23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 22 MART 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 15 ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Kadınlar Olmasa Sorun Kalmayacak! kultur@cumhuriyet.com.tr “İşsizlik oranı niye artıyor biliyor musunuz? Çünkü kriz dönemlerinde daha çok iş aranıyor. Özellikle kadınlar arasında kriz döneminde işgücüne katılım oranı daha artıyor…” Yani neresinden baksanız, muhteşem(!) bir açıkla- ma değil mi! Bu açıklamayı Ekonomiden Sorumlu Devlet Baka- nı Mehmet Şimşek yaptı geçtiğimiz günlerde. Ertesi gün kimi gazetelerde meğer işsizliğin nedeni kadınlarmış gibi yorumlar yer alınca derhal yeni bir açık- lama geldi. Bakan öyle demek istememiş de, yanlış an- laşılmış da, yorum farkı olmuş da vb… Peki, ama bu talihsiz beyanatta bulunan Mehmet Şimşek, ülkemizde kadınların ne zor koşullarda çalış- tıklarını bilmez mi? İşe en son alınan, işten en önce çı- karılanların kadınlar olduğunu? Güvencesiz çalıştıkla- rını, kayıt dışı çalıştırıldıklarını? Sendikal haklardan, ör- gütlenme hakkından yoksun çalıştıklarını? Erkeklerle aynı işi yaptıklarında eşit ücret alamadıklarını bilmez mi bu bakan? Kadınların tarlada ücretsiz çalıştıklarını, evdeki eme- ğinin yok sayıldığını? Kadın emeğinin toplumsal bir de- ğer olarak görülmediğinin hiç farkında değil mi bu ba- kan? Yalnız bizim ülkemizde değil, tüm dünyada vahşi ka- pitalizm bir yandan, küreselleşme ve özelleştirme po- litikaları öte yandan, bunların sonucu “Yoksulluğun ka- dınlaşması” - “Kadınların yoksullaşması” olgularını, hiç görmemiş, hiç duymamış mı Mehmet Şimşek? Hadi bunları bilmiyor, AKP ile birlikte kadınları çalışma hayatından alıp eve kapayan bir zihniyetin nasıl yer- leştirilmeye, yaygınlaştırılmaya çalışıldığını da fark et- memiş olamaz ya! (Türkiye Yazarlar Sendikası, her yıl 8 Mart bildirisi- ni birinden istiyor. Bu yıl da benden istemişlerdi. 8 Mart’ta özellikle “kadın emeği”ni vurgulayarak yazdı- ğım ve bu sayfalarda yayımlanan bildiriyi tekrarlamak istemiyorum. Ancak bir hatırlatma: 2000 yılında ülke- mizde kadın istihdam oranı yüzde 36 iken bugün yüz- de 22... Bu oran AB ülkelerinde yüzde 58’dir.) Neymiş efendim? Bir kez daha anımsayalım: İşsizlik oranı niye artıyormuş? “Çünkü (…) özellikle kadınlar arasında kriz döneminde işgücüne katılım ora- nı daha artıyor…” Doğrusu bu sözleri okuduğum an “hay kadınlar ka- dar taş düşsün başınıza” demek geldi içimden… Sonra kahkahalarla gülmeye başladım! Öyle ya, kadınlar olmasa işsizlik olmayacak… Ka- dınlar iş aramayınca, iş arayan bütün erkekler iş bula- cak. Kadınlar olmasa, bütün eğitim ve öğrenim kurum- larında erkeklere daha çok yer açılacak… Kadınlar olmasa; namus cinayetleri işlenmeyecek, töre cinayetleri olmayacak… Kadınlar olmasa, aile içi şiddet olmayacak, kadına yönelik sömürü, baskı, şiddet olmayacak… Kadınlar olmasa, ahlaksızlık, namussuzluk olmaya- cak! Zavallı erkekler de ailenin, mahallenin, toplumun, milletin namusunu korumak, ahlak bekçiliği yapmak der- dinden kurtulacak… Listeyi uzatabilirsiniz: Özetle kadınlar olmasa, ülke- nin hiçbir sorunu kalmayacak! e-posta: zeynep@zeyneporal.com faks: 0212 257 16 50 Böylesi ‘zavallõ’ kadõnlarõn dramlarõ hafta içi her gün televizyon kanallarõnõ dolduruyor Kocanõn evinde oturursun Günümüzden tam 67 yõl önce, 28 Şubat 1942 tarihli“İnkılapçıGençlik”dergisininbirincisay- fasõnda “Bulut Geçti” adlõ bir şiir yayõmlanõr. Şiir şöyledir: Sen şimdi kocanõn evinde oturursun Ve saçlarõn artõk eskisi gibi değil Geceleri yemekten sonra Çorap söküğü dikersin Belki de ellerin soğan kokar Senin kocan bir suratõ çirkin adam Ağzõ açõk uyur Ve senin vücudun bozulur çocuk doğurdukça 23 yaşõndaki şairin adõ Salah Birsel’dir. Or- han Veli, Melih Cevdet Anday ve Oktay Ri- fat, şiirlerini sayfalarõnda birlikte yayõmladõklarõ “Garip” adlõ kitabõ bir yõl önce çõkarmõş, tutu- cu ve bağnaz çevreler bu yeniliği sindiremeye- rek yaylõm ateşine tutmuşlardõr. Salah Birsel’in şiiri de bu hazõmsõzlõktan payõna düşeni alõr ve Ulus gazetesinden Sabahattin Sönmez’in hõş- mõna uğrar: “Haydi, gençlerin yeni sanat an- layışlarına, yeni şiirlerine tahammül ede- lim, bu sabrı gösterelim, fakat bu zararlı pro- pagandaya göz yummak kabil midir?” Vay efendim, bu genç şair, “milli aile”nin ya- põsõna saldõrmakta, evlilik kurumunu küçümse- mektedir; bu yõkõcõ bir şiirdir!.. Sabahattin Sön- mez’in kõşkõrtmalarõna dönemin ünlü edebiyat- çõlarõ da katõlmaktan geri kalmaz. Buyurun, bun- lar da Refik Halit Karay’õn Tan gazetesinde “ÇorapSöküğüDikenZavallıEvKadını”baş- lõğõyla yazdõklarõ: “Bence bu şiir, yalnız ev- lenmeyi kötülememektedir; genç kızları ere varmaktan, evli olmaktan şiddetle tiksin- dirdikten başka, onları sadece bir eğlence ve nefis körletme vasıtası olarak tanıdığını da an- latıyor,oynaşlığa,sürtüklüğeheveslendiriyor.” Oysa ortada bir tek “zavallı” vardõr, o da Sa- lah Birsel’dir!.. Genç şair kendini bir anda kurt- lar sofrasõnda, günümüzün diliyle kurtlar vadi- sindebulur!HakkõndadavaaçõlanBirsel,İstanbul 7. Ceza Mahkemesi’nde yargõlanõr. Bereket versin ki yargõç aklõ başõnda, aydõn bir insandõr. Yargõç, şiirde söylenenleri son derece doğal ve en önemlisi gerçeğe uygun bularak 1942 yõlõnõn 17 Nisan günü yapõlan duruşmada şairi aklar. Her şey biter mi? Olur mu hiç öyle şey; bu ül- kede vatan evlatlarõ vardõr!.. İstanbul Cumhuri- yet savcõ yardõmcõlarõndan Hilmi Davaslıgil şii- rin “aile mevcudiyetini ve aile kurmak esası- nı sarsacak ve kadınlığın ana olmak husu- sundaki fikri temayülünü zayıflatacak” nite- likte olduğunu, Salah Birsel’in “açıkça çocuk doğurmamayı telkin ettiği” ve de mahkeme ka- rarõnõn bilirkişiye başvurulmadan alõndõğõnõ be- lirterek Yargõtay’a başvurur… Bilirkişi heyeti... Genç şair, Basõn Yasasõ’nõn 41. maddesine gö- re yeniden yargõlanõr. Bu madde “1 aydan 1 yı- la kadar hapis cezası” demektir. Yargõtay, bi- lirkişi raporu olmadõğõ için kararõ bozmuş yar- gõç da bu karara uymuştur. Şiirin temiz olup olmadõğõna karar verecek bi- lirkişi heyeti üç edebiyatçõdan oluşur: “Mithat Cemal Kuntay, Orhan Seyfi Orhon ve Halit Fah- riOzansoy…KuntayveOrhonşiirin‘ahlakbo- zucu’olduğundaağızbirliğiyaparlarvedeak- larlar: Dergilerde bundan daha bozguncu şi- irler de var!” Yani bu kafaya göre Orhan Veli de Garip ad- lõ şiir akõmõna destek veren öteki şairler de yar- gõlanmalõ ve hapse atõlmalõdõr! Salah Birsel’in lehine rapor veren yalnõzca Ozansoy olur; bu şaire göre Birsel’in yazdõkla- rõ gerçekçilik olarak değerlendirilmelidir ve hiçbir suç unsuru taşõmamaktadõr. Tüm bunlar olur biterken olayõn başaktörü, hapislerde çürüme tehdidi altõnda olan Salah Birsel ne demektedir?.. Evet,sözsavunmanõn:“Benşiirianlamiçinyaz- mam. Zaten bugün şiirde anlamın temeli oluş- turmadığı üzerinde bir düşünceye varılmış- tır. Ben şiir yazarken bir güzellik yaratmak isterim. Şiir, sözcüklerle yazıldığı için, ken- diliğinden bir anlam çıkar. Şiir sözcüklerin birleşmesinden meydana gelmiş büyük bir sözcükten başka bir şey değildir.” 13 oturumdan sonra mahkeme kararõnõ açõk- lar: “Şair suçsuzdur!..” Sizibilmemamaben,başõmõkaldõrdõğõmdage- çip giden bir bulut görsem, Cumhuriyet tarihi- mizin en saçma sapan davalarõndan birinin sa- nõğõ olan Salah Birsel’i anõmsarõm. Yalnõzca bu- lut geçince mi?.. Kocasõnõn evinde oturan, saç- larõ eskisi gibi olmayan, çorap söküğü diken, el- leri soğan kokan, suratõ çirkin bir adam olan ko- casõnõn dövdüğü, nüfus planlamasõna karşõ cep- he olarak, vücudu çocuk doğurdukça bozulmuş kadõnlarõn dramlarõ, gözyaşlarõ ve çaresizlikle- riyle televizyon ekranõnda karşõlaşõnca da Salah Birsel gelir aklõma. Böylesi “zavallı” kadõnlar öylesine çok ki dramlarõ, hayat öyküleri hafta içi her gün tüm televizyon kanallarõnõ dolduruyor neredeyse!.. ErayÖzcan’ınpenceresinden Kültür Servisi - Harmony Sanat Ga- lerisi, 29 Mart’a dek Eray Özcan’õn ki- şisel resim sergisine ev sahipliği ya- põyor. Sanatçõ bu kez işliğinin pence- resinden yaşadõğõ yere, Kuzguncuk’a bakõşõnõ yansõtõyor yapõtlarõnda. Özcan, güçlü desen kavrayõşõnõn üzerine ku- rulu, ölçülü ancak zengin bir akademik dili geliştiriyor yapõtlarõnda. Bu anla- tõm dili, özellikle “pencerenin bakı- şı sınırlayan, buna karşın ‘görünen’ ilgiyi yoğunlaştıran ayrıntıları” ele alõrken öne çõkõyor. Ressam Artin Demirci onun resimlerinde “Yuvar- lak antenler, dikdörtgen bacalar gi- bi yadırgatıcı biçimler, ışıkla ilişki- leri içinde, rahatlık ve huzur duy- gusu uyandırıyor” derken; sanatçõnõn tavrõnõn “resimsel zenginliklerin önü- nü açtığı”nõ belirtiyor. MSGSÜ Resim Bölümü Neşe Erdok işliğini 1989’da bitiren sanatçõ, bugüne dek birçok karma sergiye katõldõ ve kişisel sergi- ler açtõ. Desen sergileriyle de dikkat çe- ken Özcan, bir önceki sergisinde ağõr- lõkla Haydarpaşa Garõ’nõ konu alan ya- põtlarõna yer vermişti. (0 216 553 21 67) Harmony Sanat Galerisi, 29 Mart’a dek Eray Özcan’ın kişisel re- sim sergisine ev sahipliği yapıyor. Kültür Servisi - “Kısalar Göz Önünde” slo- ganõyla 15-25 Aralõk 2008 tarihlerinde gerçekleşen Akbank 5. Kõsa Film Festivali’nin ödüllü filmleri, 23 Mart - 27 Nisan tarihlerinde üniversitelerde gös- terilecek. “Ödüllü Filmler Üniversitelerde” et- kinliği kapsamõnda yer alan filmler İstanbul, İzmir ve Ankara’daki toplam 19 üniversitede gösterime sunulacak. Üniversiteler turunda; yönetmenliğini Fı- rat Mançuhan’õn yaptõğõ “En iyi Kurmaca Film” ödülünü alan “Sapak”, yönetmenliğini Ali Can- lar’õn yaptõğõ ve “En İyi Belgesel Film” ödülünü alan “Sinope’nin Yolculuğu” filmleri gösterilecek. Ayrõca kurmaca kategorisinde mansiyon ödülüne de- ğer görülen Dağhan Celayir’in “Tek Notalık Adam” filmi ile belgesel mansiyon ödülünün sa- hibi Engin Yıldız’õn “Oyuncağımı İnekler Ye- mesin” filmi de programda yer alõyor. Filmlerin gös- terimi sonrasõnda Akbank 6. Kõsa Film Festivali’nin başvuru formlarõ da öğrencilere dağõtõlacak. (0 212 286 26 90) Ödüllü filmler üniversitelerde ‘7 ülkeden 7 kadın’ Kültür Servisi - Selin Aktan’õn 2005 yõlõnda Türk hat sanatõndaki çizgilerin akõşkanlõğõ ve sadeliğinden esinlenerek hazõrladõğõ “Dansçõlar” koleksiyonu , “7 ülkeden 7 kadõn” etkinliği çerçevesinde Florida’daki Museum of The Americas’da sergileniyor. 13 Mart’ta açõlan “Dünya’da Kadõn ve Sanat 2009” adlõ sergi 3 Nisan’a kadar açõk kalacak. “Orientalpopart” koleksiyonu ile yedi ülkeden davet edilen yedi sanatçõ ile birlikte Museum of the Americas’da yer alan Aktan’õn “Dansçõlar” serisinden 2 yapõtõ 2009 yõlõnda müzenin daimi koleksiyonuna da alõndõ. Âşık Veysel anıldı SIVAS/İSTANBUL (Cumhuriyet) - Dünyaca ünlü halk ozanõ Âşõk Veysel Şatõroğlu, ölümünün 36. yõlõnda, doğum yeri olan Sõvas’õn Şarkõşla ilçesine bağlõ Sivrialan köyündeki mezarõ başõnda ve İstanbul’da Gülhane’deki heykelinin bulunduğu alanda düzenlenen törenlerle anõldõ. Âşõk Veysel’in ölüm yõldönümü dolayõsõyla ilk tören Şarkõşla Âşõk Veysel Kütür Merkezi’nde düzenlendi. Oğullarõ Ahmet ve Bahri Şatõroğlu’nun da katõldõğõ törende konuşan Şarkõşla Kaymakamõ İsmail Çataklõ, Âşõk Veysel’in Şarkõşla’nõn önemli bir değeri olduğunu belirterek, “Milli birliğimize yaptõğõ vurgularla her türlü övgüye layõktõr” dedi. Buradaki programõn ardõndan Sivrialan köyüne geçen dostlarõ, ozanõ mezarõ başõnda andõ. Katõlanlarla birlikte Veysel için dua eden Sõvas Valisi Veysel Dalmaz, yaptõğõ konuşmada yaşantõsõyla, örnek kişiliğiyle, yol göstericiliğiyle tüm topluma rehberlik eden değerli âşõğõ hep birlikte andõklarõnõ söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle