19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 4 MART 2009 ÇARŞAMBA 4 HABERLER GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU ‘Margret’ Vesilesiyle ‘Demokrasi’ Üzerine Bir Not... V. İ. Lenin, çok kuşkucu bir adamdı. Ne zaman biri “demokrasi” diye söze başlasa, “Kimin için” diye sormadan edemezdi. Malum, demokrasi bir devlet biçimi… Bu yüzden birileri için demokra- si, başkaları için diktatörlük anlamına geliyor. De- mokrasi bir devlet biçimi olarak kapsamı içine gi- ren sınıf ve tabakalara (egemen sınıflar ve taba- kalar), devleti kimin yöneteceğini saptama hak- kı veriyor. Bu saptamayı gerçekleştirmenin de iki ana aşaması var. Biri söz konusu sınıflar adına yö- netmeye talip olan siyasi partilerin şekillenmesi, ikincisi bu siyasi partilerin bu hakkı elde etmek için yarıştıkları genel seçimler… Thatcher’in iktidara yükselişini ve çöküşünü dra- matize eden “Margret” başlıklı BBC-2 filmini iz- lerken, bunları anımsadım; bizim ülkede, bırakın emekçi sınıfları, toplumun büyük çoğunluğunu, egemen sınıflar için bile demokrasi işlemiyor galiba diye düşündüm. Lider ve parti 1970’lerin başında İngiltere’de Muhafazakâr Par- ti’nin durumu vahimdir. Seçimleri kaybetmiştir. İn- giliz egemen sınıfının önemli düşünce kuruluşla- rı, Centre For Policy Studies, partinin lideri Ted Heath’in, işçi hareketi karşısında, sosyal harca- maları kısma konusunda kararsız tutumunu açık- ça eleştirmektedir. Bu arada kriz derinleşmekte, egemen sınıf bunalmaktadır, bir seçimi daha kay- betmeye tahammülü yoktur… Tory partisinin seçkinleri, sınıfın politikalarını uy- gulayacağına, şeçimleri kazanacağına inanma- dıkları Heath’i değiştirmek için kolları sıvarlar. Eği- tim Bakanı’yken okullarda süt dağıtımını kaldırmayı başaran (“bebek sütü hırsızı kadın”) Thatcher gi- derek öne çıkar, parti seçkinlerinin desteğini alır, 1975 Şubatı’nda, Heath’i devirerek parti lideri, 1979’da genel seçimleri kazanarak Başbakan olur. 1980’lerin sonuna gelindiğinde Tory partisinin imajı, halkın gözünde iyice aşınmıştır, Thatcher’in politikaları ve tarzı seçmene itici gelmektedir, Av- rupa Birliği konusunda adeta iç savaş yaşamak- tadır; giderek toparlanmaya başlayan İşçi Parti- si karşısında seçimleri kaybetme olasılığı art- maktadır. Parti seçkinleri yine hareket geçer. Ka- sım 1990’da Thatcher’in yakın çevresinden, Baş- bakan Yardımcısı Goeffrey Howe, Thatcher’in Av- rupa Birliği politikasına karşı olduğunu Meclis’te açıklayarak istifa eder. Böylece Thatcher’i, se- çimleri kazanabilecek biriyle değiştirme arayışı fii- len başlar. Çarpıcı ve iddialı bir kişiliğe sahip Michael Ha- seltine lider adayı olarak ortaya çıkar, ilk turda ye- terince oy alarak ikinci turun yapılmasını gerek- tiren bir durum yaratır. Parti seçkinleri Thatcher’in yakın çevresinin tüm direnişini kırarak, Bakanlar Kurulu’nu da ikna ederek, Thatcher’i başkanlık ya- rışında ikinci turu beklemeden çekilmeye zorlar- lar. “Demir Leydi” çaresiz, gözü yaşlı bir biçim- de ayrılır. İlginç olanı şu ki, parti seçkinleri, He- seltine’ın da lider olmasını engelleyerek, John Ma- jor isimli silik, ama yumuşak birinin liderliğe yükselmesini sağlarlar. Major da genel seçimle- ri kıl payıyla da olsa kazanır. Kıssadan hisse Thatcher’in yaşadıkları bir istisna değil. Benzer süreçleri Almanya, Fransa, ABD gibi ülkelerde de izlemek olanaklı. Bu ülkelerde siyasi partilerin, tem- sil ettikleri sınıfların çıkarlarına, beklentilerine uyumsuz liderleri değiştirecek iç mekanizmaları, bu mekanizmaları harekete geçirebilecek bir seçkinler grubu var. Partilerin liderleri partilere hiz- met etmek için seçiliyorlar. “Liderler” Thatcher, Chirac, Kohl gibi son derecede güçlü kişiliklere sahip olsalar bile, hizmet edemez bir noktaya ge- lince, partinin (ve sınıfın) çıkarları gereği değişti- riliyorlar; seçim kaybeden bir lider, partinin başında kalamayacağını biliyor, “kendiliğinden” istifa edi- yor. Parti liderinin tek işlevi, temsil ettiği sınıf(lar)ın programına halkın desteğini alıp, seçimleri ka- zanarak partisini iktidara taşımaktır. Bizde ise par- tilerin görevi adeta lideri iktidara taşımak… Liderin kaç seçim kaybettiği, bu arada partinin başına ne geldiği hiç önemli değil. Program üretemeyen ya da ürettiği programa halkın desteğini alamayan siyasi liderlerin parti- lerinin başında kalmaya devam etmesi, siyasi par- tilerin bu liderleri değiştirecek seçkinler tabaka- sından ve mekanizmalardan yoksun olması, o ül- kede demokrasinin egemen sınıf için bile işle- mediğini gösterir. Halkın, bu düzeyde bile işle- yemeyen bir “demokrasiye” sahip çıkmasını bek- lemek ise boş bir hayal olacaktır… [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com TBMM’de, 112 milletvekili hakkõnda 315 dokunulmazlõk dosyasõ bulunuyor. AKP, 62 kişi ile ilk sõrada AKP, vekillerine kalkanEMİNE KAPLAN ANKARA - Konya’da yolsuzluk operasyonu sonucu açõlan Okyanus da- vasõ kapsamõnda AKP Konya Millet- vekili Abdullah Çetinkaya hakkõn- da örgüt üyesi olmaktan fezleke ha- zõrlanmasõ, gözleri yeniden milletve- kili dokunulmazlõklarõna çevirdi. TBMM’de, 62’si AKP’li 112 millet- vekili hakkõnda 315 dokunulmazlõk dosyasõ bulunuyor. Milletvekili do- kunulmazlõğõnõn kaldõrõlmasõnõ iste- meyen AKP, hakkõnda ihaleye fesat karõştõrmaktan dolandõrõcõlõğa, zim- metten evrakta sahteciliğe kadar pek çok suçlama bulunan milletvekilleri- ni yargõdan kurtarõyor. Bazõ yolsuzluk olaylarõna millet- vekillerinin de adõnõn karõşmasõ, mil- letvekili dokunulmazlõğõ sorununu yeniden gündeme taşõdõ. Konya’da açõlan Okyanus davasõ kapsamõnda AKP Konya Milletvekili Abdullah Çetinkaya hakkõnda örgüt üyesi ol- maktan fezleke hazõrlandõ. Ancak Çe- tinkaya’nõn bu fezlekesi henüz TBMM’ye ulaşmadõ. Çetinkaya hak- kõnda TBMM’de telefonla tehdit ve hakaret suçlarõndan 2 dokunulmaz- lõk fezlekesi daha bulunuyor. Çetin- kaya’nõn devreye girdiği ihaleyi ip- tal ettirdiği belirtilen Konya Millet- vekili Özkan Öksüz ise TBMM’de bulunan dokunulmazlõk dosyasõnda bir başka olay nedeniyle dolandõrõ- cõlõk ve özel evrakta sahtecilikle suçlanõyor. TBMM’ye bugüne kadar 112 mil- letvekili hakkõnda 315 dokunulmaz- lõk dosyasõ gönderildi. Bu dosyalarõn 93’ü 62 AKP’li milletvekili; 179’u 21 DTP’li milletvekili; 38’i 25 CHP’li milletvekili; 5’i de 4 MHP milletve- kili hakkõnda düzenlendi. Dokunul- mazlõk dosyalarõnõn 76’sõnda CHP ve MHP’nin muhalefetine karşõn yargõ- lamanõn dönem sonuna bõrakõlmasõ- na karar verilirken, diğer dosyalarla ilgili olarak hazõrlõk komisyonlarõnõn çalõşmalarõ sürüyor. AKP, milletvekili dokunulmazlõ- ğõnõn kaldõrõlmasõnõ istemezken; TBMM’de bulunan dokunulmazlõk dosyalarõnda Başbakan Tayyip Er- doğan, “görevi ihmal, zimmet, ka- mu taşıma biletlerinde kalpazan- lık, resmi evrakta sahtecilik, cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak” ile suçlanõyor. AKP’li milletvekille- riyle ilgili dokunulmazlõk dosyala- rõndaki bazõ suçlamalar şöyle: Maliye Bakanõ Kemal Unakıtan: 213 sayõlõ Vergi Usul Yasasõ’na mu- halefet. Tarõm ve Köyişleri Bakanõ Meh- di Eker: Hukuka aykõrõ işlemlerden sorumlu olmak. AKP Genel Başkan Yardõmcõsõ Abdülkadir Aksu: Özel evrakta sahtecilik. Başbakan Tayyip Erdoğan’õn da- nõşmanõ, Amasya Milletvekili Akif Gülle: Devlet İhale Yasasõ’na mu- halefet. Eski AKP Genel Başkan Yardõm- cõsõ Dengir Fırat: Basõn yoluyla halkõ sõnõf, din, õrk, mezhep veya böl- ge farklõlõğõ gözeterek açõkça tahrik etmek. Trabzon Milletvekili Asım Aykan: Görevi kötüye kullanmak, mahkeme kararlarõna uymamak suretiyle gör- evi kötüye kullanmak. AKP Genel Sekreteri İdris Naim Şahin: İhaleye fesat karõştõrmak, zimmet, kamu taşõma biletlerinde kal- pazanlõk, resmi evrakta ve kayõtla- rõnda sahtecilik ile cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak. Şanlõurfa Milletvekili Müfit Yet- kin: Evrakta sahtekârlõk ve kamu ku- rumunu dolandõrmak, 213 sayõlõ Vergi Usul Yasasõ’na muhalefet. Burdur Milletvekili Bayram Öz- çelik: Yayõn yoluyla cumhurbaşka- nõna hakaret. Bursa Milletvekili Emin Tutan: Özel evrakta sahtecilik. Giresun Milletvekili Ali Temur: Özel evrakta sahtecilik. Kõrşehir Milletvekili Mikail Aslan: Zimmet, kamu taşõma biletlerinde kalpazanlõk, resmi evrakta ve kayõt- larõnda sahtecilik ile cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, tedbirsiz- lik ve dikkatsizlik sonucu yaralamaya sebebiyet vermek. Okyanus davasõ kapsamõnda AKP Konya Milletvekili Abdullah Çetinkaya hakkõnda fezleke hazõrlanmasõ, gözleri yeniden milletvekili dokunulmazlõklarõna çevirdi. TBMM’ye bugüne kadar 112 milletvekili hakkõnda 315 dokunulmazlõk dosyasõ gönderildi. Bu dosyalarõn 93’ü 62 AKP’li milletvekili; 179’u 21 DTP’li milletvekili; 38’i 25 CHP’li milletvekili; 5’i de 4 MHP milletvekili hakkõnda düzenlendi. Dokunulmazlõk dosyalarõnõn 76’sõnda CHP ve MHP’nin muhalefetine karşõn yargõlamanõn dönem sonuna bõrakõlmasõna karar verilirken, diğer dosyalarla ilgili olarak hazõrlõk komisyonlarõnõn çalõşmalarõ sürüyor. GEREKÇE: DENETİMİ GÜÇ Almanya’da bilgisayarla oy yasaklandı Federal Anayasa Mahkemesi bilgisayarla oy kullanma sistemine, denetimi güç ve manipülas- yonlara açõk olduğu gerekçesiyle “Hayõr” dedi. Seçimlerin kamuoyuna açõklõğõ ilkesine uygun ol- madõğõ belirtilen bilgisayarla oy kullanma yönte- minden geri adõm atõlarak “kâğõt ve kalemle oy verme sistemine” geri dönüleceği bildirildi. OSMAN ÇUTSAY FRANKFURT - Fe- deral Almanya da se- çimlerde bilgisayarla oy kullanma yönteminden çark etti. Federal Anaya- sa Mahkemesi, bu yön- temin seçimlerin ka- mouyuna açõklõğõ ilke- siyle çeliştiğini belirtti. Karar sonucu, en son 2005 genel seçimlerinde kullanõlan 1800 adet bil- gisayar gerecinin kulla- nõmdan kaldõrõlmasõ bek- leniyor. Federal Anayasa Mah- kemesi, dün açõklanan kararõnda, oy kullanan yurttaşlarõn bilgisayar bil- gisine sahip olmasalar da seçim işlemlerinin önem- li aşamalarõnõ denetleye- bilmesi gerektiğine dikkat çekti. Karlsruhe’deki bu en yüksek mahkemeye göre, kanõtlanmõş bir ha- ta saptanamadõğõ için 10 yõldõr bu yöntemle ger- çekleştirilen ancak hak- larõnda bir hata ihbarõ bulunmayan seçimlerin yinelenmesi gerekmiyor. Seçimlerde yeniden kâ- ğõt ve kaleme dönülece- ği, bilgisayarlarõn belir- leyici olmadan ve denet- lenebilir ölçüler içinde seçim işlemlerinde kul- lanõlabileceği bildirildi. İrlanda ve Hollanda da daha önce bu doğrultuda karar almõşlardõ. Federal Anayasa Mah- kemesi İkinci Senato- su’nun kararõnda seçim- lerde bilgisayar kullanõl- masõnõ tümüyle yasakla- mamasõ dikkat çekti. Fe- deral Seçim Yasasõ’nda- ki “seçim gereçlerinin” kullanõlmasõ yönündeki hüküm aynen bõrakõldõ. Ancak bu hükme dayalõ talimatõn anayasa uygun olmadõğõ vurgulandõ. Bu- nun da Hollanda şirketi Nedap’õn geliştirdiği ge- reçlerle, seçmenlerin, kendi kullandõklarõ oyu güvenilir bir biçimde de- netleyememesinden kay- naklandõğõ hatõrlatõldõ. Mahkeme kararõna gö- re, oylar bu yöntemde sadece elektronik olarak kaydedilip ve güvenceye alõndõğõndan, program- lama hatalarõ ile belli ma- nipülasyonlarõn çok zor farkõna varõlabiliyor. Erdoğan, Zincirlikuyu-Söğütlüçeşme metrobüs hattõnõn açõlõşõnõ yaptõ AKP’liler bursunu geri isteyen öğrencileri bayraklarla dövdü İstanbul Haber Servisi - Zincirlikuyu- Söğütlüçeşme metrobüs hattõnõn açõlõşõnda konuşan Başbakan Tayyip Erdoğan, Öğ- renci Konseyi üyesi iki öğrenci tarafõndan belediye burslarõnõn kesildiği gerekçesiyle protesto edildi. Partililer tarafõndan parti bay- raklarõyla dövülen öğrencileri, polis, kala- balõğõn içinden güçlükle çõkarabildi. Davos Zirvesi’ndeki tepkisinin ardõndan bazõ kesimler tarafõndan ‘Yeni Osman- lı’nõn temsilcisi olarak gösterilen Erdoğan için “Son Osmanlı Padişahı 1. Recep Tayyip Erdoğan!” pankartõ açõlmasõ da dik- kat çekti. Pankartõn, Kadõköy’de dijital bas- kõ işi yapan Celil Şen ve çalõşanlarõ tara- fõndan açõldõğõ öğrenildi. Şen, gazetecilerin sorularõ üzerine “Hayranlığımı göstermek için böyle bir pankart hazırladım. Ama neden indirildi, anlayamadım”dedi. Erdoğan, Zincirlikuyu-Söğütlüçeşme met- robüs hattõnõn Kadõköy Belediyesi Evlen- dirme Dairesi Otoparkõ’nda dün düzenlenen açõlõş töreninde yaptõğõ konuşmada yine medyaya çattõ. Ulaşõmda İstanbul’un kendine özgü çözümler üretmesi gerektiğini kayde- den Erdoğan, “Günde 600 aracın trafiğe çıktığı bir şehirde sorunların ne denli bü- yük olduğunu tasavvur edersiniz. Ama in- saf sahibi olmayanlar, kusura bakmayın, yine söyleyeceğim. Medya, yine kaydına, köşesine düşeni kullanır. Bekâra karı boşamak kolay” dedi. CHP’nin İBB ada- yõ Kemal Kılıçdaroğlu’na da yüklenen Erdoğan, “Sorumluluğu olmayanlar için atıp tutmak kolay. İstanbul’un adresini bilmeyenlerin söylediği şeyler ortada. ‘Biz gelince ulaşõm sorununu kökten çöze- ceğiz’ diyorlar. Acaba bunun kökü ne- rede?” diye konuştu. Yeşil alan aldatmacası Erdoğan, açõlõşta Kadõköy Göztepe’deki E-5 Karayolu Üzerindeki Devlet Malzeme Ofisi’ne ait 80 bin metrekarelik arazinin ye- şil alan olarak düzenleneceğini söylemesi- ne karşõn, Başbakanlõk Özelleştirme İdare- si Başkanlõğõ’nca Kadõköy Belediyesi’ne yazdõğõ resmi yazõlarda bu alanõn özelleş- tirme kapsamõna alõndõğõ belirlendi. Cum- huriyet, konuyu 29 Nisan 2008’de günde- me getirmiş, haberinde söz konusu arazi için hazõrlanan imar planlarõnda konut, otel, alõşveriş merkezinden oluşan çok katlõ re- zidans projelerinin yer aldõğõnõ yazmõştõ. Belediyenin verdiği bursların kesilmesini protesto etmek isteyen öğrenciler, AKP’lilerin saldırısına uğradı. Polis öğrencileri kalabalığın elinden güçlükle alırken, Erdoğan konuşmasında yine medyaya çattı. Denetimsizlik zehirliyor Çarşaflı üyeyi engelleyen CHP’liler disipline sevk İstanbul Haber Servisi - Bağcõlar’da önce- ki gün CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye- si başkan adayõ Kemal Kılıçdaroğlu’nun se- çim kampanyasõ sõrasõnda çarşaflõ üyeye yöne- lik saldõrõda bulunan CHP Bağcõlar teşkilatõna üye 3 kişi Disiplin Kurulu’na sevk edildi. Bağcõlar’da seçim kampanyasõ yürüten Kõlõç- daroğlu seçim otobüsü üstünde konuştuğu sõra- da çarşaf giyen Kıymet Özgür adlõ partili oto- büse binerek Kõlõçdaroğlu ile görüşmek iste- mişti. CHP’liler elinde Kuranõkerim ve CHP bayrağõ bulunan Özgür’ün otobüse binmesini engellemişti. Bu sõrada bazõ partililer de Öz- gür’ü tartaklayarak alandan uzaklaştõrmõştõ. Ar- bedenin basõna yansõmasõ üzerine Özgür’ün tartaklanmasõna tepki gösteren CHP yönetimi, tartaklayan 3 partiliyi Disiplin Kurulu’na sevk etmeyi kararlaştõrdõ. 3 partilinin ceza almasõ durumunda partiden ihraç edilebilecek. PARTİ YÖNETİMİ TEPKİLİ Diyarbakõr’da Gülen cemaatine yakõn okul ve yurtlarda yaşanan sağlõk sorunlarõ gizleniyor. Eğitim-Sen ‘Büyük sorunlar yolda’ uyarõsõnõ yaptõ DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Diyarba- kõr’da Fethullah Gülen cemaatine yakõnlõğõyla bili- nen özel yurt ve okullarda ardõ ardõna yaşanõlan ze- hirlenme olaylarõ kafalarõ karõştõrdõ. İddialara göre, Avşar Kõz Öğrenci Yurdu’nda 200, Ahmet Kamil Torun yurdunda 57, Özyurt’ta 15’in üzerinde ve Dicle Koleji ile Bahattin Bey İlköğretim Oku- lu’nda da 100’ün üzerinde öğrenci zehirlendi. Eğitim-Sen Diyarbakõr Şube Başkanõ Abdullah Karahan, özel yurt ve okullarõn yeteri kadar denetlenmediğini söyledi. Diyarbakõr’da Gülen cemaatine bağlõ özel yurt ve okullarda sağlõk sorunlarõ baş göstermeye başladõ. Geçen günlerde Avşar Öğrenci Yurdu’nda yaşanõlan ve 200 öğrenci- nin zehirlendiği iddia edilen olay sonrasõnda, Dicle Koleji ve Bahattin Bey İlköğretim Okulu’nda zehir- lenme vakalarõ gündeme geldi. Yetkililer tarafõndan iki okulda 39 öğrencinin zehirlendiği belirtildi. An- cak, söz konusu okullarda zehirlenen öğrenci sayõsõ- nõn 100’ün üzerinde olduğu ileri sürüldü. Yine ce- maate yakõnlõğõyla bilinen Ahmet Kamil Torun ve Özyurt yurtlarõnda da benzer olaylarõn yaşandõğõ id- dia edildi. Ahmet Kamil Torun yurdunda 57, Özyurt yurtlarõnda da 20’ye yakõn öğrenci zehirlendiği savlandõ. Yurt yetkilileri, yaşanõlan sağlõk olaylarõnõn toplu gõ- da zehirlenmesi olmadõğõnõ savundu. Ancak vakalarõ inceleyen doktorlar, olayõn gõda zehirlenmesi olduğunu açõkladõ. Sorun yaşanan okul ve yurtlara ye- mek veren şirketin aynõ olduğu ileri sürüldü. Yemek fabrikasõnõn faaliyet- lerinin cemaat tarafõndan askõya alõndõğõ öğrenildi. Eğitim-Sen Diyarbakõr Şube Başkanõ Karahan, olaylarõn özel yurt ve okullarõn denetimden ne kadar uzak olduğunun göstergesi olduğunu söyledi. Kara- han, yurtlarda hiçbir kontrol olmamasõnõn daha sonra büyük sorunlara neden olabileceğine dikkat çekti. Avşar Öğrenci Yurdu’nda 200 öğrencinin zehirlendiği iddiasõnõn ardõndan, Dicle Koleji ve Bahattin Bey İlköğretim Okulu’nda da zehirlenme vakalarõ görüldü. Modacı Cemil İpekçi, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nın “İpek Puşi Projesi”ne tasarım desteği vermek üzere önceki gün Diyarbakır’a gitti. Ziya- ret kapsamında dün Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Bayde- mir’i makamında ziyaret eden İpekçi, moda tasarımı konusunda aldığı ödül- lerin büyük kısmını Doğu kültürüne borçlu olduğunu söyledi. Baydemir’le uzun zamandır tanışma isteği duyduğunu anlatan İpekçi, “Kavgacı insanları severim. Kavga etmeyen, açık sözlü olmayanlardan korkarım, hayatında be- del ödemeyen insanlardan daha da çok korkarım ama siz her şeyi ödemeye hazırsınız. Onun içinde size ayrı bir insani sevgim var” diye konuştu. Ziyare- tin sonunda Baydemir, Cemil İpekçi’ye el yapımı bir kilim hediye etti. İpekçi’den Baydemir’e ziyaret
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle