25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 21 ŞUBAT 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Umutların tükendiği, anıların unutulduğu bir or- manda karanlık gecelere kalmış insanları düşünü- rüm kimi zaman... Kimi zaman on beş yaşında iş- kencelerden geçmiş çocuklarla konuşurum... Ma- nisalı çocukları, annelerin çığlığını duyarım akşam- üstü saatlerinde... Yazı masamın başındayım... Varlığın yetişemeyeceği gelecek mevsimleri dü- şünüyorum. Madımak Oteli’nin altındaki kebapçı yerel seçim öncesi taşınmış! AKP, yerel seçim öncesi Alevi yurttaşlarımıza “gel gel” diyor. 2 Temmuz 1993 ve Madımak katliamı... Ölen ay- dınlarımız, şairlerimiz, ozanlarımız ve gençlerimiz! Yıllar bir ırmak gibi akıp gidiyor, hüzünlerimizin, öz- lemlerimizin içinden... Ben ise düşünceler ormanın- dayım. Umudun bahçesinde suların şarkılar söylediği günleri özlüyorum hüznümü dağıtmak için. Son- ra zindanların demir sürgülü kapılarını açıyorum ce- zaevlerinden gelen mektupları okuyunca. Yıldızların küfür gibi yüzümüze tükürdüğü şafak sancılarını hissediyorum. Cahit Külebi’nin Nik- sar’daki evini, kamyonların kavun taşıdığı yaz ak- şamlarını düşünüyorum. Bazen Attilâ İlhan’la Al- sancak Garı’nda Buca’ya kalkan son trene biniyo- rum tütün işçisi kızlarla. Ayfer Tunç’un Can Yayınları’ndan çıkan “Bir De- liler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi”nde ya- şamların üstüne düşen gölgelerin varlığında kendi ço- cukluk düşlerimi yakaladım. Üç tarafı denizlerle çevrili bir coğrafyada yaşa- dığımız halde Türklerin neden denize arkalarını dön- düğünü bir kez daha sorguladım. İyonya ve Mezopotamya tarihine baktığımızda, ya- şadığımız coğrafyada kentler ya ırmak ya da de- niz kıyısına kurulmuştur... Çünkü insan ve yük taşımacılığı deniz ya da ırmak yoluyla yapılırdı. Biz bu sorulara toplum olarak hiç yanıt veremedik! Çoluk çocuk soba gazından zehirlenip ölürken “Al- lah verdi, Allah aldı” diye avunduk! Eğer yanıt verseydik binlerce yıllık tarihimize ve uygarlığımıza sahip çıkar, Allianoi’yi, Hasankeyf’i su- lar altında bırakır mıydık? Binlerce yıllık tarihin ve kül- türün boy verdiği Troya’dan İyonya’ya değin uza- nan İda Dağları’nı (Kaz Dağları), Kozak Yaylası’nı, Hav- ran’ı, Efem Çukuru’nu çokuluslu altın avcılarına teslim eder miydik? Toplumumuz bir akıl tutulması yaşıyor! Onun için de Ayfer Tunç, kitabını anlatırken “Ha- yatı anlamak, sonu olmayan bir çabadan ibarettir” di- yor. Tunç’un “Deliler Evi” bir akıl tutulmasının roma- nı bence! Bir solukta okuduğum roman beni kendi düş- sel evrenimde yolculuğa çıkararak, dünü ve bu- günü anımsattı. Daha açıkçası bir Türkiye fotoğrafı ortaya koydu. Demokrasinin bir yaşam biçimi olduğu, özgür- lüklerin o yaşamı çoğalttığını sık sık yineleyen biri olarak beni bir başka evrene taşıdı. A. Kadir’in o çok sevdiğim dizelerini aklıma getirdi: “Beni bir dağ başında böyle yapayalnız kodu- lar/rüzgârlara, kuşlara, bulutlara yakın,/senin etinden, tırnağından ayrı,/senin kokundan uzak” Yaşamın delik deşik edilmiş, yozlaşmış sürecin- de Ayfer Tunç’un romanı beni düşsel bir yolculuğa çıkardı. Mitolojik aşklar coğrafyasından arda kalan ya- şamın derin izleri, yakılan ormanlar, yok edilmek is- tenen Kaz Dağları... 2B yasasıyla talana yasal kılıf uydurulması. Yaşamın sayfalarında dolaşıyorum yaşananla- ra baktıkça. Geleceğin düşleriyle avunamıyoruz. Bi- reyi sonsuza götüren umut, Halikarnas Balıkçısı’nın, Azra Erhat’ın anlattığı söylenlencelerde kalıyor ne yazık ki. Yıldızların küfür gibi yüzümüze tükürdüğü şafak sancılarında yaşamla ölüm arasındaki o ince çiz- gi size neyi anımsatıyor? Var mı geleceğin düşleri; var mı sevgi, aşk ve öz- gürlük? Var mı?.. [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Yaşam Yolculuktur... Erdoğan, ‘kale düşürme’ amaçlõ ilk mitingini bugün yapacak AKP ile DTP’nin Diyarbakır kapışması ANKARA/DİYARBAKIR (Cumhuriyet) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn bugün ger- çekleştireceği Diyarbakõr mitingi öncesinde DTP, ortamõ geriyor. DTP İl Başkanõ Ali Şimşek’in Er- doğan’õ protesto edeceklerini açõk- lamasõnõn ardõndan AKP İl Baş- kanõ Ahmet Fikret Öcal da, “Sadece Türkiye’nin değil, Ortadoğu’nun lideri ko- numuna gelmiş Başbakan’ı layıkıyla karşılayacağız” dedi. Başbakan Erdoğan, geçen yõl ekim ayõnda DTP’nin protestolarõ arasõnda gerçekleştirdiği olaylõ Güneydoğu gezisinin ardõndan bu- gün bir kez daha Diyarbakõr’a gi- decek. Erdoğan’a Diyarbakõr zi- yareti sõrasõnda çok sayõda bakan ve bölge milletvekilleri eşlik ede- cek. AKP’nin düşürmek istediği kalelerin başõnda Diyarbakõr’õ Sa- yan Başbakan Erdoğan’õn ziyare- ti öncesi DTP ile AKP arasõnda ge- rilim giderek tõrmanõyor. Protes- tolarda yaşanan olaylarda hükümeti suçlayan DTP’nin İl Başkanõ Ali Şimşek, açõk bir dille Erdoğan’õn bir kez daha protesto edileceğini açõkladõ. AKP cephesinde ise miting ön- cesinde tansiyonu düşürme çaba- larõ sürüyor. Bu çerçevede genel merkez yönetimi par- ti teşkilatõnõ ve tabanõnõ uyararak soğukkanlõ hareket edilmesini ve çatõşmalar- dan uzak durulmasõnõ istedi. AKP İl Başkanõ Ahmet Fikret Öcal, DTP’nin protesto hazõrlõk- larõna değinmekten kaçõnõrken mi- tingle ilgili hazõrlõklarõn aralõksõz sürdüğünü söyledi. DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk de Erdoğan’õn ziyaretiyle il- gili olarak Diyarbakõr’da basõn toplantõsõ düzenledi. Erdoğan’õn DTP’yi dõşladõğõnõ ve partinin ça- lõşmalarõnõ engellediğini belirten Türk, Başbakan’õn Diyarbakõr programõyla ilgili olarak da “Ger- ginlik istemiyoruz. Bugüne kadar halkın beklentilerine yanıt olun- madı. 20-30 yıldan beri önemli bedeller ödendi. Ama Sayın Baş- bakan bütün bu gerçekleri gör- mezden gelerek halka çok basit şeyler söylemek istiyor. İkna edici ve talepleri ortaya ko- yacak bir yaklaşımı gös- termezseniz halkımız ora- da olmayacak. Siz bu hal- kı polis gücüyle sindirmeye kalkışırsanız bu halk bunu kabul edemez. Sayın Başbakan’a diyoruz ki, Kürt halkının kim- liksel, kültürel talepleri var. Eko- nomik olarak bir yoksulluk var. Şimdi siz gittiğinizde ne söyle- yeceksiniz. Bu beklentilere yanıt verecek misiniz?” dedi. Diyarbakõr Büyükşehir Belediye Başkanõ Osman Baydemir de parti başkanõ sõfatõyla geleceği için Başbakan’õ karşõlamayacağõnõ be- lirtti. İstanbul Haber Servisi - Dinci Ana- dolu’da Vakit gazetesi yazarõ Hüseyin Üzmez’in cinsel istismar davasõnda ver- diği rapor dahil çok sayõda tartõşmalõ ka- rara imza atan Adli Tõp Kurumu Başka- nõ Dr. Keramettin Kurt’un görev de- ğişikliği için Sağlõk Bakanlõğõ’na baş- vurduğu belirtildi. Adalet Bakanõ Meh- met Ali Şahin tarafõndan görevinden alõn- masõ yönündeki haberlerin gerçeği yan- sõtmadõğõnõ belirten bakanlõk yetkilileri, Kurt’un görev değişikliği başvurusu yaptõğõnõ söylediler. 2002 genel seçimlerinin ardõndan AKP’nin iktidara gelmesiyle birlikte hõzlõ bir kadrolaşmanõn yaşandõğõ belir- tilen Adli Tõp Kurumu’nda ilk değişik- lik kurum başkanõ değişikliği ile yaşan- mõş, Prof. Dr. Oğuz Polat’õn yerine ilk kez akademisyen olmayan Dr. Kera- mettin Kurt kurum başkanlõğõna getiril- mişti. Kurt’un kurum başkanlõğõ, adli tõp uzmanlarõ tarafõndan da “siyasi yapı- lanma” olarak değerlendirilmişti. Göreve geldiği günden bu yana çok sa- yõda tartõşmalõ karara imza atan Adli Tõp Kurumu, “sürekli hasta” raporuyla Su- surluk Davasõ hükümlüsü eski Özel Ha- rekât Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şa- hin’e “af yolu”nu açtõ, işkence gören gençlere “sağlam” raporu düzenledi. 14 yaşõndaki kõza cinsel istismarda bu- lunmakla yargõlanan Vakit gazetesi ya- zarõ Üzmez davasõndaki “mağdurun fi- ziki ve ruhi zarar görmediği” şeklindeki raporuyla tartõşmalara neden oldu. Kurt, 2003 yõlõnda Cemil Çiçek’in Adalet Bakanõ olduğu dönemde kurum başkanlõğõna atandõ. Adalet Bakanõ Ba- kan Şahin, Üzmez kararõnda imzasõ bu- lunan 6. İhtisas Kurulu’nun başkan ve 2 üyesini değiştirmişti. İbrahim Şahin’e sağ- lam raporu vererek affõnõ sağlayan Adli Tõp, 3. İhtisas Dairesi Başkanõ Nur Bir- gen, işkence gören gençlere “sağlam” ra- poru verdiği için meslekten men cezasõ almõştõ. Aynõ kurulun üyelerinden Prof. Dr. Erbil Gözükırmızı’nõn ise İşçi Par- tisi’nin üyesi olduğu ortaya çõkmõştõ. Son olarak dün basõnda yer alan “Kurt’un Bakan Şahin tarafından görevinden alındığı” yönündeki haber- lerin gerçeği yansõtmadõğõnõ belirten ba- kanlõk yetkilileri, Kurt’un kendi isteğiyle Sağlõk Bakanlõğõ’nda farklõ bir görevde bulunmak üzere başvuruda bulunduğu- nu, halen kurum başkanõ olduğunu ve ye- rine kimsenin atanmadõğõnõ söylediler. CHP’liler, Doğan Grubu’na verilen astronomik cezayõ basõn özgürlüğüne darbe olarak yorumladõ ‘Vergi değil biat baskõsõ’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Tayyip Erdoğan’õn õs- rarlõ “medyaya boykot” çağrõsõnõn ardõndan, Doğan Grubu’na yönelik 826.3 milyon TL’lik astronomik ver- gi cezasõ, Meclis gündemine taşõndõ. Yõllarca hesap uzmanõ olarak görev yaptõğõnõ belirten CHP Genel Say- manõ Mustafa Özyürek, Doğan Grubu’na kesilen vergi cezasõnõn “hukuka aykırı” olduğunu vurgu- ladõ. CHP Genel Saymanõ Özyürek, yaptõğõ yazõlõ açõklamada, AKP ikti- darõnda vergi incelemenin mali bir konu olmaktan çõkõp “siyasi bir ko- nu” haline geldiğini söyledi. Yõllar- ca vergi incelemesi yapmõş Maliye fahri hesap uzmanõ olarak, kesilen ce- zanõn hukuka aykõrõ olduğunu belir- ten Özyürek, bu aykõrõlõklarõ şöyle sõ- raladõ: “İştirak hissesi veya hisse sene- di satışı KDV’nin konusuna gir- mez. Hisse senetleri halka açık şirketlerde 1 yıl, diğer şirketlerde 2 yıl elde tutulduktan sonra satıl- ması halinde doğan kazanç gerçek kişiler açısından vergiden müstes- nadır. Hisse senedi satışı pay def- terine kayıtla elden çıkmış olur ve hukuken hüküm ifade eder. Şir- ketlerin iştirak hissesi satması ha- linde, eğer bu iştirak hissesi 2 tam yıl (730 gün) elde tutulmuş ise do- ğan kazancın yüzde 75’i kurumlar vergisinden müstesnadır. Yani yüz- de 20 olan kurumlar vergisi bir ne- vi yüzde 5 olarak uygulanır. Yüz- de 75’lik istisna kazanç tutarının özel bir fon hesabında tutulması ve 5 yıl dağıtılmaması gerekir. Bu fona alma işleminin satışın yapıldığı yılı izleyen yılın başında yapılma- sı yeterlidir. Şirket satışlarında önce bir centilmenlik anlaşması ya- pılıyor. Daha sonra gerekli huku- ki, ekonomik ve mali araştırma ya- pıldıktan sonra kesin satış işlemi yapılıyor. Yani centilmenlik an- laşması satış işlemi değildir. Ayrı- ca burada kasıt olarak vergi ziya- nına sebebiyet verildiğinden hare- ketle, 213 sayılı Vergi Usul Kanu- nu’nun 359 ve 344/2. maddelerine göre ceza kesilmiştir. Bunun ne- deni, uzlaşma imkânı vermemek- tir. Oysa bu maddenin konuyla il- gisi yoktur.” Özyürek, hukuki da- yanaktan yoksun olarak kesilen ver- ginin ve cezanõn “basın özgürlüğü- ne darbe” anlamõna geldiğini belir- terek hukuka aykõrõ bu işlemin yar- gõdan dönmesi gerektiğini ifade etti. CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, Erdoğan tarafõndan yanõtlan- masõ istemiyle TBMM Başkanlõğõ’na verdiği soru önergesinde, Erdoğan’õn uluslararasõ basõn kuruluşlarõ ve AB sözcülerinin basõn özgürlüğü ile ilgi- li uyarõlarõna rağmen, tarafsõz yayõn yapan basõn kuruluşlarõnõ, sert eleşti- riler ve boykot çağrõlarõ sonuç ver- meyince, bu kez de “vergi terörü ile iktidara biat etmeye zorladığını” ifa- de etti. Ersin, “Tarafsız yayın yapan basın kuruluşlarını vergi terörü ile sindirmeye çalışmak, demokra- si ve basın özgürlüğü ile bağdaşır mı” sorusuna da yanõt istedi. CHP Konya Milletvekili Atilla Kart da ola- yõ “parti devletinin göstergesi” ola- rak değerlendirdi. Kart, “Artık dev- let memuru yok, parti memuru var. Türkiye bu anlamda bir rejim sorunu yaşıyor” dedi. TGC: Tehlikeli yol Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu, Doğan Ya- yõn Holding’e uygulanmak istenen vergi cezasõnõn “iktidarın hoşuna gitmeyen yayın organlarını sus- turmanın tehlikeli bir yolunu oluş- turduğunu” belirtti. TGC’den yapõlan yazõlõ açõklama- da, “Sayın Başbakan’ın, hoşlan- madığı haberler nedeniyle oluşan kızgınlığı, Doğan Yayın Holding’e uygulanan çok yüksek vergi ceza- sıyla somut bir susturma girişimi- ne dönüşmüştür.Yönetim Kuru- lumuz uygulamanın, boykot çağ- rılarının etkili olmaması nedeniy- le iktidar gücünün demokratik ge- leneklere aykırı ve çokseslilikten duyulan rahatsızlığın somut bir göstergesi olduğu kanısındadır. Sorumlulara, benzer uygulama- nın 1960 öncesi iktidarlar tarafın- dan da gerçekleştirildiğini, bu yak- laşımdan en çok devletin zarar gördüğünü, basın organlarının gö- revlerini yerine getirmekten alı- koymaya yaramadığını anımsatı- rız” görüşüne yer verildi.  Mustafa Özyürek: AKP iktidarõnda vergi incelemesi mali bir konu olmaktan çõkõp “siyasi bir konu” haline gelmiştir. Ahmet Ersin: Başbakan Erdoğan, tarafsõz yayõn yapan basõn kuruluşlarõnõ vergi terörü ile iktidara biat etmeye zorluyor. Atilla Kart: Artõk devlet memuru yok, parti memuru var. Türkiye bir rejim sorunu yaşõyor. HAMZAÇEBİ, AKP GRUP BAŞKANVEKİLİ CANİKLİ’DEN YANIT İSTEDİ ‘Önceden kim korundu, şimdi kim korunuyor?’ CHP Trabzon Milletvekili Akif Ham- zaçebi de, AKP Grup Başkanvekili Nu- rettin Canikli’ye tepki gösterdi. Canik- li’nin verdiği bilgilerin yanõltõcõ olduğu- nu belirten Hamzaçebi, “Sayın Canik- li’nin açıklamasından, eskiden koruma altında olduğu varsayımıyla bazı grup- lar hakkında şimdi vergi denetimi ya- pıldığı anlaşılmaktadır. Bu açıklama, yapılan incelemeye gölge düşürmüştür. Ben Maliye’de görev yaptım, koruma altında olan hiçbir grup hatırlamıyo- rum. Sayın Canikli, 2003’ten önce han- gi büyük grupların korunduğunu ve ko- runduğu varsayımıyla Doğan Yayın Grubu dışında AKP döneminde ince- lemeye alınan başka bir mükellef olup olmadığını açıklamalıdır. Yine AKP’ye yakın grupların AKP döneminde ciddi bir vergi denetimi geçirip geçirmedik- lerini de açıklamalıdır” dedi. Hamzaçebi, “Canikli’nin, açıklamasıyla bir ilki ger- çekleştirdiğini, Maliye Bakanlığı vergi inceleme elemanlarınca yapılan incele- me sonucunda düzenlenen raporu ik- tidar partisinin grup başkanvekili sı- fatıyla savunduğunu, raporu siyasileş- tirdiğini” sözlerine ekledi. TARTIŞMALI KARARLARIN ALTINA İMZA ATMIŞTI Adli Tıp Kurumu Başkanı görev değişikliği istedi Akif Hamzaçebi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle