Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
7 ŞUBAT 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
CMYB
C M Y B
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Ağaçlar Ayakta Ölür
Deliler hep beni mi buluyor? Yoksa insana ait evrensel
değerlerin ayaklar altına alındığı, kirliliğin, kavram kar-
maşasının insanlığı kasıp kavurduğu bu geçiş sürecinde,
ensesinde boza pişirilen Türkiye gibi bir ülkenin, top-
lumsal sorumluluk duyan, değerlerini korumaya çalışan
aydını olabilmenin başkaca bir yolu yok mu?
Özlem Yüzak, kolay kolay asılmayan yüzüyle oda-
ma girdiğinde, Türkel Minibaş’tan kötü bir haber ge-
tirdiği besbelliydi. Hastaneye kaldırılmıştı, çok fazla ağ-
rıları vardı, kardeşi doktorların hiç de iç açıcı bilgiler ver-
mediklerini aktarmıştı. Beklenen son, beklenenden bi-
raz erken gelmişti. Türkel her şeyi biliyordu. Her zamanki
gibi dik durmaya niyetliydi. O gün haftalık yazısı ya-
yımlanmışken, hastalığının ağır süreçlerinde hiç aksat-
madığı yazılarına devam etmek istiyordu. Bir sonraki haf-
tanın yazısını nasıl yazabileceğinin kaygısına düşmüş-
tü. Özlem “Olmazsa sen söylersin, ben not alırım” de-
miş, kendilerince bir formül üretmişlerdi.
Bir gün sonra, bir deri bir kemik kalmış olsa da, ya-
tağındaki onurlu, dimdik, şık duruşu. Sehpanın üzerin-
de kitapları.. ona ayak uydurmaya kararlı başları dik an-
nesi, kardeşi, yengesi.. gelen şiddetli ağrılarla zaman za-
man yüzü kasılsa da, günün gündemi üzerinden, bir-
kaç cümlelik her zamanki net, iğneli esprilerini esirge-
meden yaşamın olağan akışının sohbetini sürdürmek-
te diretiyordu.. Zaten çoğunlukla insanların dağıldıkla-
rı, hastalığını ilk öğrendiği, çok büyük ameliyat geçir-
diği süreçte de aynı şeyleri yapmamış mıydı?
“Her gün hiçbir şey olmamış gibi kalkıp giyineceğim,
gücümün yettiği ölçüde günlük yaşamımı, sorumluluk-
larımı yerine getireceğim. Bunu yapmazsam direnemem,
kaldıramam..” demişti. Öyle yaptı... Hiçbir şey yiye-
mediğini, 50 kilonun altında ayakta durduğunu, günlerce
hastanelerde mama kürüyle saatler geçirdiğini öylesi-
ne doğal aktarıyordu ki. Hastalığının başından bu ya-
na mama torbası ile kitap okurken o kadar çok gördük
ki.. Ürkütücü olmaktan çok, yaşamının doğal bir par-
çası, görüntüsü haline geldi.
Sevgili Türkel, önümüzdeki haftanın yazısını yaza-
mamak gibi bir gerçekle yüz yüze gelmeden aramızdan
uçup gitti. Okurları “Niye yazısı çıkmadı?” sorusunu sor-
madan, toprağa karıştığını bilecekler. Işıklar içinde yat-
sın, iyi ki doğdu, yaşadı, hep üretti, topluma, insanla-
ra bir şeyler vermeyi yaşamının direği yaptı diyecekler...
Çağdaş kadının, çevrenin, Cumhuriyet, laiklik bilin-
cinin, sosyal paylaşıma ait değerlerin savaşımında
merkezde, ödünsüz bir çizgide kalmak için hep diren-
di. Aslında Türkel Minibaş’ın kimliği, değerleri ile uy-
sa da uymasa da, çok fazla değişik siyasal düşünce-
den sitelerde, hakkında yazılmış övgü yazılarını görünce
gülümsedim. Öğretim üyesi, her yerde konferansçı, iyi
konuşmacı, karşısındakileri tanıyor, her düşünceden in-
sanları, hele de gençleri yakalamakta ne kadar önem-
li ve anlamlı olduğunu bir kez daha görmüş oldum. Ak-
la kara kadar ayrı düşünceler zincirinden, yazılarından
çok genç oldukları anlaşılan kişilerin aynı içtenlikle Tür-
kel’in ölümünün acısını paylaşmaları umut verici.
Biliyorum; Türkel’in varlık, yaşam nedeni işte bu in-
sanca iletişimdi.. Dün çok hasta olsa da, mektuplarına
bakabilecek kadar ayakta olabilseydi, ona da birçok elek-
tronik posta adresinden gelmiş AKP hükümetinin son
2B yağma yasasına ilişkin tepkileri okumadan geçe-
mezdi. Belki de gelecek pazartesinin yazı konusu ya-
pardı. Türkiye Ormancılar Derneği’nin, TEMA’nın or-
manlar yağmasına ilişkin çığlıklarına kulak tıkayamaz-
dı. “Tohumlar fidana, fidanlar ağaca, ağaçlar ormana,
ormanlar 2B’ye!” dizelerine acı acı gülümser, iki kez Ana-
yasa Mahkemesi’nden dönmüş, bu kez Tapu Yasası
içinde gizlenmiş katliam yasasının yine Anayasa Mah-
kemesi’nden dönse de, seçim süreci yağması, oy vur-
gununda kullanılmakta olduğunun altını çizerdi.
Kim bilir, belki de kömür torbaları ile yetinilmeyen, be-
yaz eşya, mobilya rüşveti ile seçmen avına çıkılmasıy-
la, sosyal devlet arasındaki çelişkileri keskin, esprili bir
dille anlatmayı yeğlerdi. Yıllar sonra Türk-İş, DİSK ve
KESK’in kriz bahanesiyle işçi çıkarmalara karşı ortak ey-
lem kararına sevinmişti.. Gerçek bir barışsever olarak
Davos’taki ucuz şova acı acı gülümsemişti..
Hastalığı nedeniyle yatakta uzanma hakkı bile yok-
tu. Zorunlu dik duruşta beli çok ağrıyordu. Yine de yük-
sünmeyen, onurlu ifade ile birlikte “Ağaçlar ayakta ölür”
sözünün heykeli gibiydi.. Işıklar içinde yatsın...
soner@cumhuriyet.com.tr
İktisat gülen yüzünü kaybettiMücadele arkadaşõmõz, yazarõmõz, dostu-
muz, hocamõz, arkadaşõmõz, bilim insanõ
Prof. Dr. Türkel Minibaş’õ kaybettik. Bir sü-
redir Gayrettepe’deki Özel Metropolitan Flo-
rence Nightingale Hastanesi’nde mide kanseri
tedavisi gören Prof. Dr. Türkel Minibaş, dün
sabah 10.30 sõralarõnda doktorlarõn tüm mü-
dahalelerine karşõn kurtarõlamadõ. Son gün-
lerine kadar bir köşeye sõğõnõp yaşamdan
birkaç gün daha çalmayõ reddederek son anõ-
na kadar dolu dolu yaşamayõ ve günlük işle-
rini aksatmadan sürdürmeyi seçen Minibaş, her
zamanki gibi başõ dimdik yaşama veda etti.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) İktisat Fakültesi
Öğretim Üyesi, Çağdaş Yaşamõ Destekleme
Derneği Genel Başkan Yardõmcõsõ Mini-
baş’õn yazõlarõ, bir tek gün aksamadan 15 yõl-
dõr her pazartesi “Gözucuyla” başlõğõ altõn-
da gazetemizde yayõmlanõyordu.
Minibaş, 1953’te İstanbul’da doğdu. AFS
bursuyla gittiği ABD’nin Los Angeles kenti-
nin Pasific Palisades High School’undan
1971’de mezun oldu. 1975’te Marmara Üni-
versitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’ni bi-
tirdi. 1985’te İÜ İktisat Fakültesi’nden İkti-
sat Teorisi ve İktisat Tarihi Anabilim Dalõ’nda
pekiyi dereceyle doktor, 1988’de doçent,
1995’te ise Uluslararasõ İktisat ve İktisadi Ge-
lişme dalõnda profesör unvanõ aldõ.
Minibaş’õn “Azgelişmiş Ülkelerde Kal-
kınmanın Finansman Politikaları ve Tür-
kiye”, “Çağ Atlatma Serüveni 1453-1980”
adlõ iki basõlmõş kitabõ, “Çalışmaya Hazır İş-
gücü Olarak Kentli Kadın ve Değişimi” ve
“Türkiye’de Yolsuzluğun Sosyo-Ekono-
mik Nedenleri Etkileri ve Çözüm Önerile-
ri” başlõklõ ortak çalõşmasõ ile para, kalkõnma,
Türkiye ekonomisi, uluslararasõ yatõrõmlar, kü-
reselleşme, yolsuzluk ekonomisi, kadõn ve cin-
siyetçilik içerikli yayõmlanmõş makaleleri
bulunuyor.
Kadõn ve çocuk üzerine çalõşmalar da yapan
Prof. Minibaş, aynõ üniversitenin Kadõn So-
runlarõ Araştõrma ve Uygulama Merkezi’nde
Müdür Yardõmcõlõğõ ve Anadolu Üniversite-
si Açõk Öğretim Fakültesi İstanbul İl Koor-
dinatörlüğü’nü de yürütüyordu.
Çeşitli dönemlerde Dünya Bankasõ’ndan
İMKB’ye kadar birçok kuruluşa proje danõş-
manlõğõ yapan Minibaş, 1991’de I. Ulusal Ço-
cuk Kurultayõ’nõ düzenledi.
Umut Çocuklarõ Derneği’nin çalõşmalarõna
gönüllü destek verdi. Türkiye Korunmaya
Muhtaç Çocuklar Vakfõ Mütevelli Heyet
Üyesi, Türk Kültür Vakfõ, Türkiye Avrupa
Vakfõ, Türk Çağ Vakfõ, İstanbul Mülkiyeliler
Vakfõ, Sosyal Demokrasi Vakfõ gibi vakõfla-
rõn da kurucu üyesi olan Prof. Minibaş, Bilim
Sanat Eserleri Meslek Sahipleri Kuruluşu’nda
iki dönem yönetim kurulu üyeliği yaptõ ve bir-
çok sivil toplum örgütüne üye olarak gönül-
lü katkõda bulundu.
Onu hep her zamanki kararlõ tutumu, mü-
cadeleciliği, en karanlõk dönemlerde bile
kaybetmediği neşesi ve güler yüzü ile hatõr-
layacağõz.
Bir köşeye sõğõnõp yaşamdan
birkaç gün daha çalmayõ
reddederek son anõna kadar dolu dolu
yaşamayõ seçen Minibaş, her zamanki
gibi başõ dimdik yaşama veda etti.
En karanlõk günlerde bile
çevresine umut saçan Minibaş’õn
yazõlarõ 15 yõldõr her pazartesi
“Gözucuyla” başlõğõ altõnda
gazetemizde yayõmlanõyordu.
MESAJ YAĞDI
Müşfik Kenter - Hem bilim dün-
yasõ, hem ülkemizin aydõnlõk ve
çağdaş insanlarõ üretken, müte-
vazõ, güleç ve çok değerli bir ka-
dõnõnõ, Türkel Minibaş’õ yitirdi.
Bihlun Tamaylıgil (CHP İstanbul
Milletvekili) - Türkel Minibaş
tam bağõmsõz Türkiye ve aydõnlõk
yarõnlar için mücadelesini en
zor zamanlarda bile vermekten
geri kalmamõş bir aydõndõ. Mi-
nibaş’õ ve ilkesel duruşunu her za-
man saygõyla anõp, yaşatacağõz.
Eski Orman Mühendisleri Odası
Genel Başkanı Salih Sönmezışık
- Türkiye önemli bilim evledõnõ yi-
tirdi. Başõmõz sağ olsun. Ama hiç
kuşkunuz olmasõn emperyalist
altõncõlarla savaşõrken hep bizim
yanõmõzda olacak. Sürekli oku-
duğumuz, içselleştirdiğimiz, ka-
tõldõğõmõz toplantõlarda kaynak
gösterdiğimiz düşüncelerini, sa-
nõrõm artõk ele geçiremeyeceğiz.
İstanbul Kadın Kuruluşları Birli-
ği - Cumhuriyet aydõnõ, bilim
kadõnõ, topluma kendini adayan,
bilgisini ülkenin her köşesine gi-
derek özveriyle paylaşan, Ata-
türkçü değerli dost, hepimizin
gönlünde yaşayacak. Acõmõz bü-
yük, sözler yetmiyor...
Ankara Aydınlığı Girişimi - Türkel
Minibaş, ekonomi alanõnõn en
iyilerindendi; yazõ ve yapõtlarõn-
da ekonomiyi insan odaklõ, emek
eksenli irdeler ve açõklar, anlaşõlõr
kõlardõ. Her yazõyõ yeni bir ay-
rõntõyõ öğretir, farklõ bir bakõşõ
gösterirdi.
İlk tören İÜ’de
Prof. Dr. Türkel Minibaş için
ilk tören bugün saat 10.00’da
Beyazõt’taki İstanbul Üniversitesi
Rektörlük Binasõ’nda düzenle-
niyor. Minibaş’õn naaşõ Fatih
Camii’nde öğlen kõlõnacak cena-
ze namazõnõn ardõndan akşam
saatlerinde Balõkesir’in Ayvalõk
ilçesine götürülecek. Minibaş,
yarõn Alibey Adasõ’nda (Cunda
Adasõ) babasõnõn yanõna defne-
dilecek.
Otobüs kaldırılacak
Cenazeye katõlmak isteyenler
için bugün Bakõrköy Belediyesi
2, Tüyap Fuarcõlõk 1 otobüs kal-
dõracak. Çağdaş Yaşamõ Des-
tekleme Derneği’nin de bir ara-
cõ cenaze töreni için hareket ede-
cek. Otobüsler Taksim Atatürk
Kültür Merkezi (AKM) önünden
saat 22.00’de hareket edecek.
Çelik gibi duruşuna karşõn, hayatõ renkli ve neşeli yaşama biçimi vasiyetine yansõdõ
Cenazeme şapka takıp gelin
Dostlarõnõn “Devrimci, feminist, çağdaş,
laik ve Atatürkçü” diye tanõmladõklarõ
Minibaş, neşeli, paylaşõmcõ, mücadeleci,
kararlõ, tutkulu, esprili, doğasever, çocuklar
ile gençlerin vazgeçilmez dostu olarak anõldõ.
Hastaneye gelen arka-
daşlarõ Minibaş’tan sev-
giyle söz etti:
? Yüksel Minibaş: Eşi-
min ablasõ can dostum,
çok seviyorum onu. O hep
yanõmõzda olacak.
? Prof. Dr. Gülhan
Türkay - Prof. Dr. Nur-
can Özkaplan: Devrimci,
çağdaş, laik ve Atatürkçü
bir insandõ. Hiçbir hak-
sõzlõğa dayanamazdõ. Hem
doya doya yaşadõ, hem
mücadele etti. Kadõn ol-
manõn hakkõnõ da verdi.
Doğayõ, dağlarõ, sohbeti
ve dans etmeyi severdi.
Her 1 Mayõs akşamõ evin-
de dostlarõnõ toplardõ. Bu
geleneği sürdüreceğiz.
? Fatoş Somer: Çok
şakacõydõ, ufak detaylarla
yaşamõ renklendirmesini
bilirdi. Neşeyi içinde ba-
rõndõrõrdõ. Bu olay da şaka
gibi. Sanki yine cep tele-
fonumdan arayacak ve
“Aç şu kanalı izle, çok
önemli şeyler söylüyor-
lar” deyip kapatacak gibi.
? Fitnat Sönmez: Bize
hep “Cenazemde hepiniz
şapka takmalısınız” der-
di. Kimsenin bakõmsõz ol-
masõna tahammül ede-
mezdi. Herkesi sürekli
motive ederdi. Hayata kar-
şõ hep dik durdu ve tut-
kuyla yaşadõ.
? Begüm Yavuz (Ar-
kadaşı): O bir kadõn halk
kahramanõydõ. İlk çocuk
kurultayõnõ Türkel yaptõ,
bunu hiç kimse unutmasõn.
? Prof. Dr. Kuvvet
Lordoğlu (Marmara Üni-
versitesi, İİBF): Sadece
onu kaybettiğim için değil,
ona verdiğim sözü tuta-
madõğõm için üzgünüm.
“Bana söz verdin, dağla-
ra çıkartacaksın” demiş-
ti. Onu dağlara çõkarta-
madõm. Şimdi benimle
dağlarda rüzgâr olacak,
havuzda ise balõk.
? Sezai Gülşen (Doğuş
Üniversitesi Öğretim Gö-
revlisi): Ekonomiyle sanat
arasõndaki ilişkiyi hiç kim-
se onun kadar iyi anlata-
mazdõ. Gerçek bir aydõndõ.
Olağanüstü verici ve pay-
laşõmcõydõ.
? Nurdan Sirman (Sı-
nıf arkadaşı): O hayatõ-
mõzõn mihenk taşõydõ.
Dostlarõ olarak verdiği mü-
cadeleyi biz sürdüreceğiz.
? Ahmet Özkan (İşa-
damı): Hem hocamõz, hem
annemizdi. Olmaz diye bir
şey yoktu onun için.
Gazetemiz ekonomi sayfa-
larõnda pazartesi günleri
Gözucuyla adõyla köşe ya-
zan Minibaş, hastalõğõnõn
en ağõr safhalarõnda bile
yazmayõ sürdürdü. Bazen
yurtdõşõna çõkacağõ za-
man birkaç gün önceden
gönderdiği yazõlarõn hem gelip
gelmediğini kontrol hem de durumundan haberdar et-
mek için arardõ. Son yazõsõ için de öyle yaptõ. Has-
tanede yatan, ağrõlarõ artõk ancak morfinle hafifleti-
lebilen Minibaş, pazar günü çalõşan arkadaşlarõmõ-
zõ arayarak, çok halsiz olduğunu, bu nedenle yazõsõ-
nõ biraz kõsa kesmek zorunda kaldõğõnõ anlattõ...
Türkiye için büyük kayıp
Prof. Dr. Türkan Saylan (ÇYDD Genel
Başkanı) : Minibaş Türkiye için çok büyük
bir kayõp. Kendisiyle son derece yakõndõk.
Onun bilgi birikimi ve yaşama bakõşõ hepi-
mize örnek oldu. Başõmõz sağ olsun.
Ali Bahadır Minibaş (Erkek kardeşi):
Türkiye için büyük bir kayõp, bilim insanõ ve
dünya insanlõğõyla örnek öğretmen ve büyük
bir hocaydõ. Türkiye’nin başõ sağ olsun.
Prof. Dr. Filiz Meriçli
(ÇYDD Genel Başkan Yar-
dımcısı ) : Sadece ÇYDD
için değil Türkiye içinde
çok önemli bir kayõp.
Minibaş, ülkemizin ay-
dõnlõk geleceği için daha
çok şey yapacaktõ. Biz-
ler bu ülkenin aydõnlõk
insanlarõ olarak onu hep
yaşatacağõz. Onu çok sevi-
yoruz. Türkiye’nin Minibaş-
lara çok ihtiyacõ var.
Prof. Dr. Tahsin Yeşildere (Üni-
versite Öğretim Üyeleri Derneği Genel
Başkanı: Türkiye önemli bir insanõnõ kay-
betti. Minibaş gibi insanlar az yetişiyor.
Ona toplumun, bizim ve öğrencilerinin çok
ihtiyacõ vardõ. Türk milletinin başõ sağ olsun.
Ahsen Deniz Morva (İÜ İletişim Fa-
kültesi Araştırma Görevlisi) : Eşim Tür-
kel hocanõn asistanõydõ. İletişim Fakültesi’nde
sinema üzerine çalõşmalar yaptõğõm için, ken-
disiyle sohbetlerimiz hep sinema üzerine
olurdu. Çok iyi bir sinema seyircisiydi, fes-
tival arkadaşõmdõ. Gönül dolusu seven, öz-
leyen bir insandõ. Sevdiğini doya doya
söylerdi. Eksikliğini hissedeceğiz.
Gazetemiz yazarlarõ ve çizerleri
Minibaş’õn “Hayatı dolu dolu ya-
şadı” dediler.
Erol Manisalı: Minibaş İk-
tisat Fakültesi’nde 30 yõl
omuz omuza çalõştõğõm ar-
kadaşõm, dostum, kardeşim-
di. Türkiye için birlikte mü-
cadele verdiğim bir insandõ.
Minibaş’õ bizler yaşatacağõz.
Işıl Özgentürk: Çok cesur
birini kaybettik. Güzel bir arka-
daştõ, õşõklar içinde yatsõn.
Musa Kart: Bu ülkenin çõkarlarõnõ sa-
vunma adõna çok güçlü ve kararla duruş
sergiledi. Üstelik bunu mizah duygusunu
hiç kaybetmeden yaptõ. Her ölüm erkendir
ama Türkel’in ki gerçekten erken oldu, çok
üzgünüm.
SON ANA
KADAR
YAZDI
Bilim
insanları, birlikte
çalıştığı sivil toplum
kuruluşu temsilcileri ve
gazetemiz yazar ve çizerleri
Minibaş’ın mücadeleci
kişiliği kadar, hayatı dolu
dolu yaşayan tarzına
dikkat çektiler.
ÖZLEM YÜZAK
Seni gün batõmõnda
uğurladõm Türkel. İstedi-
ğin gibi... Cunda’da, Aya
Yorgi’de, Cihangir’de se-
nin evin çatõsõndaki te-
rasta güneşi yolcu ettiği-
miz gibi uğurladõm seni.
Daha sen soluk alõrken...
Bu kez elimde şarap ka-
dehi yoktu. Önceki akşam
üstü hastane çõkõşõ, Mo-
da’da bir bankta otur-
dum uzun uzun. Yok yok...
Attõm kafamdan hastane-
deki o solgun, gözleri ka-
palõ Türkel’in görüntüsü-
nü. Kardeşin Ali’nin “ar-
tık umut yok Özlem” söz-
lerini de... Zaten hiç ya-
kõşmõyordu.
Gün batõyor yavaş ya-
vaş... Güneş denize değdi
değecek. Bak olağanüstü
bir renk cümbüşü içinde
“güle güle” diyorum sa-
na can dostum. Ufka doğ-
ru uçan şu martõnõn ka-
natlarõna yerleştirdim se-
ni... Şimdi karşõmda o
bildik cesur, sözünü sa-
kõnmayan, gerekirse dişe
diş mücadele eden, her za-
man bakõmlõ, tõrnaklarõ
boyalõ, boynunda kolye-
leri, parmaklarõnda göz
alõcõ yüzükleri ile benim
canõm arkadaşõm var.
Dert ortağõm, iyi gün ve
kara gün dostum... Nere-
de olursak olalõm, güzel
gün batõmlarõnõ anõnda
telefonla birbirimizle pay-
laştõğõmõz, uzakta olsak
bile yaşama kadeh kal-
dõrdõğõmõz o gerçek in-
san var.
Aslõnda senin için bel-
ki de en iyi tanõm “gerçek
insan”. Çünkü yaşamõn
her alanõnda var oldun.
Liberal ekonomi politika-
larõnõn ve yolsuzluklarõn
karşõsõnda da, kadõn so-
runlarõnõn tam göbeğinde
de. Çağdaş Yaşamõ Des-
tekleme Derneği’nin top-
lantõsõndan çõkõp, ekono-
mi ile ilgili bir panelde ko-
nuşup ardõndan tango
kursuna giden Türkel...
Arabaya atlayõp Cun-
da’da kõştan beri kulla-
nõlmayan evin kapõsõnõ
açõp, hõzlõ bir temizliğe
giriştikten sonra, koşa ko-
şa adanõn arkasõna gün
batõmõna yetişmeye çalõş-
tõğõmõz Türkel... Üstelik
o arada çantana, hem de
plastik değil cam kadeh-
leri, soğuk beyaz şarabõ ve
peynirleri bile yerleştirip
sürpriz yapmõştõn.
Hastalõk yakõşmamõştõ
sana dostum. Bunu bildi-
ğin için, iyi olduğun her
anõ değerlendirdin. Bir
gün Sri Lanka’ya gidiyo-
rum diye telefon açtõn.
Bir başka gün aradõğõm-
da Brüksel’deydin. Dolu
dolu yaşadõn.
Şimdi ise o martõnõn
kanatlarõndasõn... Cun-
da’ya doğru... Uğurlar
ola dostum...
Seni gün batımında
uğurladım....
Yazarõmõz İÜ Öğretim Üyesi Türkel Minibaş, bir buçuk yõldõr mücadele ettiği kansere yenik düştü
10.00’DA BEYAZIT’TA
Hep yanımızda
olacak
iğde’den tõrmanõş, 7 günlük yürüyüşle
Aladağlar’õ geçiş, Demirkazõk’ta zirve,
Kayseri’den iniş ve Sultansazlõğõ’nda
bir yorgunluk sigarasõ... Türkel Minibaş,
tam bir doğa dostu, azimli bir sporcuydu. (Fotoğraf: HASAN ERİŞ)
N