24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 ŞUBAT 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Türk Toplumunda Cehaletin Yükselişi (3) Geçen haftaki yazımı şu paragrafla bitirmiştim: “Hazırlıklarına Atatürk’ün son yıllarında başlanan ve 1940 yılında, İsmet İnönü’nün cumhurbaş- kanlığı ve Hasan Âli Yücel’in de Milli Eğitim Ba- kanlığı dönemlerinde açılan Köy Enstitüleri ile, yi- ne aynı yıl Ankara’da, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde oluşturulan ‘Tercüme Bürosu’, amaçlanan kültür devriminin sonraki örgütlü gi- rişimleridir. Bu arada, Köy Enstitüleri ile Tercü- me Bürosu arasında kurulmuş bir tür organik ba- ğın da önemle vurgulanmasında yarar vardır...” Bu organik bağ, ‘Tercüme Bürosu’ tarafından çevrilmesi sağlanan Doğu ve Batı klasiklerinin o zamanki Maarif Vekâleti’nce bastırılması ve der- hal Köy Enstitüleri’nin kitaplıklarına gönderil- mesiyle kurulur. Bu durum, aynı zamanda o za- manki Türkiye’de devlet eliyle bir okuma sefer- berliğinin başlatılması ve sürdürülmesi anlamı- na gelmektedir. Başka deyişle, amaçlanan, olabildiğince yüksek sayıda vatandaşa yalnızca okuma ve yazma öğretilmesi değildir; Türkiye’de yaşayan insanların öğrendikleri okuma aracılı- ğıyla Doğu’nun ve Batı’nın düşünce hazineleriyle yoğun bir biçimde ilişki kurmaları da resmi eği- tim ve kültür politikasının temel hedefleri ara- sındadır. Bu arada Köy Enstitüleri’nde nasıl bir insan malzemesi oluşturulacaktı ve bu insan malzemesi nasıl bir kültürün öncülüğünü yapacaktı gibi so- ruların en net cevaplarını da, bu kurumların oluş- turulmasında birinci derecede rol oynayanlardan biri olan İsmail Hakkı Tonguç’un satırlarında okumaktayız: “...Evet, onların kültürleri bildiği- niz münevverlerinkinden gerçekten ayrı olacak. Onlar hendese davalarını ezberleyerek sınavı ve- rince unutan insanlardan olmayacaklar. Geometri ve diğer bilimlerin ana kanunlarına göre bina ve eşya yapan münevverlerden olacaklar...” (İ.H. Tonguç, Mektuplarla Köy Enstitüsü Yılları, Çağ- daş Yayınları, İstanbul 1976, 1990). Bu kısacık alıntı bile, Köy Enstitüleri’nin ancak devrim di- ye adlandırılabilecek bir atılımı, vereceği bilgiler hep unutulmaya yargılı olacak ezberci yöntem’in yerine, ‘yaşayarak ve iş yaparak’, dolayısıyla da tartışarak öğrenmeyi geçirmeyi ne kadar önem- sediğini göstermeye yeterlidir. Bu, çok yerinde bir önemsemedir, çünkü insanın verileri kendi zi- hinsel süreçlerinden, sürekli bilgiyle desteklenen tartışma ve sorgulama aracılığıyla bilgiye dönüştür- mesi halinde, bu bilginin bir daha unutulması ola- naksızdır. Kendisi de Köy Enstitüleri çıkışlı olan Pakize Türkoğlu, “Tonguç ve Enstitüleri” başlıklı kita- bında bu konuda şöyle diyor: “...öğrenciye en başta kitap okuma alışkanlığını kazandıran, öz- gür bir tartışma ve öğrenme ortamı yaratan, bir ayağını güzel sanatlar kültürü ve eğitimine da- yayan enstitülerde insanın bilgilenmemesi ya da kültürel yönden gelişmemesi olanaksızdı... Bil- gi ve kültür boyutu sığ olan bir eğitim değişme yaratamaz. Tonguç’a göre eğitmek, bilgi ve kültür kazandırmak, değiştirebilmektir; yaşamı ko- laylaştırıp güzelleştirebilmektir. Gerek enstitü ya- şamında, gerekse köylere gidildiğinde bilgi ve kül- tür bu anlamı kazanmıştır. (Pakize Türkoğlu, Ton- guç ve Enstitüleri, Türkiye İş Bankası Kültür Ya- yınları, İstanbul 2004, 2. Basım, s. 262). Konuyu haftaya sürdüreceğim. e-posta: [email protected] Lale Aytaman’dan ‘kamusal sorumluluk’, Mustafa İzberk’ten ‘Türkçenin yaşamsallõğõ’... Yerel yöneticilere iki kitap Yerel seçimlere doğru “kamu görevi” ve “kent kültürü” kitaplarõnõn satõşõ acaba ar- tõyor mu? Özellikle adaylarõn “okumaya zaman yok ki...” bahanelerine rağmen iki kitaptan söz etmek, daha doğrusu “haber” vermek istiyorum. Çünkü ne gazetelerin kitap ekleri farkõnda, ne de TV’lerdeki kitap saatleri. Oysa her ikisi de şu günlerde kentleri yö- netmeye niyetlenenlerin ve seçmenlerinin bilmesi gereken “bize ait gerçekler”i içe- riyor. Yöresel değerleri korumaya kalkõşan bir yerel yöneticinin başõna neler geliyor? “Türkçe olmayan” tabelalarla donanan kentlerimizde bunu “çağdaşlık” sanan “muhafazakârlık” nasõl bir şey? İşte yanõtlarõ: ‘İğneli Koltuk’un anıları Cumhuriyetimizin ilk ve son kadõn vali- si Lale Aytaman, 1991-95’teki Muğla Va- liliği anõlarõnõ “İğneli Koltukta Dört Bu- çuk Yıl”da derlemiş. Sadece kadõn oldu- ğundan değil, kamu görevini siyasal bek- lentilere alet etmediği için, yani hükümet ye- rine “cumhuriyet valisi” olma kararlõlõğõ ne- deniyle yaşadõğõ gerilimleri anlatõyor. Örneğin Yatağan Termik Santralõ’nõn, insanlarõ zehirlemesine “dur” diyen yargõ kararõnõ uygulayabilmek için “hukuk dev- letini yöneten”lerle nasõl mücadele etmek zorunda kaldõğõnõ herkes bilmeli. Bugün iktidar partisinden önemli beledi- yelere başkan adayõ olanlarõn, o günlerde yi- ne santrala karşõ havasõnõ, suyunu korumak isteyen belediyeleri nasõl hiçe saydõklarõnõ öğrenmeyen kalmamalõ. Ya da yöre milletvekillerinin, ilin doğasõnõ ve insan sağlõğõnõ savunan valilerine destek yerine, siyasal gelecekleri için nasõl köstek olduklarõnõ; yereldeki duyarlõlõklarõn merkezi hükümette nasõl unutulduğunu herkes bilmeli ve sorgulamalõ. Lale Hanõm’õn babasõ, vaktiyle TBMM’de “Cumhuriyet Senatosu”nun olduğu dö- nemde CHP’nin Kocaeli senatörü Abdullah Köseoğlu; eşi ise Başbakan’õn “monşer” de- diklerinden, büyükelçi Reha Aytaman. Ailesiyle birlikte çağdaş ve halkçõ görüş- lere sahip Aytaman’õn kitabõnda, çevrenin ve kültürel değerlerin yaşatõlmasõ, köylülere ye- ni iş ve kazanç olanaklarõ yaratõlmasõ, tarõ- mõn gelişmesi, yerli üreticilerin kalkõndõ- rõlmasõ gibi toplumsal içerikli “valilik pro- jeleri” de anlatõlõyor. Kadõn valimizin görevden alõnmasõnõn ardõndan, kimi CHP kurmaylarõnõn vefa- sõzlõğõndan ötürü yõllarca oy verdiği partiden aday gösterilmeyince, bundan ANAP’õn yararlanarak milletvekili yapmasõnõ da “ib- ret”le okuyacaksõnõz. (Turkuvaz Yayõnlarõ; Tel: 0212-288 50 68) Kentlerimiz ve Türkçemiz Caddeler boyu “yabancı isim”lerle do- nanan kentlerimiz, şimdi de TOKİ’nin “İn- gilizce” siteleriyle kuşatõldõ. Çarşõ-pazarlar yerine “shopping-center”larla, mahalle yerine de “city”lerle kimliksizleşen kent- lerimiz, -seçimi kim kazanõrsa kazansõn- ar- tõk “bizim” midir? Kimi belediyelerimiz bu yabancõlaşmaya karşõ “işyerlerinde Türkçe isim” kararõ alõr- ken, bir mimar da “örselenen dilimiz”in pe- şine düştü. Yaşamõnõ kentlerimizin kültür de- ğerlerine adayan Mustafa İzberk, bir gün Beşiktaş’taki “döner chi”yi görünce; hele en yakõnlarõ bile yanõndan ayrõlõrken “Ba- ay!..”layõnca, artõk dayanamadõ; sözcükle- rin derinliklerinde dört yõl süren çalõşmalarõ için kollarõ sõvayõverdi. İzberk, “Kim Türk? Türkçe Ne?” adlõ kitabõnda, Anadolu’daki zengin kökenleri- ni de belgelediği dilimizi, bakõn kimlere ar- mağan ediyor; “700 yıl sonra gelecek to- runlarımızın günümüzde yaşayan atala- rına...” Kitabõ yaratan emek ve duygularõnõn ne- denini ise “Günümüzde ‘Türk’ sözcüğü Atatürk’ün kurduğu ulusal devlette ‘tu ka- ka’ bir sözcük oldu. Bu gerçek, her yurt- taşın atalarının anıları önünde utanca gö- mülmesini gerektiren bir tinsel (psiko- lojik) savaş ürününden başka bir nen (şey) değil...” diye özetleyen İzberk şunu ek- liyor: “Bir ulusu silmek için dilini götü- receksiniz. Tarih bunun örneklerinden oluşmuş bir gömüt...” Kitabõn “sarsıcı” bölümlerinden biri, ya- bancõlarõn kendi dillerindeki kavramlarõ bizim de neden kendi dilimizde söylemediğimizi sor- guluyor. Örneğin Batõlõ “toplama” derken biz ille de “adisyon”u seviyoruz; ya da onlarõn “dolu süre”si bizde neden “ful taym”? On- lar gibi “soysuz” demek varken, “dejene- re”de õsrarlõyõz. “Först leydi” yerine “Birinci hanım” diyemez miyiz?.. Son yõllarda dünya sinemasõyla yarõşan ve “bizim” diyerek gururlandõğõmõz Türk filmlerini bile “Odeon Cineplex”te, “Ci- nemars”da, “Movieplex”te.. seyretmeye neden mahkûmuz? “Oysa” diyor İzberk; “Bu durumun yaşamsal boyutu var. Batılı, bizim bu say- rılığımıza bayılır, alkışlar, kışkırtır... Dilini yitiren, düşününü de yitirir; dü- şünemeyen bir sömürge ise Batı’nın can sağlığıdır...” Evet... Başkan adaylarõ yarõşõyor. Baka- lõm oy istedikleri hizmetlerini sõralarken “Kentimizde dilimizi egemen kılacağız” diyen de olacak mõ? (İleri Yayõnlarõ-Tel: 0212/292 65 26) KADIN VALİ’NİN ‘GÖREV’ AŞKI; MİMARIN ‘DİL’ DUYARLILIĞI Muğla’da hükümetin değil cumhuriyetin valiliğini yapmanın ders alınacak anılarını ilk kadın valimiz Lale Aytaman yazdı (üstte). Binlerce yıldan süzülüp gelen Türkçeye karşı kent yaşamındaki uyduruk yabancı dil egemenliğini de Mustafa İzberk sorguluyor (altta). ‘Düşündüğünüzşeylerinfotoğrafı’ ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Adana Fotoğraf Amatörleri Derneği (AFAD) üyeleri’nden S. Haluk Uygur’un yönettiği, “Nüve” adõ verilen “İleri Fotoğraf Teknikleri ve Felsefe Atölyesi” ilk sergisini yarõn açõyor. Sergide, “Bana gezdiğiniz yerlerin değil, düşündüğünüz şeylerin fotoğraflarını getirin” felsefesinden yola çõkõlan ve bu yaklaşõmla görüntülenen siyah-beyaz ve renkli karelerin yer alacağõnõ belirten Uygur, “Nüve Atölyesi üyeleri, alışılmış sergilerin dışında bir çalışmayla sanatseverlerin karşısına çıkıyor” dedi. Adana Kültür Sanat Merkezi’nde yarõn 18.00’de bir kokteyl ile açõlõşõ yapõlacak sergide, Nüve Atölyesi üyelerinden Ayhan Maraşlı, Ayşe Kaypak, Bülent Hatipoğlu, Cana Dördü, Cemil Güven, Nazan Kökkaya, Devrim Kaypak, İlhan Maraşlı, Süleyman Tetik, Tutku Kozanoğlu ve Yusuf Öcel’in yapõtlarõnõn yer alacağõnõ anõmsatan Uygur, fotoğraf sanatõyla ilginenen tüm Adanalõlarõ sergiye beklediklerini söyledi. Sergi, yarın akşam saat 18.00’de Adana Kültür Sa- nat Merkezi’nde açılıyor. Borusan Filarmoni Orkestrasõ’ndan ‘Binbir Gece Masallarõ’ Kültür Servisi - Sascha Go- etzel yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestra- sõ’nõn şubat ayõ konserinin so- listleri piyano sanatçõsõ Emre Elivar, viyolonsel sanatçõsõ Natalie Clein ve keman sa- natçõsõ Atilla Aldemir. Bu akşam saat 20.00’de Lütfi Kõr- dar Konser Salonu’nda yapõ- lacak olan konserde Beetho- ven ve Rimski Korsakov’un yapõtlarõnõ seslendirilecek. Go- etzel’in hazõrladõğõ özel re- pertuvarda, Beethoven’õn Co- riolan Uvertürü’nün yanõ sõ- ra Korsakov’un önemli orkes- tral yapõtlarõndan Şehrazad- Binbir Gece Masalları’ndan hareketle bes- telediği Senfonik Süit’i de yer alõyor. İlk kez Ağustos 1997’de BBC Proms’da kon- çerto yorumlayan Natalie Clein, Londra Fi- larmoni, Kraliyet Filarmoni, Birmingham Şe- hir Senfoni Orkestrasõ, Bournemouth Senfo- ni, Philharmonia, Kraliyet İskoç Ulusal Or- kestrasõ, Halle ve BBC orkestralarõ gibi ülke- nin önde gelen pek çok or- kestrasõnõn eşliğinde solist olarak sahneye çõktõ. Clein EMI Classics’in sözleşmeli sanatçõsõ. Emre Elivar, British Coun- cil’in piyano yarõşmasõnõn ya- nõ sõra Yedinci Perfecto Gar- cia Chorent yarõşmasõnda ödüller aldõ, ayrõca 2001’de Steinway Ödülü’nü, 2003’te de Almanya’da Vendome Ödülü’nü kazandõ. Bremen’de kendisine “En İyi Bach Yo- rumcusu” ve “En İyi Ro- mantik Yorum” ödülleri ve- rildi. Avrupa ve Türkiye’deki resitalleri, konserleri ve radyo programlarõ eleştirmenlerden büyük övgü aldõ. Atilla Aldemir’in, katõldõğõ uluslararasõ ke- man yarõşmalarõnda aldõğõ ödüller arasõnda 14. Johannes Brahms Yarõşmasõ ikincilik ve iki özel ödül (2007), 8. Vaclav Hulm fina- list (2005), TC Kültür Bakanlõğõ Genç Ye- tenekler Keman Yarõşmasõ ikincilik ödülle- ri bulunuyor. Natalie Clein (viyolonsel). Şener Şen ve Nijat Özön’e ödül Kültür Servisi - Bu yõl 41.’si düzenlenen SİYAD-Türk Sinemasõ Ödülleri töreni 22 Şubat akşamõ Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda yapõlacak. Bu yõl onur ödülü usta oyuncu Şener Şen’e, emek ödülü ise ünlü sinema yazarõ ve tarihçisi Nijat Özön’e veriliyor. Törende, ödüllerin dağõtõlmasõnõn ardõndan Courtney Hunt’õn yazõp yönettiği “Frozen River/Donmuş Irmak” gösterilecek. (0 212 293 66 69 - [email protected] - www.siyad.org) KADIKÖY İFLAS DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN SIRA CETVELİ İLANI Dosya No: 2008-20 İflas Müflisin Adõ, Soyadõ Adresi: RECON ÇELİK VE MEMBRAN KONTRÜKSİYONLAR SAN.TİC.A.Ş. Müflis masasõna yapõlan alacak ve istihkak iddialarõnõn tahkik ve tetkik işlemi bitmiş, İ.İ.K’un 206 ve 207. maddeleri gereğince düzenlenen alacaklõlar sõra cetveli incelenmek üzere daireye bõ- rakõlmõştõr. Sõraya ait şikâyetin ilan tarihinden itibaren 7 gün içinde icra tetkik merciine, alacağõn esasõna ve miktarõna ilişkin itirazlarõn ise ilan tarihinden 15 gün içinde Asliye Ticaret Mahkemesi’ne İ.İ.K’un 235. maddesine göre yapõlmasõ gerekir. Alacağõ kõsmen veya tamamen reddedilen alacaklõlarõn 2. alacaklõlar toplantõsõna katõlabilme- leri için kayõt - kabul davasõ açtõklarõ Asliye Ticaret Mahkemesi’nden toplantõya katõlma kararõ- nõ dosyaya ibraz etmeleri gerekmektedir. İ.İ.K’un 232. 234. ve 235. maddeleri gereğince tebliğ ve ilan olunur. 09.02.2009 (Basõn: 9083) 29 MART 2009 YEREL YÖNETİM SEÇİMLERİNE DOĞRU PANEL Oturum Başkanı: Cemal GÖKÇE (İMO İstanbul Şube Başkanı) Prof. Dr. Ruşen KELEŞ (Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi) Yerel Demokrasiden Ne Anlamalıyız? Prof. Dr. Erol KÖKTÜRK (Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi) Kentlerde Yararlar Çatışması ve Karar Süreçlerindeki Yansımaları Doç. Dr. Adalet BAYRAMOĞLU ALADA (İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi) Kamu Yönetimi Bağlamında Yerel Yönetimler Prof. Dr. Murat GÜVENÇ (İstanbul Bilgi Üniversitesi) İstanbul’a Göç, İstanbul’dan Göç Tarih: 21 Şubat 2009 Cumartesi Başlama Saati: 13.00 Yer: İTÜ Maçka Sosyal Tesisleri Konferans Salonu MAÇKA – İSTANBUL Tel: 0212 219 99 62 – 63 Faks: 0212 232 09 12 www.imoistanbul.org.tr E-posta: [email protected] TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ İSTANBUL CUMOK ÇAĞRISI www.cumok.org 22 ŞUBAT 2009 PAZAR SAAT: 11.00 ŞUBAT AYI KONUĞUMUZ GÖZÜPEK GAZETECİ CAN ATAKLI KONU “DERİN DEVLET’TEN ERGENEKON’A, VE SEÇİMLERE DOĞRU SİYASETTE YOZLAŞMA” Tarih: 22 Şubat 2009 Pazar - Saat: 11.00 Yer: ANADOLU OTELCİLİK VE TURİZM MESLEK LİSESİ UYGULAMA OTELİ. (ETİLER NİSPETİYE CADDESİ, AK MERKEZ KARŞI SIRASI, KOÇ KÖPRÜSÜ YANI) İletişim: 0537 871 82 34 - 0532 344 57 22 - 0533 438 50 22 LÜTFEN YERİNİZİ AYIRTINIZ. AÇIK BÜFE KAHVALTI EDERİ 15 TL. CMYB C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle