23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 9 ŞUBAT 2009 PAZARTESİ 8 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ Davos Şov’unun Ağır Faturası Üzerine... Davos Şov’unun ülkenin dış ilişkilerinde yarat- tığı depremin ağır faturaları birbiri ardından ke- silmeye başlandı. Son fatura, Filistin sorununun asıl sahipleri Arap dünyası tarafından kesilmiş bu- lunuyor. Arap ülkelerinin dışişleri bakanlarının “Arap olmayan tarafların Arap ülkelerinin iş- lerine karışmamaları çağrısı” söz konusu fatu- ralardan biri. AKP’nin Dışişleri Bakanı Münih’te dü- zenlenen Güvenlik Konferansı’na giderken ha- vaalanında ayaküstü, “Böyle bir söylemi üzerimize almamız mümkün değil. Türkiye’nin bölgedeki et- kinliğine(!) bakacak olursak bu tür söylemleri üze- rimize almanın ne kadar yersiz olduğunu göre- ceksiniz” diyerek işin içinden sıyrılmak istemiş. Ama boşuna... Bu çağrının hedefi; öncelikle Fi- listin’i savunma bahanesiyle Gazze’deki ayrılıkçı ve dinci Hamas’a Davos’ta sahnelenen traji-ko- mik ortaoyunuyla soruna çözüm arayan tüm ulusları karşısına alma pahasına açık destek ve- ren siyasal İslam eğilimli AKP iktidarıdır. Aslında AKP ve liderinin İsrail’in Gazze saldırı- sı sırasındaki bilinen çıkışları, Filistin’in haklı da- vasını desteklemekten çok Gazze’yi yöneten ay- rılıkçı ve dinci Hamas’ın desteklenmesine yöne- liktir. Hedeflediği amaç ise Hamas’a sahip çıka- rak yaklaşan belediye seçimlerinde ülkesindeki dinci kesimleri etkilemektir. Zira, bilindiği gibi İs- rail’in Gazze ya da Batı Şeria’ya saldırıları yeni de- ğildir. Yeni olan, AKP’nin İsrail’in Filistin’e onlar- ca saldırısı karşısında sessiz kalırken, bugün çok şeyi göze alacak kadar tepki göstermesinin ardında Gazze’deki dinci Hamas yönetiminin varlığıdır. Bu açıdan yaklaşıldığında Gazze saldırısı ve ar- dından gelen Davos Şov’u AKP iktidarının temel politik duruşu için de şaşmaz mihenk niteliğin- dedir. Bunun için sadece AKP’nin Hamas’a des- tek veren ‘yol arkadaşlarına’ bakmak yeterlidir: Mı- sır’da Müslüman Kardeşler, Fas’ta 1992’den bu yana yasaklı olan İslamcı Selamet Cephesi, El-Kai- de’nin kollarından İslamcı Mağrıp. Pakistan, En- donezya, Malezya, Hindistan, Bangladeş dinci- leri.. Buna kuşkusuz Darfur’da 300 bin insanın öl- dürülmesi ve bölgedeki etnik temizliğin mimarı din- ci Sudan’ın başkanı Beşir’in ve ardından yar- dımcısının Ankara’da üst düzeyde ağırlanmasını da katmak gerekmektedir. AKP liderinin yere göğe koyamadığı, nere- deyse tüm dünyayı karşısına alma pahasına desteklediği dinci Hamas’ın, İsrail’in Gazze sal- dırısı sırasında saldırgana direnecek yerde El Fe- tih’in 181 militanını ‘soğukkanlı bir biçimde infaz ettiği’ de savlanmaktadır. Filistin insan hakları ör- gütleri ve Arap Birliği’nin olayın incelenmesi için harekete geçtiği ileri sürülmektedir. Hamas’ın bir başka marifetini ise 2008 Aralık ayında ‘İslamcı ceza yasasını’ meclisten geçirmesi oluşturmaktadır. Şu sıralarda uygulanmasının geçici olarak rafa kaldırıldığı yasada “zina ve fu- huş yapan kadınlara taşlanarak öldürme (recm), kır- baçlama, hırsızların elinin kesilmesi, düşmanla iş- birliği yapanların idamı” gibi İslami cezalar yer al- maktadır. Davos depremi ayrıca, AKP’nin Ortadoğu için şişinip durduğu ‘eşbaşkanlığını’ sonlandırdığı gi- bi bölgedeki ‘arabuluculuk’ heveslerini de ortadan kaldırmıştır. Dahası ülkenin yüksek çıkarlarının gö- zetilmesinden sorumlu dış politikası, AKP lideri ve özel temsilcisinin iki dudağına terk edildiği süre- ce, bu, büyük bir olasılıkla AB’ye tam üyelik dü- şünün de sonu olacaktır. Türkiye’nin dış politikası, Cumhuriyetin ilanından bu yana bu denli sahip- siz kalmamıştır.Rus doğalgazının ‘Güney Akımı’ PASCUAL SERRANO 29Ocak günü Dünya Sosyal Forumu’nda bir şeyler sonsuza dek değişti. Sorunlarõ tartõşmak ve çözümleri hükümetlere önermek üzere sivil toplum girişimi olarak başlayan Dünya Sosyal Forumu’nun Brezilya’nõn Do Belem kentinde yapõlan dokuzuncusunda ilk kez o gün dört devlet başkanõ buluştu ve “Amerikamızın Bütünlüğü Üzerine Söyleşi” konulu bir toplantõya katõldõ. Rafael Correa (Ekvador), Evo Morales (Bolivya), Fernando Lugo (Paraguay) ve Hugo Chavez’den (Venezüella) söz ediyorum. Bir spor salonunun sõnõrlõ alanõnda pek çok sosyal hareketin temsilcilerinden oluşan binlerce kişinin olduğu toplantõda bu dört başkan konuştu. Önce Correa ve Lugo geldi. Sonra onlara Chavez ve Morales de katõldõ. Birçok müzisyen Pablo Milanes ve Silvio Rodriguez’in şarkõlarõnõ, bolero’larõ seslendirdi. Correa şarkõlara katõldõ, eşlik etmesi için mikrofonu Lugo’ya uzattõ. Yani halkõn katõldõğõ toplantõlarda şarkõ söyleyen yalnõzca Chavez değil. Venezüellalõ ile alay eden gazeteler ve analistler şimdi buna da çok yer vereceklerdir. Correa’ya göre 21. yüzyıl sosyalizmi İlk konuşmacõ Correa idi. Orada bulunanlarõn çoğunun düşüncesini yineleyerek söze başladõ: “Bundan on yıl önce dört Latin Amerika devlet başkanının Dünya Sosyal Forumu’na katılacağını kimse hayal bile edemezdi. Halklar ayaklandı ve Washington konsensüsünü izleyen pek çok hükümet iskambil kâğıdından yapılma kaleler gibi yıkıldı.” Correa’nõn 21. yüzyõl sosyalizmini tanõmlayan açõklamalarõ konuşmasõnõn en ilginç bölümüydü. 21. yüzyõl sosyalizmi, üzerinde çok konuşulan bir konu.. ancak şimdiye dek karakteristiklerini tanõmlayan yönetici olmadõ. Correa’ya göre, 21. yüzyõl sosyalizmi kolektif bir harekettir; toplumsal olarak yoksul barrio’larda (varoşlarda -çn) ama aynõ zamanda ekonomide, sosyal hayatta ve kurumlarda kendini ifade eder. Ekvador Devlet Başkanõ, Chicago ekolünden bir ekonomist olmasõna karşõn toplumsal sorunlarõn çözümü için “devletin” kurtarõlmasõna ve planlamaya gerek olduğunu belirtti. Geleneksel sosyalizmle aradaki farka işaret ederek, geleneksel sosyalizmdeki rekabet yönteminin çalõşma ve sosyal hayata zararlõ etkileri olduğunu söyledi. Öte yandan Correa’ya göre 21. yüzyõl sosyalizmiyle geleneksel sosyalizmin ortak yanlarõ var ve bu, “değişim değerinin yerini kullanım değerinin almasıdır”. Bu konuda Amazon ormanlarõnõ örnek gösterdi: “Hepimiz ondan sorumluyuz, bu olağanüstü çevre varlığına sahip olan ülkeler, zengin ülkelerin kendi çıkarları için onu yok etmelerine izin vermemeli.” 21. yüzyõl sosyalizminin bir başka özelliği de her türden adalet talebidir. “Ülkelerimizin en yoksullarının yerli halklar olması kabul edilemez” diyen Correa, 21. yüzyõl sosyalizminde belirli reçetelerin olmadõğõnõ ve özeleştirinin önemini ve sosyalizmin tek ve durağan bir yolu olmadõğõnõ belirterek, “Biz dogmalara ve kılavuzlara inanmıyoruz. Silahımız oydur ve şiddeti reddediyoruz” diye ekledi. Reel sosyalizmi eleştirmekten kaçõnmayan Correa, “En büyük hatası kapitalizmin gelişme modelini sorgulamamasıydı. 21. yüzyıl sosyalizmi ise iyi yaşamayı öneriyor ama herkesten daha iyi yaşamayı değil, ama adilce, tüm kültürlerin yaşamını sağlayarak. Eğer Çinlilerin tümü zenginlerin düzeyinde bir yaşam isterse dünya batar” dedi. Lugo: Başka dünya gerçek oluyor Paraguay Devlet Başkanõ, değişimin taşõyõcõsõ kitlelerin umudu olarak orada bulunduklarõnõ belirterek sözlerine başladõ: “Bu değişim siyasetin büyük laboratuvarlarında oluşmadı; bir ağacın altında, sokaklarda tartışıldı; yenilgilerle, utkularla pekişti. Bu nedenle hükümetlerimiz, sosyal mücadelelerin sürekli ilerlemenin garantisi olduğunu biliyor.” Lugo’ya göre, “Eskiden sosyal hareketlere baskı vardı ama.. buna rağmen muhafazakâr hükümetleri yıkacak gücü biriktirebildiler; ancak doğaldır ki yeni bir toplumun inşasına yetecek kadar değil. Bu öyle bir çağ ki bizden daha adil ve kardeşçe bir toplum yaratmamızı talep ediyor.” Lugo, Latin Amerika birliğine inandõğõnõ ve artõk sõnõrlarõn birleşmeden daha önemli olmadõğõnõ belirtti: “Ne üzücü ki atalarımız denizlerde dolaşırken Paraguay ve Bolivya’nın bugün denize kıyısı yok. Gerçek bütünleşme aşağıdan, yani halkların talebiyle gerçekleşecek. İnanıyorum ki Latin Amerika’da sosyal değişimler için sabırsız olmak gerek. Başka bir dünya mümkün ve şimdi bu gerçekleşiyor.” Morales: Yeni anayasayla eşitliğe doğru Bolivya Devlet Başkanõ, Sosyal Forum’da kendisine başkanlõğa giden yolda yardõmcõ olan profesörlere rastladõğõnõ belirterek, “Beni davetli olarak tanıttılar; davet edilmek değil, sosyal mücadeleyi sürdürmek için çağrılmayı isterim” dedi. Morales, ülkesinde yapõlan son referandumla ilgili açõklamalar yaptõ: “Eşitliği kabul etmeyen gruplar var ama onların karşısında Bolivya yerlileri ve işçileri var. Oligarşi yeni anayasayı tanımak istemese de halk kazandı. Yeni düşmanlar ortaya çıktı; medya dışında, kilise hiyerarşisi de değişime karşı. Bu yüzden başka bir kilise de mümkün, diyorum.” Evo, yeni anayasa sayesinde artõk su ve elektrik dağõtõmõ gibi temel hizmetlerin anayasal bir hak olduğunu ve özelleştirilemeyeceğini ve yabancõlara askeri üs izni verilmeyeceğini belirtti. Morales, hükümetlerin başlõca sorumluluğunun yaşam, adalet, egemenlik ve yeryüzü olmasõ gerektiğini söyledi. Kişisel sorumluluklarõmõza dikkat çekerek, “Eğer dünyayı değiştirmek istiyorsak önce kendimizden başlamalı; bireyci, hırslı ve sekter olmamalıyız” diye konuştu. Sözlerini (Meksikalõ Zapatista hareketi lideri -çn) Komutan Yardõmcõsõ Dünya Sosyal Forumu’na Venezüella, Bolivya, Ekvador ve Paraguay liderleri katõlarak bir ilke imza attõ Başka bir dünya mümkün OLEG MİTYAYEV Son yaşanan doğalgaz krizi, Avrupa’ya doğalgaz ulaştõran hatlarõ çeşitlendirmenin, sayõlarõnõ arttõrmanõn ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Ayrõca, uzmanlarõn çoğu, Avrupa’nõn doğalgaz tüketiminin önümüzdeki 10-20 yõl içinde belirgin biçimde artacağõ hususunda görüş birliği içinde. İşte bu noktada, Rus Gazprom firmasõ, bu konuda İtalyan ENI firmasõyla işbirliği yaparak Avrupa’nõn bu iki ihtiyacõna yanõt verecek ve Rusya’nõn Karadeniz sahilini Güney ve Orta Avrupa’ya bağlayacak olan “Güney Akımı” projesini ortaya koydular. 2020’de Avrupa’nõn doğalgaz tüketiminin en mütevazõ tahminlere göre bile yõlda 70 ile 100 milyar metreküp arasõnda bir düzeye çõkacağõ düşünüldüğünde, Güney Akõmõ projesinin önemi daha net görülür. Avrupa ile Gazprom arasõnda, bir karşõlõklõ bağõmlõlõk ilişkisi var. AB ülkeleri, uzun vadeli anlaşmalar çerçevesinde Gazprom tarafõndan elde edilen doğalgazõn üçte ikisini tüketiyor. Gazprom ve ENI firmalarõnõn Haziran 2007’de ortaya koyduklarõ Güney Akõmõ projesi, Rusya’nõn Cugbi kasabasõndan doğalgazõn borularla Karadeniz’in altõndan Bulgaristan’õn Varna limanõna getirilmesini ve buradan Yunanistan, Sõrbistan, Macaristan, Slovenya ve Avusturya’ya ulaşmasõnõ hedefliyor. Bulgaristan, Yunanistan, Sõrbistan ve Macaristan’la hükümetlerarasõ anlaşmalar imzalanmõş durumda. Yakõn bir gelecekte Slovenya ile anlaşmanõn imzalanmasõ bekleniyor. Ayrõca, Avusturya ile de bir anlaşmanõn imzalanmasõ planlanõyor. Projenin gerçekleşmesi durumunda Avrupa, artan doğalgaz ihtiyacõnõ karşõlamanõn yanõ sõra, doğalgazõn kendisine güvenilir güzergâhlardan ulaşmasõ imkânõna da sahip olacak. Yõllõk 31 milyar metreküp doğalgaz nakletme kapasitesine sahip olacak Güney Akõmõ, aynõ zamanda, taşõyõcõ ülkeler açõsõndan da istihdam ve vergi kaynağõ olacak. Örneğin, Sõrbistan’da bu hattõn 100 bin kişiye iş imkânõ sağlayacağõ ve ülkeye 2 milyar dolar tutarõnda doğrudan yabancõ yatõrõmõ çekeceği tahmin ediliyor. Güney Akõmõ hattõnda, Rus doğalgazõnõn yanõ sõra, şu aşamada asõl tüketicisi Ukrayna olan Türkmen gazõ da bulunacak. Gazprom’un bağõmsõz derecelendirme kuruluşlarõ tarafõndan da borç ödeme imkânõna sahip bir kuruluş olarak değerlendirilmesi, Gazprom’un büyük projeler için uygun şartlarda kredi bulmasõnõ, diğer firmalara göre çok daha kolay hale getiriyor. Avrupa’nın umudu Nabucco Öte yandan, Avrupa’da son zamanlarda, Rusya’nõn doğalgazõna bağõmlõ olmayacak ve Avrupa’ya ulaşõmda Rusya’yõ by- pass edecek olan Nabucco projesine giderek daha fazla ümit bağlanõyor. Bu proje, yapõmõ tamamlanmõş olan Bakü-Tiflis- Erzurum hattõnõn Avusturya’ya kadar uzatõlmasõnõ öngörmekte. Gazprom, Güney Akõmõ ve Nabucco projelerinin birbirini dõşlayan projeler olmadõklarõnõ, zira Avrupa’da doğalgaza talebin hõzla artmasõnõn bu iki projenin birden gerçekleşmesine imkân sağladõğõnõ dile getiriyor. Avrupa Komisyonu da bu anlayõşla paralel bir doğrultuda hareket ediyor. Azeri doğalgazõnõn Nabucco’yu gerçekleştirmeye tek başõna yetmeyeceği ortada. Fakat Avrupalõlar, Türkmenistan’õ da bu projeye çekebileceklerini ve Türkmenistan’õ, Hazar Denizi’nin altõndan inşa edilecek bir boru hattõ ile Azerbaycan’a bağlayacaklarõnõ umuyorlar. Bundan ötürüdür ki, son zamanlarda giderek daha fazla Avrupalõ politikacõ, Nabucco’yu, gerçekleştirilebilir bir proje olarak görmeye başladõ. Nabucco’nun hayata geçirilmesine ilişkin bir öneri, Çek Başbakan Yardõmcõsõ Aleksandır Vondra’dan geldi. Çekler, AB’nin dönem başkanõ olmadan önce de Nabucco konusunda õsrarcõydõlar. Bunun en önemli nedeni, onlarõn da bu projeye dahil olmak istemeleri. Zira, Nabucco’nun bitiş noktasõ olarak belirlenen yer, Viyana, ki Viyana’nõn Çek sõnõrõndan uzaklõğõ, yüz kilometre bile değil. Diğer yandan Polonya’nõn devlet ve doğalgaz firmasõ PGNIG, Nabucco’ya katõlabileceğini dile getirdi. İşte bu durum, Çek Cumhuriyeti’ne, Nabucco üzerinde geçiş ülkesi olma fõrsatõnõ verecek. Fakat asõl soru, inşa edilecek bu borularõ dolduracak olan gazõn nereden bulunacağõ. İran’õn projeye eklenmesi önerisi, siyasi nedenlerden ötürü reddedildi. Özbekistan ve Kazakistan’a açõk kapõ bõrakõlmakla birlikte, bu iki ülkenin Nabucco’ya katõlma olasõlõğõ günümüzde iyice azalmõş durumda. Nabucco taraftarlarõnõn çabalarõ, Türkmenistan üzerinde yoğunlaşõyor. Türkiye ve Azerbaycan Cumhurbaşkanlarõ, Türkmenistan’õ ikna edebilmek için geçen yõl Aşkabat’õ ziyaret ettiler. Erdoğan’dan gözdağı ABD, bu projeye desteğini her fõrsatta gösteriyor. ABD Dõşişleri Bakanõ Hillary Clinton, Avrupalõ müttefikleri Nabucco’nun ya da Avrupa’nõn doğalgaz kaynaklarõnõ çeşitlendirmesini sağlayacak başka bir projenin gerçekleştirilmesi konusunda mutlaka ikna edeceğini açõkladõ. Bu açõklama, Barack Obama’nõn yönetiminin eski Sovyet ülkelerine yönelik politikasõnõn Bush döneminden farklõ olmayacağõnõ, hiçbir şüpheye yer bõrakmayacak şekilde ortaya koyuyor. Projenin gerçekleşmesi konusunda çaba harcayan Türkiye, bu projeyi dõş politikada ağõrlõğõnõ arttõrmanõn bir aracõ olarak kullanmaya çalõşõyor. Türkiye Başbakanõ Recep Tayyip Erdoğan’õn Brüksel’de AB’nin Türkiye’nin üyeliği önündeki engelleri kaldõrmamasõ durumunda Nabucco’dan vazgeçeceğini açõklamasõnõ, bu doğrultuda değerlendirmek gerekiyor. Son olarak, Yunanistan da bu projeye katõlma kararõ aldõ. Yunanistan yönetimi, Azerbaycan Devlet Başkanõ İlham Aliyev’i Atina’ya davet etti. Ziyaretin şubat ayõnõn ortalarõnda gerçekleşeceği ve Nabucco projesinin özel olarak ele alõnacağõ belirtiliyor. Öyle görünüyor ki, Yunanistan, bu projede Türkiye’nin gerisinde kalmak istemiyor. Rusçadan çeviren: Deniz Berktay, Rus Resmi Haber Ajansı RİA Novosti, 27 Ocak 2009 Bir spor salonunun sınırlı alanında pek çok sosyal hareketin temsilcilerinden oluşan binlerce kişinin olduğu toplantıda dört devlet başkanı konuştu. Önce Correa ve Lugo geldi. Kısa bir süre sonra onlara Chavez ve Morales de katıldı. Sosyal Forum’a katılan dört başkan, ilerici hükümetlerin toplumun önerilerini hayata geçirmeye hazır olduklarını gösterdiler. Marcos’tan bir alõntõyla bitirdi: “Latin Amerika’daki ilerici hükümetler itaat ederek yönetmeyi öğrenmek zorundalar.” Chavez: Görmek isteyen gelsin Venezüella Devlet Başkanõ, Latin Amerika’daki değişimin esin kaynağõ olarak Fidel Castro ve Küba devrimini gösteren pek çok örnek sõraladõ ve “Burada karşınızda bir eski asker (Chavez), bir papaz (Lugo), Chicago Boys’tan bir ekonomist (Correa) ve Tupac Amaru’nun soyundan bir yerli (Morales) bulunuyor. Bu, yeni hükümetlerin, geleneksel politikacılardan çok farklı, tipik olmayan karakterini gösteriyor” dedi. Yeni ABD Başkanõ Obama’nõn dünyanõn ufkunda bir değişim yapmasõnõ umduğunu, kendilerinin sadece saygõ beklediklerini söyledi. Ekonomik krizle ilgili olarak, “800 milyon insan açlık çekiyor, bu yıl sayının bir milyara ulaştığı tahmin ediliyor. Bu, küresel kapitalizmin suçudur” diyen Chavez Sosyal Forumlarõn politik önerilerin oluşturulduğu yerler olarak önemine dikkat çekti. Chavez, “Porto Alegre’ye Bolivarcı devrimin sosyalizm yolunda ilerlediğini söylemeye gelmiştim. Şimdi artık yeni bir dünya mümkün demek yetmez, bunun gerekli olduğunu da belirtmeliyiz. Yeni bir dünya doğuyor, görmek isteyen Latin Amerika’ya gelsin!” diye konuştu. Bu yeni dünyaya örnek olarak Venezüella’da bebek ölüm hõzõndaki azalmayõ, Venezüella ve Bolivya’da okuma yazma bilmeyen kalmamasõnõ gösterdi. Böylece halkla kuşatõlmõş, Amazon yağmurlarõnõn altõnda yaşamla ve dev ormanlarla çevrelenmiş bu Sosyal Forum’a katõlan dört başkan, ilerici hükümetlerin toplumun önerilerini hayata geçirmeye hazõr olduklarõnõ gösterdiler. Bu liderlerin uzun politik mücadeleleri sürecinde daha hükümete gelmeden bu forumlara katõlmõş olmalarõ rastlantõ değil... İspanyolcadan çeviren: Engin Demiriz (La Republica, İspanya, 3 Şubat 2009) Avrupa ile Gazprom arasõnda, bir karşõlõklõ bağõmlõlõk ilişkisi var. AB ülkeleri, uzun vadeli anlaşmalar çerçevesinde Gazprom tarafõndan elde edilen doğalgazõn üçte ikisini tüketiyor. ACI KAYBIMIZ Özgürlük, demokrasi ve insan haklarının yılmaz savunucusu can dostumuz ZEKİ YAVUZ YÜCESOY’u kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Mücadelesi yolumuza ışık tutacaktır. ÇAĞDAŞ DEVRİMCİ DEMOKRAT HARİTA MÜHENDİSLERİ Atatürk devrimlerinin ve laik demokratik Cumhuriyetimizin yılmaz savunucusu, aydınlanmacı, bilim kadını, eğitimci, doğa dostu, CUMHURİYET GAZETESİ YAZARI PROF. DR. TÜRKEL MİNİBAŞ’I KAYBETTİK ACIMIZ BÜYÜK Kendisine rahmet; CUMOK, ADD ve tüm sivil toplum kuruluşu üyelerine, ailesine, bilim dünyasına ve halkımıza başsağlığı dileriz. ESKİŞEHİR CUMOK VE ADD’DEN BAŞSAĞLIĞI ESKİŞEHİR CUMOK VE ADD
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle