23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 22 ŞUBAT 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 15 SANATA BAKIŞ SELMİ ANDAK Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası kultur@cumhuriyet.com.tr İstanbul Filarmoni Orkestrası yabancı konuk şef Sascha Goetzel yönetiminde konserini verdi. Bu kon- serin solistleri: Emre Elivar (piyano), Atilla Aldemir (keman), Natalie Clein (viyolonsel) idiler. Program: Ludwig van Beethoven (Coriolan Uvertürü Op. 62), Ludvig van Beethoven (Piyano, Keman ve Viyolon- sel İçin Konçerto Do Majör Op. 56) ve Nikolay Rims- ki-Korsakov Şehrazad Binbir Gece Masalları’ndan hareketle Senfonik Süit Op. 35. Çoksesli müziğin ülkemizde daha geniş kitleler ta- rafından benimsenmesi için katkıda bulunmak amacıyla kurulan Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın te- meli 1993 yılında Borusan Oda Orkestrası’nın kurul- masıyla atıldı. Yurtiçinde ve yurtdışında büyük başa- rılar kazanan Borusan Oda Orkestrası, 1999 yılında ni- telik ve nicelik bakımından geliştirilerek senfonik bir or- kestraya dönüştürüldü. Orkestranın genel müzik di- rektörlüğü ve sürekli şefliğine Gürer Aykal getirildi. Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ilk konserini 13 Mayıs 1999’da Yıldız Sarayı’nda Silahhane Bina- sı’nda verdi. Gürer Aykal yönetiminde yeniden yapılanan orkestra, Avrupa yakasında verdiği konserlerini Ana- dolu yakasına taşıdı. Lütfü Kırdar Konser Salonu’nda ve Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde her ay iki konser vererek Anadolu yakasında evrensel müziğe yol açtı. Yeni binyıla Beethoven senfonileri ile giren BİFO, 2000-2001 sezonunu dev bir sanat olayı ile noktala- mıştı. “Müziğin Anayasası” olarak bilinen Beethoven sen- fonilerini seslendirerek bu dizi ile senfoni dönemini açan 18. Uluslararası Ankara Müzik Festivali’nin açılış ve 2002 Mart ayında da Bulgaristan’da 42 yıldan beri sürege- len Rusçuk Müzik Festivali’nin kapanış konserini ger- çekleştirmiş oldu. Topluluk her yıl aralık ayında düzenlenen “Yeni Yı- lı Karşılama Konserleri” geleneğini de sürdürüyor. Bu konserler yurt ve dünyadan sanatçıların katılımı ile İs- tanbul’a kalite ve ses getiren etkinlikler olarak anılı- yor. Anadolu’nun değişik kentlerinde de konserler ve- ren BİFO, 2002-2003 sezonunun sonunda gerçek- leştirdiği Güneydoğu Anadolu turnesi kapsamında Di- yarbakır, Mardin, Urfa ve Gaziantep’te de dinleyici ile buluşuyor. Aynı yıl Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın ger- çekleştirdiği bir başka önemli sanat olayı da İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) etkinlikleri olarak, sürekli or- kestrası olması idi. Borusan Kültür ve Sanat Merkezi ile İKSV arasında yapılan anlaşmaya göre Borusan İs- tanbul Filarmoni Orkestrası kapsamında, vakıf etkin- liklerinin İstanbul Film Festivali, İstanbul Tiyatro Fes- tivali, İstanbul Müzik Festivali konserlerinin sürekli or- kestrası oluşumu idi. 2003 yılının haziran ayında Aya- sofya Müzesi’nde 31. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali’nin açılış konserini görüyoruz. 2002-2003 se- zonu sonunda da gerçekleştirdiği Güneydoğu Anadolu turnesi kapsamında Diyarbakır, Mardin, Urfa, Gazian- tep dinleyici ile buluşuyor. Aynı yıl Borusan İstanbul Fi- larmoni Orkestrası’nın gerçekleştirdiği bir başka önem- li sanat olayı da İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) et- kinliklerinin “sürekli orkestrası” olmasıydı diyebiliriz. 2003 yılının haziran ayında Ayasofya Müzesi’nde 31. Ulus- lararası İstanbul Müzik Festivali’nin açlışı konserinin ger- çekleşmesiydi. 2004 yılı haziran ayında ise festivalin açı- lış konserini Aya İrini Müzesi’nin üstlenmesiydi. Gazanfer Özcan’ı kurtaramadık Uluslararası bir değer taşıyan tiyatro ve sinema sa- natçısı Gazanfer Özcan, bir süreden beri rahatsız ola- rak bulunduğu Amerikan Hastanesi’nde yaşama ve- da etti. Gazanfer Özcan’ın ölümü sanat dünyasında çok büyük bir üzüntü yarattı. Gazanfer Özcan’ın son yol- culuğu Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’nde yapılan tö- ren ile Altunizade İlahiyat Fakültesi’ndeki camide öğ- le vakti kılınan namaz ile Karacaahmet Aile kabrista- nında toprağa verildi. Gazanfer Özcan, yaşamında çok önemli bir tiyatro ve sinema oyuncusu idi. Usta bir oyuncunun taşıdığı tüm sanatsal incelikleri bilen ve uygulayan bir kişiliğe sahipti... Komedi sanatının tüm tekniğini uygulardı. Ölü- mü, sanat dünyamız için büyük bir kayıptır. Lokantalar ile müzeler birbirine benzer! Bir lokantanõn masasõna oturduğunuzda size sunu- lan yemek listesine bakarsõnõz ve arasõndan bi- rini sipariş edersiniz. Tabağõnõzdaki yemekten memnun kalõrsanõz, damağõnõzdaki lezzetten do- layõ lokantayõ eşinize, dostunuza önerirsiniz. Ba- şarõyla tasarlanmõş bir müzeyi ziyaret etmek de insanda aynõ tadõ bõrakõr. Yeni bilgiler, ayrõntõ- lar, duyarlõklar keşfetmek arzusuyla müzeyi bir kez daha gezme ihtiyacõ duyarsõnõz. İstanbul Oyuncak Müzesi’nden ayrõlanlarõn ortak dü- şünceleri Öykü Uygan’õn ziyaretçi defterine yaz- dõklarõnda buluşuyor: “Ben oyuncak müzesini hep çok beğendim. Şimdiye kadar tam 10 kez gezdim.” Dünyadaki en iyi örneklerden biri İstanbul Oyuncak Müzesi’nin dünyadaki ör- nekleri arasõnda en iyilerinden birini olduğunu söylerken, acaba yanlõş anlaşõlõr mõyõm, abart- tõğõmõ düşünürler mi, diye kaygõ duyuyorum. Ama, ziyaretçi defterine, Avrupa’daki oyuncak müzelerini gezmiş, deneyimi ve bilgisi olan zi- yaretçilerimizin yazdõklarõ beni cesaretlendiri- yor. İşte onlardan biri, Aslı Çeçen’in değerlen- dirmesi: “İlk gezdiğim oyuncak müzesi Brük- sel’deki idi. Benim için hayal kırıklığı ile bi- ten bir geziydi. Aklımda kalanlar karanlık, tozlu, gelişigüzel istiflenmiş oyuncak yığınları. Buraya geldiğimde ise çok mutlu oldum. Oyuncaklar tertemiz, sanki ait oldukları ta- rihte kalmışlar, hiç eskimemişler gibi. Tarihsel bilgiler ve sunum çocukların gözü ile hazır- lanmış, kendi başlarına da zevk alarak ge- zebiliyorlar. Çok mutlu oldum. Çocuklu- ğumdaki hislerle dolu olarak buradan ayrı- lıyoruz, kızlarımla!..” Sayõn Çeçen’in vurgu- ladõğõ oyuncaklarõn hiç oynanmamõş gibi temiz, bakõmlõ olmalarõ ve sergileme biçimi müzecili- ğin en önemli konu başlõklarõdõr. Burada sözü- nü ettiğimiz elbette oyuncak müzeciliğidir. Na- sõl ki, “doktor” denildiğinde kadõn hastalõkla- rõ uzmanõyla, göz hekimi aynõ çatõ altõnda ama bir o kadar da birbirine aykõrõ duruyorsa, “mü- zecilik” tanõmõ da aynõ yanõlgõyõ içerir. Müze- cilikte resimlerin, heykellerin sergilenmesiyle, oyuncak gibi objelerin ziyaretçilere sunulmasõ apayrõ uzmanlõk ve deneyim alanlarõdõr. Müze- cilik denildiğinde arkeolojik ve plastik sanat eser- lerinin öne çõkmasõ, ülkemizde müzeciliğin hak ettiği ilgiyi ve gelişimi gösterememiş olmasõnõn sonucudur. Bu konuda Müzeler Genel Müdürü Orhan Düzgün’ün açmaya çalõştõğõ yol, İstan- bul Arkeoloji Müzesi’ndeki yeni düzenlemeler, Rahmi Koç Sanayi Müzesi, Minyatürk, Pera Mü- zesi, Sabancõ Müzesi ve İstanbul Modern gibi son on yõl içerisindeki oluşumlar umut vericidir. Ti- yatro sanatçõsõ Meltem Keskin’in yazdõklarõ, İs- tanbul Oyuncak Müzesi’nin dünyadaki örnek- leri arasõnda ilk sõralara yazma uğraşõmõn mad- di ve manevi tüm yorgunluğunu alõyor üstüm- den. Kõskançlõklarõn, çamur atmalarõn, çelme tak- malarõn ne yazõk ki çok yaşanõldõğõ günümüzde, bir tiyatro sanatçõsõnõn şu değerlendirmesi benim için mutluluklarõn en büyüğüdür: “Saat 11.00’den beri buradayım. Saat 15.00 olmuş. Avrupa’da bazı oyuncak müzelerini yarım sa- atte bitirmiş biriyim ben. Çok, çok, çok iyi ol- muş. Temalar, amaçlar çok yerinde. Zaman zaman 8 yaşımdaki odamda oynuyorum zannettim. Teşekkür ederim. Buraya emeği geçen herkes ve burada hâlâ emeği geçmek- te olan herkes yüzlerinde kocaman bir gü- lümsemeyle, gururla dolaşmalılar.” 24 yaş, oyuncak müzesi ziyaretçileri arasõn- da ilginç bir dönemdir. Çünkü, gençliğin fõrtõ- nalarõ oyuncaklarõn, oyunlarõn çok uzağõna iter insanõ… Ya da öyle sanõlõr! Mahide Acar bu ko- nuda samimi bir itirafta bulunuyor: “Buraya gel- meden önce beni çok etkileyebilecek bir ser- gi olarak düşünmemiştim hiç. Fakat şu anda içimdeki çocuğu tekrar uyandırarak ayrılı- yorum buradan. Çok duygulandım ve de ba- zen ağlamak istedim.. ama bu, yüreğimin ka- bararak mutluluk hissinden yaşadığım duy- gulardı… Size saygı duyuyorum, geçmişe say- gı duyduğunuz için. Ben 24 yaşındayım ve geç- mişime hiç değer vermediğimi anladım.” Samimi bir itiraf... Bir toplumda korumacõlõk, o ülkenin müzele- rinin sayõsõyla doğru orantõlõdõr. Tarihimizi ve do- ğalzenginliklerimizikorumakistiyorsak,bunuger- çektenistiyorsakülkeninherbölgesindeyeni,fark- lõ ve doğru müzeler açmalõyõz. Müzeciliği depo- culuk ya da tarihi eser bekçiliği olarak gören an- layõştan bir an önce sõyrõlmalõ, kültürümüzde geç kalõnmõş bu aydõnlanma õşõğõnõ bir an önce tüm ülkeye yaymalõyõz. Osman Hamdi Bey’in me- şalesi altõnda, bu yolda verdiğim kavganõn anla- şõlõr olmasõ beni umutlandõrõyor. Bir samimi iti- raf da 68 yaşõndaki ziyaretçimiz Ferzan Av- şar’dan: “Buraya pek gelmek istemiyordum. Çocuklar için olduğunu, bizlere hitap etme- yeceğini düşünüyordum. Fakat gezdikten son- ra ne kadar emek verildiğini, gerçeğe çok ya- kın tarihi bilgiler içerdiğini gördüm. Sizi kut- luyorum.” İstanbul Oyuncak Müzesi uygarlõk ve insanlõk tarihinin en güzel, en renkli, en çarpõcõ şekilde anlatõldõğõ bir mekândõr. Ziyaretçileri- mizden Nuriye Önder de bu konunun önemini belirtiyor:“Tümdünyayı,dünvebugünüilebil- diklerimizi, tanıdıklarımızı, duyduklarımızı, gördüklerimizi bizlere hatırlattığı, çocukları- mıza da görsel olarak yansıttığı için oyuncak müzesi kurucusuna teşekkür ederim.” Müzelertoplumlarõnhafõzasõ,belleğidir.Birara- da yaşama kültürümüzün, demokrasimizin aldõ- ğõyaralarõnnedeni,hafõzakaybõndanbaşkabirşey değildir.Birkezdahayineleyelim:Avrupaülkeleri önce zengin olup sonradan o paralarla müzeleri- ni kurmadõlar. Önce müzelerini kurdular ve o ko- ridorlardan geçerek üye olmak istediğimiz Avrupa Birliği’ni oluşturdular! Öyleyse!?... Fotoğraf:GÜROLKUTLU Bir toplumda korumacõlõk, o ülkenin müzelerinin sayõsõyla doğru orantõlõdõr Müzelerlokantalarabenzer UstalaraSaygõMehmetGüleryüziçin Kültür Servisi - Beşiktaş Be- lediyesi tarafõndan düzenlenen “Ustalara Saygı” etkinlikleri, yarõn akşam Mehmet Güleryüz gecesiyle sürecek. Ellinci sanat yõlõnõ ve yetmiş birinci yaşõnõ kut- layan usta için hazõrlanan gece, saat 20.00’de Akatlar Kültür Merkezi Melih Cevdet Anday Sahnesi’nde yapõlacak. Faruk Şüyün’ün hazõrladõğõ ve mode- ratörlüğünü üstlendiği etkinlikte, 1958’de Akademi’ye girdiğinden bu yana resmimizde kendi eko- lünü yaratmanõn yanõ sõra oyun- culuk, dekor ve kostüm tasarõm- cõlõğõ, eğitmenlik ve galericilik de yapan Mehmet Güleryüz’ün çok yönlülüğü vurgulanacak. “Us- talara Saygı” toplantõsõnda; Ala- attin Aksoy, Ali Sirmen, Arif Aşçı, Ayşegül Sönmezay, Ko- met, Levent Çalıkoğlu, Müge Gürman, Özkan Uğur, Rabia Çapa, Tunca Yönder, Umur Bugay, Üstün Akmen, Vecdi Sayar, Wendy M. K. Shaw ve Zeynep Tanbay konuk olarak katõlarak Güleryüz’ün resimden tiyatroya, dostluğundan hayatõnõn köşe taşlarõna uzanan sohbetle- riyle etkinliği zenginleştirecekler. Çok sayõda resminin yanõ sõra heykel, gravür ve desenlerinden oluşan retrospektif sergisi 28 Şubat’a kadar İş Sanat Kibele Ga- lerisi’nde devam eden Mehmet Güleryüz için hazõrlanan “Usta- lara Saygı”da, sanatçõnõn re- simlerini yaratõrken yapõlmõş ka- yõtlar, İstanbul Devlet Tiyatro- su’nda 1998-2001 arasõnda rol al- dõğõ “Küçük Bir İş İçin Yaşlı Bir Palyaço Aranıyor”dan bö- lümler ve Güleryüz’ün Fran- sa’da yaptõğõ bir ‘düello’dan es- prili görüntüler de izlenebile- cek. (0 212 351 93 84) Resim ve müziğin buluşmasõ Kültür Servisi - Cem Mansur yöne- timindeki Akbank Oda Orkestrası’nõn şubat ayõ konserleri- nin solisti keman vir- tüözü Alexander Markov. 25 Şubat Çarşamba günü saat 20.00’de Caddebos- tan Kültür Merke- zi’nde ve 26 Şubat Perşembe günü saat 19.30’da Cemal Reşit Rey Konser Sa- lonu’nda yapõlacak olan konserlerin bu ayki başlõğõ ‘Boyama Kitabı’. Prog- ramlarõnda, tanõnmayan başyapõtlarõ bilinen ve sevilen yapõtlarla bir tema bütünlüğü içinde bir araya getiren Ak- bank Oda Orkestrasõ ve Cem Mansur, şubat ayõnda iki değişik sanat disip- lininin ilişkisine yoğunlaşõyor. Bu konserlerde İngiliz bes- teci Frederick Deli- us’un “İki Sulubo- ya”sõ, Benjamin Brit- ten’in yeni keşfedilen gençlik yapõtõ “İki Portre”, Fransõz mü- ziğinin zarafet ustasõ Jean Françaix’nin, büyük ressam Reno- ir’õn çocuk resimlerin- den esinlenen müzi- ğiyle bir araya geliyor. Günümüzün en etkileyici keman vir- tüözlerinden Alexander Markov, çe- şitli müzikal portrelerin aralarõnõ, ke- man repertuvarõnõn en duyarlõ ve gösterişli minyatürleriyle dolduru- yor. Resim ve müziğin heyecan veri- ci ve zaman zaman sancõlõ ilişkisi, Cem Mansur’un sohbetinin konusu. (www.akbanksanat.com) Alexander Markov Concerto Barocco konseri Kültür Servisi - Korno sanatçõsõ Kerim Gürerk’in girişimi ile İzmir Devlet Konservatuvarõ öğretmen ve öğrencilerinden kurulu Concerto Barocco adlõ oda orkestrasõ, 25 Şubat Çarşamba günü saat 20.00’de İZDOB Elhamra Sahnesi’nde bir konser verecek. Genç orkestra şefi Mürsel Yavuz yönetimindeki konsere, keman sanatçõsõ Özge Özerbek, viyola sanatçõsõ Ruşen Güneş, korno sanatçõlarõ Kerim Gürerk ve Tarõk Sezer Aydõn da solist olarak katõlacaklar. Konserde; J. S. Bach’õn İki Keman İçin Konçertosu (Keman-Viyola Uygulamasõ) ve Branderburg Konçertosu, G. P. Telemann’õn Viyola Konçertosu ve İki Korno İçin Konçerto’su seslendirilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle