22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ekonomi@cumhuriyet.com.tr 19 ARALIK 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Yeni Ergenekon Senaryoları.. Ne gaz, ne basõnçlõ su, ne soğuk hava ne de yağmur onlarõ yõldõrdõ. Eylemleri üçüncü gününde Türk-İş önünde sürdü TEKEL direnişin adõ olduDesteğe gelen milletvekillerine bile biber gazõ sõkõldõ. Merkezi İstanbul’da bulunan Türk-İş’e bağlõ sendikalar, Türk-İş yönetimini bütün üye sendikalarõn ortak davranõşõnõ sağlayacak, bir kolektif mücadele hattõ, politikasõ ve stratejisi oluşturmaya ve acilen yaşama geçirmeye çağõrdõ. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Abdi İpekçi Parkõ’ndaki müdahalenin ardõndan TEKEL işçileri ey- lemlerine dün Türk-İş Genel Merkezi önünde devam et- ti. Binlerce işçi, “TEKEL işçisi domuz değildir”, “TE- KEL işçisi direnişin simgesi” şeklinde sloganlar attõ. TEKEL işçilerine karayolu işçileri de destek verirken, Ankara Valisi Kemal Önal, önceki gün Abdi İpekçi Par- kõ’nda eylem yapan işçilere müdahale sõrasõnda güven- lik güçlerinin “amacı aşan uygulamaları olup olma- dığı” konusunda inceleme başlattõ. Ankara’da 4 gündür eylem yapan TEKEL işçileri, so- ğuk havaya karşõn dün de direnişlerini sürdürdüler. Türk- İş Genel Merkezi’nin önünde toplanan binlerce işçi, “Baskılar bizi yıldıramaz”, “Ölmek var dönmek yok”, “Direne direne kazanacağız”, “TEKEL işçisi direnişin simgesi”, “TEKEL işçisi domuz değildir”, “Türk-İş el ele genel greve”, “Ankara duy sesimizi bu gelen işçinin ayak sesleri” şeklinde sloganlar attõ. Ellerinde Türk bayraklarõ bulunan işçiler, yer yer beraberinde ge- tirdikleri ampulleri, “AKP’yi yaptığı haksız uygula- malardan ötürü kınıyoruz” şeklinde hep bir ağõzdan bağõrarak kõrdõlar. Bu arada, işçilerden biri soğuk ha- vaya karşõn yarõya kadar soyunarak, AKP Adana Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fı- rat’õ protesto için “Ya sözünü tut ya is- tifa et, söz namustur” yazõlõ pankart aç- tõ.Zaman zaman halay da çeken işçile- re öğle yemeği olarak sendikalar tara- fõndan getirilen kumanyalar dağõtõldõ. Türk-İş Genel Başkanõ Mustafa Kumlu da, sorunlarõn çözümü için Dev- let Bakanõ ve Başbakan Yardõmcõsõ Ali Ba- bacan, Devlet Bakanõ Hayati Yazıcı ve AKP Genel Başkan Yardõmcõsõ Salih Kapu- suz’la görüştü. ‘TBMM’ye saygısızlık’ Eskişehir Bağõmsõz Milletvekili Tayfun İçli, Meclis’te düzenlediği basõn toplantõsõnda, TEKEL işçilerine ve ey- leme destek veren CHP milletvekillerine yönelik poli- sin biber gazlõ müdahalesine tepki gösterdi. İçli, mü- dahaleden sorumlu olanlarõn istifa etmesini, bu olmazsa da İçişleri Bakanõ Beşir Atalay tarafõndan görevden alõn- masõnõ istedi. İçli “Hükümetlerin istifasını gerekti- recek bir durum ortadayken, Başbakan yine ka- yıplarda. Kandil’den gelen teröristleri kahraman gi- bi karşılayan hükümet, işçi, memur ve milletve- killerini terörist yerine koyuyor” diye konuştu. İçli, milletvekillerine biber gazõ sõkõlarak TBMM’ye saygõsõzlõk yapõldõğõnõ ve bu yolla Türk halkõna göz- dağõ verilmek istendiğini söyledi. Karaman: Memur değil, serseri bunlar Ekonomi Servisi - TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman, 25 Ka- sõm’da yapõlan bir günlük ‘uyarı gre- vi’ne katõlmalarõ nedeniyle açõğa alõ- nan 16 kişi için destek eylemi yapan TCDD çalõşanlarõ için “Bunlar serse- ri, memur değil” dedi. Karaman, son eylemlerde 30 kişinin daha açõğa alõn- masõyla, açõğa alõnanlarõn 46’ya çõktõ- ğõnõ söyledi. Karaman, onlardan taz- minat isteyeceklerini de söyledi. Tuzla tersanelerinde yaralanan işçi öldü İstanbul Haber Servisi - Tuzla gemi tersanelerinde 14 Ağustos’ta elektrik çarpmasõ nedeniyle hastane- ye kaldõrõlan ve yoğun bakõmda ya- şama tutunmaya çalõşan Satılmış Duran (27) önceki gün tedavi gör- düğü hastanede yaşamõnõ yitirdi. Du- ran, memleketi Samsun’un Alaçam ilçesinde toprağa verildi. Son ölümle birlikte Tuzla Tersaneler Bölge- si’nde ölen işçi sayõsõ 131’e çõktõ. ÜSKÜL ÖZÜR DİLEDİ Biber gazõ yargõ yolunda ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM İnsan Hak- larõnõ İnceleme Komisyonu üyesi, CHP’li Çetin Soysal, TEKEL işçilerinin eyleminde, polisin “milletvekili olduğu- nu bile bile” gözüne biber gazõ sõktõğõ gerekçesiyle, ola- yõ komisyon gündemine ve yargõya taşõyacağõnõ açõkladõ. TBMM İnsan Haklarõnõ İnce- leme Komisyonu Başkanõ Za- fer Üskül, Soysal’õ Meclis’teki odasõnda ziyaret ederek geçmiş olsun dileğini iletti. Limonlu eylem TBMM’de İçişleri Bakanlõ- ğõ bütçesi görüşülürken, Soy- sal’la birlikte biber gazõna ma- ruz kalan Ergün Aydoğan el- lerindeki limonlarõ İçişleri Ba- kanõ Beşir Atalay’õn önünde- ki masaya bõraktõ. Atalay, “üzüntü”sünü dile getirirken müdahale talimatõnõ kendisinin vermediğini, olayõ soruştur- mak için 2 müfettiş görevlen- dirdiğini söyledi. Soysal, kõ- sõlmõş sesiyle kürsüye çõktõ- ğõnda “Bu devlet törörüdür, faşizan bir uygulamadır” de- di. AKP’lilerin “Orada ne işin vardı?” demesi üzerine Soysal, “Orada bir feryat vardı, onu duymak için ora- daydım” karşõlõğõnõ verdi. Ahmed Arif’in dizeleri Soysal, Ahmed Arif’in “Bunlar engerekler ve çı- yanlardır / bunlar ekmeği- mize aşımıza / göz koyan- lardır / tanı bunları / tanı da büyü” dizelerini okurken, söz- lerini “Yaşamını kaybeden 19 maden işçimizin çocuklarına, TEKEL işçilerimizin çocuk- larına sesleniyorum, tanıyın bunları, tanıyın da büyü- yün” diye sürdürdü. MURAT KIŞLALI ANKARA - TEKEL işçilerinin Anka- ra’da yaptõğõ gösteriye, hükümetin sözü- nü tutmamasõ neden oldu. TEKEL işçilerinin gösterilerine yol açan süreç şöyle yaşandõ: TEKEL’in özelleştirilmesi: Süreç TE- KEL Sigara İşletmeleri’nin özelleştiril- mesiyle başladõ. Maliye Bakanõ Kemal Unakıtan’õn, MHP Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un 6 Ağustos 2008’de- ki soru önergesine verdiği yanõta göre TE- KEL’in sigara fabrikalarõ özelleştirildi- ğinde, buradaki 3 bin 133 işçiden 2 bin 749’u istekleri doğrultusunda 47 Yaprak Tütün İşletme Müdürlüğü’nden 5 değişik işyerine nakledildiler. Fabrikalar kapatılıyor: Aradan bir bu- çuk yõl geçmeden, Yaprak Tütün işlet- melerini kapatmaya başladõ. Tek Gõda- İş’in verdiği bilgiye göre sadece üç dört fabrika depo niyetine kalacak. Onlar da 6 ay sonra, haziran gibi kapatõlacak. Devlet tütün sektöründen tamamen çekiliyor. 4-C dayatması: Yaprak Tütün’deki işçileri de 657 sayõlõ yasanõn 4/C madde- si kapsamõna sokmak istiyorlar. 657. sa- yõlõ yasanõn 4. maddesinin “Geçici Per- sonel” başlõklõ C fõkrasõ “Bir yıldan az sü- reli veya mev- simlik hizmet ol- duğuna Bakan- lar Kurulu’nca karar verilen gö- revlerde sözleşme ile çalıştırılan ve iş- çi sayılmayan kim- selerdir” hükmünü kapsõyor. İşçi bu kap- samda çalõşmak istemi- yor. Maaşları üçte bire dü- şecek: Yaprak Tütün’de çalõ- şan TEKEL işçileri 7.66 TL’lik saat ücreti üzerinden 1723 TL brüt aylõk alõyorlar. Yõllõk ikramiye ile birlikte bu rakam brüt 2 bin 259 TL’ye çõkõyor. İşçiler 4/C’ye gi- derlerse, ilkokul mezunu olanlar ay- da brüt 600 TL, ortaokul mezunlarõ 700 TL, yükseköğrenimliler 800 TL alacak. Sosyal hak kaybı olacak: Çalõşma süreleri 10 aya inecek. Yõllõk izin hak- larõ olmayacak, sadece ayda 2 gün iz- ni var. Ertesi sene kadronun yenile- nip yenilenmemesi hükümete bağlõ. Sendikaya üye olma, toplusözleş- me, kõdem tazminatõ haklarõ yok. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dõş- işleri Bakanõ Ahmet Davutoğlu, TEKEL iş- çilerinin eyleminde yaşananlara yönelik yaptõğõ değerlendirmede, gelişmelerin gör- mek istemedikleri tablolar olduğunu ileri sü- rüp, Türkiye’nin en üst demokratik stan- dartlara kamu düzenini bozmamak koşuluyla ulaşmasõnõ temel ilke olarak benimsedik- lerini söyledi. Davutoğlu, Estonya Dõşişleri Bakanõ Ur- mas Paet ile Dõşişleri Bakanlõğõ’nda yap- tõğõ görüşmelerin ardõndan yaptõğõ açõkla- mada şunlarõ söyledi: “Türkiye’de belli politikalardan hoş- nutsuzluk söz konusu olduğunda, bu hoşnutsuzluğun demokratik haklar kap- samında nasıl dile getirileceğinin ku- ralları bellidir. Bu da, herhangi bir de- mokratik ülkede olduğu gibi, izinli gösteriler, mitingler ve protestolar şeklinde yapılabilir. İzinli gösteri ve yerler konusunda herhangi bir kısıtlama olursa, tabii ki bu de- mokratik haklara aykırı olur. Ama eğer bu gösteri yapma öz- gürlüğü herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda, ge- ce ve gündüz demeksizin, sı- nır tanımaksızın kullanıl- maya kalkışılırsa, bu sefer de kamu düzeni sarsılma- ya başlar.” DAVUTOĞLU: KAMU DÜZENİNİ BOZUYORLAR Neden meydana çıktılar? Kemal Unakõtan’õn kapatõlmayacak sözüne karşõn Yaprak Tütün kapatõlõnca TEKEL işçisi sokağa döküldü. Tek Gõda-İş Başkanõ Mustafa Tür- kel, bõçağõn kemiğe dayandõğõnõ söy- leyerek, kararlõ olduklarõnõ, görüşme- lerden istedikleri sonuç çõkana kadar eylemlerine devam edeceklerini söy- ledi. Türkel, katõlõmlarõn tüm Türki- ye’den olduğunu vurgulayarak, “Bu artık TEKEL işçisinin değil, tüm işçi sınıfının mücadelesidir” dedi. Öte yandan, Türk-İş yönetimi de Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen işçilerin polis engeliyle karşõlaşma- malarõ için, Ankara’ya toplu olarak gelmemelerini istedi. ‘Bıçak kemiğe dayandı’ ‘Bıçak kemiğe dayandı’ ‘Bıçak kemiğe dayandı’ ‘Bıçak kemiğe dayandı’ ‘Bıçak kemiğe dayandı’ (Fotoğraf:NECATİSAVAŞ) (Fotoğraf: Barış GÜNDOĞAN) Ekonomi Servisi - Aralarõnda Türkiye Gaze- teciler Sendikasõ, Tek Gõda-İş Sendikasõ ve Pet- rol-İş Sendikasõ’nõn da bulunduğu bazõ işçi sen- dikalarõ, Tekel işçilerinin sürdürdükleri eyleme ilişkin, “AKP hükümetinin emek karşıtı uy- gulamaları son günlerde tırmanışa geçti. Hak arayan işçilere, çalışanlara karşı uygulanan şid- det ve bizzat Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba- kanı’nın sendikalara yönelik kabul edilemez beyanları bu emek karşıtı tutumun yeni ör- nekleridir” değerlendirmelerinde bulundular. Petrol-İş Sendikasõ, Toleyis Sendikasõ, Kristal- İş Sendikasõ, Hava-İş Sendikasõ, Tümtis Sendi- kasõ, Türkiye Deri-İş Sendikasõ, Tek Gõda-İş Sen- dikasõ, Basisen Sendikasõ ve Türkiye Gazeteci- ler Sendikasõ, TEKEL eylemine ilişkin ortak bir açõklama yaptõ. Hükümetin, Tekel işçilerine yö- nelik, “yan gelip yatma” söylemini ve yaşanan arbedeyi “polis devletini çağrıştıran uygula- malar” olarak niteleyen açõklamada, “Genel Merkezi İstanbul’da bulunan Türk-İş’e bağ- lı sendikalar olarak hak mücadelesi veren Te- kel işçilerinin ve diğer emekçilerin yanında ol- duğumuzu bir kez daha ilan ediyor ve hükü- meti emek karşıtı uygulama ve politikalarına son vermeye çağırıyoruz” denildi. Öte yandan Türk-İş 1. Bölge Temsilciği TE- KEL işçilerine yönelik saldõrõyõ kõnadõ. Türk-İş 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak, AKP’nin emek karşõtõ uygulamalarõnõn son gün- lerde tõrmanõşa geçtiğine dikkat çekti. Açõklamada, konuyla ilgili saat 12.30’da Taksim Tramvay Du- rağõ’nda basõn açõklamasõ yapõlacağõ da duyuruldu. Ayrõca, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odasõ, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odasõ, TMMOB Elektrik Mühendisleri Odasõ, KESK Genel Baş- kanõ Sami Evren, BASK Genel Başkanõ Resul Akay, Türkiye Kamu-Sen Genel Teşkilatlanma Sekreteri ve Türk Büro-Sen Genel Başkanõ Fah- rettin Yokuş’un yanõ sõra değişik sendikalardan yapõlan açõklamalarda da, işçilere yapõlan polis müdahalesine tepki gösterildi. soner@cumhuriyet.com.tr Dün arkadaşımız Mustafa Balbay’la dayanışma amacı ile Ergenekon davasını izliyordum. Sorgulaması tamamlanmış sanık Birol Başaran’ın avukatlarının deliller üzerinden savunmalarını saatlerce dinlemiş, izlemiş oldum. Böylece CHP-ADD-USİAD ekseninde siyasetin içinde olmuş bir işadamının Ergenekon davası kapsamında darbeci suç örgütü üyesi olmasına ilişkin suçlamalara konu olan, iddianameye alınmış belgelerin içeriklerinin hukuksal delil nitelikleri üzerinden bilgilendirildim.. İnanılır gibi gelmiyorsa da ekranda görüntülerini de gördüğüm sayısız iddianame metni alıntısında, polis tutanaklarına ilişkin notlar yerli yerinde duruyordu; Örneğin “altı çizili bölüm..” notunun olduğu metinde altı çizili yazı yoktu. Avukatlar haklı olarak iddianameye geçirilmiş çok sayıda böylesine kanıtı, iddianameye polis tutanaklarının olduğu gibi aktarıldığının belgesi olarak veriyorlardı.. Balbay’ın sorgusunda uzun uzun dinlediğimiz, gerek kendisinin, gerekse avukatlarının hukuka aykırı alınmış, kopyalanmış, delil olarak değerlendirilmiş, delil niteliği taşımayan, her tür tahrifata açık bilgisayar metinleri olduğu söylenen çarşaf çarşaf metinler.. bu davanın insan haklarına aykırı, hukuk dışı uygulamalarının besbelli en genel niteliği. Yasadışı dinlemelerin kanıt niteliği olmayan metinlerinin iddianamede suç kanıtları olarak gösterilmeleri örnekleri bir yana, bu türden belgelerin çok büyük çoğunluğu özel hayata ilişkin, davayla uzaktan yakından ilişkisiz metinler. Zaten bu belgeler ile suçlama arasında kurulmuş ilişki de yok.. Besbelli yine insan hakları, hukuka aykırı olarak çarşaf çarşaf yandaş medyada yapılan yayınlarla kamuoyunda özel hayat üzerinden karalama, kirletme, sanal suç, suçlu yaratma ana amaç olmuştu. Dün raslantısal olarak dinlediğim bir işadamının, kamuoyunda karalandığı gibi vergi kaçakçılığı yaptığına ilişkin tek bir belgenin bulunmadığı gerçeği, kendisinin ve avukatlarının kanıtlı savunmaları haber olmuyordu. Darbe örgütü, diğer sanıklarla ilişkisinde kullanılmış “ek..” suç belgelerinin bir bir çürütülmeleri, aslında bir açık oturumda, bir etkinlikte üyesi olduğu yasal örgütü adına katılımın belgesi olduklarının kanıtlanıyor olmaları da öyle.. 12 Mart-12 Eylül askeri darbe hukuku davalarını yıllarca izlemiş biri olarak bir kez daha gördüm ki.. Çok acımasız, çok kitlesel işkenceler, on binlerin cezaevlerinden geçirilmiş olmasına karşın, askeri darbe hukuku davalarının suçlama mantığı kendi hukuku içinde daha bir tutarlıydı; kişiler, örgütlerin aynı terör darbe örgütü içine alınmasında böylesine hukuk dışı, yapay zorlamalar, ilişkilendirmeler söz konusu değildi. Bu kadar ağır hukuk ihlalleri, sivil darbe hukuku projesi karşısında duyarsız, ilgisiz kalma bir yana, destek verici rol oynamasını anlamak, açıklamak gerçekten olanaksız. Hâlâ kimi ABD, AB kaynaklı metinlerde, çok daha önemlisi ülkemizde insan hakları, demokrasi savunuculuğunda burunlarından kıl aldırmıyormuş gibi, haktan yana görünenler arasında, “İnsan hakları, hukuk ihlalleri olmamalı ama Ergenekon davası Türkiye’nin demokrasi davası..” denilebilmesinin, çok büyük bir oyun, senaryo mantığının dışında açıklamasını bulamıyorum.. 12 Mart, 12 Eylül süreçlerinde ağır insan hakları ihlalleri, işkenceler, darbe hukuku uygulamaları yaşanırken hiç değilse duyarlı insan hakları savunucuları, örgütleri bir şeyler yapmak için çaba gösterirlerdi. Değerler erozyonu, duyarlılıklarda bu nasıl dumura uğramışlık, gerçeklerin tersyüz edilebilmesi olgusu? Her icraatında biraz daha sivil darbeci, insan hakları, demokrasi tanımazlık örnekleri veren AKP iktidarı ortada. Kimseler Başbakan’ın en son Meclis bütçe konuşmasında yaptığı üzere kendi eski kankası, can yoldaşı Meclis Başkanı’nı kameralar önünde yok saymasının karşısında duramıyor. Kimseler F tipi örgütlenmiş polisin sokağa atılan, açlıkla terbiye edilmek istenen işçiye Ankara’nın göbeğinde insanlık dışı vahşet, orantısız güç kullanması, saldırısına karşı isyan bayrağını çekemiyor.. Ergenekon davası kapsamında henüz ortaya çıkarılmamış, bu iktidara yönelik gerçek bir nakıs teşebüs çerçevesinde suç örgütü sonuçta ortaya çıkarılacaksa bile, sivil bir iktidar sürecinde yapılacak bir yargılamanın insan hakları, hukuk içinde olmasını istemek, denetlemek toplumsal kamusal görev değil mi? Benden söylemesi: Ergenekon davası ile gündem yaratma, iktidar karşısındaki muhalefeti darbeci tehditi ile susturma oyununun senaryosu gündemden düşürülmeyecekse, yeni ıslak belgeler, yeni sanıklar, yeni senaryolara gereksinim var. Eskileri, en medyatik senaryoları bile, insan hakları, hukuk ihlalleri boyutlarıyla çok fena çürütüldüler çünkü.. YALÇINDAĞ: 2010 İÇİN TABLO ZORLU VE BELİRSİZ Ekonomi Servisi - TÜSİAD Yö- netim Kurulu Başkanõ Arzuhan Do- ğan Yalçındağ, krizin çõkõş noktala- rõna yönelik küresel boyutta bir açõlõ- mõn henüz olmadõğõna dikkat çekerek “2009, yangının yayılmasının ön- lendiği yıl oldu. Ancak yangının hasarının nasıl giderileceği, enkazın nasıl temizleneceği, yeni yapının nasıl çatılacağı henüz belirsiz. Yeni bir kriz dalgası ile karşılaşıp karşı- laşmayacağımızdan da emin değiliz. Kolay geçmeyeceği anlaşılan yeni bir yıla başlıyoruz” dedi. 13. Girişim ve İş Dünyasõ Zirvesi’nde konuşan Yal- çõndağ, sanayileşmiş ülkelere bakõldõ- ğõnda bundan sonrasõ için ortaya koy- duklarõ belirgin bir programõn gözük- mediğini, tüm başarõlarõna rağmen yükselen ekonomilerin dünya ekono- misinin dinamosu gibi çalõşmalarõnõn henüz mümkün olmadõğõnõ söyledi. ÇAYELİ BAKIR İŞLETMELERİ’NDE GREV BAŞLIYOR ÖMER ŞAN RİZE - Türkiye’nin en büyük bakõr madeni olan Çayeli Bakõr İşletme- si’nde, Türk Maden-İş Sendikasõ grev kararõ aldõ. İşletmede çalõşan 320 işçi, bugünden itibaren iş bõrakacak. Rize’nin Çayeli ilçesi Madenli bel- desinde Kanada merkezli Inmet Mining Corporation firmasõ tarafõndan işleti- len Çayeli Bakõr İşletmesi’nde sendi- ka ile işveren arasõnda zam oranõnda anlaşma sağlanamadõ. İşletme, 1983’te yap işlet modeliyle ihale edilmiş 2004’teki özelleştirme sonucu Inmet Mining Corporation firmasõna satõl- mõştõ. Yõllõk 600 bin ton bakõr işleme kapasitesine sahip tesis 1.4 milyon cev- her işleme kapasitesine ulaşmõştõ. Tür- kiye’nin en büyük bakõr madenlerin- den olan Çayeli bakõr işletmelerinde 320’si sendikalõ 490 personel çalõşõyor. Merkezi İstanbul’da bulunan sendikalar hükümeti uyardõ Hakarayanişçininyanındayız
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle