Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr
SAYFA CUMHURİYET 22 MART 2009 PAZAR
12 PAZAR KONUĞU
CMYB
C M Y B
CHP’ninİstanbulBüyükşehirBelediyebaşkanadayõKemalKõlõçdaroğlu’ndanAKP hükümetineserteleştiriler:
Hõzla sivil diktatoryaya gidiyoruz
CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye başkan
adayõ Kemal Kılıçdaroğlu AKP hükümeti ve
Başbakan’a çok ağõr sözlerle eleştiriler getirdi. Kõ-
lõçdaroğlu Türkiye’nin “AKP devleti” haline ge-
tirildiğini, sivil diktatoryaya doğru hõzla yol alõn-
dõğõnõ vurguladõ. İstanbul’un fiilen Ankara’dan
Başbakan Erdoğan tarafõndan yönetildiğine işaret
eden Kõlõçdaroğlu, kent rantõnõ AKP ve yandaşla-
rõnõn yediğini söyledi. Kõlõçdaroğlu, İstanbul’la il-
gili olarak da “AKP, bu adam seçilir de 15 yılda
bizim yapamadığımızı 5 yılda yaparsa ne yapa-
rız, diye çok korkuyor” dedi.
- Siz kendi isteğinizle mi İstanbul Büyükşehir
Belediye başkan adayı oldunuz?
K.K.- Ben hiçbir göreve kendi isteğimle gelme-
dim. Bütün görevler bana tebliğ edildi. Ben de ka-
bul ettim. Büyükşehir Belediye başkanlõğõ da bu
çerçevede oldu. Ama bana adaylõk teklif edilme-
den 45 gün önce CHP İstanbul İl Başkanõ’yla
(Gürsel Tekin) konuştum. Bana kamuoyu yokla-
malarõnõ yaptõklarõnõ, benim adõmõn çok öne çõktõ-
ğõnõ ve partide genel kabul gördüğünü söyledi.
Birlikte yola çõkmamõzõn parti için de çok yararlõ
olacağõnõ ifade etti.
Ben o zaman “Olur” demiştim. Ama bunu hiç-
bir zaman Sayõn Genel Başkan benim adõmõ açõk-
layana kadar kamuoyuna deklare etmedim.
- 29 Mart sonuçta bir yerel seçim. Neden 22
Mart’ta (bugün) Çağlayan’da yapılacak İstanbul
mitinginde konuşmacı siz değil de Deniz Baykal
olacak?
- Normalde bu bir yerel seçim. Ama Sayõn Baş-
bakan bu yerel seçimi genel seçim havasõna soktu.
Çünkü Sayõn Başbakan, “AKP’de benden başka
lider yok. Tek karizmatik lider benim. Ben ne
söylersem o olur” diyor. Yani “Kral, sultan, pa-
dişah benim” söylemi içinde. Eğer İstanbul mi-
tinginde o konuşacaksa benim genel başkanõm da
kürsüye çõkmalõ. Dolayõsõyla o işi bu havaya soku-
yorsa biz de “Hodri meydan” diyoruz. Normalde
olmasõ gereken şu: Bu bir yerel seçimdir. Bu seçi-
min adaylarõ bir araya gelirler. Televizyonlarda
tartõşõrlar. Projelerini, düşüncelerini anlatõrlar.
Kentliden oy isterler. Ama Sayõn Kadir Top-
baş’õn böyle bir şey yapmaya hiç niyeti yok. Çün-
kü Sayõn Kadir Topbaş İstanbul Büyükşehir Bele-
diye Başkanõ değil.. belediye başkanlõğõnõ fiilen
yapan, yürüten kişi Ankara’daki Başbakan.
- Yani Kadir Topbaş sadece Saray Muhallebi-
cileri’nin sahibi mi?
- Ne yazõk ki evet. Sayõn Kadir Topbaş İstan-
bul’la ilgili köklü kararlarõn hiçbirisini almõş de-
ğildir.
Topbaş korkuyor
- Bu kararların hepsini Tayyip Erdoğan mı
alıyor?
- Evet. Görünen tablo bu. Bu tablo ortada olma-
saydõ Sayõn Başbakan, Anadolu’nun hangi kentine
giderse gitsin hepsinde İstanbul’a yollama yap-
mazdõ. Hangi gerekçeyle İstanbul’a yollama yapõ-
yor? Çünkü Sayõn Erdoğan İstanbul’u kaybetme
korkusu içinde. Kadir Topbaş’a dolaylõ da olsa
destek veriyor. Nitekim İstanbul’un sokaklarõna
bakõn. Her yerde Kadir Topbaş’õn değil Tayyip
Erdoğan’õn posterleri var. Başbakan mõ İstanbul
Büyükşehir belediye başkan adayõ? Sayõn Kadir
Topbaş televizyonlarda tartõşmaya çõkmaya çeki-
niyor. O zaman gerçekten aday Başbakan’sa ben
onunla televizyonlara çõkõp İstanbul’u, İstanbul’un
geleceğini, kent kültürünü tartõşmaya hazõrõm.
- Başlangıçta sizi küçük görmeye çalıştılar. İs-
tanbul’da bir yerden bir yere giderken yolunu
bulamaz, Kâğıthane’de kaybolur, dediler. Siz bu
sözleri nasıl karşıladınız?
- Mizah olarak karşõladõm. Mizah olarak da ya-
nõtõnõ verdim. “Ben İstanbul’a yolumu bulmaya
gelmedim. Yolunu bulanlardan hesap sormaya
geldim” dedim. Yani İstanbul’un rantõndan yolu-
nu bulanlardan, AKP hortumcularõndan hesap so-
racağõm.
- Bir ara pek çok yolsuzluk dosyası açıkladınız.
Ama şimdi hızınız biraz kesildi. Neden?
- Hayõr. Hõzõm kesilmedi. Daha geçen gün asfalt
yolsuzluğunu açõkladõm. Ama önce projelerimizi
anlatõyoruz. Ben beş yõl içinde İstanbul’u dünya
markasõ haline getirmeye kararlõyõm. AKP’nin
korkusu şu: Bizim vaat ettiklerimizi bu adam gelir
de beş yõlda yaparsa milletin yüzüne nasõl bakaca-
ğõz? Telaşlarõ bundan kaynaklanõyor. Bakõn, 15
yõldõr İstanbul’u yönetiyorlar. İstanbul’a ne yaptõ-
lar? Bazõ çevreler, “Kadir Topbaş iş yapıyor”
diyor. Ne iş yaptõ? İstanbul’un hangi sorununu
çözdü? Birbirlerine rant, çõkar sağlama dõşõnda ne
yaptõlar? Kadir Topbaş önüme çõksõn. Kimlere ne
kadar rant sağladõğõnõ ben açõklayacağõm. Dosya-
larõ, belgelerini önüne koyacağõm. Zaten benimle
televizyonlara çõkmamasõnõn temel nedeni bu.
Korkuyor.
- İstanbul’da pek çok taksi şoföründen yakın-
ma dinledim. Büyükşehir Belediyesi’nin İstan-
bul’un asfaltlarını yıprattıkları gerekçesiyle 25
bin taksi başına makbuz karşılığı olmadan yüz-
lerce lira para toplandığını anlattılar. Bu konuda
bilginiz var mı?
- Bu harç adõ altõnda tam anlamõyla haraç topla-
madõr. Biz taksi şoförleriyle bir araya geldik. İki
temel sorunlarõ var. Bir bu haraç olayõ, bir de kor-
san taksiye verilen izinler. Biz bu ikisini de orta-
dan kaldõracağõz. Her şeyin korsanõnõn olduğu gibi
taksinin de korsanõ yasak olacak.
Korkunç bir rant çetesi
- İstanbul’da inanılmaz bir arazi rantı çarkı iş-
liyor. Son olarak Sulukule’de kentsel dönüşüm
projesi adı altında Topbaş, Başbakan, bütün
AKP kodamanlarının ucuza yer kapattıkları ve
birden rantları arttırdıkları ortaya çıktı. Bunu
nasıl karşıladınız?
- İstanbul’da korkunç bir rant çetesi var. İstan-
bul’un taşõ toprağõ altõn, derler. Buna ben inanmõ-
yorum. İstanbul’un taşõ toprağõ ve çöpü altõndan
daha değerli. İstanbul’da bu kadar çok rant varsa
bu rantõn gözleri kamaştõracağõ açõk. AKP bu
rantõn üzerine çöreklenmiş durumda. 15 yõldõr bu
rantõ yiyor. İmar planlarõ bunun için değişiyor.
Yollar bunun için değiştiriliyor. Sütlüce Mezarlõ-
ğõ bunun için yok edilip üzerine AKP il binasõ
yapõlõyor. Bundan Başbakan’õn bilgisi yok mu?
Bir büyükşehir belediye başkanõ, “Ne kadar ye-
şil alan ticari alana dönüştürüldü” sorusuna
cevap verebilir mi? Veremez. Topbaş diyor ki:
“Vatandaş isterse bilgi edinme yasasına göre
yanıt veririz.”
Ben de “Topbaş’ın bilgi edinme yasasına gö-
re bilgi vermediğini, vatandaşın bunun üzerine
bilgi edinme üst kuruluna şikâyet ettiğini, bilgi
edinme üst kurulu da oybirliğiyle bu bilgiyi
verdirme kararı almasına rağmen bu bilgiyi
vermediğini ispat edersem Kadir Topbaş istifa
edecek mi?” dedim. Benim elimde belgeler var.
Bilgi edinme yasasõna göre bilgi vermiyorlar. Üs-
telik de yerlerinde oturmaya devam ediyorlar. İs-
tanbullunun sorgulama hakkõ elinden alõnõyor.
- İstanbul’da arazi rantı işini kimler yöneti-
yor?
- Sayõn Başbakan ve Kadir Topbaş. Eyüp’teki
olayõ hatõrlõyorsunuz. Orayõ önce yeşil alan ilan
ettiler. Bu yeşil alanõ Kadir Topbaş’õn dünürü de
dahil olmak üzere birileri ucuza kapattõ. Oranõn
imar durumu değiştirildi. Orasõ yeşil alan olmak-
tan çõkõnca dünyanõn rantõ oluştu. Biz bunu açõk-
layõnca o arsayõ Futbol Federasyonu’na bağõşla-
mak zorunda kaldõlar. Bu durumda Kadir Topbaş
o koltuğunda oturabilir mi? Oturamaz. Oturursa
bana göre İstanbullulara ihanet ediyor. İstanbullu
İstanbulluysa 29 Mart’ta onun dersini vermek zo-
rundadõr.
- Bir de İspark meselesi var.
- Orasõ çok tartõşmalõ bir alan. İstanbul’un oto-
parklarõndan gelir elde ediyorlar. Bunun kontrolü
mümkün değil. Topladõklarõ paralarõn nereye gitti-
ğini benim öğrenme hakkõm var.
- İspark gelirlerinin Emine Erdoğan’a cep
harçlığı olarak ödendiği haberleri var. Siz bu ko-
nuda bir bilgi sahibi misiniz?
- O konuda duyumum var ama belgem yok.
- Geçenlerde bir mitingde, “Bunlara öyle bir
tokat atacağız ki bunun sesini Washington’daki
ağababaları duyacak” dediniz. Bundan neyi kas-
tettiniz?
- Recep Tayyip Erdoğan başbakan olmak için
ilk icazeti ABD’den aldõ. Oraya gitti. Türkiye’ye
dönüşünde seçimlere girdi. Demokratik açõdan öy-
le bir tokat atmalõyõz ki ABD Türk halkõnõn Recep
Tayyip Erdoğan ve anlayõşõna karşõ çõktõğõnõ gör-
sün. İşsizlik, yoksulluk, 12.5 milyonluk kentte ak-
şam yatağa aç yatan milyonlarca insan var. AKP
yoksulluğu sömürüyor. AKP kentin varoşlarõnõ
yoksullaştõrarak oralarõ oy deposu olarak elinde
tutmak istiyor. O insanlarõn özgürleşmesi ve kent-
lileşmesini istemiyor. Amacõ o insanlarõ kendi
alanlarõna hapsetmek. Biz o insanlara gideceğiz,
yoksulluklarõnõ ortadan kaldõracak, insan gibi ya-
şamalarõnõ sağlayacağõz.
- Bu yerel seçimler başta Başbakan tarafından
olmak üzere genel seçim havasına dönüştürüldü.
Ama muhalefet de bunun peşine takıldı. Neden?
- Bir kere başbakan bunu bilinçli olarak yaptõ.
Muhalefet ise bunu yapmadõğõ zaman Başbakan,
ekibi, yandaş medyanõn “Muhalefet çalışmıyor”
suçlamalarõyla karşõ karşõya kalacaktõ.
- Deniz Feneri davasıyla ilgili her türlü yayına
yasak getirilirken Ergenekon davasıyla ilgili hiç-
bir yasak tanımazlık ve hâlâ belgelerin yandaş
medyaya servis edilmesini nasıl karşılıyorsunuz?
- Hükümet kendi yandaş medyasõna kol kanat
geriyor. Yargõnõn bağõmsõz olmamasõ nedeniyle de
savcõlar cesaret edip bu olayõn üzerine gidemiyor-
lar. Normalde savcõlarõn müdahale etmesini gerek-
tiren pek çok olay var. Davalar açõlmasõ lazõm.
Ama savcõlar bunlarõ görmezden geliyorlar. Çün-
kü onlar da Adalet Bakanlõğõ’nõn hõşmõna uğra-
mak istemiyorlar.
Türkiye’de yargõnõn bağõmsõz olmadõğõnõ ben
söylemiyorum. Bunu yargõnõn kendisi söylüyor.
Bu konu AB İlerleme Raporlarõ’nda var. Yargõnõn
bağõmsõz olmadõğõ bir ülkede bu tür olaylarõ yön-
lendiren hükümet olur. Nitekim Ergenekon’la ilgi-
li ilk bilgiler her defasõnda Başbakan’dan geliyor.
Demek ki daha olay savcõlõk aşamasõndayken
Başbakan’a bilgi veriliyor.
AKP’den kurtulmak isteyen seçmen mutlaka sandõğa gitmeli
- Toplumun geniş bir kesimin-
de CHP’den değil, Baykal ve ya-
kın çevresinden yakınmalar var.
Pek çok kişiden bu seçimde
“Baykal olmasaydı Kılıçdaroğ-
lu’na oy verirdim” sözlerini duy-
dum. Siz bu yakınmalara ne di-
yeceksiniz?
- Bunu çok sağlõklõ bir görüş
olarak değerlendirmiyorum. Biz
yerel seçimlere gidiyoruz. Bu gö-
rüşteki arkadaşlardan isteğim, ko-
şa koşa gidip AKP’ye oy verme-
leridir. Yolsuzluktan, kötü yöne-
timden, yoksulluğu kendi oy de-
posu olarak gören zihniyetten
bõkmadõlarsa gitsinler oylarõnõ
versinler ve bu süreç devam etsin.
Ama birisi de gelmiş diyor ki:
Ben bu kente belediye başkanõ ol-
mak, kenti çağdaş normlara göre
yönetmek, açlõğõ sefaleti yok et-
mek, kent kültürünü geliştirmek
istiyorum. Ona bir güvensinler,
oy versinler. O zaman görelim
bunlar oluyor mu olmuyor mu?
Sizin naklettiğiniz sözleri söyle-
yenler daha çok entelektüel biri-
kimi yüksek, sandõğa gitmekte te-
reddütlü davranan kişiler. Bana
göre doğruyu yapmõyorlar. Biz
sandõklara gidip oyumuzu kullan-
malõyõz. AKP’nin İstanbul’a ver-
diği zararõ hâlâ görmediler mi?
Sandõğa gitmek istemeyen arka-
daşlara sesleniyorum. Kent kültü-
rü mü kaldõ? İstanbul’da artõk
meydan mõ var? Taksim meydan
mõ? Eminönü’nde, Üsküdar’da
nerde meydan? Kent kültürü ol-
mayan kenti yönetemez. Sonuçta
da bu tablo ortaya çõkar. Siyasal
anlayõşõ kent kültürüyle bağdaş-
mayan, iç dünyasõnõ toplumla
paylaşmayan bir kültür oluşturul-
du. Bizim bu kültürü yõkmamõz
lazõm. Tasada ve kõvançta bera-
ber olan bir toplum yaratmalõyõz.
Biz toplumu bõçakla kesilmiş gibi
ikiye ayõrdõk. O nedenle de mi-
ting alanlarõnda, “İstanbul’u bir
ağaç gibi tek ve hür ama bir or-
man gibi kardeşçe yaşayan bir
kent” haline getirmek istiyoruz.
Kentin varoşlarõnda yaşayan-
larla kentin merkezinde yaşayan-
larõn dünyalarõ, beklentileri,
amaçlarõ, dünya görüşleri farklõ.
- Peki, bu fark nasıl yaratıldı?
- AKP zihniyeti yarattõ. Kentin
varoşlarõnõ kendi oy deposu ola-
rak görmek istiyor. Onlarõn hep
yoksul kalmalarõnõ amaçlõyor.
“Ben onlara yeri geldiğinde bir
ekmek vereyim. Ama burada
milyarları götüreyim” diyorlar.
Bizim bu anlayõşõ yõkmamõz
gerek. O nedenle sandõğa gitme-
yenlerden özel isteğim şu: Bu se-
çimlerde mutlaka sandõğa gitsin-
ler. Şöyle bir örnek vereyim: Sul-
tanbeyli’de sandõğa gitme oranõ
yüzde 90. Kadõköy’de, Suadi-
ye’de yüzde 55 - 60’ta. Ancak
sandõğa giden insanõn kent yöne-
timinden şikâyet etme hakkõ var-
dõr. Gitmeyenin şikâyet hakkõ
yoktur.
AKP seçmene
şantaj yapõyor
- Sizin son aylarda İstanbul’da CHP’nin aldığı
oyun çok üstünde oy aldığınız kamuoyu yoklama-
larında görülüyor. Bunu nasıl karşılıyorsunuz?
- Toplumun her kesimiyle çok sağlõklõ ve güvene
dayalõ bir ilişki kuruyorum. Sadece CHP’liler değil,
bana toplumun her kesiminden oy verecek insanlar
var. Bunlar geçmişte sandõğa gitmemiş ya da
CHP’ye oy vermemiş olabilirler. Ama bu seçimlerde
bana oy vereceklerine inanõyorum. Çünkü İstan-
bul’da “Yiyor ama iş de yapıyor” anlayõşõnõ yõk-
mak zorundayõz. Bu kültür İstanbul’da yõkõlacak.
- Adalet Bakanı Şahin, AKP’li olmayan belediye-
nin Ankara’da işlerinin görülmediğini söylemişti.
Bu bir anlamda seçmene şantaj yapmak değil mi?
- Bu sözler halka açõkça şantajdõr. Bunu söyleyen
bir Adalet Bakanõ’nõn o koltukta oturmamasõ lazõm-
dõr. Çünkü artõk o adaletten uzaklaşmõş demektir. O
bakan devletin bütçesini kendi özel bütçesi olarak
algõlõyor. Bu anlayõş Türkiye’nin demokratikleşme
sürecinin önündeki en ciddi engellerden birisidir. O
engeli de Adalet Bakanõ koyuyor. Bunu yõkacağõz.
O Adalet Bakanõ hiç meraklanmasõn. İstanbul’un pa-
rasõ var. İstanbul’un bütçesi 10 milyar dolar. İstan-
bul’un sadece dürüst ve yürekli belediye başkanõ
yok. Ben asla Ankara’ya gidip “Bana para verin”
demeyeceğim. Ama Ankara isterse onlara para yar-
dõmõ yaparõm. Bu konuda da kararlõyõm. Çünkü ben
hesap adamõyõm. Paranõn nasõl toplanõp harcandõğõnõ
çok iyi bilirim. Parayõ savurganca kullanmadõğõnõz
sürece o parayla İstanbul’u gül gibi geçindirirsiniz.
Açlõğõ tarihe gömersiniz. Onlarõn 15 yõlda yapama-
dõklarõnõ biz beş yõlda yapacağõz. İstanbullu da bunu
görecek. O zaman da İstanbul’da dünya, anlayõş, ya-
põ değişecek. Arkasõndan da Türkiye değişecek. Ar-
tõk dürüst yönetimin ne olduğunu, dürüst insanlarõn
nasõl çalõştõklarõnõ ve ürettiklerini, sorunlarõ toplumla
nasõl paylaştõklarõnõ görecekler. Tüm yerel aktörler-
le, üniversitelerle, sivil toplum kuruluşlarõyla, oda-
larla işbirliği yapacağõz. Ortak sorunlara ortak çö-
zümler üreteceğiz. Sultanlõğa ve imparatorluğa son
vereceğiz.
P
O
R
T
R
E
KEMAL KILIÇDAROĞLU
Tunceli, 1948 doğumlu. Yükseköğrenimini Ankara İktisadi ve
Ticari İlimler Akademisi’nde (şimdiki adõyla Gazi Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi) yaptõ. Üniversite yõllarõnda
sosyal demokrat eğilimli Toplumsal ve Kültürel Eylemler
Derneği’nde ve başka sosyal demokrat derneklerde etkin olarak
çalõştõ. Üniversiteden sonra hesap uzmanlõğõ sõnavõnõ kazandõ ve
İstanbul’a geldi. 12 yõl süreyle İstanbul’da hesap uzmanlõğõ yaptõ.
Bir yõl süreyle Fransa’da mesleki çalõşmalarda bulundu. Yurda
dönüşte Gelirler Genel Müdürlüğü Daire Başkanõ olarak
Ankara’da görev yaptõ. 1991’de Bağ-Kur Genel Müdürlüğü’ne
atandõ. Bunun ardõndan SSK Genel Müdürü oldu. Bir süre sonra
görevden alõnõnca yargõ kararõyla bu görevine geri döndü.
1994’te Ekonomik Trend dergisi tarafõndan Yõlõn Bürokratõ
seçildi. Ocak 1999’da kendi isteğiyle emekliye ayrõldõ. 3 Kasõm
2002 seçimlerinde CHP’den İstanbul milletvekili, 22 Temmuz
2007 seçimlerinde yine İstanbul milletvekili seçildi. Aynõ
zamanda CHP Grup Başkanvekilliği yapõyor. AKP’yle ilgili
yolsuzluk dosyalarõnõ açõklamasõyla ünlendi. 29 Mart yerel
seçimlerinde CHP İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayõ.
SÖYLEŞİ
LEYLA TAVŞANOĞLU
- Başbakan’ın kendi özel istihbarat örgütünü
kurduğu savı ortaya atıldı. Bunun doğruluk de-
recesi ne olabilir?
- Bundan birkaç yõl önce o konuyu Sayõn Bay-
kal dillendirmiş, “AKP kendi derin devletini
kuruyor” demişti. Başbakan’a, bakanlara zaman
zaman bu tür bilgilerin servis edildiğini gösteren
emareler var. Nitekim Ulaştõrma Bakanõ TBMM
çatõsõ altõnda açõk açõk cep telefonlarõnõn dinlene-
bileceğini söyledi. Bu tamamõyla bir acizliğin
ifadesidir. Başbakan da telefonlarõn dinlendiğini
kabul ediyor. Bu dinlemeyi kim, nasõl yaptõ? Bu
konuşmayõ kim servis etti? Bürokrasi hükümetin
emrinde olduğuna göre istenirse bunlar ortaya çõ-
karõlõr. Ama bilinçli olarak bulunmuyor.
- Yani Türkiye’de bir diktatoryaya doğru mu
gidiyoruz?
- Evet. Sivil bir diktatoryaya doğru süratli bir
şekilde gidiyoruz. Eleştiriye tahammül edeme-
yen, yeri geldiği zaman yasaklar uygulayan, yeri
geldiğinde devletin gücünü kullanarak baskõ un-
suru olmaya devam eden bir hükümetle karşõ
karşõyayõz. Örneğin bugün herhangi bir işadamõ
çõkõp hiçbir eleştiriyi dile getirmeye cesaret ede-
miyor. Çünkü bunu yaparsa ertesi gün kapõsõnõn
önünde vergi denetim elemanõnõ buluyor.
- Bir anlamda hükümetle devlet bugün artık
tek bir yapı haline mi geldi?
- Evet. Türkiye AKP devleti oldu. Valiler ken-
dilerini AKP’nin valisi olarak görmeye başladõ-
lar. Bu anlayõş bizi süratle tek partiye götürüyor.
- Umreye gittiniz mi?
- Gittim. O zaman Ali Coşkun TOBB Başka-
nõ’ydõ. Suudi Arabistan’da dört kentte toplantõlar
yapõlacaktõ. Ben de Maliye Bakanlõğõ’ndan gö-
revli olarak gittim. Hep birlikte o dört kentte top-
lantõlara katõlõrken umreyi de yaptõk. Bunun ya-
põlmasõnda ne suçlanacak ne de övünülecek bir
taraf var. Bu sadece insanlarõn iç dünyalarõyla il-
gili bir olay.
‘Erdoğan kendi istihbarat örgütünü kurdu’
İstanbul’un arazi rantõnõ
Başbakan Erdoğan ve
Büyükşehir Belediye Başkanõ
Kadir Topbaş yönetiyor.
AKP kentin varoşlarõnõ kendi
oy deposu olarak görmek
istiyor. Onlarõn hep yoksul
kalmalarõnõ amaçlõyor.