28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 29 MART 2009 PAZAR 14 KÜLTÜR ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Bugün Pazar... SANATA BAKIŞ SELMİ ANDAK Modern Müzik ve Modernitenin Dinamikleri kultur@cumhuriyet.com.tr 37. yılında bir kez daha; ON’lar, Kızıldere’nin kan çiçekleri, devrimci mücadelenin yiğit önderleri... Basın Açıklaması: 28 Mart 2009 Cumartesi günü, saat: 12.00 Yüksel Cad. İnsan Hakları Anıtı Önü Mezarlık Anması: 30 Mart 2008 Pazartesi günü, saat: 12.30 Karşıyaka Mezarlığı, 2 No’lu Kapı Salon Etkinliği: 30 Mart 2009 Pazartesi günü, saat: 16.00 - 19.00, TMMOB / İMO, Teoman Öztürk Salonu, Necatibey Cad. No: 57, KIZILAY Yılmaz DEMİRAL’ın sunumuyla: - Sinevizyon gösterisi (Kızıldere direnişiyle ilgili yeni bir çalışma) - Forum: Bülent VARGEL’in moderatörlüğünde; ‘Kızıldere Direnişi’nin önemi’ - Konser: GRUP GÜNYÜZÜ - GRUP YENİDEN 68’LİLER DAYANIŞMA DERNEĞİ - DEVRİMCİ 78’LİLER FEDERASYONU ON’LARI ANIYORUZ! 33.İKTİSATÇILAR HAFTASI 1-2-3 NİSAN 2009 KRİZİN NERESİNDEYİZ? ”KRİZİN DEĞİŞİK YÜZLERİ” Açılış: Vahap Adıyaman (İ.Ü.İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyeti Genel Başkanı) Prof. Dr. Esfender Korkmaz (İktisatlılar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı) Prof. Dr. Şahin Akkaya(İ.Ü.İktisat Fakültesi Dekanı) İstanbul Üniversitesi Merkez Bina Doktora Salonu 1 Nisan 2009 Çarşamba Prof.Dr. Türkel Minibaş Anısına Saat 9.30 - 13.00 KRİZİN SEKTÖREL YANSIMALARI Açılış : *Abdullah Gül Rifat Hisarcıklıoğlu Oturum Başkanı : Adnan Memiş Panelistler : Tevfik Altınok, Can Akın Çağlar, Tanıl Küçük, Metin Münir Saat 14.00 – 17.30 KRİZİN EKONOMİ POLİTİĞİ Açılış : Prof.Dr. Gülten Kazgan Oturum Başkanı : Prof.Dr. Figen Altuğ Panelistler : Prof.Dr.Fuat Ercan, Dr. Gündüz Fındıkçıoğlu, Doç.Dr. Gökhan Karabulut, Prof.Dr. Hayri Kozanoğlu, Yrd.Doç.Dr. Mustafa Özel, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi – Harbiye 2 Nisan 2009 Perşembe Prof.Dr.Türkan Öncel'e Armağan Saat 9.30 – 13.00 KRİZ VE SİYASİ YAPILAR Açılış : *Deniz Baykal Oturum Başkanı : Prof.Dr. Faruk Sönmezoğlu Panelistler : Ercan Karakaş, Dr. Bahadır Kaleağası, Dr. Sungur Savran, Dr. Galip Yalman Saat 14.00 – 17.30 KRİZ, İŞSİZLİK VE SOSYAL POLİTİKALAR Oturum Başkanı : Prof.Dr. Burhan Şenatalar Panelistler : Doç.Dr. Vedat Bilgin, Prof.Dr. Oğuz Oyan, Prof.Dr. Ahmet Selamoğlu, Doç.Dr. Gamze Yücesan Özdemir 3 Nisan 2009 Cuma Prof.Dr.Salih Turhan'a Armağan Saat 9.30 – 13.00 KRİZDEN ÇIKIŞ YOLLARI Açılış : Tevfik Bilgin Oturum Başkanı : Prof.Dr. Dursun Arıkboğa Panelistler : Hakan Ateş, Prof.Dr. Mustafa Aydın Aysan Prof.Dr.Taner Berksoy, Prof.Dr. Ahmet Çakmak Saat 14.00 – 17.30 KRİZ, GÜNDELİK YAŞAM VE DEĞERLER Açılış : Prof.Dr. Doğan Kuban Oturum Başkanı : Ünsal Aysun Panelistler : Prof.Dr. Ünsal Oskay, Yrd.Doç.Dr. Metin Sarfati, Prof.Dr. Binnaz Toprak, Dr. Gündüz Vassaf (*) Katılımları halinde İ.Ü. İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyeti Giriş Serbesttir. Tel: 0212.292 62 35-36 E-posta: uye@ifmc.org.tr Bugün pazar… Bugün seçim var… Bugün seçim ya- sakları var… Çaresiz, yasaklara uyalım, daldan dala atlayalım… “Bugün Pazar” sözcükleri bana hep Nâzım Hikmet’in 1938’de Ankara Merkez Komutanlığı Cezaevi’nde yaz- dığı ünlü şiiri getirip içime yerleştirir. “Bugün pazar. / Bugün beni ilk defa güneşe çıkar- dılar. / Ve ben ömrümde ilk defa / gökyüzünün bu ka- dar benden uzak / bu kadar mavi/ bu kadar geniş ol- duğuna şaşarak / kımıldamadan durdum. / Sonra say- gıyla toprağa oturdum,/ dayadım sırtımı duvara./ Bu an- da ne düşmek dalgalara / bu anda ne kavga, ne hür- riyet, ne karım./ Toprak, güneş ve ben... / Bahtiyarım.” Her okuduğumda hüzünle huzuru, acıyla sevinci, sa- bırla sabırsızlığı, dünya nimetleriyle yüreğin büyüklü- ğünü bana bir arada hissettiren şairin en sevdiğim şi- irlerinden biri… İki gün önce 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’ydü. Çe- şitli etkinlikleri, bugüne ilişkin yayımlanan uluslarara- sı, ulusal ve alternatif bildirileri bu sayfalarda okudu- nuz… Aynı gün en anlamlı olaylardan biri Taksim’deki pro- testo mitingiydi. AKM’nin on aydır üzerine bir çivi da- hi çakılmadan kapalı tutulmasını hangi mantık nasıl açık- layabilir bilemiyorum… Hayati Tabanlıoğlu’nun eserinin yenilenme görevi, baba mesleğini sürdüren gençlere, Tabanlıoğlu Mi- marlık Bürosu’na verildi.. tamam. Çalışmalar niye baş- lamadı? Madem başlamayacaktı, AKM neden boşal- tıldı? 2010’a yetişmesi hâlâ söz konusu mu? Taksim’in ortasında yükselen, kültürel belleğimizin bir parçası olan o “ölü evi”, o “hayalet ceset” rant ve politikaya alet edil- mekten kurtulabilecek mi? Aklımda binlerce soru… Yüreğimde bir dilek: Her kim oraya ne yapacaksa, dilerim önce Yekta Kara’yla ko- nuşur, görüşür, tartışır… Nedenini açıklamam bile ge- reksiz… Elbet hâlâ oranın Kültür Merkezi, opera ve kon- ser salonu olması söz konusuysa… İki gün sonra… (Yekta Kara deyince aklıma geldi) 31 Mart’ta Lütfi Kırdar Salonu’nda “Leyla Gencer - Bir Kutlama” başlıklı dev bir konser var. Ev sahipliğini Yek- ta Kara yapıyor. Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nı karizmatik şef Sascha Goetzel yönetiyor. Bugüne dek Gencer yarışmalarında ödül kazanmış yetenekler so- list olarak katılıyor. Leyla Gencer’in repertuvarından seçilen aryaları Nino Machidze (soprano), Perihan Na- yır (soprano), Ezgi Kutlu (mezzosoprano), Taylan Me- mioğlu (tenor), Victor Rud (bariton) gibi bir araya ko- lay kolay gelmeyecek sanatçılardan dinleyeceğiz. “Kutlama” nitelikli gecenin bir de sürprizi var: Ley- la Gencer’le ilgili yeni bir mini film izleyeceğiz… Sakın kaçırmayın! Daldan dala atlamalar bitmiyor. Leyla Gencer’in ölü- münden sonra Kültür Bakanlığı, birinci ölüm yıldönü- müne (10 Mayıs’a) yetiştirmek üzere bir kitap ısmar- ladı. Editörlüğünü ben yapıyorum. Yaklaşık 15 ya- zar/müzik eleştirmeni özgün yazılar yazdılar… Arada merak edip ne oluyor diye ilgili birimlere soruyorum. Meğer iki aydır “ihale süreci” devam ediyormuş… Eh ihale olmadan kitap olamıyor… İhale neden iki ay sü- rer? Çünkü bürokrasi… Bürokrasiyi ihale etsek, o da olmaz… Sanata ihale, ihaleye sanat karıştırmak tam bir bulamaç.. derken… Peki nasıl yetişecek, bir ay on gün kaldı Gencer’in ölüm yıldönümüne? Dert ettiğim şeye bak! Türk dediğin dünyaya bedeldir. Son anda öyle ya da böyle yapıveririz, ihaleleri de, ki- tapları da… Bugün pazar… Daldan dala atlarken, bir dala da- ha uzanıverdim ve elime Murathan Mungan’ın yeni şiir kitabı “Bazı Yazlar Uzaktan Geçer” kitabı (Metis Ya- yınları) geldi. Kapak tasarımını da çok sevdim. Sadık Karamustafa’nın… Daha önce yayımlanmış “Yaz Ge- çer” zaten başucumda durur, ona her daim uzanırım. Hani, “Ben sende bütün aşklarımı temize çektim” de- diği “Yalnız Bir Opera” şiiri de o kitaptadır. Yaza şurada ne kaldı... Daha uzaktan geçene uzanmayıp da ne edeceğim... Damıta damıta, sindi- re sindire, kâh gülümseyerek kâh hüzünle bir kez da- ha sonsuz tat alarak okudum. İşte sizlere de tadımlık bir örnek: “Bir Söz, Akşam” başlıklı şiir: “Gençlik icabı sever kimileri / film icabı sever/ ini- yor akşam gibi üstüme/ Sokrates’in bir sözü: / Kimse yaşlı bir erkek gibi sevemez./ Gençken anlayamadık- ların / akşamın başlangıcı.” Yaşamınızda biraz yer açın: Şiire, müziğe, tiyatro- ya ve aşka… Seçim günü bile olsa… Klasikler trihine-tarihimize bu sefer açtığı yol- dan, onun izini sürüp bazen onunla tartışarak modern müziğin ve modernitenin dinamikleri- ni arıyor müzikal nakışlarda. Müzik sadece müzik değil Edward Said’e gö- re, aynı zamanda büyük paradigmanın, top- lumsal değişkenlerin parçası, üstelik Beetho- ven’den itibaren toplumsallaşmanın ya da toplumdan kaçmanın aracı... Klasik müziğe son- suz sevgi duyan Said, bu kitabı oluşturan üç konferansında, günümüzde pek çok kişiye uzak, soğuk ve eski gelen bu müziği sevilir kıl- manın ipuçlarının, kitlesel gösterilerin peşine dü- şüyor frak giymeden. CD: Vynton Marsalis Baroque Music For Trompets Trompet ustası Vynton Marsalis, Raymond Leppard yönetiminde English Chamber Or- kestra ile Vivaldi, Telemann, Pachelbel ve Li- ber eserleri seslendirmiş, 1987’de gerçekleşen bu kayıt 1992’de Sony tarafından CD’leştiril- miştir. Fiyatı 26.50 YTL (Diaposon’da yüzde 20 indirim uygulanmak- tadır.) DVD: Chicago Symphony Orchestra Daniel Barenbeim Köln’de yapılan canlı kayıtla orkestra Falla, Debussy ve Boulez eserleri seslendirmiş. Kayıtta mezzo soprano Matos da yer almış. Şef Daniel Barenbeim’in Fransız ve İspanyol eser- lerini yönetmedeki ustalığı orkestranın etkileyici yorumu ile birleşmiş. DVD’de ayrıca Pierre Bou- lez’in Şef Daniel Barenbeim ile yaptığı söyle- şi de yer alıyor. Fiyatı: 45 YTL (Diaposon’da yüzde 20 indirim uygulanmak- tadır.) Bir Başarı Öyküsü: Başkent Oda Orkestrası Dr. Erdoğan Okyay Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde 2 Kasım Pazar akşamı önemli ve çok ilginç bir orkestra konseri dinledik: Piyanist Rüya Ta- ner’in solist olarak katıldığı ve genç şef Artun Roinic’in yönetiminde çalan Başkent Oda Or- kestrası’nın konseri vardı. Programda: A. Vi- valdi’nin sol minör orkestra konçertosu, W. A. Mozart’ın KV 488 La majör piyano konçerto- su solist Rüya Taner ile ve gene Mozart’ın KV 183 sayılı sol minör senfonisi seslendirildi. Konserin en ilginç yanı, kuşkusuz 44. yılını ba- şarıyla yaşamakta olan Başkent Oda Orkestrası’nın performansı idi. Tarihi olaylarõn, resimlerin sergileneceği bir Boğaz Müzesi lazõm İstanbul’a... İstanbulBoğazõ’nõnşifresi Geçen aylarda tarihi bir olay ya- şandõ İstanbul’da… Boğaz, bir uçtan öbür uca yürünerek geçildi!.. Kentin iki yakasõnõ deniz altõndan birleştiren tüp geçidin tamamlan- masõyla Başbakan ve bir grup in- san Asya’dan Avrupa’ya yürüdü- ler. O yürüyüşte hiç kimse bir İs- tanbul efsanesinin gerçekleştiğinin farkõnda değildi. Sarayburnu’ndan Kõz Kulesi’ne bir gizli dehliz ol- duğu söylencesi tüp geçit sayesin- de gerçeğe dönüşmüş olmadõ mõ? İki kõta arasõndaki ilk yürüyüşün 1973 yõlõnda Boğaz Köprüsü’nün açõlõşõyla yaşanõldõğõnõ sanõyorsa- nõz yanõlõyorsunuz!?. Ne suyun metrelerce altõndan ne de üstün- den… İstanbul Boğazõ yürünerek ilk kez suyun üstünden geçilmiş- tir!.. Evet, yanlõş okumadõnõz; İs- tanbulBoğazõyürünerekilkkezde- nizin üstünden, bizzat suya basõ- larak dalgalar arasõnda adõm atõla- rak aşõlmõştõr. Nasõl mõ?.. Yakõşõklõ deniz subayõ Atilla Hülagü, dün- yalar güzeli eşinin de yardõmlarõyla Boğazõ karşõdan karşõya geçmesi- ni sağlayacak özel ayakkabõlarõn yapõmõna koyulur. Beylerbeyi Astsubay Okulu’nun önünde küçük birer kayõğõ andõran deniz ayakkabõlarõnõ deneyen Atil- la Hülagü, aylar süren hesaplar ve çizimler sonucunda kendisini ba- şarõya götürecek ayakkabõlarõ yap- tõğõna ikna olur. Vapurlarõn üstü- ne asma köprünün gölgesinin düş- mediği 1963 yõlõnda İstanbullular bir gün, su üstünde yürüyen bir adam görürler!.. O gün, kaç insa- nõnvekaçmartõnõnşaşkõnlõktanbir- biriyle çarpõştõğõ bilinmemekte- dir!.. Suda yürüyen adam Leonardo da Vinci’nin Haliç’e bir köprü yapmak istediği ve bu önerinin dönemin padişahõ II. Be- yazıt tarafõndan reddedildiği bili- nir. Bu köprünün yakõn tarihte ye- rine konulmasõ planlanõyor. Ama asõl bilinmesi gereken, ünlü sa- natçõnõn bir hayalinin İstanbul Bo- ğazõ’nda gerçekleştiğidir; bunu başaran da Atilla Hülagü’dür. İn- sanõn su üstünde yürümesini sağ- layan bir ayakkabõyõ Leonardo da Vincidedüşünmüş,hattabununçi- zimini de yapmõştõr. Bunun şifre- sini çözen ise Atilla Hülagü’dür! Araba taşõyan ilk vapur Bo- ğaz’da yüzdürülmüştür. Adõnõ Na- mık Kemal’in koyduğu “Duhu- let” 1872 yõlõnda dünya denizcilik tarihinin araba taşõyan ilk vapuru olmuştur. Ama, İstanbul Boğa- zõ’nda karşõdan karşõya vapursuz geçen bir araba da vardõr!.. Boğaz tarihinin ilginç olayla- rõndan biri olan suda giden araba öyküsü için, 1965 yõlõnõn Temmuz ayõna gitmeliyiz… Mavi renkli arabanõn içindeki kõrmõzõ tişört ve şort giyen kadõn güzelliğiyle her- kesi büyülerken kendisini hayran hayran seyredenlerin bakõşlarõ kor- kuya dönüşür aniden!.. Genç kadõn Yeniköy sahilinde arabasõnõn di- reksiyonunu denize doğru kõrar… İnsanlar, Boğaz’a düşen arabanõn sularda kaybolacağõnõ sanõrken yüzlerindeki korku ve telaş yerini şaşkõnlõğa bõrakõr… Üstü açõk ara- ba ardõnda köpükler bõrakarak su üstünde yol almaya başlar!.. Bundan sonrasõnõ Agah Öz- güç’den dinleyelim: “Bir süre kı- yıyıtakipetti.Buaradabütünkı- yı, villaların balkonları Yeni- köylülerle dolmuştu. Hâlâ mavi otomobilin içinden el sallayan Hülya’yı selamlıyorlardı. Birço- ğu ilk defa denizde bir otomobi- lin yüzebildiğini görüyordu… Yeniköy’ün karşı kıyıları Çu- buklu ve Kanlıca. Biz de moto- ru çevirip sulara yarı yarıya gö- mülmüş otomobilin peşine düş- tük. Yakınımızdan gelip geçen bütün motorlar yavaşlayıp Hül- ya’ya yol veriyorlardı.” Fotoğ- raflarõnõ Erol Dernek’in çektiği bu olay, 24 Temmuz tarihli Ses der- gisine kapak olur. İstanbul Boğa- zõ’nõ geçen arabanõn direksiyo- nundaki güzel kadõn ise Hülya Koçyiğit’ten başkasõ değildir. Dört tekerleği ve iki pervanesi olan “Amphicar Own” marka araba- nõn o yõllarda ülkemizde satõş fiyatõ 60 bin TL olsa da gemileri karadan yürütmekle övünen bir milletten il- gi görmemiştir. Hep derim, ömrüm el verdikçe diyeceğim de; İstanbul’a bir Boğaz Müzesi lazõm… Köşemin el ver- diğince anlattõğõm ve daha nice şa- şõrtõcõ tarihi olayõn, öykülerin, re- simlerin, objelerin, deniz canlõla- rõnõn sergileneceği bir Boğaz Mü- zesi!.. Üstelik bir benzeri dünyanõn bir başka yerinde asla kurulama- yacak olan bir müze!.. Boğaz’õn iki yanõnda müzeler açõp bu müzeler arasõnda gidip gelen vapur seferleri koymak mõ?.. O, en doğru olan dü- şüncedir.Paşabahçefabrikasõ,Bey- koz’daki kundura fabrikasõ, Üs- küdar’daki Tekel binasõ, Haydar- paşa Garõ, Kõz Kulesi… Dünyanõn en güzel yeri olan İs- tanbul Boğazõ’nõ müzelerin birer boncuk gibi dizildiği bir mücev- here çevirmek çok mu zor? Gü- nümüz edebiyat dünyasõnõn bek- lentilerini ödül heveslileri, çok sat- ma kaygõsõ, pazar eklerinde tam sayfa röportaj meraklõlarõ, kõs- kançlõklar belirliyor olsa da bu ha- yalin gerçekleşmesi için gerekli olan entelektüel birikimimizin, duyarlõğõmõzõn, beynimizin ve en önemlisi de yüreğimizin varlõğõ- na inanõyorum. Erdal Öz Edebiyat Ödülü verildi Kültür Servisi - Edebiyatõmõzda ‘50 Kuşağõ’nõn önde gelen yazarlarõndan Erdal Öz onuruna, kurucusu olduğu Can Yayõnlarõ’nõn katkõlarõyla ailesince oluşturulan “Erdal Öz Edebiyat Ödülü”nün ikincisi önceki gün Pera Müzesi’nde düzenlenen törenle Dr. İhsan Oktay Anar’a verildi. Sunuculuğu üstlenen tiyatro sanatçõsõ Cüneyt Türel’in Anar’õn “Suskunlar” yapõtõndan bir bölüm okuyarak açtõğõ törende, seçici kurul başkanõ Doğan Hõzlan’õn yazar üzerine kõsa konuşmasõndan sonra, Anar’a ödülünü aile adõna oğul Can Öz verdi. Halen Ege Üniversitesi Felsefe Bölümü öğretim üyesi olan Anar’a ödülün “edebiyatõmõza kazandõrdõğõ birbirinden önemli romanlarõ ve bu romanlarda ortaya koyduğu özgün üslubu nedeniyle verildiği” belirtildi. Yazarõn yayõmlanmõş yapõtlarõ: Puslu Kõtalar Atlasõ (1995), Kitab-ül Hiyel (1996), Efrasiyab’õn Hikâyeleri (1998) Amat (2005) ve Suskunlar (2007). Kültür Bakanlõğõ yayõn sayõsõnõ düşürdü ANKARA (ANKA) - Yayõn politikasõn- da değişiklik yaparak, roman, öykü, şiir tü- ründe yapõtlarõ “görev alanından çıkaran” ve tamamen “görev alanıyla” ilgili yayõn- lar çõkaran Kültür ve Turizm Bakanlõğõ‘nõn 2002’de 230 olan yayõn sayõsõ, 2008’de 21’e düştü. Bakanlõk, yayõn çeşidinde roman, öykü, şiir türünde yapõtlarõn da olduğu 2002 yõlõn- da 230 kitap çõkarõrken, yayõn politikasõnda değişikliğe gitmeye hazõrlandõğõ 2003 yõlõn- da ise herhangi bir yayõnõ bulunmuyor. Ar- tõk, Türkiye’nin tanõtõmõna ağõrlõk veren ya- yõnlara dönen Bakanlõk, 2004-2007 yõllarõ ara- sõnda yayõn aralõğõnõ 15-20 kitaba çekerken, 2008’de de bu rakam ancak 21’i buluyor. Ba- kanlõk yetkilileri, özel yayõnevlerinde de bulanabilecek roman, öykü, şiir türündeki eserleri yayõnlamamasõ kararõyla, haksõz re- kabetin de önüne geçildiğini belirterek, “Devlet artık sübvansiyon uygulayıp, özel yayıncılara haksız rekabet yaratmıyor. Ta- mamen görev alanlarıyla ilgili yayınlara yöneldik. 2009 yılında da 15 adet yayın planlıyoruz” dediler. 27 Mart Dünya Tiyatro Günü coşkuyla kutlandõ Kültür Servisi - Genel Sa- nat Yönetmenliğini Gencay Gürün’ün yaptõğõ Tiyatro İs- tanbul, Nevra Serezli ve Ci- han Ünal’õn kapalõ gişe oy- nadõğõ oyunlarõ “Altı Haftada Altı Dans Dersi”ni 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü nede- niyle Profilo Kültür Merke- zi’ndeki salonlarõnda ücretsiz oynadõ. Richard Alfieri’nin yazdõğõ, Yücel Erten’in Türk- çe’ye çevirdiği, Mikel N. Vid- hi’nin koreografisini yaptõğõ oyunda Cihan Ünal yõllara meydan okuyan usta oyun- culuğunun yanõ sõra yönetimi de üstlenmiş. Ünal, oyun ön- cesindeki konuşmasõnda, ti- yatronun birikimli aydõn in- sanõn kafa ve gönlünü sorgu- layõp doyuma ulaştõracağõ yer olduğunu vurguladõ ve “Ce- halet, tutuculuk tiyatrodan ürker, korkar ve yok etmek ister. Onlarla savaşa her za- man hazır olan tiyatro muh- teşem bir sanattır” sözleriy- le 27 Mart Dünya Tiyatro Gü- nü’nü sahnede kutluyor ol- manõn önemini dile getirdi. Kutlamada genç oyuncu Melis Eronat, Augusto Bo- al’õn yazdõğõ Uluslararasõ Ti- yatro Enstitüsü (ITI) “2009 Dünya Tiyatro Günü Ulus- lararası Bildirisi”ni; Nedret Güvenç ise kendi yazdõğõ ITI Ulusal Bildirisi’ni seslendir- di. Ardõndan Güvenç’e, İs- tanbul Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmenliği’nin yol- ladõğõ saygõ plaketini yönet- men Engin Gürmen alkõşlar arasõnda sundu. Kutlamaya ITI UNESCO Türkiye Mer- kezi Başkanõ Refik Erduran da katõldõ. Etkinlikte Nedret Güvenç’e saygı plaketi verildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle