25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 22 ŞUBAT 2009 PAZAR 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Oyuncunun Maliye Karşısında Yalnızlığı Sevgili, Yağmur çatı katının tavan penceresinin camla- rını dövmektedir. İçerde görünen odanın ortasın- da, üzerinde tüten tencerenin bulunduğu bir mangal durmaktadır. Arada mangaldan fırlayan kıvılcımlar duvarları aydınlatır. Göz açıp kapayıncaya kadar kısa sü- re içinde, bir duvarda bir Roma İmparatoru gö- rüntüsü, biraz ötede bir Fransız askeri fotoğrafı, daha ötesinde, beyaz saçlı bir profesör resmi ile karşılaşırız, kıvılcımların kaprisinin bize sunduğu görüntülerin hepsinde, ayrı kimlik ve kıyafetlerde görünen insan aynıdır: Oyuncu Antoine A. Antoine A, o sırada, bizim camından içerisini sey- rettiğimiz, ortada duran mangalın üzerinde pey- nir çorbasının dumanları tüte tüte piştiği daire- sinden az uzakta, yıllardır hemen her gece yap- tığı gibi, Odeon Tiyatrosu’nda, yarı boş koltuklar karşısında, klasiklerden birini oynamaktadır. Boş salon canını sıkar yaşlı oyuncunun, sah- nedekilerin cansızlığı da şevkini kırar, “Bir an ön- ce bitse de oyun gitsem, diye düşünürken” bık- kın bıkkın, son perdenin ortalarına doğru evde ken- disini bekleyen sıcak peynir çorbası gelir aklına; birden tiradının tam ortasında, bükülmeye başlayan beli bir başka doğrulur, dikilir, gözlerinin feri canlanır, sesine başka bir canlılık gelir... O sırada, oyunu birkaç kez izlemiş salondaki mü- davimlerden biri yanındaki arkadaşının kulağına eğilip fısıldar: - Görüyor musun eski toprağı, birden nasıl sil- kinip canlandı. Hep böyledir ihtiyar kurt... Yukarıdaki satırlar Sevgili, Alphonse Dau- det’nin yıllar yıllar önce okuduğum “Peynir Çor- bası” öyküsünün aklımda kalan şeklidir. İlk okuduğumda çok etkilendiğim, yıllar içinde kafamda şekil değiştirse de özünü unutmadığım bu öykü bana aktörün sahne üzerindeki yalnızlı- ğını düşündürür hep. Bir ekibin içinde, sahnenin ortasında, ışıkların karşısında, kendisine dikilmiş yüzlerce çift gözün önünde, ortalıkta, yalnızlığını kendisinden başka kimsenin farkında bile olmadığı, bir türlü anlamadığı yapayalnız bir insan. O aktördür işte.... Onun yalnızlığı, Georges Moustaki’nin “ma so- litude” şarkısındaki, “Hiçbir zaman yalnız kalmam ben yalnızlığımla beraberken” diyen yalnızlığına benzemez. Hayranlıkların, bravoların, alkışların ortasında, hiç bitip tükenmez, içinde kendi tesellisini barındır- mayan, soğuk bir yalnızlıktır bu. Her gece onun yitik aşklarının bütün hünerine karşın anlatılamamış duygularının, kısacası onul- maz yalnızlığının üzerine iner perde. Sevgili, oyuncuyu hep böyle görür algılarım ve bilirim ki, onun yalnızlığı ve kimi zaman kahkahalara boğulan hüznü karşısında yapacak şeyimiz yok- tur. Dokunamayız gözyaşlarına oyuncunun elleri- mizle... Ona tek yapabileceğimiz, yalnızlığını gördüğü- müzü gösterebilmektir sadece. Hafta içinde Haldun Taner Tiyatrosu’nda, mes- lektaşlarının, yalnızlığını son bir kez daha alkışlarla ve de çaresizlikle izledikleri, Gazanfer Özcan’ın Maliye karşısındaki yalnızlığı, bizim tarafımızdan engellenemeyecek türden değildi. Giderek büyüyüp, faizi, anaparasının neredey- se on katına ulaşan vergi borcuyla, Gazanfer Öz- can’ı ilerlemiş yaşında, Maliye karşısında yalnız bı- rakan bizlerdik. “Bilmiyorduk” diyemezdik, bilmeliydik. “Ne yapabilirdik?” diyemezdik, bir şeyler ya- pabilmeliydik. Hiç değilse, eşim Mine Sirmen kadarını yapa- bilirdik. En fazla iki buçuk ay önce, Mine bana geldi, - Bilet alıp, Gönül Ülkü-Gazanfer Özcan Ti- yatrosu’na gideceğim, belki bir daha göremem kim bilir, sen de gelir misin? dedi. İşim, yazım vardı, ben gidemedim, o gitti. Git- meliydim. Ömür boyu bize sunduklarına teşekkür babında gitmeliydim. Ama gidemedim. Şimdi o, Gazanfer Özcan’ın Maliye karşısında- ki yalnız bırakılmışlığının acısıyla benden daha az muazzep oluyor. [email protected] Mengü, hazõrlanan iddianameyle Selçuk’un hem Ergenekon’un yöne- ticisi, hem de hedefi olduğuna dikkat çekerek Ergenekon iddianamesinin baştan beri “çelişkilerle dolu” olduğu için bu durumun kendisine “şaşırtı- cı gelmediğini” söyledi. Mengü, “Baştan beri bunun sadece siyasi şantaj aleti olduğunu söylüyoruz. O nedenle bu çelişkiler yadırgatıcı gel- medi. İddianamenin başında hedef göstereceksiniz, sonra hedef olan kişinin kendini bombalattığını söy- leyeceksiniz. Bunun hukuksal man- tığı yok” dedi. ‘Garabetlerle dolu’ Ergenekon iddianamesinin baştan so- na “garabetlerle” dolu olduğunu kaydeden Mengü, “Niçin bu olayda hukuksal mantık yok? Çünkü eğer delilden sanığa gidilseydi, bu tür yanlışlar olmazdı. İlk kez böyle bir garabet yaşandığı için böyle çeliş- kiler normaldir” dedi. Mengü şu gö- rüşleri dile getirdi: “Bir siyasi proje olan Ergenekon davasında belli bir çıkış noktasından başlayarak bu, AKP’yi eleştirenler, politikalarına karşı çıkanlar, açık açık ulusalcıları, laikleri susturma girişimidir. Bir anlamda başarılı da oldu. İnsanlara abuk sabuk suçla- malar yöneltildi. Durum böyle olun- ca insanlarda konuşmama para- noyası başladı. Bir de işin içine Ulaştırma Bakanı karıştı, çıktı Mec- lis’te kürsüye ‘konuşmayõn’ dedi. Düşünebiliyor musunuz, demokra- tik bir ülkede, bir bakan vatandaş- larına ‘konuşmayõn’ diyor. Deveye sormuşlar neren eğri diye, o da ne- rem doğru ki demiş. Aynı o hesap, olay o kadar çarpık ki neresini dü- zelteceksiniz. İddianame düzenlen- meden yandaş basına servis yapılı- yor. Bu kadar çarpıklığın, hukuk- suzluğun içinde neyin doğru git- mesini beklersiniz... İnsan kendini öldürmek istese, herhalde birini tutup öldürtmez, intihar eder.” ‘Ne diyeceğimi şaşırıyorum’ Hukukçu Prof. Dr. Ülkü Azrak da bu iddialarõ savcõlõğõn “Örgüt içi an- laşmazlıklar yüzünden bomba atıldı” şeklinde savunacağõnõ belir- terek “Örgüt içinde de bazı anlaş- mazlıklar çıkıyor denilir. Gelinen nokta başka nasıl açıklanabilir?” dedi. İddianamedeki her iddianõn kanõtlarõnõn sunulmasõ gerektiğine işaret eden Azrak, “Örgüt yöneti- cisine ilişkin hukuki kanıtlar ol- ması lazım. Cemaziyül evvelini karıştırıp 30-40 yıl önceki konu- lardan delil olarak yararlanmaya çalışıyor” diye konuştu. Ergenekon davasõ ve molotofkok- teyli atõlmasõ davalarõnõn iddianame- sine göre İlhan Selçuk’un hem örgü- tün yöneticisi hem de mağduru oldu- ğuna ilişkin bir durumun ortaya çõk- tõğõnõ belirten Prof. Dr. Ülkü Azrak, “Bomba olayında zarar görseydi na- sıl izah edeceklerdi. Baktığınızda İl- han Selçuk’u yönettiği örgüt yok et- mek istiyor. Ne diyeceğimi şaşırı- yorum. Bugüne kadar böyle bir şey duymadım, karşılaşmadım. Bir kimsenin hem örgütün yöneticisi hem de mağduru konumuna geldi- ğini hatırlamıyorum. Bir eylemin başfaili ama kendisine bomba atı- lıyor. Deli saçmasına benziyor. Mantıksız, hiçbir hukuki ve fiili is- nadı olmayan iddialar” değerlen- dirmesini yaptõ. İşçi Partisi Genel Başkanõ Doğu Pe- rinçek’in avukatõ Servet Bora, İlhan Selçuk’un Ergenekon davasõnda yar- gõlandõğõnõ, aynõ zamanda örgüt üye- si olduğu ileri sürülen kişilerce hedef seçildiğinin söylendiğine değinerek “Bu davanın cılkını çıkardılar” de- di. Sedat Peker’in Cumhuriyet ga- zetesiyle ne gibi bir ilgisinin olacağõ- nõ soran Bora, şöyle konuştu: “Sel- çuk’u Doğu Perinçek mi hedef aldı? Perinçek 40 yıllık dostu, bu müm- kün değil. Zaten Genelkurmay’da süren Karargâhevleri soruşturma- sı nedeniyle bu dava çökmek üzere. Dava, neresinden baksanız cılk. Bir taraftan Amerika, Avrupa, bölü- cüler, bir taraftan da iktidar bu da- vanın savcılığına soyundu. Biz de uğraşıp duruyoruz” dedi. ‘Böyle örgüt olamaz’ İstanbul Barosu Başkanõ Muam- mer Aydın da bir örgütün örgüt ola- bilmesi için örgüt üyelerinin aynõ hedefe kilitlenmiş bir eylemi ger- Baştarafı 1. Sayfada Örgütün yöneticisi olmakla suçlanan başyazarõmõz Selçuk, aynõ zamanda Ergenekon’un hedefiymiş Hukuksalmantõğõkurulamadõ çekleştirmeye yönelik hem iradi hem fiili birlikteliklerinin olmasõ gerekti- ğine dikkat çekti. Ergenekon davasõnda yargõlanan kişilerin oturup bir kahve dahi içe- meyeceklerini, farklõ yapõdaki insan- larõn bir araya getirildiğini söyleyen Aydõn, “Böyle bir örgüt olamaz za- ten. Bu örgütün üyelerinde iddia edilen iradi birliktelik yok. Olaylar da birbirinden farklı. Elma ile ar- mutların bir araya getirilmesi biz- ce yanlış” dedi. İlhan Selçuk’un hem Ergenekon’da yargõlanmasõnõn hem de aynõ örgütün amaçlarõ doğrultusunda hedef olma- sõnõn çok büyük bir çelişki olduğunu kaydeden Aydõn şöyle konuştu: “Umarız soruşturma makamının elinde deliller vardır. Önemli olan iddiaları ispat eder nitelikte delilin olması. Delilleri mahkeme değer- lendirecek. Soruşturmanın hukuk zemininde yürütülmesi gerekiyor- du. Birbiriyle irtibatı olamayacak insanların bir arada gösterilmesi id- dianamedeki iddiaların gerçekliği- nin olmadığını ortaya koyuyor.” Kayıpyakınları204.kezGalatasarayMeydanı’ndaydı İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözal- tında Kayıplara Karşı Komisyon üyeleri ve “Cumarte- si Anneleri” dün Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelerek gözaltında kaybedilenlerin bulunması ve so- rumlularının yargılanması talebinde bulunarak 204. eylemlerini gerçekleştirdiler. Ellerinde gözaltında kay- bedilenlerin fotoğrafları ile kırmızı karanfiller taşıyan grup adına konuşan sanatçı Seray Gözler, İHD Elazığ Şube Başkanı avukat Metin Can ve İHD üyesi doktor Hasan Kaya’nın insan hakları konusunda sürdürdük- leri cesaretli mücadeleleri ile hedef haline geldiklerini söyledi. Kayıpları bulana kadar her hafta sonu eylem yapacaklarını ifade eden Gözler, “Ergenekon dosyası- na Fırat’ın berisini de ötesini de dahil edin” çağrısında bulundu. Adana’da da bazı sivil toplum örgütlerinin destek verdiği, 1995 yılında kaybolan DEHAP’lıların ailelerinin de katıldığı eylem için 5 Ocak Meydanı’nda bir araya gelen protestocular “Fırat’ın ötesi kayıplar ülkesi” ve “Susurluk, Ergenekon çeteleri hesap vere- cek” sloganları attı. (Fotoğraf: NİHAN İNAL) CHP’li Mengü, Ergenekon iddianamesinin baştan sona garabetlerle dolu olduğunu belirtirken, Prof. Dr. Ülkü Azrak Ergenekon davasõ ve molotofkokteyli atõlmasõ davalarõnõn iddianamesine göre İlhan Selçuk’un hem örgütün yöneticisi hem de mağduru olduğuna ilişkin bir durumun ortaya çõktõğõnõ söyledi. RAUF DENKTAŞ’IN İDDİASI ‘Ergenekon’la ilgili ben de suçlanabilirim’ LEFKOŞA (AA) - KKTC’nin 1. Cumhurbaş- kanõ Rauf Denktaş, Türkiye’de Kõbrõs davasõnõ savunduğu için “Ergenekon” davasõyla ilgili kendisine yönelik suçlamalarõ beklediğini belirte- rek “Beni susturmak istiyorlar, ama bunlarla susturamazlar” diye konuştu. Lefkoşa’da çalõşma ofisinde basõn toplantõsõ düzenleyen Rauf Denktaş, “Ergenekon” soruş- turmasõnda, adõnõn bazõ telefon konuşmalarõnda geçmesiyle ilgili olarak, kendisine herkesin gelip gideceğini ancak adõ geçen kişiyi tanõmadõğõnõ belirterek o dönemin randevu defterlerini araştõr- dõğõnõ, bu kişiyle bir görüşmesinin olmadõğõnõ söyledi. Taş Demir adõn- da birinin, ART’nin Kõb- rõs frekansõnõn alõnmasõn- da kendisine 3-5 bin do- lar ödediğini ve arsa alõmlarõyla ilgili iddialar- da bulunduğunu belirten Denktaş, bunun yalan ol- duğu belirterek “Böyle bir zamanda birdenbire bu niye çıkıyor; Türki- ye’de seçimler var, Kıb- rıs’ta seçimler olacak. Herhalde Denktaş adı- na kızgın olan bazı ma- kamlar, ‘bu ismi kirle- tin, Türkiye’de, Kõbrõs’ta fazla seviliyor, söylediklerine insanlar inanõyor, onun için bunu kirletmeye başlayõn, arkasõnõ daha getiririz’ demektedir” diye konuştu. ‘Beni susturmak istiyorlar’ “Ergenekon”la ilgili suçlamalarõ beklediğini ifade eden Denktaş, “Bunları ben bekliyordum, çünkü Türkiye’de Kıbrıs davasını savunuyo- rum. Eğer hâlâ Kıbrıs Türkleri ve Türkiye iş- lerin teslimiyete gittiğini görmez ve bu kanal- dan çıkmazsa tehlikeli bir kanalda olacağız. Bunları söylediğim için herhalde gücenenler vardır ve beni susturmak istiyorlar ama bun- larla susturamazlar. Türk milletine milli dava- mızın ne olduğunu, nerelere gitmekte olduğu- nu söylemek bizim borcumuzdur, Sayın (KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali) Talat’ı ikaz etmek bizim görevimizdir” dedi. Rauf Denktaş. ‘Baykal’la ilgili duyumlarım var’ İstanbul Haber Servisi - İstanbul Büyükşe- hir Belediye Başkanõ Kadir Topbaş, AKP’nin Adalar ilçesindeki seçim irtibat bürolarõnõn açõlõşlarõna katõldõ. Topbaş, CHP Genel Sekreter Yardõmcõsõ Mehmet Sevi- gen’in istifasõna ilişkin olarak “Tabii daha arkasõ gelecek. Daha başka şeyler de gele- cek. Herhalde Sayõn Baykal’la ilgili de bir şeyler gelebilir. Tahmin ediyorum. Çünkü bir yerlerden bazõ duyumlarõm var” dedi. Coşkun, Anel söyleşilerinde İstanbul Haber Servisi - Anel Grup’un ger- çekleştirdiği söyleşilerin bu ayki konuğu olan Cumhuriyet Vakfõ Başkan Yardõmcõsõ gazeteci-yazar Alev Coşkun, büyük ilgiyle karşõlanan “Samsun’dan Önce Bilinmeyen 6 Ay” kitabõnõ ve milli mücadeleyi anlattõ. Anel çalõşanlarõnõn büyük ilgi gösterdiği söyleşi sonrasõnda, Anel Grup Yönetim Ku- rulu Başkanõ Rõdvan Çelikel, günün anõsõna Coşkun’a bir plaket sundu. Yoğun bakım skandalı BURSA (Cumhuriyet Bürosu) - Bursa’da geçirdiği trafik kazasõ sonucu boynu ve bacak- larõ kõrõlan Nazif Melen (62) sevk edildiği Uludağ Üniversitesi (UÜ) Tõp Fakültesi Hasta- nesi Yoğun Bakõm Ünitesi’nde “yer olmadõğõ” gerekçesiyle kabul edilmedi. Çekirge Devlet Hastanesi’ne geri dönmek zorunda kalan Me- len’in eşi Şerife Melen, UÜ Tõp Fakülte- si’nden gelecek cevabõ beklediklerini belirte- rek “4 gündür hiçbir müdahalede bulunulma- dan burada bekliyoruz” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle