Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
9 ARALIK 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 5
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
İçiniz Yanmadı mı?..
Ellerinde taş, sapan, balta var...
Yaşları 7-17 arası...
Onlar Kürt yurttaşlarımızın çocukları... Benim,
sizin, hepimizin çocukları...
İstanbul’da İETT otobüslerini ateşe veren
onlar... Polis panzerlerine saldıran onlar...
İşyerlerinin vitrinlerini kıran onlar...
Diyarbakır’da, Batman’da, Van’da, Siirt’te
taşlarla, baltalarla polis otolarına, panzerlerine
saldıranlar yine onlar...
Hepsi öfkeli...
Hepsi burunlarından soluyorlar...
Gece yarısı park etmiş otomobilleri yakanlar,
belediye otobüslerini ateşe verenler onlar...
Belediye otobüsü cayır cayır yanarken ne
düşünüyorlar?
Otobüslerin içinde kardeşleri, babaları,
yakınları olabilir!
Onlar yaşadığımız ülkenin çocukları...
Benim, sizin, hepimizin hangi ırktan
geldiğimiz, dinimiz, mezhebimiz, rengimiz hiç
önemli değil.
İnsan yüreği taşıyıp taşımadığımız önemli...
Çünkü o çocuklar hepimizin!
İstediğimiz çağdaş, uygar, aydınlık bir
Türkiye...
Gelir dağılımında eşitlik, iyi bir eğitim,
yarınların umudu olacak çocuklar yetiştirmek
tek isteğimiz...
AKP’nin “açılım sürecini” yüzüne gözüne
bulaştıracağı zaten işin başında belliydi...
Arkadaşımız Bahadır Selim Dilek’in,
“AKP’nin Kürt Açmazı” kitabını (Cumhuriyet
Kitapları) okumadıysanız mutlaka okuyun.
AKP Kürt açılımıyla, Türkiye’nin ulusal
tümlüğünü, siyasal birlikteliğini, 1923’te atılan
Cumhuriyetimizin temel ilkelerinin
sorgulanabileceğinin önünü açtı, o kadar.
Şöyle bir ay kadar önceye dönüp
baktığımda, televizyon ekranlarında,
gazetelerin köşelerinde ulus devletin,
demokratik yapının, laikliğin temellerinin nasıl
oyulduğunu gördüm.
Emperyalist küresel güçlerin Türkiye’de bir iç
çatışmanın çıkması, Türk-Kürt ayrışmasının
gerçekleşmesi için “Kürt milliyetçiliği”ni
körüklediklerine tanık oldum.
Bir ayağı Washington’da öteki ayağı
Brüksel’de olan siyasal aktörler, Türkiye’yi bir
ayrışmaya sürüklemek için ellerinden geleni
yapıyorlar.
Kirli oyun 25 yıldan beri “terör” adı altında
Türkiye’de oynanıyor...
90’lı yıllarda Türkiye’yi yönetenler bu oyunda
kullanıldılar...
Hizbullah adlı yasadışı terör örgütü, o yıllar
PKK’ye karşı kullanılmadı mı?
Bugün gelinen nokta, Türk-Kürt
ayrışmasının hızla ivme kazandığını
gösteriyor. Afganistan bataklığından
kurtulmaya çalışan ABD, Irak, İran sorunlarını
ikinci plana itip öncelikle Afganistan’a
savaşacak asker göndermemizi istiyor.
ABD, Afganistan bataklığından, 30 bin değil
300 bin NATO askeri gönderse de çıkamaz.
Bir de İran’a 2010 başında ambargo
uygulaması gündeme gelirse, Türkiye’yi çok
zor günlerin beklediğini söyleyebilirim.
ABD, “Kürt Açılımı”nı Türkiye’ye havale etti,
dünya petrol üretiminin yüzde 2’sini karşılayan
Kuzey Irak’ın güvenliğini ise askerimize
vermekten yana.
Peki, Kandil’deki teröristler ne olacak?
Türkiye çözsün iç sorununu!
Dış ve iç güçlerin desteğinde değil mi PKK?
Tezgâh Washington ve Brüksel’de
kurulduğuna göre...
Eli kanlı teröristler Tokat’ta yedi askerimizi
şehit etti...
İçimiz kan ağlıyor!
Sağduyulu Kürtler bu olup bitenlerden kaygı
duyuyor, barışı, kardeşliği dinamitleyenleri
kınıyor.
DTP sağduyusunu yitirmiş, yangına suyla
değil, körükle gidiyor.
İstanbul’da otomobilleri kundaklayanlar;
Adana’da işyerlerini ateşe verenler...
DTP’liler düğmeye basanlara niçin “dur”
diyemiyor?
Türkler ve Kürtler...
Bu zor ve sıkıntılı günleri birlikte aşacağız,
yaşama sımsıkı sarılacağız.
Oyuna gelmeyeceğiz!
Çocuklarımızı sokağa salan, kışkırtanları
kamuoyuna teşhir edeceğiz!..
Bizi ayrıştırmaya çalışanlardan, birbirimize
düşürenlerden hesap soracağız...
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212 343 72 69
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
musakart yahoo.com
TEKEL işçileri
yol kapattı
ADANA
(Cumhuriyet Bürosu) -
İşyerlerinin kapatõlmasõnõ
protesto eden TEKEL
işçileri E-5 karayolunu
trafiğe kapattõ. “Hükümet
istifa” diye haykõran
işçiler işlerine sahip
çõkacaklarõnõ duyurdu.
TEKEL Yaprak Tütün
İşletmesi Müdürlüğü
önünde toplanan işçiler
adõna açõklama yapan
Tekgõda-İş Sendikasõ
Adana Şube Başkanõ
Cafer Yaşar, “Ekmek
kapõlarõmõzõn
kapatõlmasõna izin
vermeyeceğiz” dedi.
Haksõzlõklara boyun
eğmeyeceklerini anlatan
Yaşar, 15 Aralõk’ta
Ankara’da büyük bir
miting
düzenleyeceklerini
belirtti. Yapõlan
açõklamanõn ardõndan
işçiler E-5 karayolunu iki
yönlü trafiğe kapadõ.
“Zafer direnen emekçinin
olacak”, “Direne direne
kazanacağõz”, “Gün
gelecek, devran dönecek,
AKP halka hesap
verecek” şeklinde slogan
atan işçiler kõsa süren
eylemin ardõndan yolu
trafiğe açtõlar.
‘Yavaş git’ diyen
polisi vurdu
ESKİŞEHİR
(Cumhuriyet) -
Eskişehir Emniyet
Müdürlüğü Güvenlik
Şubesi’nde görevli polis
memuru K.C. (39),
caddenin karşõsõna
geçtiği sõrada, otomobili
ile hõzlõ giden Erdinç
Polat (28) adlõ sürücüye
el işareti yaparak
yavaşlamasõnõ istedi.
Bunun üzerine sinirlenen
Polat ve yanõnda oturan
Tuncay Alem (25),
araçtan inerek polis
memuru K.C. ile tartõştõ.
Alkollü olduğu belirlenen
Alem, tabancasõnõn
kabzasõyla K.C’nin
kafasõna vurdu, ardõndan
da ateş etti. Polis
memuru K.C.
yaralanõrken, olaydan
sonra kaçan zanlõlar
yakalandõ.
SHP’den
istifalar
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Eski SHP Genel
Sekreteri, Türkiye
Ormancõlõk
Kooperatifleri Merkez
Birliği Genel Başkanõ
Cafer Yüksel ile eski
Genel Sekreter
Yardõmcõsõ Şükrü
Barutçu, eski Sinop
Milletvekili Barõş Can,
eski MYK üyelerinden
Ömer Demirci, eski genel
başkan yardõmcõlarõndan
ve halen Parti Meclisi
üyesi olan Bedri Demir
partilerinden istifa etti.
Cafer Yüksel, “Kurucusu
bulunduğumuz
parti tamamen
başkalaşmõştõr” dedi.
‘İranlı fizikçiyi
ABD kaçırdı’
TAHRAN (AA) - İran
Dõşişleri Bakanõ Manuçehr
Mutteki, ekim ayõnda
Suudi Arabistan’a umreye
gittiği sõrada kaybolan
İranlõ nükleer fizik uzmanõ
bilim insanõ Şahram
Amiri’nin Amerikalõlar
tarafõndan kaçõrõldõğõnõ
iddia ederek Riyad’õn bu
olaydaki sorumluluğuna
işaret etti. Mutteki,
“Amiri’nin kaçõrõlmasõnda
Amerikalõlarõn rolü
bulunduğunu gösteren
kanõtlara sahibiz. Onu
Amerikalõlar kaçõrdõ” dedi.
CHP lideri Baykal, AKP’nin açõlõmõnõn Türkiye’yi bir yangõn yerine çevirdiğini söyledi
‘Hõyanete dönüşüyor’ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - CHP Genel Başka-
nõ Deniz Baykal, grup top-
lantõsõnda yaptõğõ konuşmada,
“Türkiye’nin kendi içinde
derin bir ayrışmaya sürük-
lendiğini, derin bir çatışma-
nın tohumlarının bilinçli ola-
rak ekildiğini” söyledi.
“Kürt açılımı politikası-
nın Türkiye’yi birbirine kat-
maya başladığını” kaydeden
Baykal, “Giderek sivil he-
defler seçilmeye başlandı.
İnsanlar tekrar Madımak
olayları mı yaşanıyor telaşı-
na girdi. Diyarbakır’da bir
genç öldü, Serap Eser kur-
tulamadı. Hâlâ hiçbir şey ol-
mamış gibi, hiçbir yanlış ya-
pılmamış gibi yola devam
etmek, artık ‘gaflet ve dalalet’
olmaktan çıkmakta, Musta-
fa Kemal’in nutkunda söy-
lediği gibi, bir ‘hõyanet’e dö-
nüşmek üzeredir” dedi.
Baykal, “Kentler yangın
yerine dönmüş, vatandaşlar
arasında güven bağı derinden
sarsılmaya başlanmış bir
Türkiye ortamına gelmemi-
zin sorumluluğu, durduk yer-
de çıkıp da ‘Türkiye tarihi fõr-
sat içinde’ diye yola çıkmayı
önerenlerin omuzunda değil
mi” diye sorarken, açõlõm sü-
recinin “PKK-AKP işbirliği
ile yürürlüğe konulduğunu,
hükümetin bir elinde Kalaş-
nikof olanlarla müzakereye
başladığını” söyledi.
AKP Grup Başkanvekili Ay-
şenur Bahçekapılı’nõn ana-
yasa değişikliğiyle ilgili açõk-
lamalarõnõ anõmsatan Baykal,
“Hanımefendi anayasadan
‘Türk milleti’ sözünü çıkarırız,
diyor. Bir sor bakalım ‘Türk
milleti’ sözü oraya nasıl gir-
miş? Fransa’da Zidane, Cum-
hurbaşkanı’nın eşi bayan
Carla dahil, hepsi anayasanın
gözünde Fransızdır. Orada
insan hakları, demokrasi
problemi oluşturmuyor, Tür-
kiye’de mi oluşturuyor? AKP
yöneticilerinin ‘Türk milleti’
lafından utancı var” görüşü-
nü dile getirdi. CHP lideri,
“Yanlış iktidarın yanlışıdır.
Ortadan kaldırılması gereken
de bizzat bu iktidarın kendi-
sidir. Hazmettire hazmettire,
demişlerdi. 7 şehidin ölümü
de hazmettirilmek istenen-
ler arasında mı? Analar ağ-
lamasın... Şehitler için, Serap
için bütün Türkiye gözyaşı
döküyor. Bu iş yanlıştır, der-
hal gereği yapılmalıdır” açõk-
lamasõnõ yaptõ.
‘Balbay’ın kaçma
şüphesi mi var?’
Baykal, üç eski komutanõnõn
ifade vermesinin “Türkiye’nin
nasıl bir travma yaşadığını
gösterdiğini” vurgularken de,
şu görüşleri dile getirdi:
“Elbette herkes hesabını
yargının karşısında vermeye
hazır olmalıdır. Hukuk işle-
yecektir. Kim olursa olsun,
kimsenin parası, diploması,
üniforması, asaleti nesi var-
sa var herkes hukukun kar-
şısında eşittir. Bu çerçevede
2004 yılındaki kumanda ka-
demesinde olanların savcılı-
ğa gidip sorulara cevap ve-
rerek soruşturmayı gerçek-
leştirmeye katkı vermiş ol-
maları hukuk saygımız ba-
kımından bütün milletimizi
memnun etmiştir. Ama so-
rulması gereken bir soru da
akıllarda duruyor. Bir ku-
manda kademesi toptan böy-
le bir soruşturmanın muha-
tabı ise Türkiye nasıl bir
travma yaşıyor Allah aşkına?
Yani şu olsa; evet bunların
suçlu olduğu çok sağlam dos-
yayla tespit edilmiştir, bel-
geler, iddianameler hazır,
elbette gereğini yapacağız.
Ama gidildi ifadeler verildi,
çaylar içildi, sohbetler ya-
pıldı ve komutanlar serbest
bırakıldı. Önce açıklama ya-
pıldı, kaçma şüphesi bulun-
madığı, delilleri karartma
imkânı bulunmadığı için ser-
best bırakıldı diye. Tabii biz
düşündük Mehmet Habe-
ral’ın Mustafa Balbay’ın
kaçma şüphesi mi vardı?
Balbay gözaltına alındı, bı-
rakıldı daha sonra çağrıldı
gene geldi. Yani kaçmayacağı
yaşanarak görülmüş. Rek-
tör Hilmioğlu’nun kaçma
şüphesi mi var?”
Soruşturmalarõn insanlarõn
masumiyetini esas alan bir an-
layõşa dayalõ olarak götürül-
mesinin çağdaş hukukun gere-
ği olduğunun altõnõ çizen Bay-
kal, sözlerini “Türkiye ko-
mutanların savcılığa gidip
hesap vermesiyle hukukun
üstünlüğü konusunda bir tat-
min duygusuna ulaştı. Tür-
kiye’de başbakanların da
savcının önüne çıkıp hesap
vereceği günlerin gerçekleş-
mesi lazım. Türkiye’de her-
kes hesap verebiliyor, komu-
tanlar, yargıçlar. Hatta bir
başsavcı 26 yıl hapis cezası is-
temiyle mahkeme verildi.
Neymiş lojmanın bahçesine
kameriye yaparak imar kir-
liliğine yol açmış. Başka
ne yapmış derseniz ora-
sını karıştırmayın. Ne-
den dolayı suçlandığı
değil de, nelerden dola-
yı suçlanmadığını bir
araştırırsanız tablo çok
daha net bir şekilde çı-
kar” diye sürdürdü.
Kapatma davası
Baykal, “ıslak belge’
tartõşmalarõnõn akõbetini
sorarken de “İhbarcının
neden ifadesini almı-
yorsunuz” sorusunu yi-
neledi. Baykal, Anayasa
Mahkemesi’nde görüşül-
meye başlanan DTP hak-
kõndaki kapatma davasõy-
la ilgili olarak da, “Siya-
setle ilgili bir konu değil,
bir hukuk konusu. Ama
açık tehditler, şantajlar,
kararı baskı altına alma
girişimleri var. Hepimiz
hukukun elinde kalmış
olan saygınlığını -ne kal-
dıysa onları- korumak
için duyarlılık sergile-
yeceğini umut ediyoruz”
değerlendirmesini yaptõ.
Baykal, gazetecilerin
Başbakan Erdoğan’õn ül-
keye dönmesi çağrõlarõy-
la ilgili sorularõnõ da ya-
nõtladõ. Baykal, “Başba-
kan, vicdanı, anlayışı
eğer izin veriyorsa, el-
bette takdir ettiği gibi
programını tanzim eder.
Yani böyle bir durumda
eğer vicdanı, anlayışı
bunu izin veriyorsa de-
vam edebilir. Takdir
onundur” dedi.
Deniz Baykal, “Kürt açõlõmõnõn Türkiye’yi birbirine kattõğõnõ”
vurgularken “Bu yanlõş yola devam etmek artõk ‘gaflet ve dalalet’
olmaktan çõkmakta, ‘hõyanet’e dönüşmek üzeredir” dedi. Eski
komutanlarõn ifade vermesiyle ilgili olarak “Komutanlar, yargõçlar
hesap veriyor. Başbakanlarõn da savcõnõn önüne çõkõp hesap vermesi
gerekir” değerlendirmesi yapan Baykal, “Mehmet Haberal’õn,
Mustafa Balbay’õn kaçma şüphesi mi var” diye sordu.
Kritik
dava
başladı
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Anayasa Mahke-
mesi, DTP’nin kapatõlmasõ is-
temiyle açõlan davayõ dün esas-
tan görüşmeye başladõ. 12 sa-
at süren ilk görüşmenin ardõn-
dan Mahkeme Başkanõ Haşim
Kılıç, öncelikli olarak usul so-
runlarõnõ değerlendirdiklerini
ve 141 delili de tek tek irdele-
diklerini belirterek, cuma gü-
nünden önce karar çõkmasõnõn
mümkün olmadõğõnõ söyledi.
Anayasa Mahkemesi heye-
ti, davayõ görüşmek üzere dün
saat 09.30’da toplandõ. Ana-
yasa Mahkemesi’nin, DTP’nin
raportörün davaya ilişkin ha-
zõrladõğõ raporun partiye ve-
rilmesi istemini 4 Aralõk’ta
reddettiği belirtildi. Anayasa
Mahkemesi’nin ilk günkü mü-
zakeresi yaklaşõk 12 saat sür-
dü. Yüksek mahkeme heyeti,
karar verene kadar aralõksõz her
gün bir araya gelecek. Mah-
keme, dava devam ederken
Yargõtay Cumhuriyet Başsav-
cõlõğõ’ndan veya DTP’den bil-
gi ve belge isteyebilecek.
141 delil inceleniyor
Anayasa Mahkemesi Kõlõç,
toplantõnõn ardõndan mahkeme
önünde bekleyen gazetecilere,
“Cuma gününden önce bir
karar çıkması mümkün gö-
zükmüyor” açõklamasõnõ yap-
tõ. Kõlõç, “Mahkeme heyeti-
miz delilleri tek tek değer-
lendirmek ve bu konudaki
düşüncelerini uzun uzun an-
latarak sonuç almak duru-
mundadır. O nedenle de 141
adet delil ortaya getirildiği
bir davada bunun zaman
alacağı normal karşılanma-
lıdır” dedi. Hazine yardõmõy-
la ilgili bir soru üzerine Kõlõç,
bu konuda değerlendirme yap-
madõklarõnõ söyleyerek, “Usul
sorunları var, onları yürü-
tüyoruz” diye konuştu. Top-
lantõlarõn gece geç saatlere ka-
dar böyle devam edeceğini
vurgulayan Kõlõç, dün usul so-
runlarõyla ilgili bir ara karar ve-
rilip verilmediğine ilişkin bir
soruya “şüphesiz tabii ki”
karşõlõğõnõ verdi.
Yargõtay Cumhuriyet Baş-
savcõlõğõ, DTP’nin, “Devletin
ülkesi ve milletiyle bölün-
mez bütünlüğü aleyhine ey-
lemlerin odağı” haline geldi-
ği gerekçesiyle temelli kapa-
tõlmasõ istemiyle 16 Kasõm
2007’de dava açmõştõ. Kapat-
ma kararõ için Anayasa Mah-
kemesi’nin 11 asõl üyesinin
en az 7’sinin oyu gerekecek.
‘Köprüyüz, yıkmayın’
‘DTP’nin kapatõlmasõ siyasi darbe olur’ diyen Ahmet Türk, 15 yõl önceki 33 şehidi
anõmsatõp, Tokat’taki 7 askerin şehit edilmesini ‘provokasyon’ olarak nitelendirdi
Kapatma davasının
Türkiye demokrasisi
açısından bir “sınav”
olacağını belirten
Ahmet Türk,
“Kürtlerin meşru
taleplerini dile
getiren, Meclis’i bir
çözüm yeri olarak
gören bir partiyi
kapatmak,
çözümsüzlüğe ve
farklı yollara kapı
aralamaz mı?’’ dedi.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - DTP Genel Başkanõ
Ahmet Türk, dünkü grup top-
lantõsõnda, konuşmasõna, hafta
sonu Diyarbakõr’da çõkan olay-
larda yaşamõnõ yitiren Aydın Er-
dem ve PKK’nin molotofkok-
teyli attõğõ otobüste ağõr yarala-
nan Serap Eser’in yaşamõnõ
yitirmesinden duyduğu üzün-
tüyü dile getirerek başladõ.
İki olayõ kõnadõğõnõ belirten
Türk, son olarak Tokat Reşadi-
ye’deki saldõrõda 7 erin şehit ol-
masõ nedeniyle de taziyelerini bil-
dirdi. Tokat’taki askerlerin “ka-
ranlık bir provokasyon olduğu
gün gibi ortada olan bir saldı-
rı sonucu” yaşamõnõ yitirdiğini
belirten Türk, bu provokasyonun
bir an önce aydõnlatõlmasõ ge-
rektiğini söyledi. Şehit ailelerinin
acõsõnõ paylaştõğõnõ kaydeden
Türk, DEP’i kastederek 1993
yõlõnda da yine barõşçõl bir süre-
cin gerçekleştirilmesi için parla-
mentoda yoğun çaba sarf ettik-
lerini belirtti ve “Ama bildiğiniz
gibi 33 askerin öldürülmesiyle
birileri bunu durdurmak için
düğmeye bastı. Bugün olan
olaya baktığımızda o günleri
hatırlıyoruz. Kamuoyunun bu
provokasyonu derinden gör-
mesini temenni ediyoruz” dedi.
‘Geri dönüş yok’
AKP’nin açõlõmdan kaçmaya
çalõştõğõnõ belirten Türk, “Ama
kaçamayacaklar. Bu halkın mü-
cadelesi eninde sonunda gerçek
bir açılımı yapmaya zorlaya-
caktır. Bunun yolu açılmıştır.
Geri dönüş yok” diye konuştu.
Türk, son dönemdeki sokak gös-
terileri ve çatõşmalara da dikkat çe-
ken İmralõ’daki koşullarõn dü-
zeltilmesi girişimerinin sonuçsuz
kalmasõyla şehirlerin, sokaklarõn
“yangın yerine döndüğünü”
söyledi. DTP hakkõndaki kapat-
ma davasõnõ da değerlendiren
Türk, partinin kapatõlmasõnõn
“Kürt halkına demokratik si-
yaset kanallarının kapatılması”
anlamõna geleceğini ileri sürerek
“DTP’nin kapatılması, Kürt
halkının demokrasi ve özgürlük
taleplerine karşı bir darbe ni-
teliği taşıyacaktır” diye konuş-
tu. Türk, 2 yõldõr bekleyen dava-
nõn birdenbire gündeme alõnma-
sõnõn zamanlama açõsõndan dikkat
çekici olduğunu belirtti.
Türk, partilerinin kapatõlmasõ
halinde parlamentoda olmalarõnõn
bir anlamõ olmayacağõ yönünde-
ki sözlerini yineleyedi. Türk,
“Son olarak tarihi bir çağrı
yapmak istiyorum; DTP barı-
şın, diyaloğun ve kardeşliğin
köprüsüdür. Halkların kardeş-
liğinin dinamitlenmemesi için
bu köprü yıkılmamalıdır” dedi.
Büyükelçiliklere mesaj
DTP, olasõ kapatma kararõna
karşõ uluslararasõ kamuoyundan da
destek istedi. Genel Başkan Yar-
dõmcõsõ Sebahat Tuncel imzasõyla
AB ülkelerinin büyükelçilerine
e-posta yoluyla gönderilen me-
sajda, Kürt sorununun çözümü
için PKK ve Öcalan’õn muhatap
alõnmasõ istendi. DTP’liler me-
sajda kapatma kararõna karşõ AB
ülkelerinden destek isstediler.
DTP’nin kapatılması