Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
7 ŞUBAT 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci mynet.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com
(ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com
HARBİ SEMİH POROY
SAĞNAK
NİLGÜN CERRAHOĞLU
Arapça “Balans Ayarı”
“Arap sokağının çiçeği burnunda kahramanı”, “II.
Nâsır” ilan edilmişken tam; Arap dışişleri bakan-
larından “Hop dedik!”; “One minute! Excuse me!” uya-
rısı geldi....
Diplomasi böyle işte, başı boş bir “kendiliğinden-
lik” mecrasına bırakıldığında, beklenmedik yerlerde
“kendiliğinden” tepkiler doğar...
Arkadaşlar, “Davos’ta tarih yazan” (!) Başbakanımızı
yalnızca “II. Nâsır” olarak selamlamakla kalmamış; ay-
nı zamanda bir postmodern “devlet adamlığı” örne-
ği olaraktan (“spontanlık” vezninde) “kendiliğindenli-
ğini”, “sahiciliğini” yüceltmişlerdi.
“Kendiliğinden diplomasinin” meyvelerini topluyo-
ruz şimdi.
Araplar zaman kaybetmedi. Davos’un haftasında;
“Dışarıdan gazel okuyanlara ihtiyacımız yok!” kıvamında,
gayet “kendiliğinden” bir çıkış yaptılar: “İç işlerimize
Arap olmayan karışmasın! Arap olmayan taraflarca ya-
pılan nahoş ve yapıcı olmayan müdahaleleri durdur-
mak için Arap mutabakatı arıyoruz...” dediler.
Başbakan’ın “kendiliğindenliğinin”, daha ziyade
“kendinden menkul” bir “kendi kendine gelin güvey
olma” hali olduğu anlaşıldı.
“Hançer” anıları
“Ne Arap’ın yüzü, ne Şam’ın şekeri... Gene bizi ar-
kamızdan hançerliyorlar... Dünyanın en geri kalmış, bağ-
naz, demokrasiden uzak, ilkel toplumları Arap insan-
ları... Araplar mı, AB mi? Araplar mı, Ruslar mı? Arap-
lar mı, Türkmenler mi? Araplar mı, ABD mi? Hepsi de
Araplardan daha güvenlidir, emin olun...”
Bunlar da “kendiliğinden” okur tepkileri....
Gazetelerin internet sitelerindeki haber akışına; sı-
cağı sıcağına yorum yapan “okuyucu bloglarının” nab-
zı, bir haftada dönmüş.
“Davos fatihi” şakşakçılığı ile yükselen “afra tafra”
coğrafyası; dün bir bugün iki, yön değiştirmiş, “ırkçı”
atasözleri ve “hançer edebiyatıyla” bu kez Araplara had
bildirme moduna girilmiş.
“Yerden göğe ense varken, biz daha çok tokat ye-
riz!” diyen de var gerçi ama “kendiliğinden” havamız
genelde böyle... Önüne gelene babalanmak şeklinde.
Başbakan bu “kendiliğindenliklere” kendini bırak-
mayıp, Davos’ta beri yanındaki Amr Musa’ya kulak
verse, bugün Ortadoğu’da “büyük ağabeyliğine” ya-
pılan bu Arap usulü “balans ayarına” muhatap kal-
mazdı.
Arapların “Müslüman dünyası”
Davos bandını, “YouTube”dan izlerseniz; Mu-
sa’nın, Obama’nın “Müslüman dünya” çağrısına ilginç
atıflarda bulunduğunu göreceksiniz...
Başkan olur olmaz ayağının tozuyla Obama’nın
yaptığı ilk iş, hatırlayacaksınız; “El Arabiya” TV’sin-
den Müslüman dünyaya “yeni milat mesajları”
vermek olmuştu.Geniş yankı bulan girişim, “ABD’nin
Müslüman dünyası” ile detant arayışı şeklinde
değerlendirilmişti.
ABD Başkanı’nın “Müslüman dünya” çağrısı meğer
yalnız Araplaraymış! Ya da Araplar öyle algılamış.
Davos’ta her halükârda Obama’nın “milat” konuş-
masına bol bol gönderme yapan Mısırlı diplomat, “Müs-
lüman dünyası” lafını bir kez olsun ağzına almıyor.
Ya ne diyor?
“Başkan Obama’nın değişim mesajı umut verici. ABD
Başkanı ‘Arap dünyasına’ merkezi Dubai’de bulunan
bir ‘Arap TV’si El Arabiya aracılığıyla hitap etti. Oba-
ma (biz Araplara!) seslendi ve bize (biz Araplara!) ko-
nuştu. (Biz Araplar!) Onu duyduk, dinledik, anladık. Or-
tadoğu’ya atadığı özel temsilci Senatör Mitchell ma-
kul bir adam. (Biz Araplar!) Mitchell’le görüştük, ge-
ne görüşeceğiz. Umudumuz, ABD’nin özlem duydu-
ğumuz dürüst arabuluculuk rolüne geri dönmesi.” Arap
Birliği Genel Sekreteri Amr Musa; on yıl dışişleri ba-
kanlığı yapmış, kaçın kurası bir diplomat.
Konuşmasında önemli yer tutan sözlerinin anlamı
şu: “Bu; İsrail’le Araplar arasında bir mesele. (Was-
hington’a) Bize adil olduğunuz ölçüde; (biz Araplar da)
sizinle işbirliğine hazırız!”
RTE “sandık uğruna” İsrail’le Batı’ya dayılanırken;
yanı başında Amr Musa ABD Başkanı’na konuşuyor,
Obama’ya açıkça “bölgedeki tek muhatabın bizleriz!”
diyor. “Arap inisiyatifinden” dem vuruyor ve “İsrail’le
olası bir anlaşmanın çerçevesi budur!” diyerek zeytin
dalı uzatıyor.
Bu mesajları zinhar kayda geçmeyen bizimki, Pe-
res’le bir de kavgaya tutuşunca; Arap bakanlardan bu
kez tane tane ifadelerle “balans ayarı” geliyor...
Küçümsediğimiz Arapların şahane atasözleri var. Bi-
riyle bitirelim yazıyı:
“Kim kendini ilgilendirmeyen işlere karışırsa, razı ol-
madığı şeylerle karşılaşır!”
Başka
Kuraldan sayın: Gerçek
yabanlaştığında haber
inine çekilir.
Kınından sıyrılmış
kalleşlik, hıçkırıklarla
doğururken kapılanmış
köleliği; aptalın abdaldan
çaldığı cesaret şahini,
yalana sarılan yılanın
sürünüşünü izler.
İnsanlığımıza abanan
uyduruk efsane kaçkını
özsevicilik, zavallı
odalığıdır kokuşmuş
zamanın.
Kes, biç, ekle, yapıştır.
Aynı vadiye yuvarlanıyor
ayrımsız, herkes.
Yaşananlara ad koymak
başka, yaşamak başka.
Başkalaşmışlık çağında
çığ altında kaldık,
hepimiz.
Buz kestik...
Haşlama
Devlet sanatçısı
Macide Tanır’dan iki
güncel haşlama:
Birincisi:
“Türkiye’de yeni
doğan bebekler katıla
katıla gülüyorlarmış.
Araştırmışlar, bulduk
diye yeraltından
kocaman aletlerle
çıkarılan silahlara
gülüyorlarmış meğer.
‘Kimin oraya
koyduğunu biliyoruz
ama, söylemeyiz’
deyip deyip
gülüyorlarmış.”
İkincisi:
“İmam hatip lisesinde
diplomasi dersi olsaydı,
uluslararası üst düzey
görüşmelerde, köklü bir
eğitim, kültür ve bilimin
önem kazandığı
durumlarda, Türkiye’yi
korumanın bir
nezaket, bir zarafet, bir
üslup içinde yapılması
gerektiği bilinir, monşer
emeklileri bile
küçümsemenin
cehaleti içerdiği
öğrenilirdi.”
Açılımcılar Ne
Yapmalı?
Eyüp’te belediye
başkan aday adayı olan
Emin Atmaca, CHP
Genel Sekreter
Yardımcısı Mehmet
Sevigen’in “kişisel
talepleri” nedeniyle
adaylıktan çekildiğini
açıkladı. Atmaca’nın
yakalarına Türk
devriminin simgesi olan
altı ok takılmış çarşaflı
akrabaları da rozetlerini
geri verdiler.
Rozet ayıbı doğal
yollardan çözülmüş
olduğuna göre bir tek iş
kaldı geriye:
Başta CHP İstanbul İl
Başkanı Gürsel Tekin
ve CHP Genel Sekreter
Yardımcısı Mehmet
Sevigen olmak üzere
tüm açılımcıların törenle
çarşaf giymesi...
Dinlemekten Bile
İstanbul Devlet
Tiyatrosu sanatçıları
Melek Baykal,
Mustafa Uğurlu ve
Mehmet Ali
Kaptanlar’ın rol aldığı
“Sokrates’in Son
Gecesi” oyunu
Ankara’daydı geçen
hafta.
Oyunda, Sokrates
şöyle bir söz
söylüyordu:
“Değil konuşmak,
dinlemekten bile
korkuyor insanlar.”
Toplu dinlenme
seansındayız.
Dinleniyoruz nasıl olsa,
dinlemesek de olur.
SBF öğretim üyesi Doç. Dr. Metin
Özuğurlu, “sendika.org”dan sola
sesleniyor:
“Kapitalizmin krizi, kriz içindeki
Türk soluna ne kadar da iyi gelmişti.
Teori, çifte su verilmiş çelik gibi
parlamaya başlamış, kınından
çıkartılan kavramların pası aceleyle
alınmış ve... Ve daha ‘en sonuncu
kavgamızdır’ türküsü eşliğinde
‘haydi bre’ demeye kalmadan -kara
bahtım kör talihim işte- makara
yeniden başa sarmasın mı? Ermeni
açılımı, Kürt açılımı, Alevi açılımı ve
tabii ki Ergenekon saçılımı derken,
Türk solu gene eli böğründe
kalakalmasın mı?
Siz bakmayın ‘eli böğründe’
teriminin imlediği çaresizlik haline.
Birbirini yeme noktasında sarf edilen
enerjiye bakar mısınız? Açıla saçıla
demokrasi mücadelesi verildiğini
düşünen solcular yine sol içinde ırkçı,
inkârcı, laikçi ve darbeci keşfine
çıktılar. Bu keşifte yine arka plan
dekoru dinci-liberal ittifak döşedi;
üstelik bu kez salt analitik düzlemde
de kalmadılar, solun ‘derin devlet’
bağlantısına flaş haberlerle ‘kanıtlar’
sundular. Zemin müsaittir diyerek
birçok sol örgütü Ergenekon’a
kurdurttular; yetmedi, Maraş ve
Madımak ‘kıyam’ını da sola yıktılar.
Gidişata bakılırsa 1977 1 Mayıs
katliamının da sola yazılması yakındır.
Arkadaşlar; siz birbirinizi
yiyedururken bu topraklarda bir bütün
olarak solun varlığı hedef tahtasına
yatırılıyor, mazlumların başkaldırı
tarihi, zorba dişlisinin tarihi olarak
yeniden yazılıyor. ‘Ben değil dişli o!’
diye yanınızdakini her işaret
ettiğinizde, bu kalleş tarih yazımına
iradeniz dışında katkıda
bulunduğunuzu göremiyor
musunuz?”
Göremeyenler çok. Hüzün verici
ama, görmek istemeyenler daha çok.
Solda Durum
Topraklarımız Yok
Olurken…
SADIK ÇELİK
TBMM tarafından çıkarılan
ve Cumhurbaşkanı’nın onay-
lamasıyla yürürlüğe giren, ka-
muoyunun 2/B olarak bilgidi-
ği orman arazileriyle ilgili ya-
sa, çeşitli sivil toplum örgüt-
lerinin ciddi tepkisine neden
olmaktadır. Özellikle, bu ara-
zilerin Orman Yasası altında
değil de Tapu Yasası altında
değerlendirilmiş olması kalan
ormanlarımızın da arsa olacağı
korkusunu, endişesini yarattı.
Büyük olasılıkla, muhalefetin
yasanın iptali için Yüksek
Mahkeme’ye gitmesi beklen-
mektedir. Yasa iptal edilirse,
bu arada atı alan Üsküdar’ı
geçmiş olacaktır. Muhalefetin
ve diğer sivil toplum örgütle-
rinin haklı itirazına rağmen çı-
kartılmış olan yasanın uygu-
lanmasında da ayrıca büyük
sıkıntıların yaşanacağı, daha
da vahim sonuçlar doğuraca-
ğı gözükmektedir, şöyle ki:
2/B orman alanlarının tespiti
için inisiyatifin orman mü-
hendislerine değil de, kadas-
tro memurlarına ve onların in-
safına, anlayışına bırakılmış
olması daha da kaygı verici bir
durumdur. 2/B arazileri konu-
sunda, 1950 sonrasından bu-
güne kadar süren derin, va-
him, affedilmez ihmalkârlık-
lar, vurdumduymazlıklar; ya-
lan, talan, popülist politikalar,
seçmen ve halk dalkavukluğu
sonucu geldiğimiz nokta ise if-
lasın tescilidir. TEMA’nın yap-
tığı açıklamada da bunun ye-
rel seçimler öncesi popülist bir
yaklaşım olduğu ve bu yasa ile
orman işgal suçunun teşvik
edileceği söylenmektedir.
“Topraklarımız kayboluyor”
konusunu tekrar gündeme
getirmemizin bir diğer nedeni
ise geçen günlerde gazete-
lerde, basında yer alan başka
bir haber: Danıştay’ın, ülkenin
en önemli tarım arazilerinden
Dalaman Çiftliği’nin turizm
bölgesi ilan edilmesine ilişkin
Bakanlar Kurulu kararını iptal
etmiş olmasıdır. Danıştay, çift-
liğin turizm bölgesi ilan edil-
mesinin toprakların kaybı an-
lamına geleceğini, bunun da
ülke çıkarlarına aykırı oldu-
ğunu, ayrıca kararın anaya-
sanın “Devlet, ormanların ko-
runması ve sahaların genişle-
tilmesi için gerekli kanunları ko-
yar ve tedbirleri alır” ilkesine zıt
olduğunu kayda geçirmiş ol-
masıdır.
Peki, Dalaman Çiftliği’nin
akıbeti neden bu kadar önem-
li? Dalaman Çiftliği, dünyanın
on yedinci, Türkiye’nin ise se-
kizinci büyük çiftliği, her yıl or-
talama 400 aileye iş kapısı olu-
yor, tam 11 ilin tohum ihtiya-
cını karşılıyor. Dolayısıyla bu
topraklar turizme açılırsa, her
yıl kâr eden bu işletme kapa-
tılmış olacak, birçok aile ge-
lirlerini kaybedecek, tohumda
dışa bağımlılık artacak ve ara-
zide öbekler halinde bulunan
çam ormanları yok olacak.
İşte bu nedenlerle, arazinin ta-
rım alanı olarak saklanması
çok önemli.
Topraklarımız ve ormanları-
mız, birçok farklı nedenle yi-
tip gidiyor ve biz de seyirci ka-
lıyoruz (“Su akar, Türk bakar”
özdeyişinde olduğu gibi). Or-
man Yüksek Mühendisi Sn.
Tarık Konal’dan bu konu ile
ilgili bir yazı ulaştı elime…
Kendisinin bu konuda ilettiği
bazı notlar, tabloyu daha iyi or-
taya koyduğu için, konunun
uzmanının, bilimsel verilere
dayalı objektif değerlendir-
melerinden bazı bölümlere
yer vermeyi uygun buldum:
“Ormanlarımızın bütünlü-
ğünün parçalanması, bo-
zulması bir ulusal felaketin
başlangıcı sayılmalıdır. Yitip
giden yalnızca ormanlar de-
ğil, ulusun toprağı olacaktır.
Ülkemizdeki hızlı ormansız-
laşma ve bu sürecin kaçınılmaz
sonuçlarından yalnızca biri
olan, bitkisel toprağın yitip
gitmesi (toprak erozyonu)
tehlikesinin boyutları ürkütü-
cüdür. Erozyon ile yitip giden
toprak miktarımız, yılda 500
milyon ton’dur… ‘Yasal dü-
zenleme’ adı altında (tam 25
kez) çıkartılan ‘örtülü af’larla,
orman alanlarımızın yüzde
56’sı (24 milyon hektarı) yiti-
rilmiştir. Bu rakam, yangınlar-
la kaybedilen orman alanı mik-
tarının 2 katından fazladır.
1950 yılında, ülke alanımızın
yaklaşık yüzde 60’ını kaplayan
ve 45 milyon hektar olan or-
man varlığımız, günümüzde
21 milyon hektara düşmüştür.
Orman sınırları içinde kalan 10
milyon hektar erozyon saha-
sının, günümüze dek sadece
1/40’ında erozyona karşı ön-
lem alınmıştır. Ülkemiz, or-
manlarını hızla yitiren ülkeler sı-
ralamasında -ne yazık ki- dün-
ya 2.’sidir.”
Bu saptamalar, konunun
üzerinde neden bu kadar dur-
duğumuzu ve ülkemiz için ne-
den bu kadar önemli olduğu-
nu daha iyi açıklıyor. Her ne
kadar ülkemizin en iyi çalışan
sivil toplum kuruluşlarından
olan TEMA ve diğer sivil top-
lum örgütlerimiz ile bilinçli
yurttaşlarımız, topraklarımızın
ve ormanlarımızın kaybı ko-
nusunda tepkilerini, duyarlı-
lıklarını ortaya koysalar da,
çeşitli eylemlerde bulunsalar
da, bu, sonuç almaya yet-
memekte… Bunun nedeni,
toplumsal bilinç eksikliğimiz-
dir. Sonuç alabilmek için; or-
man, toprak, yurt sevgisi ai-
lelerden başlayarak, ilköğre-
timden itibaren çocuklarımıza
aşılanmalı; radyo, televizyon
kanallarında ve diğer iletişim
araçlarında eğitici, yönlendirici
programların yasal zorunlu-
luk olarak yayımlanması sağ-
lanmalıdır.
sadik.celik@keyveni.com
Belgegeçer iletisinin
tarihi 24 Ekim 2008
tarihini taşıyor. Bayhan
Şirketi sahibi Ahmet
Bayhan, TCDD 2.
Bölge Müdürü Erol
Arıkan’a, “Sayın
Başmüdürüm,
müdürlüğünüze 1
yıldan beri ödeneksiz
yapılan işlerin listesi
aşağıdadır” üst başlığı
ile geçilmiş.
İletide, “Orhan beyin
bilgisi altında olan 3 bin
500 YTL tutarlı 10 adet
katlanır atölye kapısının
branda tadilatı”ndan
tutun da “Coşkun beyin
bilgi dahilinde
gerçekleştirilen
fermuarlı branda vinç
kılıfı yapımı”na değin
toplam 16 bin 755
YTL’lik işlerin dökümü
yapılmış.
İletinin sonundaki ek
bilgiye gözümüz takıldı:
“Hızlı trene yapılan
işler:
Sayın Bakanımız
Binali Yıldırım’a: 2 ad.
modüler markiz koltuk
yapımı. 8 ad. bakan
plakası yapımı. 8 adet
Türkiye yazısı, 1 ad. far
camı takılması. Gece
saat 23’ten sabah saat
04.00’e kadar 1 hafta
gece gündüz çağrı
yapıldığında saat farkı
gözetmeksizin hızlı tren
nerede ise biz
oradaydık. Bu işlerin
bedelini yukarıda
belirttik ama sizin
takdirlerinize
bırakıyoruz.”
Ödeneksiz İşler
7 Şubat
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Yalnõzca ahlak
üzerine kurulu yö-
netim biçimi. 2/
Amerika’da yaşa-
yan yõrtõcõ bir hay-
van... Hintli kadõn-
larõn ulusal giysisi.
3/ Köpek... Süt şe-
keri. 4/ Bir çeşit
zamklõ ve mat sulu-
boya ile yapõlan re-
sim... Tarlalar ara-
sõnda sõnõr çizgisi
olarak kullanõlan ekilme-
miş bölüm. 5/ Akõl... Ke-
di ya da köpek yavrusu. 6/
Soyundan gelinen, kim-
se... İtici neden, güdü. 7/
Yuvarlak ve bombeli bir
şapka... Kimse, kişi. 8/
Polonya halkõndan olan
kimse... Asma kütüğü. 9/
Eski bir ağõrlõk ölçüsü bi-
rimi... Şarkõ, türkü.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Yergi amacõyla yazõlan ve genellikle nükteli bir şekil-
de sonuçlanan kõsa şiir. 2/ İpotek... Kumaşla astar arasõ-
na konularak giysinin dik durmasõnõ sağlayan kolalõ bez.
3/ Bütün kutsal Hint metinlerinin başõnda ve sonunda yi-
nelenen mistik hece... Kadõn şapkalarõna konulan ve yü-
zü örten ince tül. 4/ Kalõn biçilmiş uzun tahta... Elektrik
direnç birimi. 5/ Yemek... Küçük mağara. 6/ Kimi man-
tarlarda üreme organõ... Mõsõr’õn plaka imi... Bir sayõ. 7/
Felsefe ve edebiyatta şeytanõ ve kötülüğü yücelten anla-
yõş. 8/ Düşünülenin tersini söyleyerek yapõlan ince alay...
Zaviye. 9/ Belirti... Asya’da bir ülke.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
H A S İ D L E R
A K İ D E Ş İ P
Y O L K R E M A
A V İ Z O K İ P
S A F A R İ N A
T K İ S P İ L
A M E D İ Y E İ
N O E S A S E N
D Ü A N O N A
nilgun@cumhuriyet.com.tr