19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc yahoo.com CMYB C M Y B GÖRÜŞ MEHMET ŞAKİR ÖRS Toplumsal Belediyeciliğin İlkeleri Yerel yönetimler, yerel kamusal hizmet birimleri- dir. Yerel kamusal hizmetlerin en yüksek yurttaş ka- tılımıyla ve en saydam yöntemlerle halka ulaştırılması gerekmektedir. Tabii bunun için de katılımcılık ka- nallarının güçlü olması, demokratik denetim ola- naklarının varlığı ve hepsinden önemlisi yüksek bir kentlilik bilinci temel koşullarıdır. Toplumsal, katılımcı ve sosyal belediyecilik anla- yışının temel ilkeleri olarak çağdaşlığın, özgürlüğün, dayanışmanın ve katılımcılığın altını kalınca çizmek gerekiyor. Bunlarla birlikte, yerelin ve yerelleşmenin önemi- ni sözde öne çıkarıyor gibi görünen, ancak onu ulu- sal demokrasi ile karşı karşıya getiren cemaatsel yak- laşımlarla; temel kamu hizmetlerini, ‘yerelleştirmeyi sağlıyoruz’ görüntüsü altında piyasa koşullarına terk eden özelleştirmeci, liberal, sağ, tüccar siyasetçi po- litikalara da dikkat çekilmelidir. Ulusal düzlemdeki demokrasi ile yerel demokra- si, birbirinin tamamlayıcısı ve bütünleyenidir. Top- lumsal belediyeciliğin yerel demokrasi anlayışı ile, mer- kezde ve yerel yönetimlerde kendi cemaatlerinin ve gerici kadrolarının çağdışı anlayışlarını örtmeye ça- lışanların tutumu birlikte değerlendirilemez. Kamu hizmeti insan odaklı olmalıdır. Kentlerde ye- rel yönetim hizmetlerinin merkezinde de insan var- dır, kentli vardır. Yurttaş ve kentli, asla ‘müşteri’ ola- rak görülmemelidir. Üretken, verimli hizmet belediyeciliği Toplumsal ve sosyal belediyeler, yerel yönetim bi- rimleri; en geniş kesimlere adaletli ve hakça hizmet götürmeyi kendilerine en öncül görev olarak görür- ler. Asla savurganlık yapmazlar. Gösteriş harcama- larından kaçınırlar. Altyapı hizmetini kaldırım yenile- mekten, kültürel hizmeti de pahalı konser, festival or- ganizasyonu yapmaktan ibaret sanan tutumun, top- lumsal belediyecilik anlayışı ile ilgisi olamaz. Sosyal demokrat belediyeler, sürekliliği olan ‘toplumsal hak’ ve ‘toplumsal hizmet’ kavramlarını kendilerine rehber edinirler. Sosyal demokrat ve toplumcu belediyecilik anla- yışı, kamunun, halkın, kentlinin çıkarlarını her şeyin üzerinde görür. Buna koşut olarak üretken, verimli hiz- met programları hazırlar ve kent planlamaları yapar. Doğayı ve çevreyi korur. Kentlerin tarihine, tarihsel ve kültürel değerlerine sahip çıkar. Saydamlığı temel ilke edinir. Böylesi bir anlayışla yönetilen belediye- lerde tüm akçeli çalışmalar, ihaleler ve satın almalar saydamdır ve başta kentlinin denetimi olmak üzere, her türlü denetime açıktır. Sosyal demokrat belediyecilik, yerelden evrense- le uzanan ve tüm toplumu kucaklayan bir belediye- cilik anlayışıdır. Toplumsal, sosyal belediyeler, ay- dınlanmanın yerel kaleleridir. Eşitliğin, özgürlüğün, top- lumsal adaletin ve sosyal demokrasinin kaldıracıdırlar. Yerel demokrasi odakları Küreselleşen günümüz dünyasında, yaşam ken- di diyalektiğini yine kendisi örmektedir ve yerelin öne- mi her geçen gün artmaktadır. Ancak bu etkinliğin örgütlenme ve kullanım biçimi önemlidir. Kimi kötü örneklerde görüldüğü gibi, yerel yönetimler, kişisel, grupsal, cemaatsel ya da çıkarsal yapıların güç ve ik- tidar odakları mı olacaktır, yoksa gerçek demokra- sinin, dayanışmanın ve katılımcılığın yerel odakları mı? İşte bu soruya verilecek yanıt önemlidir. Elbette yalnızca verilecek yanıtla sınırlı kalmayıp, hayatın içinde duruş ve davranışları sınamak ge- rekmektedir. Bu aynı zamanda, yaşamın turnuso- lunda, partilerin ve yerel yönetim kadrolarının-aday- larının, anlayışlarının ve duruşlarının test edilmesi ola- caktır. Bu test de, yerel yönetimlerin programların- dan kadrolarına, kararlarından toplumsal ilişkilerine kadar uzanan geniş ve derin bir süreci kapsamak- tadır. Biz, önümüzdeki 29 Mart yerel seçimlerine böylesi bir pencereden bakıyoruz. 29 Mart’ın, ülkemiz ve hal- kımız için yeni ve umutlu bir dönemin başlangıcı ol- masını diliyoruz. İ. GÜRŞEN KAFKAS Öğretmen yetiştirme soru- numuz ve çözüm yolları ara- yışı süregelmektedir. Bilginin nasıl öğretileceği önemlidir. Öğretmen; duyan, seven, araştıran bir ruh yapısında olmalıdır. Öğretmen her şey- den önce eğitimcidir. Sağlık- lı, bilinçli ve üretken bir nes- lin yetiştirilmesi için öğret- menler de bu düzeyde nitelikli olmalıdır. Öğretmen, eğitimin en önemli bir boyutudur. Eği- tim ve öğretimin sağlıklı iş- lerliği, öğretmen kalitesi, be- cerisi, sosyal ve kültürel do- nanımıyla ilişkilidir. Öğretmene yüklenilen görev öğretmene verilenlerle eşde- ğerde olmalıdır. Öğretmenin li- sans ve lisansüstü eğitimi, ya- tay-dikey ilerleme, bilişim do- nanımı, üreticiliği başarısını arttıracaktır. Ayrıca, eğitimi ve eğitim sonrasındaki görev sü- recinde eksiklerini tamamla- yacak kadar yaratıcı olmalıdır. Doğru, geçerli, kullanılabilir ve yararlı bilgilerle donatılması, günün koşullarına uyumu ge- reklidir. Ülkemizde dünden bugüne kadar öğretmen yetiştirme ko- nusu adeta bir sınama-yanıl- ma-deneme tahtasına dönüş- türülmüştür. Nitelikli öğretmen yetiştirme 1970’ten sonra hız- lı düşüş göstermiştir. Öncele- ri, zeki, yetenekli ve seçilmiş gençleri öğretmen yetiştirmek öz kaynaktı. Şimdi ise, Mev- lana’nın “Ne olursan ol, yeter ki gel…” deyişindeki sıradan toplayıcılık söz konusudur. Ulus olarak 1923’ten bu- günlere kadar, öğretmen ye- tiştirme konusunda önemli de- neyim ve kazanımlar edinildi. O günlerin zor ekonomik ve sos- yal koşullarına bakılmaksızın öğretmen okulları, Köy Ensti- tüleri, eğitim enstitüleri, Yüksek Öğretmen Okulları milyonlarca insanımızın eğitiminde etken oldu. Köy Enstitüleri başlı ba- şına aydınlığa doğru koşulan bir eğitim ışığıydı. Köylünün ka- ranlıklardaki duruşu, aydınlığa onlarla ulaşıyordu. Siyasi bas- kılar, dini etmenler olmasaydı ve Köy Enstitüleri kapatılma- saydı, ülkemiz bugün siyasi, sosyal, ekonomik ve eğitim alanlarındaki krizi yaşamaya- caktı. Köy Enstitülü öğret- menler, üretici bir eğitimci ola- rak yetiştiriliyorlardı. Ulus bi- linci, insan sevgisi, sosyal ge- lişim, yetenek geliştirici ve okuma alışkanlığı ile dona- nımlı Köy Enstitülü öğretmen, aydınlığını köye ve köylüye de aktarıyordu. Siyasilerin oy avcılığı, din istismarı, ticaret ve tarikatlar bugünleri getirdi. Genç beyin- lere ışık saçacak birikimde öğ- retmen yetiştirmek yerine, gü- dümlerinde ve sıradan eğitim- ci yetiştirmeye öncelik verildi. Öğretmenlik sürekli gelişme gerektirip alan bilgisi, beceri- si, kültürü ve sosyal gelişimiy- le kesintisiz beslenmelidir. Özel personel yasası, sendikası, değişim ve gelişmesinin sağ- lanacağı ekonomik bir dina- mikte olmalıdır. Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürlüğü’nün “İlköğretim öğretmenlerin- de bulunması gereken özel- likler standardını eğitim fa- kültelerimizden istediği” ni- telikli öğretmen arayışları sür- dürülüyor. Eğitim fakülteleri- mizin tespitlerinin yanı sıra Köy Enstitülü öğretmenlerin “eğitimdeki yenileşmeci dö- nüşümü” de incelenmeliydi. Öğretmenin, “yaparak, yara- tarak, üreterek” başarıya na- sıl koştuğu araştırılmalıydı. Eğitim fakültelerimizin tes- pitlerinin üretici olmayıp, yeni- likten uzak, tanıdık ve bildik kavramlar olduğu görülmek- tedir. Tespitler şöyle: 1. “Öğ- retmen birey olarak görür ve değer verir. 2. Öğrencilerin sosyal ve kültürel farklılıkla- rını, yaptıklarını ve ilgilerini dikkate alarak en üst dü- zeyde öğrenmeleri ve geliş- meleri için çaba harcar. 3. Öğrencilerinde geliştirmek istediği kişilik özelliklerini kendi davranışlarında gös- terir. 4. Diğer öğretmen, yö- netici ve uzmanların başarı- lı deneyimlerinden yararlanır. 5. Öz değerlendirme yapa- rak, değişim ve sürekli geli- şim için çaba harcar. 6. Ye- ni bilgi ve fikirlere açıktır, kendisini ve kurumu geliş- tirmede etkin rol oynar. 7. Mesleği ile ilgili yasa, yö- netmelik ve genelgeleri izle- yerek bunlara uygun davra- nır. 8. Öğretmen, öğrencinin tüm özelliklerini, ilgi, istek ve ihtiyaçlarını bilir, geldiği ai- lenin ve çevrenin doğal, sos- yo-kültürel ve ekonomik özelliklerini tanır. 9. Aileleri ve toplumu eğitim sürecine ve okulun gelişimi ile ilgili ça- lışmalara katılmaları yönün- de teşvik eder.” Tespitlerde, alışılmışın dışında, yeniliğe va- ran bir eğitim ivmesi yok gibi… Öğretmenin kalıplara, dört du- vara hapsedildiği görülüyor. Sonuç: Eğitimimiz ve öğ- retmenlik, çözüm bekleyen sorunlarla doludur. Tevhid-i Tedrisat’ın (Eğitimde Birlik) yıpratıldığı, eğitimde hızla dinselleşmeye gidildiği, ders kitaplarının, yüz temel eser seçiminin karmaşası acı gerçeklerdir. Eğitim kurumla- rına yönetici atamalarının kad- rolaşmayı çağrıştırdığı, nitelikli öğretmen arayışlarına gidil- mediği günümüzde hangi “ni- telikli öğretmenden” söz ediliyor?.. Nitelikli öğret- menin çağdaş, bilimsel, bil- giye, pozitif düşünceye dö- nük, üretken, Atatürk ilke ve devrimleriyle barışık ol- ması temel olmalıdır. Nitelikli Öğretmen Arayışı KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] 26 Şubat HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com 26 ŞUBAT 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 15 TRT Şeş’e DTP eklenince ne olur? Dü-şeş! Tokat Gülfatma Carlık: “Recep, Davos’ta moderatöre vurmayı düşünmüş! Tokatlama Recep din kardeşiyiz!” İstekli Işık İşgüden: “Doğan medya grubunu susturmak için 826 milyon lira vergi salınsa da Çetin Altan’ın canı hâlâ yazı yazmak istiyor!” Ağır Soner Önal: “Almanya’dan beş ayda gelen Deniz Feneri dosyası o kadar ağır ki, kimilerinde bel ağrısı bile yapıyor!” YağmurDeniz Acaba yabancılar ne der telaşı! ETNİK köken üzerinden siyaset yapan DTP’nin başkanı Ahmet Türk Meclis’teki grup toplantısında Kürtçe konuşunca Fatih Sultan Recep’in eski solcu yeni has liboş gazetecilerinden Mehmet Altan da bir televizyon kanalında konuştu: “Kendi anadilinden konuştu diye ceza verirseniz, sonra bunu yabancılara nasıl anlatırsınız!” İşte, zurnanın zırt dediği yer burası. Türkiye’yi yabancıların ne diyeceğine göre ayarlamak! Sultan hazretleri, bu ince ayarı İslamcı faşizmden yana kaçırırsa hemen uyarılıyor, emperyalistlerden yana kaçırırsa bolca alkışlanıyor, sırtı sıvazlanıyor. Yabancılar ne der telaşında olan ve fakat yabancıların Türkiye’ye hesap vermesini aklının köşesinden bile geçiremeyen Mehmet, Meclis grubundaki Kürtçe konuşma için bir yandan da suçu 12 Eylül faşizminin Meclis içtüzüğüne atıyor. İyi de daha dün iktidar partisi Meclis içtüzüğünde yapacağı değişiklikle muhalefet milletvekillerinin kürsüden konuşma hakkını kısıtlamaya kalkışmadı mı? Hem aslan gibi demokrat, hem çakal gibi faşist! Bu arada Mehmet’in akademisyenliğini ve profesör unvanını 12 Eylül faşizminin yarattığı üniversite düzenine borçlu olduğunu unutmamak gerek! Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” İSLAM âleminin son halife adayı Fatih Sultan Recep’in bir adamı halka şirin görünmek için elindeki çiçekleri havaya savuruyor, yurttaşın biri “sokağı kirletmeye utanmıyor musun” diye çıkışıyor. Sultanın bir başka adamı kahvede propaganda yapıyor, yurttaşlardan fırça yiyor. Sultanın başka bir adamı balıkçı dükkânında önceki cumhurbaşkanına saygısızlık yapıyor, esnaftan ağzının payını alıyor. Sokağa çıkıp halkın arasına giren sultanın adamları giderek daha zor durumda kalıyor. Sultan ise meydanlara toplattığı halka kürsünün tepesinden bakıyor ve küfür etti edecek gibi konuşuyor. Yerel seçime gidilirken saltanat sallanıyor! Fakat kamuoyu araştırmaları nedense sultandan yana sonuçlar veriyor. Anketler mi hatalı yoksa halk mı ikili oynuyor anlamak mümkün değil. Belli olan bir şey varsa o da gerçeğin sandıktan çıkacağı. Ancak sandıktan sonucun nasıl alınacağı konusu da pek belli değil! Seçmen listeleri ilk kez İçişleri Bakanlığı tarafından oluşturuldu. Bakanlık memurlarının bir yıl içinde 6 milyon fazla seçmeni nasıl peydahlandığı konusunda kamuoyuna doyurucu bir açıklama yapılamadı. İktidar eliyle seçmene dağıtılan rüşvet konusunda Yüksek Seçim Kurulu’nun çaresiz kaldığı anlaşıldı. Devlet olanaklarının iktidar partisi hizmetinde bu denli pervasızca kullanıldığı, siyasi ahlakın ve hukukun bu denli ayaklar altına alındığı seçim sürecinden Yüksek Seçim Kurulu’nun nasıl çıkacağı giderek daha çok merak edilir oldu! Yaşanmakta olan bunca siyasi kirlilik karşısında Yüksek Seçim Kurulu’nun bilgisayar ortamında kayıt altına alacağı oy dağılımlarını seçim sonucu olarak açıklamasının yeterli olamayacağı anlaşılıyor. Yüksek Seçim Kurulu’nun seçim sonuçlarını sandık ölçeğinde açıklaması gerekiyor! Çünkü sandık kurulundaki görevlilerin gözü önünde sayılıp tutanağa geçirilen oy dağılımı daha sonra başka görevliler tarafından ilçe seçim kurulu bilgisayarına, il seçim kurulu bilgisayarına aktarılıyor. Sandık başındaki görevlinin, ilçe ve il ölçeğinde sandığın sağlamasını yapması söz konusu olamıyor. Önceki yıllarda seçim sonuçları kâğıt-kalemle hesaplanırken sandıklardaki oy dağılımına kadar açıklama yapılırdı. Bilgisayar teknolojisine geçildikten sonra sandık sonuçlarının açıklanmaması (gizlenmesi) hem akla ve mantığa hem de demokrasiye hiç uymuyor. Sandıklar SESSİZ SEDASIZ (!) BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Damlarõn üzerinde biri- ken karlarõ at- makta kullanõ- lan büyük tah- ta kürek. 2/ Kadõnlarõn başlarõna bağ- ladõklarõ bir tür tülbent... Bir renk. 3/ De- rin... Toz ilaç- larõn içine konuldu- ğu, yutulmaya uy- gun küçük kap. 4/ Arnavutluk’un para birimi... Bir yüze- yin, özellikle ya- maçlarõn güneş, rüz- gâr, yağõş getiren ha- va kütleleri gibi dõş etkenlere göre yö- nü. 5/ Tarla sõnõrõ... Dostoyevski’nin bir romanõ. 6/ Küçük çubuklarla oynanan bir oyun... Tarõm alanlarõ için yüz met- rekare değerinde yüzey ölçüsü birimi. 7/ Kimi Türk lehçelerinde “ağa” anlamõnda kullanõlan söz- cük... Gözleri görmeyen. 8/ İstenen özellikleri ta- şõyan bir bitki parçasõnõ anaç üzerine uygulaya- rak yeni bir bitki elde etmek. 9/ Güreşte bir oyun... İri taneli bezelye. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Harman yerinde kalan toz ve samanla karõşõk taneler. 2/ Bir tür hafif ve kaba ayakkabõ... Al- datma işi, hile. 3/ Hatay ilinde bir ova... Yünlü bir kumaş cinsi. 4/ İzmir’in Tire ve Ödemiş il- çelerine özgü bir tür bilye oyunu... Denetleme, tef- tiş. 5/ En kõsa zaman süresi... Aptalca davranan, zekâsõ kõvrak olmayan. 6/ Japon imparatorlarõna verilen san... Güzel sanat. 7/ Büyük kardeş, ağabey... Japonya’da Buda rahibelerine verilen ad. 8/ Bir duygu ya da düşünceyi başkasõna be- nimsetmek. 9/ Toplanmayõ gösteren nota işare- ti... Kesilmiş ekşi sütten yapõlan bir tür rakõ. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 V A Y B E N İ O A L O F E S E K R A N D A E D A T G Ö L E V E Z A Z A P M İ Y V A R İ D E N O A Ğ Y E T K İ N R A P E L A V R E S E S Y O N 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle