18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 22 MART 2009 PAZAR 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Bir Şiir Devleti mi? PENCERE Bektaşi Felsefesi Ağır Basacaktır... Ortalıkta kızılca kıyamet koptuğundan ve de ha- ramzadelerle uğraşmaktan son günlerde Baba Erenler’i unuttuk... Oysa cemaatçi faşizm Anadolu’yu sardı, gidip gelenlerin anlattıklarına göre, artık meyhane bir yana, kimi illerde bir kadeh içki içecek lokanta- yı bile ara ki bulasın... Oysa Anadolu yeryüzünde ve İslam coğrafya- sında Bektaşi’nin anayurdu değil mi... Osmanlı döneminde bile bizim toplum bugünkü gibi softalaşmamıştı... Bektaşi on parasız kalmış, ne yapsın, camiye gitmiş, herkesle birlikte duaya başlamış: - Ey koca Allahım, bana para ihsan eyle ki do- ya doya bir rakı içeyim... Yanındaki softa duayı işitince köpürmüş, Bek- taşi’ye: - Behey dinsiz imansız, demiş, Allah’tan rakı pa- rası istemeye utanmıyor musun?.. Bektaşi softaya sormuş: - Peki, sen Allah’tan ne istiyorsun?.. Softa: - İman... Bektaşi: - İyi ya, demiş, herkes kendinde olmayanı is- ter... Bektaşi Babası’na sormuşlar: - Allah var mı?.. - Elbette var, seksen yıldır boğuşuyoruz, hep onun dediği oluyor... Bektaşi’nin bir türlü ödeyemediği bir borcu var- mış, camiye giderek duaya başlamış: - Ey Allahım, borcumu ödeyecek kadar para ih- san eyle!.. Ben bunlar gibi günde beş kez gelip seni taciz etmem, bir daha uğramam... Bektaşi’nin evinin kapısını hırsız çalmış, Baba Erenler de mescidin kapısını söküp evine takmış... Komşuları öfkelenmişler: - Sen ne yaptın?.. Bektaşi: - İşi Allah’a havale ettim, demiş, hırsızı yaka- lasın, benim evin kapısını bulup kendi evine tak- sın... Bektaşi’ye sormuşlar: - Dünya neden böyle?.. Hemen yanıt vermiş: - Altı günde yaratılan dünya bu kadar olur... Mollanın biri Bektaşi’ye: - Sana günde beş lira vereceğim, ama, her gün namaz kılacaksın... Anlaşmışlar... Ancak Bektaşi’nin aptes almadan namaz kıl- dığını gören molla sormuş: - Erenler, neden aptes almadan namaz kılı- yorsun?.. Bektaşi: - İmanım, o senin dediğin sulu namazdır, beş liraya kılınmaz... Bektaşi her cenazenin arkasından dermiş ki: - Yuh olsun gidene... Sonunda hastalanmış, yatağa düşmüş, çev- resinde toplananlar sormuşlar: - Şimdi ne diyeceksin?.. Bektaşi hemen yanıtını yapıştırmış: - Kalanlara yuh olsun... Bektaşi mizahının dünyada eşi menendi yok- tur, bugün ülkeye egemen olan ham ervahların bu mizahın inceliğine ulaşmaları olanaksız... Dincilik vaktiyle Anadolu toplumuna aşılanan yaşama keyfine de düşman... Ne var ki, eninde sonunda, Alevi-Bektaşi ha- yat felsefesinin Türkiye’deki vazgeçilmezliği in- sanımızın bilincinde ağır basacaktır... B eşinci Dünya Su Forumu’nun konusu -“Farklılıkların Suda Yakınlaşması”- Özbekistan’õn geleceği için çok önemlidir. Aral Denizi’nin nehir havza- larõnõn orta ve akõşaşağõ kesimlerinde bu- lunan ve sürekli artan su kaynaklarõ eksik- liğiyle karşõ karşõya bulunan bir ülke için, suyun varlõğõna yönelik değişiklikler, eko- nominin kalkõnmasõnda ve refahõn artma- sõnda anahtar bir role sahiptir. Aral Denizi havzasõnda, küresel õsõnma ile de birlikte aşa- ğõdaki sonuçlar beklenmektedir; - Genel olarak Aral Denizi krizinin kö- tüye gitmesi; - Buzullarõn durumunun daha da kötü- leşmesi ve dağlardaki kar rezervlerinin azalmasõ; - Nüfusun artmasõ ve ekonominin bütün sektörlerinin gelişmesi ile birlikte suya olan talebin artmasõ; - Artan su kõtlõğõ, devam eden çölleşme, su kalitesinin bozulmasõ ve sulama alanla- rõnõn kötüye gitmesi (tuzlanma, farklõ tip- lerde toprak erozyonu, düşük verimlilik). Mevcut su ve çevre problemlerinin olum- suz etkisi, Amuderya ve Sirderya nehirle- rinin hidroelektrik amaçlarla kullanõmõnõn yanõ sõra Toktogul ve Nurek barajlarõnõn kul- lanõm rejimlerinin değiştirilmesinin sonu- cu olarak, bu nehirlerin doğal su rejimleri- nin bozulmasõ olarak görülmektedir. Ne- hirlerdeki doğal yüksek yaz su seviyeleri ve Sirderya’daki düşük kõş su seviyeleri yeri- ne; kõşõn nehirlerin orta ve aşağõ bölümle- rinde şiddetli buz rejimine bağlõ su baskõnlarõ oluşmaktadõr; yazõn ise suyun azalmasõ sonucunda nehir yatağõnõn kuruduğu göz- lenmektedir. Şu anda bölgedeki sõnõraşan ne- hirlerde, Kõrgõzistan’daki Kambarata ve Tacikistan’daki Rogun ve Yavan Hidro- elektrik santrallarõ gibi, nehirlerin akõşyu- karõ bölümlerinde hidro-enerji altyapõsõ in- şaasõ amaçlõ, büyük ölçekli projeler geliş- tirilmektedir. Bu projelerin uygulanmasõ Amuderya, Sirderya ve Zarafşan nehirleri- nin rejimlerinde ciddi değişikliklere neden olabilir, nüfusa su temini üzerinde olumsuz etkide bulunabilir ve aynõ zamanda eko- nominin ana sektörü olan tarõmõ, özellikle sulama ile yapõlan çiftçiliği, olumsuz şekilde etkileyebilir. Rogun hidro-elektrik santra- lõ yapõldõktan sonra, Rogun ve Nurek’in enerji üretimi esnasõnda, Amuderya’nõn orta ve akõşaşağõ bölümlerinde durum çok ciddi şekilde kötüye gidebilir, nehrin su re- jimi değişebilir ve akõşaşağõ bölümündeki ülkelerin çõkarlarõ ihlal edilebilir. Sõnõraşan nehirler de dahil olmak üzere, suyla ilgili tüm alanlarda hidro-enerji altyapõsõ inşasõ- na yönelik yatõrõmlar, nehirde hak sahibi olan tüm ülkelerin de çõkarlarõ göz önüne alõ- narak, uluslararasõ haklar gözetilerek ve sa- dece ekonomik menfaat amacõyla değil, ile- ride ortaya çõkabilecek anlaşmazlõklarõ da engelleyen bir anlayõşla yapõlmalõdõr. Ne- hirlerin akõşaşağõ bölümlerinde, yeni ba- rajlarõn yaratacağõ su, çevre ve sosyo-eko- nomik etkilerin değerlendirilmesine yöne- lik bağõmsõz bir uluslararasõ gözden geçir- menin yapõlmasõ için işbirliğine yönelik ka- rarlarõn verilmesi gerekmektedir. Bu bağ- lamda, bölgenin güvenli ve sürdürülebilir ge- lişimini sağlamak için, bir strateji planõ ge- liştirilmesine ve sõnõraşan nehirlerdeki su kaynaklarõ kullanõmõnõn amaçlarõnõn belir- lenmesine ihtiyaç vardõr. Özbekistan bu bağlamda, Birleşmiş Mil- letler Kalkõnma Programõ, Dünya Bankasõ, Asya Kalkõnma Bankasõ, SDC, Küresel Çevre Fonu gibi uluslararasõ kuruluşlarla ya- kõndan işbirliği içindedir ve onlarõn deste- ğini de almaktadõr. Bölgedeki su ile ilgili uluslararasõ işbirliği; 1) ulusal stratejilerin geliştirilmesi, 2) anlaşmazlõk çözümlerine yönelik mekanizmalar ve ülkeler arasõnda fikir birliği sağlanmasõ, 3) ortak sahalarõn varlõğõ, güvenlik ve karşõlõklõ işbirliği, ko- nularõnõ sağlayan bir bölgesel strateji ve kav- ram üzerine oturtulmalõdõr. Su kaynaklarõ- nõn Orta Asya için taşõdõğõ özel önemi de göz önüne alarak, Özbekistan su kullanõmõ için hep akõllõca bir yaklaşõm içinde bulun- muştur. Özbekistan’õn Cumhurbaşkanõ Sa- yõn İslam Kerimov demeçlerinde birçok kez, Özbekistan’õn konuya yaklaşõmõna dair aşağõdaki hususlarõ belirtmiştir: - Orta Asya’daki sõnõraşan nehir suyu kul- lanõmõna dair hususlar bölgedeki ülkelerde yaşayan 50 milyondan fazla insanõn çõkar- larõ göz önünde bulundurularak çözülme- lidir; - Sõnõraşan nehirlerde yapõlacak hiçbir ça- lõşma mevcut çevreye ve bölgedeki su dengesine zararlõ bir etki yapmamalõdõr; -Su kullanõmõ ve çevre konularõndaki mevcut uluslararasõ-hukuki çerçeve, özel- likle sõnõraşan su yollarõnõn ve uluslararasõ göllerin kullanõmõ ve korunmasõ ile ilgili 1992 tarihli Birleşmiş Milletler kararõ ve uluslararasõ su yollarõnõn seyrüsefer hariç kullanõmõ ile ilgili 1997 tarihli Birleşmiş Mil- letler kararõ, Orta Asya’daki sõnõraşan ne- hirlerde ortak kaynak kullanõmõ ile ilgili et- kin bir sistemin oluşturulmasõna baz ol- malõdõr. - İnşa edilecek hiçbir yapõnõn, onarõlamaz çevresel zararlara yol açmayacağõna ve nehirde hak sahibi ülkelerin su yollarõ kul- lanõmõndaki mevcut dengelerini bozmaya- cağõna dair garantiler verilmelidir; - Zarar verilmesi durumunda, yapõlanõn geri alõnmasõ ve zararõn düzeltilmesi için her türlü önlem alõnmalõdõr ve eğer gerekli görülürse, tazminat konusu gündeme geti- rilmelidir; - Sõnõraşan nehirlerdeki su kullanõmõna da- ir projelerin uygulanmasõ, hidrolik yapõla- rõn yapõmõ da dahil, hak sahiplerinin du- rumdan farkõndalõklarõ ve açõk olma pren- sipleri temelinde, bir ön bağõmsõz ve detaylõ incelemeye tabi tutulmalõdõr; - Projeler, diğer ülkelerin çõkarlarõnõn ih- lal edilmediği ve aşağõdaki iki önemli hu- sunun da garanti edildiği olumlu bir yak- laşõm ve anlaşma bazõnda uygulanmalõdõr: Bir: Akõşaşağõ ülkelere giden su mikta- rõnõn azalmamasõ. İki: Bölgenin çevresel güvenliğinin bo- zulmamasõ. SõnõrAşanSularİçinUluslararasõİşbirliğiGerekli Şavkat HAMRAEV Özbekistan Tarõm ve Su İşleri Bakan Yardõmcõsõ Mevcut su ve çevre problemlerinin olumsuz etkisi, Amuderya ve Sirderya nehirlerinin hidroelektrik amaçlarla kullanõmõnõn yanõ sõra Toktogul ve Nurek barajlarõnõn kullanõm rejimlerinin değiştirilmesinin sonucu olarak, bu nehirlerin doğal su rejimlerinin bozulmasõ olarak görülmektedir. Bir şiir ülkesindeymişim! Bir şiir devletinde daha doğ- rusu! Yönetimi şairlerin elinde olan!.. Böyle bir ülke var mıdır? Olmuş mudur, geçmişlerde yaşanmış mıdır? Belki, kimi fel- sefecilerin düşlerinde!.. Eflatun, ‘Devlet’inde şairle- ri sevmez. Hz. Muhammed Kuran’ında “Şairler yalancı- dır” der... Benimkisi bir düştü. Ter için- de uyandım. Şair bir yargıç, adamın birini hapse gönderi- yordu... Ne yapmış? Goet- he’nin mi, Victor Hugo’nun mu, Rimbaud’nun mu, Dağ- larca’nın mı, Ataol’un mu, Durbaş’ın mı şiir kitaplarını sobada yakmış, kül etmiş! Kitap yakmak, hem de şiir kitaplarını yakmak, bir dünya- yı, bir yaşamayı ortadan kal- dırmak sayılırmış benim düş ül- kemde, ne güzel!.. Kalkar kalkmaz bir silkin- dim. Düş artıklarından kurtul- mak istedim. Gazeteler gel- mişti, işte günün gerçeği de- dim, oturdum önce başlıkları bir bir inceledim. Korkunç ka- ra harfler kocaman mı koca- man!.. Önemli sayılan kimse- lerin halk önünde konuşmala- rı, onları öven yazılar. Dağlar- ca ile Çamlıbel’i karıştıranları mı istersin!.. Fıçıda yaşayan fel- sefeci Diyojen’le imparator Romen Diyojen’i bir tutanla- rı mı? O Diyojen ki, İskender’e “Gölge etme, senden başka şey istemem” diyebilmiş!.. Sonra da kalkmış, sokak so- kak dolaşmış elinde fener, “İnsan arıyorum, insan” diye... Şiirin ta kendisidir Diyojen’in o sözleri! Bir tek dize, ama bin- lerce yıldır yaşar, binlerce yıl daha gider.... Ama şiirleri, şa- irleri tanımayan, tersine her şeyi bildiklerini sananlar, bir gün puf diye sönüverir, iz miz bırakmadan... O şiir ülkesini düşündüm sonra... Niye tarihte benzeri yok? Kimsenin aklına gelme- miş şairler devletini kurmak, yurt yönetimini şairlere bırak- mak!.. Bir dost, hemen anım- sattı; Osmanlı padişahlarının, nerdeyse hepsinin şair oldu- ğunu, koca koca Divan’lar bı- raktığını... Bizim Bülent Ecevit de şairdi, ama devlet işlerinde işine yaradı mı şairliği?.. Kitapları karıştırırken rastla- dım. Ünlü Fransız romancısı Gustave Flaubert İstanbul’a geldiğinde bir rastlantı sonucu dönemin padişahı ile karşı- laşmış. “Nihayet padişahı gör- dük, başını döndürüp uzun uzun bize baktı. Ama her ha- linden sıkıntı içinde olduğu belliydi” diye yazmış... Sevgili İlhan Berk bu olayı bir kitabında anlattıktan sonra şu iki dizeyi eklemiş: “İçi sıkı- lan ilk padişah mıdır Abdül- mecit/Herhalde içi şiirle do- luydu o gün...” Şairler iktidara gelmez. Ba- rış, yeryüzünde hiçbir zaman egemen olmadığına, olama- yacağına göre... Yine de biz İl- han Berk’i dinleyelim; “Şiir her zaman iktidarda olacaktır” di- yelim. Hangisi Yakõşõyor? Nusret ERTÜRK Fransa’da N. Sarkozy, 2009 Şubatõ’nda ba- sõn sektörüne 600 mil- yon Avro’luk yardõm pa- keti hazõrlattõ. Şu koşulu koydu: ? Gazete alamayan 18 yaş üstü her Fransõz, is- tediği gazeteyi alacak, parasõnõ devlet ödeyecek. Sarkozy, bir açõklama daha getiriyor: ? Merak etmeyin, bu yardõmlar basõn özgürlü- ğüne zarar vermeyecek. Yardõmlar karşõsõnda, ba- sõndan bir şey istemeye- ceğim. Başka bir ülkedeki du- ruma bakalõm. Ülkenin yöneticisi neredeyse her gün kendisine boyun eğ- meyen, övgüler sõrala- mayan gazeteler için: ? O gazeteleri almayõn, okumayõn! diye yüksek perdeden konuşuyor. Pe- ki, onu dinleyenler ne yapõyor? Kendinden ge- çercesine basõyorlar alkõ- şõ... Anõlan gazeteler geri adõm atmadõlar. Bu kez, cezalardan ceza beğen sayfasõ açõldõ. Yõllarõn vergi birincisi olan bu kuruluşa trilyona ulaşan cezalar kesildi... Başka bir ülkenin adõ geçen yöneticisinin aile yakõnõna, yandaş gazete yaratmak için devletten 750 milyon dolar anõnda verilmişti. Şimdi dönüp soralõm, insana hangisi yakõşõyor? Sarkozy’nin yaptõğõ mõ? İkincisi mi? Sizce, uygarlõkta hangi- sine yer olamaz? Sarkozy’nin ülkesinde sanatçõlar el üstünde tu- tulur, heykelleri dikilir. Üretmeleri, yaratmalarõ için uygun ortamlar ha- zõrlanõr. Başka bir ülkede, onu- ruyla, emeğiyle 50 yõl ti- yatro yapan Gazanfer Özcan öldüğünde devle- te 500 milyar borçlu ol- duğu müjdesi(!) verili- yordu. İşte size iki ülke, iki fo- toğraf, iki yönetim. Başka bir ülkenin in- sanlarõ adõna üzülüyo- rum. Acõyla, utançla so- ruyorum: ? İnsan olana hangisi yakõşõyor?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle