22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr SAYFA CUMHURİYET 22 MART 2009 PAZAR 12 PAZAR KONUĞU CMYB C M Y B CHP’ninİstanbulBüyükşehirBelediyebaşkanadayõKemalKõlõçdaroğlu’ndanAKP hükümetineserteleştiriler: Hõzla sivil diktatoryaya gidiyoruz CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayõ Kemal Kılıçdaroğlu AKP hükümeti ve Başbakan’a çok ağõr sözlerle eleştiriler getirdi. Kõ- lõçdaroğlu Türkiye’nin “AKP devleti” haline ge- tirildiğini, sivil diktatoryaya doğru hõzla yol alõn- dõğõnõ vurguladõ. İstanbul’un fiilen Ankara’dan Başbakan Erdoğan tarafõndan yönetildiğine işaret eden Kõlõçdaroğlu, kent rantõnõ AKP ve yandaşla- rõnõn yediğini söyledi. Kõlõçdaroğlu, İstanbul’la il- gili olarak da “AKP, bu adam seçilir de 15 yılda bizim yapamadığımızı 5 yılda yaparsa ne yapa- rız, diye çok korkuyor” dedi. - Siz kendi isteğinizle mi İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı oldunuz? K.K.- Ben hiçbir göreve kendi isteğimle gelme- dim. Bütün görevler bana tebliğ edildi. Ben de ka- bul ettim. Büyükşehir Belediye başkanlõğõ da bu çerçevede oldu. Ama bana adaylõk teklif edilme- den 45 gün önce CHP İstanbul İl Başkanõ’yla (Gürsel Tekin) konuştum. Bana kamuoyu yokla- malarõnõ yaptõklarõnõ, benim adõmõn çok öne çõktõ- ğõnõ ve partide genel kabul gördüğünü söyledi. Birlikte yola çõkmamõzõn parti için de çok yararlõ olacağõnõ ifade etti. Ben o zaman “Olur” demiştim. Ama bunu hiç- bir zaman Sayõn Genel Başkan benim adõmõ açõk- layana kadar kamuoyuna deklare etmedim. - 29 Mart sonuçta bir yerel seçim. Neden 22 Mart’ta (bugün) Çağlayan’da yapılacak İstanbul mitinginde konuşmacı siz değil de Deniz Baykal olacak? - Normalde bu bir yerel seçim. Ama Sayõn Baş- bakan bu yerel seçimi genel seçim havasõna soktu. Çünkü Sayõn Başbakan, “AKP’de benden başka lider yok. Tek karizmatik lider benim. Ben ne söylersem o olur” diyor. Yani “Kral, sultan, pa- dişah benim” söylemi içinde. Eğer İstanbul mi- tinginde o konuşacaksa benim genel başkanõm da kürsüye çõkmalõ. Dolayõsõyla o işi bu havaya soku- yorsa biz de “Hodri meydan” diyoruz. Normalde olmasõ gereken şu: Bu bir yerel seçimdir. Bu seçi- min adaylarõ bir araya gelirler. Televizyonlarda tartõşõrlar. Projelerini, düşüncelerini anlatõrlar. Kentliden oy isterler. Ama Sayõn Kadir Top- baş’õn böyle bir şey yapmaya hiç niyeti yok. Çün- kü Sayõn Kadir Topbaş İstanbul Büyükşehir Bele- diye Başkanõ değil.. belediye başkanlõğõnõ fiilen yapan, yürüten kişi Ankara’daki Başbakan. - Yani Kadir Topbaş sadece Saray Muhallebi- cileri’nin sahibi mi? - Ne yazõk ki evet. Sayõn Kadir Topbaş İstan- bul’la ilgili köklü kararlarõn hiçbirisini almõş de- ğildir. Topbaş korkuyor - Bu kararların hepsini Tayyip Erdoğan mı alıyor? - Evet. Görünen tablo bu. Bu tablo ortada olma- saydõ Sayõn Başbakan, Anadolu’nun hangi kentine giderse gitsin hepsinde İstanbul’a yollama yap- mazdõ. Hangi gerekçeyle İstanbul’a yollama yapõ- yor? Çünkü Sayõn Erdoğan İstanbul’u kaybetme korkusu içinde. Kadir Topbaş’a dolaylõ da olsa destek veriyor. Nitekim İstanbul’un sokaklarõna bakõn. Her yerde Kadir Topbaş’õn değil Tayyip Erdoğan’õn posterleri var. Başbakan mõ İstanbul Büyükşehir belediye başkan adayõ? Sayõn Kadir Topbaş televizyonlarda tartõşmaya çõkmaya çeki- niyor. O zaman gerçekten aday Başbakan’sa ben onunla televizyonlara çõkõp İstanbul’u, İstanbul’un geleceğini, kent kültürünü tartõşmaya hazõrõm. - Başlangıçta sizi küçük görmeye çalıştılar. İs- tanbul’da bir yerden bir yere giderken yolunu bulamaz, Kâğıthane’de kaybolur, dediler. Siz bu sözleri nasıl karşıladınız? - Mizah olarak karşõladõm. Mizah olarak da ya- nõtõnõ verdim. “Ben İstanbul’a yolumu bulmaya gelmedim. Yolunu bulanlardan hesap sormaya geldim” dedim. Yani İstanbul’un rantõndan yolu- nu bulanlardan, AKP hortumcularõndan hesap so- racağõm. - Bir ara pek çok yolsuzluk dosyası açıkladınız. Ama şimdi hızınız biraz kesildi. Neden? - Hayõr. Hõzõm kesilmedi. Daha geçen gün asfalt yolsuzluğunu açõkladõm. Ama önce projelerimizi anlatõyoruz. Ben beş yõl içinde İstanbul’u dünya markasõ haline getirmeye kararlõyõm. AKP’nin korkusu şu: Bizim vaat ettiklerimizi bu adam gelir de beş yõlda yaparsa milletin yüzüne nasõl bakaca- ğõz? Telaşlarõ bundan kaynaklanõyor. Bakõn, 15 yõldõr İstanbul’u yönetiyorlar. İstanbul’a ne yaptõ- lar? Bazõ çevreler, “Kadir Topbaş iş yapıyor” diyor. Ne iş yaptõ? İstanbul’un hangi sorununu çözdü? Birbirlerine rant, çõkar sağlama dõşõnda ne yaptõlar? Kadir Topbaş önüme çõksõn. Kimlere ne kadar rant sağladõğõnõ ben açõklayacağõm. Dosya- larõ, belgelerini önüne koyacağõm. Zaten benimle televizyonlara çõkmamasõnõn temel nedeni bu. Korkuyor. - İstanbul’da pek çok taksi şoföründen yakın- ma dinledim. Büyükşehir Belediyesi’nin İstan- bul’un asfaltlarını yıprattıkları gerekçesiyle 25 bin taksi başına makbuz karşılığı olmadan yüz- lerce lira para toplandığını anlattılar. Bu konuda bilginiz var mı? - Bu harç adõ altõnda tam anlamõyla haraç topla- madõr. Biz taksi şoförleriyle bir araya geldik. İki temel sorunlarõ var. Bir bu haraç olayõ, bir de kor- san taksiye verilen izinler. Biz bu ikisini de orta- dan kaldõracağõz. Her şeyin korsanõnõn olduğu gibi taksinin de korsanõ yasak olacak. Korkunç bir rant çetesi - İstanbul’da inanılmaz bir arazi rantı çarkı iş- liyor. Son olarak Sulukule’de kentsel dönüşüm projesi adı altında Topbaş, Başbakan, bütün AKP kodamanlarının ucuza yer kapattıkları ve birden rantları arttırdıkları ortaya çıktı. Bunu nasıl karşıladınız? - İstanbul’da korkunç bir rant çetesi var. İstan- bul’un taşõ toprağõ altõn, derler. Buna ben inanmõ- yorum. İstanbul’un taşõ toprağõ ve çöpü altõndan daha değerli. İstanbul’da bu kadar çok rant varsa bu rantõn gözleri kamaştõracağõ açõk. AKP bu rantõn üzerine çöreklenmiş durumda. 15 yõldõr bu rantõ yiyor. İmar planlarõ bunun için değişiyor. Yollar bunun için değiştiriliyor. Sütlüce Mezarlõ- ğõ bunun için yok edilip üzerine AKP il binasõ yapõlõyor. Bundan Başbakan’õn bilgisi yok mu? Bir büyükşehir belediye başkanõ, “Ne kadar ye- şil alan ticari alana dönüştürüldü” sorusuna cevap verebilir mi? Veremez. Topbaş diyor ki: “Vatandaş isterse bilgi edinme yasasına göre yanıt veririz.” Ben de “Topbaş’ın bilgi edinme yasasına gö- re bilgi vermediğini, vatandaşın bunun üzerine bilgi edinme üst kuruluna şikâyet ettiğini, bilgi edinme üst kurulu da oybirliğiyle bu bilgiyi verdirme kararı almasına rağmen bu bilgiyi vermediğini ispat edersem Kadir Topbaş istifa edecek mi?” dedim. Benim elimde belgeler var. Bilgi edinme yasasõna göre bilgi vermiyorlar. Üs- telik de yerlerinde oturmaya devam ediyorlar. İs- tanbullunun sorgulama hakkõ elinden alõnõyor. - İstanbul’da arazi rantı işini kimler yöneti- yor? - Sayõn Başbakan ve Kadir Topbaş. Eyüp’teki olayõ hatõrlõyorsunuz. Orayõ önce yeşil alan ilan ettiler. Bu yeşil alanõ Kadir Topbaş’õn dünürü de dahil olmak üzere birileri ucuza kapattõ. Oranõn imar durumu değiştirildi. Orasõ yeşil alan olmak- tan çõkõnca dünyanõn rantõ oluştu. Biz bunu açõk- layõnca o arsayõ Futbol Federasyonu’na bağõşla- mak zorunda kaldõlar. Bu durumda Kadir Topbaş o koltuğunda oturabilir mi? Oturamaz. Oturursa bana göre İstanbullulara ihanet ediyor. İstanbullu İstanbulluysa 29 Mart’ta onun dersini vermek zo- rundadõr. - Bir de İspark meselesi var. - Orasõ çok tartõşmalõ bir alan. İstanbul’un oto- parklarõndan gelir elde ediyorlar. Bunun kontrolü mümkün değil. Topladõklarõ paralarõn nereye gitti- ğini benim öğrenme hakkõm var. - İspark gelirlerinin Emine Erdoğan’a cep harçlığı olarak ödendiği haberleri var. Siz bu ko- nuda bir bilgi sahibi misiniz? - O konuda duyumum var ama belgem yok. - Geçenlerde bir mitingde, “Bunlara öyle bir tokat atacağız ki bunun sesini Washington’daki ağababaları duyacak” dediniz. Bundan neyi kas- tettiniz? - Recep Tayyip Erdoğan başbakan olmak için ilk icazeti ABD’den aldõ. Oraya gitti. Türkiye’ye dönüşünde seçimlere girdi. Demokratik açõdan öy- le bir tokat atmalõyõz ki ABD Türk halkõnõn Recep Tayyip Erdoğan ve anlayõşõna karşõ çõktõğõnõ gör- sün. İşsizlik, yoksulluk, 12.5 milyonluk kentte ak- şam yatağa aç yatan milyonlarca insan var. AKP yoksulluğu sömürüyor. AKP kentin varoşlarõnõ yoksullaştõrarak oralarõ oy deposu olarak elinde tutmak istiyor. O insanlarõn özgürleşmesi ve kent- lileşmesini istemiyor. Amacõ o insanlarõ kendi alanlarõna hapsetmek. Biz o insanlara gideceğiz, yoksulluklarõnõ ortadan kaldõracak, insan gibi ya- şamalarõnõ sağlayacağõz. - Bu yerel seçimler başta Başbakan tarafından olmak üzere genel seçim havasına dönüştürüldü. Ama muhalefet de bunun peşine takıldı. Neden? - Bir kere başbakan bunu bilinçli olarak yaptõ. Muhalefet ise bunu yapmadõğõ zaman Başbakan, ekibi, yandaş medyanõn “Muhalefet çalışmıyor” suçlamalarõyla karşõ karşõya kalacaktõ. - Deniz Feneri davasıyla ilgili her türlü yayına yasak getirilirken Ergenekon davasıyla ilgili hiç- bir yasak tanımazlık ve hâlâ belgelerin yandaş medyaya servis edilmesini nasıl karşılıyorsunuz? - Hükümet kendi yandaş medyasõna kol kanat geriyor. Yargõnõn bağõmsõz olmamasõ nedeniyle de savcõlar cesaret edip bu olayõn üzerine gidemiyor- lar. Normalde savcõlarõn müdahale etmesini gerek- tiren pek çok olay var. Davalar açõlmasõ lazõm. Ama savcõlar bunlarõ görmezden geliyorlar. Çün- kü onlar da Adalet Bakanlõğõ’nõn hõşmõna uğra- mak istemiyorlar. Türkiye’de yargõnõn bağõmsõz olmadõğõnõ ben söylemiyorum. Bunu yargõnõn kendisi söylüyor. Bu konu AB İlerleme Raporlarõ’nda var. Yargõnõn bağõmsõz olmadõğõ bir ülkede bu tür olaylarõ yön- lendiren hükümet olur. Nitekim Ergenekon’la ilgi- li ilk bilgiler her defasõnda Başbakan’dan geliyor. Demek ki daha olay savcõlõk aşamasõndayken Başbakan’a bilgi veriliyor. AKP’den kurtulmak isteyen seçmen mutlaka sandõğa gitmeli - Toplumun geniş bir kesimin- de CHP’den değil, Baykal ve ya- kın çevresinden yakınmalar var. Pek çok kişiden bu seçimde “Baykal olmasaydı Kılıçdaroğ- lu’na oy verirdim” sözlerini duy- dum. Siz bu yakınmalara ne di- yeceksiniz? - Bunu çok sağlõklõ bir görüş olarak değerlendirmiyorum. Biz yerel seçimlere gidiyoruz. Bu gö- rüşteki arkadaşlardan isteğim, ko- şa koşa gidip AKP’ye oy verme- leridir. Yolsuzluktan, kötü yöne- timden, yoksulluğu kendi oy de- posu olarak gören zihniyetten bõkmadõlarsa gitsinler oylarõnõ versinler ve bu süreç devam etsin. Ama birisi de gelmiş diyor ki: Ben bu kente belediye başkanõ ol- mak, kenti çağdaş normlara göre yönetmek, açlõğõ sefaleti yok et- mek, kent kültürünü geliştirmek istiyorum. Ona bir güvensinler, oy versinler. O zaman görelim bunlar oluyor mu olmuyor mu? Sizin naklettiğiniz sözleri söyle- yenler daha çok entelektüel biri- kimi yüksek, sandõğa gitmekte te- reddütlü davranan kişiler. Bana göre doğruyu yapmõyorlar. Biz sandõklara gidip oyumuzu kullan- malõyõz. AKP’nin İstanbul’a ver- diği zararõ hâlâ görmediler mi? Sandõğa gitmek istemeyen arka- daşlara sesleniyorum. Kent kültü- rü mü kaldõ? İstanbul’da artõk meydan mõ var? Taksim meydan mõ? Eminönü’nde, Üsküdar’da nerde meydan? Kent kültürü ol- mayan kenti yönetemez. Sonuçta da bu tablo ortaya çõkar. Siyasal anlayõşõ kent kültürüyle bağdaş- mayan, iç dünyasõnõ toplumla paylaşmayan bir kültür oluşturul- du. Bizim bu kültürü yõkmamõz lazõm. Tasada ve kõvançta bera- ber olan bir toplum yaratmalõyõz. Biz toplumu bõçakla kesilmiş gibi ikiye ayõrdõk. O nedenle de mi- ting alanlarõnda, “İstanbul’u bir ağaç gibi tek ve hür ama bir or- man gibi kardeşçe yaşayan bir kent” haline getirmek istiyoruz. Kentin varoşlarõnda yaşayan- larla kentin merkezinde yaşayan- larõn dünyalarõ, beklentileri, amaçlarõ, dünya görüşleri farklõ. - Peki, bu fark nasıl yaratıldı? - AKP zihniyeti yarattõ. Kentin varoşlarõnõ kendi oy deposu ola- rak görmek istiyor. Onlarõn hep yoksul kalmalarõnõ amaçlõyor. “Ben onlara yeri geldiğinde bir ekmek vereyim. Ama burada milyarları götüreyim” diyorlar. Bizim bu anlayõşõ yõkmamõz gerek. O nedenle sandõğa gitme- yenlerden özel isteğim şu: Bu se- çimlerde mutlaka sandõğa gitsin- ler. Şöyle bir örnek vereyim: Sul- tanbeyli’de sandõğa gitme oranõ yüzde 90. Kadõköy’de, Suadi- ye’de yüzde 55 - 60’ta. Ancak sandõğa giden insanõn kent yöne- timinden şikâyet etme hakkõ var- dõr. Gitmeyenin şikâyet hakkõ yoktur. AKP seçmene şantaj yapõyor - Sizin son aylarda İstanbul’da CHP’nin aldığı oyun çok üstünde oy aldığınız kamuoyu yoklama- larında görülüyor. Bunu nasıl karşılıyorsunuz? - Toplumun her kesimiyle çok sağlõklõ ve güvene dayalõ bir ilişki kuruyorum. Sadece CHP’liler değil, bana toplumun her kesiminden oy verecek insanlar var. Bunlar geçmişte sandõğa gitmemiş ya da CHP’ye oy vermemiş olabilirler. Ama bu seçimlerde bana oy vereceklerine inanõyorum. Çünkü İstan- bul’da “Yiyor ama iş de yapıyor” anlayõşõnõ yõk- mak zorundayõz. Bu kültür İstanbul’da yõkõlacak. - Adalet Bakanı Şahin, AKP’li olmayan belediye- nin Ankara’da işlerinin görülmediğini söylemişti. Bu bir anlamda seçmene şantaj yapmak değil mi? - Bu sözler halka açõkça şantajdõr. Bunu söyleyen bir Adalet Bakanõ’nõn o koltukta oturmamasõ lazõm- dõr. Çünkü artõk o adaletten uzaklaşmõş demektir. O bakan devletin bütçesini kendi özel bütçesi olarak algõlõyor. Bu anlayõş Türkiye’nin demokratikleşme sürecinin önündeki en ciddi engellerden birisidir. O engeli de Adalet Bakanõ koyuyor. Bunu yõkacağõz. O Adalet Bakanõ hiç meraklanmasõn. İstanbul’un pa- rasõ var. İstanbul’un bütçesi 10 milyar dolar. İstan- bul’un sadece dürüst ve yürekli belediye başkanõ yok. Ben asla Ankara’ya gidip “Bana para verin” demeyeceğim. Ama Ankara isterse onlara para yar- dõmõ yaparõm. Bu konuda da kararlõyõm. Çünkü ben hesap adamõyõm. Paranõn nasõl toplanõp harcandõğõnõ çok iyi bilirim. Parayõ savurganca kullanmadõğõnõz sürece o parayla İstanbul’u gül gibi geçindirirsiniz. Açlõğõ tarihe gömersiniz. Onlarõn 15 yõlda yapama- dõklarõnõ biz beş yõlda yapacağõz. İstanbullu da bunu görecek. O zaman da İstanbul’da dünya, anlayõş, ya- põ değişecek. Arkasõndan da Türkiye değişecek. Ar- tõk dürüst yönetimin ne olduğunu, dürüst insanlarõn nasõl çalõştõklarõnõ ve ürettiklerini, sorunlarõ toplumla nasõl paylaştõklarõnõ görecekler. Tüm yerel aktörler- le, üniversitelerle, sivil toplum kuruluşlarõyla, oda- larla işbirliği yapacağõz. Ortak sorunlara ortak çö- zümler üreteceğiz. Sultanlõğa ve imparatorluğa son vereceğiz. P O R T R E KEMAL KILIÇDAROĞLU Tunceli, 1948 doğumlu. Yükseköğrenimini Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde (şimdiki adõyla Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi) yaptõ. Üniversite yõllarõnda sosyal demokrat eğilimli Toplumsal ve Kültürel Eylemler Derneği’nde ve başka sosyal demokrat derneklerde etkin olarak çalõştõ. Üniversiteden sonra hesap uzmanlõğõ sõnavõnõ kazandõ ve İstanbul’a geldi. 12 yõl süreyle İstanbul’da hesap uzmanlõğõ yaptõ. Bir yõl süreyle Fransa’da mesleki çalõşmalarda bulundu. Yurda dönüşte Gelirler Genel Müdürlüğü Daire Başkanõ olarak Ankara’da görev yaptõ. 1991’de Bağ-Kur Genel Müdürlüğü’ne atandõ. Bunun ardõndan SSK Genel Müdürü oldu. Bir süre sonra görevden alõnõnca yargõ kararõyla bu görevine geri döndü. 1994’te Ekonomik Trend dergisi tarafõndan Yõlõn Bürokratõ seçildi. Ocak 1999’da kendi isteğiyle emekliye ayrõldõ. 3 Kasõm 2002 seçimlerinde CHP’den İstanbul milletvekili, 22 Temmuz 2007 seçimlerinde yine İstanbul milletvekili seçildi. Aynõ zamanda CHP Grup Başkanvekilliği yapõyor. AKP’yle ilgili yolsuzluk dosyalarõnõ açõklamasõyla ünlendi. 29 Mart yerel seçimlerinde CHP İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayõ. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU - Başbakan’ın kendi özel istihbarat örgütünü kurduğu savı ortaya atıldı. Bunun doğruluk de- recesi ne olabilir? - Bundan birkaç yõl önce o konuyu Sayõn Bay- kal dillendirmiş, “AKP kendi derin devletini kuruyor” demişti. Başbakan’a, bakanlara zaman zaman bu tür bilgilerin servis edildiğini gösteren emareler var. Nitekim Ulaştõrma Bakanõ TBMM çatõsõ altõnda açõk açõk cep telefonlarõnõn dinlene- bileceğini söyledi. Bu tamamõyla bir acizliğin ifadesidir. Başbakan da telefonlarõn dinlendiğini kabul ediyor. Bu dinlemeyi kim, nasõl yaptõ? Bu konuşmayõ kim servis etti? Bürokrasi hükümetin emrinde olduğuna göre istenirse bunlar ortaya çõ- karõlõr. Ama bilinçli olarak bulunmuyor. - Yani Türkiye’de bir diktatoryaya doğru mu gidiyoruz? - Evet. Sivil bir diktatoryaya doğru süratli bir şekilde gidiyoruz. Eleştiriye tahammül edeme- yen, yeri geldiği zaman yasaklar uygulayan, yeri geldiğinde devletin gücünü kullanarak baskõ un- suru olmaya devam eden bir hükümetle karşõ karşõyayõz. Örneğin bugün herhangi bir işadamõ çõkõp hiçbir eleştiriyi dile getirmeye cesaret ede- miyor. Çünkü bunu yaparsa ertesi gün kapõsõnõn önünde vergi denetim elemanõnõ buluyor. - Bir anlamda hükümetle devlet bugün artık tek bir yapı haline mi geldi? - Evet. Türkiye AKP devleti oldu. Valiler ken- dilerini AKP’nin valisi olarak görmeye başladõ- lar. Bu anlayõş bizi süratle tek partiye götürüyor. - Umreye gittiniz mi? - Gittim. O zaman Ali Coşkun TOBB Başka- nõ’ydõ. Suudi Arabistan’da dört kentte toplantõlar yapõlacaktõ. Ben de Maliye Bakanlõğõ’ndan gö- revli olarak gittim. Hep birlikte o dört kentte top- lantõlara katõlõrken umreyi de yaptõk. Bunun ya- põlmasõnda ne suçlanacak ne de övünülecek bir taraf var. Bu sadece insanlarõn iç dünyalarõyla il- gili bir olay. ‘Erdoğan kendi istihbarat örgütünü kurdu’ İstanbul’un arazi rantõnõ Başbakan Erdoğan ve Büyükşehir Belediye Başkanõ Kadir Topbaş yönetiyor. AKP kentin varoşlarõnõ kendi oy deposu olarak görmek istiyor. Onlarõn hep yoksul kalmalarõnõ amaçlõyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle