25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 29 MART 2009 PAZAR 10 MÜZİK Bolahenk şarkõlar Çoğunluğu Ezginin Günlüğü grubu müzis- yenlerinden oluşan Bo- lahenk grubunun hazõr- ladõğõ dizi müziklerinden bir seçki “Bolahenk-Di- zi Müzikleri” adõyla Seyhan Müzik tarafõn- dan yayõmlandõ. Ezginin Günlüğü’nün kurucula- rõndan Nadir Göktürk ile Erkan Gürer, Deniz Bayrak ve Gökhan Tümkaya tarafõndan 2005 yõlõnda kurulan Bo- lahenk çalõşmalarõnõ, si- nema ve dizi müziği ala- nõnda yoğunlaştõrõyor. Bülent ve Fuat Sey- han’õn yapõmcõlõğõnõ üst- lendiği “Dizi Müzikleri” albümünde Eşref Saati dizisinden “Tutamadı- ğım Ellerinden” ve “Ağustosta Aşk” şarkõ- larõ yer alõyor. “Kaybo- lan Yıllar” dizi müzi- ğinden ise “Karanlık”, “Biraz Ağlasam”, “An- sızın”, “Kaybolan Yıl- lar” şarkõlarõ ile filmin unutulmaz anlarõ anõm- satõlõyor. “Serçe” dizi- sinden “Emanet” şarkõ- sõnõn sunulduğu albümde “Ezo Gelin” filminden “Sus Konuşma” şarkõsõ- na da yer verilmiş. “Ley- lan” dizisi ise “Bir Can Eder miyim” ve “Si- nem” şarkõlarõyla anõm- satõlõyor. HATİCE TUNCER Sumru Ağıryürüyen sesiyle, yoru- muyla Türkiye’nin en özel solistlerinden biri. “Dünyanın tüm halk şarkılarının şarkıcısı” diyebiliriz belki de. Söyledi- ği şarkõlarla sesi otuz yõldõr kulaklarõ- mõzda ama ilk solo albümünü geçen ay çõkardõ. “Issız” adõnõ verdiği solo albü- münde sanatçõ, yõllardan süzülüp gelen şarkõlarõnõ, geçen yõl Aladağlar’da yitir- diğimiz müzisyen dostu Tanju Du- ru’nun düzenlemeleriyle okuyor. “Issız” albümünü değerlendirmek üze- re bir araya geldiğimiz Ağõryürüyen, uzun sohbetimiz boyuncu tüm çalõşma- larõnõ tamamlamakla birlikte albüm ya- yõmlanmadan yaşamõnõ yitiren Tanju Duru’nun emeğini sürekli anõmsattõ: “Tanju kendi projesi gibi ilgilendi, tüm düzenlemeleri, kayıtları yaptı. Bestesini verdi; ruhunu, yaratıcılığını, dostluğunu, müzikal birikimini koydu. 8 şarkıdan sonra Tanju’nun kayıtlar sırasındaki ‘Evet burada kesiyoruz’ sözleriyle albüm tamamlansın, bir ha- tıracık kalsın istedik.” Sumru Ağõryürüyen yalnõzca Du- ru’nun değil, tüm müzisyen dostla- rõnõn albüme yüreklerini koyduğunu anlatõrken “Bu albüm benim ve sa- nıyorum ki birçok arkadaşımın gelişiminin tarihi gibi bir şey” di- yor. Sumru Ağõryürüyen, Kalan Mü- zik’ten çõkan Issõz albümünden Akın Eldes, Ayşe Tütüncü, Bülent So- may, Cem Aksel, Turgut Alp Be- koğlu ve daha birçok müzisyen dos- tunun emekleri nedeniye “solo al- bümüm” diye söz etmek istemiyor. Her eve konuk Mozaik grubunu 1983’te kuran ekip- te yer alan Sumru Ağõryürüyen, daha son- ra gruptan ayrõlõr. Ezginin Günlüğü, Yeni Türkü, Bulutsuzluk Özlemi grup- larõnda konuk solist olarak yer alõr. Mu- ammer Ketencoğlu ile kurduklarõ “Bir Balkan Yolculuğu” topluluğunun albüm çalõşmalarõnda bulundu: “Her eve konuk olarak gittim, birçok ev gezdim yani. Çok da mutluyum böyle olmaktan, bu bir paylaşım çünkü. Gerçekten dost- larınızla müzik yapıyorsunuz. Bakın buyrun gene dostlarımızla müzik yap- tık. Onlar da bu albüme konuk oldu- lar. Hatta ev sahibi oldular.” 1990’lardan bu yana Ağõryürüyen’in bir solo albüm yapma düşüncesi daha 1990’larõn başõnda be- lirmiş ama çalõşmalar kesintilere uğramõş. 2003 yõlõnda müzisyen arkadaşlarõyla ye- niden albüm için çalõşmaya başlamõşlar: “Ama artık müzikal fikrimiz biraz başkalaşmıştı. Ben de bir iki beste yap- tım. Tabii ki zorlanarak beste olsun di- ye yapmadım. Tanju’ya ilk götürdü- ğüm parça ‘Toprak’tı, çok sevdi. Bir- kaç sene sonra da albüme adını koy- duğum ‘Issõz’ şarkısı çıktı. Derin bir yalnızlık hissi, insan olmakla ilgili bir şey. Öyle hissettiğim zamanlarda gi- tarımla oynarken söz ve müzik geldi.” Bu bir icat Mozaik grubunun 1987’de çõkardõğõ “Çok Alametler Belirdi” albümünde Ağõryürüyen’in gruptan ayrõldõğõ için ko- nuk olup okuduğu “Sappho ile Konuş- ma”yõ bu albümde yeni bir düzenleme ile okuyor: “Farklı tarzlardan belki da- ha çok belki Balkanlar’dan belki baş- ka yerlerden gelen özgürlükle yaptı- ğım şeyler olsa gerek. İlk yola çıktığım zaman artık ‘o tür mü bu tür mü, caz mõ’ gibi konuların kaybolduğu noktaya geldik. Hiç düşünmedim ‘ne tarz olsun’ diye. Hissiyat üzerine müzik üzerine bir şey. Kalan Müzik’in sahibi sevgi- li Hasan Saltõk, ‘Ben bunu bir türe otur- tamõyorum’ demişti. Cengiz Onural dos- tum da arayıp ‘Sumru bu bir icat olmuş’ dedi. Belki de gerçekten zorlanılma- sının bir iyi tarafı var diye düşünü- yorum.” Ağõryürüyen’in çocuklar için yazdõğõ “Öyle açtım ki” şiirini Tanju Duru bestelemiş ve cazõ hatõrlatan bir düzen- leme yapmõş. Solo albüm yapmaya ka- rar verdiği 1990’lõ yõllarda sözlerini yazdõğõ “Terk Edilmiş Kent”in müzi- ği Ayşe Tütüncü’ye ait: “Ben müziğin içinde yok olarak söylemeyi seviyo- rum. Çok bağıra çağıra şarkı söyle- miyorum. İyi şarkıcılık böyledir de- mek istemiyorum ama benim biraz da- ha içe dönük bir söyleme tarzım var. ‘Issõz’da da efekt gibi sözsüz sesi de işin içine kattık.” Kendimizi sınırlamayalım Ağõryürüyen, Ezginin Günlüğü’nün “Bahçedeki Sandal” ve “Ölü De- niz” albümlerinde seslendirdiği 4 şar- kõ nedeniyle yõllarca grubun solisti olarak algõlandõ. Bahçedeki Sandal al- bümünde enstrümantal olarak yer alan “Düş” adlõ parçayõ, Tanju Duru, Meh- met Güreli’nin “Beyaz Gece” şiiriy- le yeniden düzenlemiş: “Albümde bana uymayan, söyleyemeyeceğim hiçbir şey olmasın istedim. Albüm, ‘ruh hallerimizin, duygularõmõzõn, mü- zik hakkõndaki hislerimizin yansõma- sõ’ diyelim. Ben ne bir rockçı ne bir popçuyum, ne de bir caz şarkıcısıyım. Daha çok halk şarkıları söyleyen ama başka türleri de söyleyen ve din- leyen bir insanım. Bu albümde ken- dimizi özgür hissedelim, ‘3 dakikayõ geçtik, 5 dakikayõ geçtik’ diye kendi- mizi sınırlamayalım istedim.” 30yõldõrsesikulaklarõmõzda..ancakSumruAğõryürüyenilksoloalbümünü yeniçõkardõ Yõllarõniçindensüzülüpgelenşarkõlar SAYISIZ PROJE Sumru Ağõryürüyen, Yuri Ryadchenko, Ayşenur Kolivar ve Onok Bozkurt ile birlikte Özcan Alper’in yönetmenliğini üstlendiği “Sonbahar” filminin mü- ziklerini yaptõ. Seyircilerin beğenisiyle karşõlanan Son- bahar filminin müziği, Fransa’nõn kentinde düzenlenen Angers Film Festivali’nde ilk filmler dalõnda En İyi Mü- zik Ödülü almõştõ. Göksel Baktagir’in kurduğu İstan- bul Sazendeleri topluluğunun çeşitli projelerine katõ- lan Ağõryürüyen, Tekfen Flarmoni Orkestrasõ’nõn kon- serinde konuk solist olarak sahne alõyor. Klez-Mez topluluğuyla Seferat ezgilerini yorum- layan Ağõryürüyen, Onok Bozkurt ile birlikte “Dünya Şarkıları” projesine çeşitli ülkelerdeki konserlerle devam ediyor. Türkiye’nin öncü caz mü- zisyenlerinden İsmet Sıral adõna ağustos ayõnda dü- zenlenecek olan “Yaratıcı Müzik Atölyesi”nin et- kinliklerinde de görev alan Ağõryürüyen, Kadõköy’deki Gitar Cafe’de çeşitli projeleriyle sahne alõyor: “Şimdi Issız albümünü sahneye taşıyabilmeyi çok istiyorum. Eğer gerçekten Türkiye’de- ki müzik hayatı için yeni bir soluksa bunu farklı müzisyenlerle birlikte sunabilmek istiyo- rum.” Albüm yayõmlanmadan yaşamõnõ yitiren Tanju Duru’nun emeğini sürekli anõmsatan Ağõryürüyen, “Tüm düzenlemeleri, kayõtlarõ yaptõ. Bestesini verdi; ruhunu, yaratõcõlõğõnõ, dostluğunu, müzikal birikimini koydu” dedi. Sumru Ağıryürüyen (Fotoğraf:VEDATARIK) haticetuncer@hotmail.com 29 MART 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER 11dishab@cumhuriyet.com.tr İran’da solun kararsõz ve hatalõ tutu- mu, hatta buna intihar eğilimi de di- yebiliriz, devrimin yenilgisinin belki de en önemli nedeniydi. Sol 1979’da Şah re- jimi devrildikten sonra ortaya çõkan kõ- sa süreli, ikili iktidar ve özgürlük orta- mõnda, hõzla kadro kazanmasõna ve güç- lenmesine karşõn, güçlerini birleştire- medi, ruhban sõnõfõndan ayrõ bağõmsõz bir siyasi yol izleyemedi. Sol en azõndan dev- rimin reaksiyoner teokrasiye dönüşmesini engelleyecek bir cephe oluşturabilirdi, bu- nu da yapamadõ. ABD Büyükelçiliği’nin işgali, Irak’õn İran’a saldõrõsõ, Şii rejimi tarafõndan solun imha edilmesi, sivil toplumun dini ilkelerle yeniden örgütlenmesini, entelektüel- lerin “kravatlılar”, “bürokratlar”, “taş kafalılar”, “taklitçi- ler” olarak damgala- narak susturulmasõnõ kolaylaştõrdõ. Şii rejimi devrimin denetimini eline al- dõktan sonra, ilk işi İran halkõnõ, “Şah’ı mı istersiniz İslam cumhuriyetini mi?” gibi tek bir soruyla, ruhban sõnõfõnõ iktidara getirmeye kurgu- lanmõş bir referanduma götürmek oldu. Sol bu referandumu engelleyemediği gibi, halkõn yüzde 90’õnõn Şah’õ istemiyor ol- masõnõn Şii devletini istediği anlamõna gel- mediğini öne çõkaramadõ. Artõk Şii ruhban sõnõfõ devletin radyo ve televizyonlarõnõ tümüyle denetim altõna alõyor, muhalefeti susturuyor, solun ma- halle komitelerini silahsõzlandõrõyor, Mü- cahidin’in ayaklanmasõnõ şiddetle bastõ- rõyordu. Bundan sonra Mücahidin’i imha ederken, sõra, hiç çekinmeden Şii devle- tine destek olan TUDEH ve Fedain ör- gütlerinin imhasõna gelecekti. Şii rejimi kadõnlarõ İslami giyim kural- larõna uymaya zorladõ, fabrikalarda kurul- muş olan şûra (işçi komitelerini) tasfiye et- ti, işçi sendikalarõnõ, işyerlerinde işçileri İmam’dan yana olanlar, diğer bir deyişle Humeyni’yi destekleyenler (Müslümanlar) ve ötekiler (dinsizler vb.) diye ikiye ayrõl- maya zorladõ, böylece örgütlenmelerini kolaylõkla imha etti. Şii rejimi kent yok- sullarõnõn el koyduklarõ Şah mülklerini ve zenginlerin evlerini, fabrika ve işletmele- ri onlarõn ellerinden aldõ. Toprak reformunu rafa kaldõrdõ. Çarşõ esnafõ 1980’den sonra küçük ve büyük esnaflarõn farklõ çõkarlarõ temelinde bölünmeye başlayõnca da büyük esnafõn yanõnda yer aldõ. ABD’ye karşõ an- tiemperyalist retorik Alman ve Japon ser- mayesinin ülkeye davet edilmesini engellemedi. İran devriminin bir kar- şõdevrimle yok edilmesi bize öncelikle, ne anti- emperyalizmin, ne de- mokrasi vaatlerinin ken- di başlarõna bir anlam ifade etmediğini, önce- likle bunlarõn ait olduk- larõ “hakikat rejiminin” özellikleri ve sõ- nõfsal içerikleri bağlamõnda irdelenmeleri gerektiğini gösteriyor. Sol hareketlere gelince, siyasal İslamõ fel- sefi (hakikat rejimi, aydõnlanma geleneği) ve ekonomi politik (mülkiyet biçimleri, ka- pitalizm ve sõnõflar arasõ ilişkiler) açõlar- dan düşünmeyi başaramadõklarõ için hem devrimci dinamiğe, devrimin hakikatine sa- dõk kalamõyorlar. İran deneyi bize, sol ha- reketin, çok parçalõ yapõlarõnõ en azõndan önemli siyasi konjonktürlerde, devrimin ha- kikatine sadõk kalarak aşmayõ başarama- dõklarõ için, devrimle karşõdevrim arasõn- da yalnõzca bir “kaybolan aracı” işlevi üstlendiklerini de gösteriyor. BİTTİ Solun zaafları İran’daki dini rejimin kurucusu Ayetullah Humeyni, sõrasõyla Türkiye, Irak ve Fransa’daki sürgün günlerinin ardõndan ülkesine dönmüştü. Yeni stratejide Türkiye’ye rol ELÇİN POYRAZLAR WASHINGTON - ABD Başkanõ Barack Obama’nõn Ulusal Güvenlik Danõşmanõ emekli Orgeneral James Jones, Türkiye’nin şimdiye kadar Af- ganistan’da önemli askeri ve ekonomik katkõlar sağladõğõnõ ve bölgede çok özel bir rol oynayabileceğini söyledi. Washington’da yabancõ basõn mer- kezinde basõn toplantõsõ düzenleyen Jo- nes, Türkiye’nin Afganistan için ola- sõ katkõlarõna yönelik bir soruyu ya- nõtlarken, “Türkiye zaten Afganis- tan’a büyük ölçüde katkıda bulun- du” dedi. Jones Türkiye’nin NATO ön- derliğindeki Uluslararasõ Güvenlik Destek Gücü’ne (ISAF) iki kez komuta ettiğini ve Kâbil’deki ABD Büyükel- çiliği’ni inşa ederek ekonomik katkõ sağladõğõnõ vurguladõ. Türkiye’yi “çok güvenilir bir or- tak” olarak tanõmlayan Jones, “Tür- kiye’nin tarihi geçmişi ve başarıla- rıyla Afganistan’da oynayacağı çok özel bir rolü var” dedi. Jones, Afga- nistan’a önemli katkõ sağlayan ülkeler arasõnda Türkiye’nin kayõtlara geçtiğini söyleyerek “Türkiye’nin bundan sonra atılacak adımlarda oynayacağı liderlik rolü kritik önem taşıyor” di- ye konuştu. ABD’nin Afganistan-Pakistan özel temsilcisi Richard Holbrooke ise Türkiye’yi AfPak stratejisi çerçevesinde kritik önem taşõyan ülkeler arasõnda saydõ. Obama’nõn yeni stratejiyi açõk- lamasõnõn ardõndan bilgilendirme top- lantõsõ yapan Holbrooke, Afganistan’a yönelik kapsamlõ strateji konusunda müttefiklerle danõşmalar ve “Tali- ban’ın uzlaşılabilir unsurlarıyla” görüşmelere yönelik bir soruyla karşõ- laştõ. Holbrooke bu soruyu yanõtlarken Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emir- likleri, Çin, Rusya ve İran ile Afga- nistan ve Pakistan’õn diğer komşularõ- nõn yanõ sõra Türkiye’yi kritik önemdeki ülkeler arasõnda sayarak, “Bu ülkele- rin Pakistan ve Afganistan’da gerçek etkileri var ve beğensek de beğen- mesek de buna dahiller, bu konuda çok zaman harcayacağız” dedi. Holb- rooke, bölgesel olarak önem taşõyan bu ülkelerin yanõ sõra NATO devletleri ve Avustralya ile Japonya’nõn da önem ta- şõdõğõna işaret etti. İran-NATO görüşmesi Afganistan Devlet Başkanõ Hamid Karzai ve Pakistan Devlet Başkanõ Asıf Ali Zerdari, yeni stratejiyi ve İran’a bölgesel bir rol verilmesini olumlu bulduklarõnõ ifade ederken, İran devlet televizyonu, 30 yõl sonra ilk defa Brüksel’deki NATO merkezinde İranlõ diplomatlarla askeri ittifak yet- kililerinin görüştüğünü duyurdu. ‘Netanyahu işgali uzatacak’ Dış Haberler Servisi - Filistinli Başmüzakereci Saib Erekat, Washington Post gazetesinde yayõmlanan makalesinde, İsrail’de başbakanlõk koltuğuna oturacak olan Benyamin Netanyahu tarafõndan önerilen ekonomi ağõrlõklõ “barõş planõnõn” amacõnõn, Filistin topraklarõndaki işgali devam ettirmek olduğunu vurguladõ. Kore sularında roket hazırlığı TOKYO (AA) - Kuzey Kore’nin gelecek ay başõnda iletişim uydusu taşõyan roket fõrlatma planõ nedeniyle Japonya, olasõ tehlikeli füze parçalarõnõ engellemek üzere füzesavarlar taşõyan 2 destroyeri Japon Denizi’ne konuşlandõrdõ. Lagendijk’ten vize sorusu ÇİMEN TURUNÇ BATURALP BRÜKSEL - Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu eşbaşkanõ Joost Lagendijk, AB Komisyonu’na verdiği yazõlõ önergeyle Türkiye uyruklulara vize uygulamasõnõn hukuki dayanağõnõ sorguladõ. Lagendijk, Avrupa Adalet Divanõ’nõn “Soysal davası” ile ilgili kararõnõ hatõrlatarak, “uluslararası anlaşmaların takipçisi konumundaki Avrupa Komisyonu’nun bu karar karşısında ne yapmayı planladığını” sordu. Lagendijk, “Türkiye’den iş seyahati, turizm, tedavi ve öğrenci-öğretim görevlisi değişimi için AB’ye gelenlerde vize aranmaması gerektiğini” bildirdi. “Üyelik müzakereleri süren bir ülkenin yurttaşlarına vize uygulanmasının, birliğin amaçlarına aykırı olduğu görüşü Avrupa Komisyonu tarafından paylaşılıyor mu” diye soran Lagendijk’e komisyonun vereceği yanõt merakla bekleniyor. Avrupa Adalet Divanõ geçen ay, Türkiye’deki işletmeler için çalõşan ve hizmet sağlamak amacõyla AB üyesi ülkelere giriş yapmak isteyenlerden vize talep edilemeyeceğine hükmetmişti. İtalya Başbakanı Berlusconi’nin partisi ile faşist lider Mussolini’nin mirasçısı Milli İttifak resmen birleşti. Özgürlük Halkı adlı yeni partinin kongresinde Berlus- coni, siyasi vârisi olarak gösterilen Vittoria Brambilla ve faşist liderin torunu Alessandra Mussolini birlikte poz verdi. ABD’li Jones ve Holbrooke, yeni Afganistan-Pakistan stratejisi için “güvenilir ortak” diye nitelendirdikleri Türkiye’nin “kritik önem” taşõdõğõnõ vurguladõ Berlusconifaşistlerlekaynaştı AP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle