25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
MAHMUT ORAL MEHMET PİŞKİN DİYARBAKIR - Başbakan Re- cep Tayyip Erdoğan Diyarbakõr mitinginde “Türkiyelilik” vurgu- su yaptõ. Erdoğan, “Türkiye Cum- huriyeti vatandaşlığı üst kimli- ğinde herkesi aynı sevgiyle bağ- rımıza basıyoruz” dedi. Erdoğan’õn dün Diyarbakõr prog- ramõ öncesinde geniş güvenlik ön- lemleri alõndõ. PKK’nin hafta içinde mitinge katõlmama çağrõsõ yapmasõ nedeniyle AKP bölge teş- kilatlarõ alanõ doldurmak için çeşitli çalõşmalar yaptõ. Çevre il ve ilçe- lerden çok sayõda partilinin geti- rildiği görüldü. Ayrõca AKP’li bir kadõn tarafõndan yurttaşlar tele- fonla aranarak mitinge davet edil- di. Mitingde konuşan Erdoğan, “Birlik ve beraberlik siyasetimiz burada da gönülleri fethetmiş durumda. Türkiyeli olma ruhu işte tam da budur.” diye konuş- tu. Erdoğan, şunlarõ söyledi: “Bu ülkede oy istediği halde, birileri devletin vatandaşa uzanan yar- dım elinden bile rahatsız oluyor. Doğu’da ve Güneydoğu’da va- tandaşın aldığı sosyal yardımla- ra dil uzatıyorlar. Sayın Baykal gibileri ne yazık ki Sıvas’tan bu tarafa gelmiyorlar. Diyarbakır İç Kale’deki hapishanede, Bay- rampaşa’da yaşanan acıları din- dirmediler” dedi. Yüksek Seçim Kurulu’nun seçim yardõmlarõ ko- nusundaki uyarõsõna karşõn, “kö- mür dağıtımına” ilişkin mesajlar veren Erdoğan, “Onlar istedikle- ri kadar bağırsın çağırsın, devam edecek. Ücretsiz kömür yardımı sobasıyla fakir fukaraya ulaşa- cak. Şu şöyle demiş, bu böyle de- miş bizi ilgilendirmez. Bunları yapacağız” dedi. GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada onların yaşadıklarıyla anlatılabilir. Genç Osman 1618’de 14 yaşındayken tahta çık- tığında, çeviri yapabilecek düzeyde Latince, Arap- ça, Farsça, İtalyanca ve Yunanca biliyordu. Çok iyi eğitim almıştı. Dalları meyvelerle dolu bu fidan, 16. Osmanlı padişahı olarak şunları yapmak istiyor: Haremi kapatmak, kadın-erkek eşitliğine dayalı tek eşli aile sistemini yerleştirmek, eğitimi geliştirmek, Yeniçeri ve Sipahi ocaklarını kapatıp Anadolu genç- lerinden kurulu düzenli bir ordu oluşturmak, Kuran’ı halkın anlayacağı dile çevirmek. Hocaları Genç Osman’ı hem destekliyor hem uya- rıyor: “Bunların tümünü yapamazsın, sırasıyla yap, sa- ray çevresine kabul ettirebileceğin kadarıyla yetin.” Genç Osman “Hayır” diyor, “ben cihan padişa- hıysam yapacağım.” 18 yaşında idam ediliyor, hayalleriyle birlikte ya- şama veda ediyor. Arta destanları kalıyor: Herkes onu yadırgadı/Oysa güzeldi maksadı/ka- nayan bir güldür adı/Cihan şahına kıydılar. Yazar Turan Oflazoğlu’nun, yönetmen Şakir Gür- zumar’ın, Akın Erozan, Tolga Tuncer, İlhan Kan- tarcı, Kutay Sungar ve tüm oyuncuların emeğine sağlık. Galileo Galilei astronom, fizikçi. Dinamiğin ve fi- zikte bugün de kullanılan araştırma yöntemlerinin ku- rucusu. Mikroskobun, birleşik kaplar yasasının bu- lucusu. Dünyanın hem kendi ekseninin hem de güneşin etrafında döndüğünü de bulunca, papazı buluyor! Kilise, “Olmaz” diyor, “bizim kitabımıza, iktidarı- mıza aykırı”. Engizisyon işkence aletlerini gösteriyor. Uzun gelgitlerin ardından, yaşamının bağışlanması karşılığında tüm düşüncelerini geri alıyor. Öğrenci- leri yıkılıyor. Ev hapsindeyken, yine de bilimle uğ- raşmaya devam ediyor. Yarım bıraktıklarını ta- mamlayıp, öğrencisi aracılığıyla gizlice dışarı çıka- rıyor. Oyundaki t-onlarca vurgudan biri: Öğrencisi: “Ne yazık o topluma ki kahramanları yok- tur.” Galilei: “Ne yazık o topluma ki kahramanlara ge- rek duyar.” Brecht’in bu oyununu yönetmek için ufku sınır- sız bir “gök gücü” gerekli! Erhan Gökgücü’nün, Tamer Levent’in ve tüm oyuncuların emeğine sağlık. Her iki oyundan sonra ister istemez, bugünü, Tür- kiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecini, Atatürk’ün devrimleri başarmak için izlediği yolu düşündüm. Sordum: Atatürk Genç Osman’ı, Galilei’yi okumuş mudur? Kitaplığımdaki “Atatürk’ün Okuduğu Kitaplar” ciltlerini çıkardım. 50’den fazla Osmanlı tarihi oku- muş. Bir o kadar da Avrupa tarihi. 5. cildin 491. say- fasında Yeniçerilerin şu sözünün altını çizmiş: “Biz destiye kurşun atar ve keçeye kılıç çalarız, ta- lim istemeyiz.” Genç Osman’ın düzenli ordu ve eğitim istemine direnen Yeniçeriler böyle söylüyordu. Ne mutlu bize ki Atatürk gibi bir kahramanımız var. Ne mutlu Atatürk’e ki kendisini kahramanlaştırma- dı. Galilei ve Genç Osman, aydınlanmacılığa karşı çı- kan otoriteye çarpıyor. Bugün onları asanlar, sus- turanlar yok ama, her ikisinin hayalleri yaşamaya de- vam ediyor. Gerçek olan onların mücadelesi... Benzer mücadele bugün de sürmüyor mu? Zaman hep gerçek olanı ve insanlık adına doğru olanı yaşatıyor. Ne diyor Brecht: “Gerçek; otoritenin değil, zamanın çocuğudur.” GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada lediyesi şirketlerinin bilançolarını açıklayacağını ilan etmesinin elbette bir anlamı var. Üstelik Kadir Topbaş’a “Ya sen açıkla ya da açıklamazsan ben açıklarım” diye siyaset dünya- sında bugüne kadar görülmemiş biçimde iki gün süre tanıyan bir çeşit ültimatom vermesi… Top- baş’ın Kılıçdaroğlu’nun sözlerine umulmadık öl- çüde sinirlenmesi… bilanço olayının hayli hara- retli geçeceğine bir işaret sayılabilir. Kılıçdaroğlu neler getirecek, AKP yönetimi (başta RTE) gündeme gelmesi olası yeni suçla- malara nasıl davranacak, nasıl algılayacak, gö- receğiz. Yeni açıklamalar, kuşku yok, yine yerel seçim deyince İstanbul, İstanbul deyince yerel seçimin anımsanmasına neden olabilir. Zira, medya için seçim demek, İstanbul demek. Ülkenin her ilinde seçim yapılmasına karşın med- ya; diğer illerde neler olup bittiğini içeren haber- ler bir yana, hatta değinen haberleri bile yazmaktan uzak duruyor. Gazetelere, TV haberlerine bakınız; medya İs- tanbul dışındaki illerde sadece iktidarın devlet ke- sesinden dağıttığı eşya, yiyecek veya para dağı- tımı ile meşgul. Ya da sokak olaylarıyla... Bu haberlere de iktidarın yamuk devlet ve si- yaset anlayışına örnek olsun diye yer veriyor. Se- çimlere Türkiye ölçeğinde ayrı bir sayfayı da çok görüyor. İstanbul merkezli medya için İstanbul demek, Türkiye demek! Medya merkezleri için başkent Ankara dahil İs- tanbul dışındaki bütün iller “taşra”! İstanbul basınının ulusal kurtuluş savaşına iha- neti bile unutulmaya yüz tuttu. Tabii uygulamalar beraberinde kimi olaylarda al- gılama anlayışındaki zafiyeti de gündeme getiri- yor. Örneğin son siyasal olayda olduğu gibi… Mehmet Sevigen’in arsa alışverişinde arabulu- culuk -Baykal’a göre ‘işgüzarlık’- yaptığı ve kar- şılığında 1 milyon 250 bin dolar kâr payı almaya hak kazandığı belgelendi. Sevigen, genel başkanıyla bir saat konuştuktan sonra, önce “istifa etmeyeceğini” açıkladı. Ama kamuoyu baskısı güçlü biçimde istifasın- da direnince, bir gün sonra; Baykal’ın hem nalı- na hem mıhına içeriğindeki usturuplu söylemleri Sevigen’i kurtarmaya yeterli ve geçerli olmadı. Par- tideki görevlerinden istifa etti, ama nasıl? İstifayı ahlak (etik) dışı nedenlerle değil… se- çimde partiye zarar vermemeyi içeren bir gerek- çeye bağladı. Nihayet genel sekreter yardımcılığı görevine de- vamının partinin seçim yazgısını olumsuz biçim- de etkileyeceğini algılayabildi. Hoş, algılama noksanlığı (veya zafiyeti) bir so- run olarak sadece Sevigen olayıyla ortaya çıkmış değil. Bu ülkede bir zamanların nice askerlerinin, ki- mi orgenerallerin, nice büyük bürokratların, dev- let adamlarının emekli olduktan sonra kendileri- ni ilgilendirmeyen olayları ilgilendiriyormuş gibi al- gıladıklarına... böylece algılama sıkıntısı çektiklerine tanık olduk, olmaya devam etmiyor muyuz? Tabii bir de -örneğin Baykal gibi- olayları hızla algılayan, ama bunu göstermemek için bin de- reden su getirerek olayı başka yönlere çekmeye çalışanlar da var aramızda. Algılamalarını yanlış yönlere aktararak olayları, sorunları saptıranların başında elbette ilk sırada RTE geliyor. Ne çekiyorsak gerçekleri görmeyen, algılama ye- tisinden yoksun, kimisi genç, kimisi yaşlı asker- sivil olanlardan çekmiyor muyuz? [email protected] SAYFA 22 ŞUBAT 2009 PAZARCUMHURİYET 18 HABERLERİN DEVAMI İstanbul K 5 Edirne B 3 Kocaeli K 6 Çanakkale B 6 İzmir B 9 Manisa B 9 Aydın B 8 Denizli B 6 Zonguldak Y 7 Sinop Y 9 Samsun Y 9 Trabzon Y 9 Giresun Y 10 Ankara K 0 Eskişehir K 1 Konya K 0 Sıvas K 2 Antalya B 12 Adana B 14 Mersin B 9 Diyarbakır K 6 Şanlıurfa PB 7 Mardin K 6 Siirt K 6 Hakkâri K - 4 Van K 1 Kars K - 2 Oslo B 2 Helsinki B - 3 Stockholm B 2 Londra B 11 Amsterdam B 8 Brüksel B 7 Paris B 9 Bonn B 7 Münih K 1 Berlin B 6 Budapeşte K 0 Madrid B 16 Viyana K 1 Belgrad B 1 Soyfa B 3 Roma Y 13 Atina PB 11 Zürih B 6 Moskova B - 8 Aşkabat Y 16 Astana B - 9 Taşkent PB 20 Bakû B 5 Bişkek B 9 Tiflis B 12 Kahire Y 17 Şam PB 12 Yurt geneli parçalı çok bulutlu, Marmara’nın do- ğusu, İç Ege, İç Anadolu, Karadeniz, Doğu Anado- lu’nunkuzeyvedoğusuile Güneydoğu Anadolu’nun doğusu yağışlı geçecek. Yağışlar Doğu Anado- lu’nun doğusu ile Doğu Karadeniz’de kuvvetli ol- mak üzere kıyılarda yağ- mur,içkesimlerdeisekar- la karışık yağmur ve kar şeklinde olacak. CMYB C M Y B 1. KOŞU: F: Black Tiger (2), P: Gururlu (4), PP: Aeneas (1), S: Wait And See (6). 2. KOŞU: F: Genç Gürkan (3), P: Oslo (12), PP: Wanhelsig (5), S: Artem (1). 3. KOŞU: F: Gökçel (2), P: Berilcan (3), PP: Gü- müş Kõrbaç (5), S: Antepli Kõz (7). 4. KOŞU: F: Black Stream (2), P: Best Tango (1), PP: Kalbenim (5), S: White Angel (7). 5. KOŞU: F: Hüsna (2), P: Demirpençe (4), PP: Ay- şin (1), S: Yalõmsoy (3). 6. KOŞU: F: Kõvanç Can (4), P: Serdeste (5), PP: Tatarköylü (8), S: Taner (13). 7. KOŞU: F: Silent King (1), P: Silky (5), PP: Kay- met (17), S: C l a s s i c (12). ALTILI GANYAN 3 2 2 2 4 1 12 3 1 4 5 5 5 5 17 1 7/1 12 / IŞIL ÖZGENTÜRK Sağ Ne Demek? Küçük çocuk ansõzõn sordu: “Anne.. insanların büyük çoğunluğu bu de- diklerini yapıyor...” Çocuğun bu soru- su karşõsõnda anne gülümsedi ve yanõt verdi: “Bekle, daha bitmedi.. devam ediyorum; sağ demek, süt yerine meş- rubat içmenin daha doğru olduğunu söylemek ve bunun yaygınlaşması için dünya kadar reklam parası vermektir. Tüketimi destekleyen yüzlerce reklam sloganı yazıp ardından, ‘Bu dünya dü- zeni şöyle değişir’ diye ahkâm kes- mektir. En pespaye dizilerde oynayıp ‘Ben en devrimciyim’ demektir. Oy kul- lanmak yerine o gün pikniğe gitmek- tir. Körlerin, spastik özürlülerin, sa- katların sokaklarda görünüp de mo- ral bozmamaları için yolları, parkla- rı, tuvaletleri sadece ve sadece nor- mallere (!) göre yapmak demektir. Zehirli atıklarını toprağa gömen ya da denize bırakan büyük işyerlerine ko- mik miktarlarda para cezası veril- mesini uygun görmektir. Tarihi ören yerlerindeki mermerleri yasağa rağ- men kesip kesip inşaatta kullanmak- tır. Denizleri, ırmakları, toprağı kir- letmek ve bundan adeta büyük bir ke- yif almaktır. Açık havada öpüşen, koklaşan çiftleri koşa koşa gidip poli- se ispiyon etmektir. İşlenen suçlar için iki rekât namaz kılıp Allah’ı kan- dırdığını sanmaktır. Arkadaşın bir haksızlığa uğradığında onu savunma- maktır. Büyük derbilerden sonra aş- ka gelip gelişigüzel ateş etmek ve seken bir kurşunla evlerinin balkonunda oyun oynayan dört yaşındaki çocuğu öldürmektir. Sinemaya giden kız kar- deşini sokak ortasında bıçaklayıp, za- fer işareti yapmak demektir. Bilgiyle, sabırla, vicdan duygusuyla, ahlakla, etik değerlerle dalga geçmek ve bu dağ- ları ben yarattım dercesine kurum ku- rum kurumlanmaktır.” Küçük çocuğun bu kez gerçekten ka- fasõ karõşmõştõ. “Anne” dedi, “Bu sağ ne kadar çok yerdeymiş, ben korkmaya başladım.” “Hayır, korkma” dedi annesi. “Daha pek azını duydun. Kim dedi sana bun- ları merak et, artık öyle korkuyorum, vazgeçtim demek yok. Geç kaldın.” Anne yeniden başladõ, “Sağ demek...” Anne sözünün sonunu getiremedi, ço- cuk koşarak karyolanõn altõna saklandõ. Not: Önce can dostum, sonra eniştem şair Refik Durbaş, aniden hiç beklen- medik bir açõk kalp ameliyatõ geçirdi ve tabii ailecek seferber olduk. Kan bul- mamõz gerekiyordu, yardõmõmõza TKP’li genç işçi arkadaşlar koştu. Hepsine özel- likle teşekkür ediyoruz. İsviçre Hasta- nesi’nin güleryüzlü, işlerinde pek mahir hemşirelerine ve eniştemi birlikte oyuna getirdiğimiz ve onu ne olduğunu anla- madan apar topar ameliyata soktuğumuz can doktorumuz Nevzat Doğan Bey’e de. Ve bir özür: Bu hafta her şeyden o ka- dar uzak kalmõşõm ki, günün havasõnõ koklayamadõm.. ben de Mayõs 2006’da yazdõğõm modasõ hiç geçmeyecek bir ya- zõmla kendimi bağõşlatmayõ umuyorum. [email protected] Baştarafı Arka Sayfada Baykal’dan düello daveti ‘İstedikleri kadar bağırsınlar’ ÇETİN YİĞENOĞLU ADANA - Yerel seçim mi- tinglerinin ilkini Adana’da dü- zenleyen CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õ “düello”ya çağõrdõ. “Gel, kaçma, söyleye- ceklerini yüzüme söyle. Neden kaçıyorsun? Gel şu tarafsız medyayı da aramıza alalım, üçümüz tartışalım” diyen Bay- kal, Erdoğan’õ demokrasi kaçağõ olmakla suçladõ. Adana’da düzenlenen miting- de konuşan Baykal, AKP’nin 6.5 yõllõk iktidarõ sõrasõnda Tür- kiye’nin borcunun 500 milyar dolara çõktõğõnõ anõmsatarak “Türkiye sermayeden yemeye başladı. Devlet, şirketler, va- tandaşlar hazırı yiyor... 2.5 milyon insan borçlarını ödeye- medi. Son bir yılda 645 bin ki- şi işini yitirdi. 300 bin de ka- yıtsız işsiz var, toplam 945 bin işsiz yapar bu. Bu rakam işsiz- liğin makyaj yapılmış, pudra- lanmış hali. 700 bin kişilik or- dumuz var, işsiz ordusunun sayısı silahlı kuvvetlerin sayısını geçti, bu vahim bir tablodur” dedi. Tunceli’deki beyaz eşya dağõtõmõnõ eleştiren ve sözü yol- suzluğa getiren Baykal şöyle de- vam etti: “Ergenekon’u arı- yorlardı ne oldu. Bir sendika- cıyı bulmuşlar, Mustafa Öz- bek’in üzerine gidiyorlar. Ka- sa arıyorsan etrafına bakıver, etrafında çok kasa var, çok. Bu kasalardan biri de Deniz Feneri kasası.” Baykal, yurttaşlara “Sa- kın unutmayın! Bu seçim Deniz Feneri seçimi. Bunu unutma- yın. Bu seçimde bunun hesabı- nı sormalısınız. Ağızlarını aç- tığında din, kitap, Allah di- yorlar. Bu seçimde hesabını soracak mısınız?” diye sordu. BURSA Baykal, dün Adana’da yağışlı bir havaya kar- şın Uğur Mumcu alanını dolduran yaklaşık 20 bin kişiye seslendi. Siyasetin halkın dertlerini çöz- mek için yapıl- ması gerektiğini söyleyen Baykal, yurttaşlara “Al- lah aşkına hali- nizden memnun musunuz?” diye sordu. DİYARBAKIR (Cum- huriyet) - DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk, Başbakan Tayyip Erdo- ğan’õn DTP’yi terörize et- meye çalõştõğõnõ ileri sü- rerek “Demokratik dire- nişimizi koyarız” dedi. Erdoğan’õn Diyarbakõr mitingi öncesi değerlen- dirmelerde bulunan Türk, “Halkın sesini sindirme- ye çalışırsanız, demo- kratik direnişimizi or- taya koyarız” dedi. Ken- dilerinin gerginlik iste- mediğini ancak seçim ça- lõşmalarõnõn engellendiği- ni söyleyen Türk, “Baş- bakan bir ilden bir ile helikopterle dolaşırken, DTP’nin seçim gezisi sı- rasında yollar kesiliyor. Demokratik ülkelerde siyasi partilerin düşün- celeri ne olursa olsun devlet taraf tutmaz. Ka- os çıkmasına asla izin vermeyeceğiz. Engelle- meleri halkımızla aşa- cağız” diye konuştu. ‘DEMOKRATİK DİRENİŞ BAŞLATIRIZ’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle