18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 19 ŞUBAT 2009 PERŞEMBE 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Anadolu Çocuğunun Etiği ve Estetiği Ben bu “Anadolu çocukları” arasında en çok gözleri vel fecri okuyan Ayşe Hanım Teyzemgil- lerden Güngör Uras’ı severim. O kâh kendi adıyla, kâh ‘Ali Rıza Kardüz’ olarak yeri geldiğin- de hemen belirtir: - Ben saf ve bâkir bir Anadolu çocuğuyum, abi- cim... Bu satırları okurken, onun onları yazarkenki, ka- fa bulur, hınzır halini gözümün önüne getirir, gü- lerim. Demokrasimizde Anadolu çocuğu olmak esas- tır. Anadolu çocuğu olmaz isen halin haraptır. Daha önce yazmıştım. Yıllar önce bizim oralar- da dolanan, Karadeniz kökenli, yani Anadolu ço- cuğu, arabasına sıkça bindiğim bir taksici, bir gün sormuştu: - Abi nerelisun? Aramızda şöyle bir konuşma geçti: - İstanbulluyum... - Anladuk da, nere İstanbullusu?... - İstanbul İstanbullusu... - Nasıl oliiy?... - Şöyle oluyor ki, benim ailem 300 yıldır İstan- bullu. - Anladuuum, sen Ermenisun... İşte Anadolu çocuğu olmadığın zaman başına gelecek olan da budur. Mustafa Kemal Atatürk de Anadolu çocuğu ol- maması yüzünden kendisine neler yapıldığını, na- sıl olup da az daha TBMM dışında kalayazdığını “Nutuk”ta anlatır. Anadolu çocuğu olmayan Mustafa Kemal’in Anadolu’da kurduğu Cumhuriyeti şimdi Anadolu çocukları kıyısından köşesinden başlayıp göbeğine gelerek kemiriyorlar. Anadolu çocuğu olmanın ne anlama geldiğini hiçbir zaman tam olarak anlayabilmiş değilim. Ama bildiğim bir şey varsa o da Anadolu çocuğu olmanın çok önemli olduğu, her kusuru erdeme çe- virdiğidir. Terbiyende noksan mı var, “Anadolu çocuğu- yum” de, kurtar gitsin. Malvarlığında şaibe mi var, salla bir “Ben Ana- dolu çocuğuyum”, hallolsun bitsin. Şu günlerde seçimler yaklaştı, etrafa saçılan pis- likler çoklaştı ya, Anadolu çocukluğu da çok re- vaçta. Son olarak, önceki gün bana AKP’nin Dişli’sini anımsatan, CHP’nin Mehmet Sevigen’i de “Ana- dolu çocuğu” olduğunu ilan etti. Sevigen Anado- lu çocukluğunu, AKP’lilerle kol kola şaibeli imar du- rumları olan plaza işine dalmasıyla ilgili olarak ken- disine yöneltilen suçlamalar sırasında anımsadı ve - Ben Gaziosmanpaşa’dan çıkma bir Anadolu çocuğuyum, deyiverdi. Ardından da, yaptığı işin etik olmadığını kabul etti, ama “Çok etik değil de değil” diyerek istifa et- meyeceğini açıkladı. Buradan anlayabiliriz ki, Anadolu çocuğunun eti- ği değişiktir. Onda etik olan ve olmayan diye bir ayrımın yerine, pek az etik olmayan, az etik ol- mayan, orta etik olmayan, çok etik olmayan gibi sıralamalar vardır. Yaşadığımız seçim olayları göstermiştir ki, Ana- dolu çocukları seçimlerde seçilen ile seçen arasında raşi (rüşvet veren) - mürteşi (rüşvet alan) ilişkisi ku- rar. Fena bir ilişki de değildir bu. Böylelikle ileride oy alırken raşi olan, iktidara geldiğinde mürteşi ol- duğunda, oyu karşılığında rüşvet almış olan eski mürteşi seçmeni de onu görmezden gelir. Anadolu çocukları, birbirleriyle dayanışma ha- linde olup, kendilerinden olmayanı sevmezler. Aslında Anadolu çocukları, çok sevdikleri Ana- dolu’da yaşamak yerine mümkün olduğunca İs- tanbul’da ve başka yerlerde yaşamayı yeğlerler. Bu yüzden de durmadan göçerler. Göçtükleri yerleri de Anadolu’ya benzetmek isterler. İşte Anadolu çocuğunun etiği budur, estetiği ise mor badanalı, en üstünde filizleri yükselen o eş- siz mimaridir. Aslında Gaziosmanpaşalı Anadolu çocuğu Mehmet Sevigen de, öyle bir faaliyetin içinde olup, İstanbul’a Anadolu estetiğini uygulama çabası için- deyken suçlanmış, bu suçlama son zamanlarda “temiz politikanın” simgesi olan Kılıçdaroğlu’nu rahatsız etmesine karşın, yüreği deniz kadar en- gin Genel Başkan Baykal’ı fazla rahatsız etme- miştir.. Bugün, burada Mehmet Sevigen’in şahsında, bütün Anadolu çocuklarına selam ediyorum: Koçum Anadolu çocukları!... [email protected] CHP’nin Adalet Bakanlõğõ’nõn 5 aydõr getiremediği dosyayõ açõklamasõ Adalet Bakanõ’nõ kõzdõrdõ Şahin, Fener şaşkõnõANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Deniz Feneri dosyasõ için “Bana ne ya... Almanya’daki derneğin yöne- ticileri yanlış yapmışsa, yargılan- mışsa, benim iktidarımdan buna ne?” diyerek isteksizliğini ortaya ko- yan Adalet Bakanõ Mehmet Ali Şa- hin, CHP’nin diplomatik yolla 5 ay- dõr gelmeyen dava dosyasõnõ Türki- ye’ye getirmesine de tepki gösterdi. Şahin, Sheraton Oteli’nde düzenle- nen “Yasama ve Yargı Etiği Ala- nındaki Gelişmeler” konulu ulus- lararasõ konferansa katõldõ. Konfe- ransa gelişinde gazetecilerin sorularõnõ yanõtlayan Şahin, “Almanya’daki Deniz Feneri dava dosyası hâlâ gel- medi. Ancak CHP’nin elinde, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” şek- lindeki soru üzerine, söz konusu dos- yanõn Adalet Bakanlõğõ’nca diploma- tik yolla Alman makamlarõndan iste- nildiğini anõmsatarak, iki gün önce de Dõşişleri kanalõyla bu dosyanõn bir an önce Türkiye’ye gönderilmesi için üçüncü kez bir yazõ yazma ihtiyacõ duyduğunu söyledi. Ülkelerin birbir- lerinden bilgi ve belgeleri gazeteciler aracõlõğõyla değil, aralarõnda var olan veya var olmasõ gereken adli yardõm- laşma çerçevesi içerisinde istediklerini belirten Şahin, şunlarõ kaydetti: “Bu- nu en iyi bilmesi gereken kişilerden biri de TBMM’nin en tecrübeli si- yasetçilerinden biri olan ve bir dö- nem Dışişleri Bakanlığı da yapmış olan Sayın Baykal’dır. Sayın Bay- kal, Türkiye’nin bir başka ülkeden isteyeceği bilgi ve belgeyi sadece dip- lomatik yolla isteyebileceğimizi ve bunun da yolunun Dışişleri bakan- lıkları ve diplomatik misyonlar ol- duğunu çok iyi bilir. Ancak, maa- lesef CHP ve onun genel başkanı her şeyi siyaset malzemesi yaptığı gibi böylesine bir konuyu da siyaset malzemesi yapmaktadır. Eğer Al- man makamları Türkiye Cumhu- riyeti Devleti’nin istediği dosyayı, Türkiye’ye göndermeden önce CHP’nin Merkez Yürütme Kurulu üyesi ve eski bir gazeteciye vermiş- se, Dışişleri Bakanlığı kanalıyla da Alman makamlarından bu konuda açıklama beklediğimizi ifade et- mek istiyorum.” Şahin, gelecek pazartesi günü İs- tanbul’da Alman Adalet Bakanõ ile bir görüşme yapacağõnõ belirterek, “Sa- nıyorum kendileri bu konuda bize bilgi vereceklerdir” dedi. Şahin, geçen ekim ayõnda Deniz Fe- neri dosyasõna için, “‘Falan ülkede, fa- lan dernek yöneticileri suistimal yap- mõş. Bunun sorumlusu da sizsiniz’ di- yorlar. Bana ne ya.. bana ne. Al- manya’daki derneğin yöneticileri yanlış yapmışsa, yargılanmışlarsa, benim iktidarımdan buna ne? Be- nim iktidarımla ne alakası var? Ne yapmak istiyorlar?” demişti. Şahin’in Almanya’nõn Ankara Bü- yükelçisi Eckant Kuntz ile Adalet Ba- kanlõğõ’nda yaptõğõ görüşmede Deniz Feneri davasõndan tutuklularõn gün- deme geldiği ortaya çõkmõştõ. Şahin, bir Alman’õn tahliyesine ilişkin görüştü- ğü Kuntz’a “Şu günlerde sizde de Deniz Feneri davası dolayısıyla tu- tuklanmış olan Türkler var. Hatta onunla ilgili de bizim basın yayın or- ganlarımızda ‘dava açõlmadõ’ diye haberler yapılıyor. Siz nasıl buna müdahale edemezseniz, ben de An- talya’daki davaya müdahale ede- mem şeklinde değerlendirmelerde bulundum” demişti. Daha önce dosya hakkõndaki sorulara, ‘Deniz Feneri’nden bana ne ya’ diyen Adalet Bakanõ Şahin, dosya CHP tarafõndan getirilince tavrõnõ değiştirdi. Deniz Feneri yolsuzluğu dosyasõnõ, siyaset malzemesi yaptõğõ gerekçesiyle CHP’yi eleştiren Şahin, Alman makamlarõndan da konu hakkõnda bilgi isteyeceğini söyledi. (Fotoğraf:AA) Geminin parası uçtu AYKUT KÜÇÜKKAYA Almanya’da Deniz Feneri e.V’ye akan ba- ğõş paralarõyla alõndõğõ bizzat bu derneğin yö- neticileri tarafõndan ortaya konulan geminin Türkiye’de milyonlarca Avro’ya elden çõ- karõlmasõna karşõn bir buçuk yõldõr hiçbir iş- lem yapõlmõyor. Deniz Feneri Dosyasõ’na göre; Deniz Fe- neri e.V. ve Euro 7 Genel Müdürü Mehmet Gürhan’a gemiyi al emrini veren de yine ge- mi Haydarpaşa Limanõ’na getirildikten son- ra dava kapsamõnda 6 yõl hapis cezasõ alan Gürhan tutukluyken kiralayan ve satan da Türkiye’de Kanal 7’nin tepe yöneticileri ola- rak gözüküyor. CHP’nin getirdiği Deniz Fe- neri Dosyasõ’nõn ardõndan bu geminin satõ- şõ bir kat daha önem kazanõyor. Dosyada yer aldõğõ öğrenilen gemi olayõ Almanya’daki mahkeme tutanaklarõna yansõmõştõ. Euro 7 ve Deniz Feneri e.V’nin muhasebecisi Fir- devsi Ermiş verdiği ifadede, “Bu geminin parasının yüzde yüzünün Deniz Feneri’nin parasından ödendiğinden eminim. Gemi büyük ihtimalle Euro 7’ye aitti...” dedi. Deniz Feneri e.V’nin hüküm giyen başkanõ Mehmet Taşkan ise şu ifadeye verdi: “Mehmet Gürhan, Mustafa Çelik, İsmail Karahan ve Zekeriya Karaman, Mehmet Koç’un haberi olmadan, Euro 7 üzerinden gemiyi satın almaya karar verdi. Türki- ye’deki Çelik, Karahan ve Karaman ge- minin kiraya verilmesine karar verdiler. Gemi daha sonraları 4 milyon Avro’ya in- ternetten satışa sunulmuş. Geminin satı- şını kimin istediğini bilmiyorum...” Bu geminin alõmõ için bankadan çekilen kredinin 400 bin Avro’su Zekeriya Ka- raman’õn sahibi olduğu Haliç Denizcilik Şirketi’ne havale edilmiş, Ermiş, havale edi- len bu paranõn nereye harcandõğõnõ bilme- diğini açõklamõştõ. CHP’li Ali Kılıç ise bu paranõn Başbakan Tayyip Erdoğan’õn oğlunun aldõğõ diğer bir gemi için kulla- nõldõğõnõ iddia etmişti. Deniz Feneri e.V.’ye yapõlan bağõşlarla alõnan gemi milyonlarca Avro’ya satõlmõştõ DENİZ FENERİ DOSYASI Anadol: Organize suç var A N K A R A (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Grup Başkanve- kili Kemal Ana- dol, Adalet Ba- kanõ Mehmet Ali Şahin’in De- niz Feneri e.V. dosyasõnõn par- tilerine ulaşmasõ ile ilgili eleştiri- lerine “Gelişmeler ba- sında yer aldı. Savcılar, bunu niye ihbar kabul etmediler? Türkiye’de Deniz Feneri örgütünün delilleri karartılmadı mı? Savcıları göreve da- vet ediyorum. Ergene- kon’la ilgili olduğu gibi, Deniz Feneri’nde de or- ganize suç iddiası var. ‘Deniz Feneri operasyonu’ diye birileri alındı mı?” karşõlõğõnõ verdi. Şahin’in Ergenekon davasõnda avu- katlarõn bazõ belgeleri sõz- dõrdõğõ savõnõ “iftira” ola- rak nitelendiren Anadol, “Faturayı avukatlara çı- karıp bu işten sıyrıla- mazsınız” dedi. Bakan Şahin’in Erge- nekon davasõndaki sõz- malar ve Deniz Feneri e.V. dava dosyasõnõn CHP’ye ulaşmasõ ile ilgi- li suçlama ve eleştirileri- ne CHP’den sert tepki geldi. Anadol, “güncel davaları saptırma, ka- muoyunu yanıltma, ma- nipüle etme çabalarının sürdürüldüğünü” söy- ledi. “Ergenekon dava- sının gizlilik kararına karşın en fazla servis yapılan dava olduğunu” vurgulayan Anadol, “Cumhuriyet yazarı İl- han Selçuk’un vekilleri İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’ne bir di- lekçe verdiler, keşif, ara- ma, bilirkişi, sorgu tu- tanağının örneğini iste- diler. Avukata müvek- kilinin ifadesi verilmi- yor. Çaresiz kalmışlar avukatlar. Sel- çuk’un ifadesini okuyamıyor. Ama Selçuk’un ifadesi boy boy gazetelerde çı- kıyor. Kimi kandırıyorsu- nuz?” dedi. Anadol, Deniz Feneri dosya- sõyla ilgili olarak savcõlarõ göreve çağõrdõ. Anadol, “İlla Alman- ya’dan dosyanın mı gel- mesi lazım? Kimin kur- yelik yaptığını, dosyada neler olduğunu, asıl şe- bekenin Türkiye’de ol- duğunu mahkemenin kararında gördük. Ne- den Ergenekon’da ol- duğu gibi Deniz Feneri davasında adı geçenleri sabaha karşı gidip göz- altına almadılar? Dosya gelse ne olacak? Elini kolunu sallaya sallaya geziyorlar. RTÜK’ün başında görev yapıyor- lar. Suç duyurusunda bulunuyorum. İstan- bul’da savcı yok mu?” açõklamasõnõ yaptõ. ‘Savcılar soruşturuldu mu?’ Şahin’e Ergenekon da- vasõyla ilgili olarak “Bu davalarda avukatın içe- riye sokulmadığı ifade- leri kim sızdırdı, kim servis etti?” diye soran Anadol, “Savcılar hak- kında da bir soruşturma yapıldı mı? Görevli sav- cıların sızdırma olasılığı yok mu” sorularõna da yanõt istedi. Anadol, “avu- katların da bilgi sızdı- rabileceğini ancak bu- nun basında yer alan bilgilerin ancak yüzde 5’i olduğunu” vurgular- ken “Sayın Kanadoğ- lu’nun evinde arama ya- pıldığını TRT’ye kim bildirdi? Faturayı avu- katlara kesip bu işten sıyrılamazsınız” dedi. Deniz Feneri e. V. ile ilgili gelişmelerin basõnda yer almasõna karşõn neden savcõla- rõn harekete geçmediğini soran Anadol, Adalet Bakanõ Şahin’in Ergenekon davasõn- daki sõzmalar için avukatlarõ suçlamasõna da tepki gösterdi. Anadol, “Bu davalarda avu- katõn içeriye sokulmadõğõ ifadelerini kim sõzdõrdõ, kim servis etti?” diye konuştu. Kemal Anadol. ‘CHP YANILTTI’ İDDİASINA YALANLAMA Kõlõç: Belgelerin tamamõ dosyada ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - CHP Merkez Yöne- tim Kurulu Üyesi Ali Kılıç, kendisinin Türkiye’ye getirdiği Deniz Feneri dosya- sõ ile Almanya’nõn Türkiye’ye resmi yollardan göndere- ceği dosyanõn farklõ olduğu yönündeki iddialarõ yalanla- dõ. Kõlõç, kendisindeki belge ve bilgilerin 4 bin sayfayõ aşan Deniz Feneri davasõ dos- yasõnõn içindeki belgelerden oluştuğunu vurguladõ. Kõlõç, yaptõğõ basõn toplan- tõsõnda da Deniz Feneri davasõ dosyasõnõn tamamõnõn elinde olduğunu söylemediğini vur- gulayarak, “Deniz Feneri 4 bin küsur sayfadan oluşan bir dosya. Bizim elimizdeki belgeler bunların içinde var. O da 443 sayfa. Dosyanın tümün- den daha fazla bel- ge çıkabilir” dedi. Kõlõç, Adalet Ba- kanlõğõ’nõn Alman- ya’dan özet dosya istediği bilgisini edindiğini belirterek, “Kamuoyunun bilgisine sunduğumuz bu dosya ile bakanlığın iste- ği üzerine hazırlanan ve Türkiye’ye gönderilecek olan dosyadaki belge ve bilgi uyumu konusunda en ufak bir tereddüt yok- tur. Bu arada, Deniz Fe- neri dosyasını Türkiye’ye getirmemizden sonra, 5 aydır getirilemeyen veya getirilmeyen dosyanın ni- hayet Adalet Bakanlı- ğı’mıza teslim edileceği açıklandı” dedi. ‘BİZDE BAKANLAR DOSYALARI GÖRMEZ’ Alman savcõdan ‘hukuk dersi’ OSMAN ÇUTSAY FRANKFURT - Alman yargõsõnõn, RTÜK Başkanõ Za- hid Akman ile Ka- nal 7 yöneticisi Ze- keriya Karaman hakkõnda başlattõğõ soruşturmanõn sür- düğü bildirilirken Adalet Ba- kanõ Mehmet Ali Şahin’in, Alman makamlarõnõn dava dosyasõnõ sõzdõrdõğõ iddiasõna ilişkin olarak “Alman Ada- let Bakanı misafirimiz ola- cak. Bu konuyu kendisiyle görüşeceğim” yönündeki açõklamasõna “hukuk dersi” niteliğinde yanõt geldi. Cumhuriyet’in sorularõnõ yanõtlayan Frankfurt savcõlõğõ Basõn Sözcüsü Savcõ Doris Müller-Scheu “Bizde Ada- let Bakanları dosyalara ka- rışmaz, bilmezler, görmezler bile” de- di. CHP’li Ali Kı- lıç’õn elindeki dos- yayõ görmediğini bu nedenle yorum ya- pamayacağõnõ belir- ten Alman savcõ, da- va dosyasõnõ kendi- lerinin herhangi bi- rine vermelerinin mümkün olmadõğõnõ vurguladõ. Akman ve Karaman soruşturması sürüyor Müller-Scheu, Karaman ve Akman ile birlikte 15 kişi hakkõnda soruşturma sürdü- rüldüğünü doğrularken Bu- rak Erdoğan hakkõnda so- ruşturma açõlmadõğõnõ ve De- niz Feneri e.V. kapsamõnda uyuşturucu konusunun da gündeme gelmediğini sözle- rine ekledi. CHP 8 ilde kadın aday gösterdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP, 29 Mart’ta yapõlacak yerel seçimler için 8’i il ol- mak üzere 47 seçim çevresinde kadõn aday göster- di. CHP Genel Merkezi’nden yapõlan açõklamaya göre, Özlem Çerçioğlu (Aydõn), Nedret Can (Ba- lõkesir), Sena Kaleli (Bursa), Nuran Uygun (Er- zincan), İris Şentürk (Hatay), Aysel Erdoğan (Is- parta), Atiyye Müjgan Alagöz (Kastamonu) ve Nazime Nazan Odabaşõ (Şanlõurfa) belediye baş- kan adayõ gösterildi. CHP, bu illerin dõşõnda 39 seçim çevresinde daha kadõn aday gösterdi. 48 milyon seçmen oy kullanacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yüksek Seçim Kurulu’nca (YSK) geçtiğimiz günlerde as- kõya çõkarõlan seçmen kütükleri kesinleşti. Buna göre, 29 Mart 2009’da yapõlacak yerel seçimlerde 48 milyon 6 bin 650 seçmen, 177 bin 51 sandõkta oy kullanacak. Cezaevlerindeki tutuklular bu seç- men sayõsõna 24 Şubat’tan sonra dahil edilecek. Obama’dan Talat’a mektup LEFKOŞA (AA) - ABD Başkanõ Barack Obama, başkanlõk seçimini kazanmasõ dolayõsõyla kendisini kutlayan KKTC Cumhurbaşkanõ Meh- met Ali Talat’a yanõt mektubu gönderdi. Obama mektubunda, Cumhurbaşkanõ Talat’a, “daha gü- venli bir dünya yaratmak adõna barõş ve dostluk içinde birlikte çalõşma arzusunu” iletti. Obama ayrõca Talat’a iyi dilekleri için teşekkür etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle