25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Yasanın soruşturmanın gizli kalmasını, açıkla- namayacağını elbette biliyor. Tam bir yıldır davayla ilgili kişileri mahkeme ka- rarından önce karalamak amacıyla “gizli kalması gereken bilgilerin” sızdırıldığını, açıklandığını gö- rüyor. Tam bir yıldır “bilgileri kimin yansıttığını ince- lettiğini” söylüyor. Tam bir yıldır İstanbul’da 900’den fazla soruş- turma açıldığını bildiriyor. Tam bir yıldır, 900’den fazla soruşturmanın hiç değilse birinin sonuçlandığını, gizli kalması gere- ken bilgilerin, belgelerin nasıl ve kim tarafından “sız- dırıldığının” saptandığını -ne hikmetse- bir türlü açıklayamıyor. Suçunun ne olduğunu bilmeyen insanlar ce- zaevlerinde yatıyor. Polis devletinin bütün kuralları işliyor. Telekulak korkusu her yanı sarmış. Hâkimler bi- le telefonlarının dinlendiğinden yakınıyor. Kimile- ri dinlemeyi önlediği söylenen araçlar kullanıyor. AKP’nin din kardeşi Saadet Partisi RTE’nin mas- kesini indirecek açıklamalar yapıyor. Parti sözcüleri otobüs bekleyen dar gelirli tür- banlının önünden pahalı, lüks bir cipe binmiş zen- gin giyimli türbanlının geçtiğini söylüyorlar ve so- ruyorlar: “Bu nasıl Müslümanlık!” Başbakan beyefendiye göre türbanlıların lüks cip vs. sağladıkları refahın kanıtları. Üslubu sadece muhaliflerine ağır saldırılar içer- miyor. Kredi kartı mağduruna “al borcu git, nereye gi- dersen git” diye sesleniyor. Devletin, hükümetin bireyleri her koşulda ola- bildiğince korumasını emreden temel kuralı, sos- yal devlet anlayışını bırakalım bir yana; kredi kar- tı mağdurlarını insanlıktan nasibini almayan bir ta- vırla tersliyor. Bir avukat, üstelik bir TV’de, “İntihar edersem kredi borçlarımı ailemden isterler mi?” diye baş- vuranlar olduğunu açıklıyor. Bütün bunlar seçim rüşvetlerini sürekli sosyal devlet anlayışına bağlayan AKP iktidarının yüz ka- rası olaylarına örnek değil mi? Bu arada Batı basını RTE iktidarının gerçek yü- zünü anlatan, yorumlayan yazılar, haberler ya- yımlamaya devam ediyor. RTE’nin bir kulağından girip diğerinden çıkan eleştiriler. Örneğin İngiltere’de yayımlanan Financial Times, RTE’nin “seçmen oyunu satın alma arayışında” ol- duğunu yazıyor. Seçim sonuçları için şu dikkat çe- kici yorumu yapıyor: “...Seçimlerle ilgili olarak yanıtlanması gereken asıl soru, AKP’nin ne kadar oy alacağı değil, RTE’nin yeni yetkiyle neler yapmayı planladığıdır...” Mehmet Ali Erbil, şen şakrak programların bir numaralı yapımcısı. Geçenlerde başından geçen bir olayı aktararak o bile isyanları oynadı. Bu iktidarın nalıncı kese- ri gibi devlet olanaklarını kendine yonttuğunu ör- nekleriyle anlattı. Devlet büyüklerinin (hükümet üyelerinin) za- manında gelmedikleri için uçakların dakikalarca geç kalktığına çok kez tanık olduk. Erbil, hızlı feribotun AKP seçim otobüsünü beklediği için 20 dakika geç kalktığını, feribotta AKP yalakası TV’lerin yayınlandığını anlatırken, “Hani çoğulcu demokrasiydi? Hani insan hakla- rıydı? Kendilerine gelince yontuyorlar” diyor. Bu gidiş tek partiye gidiştir, diyor. Tam bu sırada kamera Erbil’in gerçekçi vurgu- lamalarını dinleyenlere döndü. Kadınlı erkekli izleyiciler... istisnasız hemen hepsi... Mehmet Ali Erbil sanki komik bir öykü an- latmış gibi... gülüyorlardı! Sunucu Erbil bu manzaraya baktı, baktı ve du- daklarından: “...Yaa! Siz böyle koyun gibi olursanız...” dedi. İstanbul Y 8 Edirne Y 8 Kocaeli Y 9 Çanakkale Y 10 İzmir Y 13 Manisa Y 12 Aydın Y 13 Denizli Y 11 Zonguldak Y 7 Sinop Y 10 Samsun Y 13 Trabzon B 14 Giresun B 13 Ankara K 4 Eskişehir K 5 Konya Y 10 Sıvas K 8 Antalya Y 18 Adana Y 15 Mersin Y 18 Diyarbakır Y 13 Şanlıurfa B 11 Mardin B 13 Siirt B 13 Hakkâri B 3 Van B 4 Kars K 1 Oslo B 5 Helsinki B 2 Stockholm PB 3 Londra B 15 Amsterdam PB 11 Brüksel B 11 Paris B 14 Bonn PB 9 Münih PB 8 Berlin PB 9 Budapeşte B 8 Madrid B 23 Viyana Y 8 Belgrad Y 8 Sofya Y 6 Roma Y 15 Atina B 14 Zürih Y 12 Moskova Y 5 Aşkabat PB 17 Astana K 1 Taşkent PB 14 Bakû PB 11 Bişkek Y 6 Tiflis Y 5 Kahire B 22 Şam PB 19 Ülke geneli çok bu- lutlu, Marmara, Ege, Akdeniz, İç Anadolu, Batı ve Orta Karade- niz, Doğu Karade- niz’in iç kesimleri, Do- ğu Anadolu’nun ku- zey ve batısı, Güney- doğu Anadolu’nun batısı, Diyarbakır, Bat- man ve çevreleri kar- la karışık yağmur ve kar şeklinde olacak. SAYFA CUMHURİYET 19 MART 2009 PERŞEMBE 18 HABERLERİN DEVAMI 1. KOŞU: F: Grant Gift (9), P: Jolie Fille (10), PP: Bar- baros Ege (1), S: Doctors Dancer (7). 2. KOŞU: F: Victorys Dream (11), P: My Sultans (1), PP: Poisen (5), S: Mechanic Girl (2). 3. KOŞU: F: Sisifos (1), P: Minnie Parfait (7), PP: Cliff (5), S: Leyt (3). 4. KOŞU: F: Ayberk (19), P: Şenbahar (16), PP: Mir- kan (14), S: Gülözkan (4). 5. KOŞU: F: Jaw To Jaw (3), P: Hi Canõm (2), PP: Ti- erra (12), S: Wonder Boy (5). 6. KOŞU: F: Hayatõm (2), P: Tümöz Bey (7), PP: Ön- sel (3), S: Taybars (1). 7. KOŞU: F: Gazi Be- goviç (3), P: Lovely Blaze (7), PP: Kenndrea (9), S: Sedatbey (12). 8. KOŞU: F: Haskara (10), P: Namlõ (11), PP: Beykõr (7), S: Ömürcan (5). ALTILI GANYAN 1 19 3 2 3 10 7 16 7 11 5 14 9 7 3 4 12 5 2 7 11/13 ‘Genel af görüşülüyor’ ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Dõşişleri Bakanõ Ali Babacan, Irak Cumhurbaşkanõ Celal Tala- bani’nin terör örgütü PKK’ye ge- nel af çõkarõlmasõnõn çözüm olaca- ğõ şeklindeki sözleriyle ilgili olarak, “Bizim şu anda mevcut yasaları- mızda zaten çok önemli madde- ler var. Mevcut yasalarımız zaten aslında niyet orada olduktan son- ra kapıların açılmasını sağlayıcı maddeleri de içeriyor” dedi. Filipinler Dõşişleri Bakanõ Al- berto Romulo ile görüşmesinin ardõndan düzenlenen ortak basõn toplantõsõnda Babacan, sorular üze- rine 2007 yõlõ sonlarõndan itibaren terörle mücadelede Türkiye olarak farklõ bir döneme girdiklerine işa- ret ederek, sadece sõnõr ötesi ope- rasyonlarla değil, aynõ zamanda diplomatik alanda da çok farklõ uygulamalarõn başladõğõnõ anõm- sattõ. Babacan, şunlarõ söyledi: “Bizim şu anda mevcut yasa- larımızda zaten çok önemli mad- deler var. Mevcut yasalarımız zaten aslında niyet orada olduk- tan sonra kapıların açılmasını sağlayıcı maddeleri de içeriyor. Bu konular hem Bağdat’ta mer- kezi hükümetle konuştuğumuz konular, hem Irak’ın kuzeyindeki yerel yönetimle artık daha rahat, açık şekilde konuştuğumuz ko- nular. Ama şu gün, şu saat şun- lar yapılacak, şu adımlar atılacak, bu detayların bugün için açıkça konuşulması doğru değil, müm- kün de değil. Terörle mücadele- de 2007 sonundan itibaren Tür- kiye’de yeni bir dönem başla- mıştır. Bu bölücü terör örgütü ar- tık ne bugünün Türkiye’sinde ne bugünün Irak’ında yeri ol- mayan bir örgüttür. Bunun da herkes daha çok farkına varıyor. Buna kalıcı bir çözüm bulabilmek için de bir yandan Türkiye, bir yandan Irak, bir yandan ABD, aynı zamanda bu üçlü mekaniz- ma içinde de çalışmalar yapıyo- ruz. Ama bu bir süreç. Hemen el- de edilecek sonuçlar değil bunlar” Bir soru üzerine Babacan, Cum- hurbaşkanõ Abdullah Gül’ün Irak’a gittiğinde orada mümkün oldu- ğunca çok sayõda grupla, çok sayõ- da grubun temsilcisiyle görüşmeler yapacağõnõ kaydetti. İstanbul Haber Servisi - Suyun Tica- rileştirilmesine Hayõr Platformu’nun dün sona eren atölye çalõşmasõnda İs- tanbul’daki su havzalarõnõn konut, sa- nayi tesisi, ocak işletmeciliği ile kirli tarõm işgali altõnda olduğuna dikkat çe- kilerek havzalarõ koruma dõşõ tutan İS- Kİ Yönetmeliği’nin, bilim ve yasadõşõ olduğu belirtildi. Beyoğlu’ndaki Ma- kina Mühendisleri Odasõ İstanbul Şu- besi’nde dün “Suya erişim-metalaş- ma”, “Tarım, orman ve su”, “Su, canlılar ve doğal sistem”, “Mücade- leler ve deneyimler” gibi konularda atölye çalõşmalarõ düzenlendi. “Suya müdahalelerin ve su transferinin havzalara etkisi” başlõklõ atölye çalõş- masõnda Melen Çayõ örneği ele alõndõ. Makine mühendisi Halim Gürbüz, geçmiş yõllarda Melen’e ilişkin önce “suyu çekeceğiz” denildiği, ardõndan baraj yapõmõ fikrinin ortaya atõldõğõ, sonra da Melen Çayõ’nõn fethedilmesi- nin gündeme geldiğine dikkat çekti. İSKİ yönetmeliği bilim ve yasadışı MİYASE İLKNUR 12 Eylül darbesinden sonra idam edi- len Ramazan Yukarıgöz ile Mehmet Kambur’un ailelerine yazdõğõ mektup- larõn 26 yõl sonra 78’liler Derneği tara- fõndan ailelerine ulaştõrõlmasõyla gözler diğer kayõp mektuplara çevrildi. O dö- nem birçok tutuklu ve hükümlünün mektuplarõna idarece el konuldu. İdam edilmeyen, cezaevlerindeki işkenceler- de yaşamõnõ yitirmeyenler şanslõydõ. Onlarõn gönderdiği mektuplar ailelerine ulaşmasa da kendileri yõllar sonra öz- gürlüklerine ve ailelerine kavuştu. An- cak idam edilenler ve cezaevinde yaşa- mõnõ yitirenlerin mektuplarõ da kendileri gibi yitik kaldõ. Bazõ mektuplar ise 12 Eylül’de arşiv- lerine el konan DİSK ve CHP gibi ku- rumlara iade edilen arşivlerinin kondu- ğu çuvallardan çõktõ. DİSK davasõ so- nuçlanõp yöneticileri beraat edince Sõ- kõyönetim’den arşivlerini geri istediler. Bir kõsmõ sõkõyönetimin loş odalarõnda çürütülen, bir kõsmõ SEKA’ya yollanan arşivin elde kalanõ DİSK’e teslim edil- di. Ancak teslim edilen arşiv çuvallarõ- nõn içinde idarece el konup sahiplerine iletilmeyen mektuplar, sorgu tutanakla- rõ, gayrõmüslimlerin fişlenme cetvelleri ve açlõk grevinde ölenlerin sõkõyönetim komutanlõğõna yazdõklarõ şikâyet dilek- çeleri de yanlõşlõkla gönderildi. Hıdır Aslan’ın mektubu Bu belgeler arasõnda idam edilen Hı- dır Aslan’õn bir arkadaşõna gönderdiği mektup, Reha İsvan’a yurtdõşõndan ge- len İngilizce mektuplar, DİSK Genel Başkanõ Abdullah Baştürk’e yine yurt- dõşõndan gelen destek mektuplar ile ce- zaevindeki koşullarõnõ protesto için baş- ladõğõ açlõk grevinde yaşamõnõ yitiren Mehmet Fatih Öktülmüş’ün 1.No.lu Sõkõyönetim Komutanlõğõ’na gönderdi- ği şikâyet dilekçesi de bulunuyordu. İdam edilen Hõdõr Aslan, arkadaşõna gönderdiği mektup bir şiirle başlõyor. Şii- rin hemen altõnda ise arkadaşõna şöyle sesleniyor: “Değerli dostum, Şiirin tamamõnõ yazamadõm. Başlan- gõç bölümünde bir düzenleme yapmayõ düşündüm. Sonra yazarõm. Bu bölüm ko- nusundaki düşüncelerini almak isterdim. Yolladõğõn şiirin 1. bölümü dõşõnda ba- na henüz ulaşabilen bir şiirin olmadõ dos- tum. Dost selam ve sevgilerimizi iletir özlemle kucaklarõm. Hoşçakalõn. Hõdõr Aslan” Bu mektup arkadaşõna gönderilmeden Hõdõr Aslan idam edildi. Mektuba da ida- rece el kondu. Barõş Derneği Davasõ’ndan gözaltõna alõnan Reha İsvan’a ise sadece Türkçe yazõlan ve sakõncasõz görülen mektup- lar iletiliyordu. Sakõncalõ görülenler arasõnda kõzõ Nurhan’õn gönderdikleri ile yurtdõşõndan İngilizce yazõlan mektup- lardõ. DİSK’in çürütülmüş evraklarõ arasõnda rastladõğõmõz mektuplarõ 1993 yõlõnda Reha İsvan’a elden ilettik. An- cak DİSK’teki çuvvallar arasõnda İngi- lizce mektuplarõn Reha İsvan’a neden ve- rilmediğini ortaya çõkaran bir belge de rastlantõ sonuçu çõktõ. Metris Özel As- keri Cezaevi Müdürü Piyade Yarbay Yüksel Tuncel, 66. Mekanize Tümen Komutanlõğõ‘na gönderdiği resmi yazõ- daİngilizce mektuplara el koyma nede- nini şöyle açõklõyordu: “Cezaevlerinde bulunan Barõş Dava- sõ tutuklularõndan Reha İsvan’a İngilte- re’den gelen ve İngilizce yazõlõ mektup lisan bilen bir eleman mevcut olmadõ- ğõndan ek’te sunulmuştur. Tercüme edi- lip sakõncasõ yoksa adõ geçen tutukluya verilmek üzere iadesini arz ederim.” Tümen Komutanlõğõ’nda da dil bilen eleman olmadõğõndan ya da mektuplar sakõncalõ görüldüğünden Reha İsvan’a iletilmedi. Mektuplarõ iletilmeyen bir di- ğer tutuklu da DİSK Genel Başkanõ Ab- dullah Baştürk’tü. Ona yurtdõşõndan ge- len mektuplar da destek ve dayanõşma duygularõ ifade ettiğinden idarece ve- rilmedi. Baştürk, bu mektuplarõ ancak DİSK’in arşivi iade edildiğinde okuma olanağõ buldu. Genelkurmay arşivlerinde 12 Ey- lül’den kalan evraklar arasõnda başka sa- hibini arayan mektuplarõn olduğu sanõ- lõyor. Arşiv açõlõrsa tutsak mektuplar, eğer hâlâ sağ iseler sahiplerine ulaşabi- lecek. Hâlâ tutuklu mektup var MASLAK’TA YENİ BİR LEZZET Tike markalarõ olan Why-B zurna ilk olarak aynõ mekânda şimdi 0212 276 60 60 telefon numarasõyla kapõnõzda. Babacan, konuyu hem Bağdat, hem de Kürt yerel yönetimiyle konuştuklarõnõ belirtti Dünya Su Konseyi Başkanõ Loic Fauchon, ‘kolay su’ döneminin bittiğini söyledi ‘Sağlõklõ suyu satmalõyõz’ İstanbul Haber Servisi - Dünya Su Konseyi Başkanõ Loic Fauchon, yerel yöneticilerin su tarifelerini gerçek bedellerine göre düzenlemesi çağrõsõnda bulunarak, “Sağlıklı suyun bir bedeli vardır. Bu bedel ödenmelidir. Bunu insanlara anlatmak zorundasınız. Aksi takdirde sağlıklı hizmet sağlayamazsınız” dedi. İstanbul Su Mutabakatõ metninde ise su yönetimi için uluslararasõ işbirliği, kamu ve özel sektör birliği ve borçlanma önerileri yer aldõ. 5. Dünya Su Forumu Yerel ve Bölgesel Otoriteler Günleri açõlõş töreni dün Harbiye’deki Lütfi Kõrdar Uluslararasõ Kongre Merkezi’nde yapõldõ. Törende konuşan Fauchon, dünya nüfusunun her 10 yõlda 1 milyar arttõğõnõ, gelecekte temiz suya ulaşamadõğõ için ölen insan sayõsõnõn ise 10 kat artacağõnõ belirterek, “Kolay su dönemi bitmiştir. Suya her alanda ihtiyacımız var. Bugün 1.5 milyar insana sağlıklı su götürebilmek için aşırı merkeziyetçi anlayışı değiştirip, cesur kararlar almalıyız” dedi. Fouchon, Filistin’in karşõ karşõya kaldõğõ su sorununun da forum gündemine alõndõğõnõ söyledi. ‘Su kamu kontrolünde olmalı’ 5. Dünya Su Forumu’na katõlan yerel yönetimlerce yerel yöneticilerce bugün kabul edilmesi beklenen İstanbul Su Mutabakatõ metninde su yönetimine ilişkin özetle şu tespitler yer aldõ: ? Su, kamu malıdır, bu nedenle kısmen veya tamamen özel sektöre ihale edilmiş olsa da su kamunun kontrolünde olmalıdır. ? Atık yönetimi, altyapı, içme suyu temini merkezi yönetimden uzaklaştırılarak, yerel yönetimlere aktarılmalıdır. ? Su yatırımlarının borçlarla takas edilmesi gibi borç azaltmaya yönelik faaliyetlerde su sektörüne de yatırım yapılmalıdır. ? Finansman kaynakları için diyalog geliştirilerek, para kaynaklarının kullanımının yasal düzenlemeleri yapılmalıdır. Dünyaca ünlü piyanistimiz Fazıl Say, Su Forumu nedeniyle bir dinleti sundu. İstanbul Haber Servisi - Sütlü- ce Kültür ve Kongre Merkezi’nde devam eden 5. Dünya Su Forumu kapsamõnda düzenlenen su, gõda ve enerji konulu üst düzey panelin katõlõmcõlarõnõn büyük bir bölümü, su kaynaklarõnõn enerji üretimi için kullanõlmasõ gerektiğini savununca itirazlar yükseldi. Zorlu Enerji Gru- bu Başkanõ Murat Sungur ve Do- ğal Hayatõ Koruma Vakfõ (WWF) Türkiye Genel Müdürü Filiz De- mirayak, suyun ekosistem içinde- ki vazgeçilmezliğine dikkat çekerek sadece ticari meta olarak ele alõn- masõna tepki gösterdiler. Uluslararasõ Su Enerji Birliği Di- rektörü Richard Taylor, sunumu- nun küresel iklim değişikliğinden bahsettiği bölümünde perdeye yan- sõyan görüntüler arasõnda forumun açõlõşõnda “No risky dums” pan- kartõnõn açõldõğõ sõrada çekilen fo- toğrafõn da yer almasõ dikkat çekti. Taylor, su-gõda-enerji politikalarõna iklim değişikliği õşõğõnda bakõlma- sõ gerektiğini söyleyerek fosil ya- kõtlarõn artõk devrini tamamladõğõnõ, yenilenebilir enerjilere yönelmek ge- rektiğini belirtti. İspanya Ulusal Meteoroloji Enstitüsü Genel Di- rektörü Milagros Couchoud Gre- gori, dünyada su kaynaklarõnõn de- ğil enerji üretiminin daha önemli ol- duğunu öne sürerek “21. yüzyılın asıl sorunu enerjidir. Su ve ener- ji, aynı bakanlık çatısı altında olmalı” dedi. Zorlu Enerji Grubu Başkanõ Murat Sungur da oturum- da yapõlan konuşmalarda suyun sa- dece bir enerji üretim aracõ olarak ele alõnmasõna tepki gösterdi. SUYUN ENERJİ İÇİN KULLANIMINA İTİRAZLAR YÜKSELDİ Destan 94 yaşındaHaber Merkezi - Çanakkale Deniz Zafe- ri’nin 94. yõldönümü ve Şehitleri Anma Günü yurt genelinde çeşitli etkinliklerle kutlandõ. Deniz Kuv- vetleri Komutanlõğõ’ndaki törende konferans veren yazar Turgut Özakman, Türkiye Cum- huriyeti’nin “Çanakkale ruhuyla kurulduğu- nu” dile getirdi. Çanakkale’de ise etkinliğin ger- çekleştirildiği 18 Mart Stadyumu boş kaldõ. Çanakkale’deki törenler sabah Cumhuriyet Ala- nõ’ndaki Atatürk Anõtõ’na çelenklerin konul- masõyla başladõ. Çanakkale’de Şehitler Abide- si’ndeki törenlere katõlan Başbakan Recep Tay- yip Erdoğan ve Orgeneral İlker Başbuğ tören öncesinde kõsa süre sohbet etti. Erdoğan ve Baş- buğ daha sonra ayrõ ayrõ anõta çelenk bõraktõ. Erdoğan’õn anõta sessizlik içinde çelenk bõ- rakmasõ, Başbuğ‘un ise hem çelenk bõrakmaya giderken hem de protokoldeki yerine dönerken töreni izleyen vatandaşlar tarafõndan yoğun al- kõşlarla desteklenmesi dikkat çekti. Daha sonra 18 Mart Stadyumu’nda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn da yer aldõğõ tören- ler gerçekleştirildi. Geçen yõl ki kutlamalarõn “AKP şovuna” dönüştüğü yolunda çõkan gaze- te haberlerinden rahatsõz olduğu belirtilen Er- doğan’õn bu kez törenlere katõlacak partililerden AKP flamasõ ve bayrak açmamasõnõ istediği ve bu konuda özel talimat verdiği öne sürüldü. Ça- nakkaleli yurttaşlar da stadyumdaki törenlere ye- terli ilgiyi göstermeyince tribünler boş kaldõ, 15 bin kişilik kapasitesi bulunan stadyuma ancak 6 bin kişinin giriş yaptõğõ belirlendi. Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İlker Baş- buğ’un Çanakkale Valiliği’ne gönderdiği kutlama telgrafõ asker eş ve yakõnlarõna ayrõlan tribün- lerden yoğun alkõş aldõ. Törenlere öğleden son- ra Gelibolu Yarõmadasõ Şehitler Abidesi’nde de- vam edildi. Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün Ankara’daki yoğun programõndan ötürü Geli- bolu’daki törenlere katõlõm programõnõ iptal et- tiği bildirildi. Çanakkale-Ankara 12. Zafer Koşusu’na katõ- lan atletler, Türk bayrağõ ile Gelibolu yarõma- dasõndan alõnan toprak ve deniz suyunu Cum- hurbaşkanõ Abdullah Gül’e Çankaya Köşkü’nde teslim etti. Ankara Valisi ve beraberindeki heyet sabah saatlerinde Anõtkabir’i ziyaret ederek Atatürk’ün mozolesine çelenk bõraktõ. Deniz Kuv- vetleri Komutanlõğõ’nda gerçekleştirilen etkinlikte ilk olarak Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İlker Başbuğ ve diğer komutanlarõn mesajlarõ okundu. Zaferin yõldönümü ve şehitleri anma günü nedeniyle yurt genelinde etkinlikler yapõldõ 12 EYLÜL DARBESİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle