
ta saptanamadõğõ için 10
yõldõr bu yöntemle ger-
çekleştirilen ancak hak-
larõnda bir hata ihbarõ
bulunmayan seçimlerin
yinelenmesi gerekmiyor.
Seçimlerde yeniden kâ-
ğõt ve kaleme dönülece-
ği, bilgisayarlarõn belir-
leyici olmadan ve denet-
lenebilir ölçüler içinde
seçim işlemlerinde kul-
lanõlabileceği bildirildi.
İrlanda ve Hollanda da
daha önce bu doğrultuda
karar almõşlardõ.
Federal Anayasa Mah-
kemesi İkinci Senato-
su’nun kararõnda seçim-
lerde bilgisayar kullanõl-
masõnõ tümüyle yasakla-
mamasõ dikkat çekti. Fe-
deral Seçim Yasasõ’nda-
ki “seçim gereçlerinin”
kullanõlmasõ yönündeki
hüküm aynen bõrakõldõ.
Ancak bu hükme dayalõ
talimatõn anayasa uygun
olmadõğõ vurgulandõ. Bu-
nun da Hollanda şirketi
Nedap’õn geliştirdiği ge-
reçlerle, seçmenlerin,
kendi kullandõklarõ oyu
güvenilir bir biçimde de-
netleyememesinden kay-
naklandõğõ hatõrlatõldõ.
Mahkeme kararõna gö-
re, oylar bu yöntemde
sadece elektronik olarak
kaydedilip ve güvenceye
alõndõğõndan, program-
lama hatalarõ ile belli ma-
nipülasyonlarõn çok zor
farkõna varõlabiliyor.
Erdoğan, Zincirlikuyu-Söğütlüçeşme metrobüs hattõnõn açõlõşõnõ yaptõ
AKP’liler bursunu geri isteyen
öğrencileri bayraklarla dövdü
İstanbul Haber Servisi - Zincirlikuyu-
Söğütlüçeşme metrobüs hattõnõn açõlõşõnda
konuşan Başbakan Tayyip Erdoğan, Öğ-
renci Konseyi üyesi iki öğrenci tarafõndan
belediye burslarõnõn kesildiği gerekçesiyle
protesto edildi. Partililer tarafõndan parti bay-
raklarõyla dövülen öğrencileri, polis, kala-
balõğõn içinden güçlükle çõkarabildi.
Davos Zirvesi’ndeki tepkisinin ardõndan
bazõ kesimler tarafõndan ‘Yeni Osman-
lı’nõn temsilcisi olarak gösterilen Erdoğan
için “Son Osmanlı Padişahı 1. Recep
Tayyip Erdoğan!” pankartõ açõlmasõ da dik-
kat çekti. Pankartõn, Kadõköy’de dijital bas-
kõ işi yapan Celil Şen ve çalõşanlarõ tara-
fõndan açõldõğõ öğrenildi. Şen, gazetecilerin
sorularõ üzerine “Hayranlığımı göstermek
için böyle bir pankart hazırladım. Ama
neden indirildi, anlayamadım”dedi.
Erdoğan, Zincirlikuyu-Söğütlüçeşme met-
robüs hattõnõn Kadõköy Belediyesi Evlen-
dirme Dairesi Otoparkõ’nda dün düzenlenen
açõlõş töreninde yaptõğõ konuşmada yine
medyaya çattõ. Ulaşõmda İstanbul’un kendine
özgü çözümler üretmesi gerektiğini kayde-
den Erdoğan, “Günde 600 aracın trafiğe
çıktığı bir şehirde sorunların ne denli bü-
yük olduğunu tasavvur edersiniz. Ama in-
saf sahibi olmayanlar, kusura bakmayın,
yine söyleyeceğim. Medya, yine kaydına,
köşesine düşeni kullanır. Bekâra karı
boşamak kolay” dedi. CHP’nin İBB ada-
yõ Kemal Kılıçdaroğlu’na da yüklenen
Erdoğan, “Sorumluluğu olmayanlar için
atıp tutmak kolay. İstanbul’un adresini
bilmeyenlerin söylediği şeyler ortada.
‘Biz gelince ulaşõm sorununu kökten çöze-
ceğiz’ diyorlar. Acaba bunun kökü ne-
rede?” diye konuştu.
Yeşil alan aldatmacası
Erdoğan, açõlõşta Kadõköy Göztepe’deki
E-5 Karayolu Üzerindeki Devlet Malzeme
Ofisi’ne ait 80 bin metrekarelik arazinin ye-
şil alan olarak düzenleneceğini söylemesi-
ne karşõn, Başbakanlõk Özelleştirme İdare-
si Başkanlõğõ’nca Kadõköy Belediyesi’ne
yazdõğõ resmi yazõlarda bu alanõn özelleş-
tirme kapsamõna alõndõğõ belirlendi. Cum-
huriyet, konuyu 29 Nisan 2008’de günde-
me getirmiş, haberinde söz konusu arazi için
hazõrlanan imar planlarõnda konut, otel,
alõşveriş merkezinden oluşan çok katlõ re-
zidans projelerinin yer aldõğõnõ yazmõştõ.
Belediyenin
verdiği
bursların
kesilmesini
protesto etmek
isteyen öğrenciler,
AKP’lilerin saldırısına
uğradı. Polis
öğrencileri kalabalığın
elinden güçlükle
alırken, Erdoğan
konuşmasında yine
medyaya çattı.
Denetimsizlik zehirliyor
Çarşaflı üyeyi engelleyen
CHP’liler disipline sevk
İstanbul Haber Servisi - Bağcõlar’da önce-
ki gün CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye-
si başkan adayõ Kemal Kılıçdaroğlu’nun se-
çim kampanyasõ sõrasõnda çarşaflõ üyeye yöne-
lik saldõrõda bulunan CHP Bağcõlar teşkilatõna
üye 3 kişi Disiplin Kurulu’na sevk edildi.
Bağcõlar’da seçim kampanyasõ yürüten Kõlõç-
daroğlu seçim otobüsü üstünde konuştuğu sõra-
da çarşaf giyen Kıymet Özgür adlõ partili oto-
büse binerek Kõlõçdaroğlu ile görüşmek iste-
mişti. CHP’liler elinde Kuranõkerim ve CHP
bayrağõ bulunan Özgür’ün otobüse binmesini
engellemişti. Bu sõrada bazõ partililer de Öz-
gür’ü tartaklayarak alandan uzaklaştõrmõştõ. Ar-
bedenin basõna yansõmasõ üzerine Özgür’ün
tartaklanmasõna tepki gösteren CHP yönetimi,
tartaklayan 3 partiliyi Disiplin Kurulu’na sevk
etmeyi kararlaştõrdõ. 3 partilinin ceza almasõ
durumunda partiden ihraç edilebilecek.
PARTİ YÖNETİMİ TEPKİLİ
Diyarbakõr’da Gülen cemaatine yakõn okul ve yurtlarda yaşanan sağlõk
sorunlarõ gizleniyor. Eğitim-Sen ‘Büyük sorunlar yolda’ uyarõsõnõ yaptõ
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Diyarba-
kõr’da Fethullah Gülen cemaatine yakõnlõğõyla bili-
nen özel yurt ve okullarda ardõ ardõna yaşanõlan ze-
hirlenme olaylarõ kafalarõ karõştõrdõ. İddialara göre,
Avşar Kõz Öğrenci Yurdu’nda 200, Ahmet Kamil
Torun yurdunda 57, Özyurt’ta
15’in üzerinde ve Dicle Koleji ile
Bahattin Bey İlköğretim Oku-
lu’nda da 100’ün üzerinde öğrenci
zehirlendi. Eğitim-Sen Diyarbakõr
Şube Başkanõ Abdullah Karahan,
özel yurt ve okullarõn yeteri kadar
denetlenmediğini söyledi.
Diyarbakõr’da Gülen cemaatine
bağlõ özel yurt ve okullarda sağlõk
sorunlarõ baş göstermeye başladõ. Geçen günlerde
Avşar Öğrenci Yurdu’nda yaşanõlan ve 200 öğrenci-
nin zehirlendiği iddia edilen olay sonrasõnda, Dicle
Koleji ve Bahattin Bey İlköğretim Okulu’nda zehir-
lenme vakalarõ gündeme geldi. Yetkililer tarafõndan
iki okulda 39 öğrencinin zehirlendiği belirtildi. An-
cak, söz konusu okullarda zehirlenen öğrenci sayõsõ-
nõn 100’ün üzerinde olduğu ileri sürüldü. Yine ce-
maate yakõnlõğõyla bilinen Ahmet Kamil Torun ve
Özyurt yurtlarõnda da benzer olaylarõn yaşandõğõ id-
dia edildi. Ahmet Kamil Torun yurdunda 57, Özyurt
yurtlarõnda da 20’ye yakõn öğrenci
zehirlendiği savlandõ. Yurt yetkilileri,
yaşanõlan sağlõk olaylarõnõn toplu gõ-
da zehirlenmesi olmadõğõnõ savundu.
Ancak vakalarõ inceleyen doktorlar,
olayõn gõda zehirlenmesi olduğunu
açõkladõ.
Sorun yaşanan okul ve yurtlara ye-
mek veren şirketin aynõ olduğu ileri
sürüldü. Yemek fabrikasõnõn faaliyet-
lerinin cemaat tarafõndan askõya alõndõğõ öğrenildi.
Eğitim-Sen Diyarbakõr Şube Başkanõ Karahan,
olaylarõn özel yurt ve okullarõn denetimden ne kadar
uzak olduğunun göstergesi olduğunu söyledi. Kara-
han, yurtlarda hiçbir kontrol olmamasõnõn daha sonra
büyük sorunlara neden olabileceğine dikkat çekti.
Avşar Öğrenci Yurdu’nda
200 öğrencinin zehirlendiği
iddiasõnõn ardõndan, Dicle
Koleji ve Bahattin Bey
İlköğretim Okulu’nda da
zehirlenme vakalarõ görüldü.
Modacı Cemil İpekçi, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nın “İpek Puşi
Projesi”ne tasarım desteği vermek üzere önceki gün Diyarbakır’a gitti. Ziya-
ret kapsamında dün Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Bayde-
mir’i makamında ziyaret eden İpekçi, moda tasarımı konusunda aldığı ödül-
lerin büyük kısmını Doğu kültürüne borçlu olduğunu söyledi. Baydemir’le
uzun zamandır tanışma isteği duyduğunu anlatan İpekçi, “Kavgacı insanları
severim. Kavga etmeyen, açık sözlü olmayanlardan korkarım, hayatında be-
del ödemeyen insanlardan daha da çok korkarım ama siz her şeyi ödemeye
hazırsınız. Onun içinde size ayrı bir insani sevgim var” diye konuştu. Ziyare-
tin sonunda Baydemir, Cemil İpekçi’ye el yapımı bir kilim hediye etti.
İpekçi’den Baydemir’e ziyaret