23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CM C M Y B BYCMYB C M Y B 4 9 ARALIK 2009 ÇARŞAMBA GÜNEYAFRİKA Fest Travel’ın Güney Kıbrıs’a ilk turu Fest Travel, ilk kez Güney Kõbrõs’a bir kültür gezisi düzenledi. Yoğun bir programõ bulunan geziye katõlanlar, Türkiye’den Güney Kõbrõs’a giden ilk grup oldu. Tur kapsamõnda KKTC’de gezildi. Gezginler önce Larnaka ve çevresini, ardõndan Adalõ Müslümanlar için kutsal olan Hala Sultan Tekkesi ve Hõristiyanlarõn önemli ziyaret yerlerinden Agia Napa’nõn yanõsõra aynõ kentteki Agia Lazaros kilisesini de gezdiler. Programlarõna Güney Kõbrõs’õn ikinci büyük kenti olan Limasol ile devam eden grup UNESCO’nun Dünya Mirasõ Listesi’nde bulunan aşk tanrõçasõ Afrodit’in doğduğu yer olarak kabul edilen Paphos’u, Choirokoitia Neolitik yerleşim yerini, Kral Mezarlarõnõ ve Dionisos Evi’nin mozaiklerini keşfettiler. Öger’in 2010 yaz kataloğu çıktı Öger Tur’un 2010 İstanbul yaz kataloğu çõktõ. Öger’in 76 sayfalõk İstanbul programõnda toplam 80 otel bulunuyor. Öger, İstanbul programõnõ genişleterek altõ yeni otel daha ekledi. Yeni oteller arasõnda restorasyonu tamamlanmak üzere olan tarihi Pera Palace da bulunuyor. İstanbul’un 2010 Avrupa Kültür Başkentliği’ni de göz önünde bulundurarak İstanbul yaz ve kõş kataloglarõnõ genişleten Öger Tours’un kõş kataloğunda dokuz, yaz kataloğunda ise altõ yeni otel bulunuyor. Başaran Ulusoy yeniden başkan Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği’nin 19. Olağan Genel Kurulu sona erdi. Genel Kurulun son gününde yapõlan seçimlerde Başaran Ulusoy yeniden başkanlõğa seçildi. İlçe Seçim Kurulu’ndan yapõlan ilk açõklamaya göre; genel kurula kayõt yaptõran bin 951 üyeden bin 317’isi oy kullandõ. Bin 280 oy geçerli sayõlõrken, 37 oy geçersiz çõktõ. Başaran Ulusoy 974 oyla başkanlõğõnõ pekiştirirken, Serhat Uslan 319, Cem Polatoğlu ise 268 oy aldõlar. Genel Kurul’un ilk gününde adaylõğõnõ açõklayan Selma Yõlmaz da 152 oy aldõ. Kumkapı’nın yeni yüzü Kumkapõ-Kadõrga Tarihi Yarõmada’daki sokaklardaki cumbalõ evler çehrelerini değiştirerek yeni misafirlere kucak açõyor. Yazarlarõmõzdan Şeref Põnarcõ bu evlerden birini elden geçirip yenileyerek biri dublex (60 metrekare dört kişilik iki oda), toplam üç daireden oluşan Volare isimli apartõnõ açtõ. Toplam on kişilik üç ayrõ bağõmsõz daire şeklinde düzenlenen odalarda; çamaşõr makinesi, ütü, elektrikli süpürge, fõrõn, ocak, kasa, buzdolabõ, televizyon gibi olanaklar mevcut. Yakõn çevresinde ünlü 24 saat müziğin kesilmediği Kumkapõ sokak lokantalarõ, Ermeni ve Katolik Kiliseleri, Küçük Ayasofya Camisi gibi pek çok tarihi eser bulunuyor. Dedeman Palandöken açılıyor Dedeman Otelleri, Palandöken’deki Dedeman Palandöken ve Dedeman Palandöken Ski Lodge otellerini 15 Aralõk’ta açarak kayak sezonunu başlatacak. Kar kalõnlõğõ zaman zaman bir metreyi aşan Palandöken’deki pistler her yaş grubundan kayakçõlara kayma imkanõ sağlõyor. Palandöken, 2011 yõlõnda dünyanõn en önemli spor etkinliklerinden birisi olan Universiade Kõş Olimpiyatlarõ’na ev sahipliği yapacak. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Rabia İlknur Sak Ek Koordinasyon: Özlem Kızıltepe Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim Yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No.2 Şişli-İstanbul Tel: 0 212 343 72 74, Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörü: Neşe Yazıcı Tel: 0 212 251 98 74-75 Ege Reklam Sorumlusu: Zuhal Altungüneş Tel: 0 232 441 12 20 Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri turizm cumhuriyet.com.tr Yazı ve fotoğraflar Şeref PINARCI Güney Afrika Cumhuriyeti sõnõrlarõ içinde Swazilan ve Lesoto adõnda krallõkla yönetilen sembolik iki ülke var. 1968 yõlõnda bağõmsõzlõğõnõ kazanmõş bir milyon nüfusa sahip yoksul bir ülke Swaziland. Nüfusunun yüzde 40 HIV virüsü taşõmaktan dolayõ ortalama ömrün 33 yõlõnõn geçmediği genç nüfusa sahip bir ülkecik. Formalitelerin fazla zaman almadõğõ Mananga sõnõr kapõsõndan kiralõk aracõmõz ile vize pullarõnõn pasaportlarõmõza yapõştõrõlmasõyla Swaziland’a giriş yaptõk. Başkent Mbabane yolunda akşam karanlõğõna yakõn Manzini’ye varõnca güvenli bir konaklama yerine kendimizi attõk. Zenci kõzlarõn hazõrladõğõ kahvaltõdan sonra, sabah kõsa şehir turunda, mimarisiyle dikkat çeken kilise ve camiyi fotoğraflayõp, pazar yeri ziyaretinden sonra yola çõktõk. Başkent Mbabane de Manzini gibi şehir merkezi ile değil ama çevresindeki doğal park ve hayvan barõnaklarõ, el işi atölyelerinin olduğu köylerle ilgi çekiyor. 60 bin nüfuslu küçük bir kasaba büyüklüğündeki Mbabane’den Ezulwini vadisindeki doğa harikasõ yerleri keşfe çõktõk. 10 kilometrekare olan bu yeşil alan içinde ilk gezimizi Mantenga köyüne yaptõk. Yerlilerin sazlõklardan yaptõklarõ yuvarlak kulübeleri, ortak kullanõm alanlarõnõ gezdikten sonra biz turistler için hazõrlanmõş geleneksel yerli danslõ-şarkõlõ gösterilerini izledik. Bu köyün içinde birkaç gün konaklamak isteyenler için her türlü donanõma sahip “lodge” adlõ şõk kulübeler de mevcut. Ezulwini vadisinde gün içinde cam ve mum atölyelerini gezdik. Bu mağazalarda ülkenin doğal-kültürel özelliklerini yansõtan pek çok ilginç (çokça hayvan) figürün cam ve mum işlerini görüp bunlardan birkaç küçük parça satõn almayõ ihmal etmedik. Çevrede pek çok yerde yeşillikler içinde şõk-ucuz konaklama yerleri ve restoranlar var. Bunlarõn bazõlarõnda “game reserve” denilen hayvan terbiyecileri eşliğinde evcil hayvanlar arasõnda dolaşabileceğiz küçük hayvanat bahçeleri mevcut. Öyle ki üç- dört aylõk aslanõ suya götürebilir, besleyebilir, zebralarla arkadaşlõk yapabilirsiniz. Geceyi bu “lodge”lardan birinde geçirip yarõn Mozambik sõnõrõna yakõn Hlane Krallõk Ulusal Parkõ’nda safari yaparak, sonrasõnda günübirlik Mozambik’i gezmeyi planlõyoruz. Önceki Pilanesberg ve Kruger’den sonra Hlane safari parkõnõn toprak yollarõ kiralõk binek aracõmõz için pek uygun olmadõğõnõ bile bile, bizden başka hiçbir araçla karşõlaşmadan, kavşaklarda hangi yöne gitmemiz gerektiğini gösteren bir işaretin olmamasõndan dolayõ kaybolarak, kendimizi gerçekten doğal ortamõndaki hayvanlarla baş başa hissettiğimiz iki saat geçirdik. Hlane Parkõ Mozambik sõnõrõna 50 kilometre. Bu kadar yakõn olunca en azõndan başkenti Maputo’yu görmek için sõnõra doğru sürdük aracõmõzõ. Dört-beş saat başkent turu planõmõz sõnõr kapõsõnõn akşam saat 20:00’de kapanmasõ yüzünden ertesi günün sabahõna sarktõ. Hint Okyanusu kõyõsõnda bulunan kalabalõk başkenti gezip, okyanus kõyõsõnda bir lokanta da balõk ve yerel şarabõnõ õsmarladõk, sabah Swaziland’a tekrar girip çõkarak Güney Afrika Cumhuriyeti’nin güneyine doğru Hint Okyanusu kõyõlarõna direksiyonu kõrdõk. Denizi ilk gördüğümüz yer Mtunzini’de konaklamak için otobandan içeri girdik. Seyahatimizin bizi en şaşõrtan konaklama yeri “Park Lane B/B” yi tesadüfen bulduk. Araç ile birlikte kiraladõğõmõz sim kart ile yol kenarõnda gördüğümüz B/B’lere telefon ederek yer ve fiyat bilgisini içlerine girmeden öğreniyorduk. Emekli bir öğretmen bayan, yerleri olduğunu söyleyip adresi verdi. İki katlõ evin üst katõndan Hint Okyanusu, botanik bahçesini aratmayan ağaçlarõn arasõndan görünüyor. Bütün Hint Okyanusu kõyõsõnõ tarayarak Durban (Scothburg)-Port Elizabeth (Bonza Bay)- Port Alfred- East London ve küçük kasabalara girip çõkarak kimisinde konaklayarak, yukarõda anlattõğõm yerlere benzer güzel yerlerde konaklayõp, farklõ ev sahipleri ile tanõşarak, cuma-cumartesi geceleri müzikli-danslõ yerlere gidip yerli hayatõn içine girmeye çalõşarak, iki hafta sonra en güneye Cape Town’a ulaştõk. Deniz ortasında bir ada Lesoto Lesoto deniz ortasõndaki bir ada gibi Güney Afrika Cumhuriyeti tarafõndan çepeçevre sarõlmõş iki milyon insanõn yaşadõğõ fakir ve dağlõk bir ülke. Lesoto’ya Cape Town’dan Johannesburg’a karayoluyla giderken Bloemfontain üzerinden ulaştõk. Sõnõr kapõsõnda 20 lira vize ücreti vererek, sağlõ sollu satõcõlarõn ve dolmuşlarõn olduğu başkent Maseru’ya girdik. Ana caddede birkaç eli yüzü düzgün binadan sonra tek katlõ barakalara bõrakõyor. Sokaklar kalabalõk, kirli, toprak yolda bir kargaşa hakim. “El Atölyesi Merkezi” yazan levhayõ görüp ulaşmaya çalõyoruz. 30 kilometre yol alõp dağlarõ aşarak, pek çok köyün içinden geçiyoruz ve asfalt yol bitiyor. Ama el sanatlarõnõn yapõldõğõ köyü bulamõyoruz. Rehbersiz yol aldõğõmõz bu süreci uzatmõyor, riske girmemek için aynõ yoldan geri dönüyoruz. Ts’ehlanyane, Sehlabathebe gibi Milli Parklarõn, Bokong gibi doğal hayvan barõnaklarõnõn Lesoto’nun doğusunda olduğunu biliyorduk (Maseru batõda). Ama arazi arabamõz olmadan buralara gidilemeyeceğini de öğrenmiştik. Ayrõca Lesoto’ya gelinceye kadar G.Afrika’da yaptõğõmõz altõ bin kilometrelik yolda pek çok milli parkõ ziyaret etmiş, safari şansõ yakalamõştõk. 21 günde gezdiğimiz tüm bu yerlerin hayali ile Johannesburg yoluna direksiyonu kõrdõk. serefpinarci@hotmail.com Yazı ve fotoğraflar Yıldız ÇELİK Antakya’ ya yedi kilometre uzak- lõkta, Suriye sõnõrõnõn yanõ başõnda, şelalelerinin güzelliği ile gönüllere taht kuran, antik çağdaki ismi ile “Daphne” olan “Harbiye” deyiz. Yayla Dağõ’nõn eteklerinde yer alan Harbiye, çõnar, zeytin, kavak, çam, defne ağaçlarõ ile kaplõ sularõn hesapsõz aktõğõ, sonbahar ve kõşõn da- hi yeşili görebileceğimiz bir mesire yeri. Seleukos ve Roma dönemle- rinde de çağlayanlarõyla dünyaca ünlü sayfiye yeri olan Harbiye gü- nümüzde de göz alabildiğine uzanan bir vadide yer alõyor. Antakya havaalanõna indikten son- ra köy garajlarõna ulaşõp 15 dakika- lõk bir yolculukla Harbiye’ ye var- dõğõmõzda aklõmõzda Antakya’nõn güzel yemekleri, vadiyi boylu bo- yuna izleyebileceğimiz bir resto- randa yerimizi aldõk. Humus, süzme yoğurt, patlõcan sa- latasõ, dövülmüş kuru kõrmõzõ baş bi- berden yapõlmõş ezme, yöresel tarz- da yapõlmõş tavuk ve zengin yöre mutfağõndan pek çok çeşidin oldu- ğu restoranda siparişlerimizi ver- dikten sonra derin bir nefes alõp bol oksijenle dolarken yol yorgunluğu- muz çoktan geçmişti bile… Kuşbakõşõ vadiye bakarken ağaç- larõn arasõndan küçük küçük beş al- tõ restoran sayõyoruz. Yavaş yavaş yemek öncesi mezelerimizi getiren kendisi doğma büyüme Harbiyeli olan garson Deniz Aslanyürek bi- ze, yörede bilinen defne ağacõnõn mi- tolojik öyküsünü anlatõyor. Harbiye, Ortadoğu’yu Türkiye’ ye bağlayan yol üzerinde bulundu- ğundan, mayõs ayõndan eylül sonla- rõna kadar Suriye, Arabistan, Bah- reyn, Katar, Ürdün ve diğer Ortadoğu ülkelerinden gelen turistlerin uğrak yeri aynõ zamanda tatil ve eğlence yeri olmuş. İki bin yõl önce nüfusu 100 bin olan, şimdi ise 35-40 Türk vatanda- şõ Araplarõn yaşadõğõ bu bölgede, Or- ta Doğu’dan gelen turistler için dil sorunu olmadõğõ gibi, benzer mut- faklara sahip olmamõz da tercih edilme nedenlerindenmiş. Artõk yemeğimizi ve üzerine An- takya’nõn ünlü künefesini de yedik- ten sonra sularõn sesleri ve şen şak- rak akõşlarõ arasõnda vadiye doğru yü- rüyoruz. Yolda karşõlaşõp ayaküstü sohbet yaptõğõmõz Harbiyeli Nurettin Ka- ratekke: “Harbiye şelâlemiz var. Yüzyıllardır 24 saat akar. Dünya bu kadar susuzluk çekerken bu su- yun değerlendirilmemesi düşün- dürücü bir şey. Su kontrolsüz ak- tığı için üç metrelik demir köprü yıkıldı 100 metreye çıktı. Toprağı su aldı götürdü. Heyelan oluşuyor. Akan suyu kontrol edip fayda- lanmak gerek” diyor. Patika yoldan yolumuza şelâlele- rin arasõnda yürürken, ağaçlarõn dal- larõ üzerimizde ilerliyoruz. Vadi- deki yemek yiyebileceğimiz bir kah- vehaneye oturduk. Sularõn içine yer- leştirilmiş masa ve sandalyeler mev- sim sonbahar olduğu için boş olsa da sularõn içinde yüzen balõklarõ ve ör- dekleri seyrederken “kakuli(hel)li” kahve ve çaylarõmõzõ yudumluyoruz. Vadide, ağaçlar arasõndaki yürü- yüşümüzden sonra tarih boyunca bölge ile özdeşmiş olan kendi yap- tõklarõ defne sabunu ve defne yağõ- nõ yol üzerindeki satõcõlardan alõp, tezgâhlarda dokunan doğal ipekten kravat, eşarp, gömlek satan cadde üzerindeki dükkanlara baka baka gezimize devam ediyoruz. Harbiye’de her bütçeye uygun ka- lõnacak temiz otel, motel ve pansi- yonlar var. Fakat biz Antakya mer- kezi de gezmek için Harbiye’de kal- mayõ tercih etmedik. Antakya havaalanõna indikten son- ra köy garajlarõndan bindiğimiz araç- larla 15 dakikada ulaştõğõmõz Har- biye’den, Antakya merkezdeki ote- limize gitmek üzere bol oksijen yüklenerek ayrõlõyoruz. yildizist@gmail.com Hint Okyanusu’nda iki kayıp ülke: Swazilan ve Lesoto Hint Okyanusu’nda iki kayıp ülke: Swazilan ve Lesoto Hint Okyanusu’nda iki kayıp ülke: Swazilan ve Lesoto Hint Okyanusu’nda iki kayıp ülke: Swazilan ve Lesoto Antakya’nın zümrüt güzeli Harbiye S E K T Ö R D E N K I S A K I S A . . . Hint Okyanusu’nda iki kayıp ülke: Swazilan ve Lesoto
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle