Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 20 KASIM 2009 CUMA
10 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr
KAVŞAK
ÖZGEN ACAR
Kur’an Türk’e Arapça, Kürt’e Kürtçe!
Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası’nın girişinde şu ilkeler yer
alıyor:
“(…) Hiçbir faaliyetin Türk millî
menfaatlerinin, Türk varlığının,
Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği
esasının, (…) lâiklik ilkesinin gereği
olarak kutsal din duygularının, Devlet
işlerine ve politikaya kesinlikle
karıştırılamayacağı;
Her Türk vatandaşının bu
Anayasadaki temel hak ve
hürriyetlerden eşitlik ve sosyal
adalet gereklerince yararlanarak
millî kültür, medeniyet ve hukuk
düzeni içinde onurlu bir hayat
sürdürme ve maddî ve manevî
varlığını bu yönde geliştirme hak ve
yetkisine doğuştan sahip olduğu
(…)”
3. Maddesinin ilk bendi şöyledir:
“Türkiye Devleti, ülkesi ve
milliyetiyle bölünmez bir bütündür.
Dili Türkçedir.”
10. Maddesi ise şöyle: “Herkes,
dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi
düşünce, felsefi inanç, din, mezhep
ve benzeri sebeplerle ayrım
gözetilmeksizin kanun önünde
eşittir.”
İçişleri Bakanı Beşir Atalay
TBMM Kürsüsünde “açılım
perdesini” 10 madde ile açtı.
Bunlardan bazılarına göz atalım!
1. “Farklı dil ve lehçelerde seçim
propagandası yasağı kalkacak!”
Yalnız Türkiye’deki değil,
dünyadaki tüm dil ve lehçelerin,
insanlığın kültürü açısından
yaşatılmasını savunmuşuzdur.
Kafkas dillerinden “İnguşça”yı
yaşatmak için İngiliz
üniversitelerindeki çabayla, Düzce-
Sakarya yöresinde konuşulan
Kafkasya kökenli 23 dil ve lehçenin
korunmasına ilişkin yazılarımızı
okurlarımız anımsarlar.
Güneydoğu Anadolu’da
konuşulan Kürtçe, Zazaca, Arapça,
Süryanice ya da öteki dil ve
lehçelerde yazılmış roman, öykü ve
şiir ile söylenen türküler tüm
insanlığın zengin kültür çeşitliliğini
yansıtır. Bunlar da, nesli tükenen
bitkilerin, koruma altındaki hayvan
türlerinin akıbetine uğramamalıdır.
2. “Adları değiştirilen yerleşim
birimlerine eski adları verilecek!”
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün
“Güroymak”ın eski adı “Norşin”i
Kürtçe sanıp “pot” kırarak, açılımı
başlattığı günlerde bu sözün
Ermenice “Nor-şen/şin (Yeni Köy)”
anlamına geldiğini, gerçekte Saidi
Nursi’nin mezhebine uzandığını
yazmıştık. Adı bilinen 42 uygarlığın
gelip geçtiği bu topraklarda
Kürtlerin de Kürtçe sandıkları köy,
dağ, bayır adlarının gerçekte önceki
uygarlıklardan kaldığını
bilmediklerine de değinmiştik.
İsterseniz Edirne’yi, uygulayıp
kurucusu Roma İmparatoru
Hadrian’dan aldığı ilk adı olan
“(H)Adriana-polis”, Bodrum’un
“Petrium”dan kaynaklanan adını da
Aziz Petros yapalım!
3. “Farklı dil ve lehçelerin dini
yaşamda kullanılması
kolaylaştırılacak!”
Anlamadığım nokta anayasaya
göre “lâiklik ilkesinin gereği olarak
kutsal din duygularının, Devlet
işlerine ve politikaya kesinlikle
karıştırılamayacağı” ve “resmi dili
Türkçe” olan, Müslüman Türk
halkına “Kur’an” Arapça
okutturulurken; Kürt
vatandaşlarımıza neden Kürtçe
okutturulmak isteniyor?
“Kürtçe konuşulmuyor”, “köy
adları değiştirildi”, “Kur’an Kürtçe
okunmuyor” diye mi başladı PKK
terörü? Bu üç maddenin yerine
getirildiğini bir an varsayalım! PKK
terörü bitecek mi?
Anayasanın 5. Maddesi şöyle:
“Devletin temel amaç ve görevleri,
Türk Milletinin bağımsızlığını ve
bütünlüğünü, ülkenin
bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve
demokrasiyi korumak, kişilerin ve
toplumun refah, huzur ve
mutluluğunu sağlamak; kişinin temel
hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk
devleti ve adalet ilkeleriyle
bağdaşmayacak surette sınırlayan
siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri
kaldırmaya, insanın maddî ve
manevî varlığının gelişmesi için
gerekli şartları hazırlamaya
çalışmaktır.”
Sorunun çözümü bu maddede
yatıyor! Atalay’ın açıklamasında bu
hedefi yerine getirecek yalnızca
“Yayla yasakları kaldırılacak!” diye bir
madde var.
Hafta sonunda Malatya’da
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
haklı olarak şöyle dedi: “PKK
terörüne karşı çeyrek yüzyılda
300 milyar dolar harcandı.
Bu parayla 9 GAP, 50
Atatürk Barajı, binlerce
km. otoyol, 10 bin
hastane, 100 bin okul,
2 milyon kişiye iş
üretirdik!”
16 Ekim 2007’deki
yazımızı bu köşede 30
Mayıs 2008’de
yineleyerek, terörle
mücadelenin temel
sorununun bölgedeki işsizlik
ve çözümün yatırımlar
olduğunu şöyle yazmıştık:
“Son çeyrek yüzyılın Türk
hükümetleri ve özel sektörü
terörün başlıca sorumlularıdır.
PKK, Diyarbakır’ın Lice
ilçesinde 1984’te kuruldu.
23 yıl boyunca acaba hangi
hükümet, hangi ünlü holdingimiz bu
bölgede yatırım yaptı, işgücü
yarattı? Bir seçim öncesinde Bitlis’te
bir kahvede seçmenler ile
söyleşiyordum. Bir baba, oğlunun
PKK’ye katılışını şöyle anlatmıştı:
‘Ne fabrika, ne yatırım, ne de iş
var buralarda. İşsiz oğlum her gün
kahvede ya kâğıt oynuyor ya da
arkadaşlarıyla porno filmler
izliyordu. Bir gün bir arkadaşı
PKK’nin pilot adayı aradığını
söyledi. İsterse PKK kendisini pilot
yapacaktı. Oğlumun işi olsaydı
PKK’ye katılır mıydı sanıyorsunuz?’
PKK kurulduğunda, 25 yaşında
terör örgütüne katılanlar bugün ya
50’sine yaklaştılar ya da öldüler.
Peki, yerlerine kimler geldi? Her gün
18’inde, 20’sinde, 25’inde işsiz
güçsüz gençler… PKK, değirmenini
taşıma suyla döndürmüyor. Çünkü
işsizlik bataklığı sivrisinek üretiyor.
TÜSİAD, ‘sınır ötesi harekât iyi
irdelenmeli’ diyor. Peki, TÜSİAD
üyeleri, Bizans’ın ve ‘Yeşil
Sermaye’nin para babaları, sınır
içindeki bataklığı kurutmak için ne
gibi yatırım yaptılar?”
1994’te Başbakan Tansu Çiller:
“Bölgeye ilk etapta 5.6 trilyon lira
(5.6 milyon YTL) yatırım yapılacak.
Daha sonra gidilebileceği yere kadar
gidilecek.” Sonuçta ne oldu? “Orda
bir köy var uzakta / O köy bizim
köyümüzdür. / Gitmesek de
gelmesek de / O köy bizim
köyümüzdür.”
1995 Çiller: “Hükümet, terörü
önlemek için bölgede 25 trilyon
olarak dev ekonomik planla
Çanakkale ruhunu canlandıracak.”
Sonuçta “Ey Ruh! Geldiysen
masaya vur!” olmadı mı?
1996 Başbakan Necmettin
Erbakan: “Güneydoğu’nun
ekonomik ve toplumsal yönden
iyileştirilmesi amacıyla Bakanlar
Kurulu toplantısını Diyarbakır’da
yapacağız. ‘Şevkat Operasyonu’
adını verdiğimiz paketle 5 trilyonluk
(yaklaşık 5 milyon YTL) yatırım
planlandı.” Sonra.. sıfıra sıfır elde
var sıfır…
12 Eylül 1980’den başlayarak
günümüze kadar gelmiş geçmiş tüm
başbakanlar da bol keseden bol
palavralar sıkmadılar mı? İsterseniz,
Erdoğan’ın 18 ay önce
Diyarbakır’daki müjdesini de
anımsayalım:
Erdoğan, “Yüzyılın Projesi”
dediği “GAP Eylem Planı” ile “4
yıl içinde 12 milyar dolar
(yaklaşık 18 milyar YTL)
harcanacağını, 3.8 milyon
kişinin işsizlikten kurtulacağını”
söyledi mi, söylemedi mi? O
zaman “Atma Recep din
kardeşiyiz!” diye yazmıştık!
Yöre halkı neden
Erdoğan’a hesap sormuyor?
Acaba 18 ay içinde planın ilk
dilimi olarak 3 milyar dolarlık
ne gibi yatırım, nerelerde
yapılmış?
Şimdi de “yayla
yasakları kaldırılacak!”
deniliyor. Bitlisli
babaların iş bulamayan
çocukları terörle karınlarını
doyurdular! Terör, yaylaları işgal etti.
Türkiye’nin en önemli hayvancılık
yöresinde hayvancılık girdisi
sıfırlandı. Et-Balık Kurumu’nun
fabrikaları özelleştirilip Batı’ya
taşındı. Hayvan besleyemeyen,
beslediğini de fabrikaya satamayan;
İstanbul’a, İzmir’e, Adana’ya,
Mersin’e, Ankara’ya göçtü. Bırakın
Türkiye’den Irak ve Suriye’ye canlı
hayvan kaçakçılığını; et ithaline
başlandı. 2008’in ilk altı ayına
kıyasla 2009’da 5.5 katı et dışalımı
yapılmadı mı? Tarım ülkesi Türkiye,
ABD’den buğday, Kanada’dan
kırmızı mercimek ithal eder oldu.
60’ların başında hedeflenen “Toprak
Reformu” gerçekleşseydi, bunlar
olur muydu?
Göç edenler de işsizlikten
kıvranınca uyuşturucu, kapkaç
olayları toplumsal salgına dönmedi
mi? Şimdi “yayla yasakları
kaldırılacak” ile açılım öngörülüyor.
Karadenizli Recep, yöresinin şu
türküsünü bilmiyor anlaşılan: “Sen
bu yaylaları yavrum yaylayamazsın /
Derindir dereleri boylayamazsın /
Hoy ellerin kınalıdır oynayamazsın /
İnan olursa eğer gelirse paracık
verirse / O zaman kaptan keyifler
tamam!”
‘Sen Bu Yaylaları Yaylayamazsın!’
Elmek: oacar@superonline.com Faks: 0312. 442 79 90
Belçika Başbakanõ Rompuy, Fransa ve Almanya gibi ülkelerin güçlü desteğiyle seçildi
AB’ye Türkiye karşõtõ başkan
ÇİMEN TURUNÇ BATURALP
BRÜKSEL - Avrupa Birliği’nin
ilk başkanõ, en güçlü aday olarak ön
plana çõkan ve Türkiye’nin AB üye-
liğine muhalif Belçika Başbakanõ
Herman van Rompuy oldu.
Avrupa Konseyi’nin başkanlõk se-
çimi için AB’li devlet ve hükümet
başkanlarõnõn Brüksel’de bir araya
gelmesine bir gün kala İngiliz Telegraph
gazetesi en kuvvetli aday olarak adõ ge-
çen Belçika Başbakanõ Herman van
Rompuy’in Türkiye karşõtlõğõnõ günde-
me getirdi. Rompuy’in beş yõl önce
muhalefetteyken Belçika Parlamento-
su’nda yaptõğõ bir konuşma sõrasõnda
“Türkiye Avrupa’nın bir parçası de-
ğildir ve asla da olmayacaktır. AB’nin
Türkiye’yi de içine alacak şekilde ge-
nişlemesi, daha önceki genişlemeler gi-
bi bir genişleme olarak kabul edile-
mez” diye konuştuğu hatõrlatõldõ. AB’yi
izleyen EU Observer’da da geniş yer ve-
rilen habere göre Rompuy “Avrupa’da
geçerli ve aynı zamanda Hıristiyanlı-
ğın temel değerleri olan evrensel de-
ğerler Türkiye gibi büyük bir İslam ül-
kesinin katılımıyla canlılığını yitire-
cektir” dedi. Başkanlõğõn Tony Blair’e
verilmesinde õsrarcõ olan İngiltere, Rom-
puy’in başkanlõğõna karşõydõ. Üye ülke-
ler arasõnda aylardõr süren pazarlõklar so-
nucunda Rompuy, Fransa ve Almanya
gibi Türkiye karşõtõ ülkelerin güçlü des-
teği ile AB tarihinin ilk daimi konsey baş-
kanõ oldu. İngiltere Başbakanõ Gordon
Brown, Rompuy’den , “Türkiye ko-
nusu da dahil olmak üzere AB politi-
kalarını uygulayacağına dair güven-
ce aldığını” söyledi. 1 Aralõk’ta yürür-
lüğe girecek Lizbon Antlaşmasõ uyarõnca
Rompuy’in görev süresi iki buçuk yõl ola-
cak. Tekrar seçildiği takdirde ise bu sü-
re beş yõla uzayabilecek.
Kadınların zaferi
AB’nin en önemli üç pozisyonundan
en az birinde bir kadõnõn görev almasõ ge-
rektiği yönündeki baskõlar sonuç verdi.
Avrupa zirvesinde Avrupa Komisyo-
nu’nun ticaretten sorumlu İngiliz üyesi
Catherine Ashton AB Dõş Politika ve
Güvenlik Yüksek Temsilciliği’ne geti-
rildi. Ashton bundan böyle AB’nin yö-
netim kadrosunda kadõnlarõ olduğu kadar
ortanõn solunu da temsil edecek. Ashton,
2007’de Brown tarafõndan İngiliz Lord-
lar Kamarasõ’nõn başõna atandõ. 2008’de
ise Avrupa Komisyonu Ticaret Komi-
serliğine seçilen 53 yaşõndaki Ashton,
1999’da Barones titrine layõk görüldü. İn-
giltere AB liderler pazarlõğõndan Belçi-
ka’dan sonra en kârlõ ülke olarak çõktõ.
ASLI KAYABAL
MİLANO - İtalya ve
dünyada Başbakan
Silvio Berlusconi’ye
muhalefet edenler,
İtalya Başbakanõ’nõ 5
Aralõk günü “No
Berlusconi Day-
Berlusconi’ye Hayır
Günü” adõ altõnda
düzenlenecek bir
gösteride protesto
etmeye ve istifasõnõ
istemeye hazõrlanõyor.
Roma’da Piazza del
Popolo’da düzenlenecek
olan gösteri, aralarõnda
İstanbul, Londra,
Amsterdam, Barselona,
Madrid, Kopenhag,
Brüksel, Dakar, Rabat,
Washington, San
Francisco, Sacramento
ve Ottawa’nõn da yer
aldõğõ şehirlerde
yaşayan İtalyan
vatandaşlarõnõn da
katõlõmõyla İtalyan
konsolosluklarõnõn
önünde eşzamanlõ
gerçekleştirilecek.
Komünistlerden
destek
Sosyal iletişim sitesi
Facebook’ta
Berlusconi’yi çeşitli
davalardan koruyan
dokunulmazlõk
yasasõnõn anayasa
mahkemesince iptal
edilmesinin hemen
ertesinde 9 Ekim
2009’da şekil bulan,
başõnõ 30’lu yaşlarda
üniversite mezunu
olmalarõna karşõn işsiz
konumda ya da çok
düşük ücretler
karşõlõğõnda geçici
sözleşmelerle çalõştõrõlan
ve siyaset deneyimi
olmayan gençlerin
çektiği harekete şu ana
kadar 290 bin kişi
kaydoldu.
www.berlusconiday.org
adlõ site aracõlõğõyla
sesini duyuran girişim
İtalya Başbakanõ’na
“Berlusconi istifa et!”
mesajõnõ verecek.
İtalya’da çeşitli sivil
toplum kuruluşlarõ,
Değerler İtalyasõ,
Komünist Yeniden
Yapõlanma ve İtalyan
Komünistleri partisinin
de destek verdiği “No
Berlusconi Day”,
Demokrat Parti’de ise
fikir ayrõlõlõklarõna
neden oldu. Partinin
yeni genel sekreteri
Bersani’ye bağlõ grubun
“No Berlusconi Day”i
desteklemeyeceği
belirtildi.
İran’a yaptırım paketi yolda
Dış Haberler Servisi - ABD
Başkanõ Barack Obama, Gü-
neydoğu Asya turunun son du-
rağõ Güney Kore’de, nükleer
programõnõn silah amaçlõ oldu-
ğundan şüphelenilen İran’õn
uranyumunu yurtdõşõna gön-
dermeyeceğini açõklamasõna
sert çõktõ. Obama, dün Güney
Kore Devlet Başkanõ Li
Myung-bak’la düzenlediği or-
tak basõn toplantõsõnda, İran’õn
Uluslararasõ Atom Enerjisi Ku-
rumu’nun (UAEK) önerisini
reddetmesi nedeniyle bu ülke-
ye yeni yaptõrõmlar konusunda
müttefik ülkelerle görüşmeye
başladõklarõnõ, yeni yaptõrõm
paketinin birkaç hafta içinde ha-
zõr olabileceğini söyledi.
Tahran’õn fikrini değiştir-
mesini umduğunu söyleyen
ABD Başkanõ, İran’õn nükleer
programõyla ilgili görüşmeleri
Kuzey Kore’yle yõllardõr süren
ve büyük oranda sonuçsuz ka-
lan nükleer müzakerelere ben-
zeterek “İran’a verdiğimiz
süre sınırsız değil. Kuzey Ko-
re’yle yaşadıklarımızı tek-
rar etmeyeceğiz” dedi.
İran, önceki gün BM’nin
önerisi doğrultusunda ABD
ve diğer Batõlõ ülkelerin uran-
yumu zenginleştirilmesi için
Rusya ya da başka bir ülkeye
gönderilmesi talebini reddet-
tiğini resmen açõklamõştõ.
UAEK Başkanõ Muham-
med el Baradey, uranyumun
Türkiye’ye de gönderilebile-
ceğini belirtmiş, ABD de bu
öneriyi desteklemişti. İran Dõş-
işleri Bakanõ Manuçehr Mut-
teki ise Obama’nõn açõklama-
larõna tepki göstererek, “Yap-
tırımlar 60’lı ve 70’li yılların
söylemidir. Sanıyorum ki Ba-
tı artık bu başarısız olmuş de-
neyimleri tekrarlamayacak
kadar zeki. Elbette bu onla-
ra kalmış bir şey” dedi.
Asya turunu Güney Kore ile tamamlayan Barack
Obama, dün Güney Kore Devlet Başkanı Li Myung-
bak’la düzenlediği ortak basın toplantısında, İran’a
mesajlar verdi. Kuzey Kore başta olmak üzere bölgesel
konulara da el atan liderler, konuştukları ağır
konulara karşın, sohbet sırasında kahkaha atmayı da
ihmal etmediler. (Fotoğraf: AP)
KÜRESEL
‘BERLUSCONİ’YE
HAYIR’ GÜNÜ
Berlusconi karşõtõ
İtalyanlar, 5 Aralõk’ta
Roma ile eşzamanlõ
olarak aralarõnda
İstanbul’un da yer
aldõğõ 13 kentte İtalya
başbakanõnõ protesto
etmeye hazõrlanõyor.
Facebook’ta başlayan
girişime şimdiden 290
bin kişi kaydoldu.
Avrupa Birliği’nin ilk başkanı Van Rompuy’in 5
yıl önce söylediği “Avrupa’da geçerli ve aynı
zamanda Hıristiyanlığın temel değerleri olan
evrensel değerler Türkiye gibi büyük bir İslam
ülkesinin katılımıyla canlılığını yitirecektir”
yönündeki ifadeler AB gazetelerine yansıdı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi
ve Dünya Ticaret Merkezi’ne çağrıdır!
HUKUKA, YASALARA VE
ADALETE SAYGILI OLUN!
Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük kültür alanı olan İstanbul Gösteri Merkezi beş yıl boyunca
faaliyetini geniş kitlelere ulaşarak ve başarıyla sürdürdü.
Bu yıllar içinde çok büyük engellerle başa çıkmak zorunda kaldı.
Hakkı hukuku çiğnendi; elektriği, suyu, doğalgazı kesildi.
Bilinçli olarak belediye hizmetleri aksatıldı.
Mahkemece atanan bilirkişiler “son derece sağlam” raporu verdi.
Buna rağmen ruhsatın yenilenmesi sudan bahanelerle savsaklandı, geciktirildi, önlendi.
İGM bütün bunlara göğüs gererken en büyük dayanağı, iki ayrı mahkemeden alınan “kültür mer-
kezidir, yıkılamaz” biçimindeki raporlar oldu.
Nisan 2009’daki o büyük talihsizlikten sonra bile hâlâ direnebilmesi, ayakta kalabilmesi, şevkinin,
gösteri - kültür - sanata hizmet azminin kırılmaması yine aynı güce; yasalara duyduğu sonsuz gü-
veninden kaynaklandı.
Ne yazık ki..
Proje - plan, sponsor, iş ortağı, finansman vd. sorunları halletmişken ve ilanlarla da duyurduğu gi-
bi geçen ekim ay içinde yeniden ayağa kalkacakken bir geceyarısı operasyonuyla belediyenin do-
zerleri altında ezildi.
Yargı, belediyenin 2008’deki yıkım kararına iki kez yürütmeyi durdurma kararı vermesine ve açtı-
ğımız davalar halen sürerken bu keyfiyetin yasadışılığı apaçık ortadadır.
Türk adaletinin nihai kararının beklendiği bir süreçte İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Dünya Ti-
caret Merkezi yasadışı amaçlarına Bakırköy Kaymakamlığı’nı ve güvenlik güçlerini de alet etmeye
çalışmıştır.
Son olarak...
Aynı yasa, hak, hukuk, yargı, adalet tanımaz çevreler İstanbul Gösteri Merkezi’ne dün geceyarısı
zabıta güçleriyle bir baskın daha düzenlemiş, geride kalan müştemilatı da yıkmıştır.
Hatırlatıyoruz:
Türkiye bir hukuk devletidir; adaletin amil hükümleriyle ve yasalarla yönetilmektedir.
Bu nedenle..
Karşı tarafın her türlü tacizine ve saldırısına, mülkiyete tecavüzüne; ayrıca bu yasadışılığa sehven
ya da bilinçli olarak katkı yapacak her oluşuma karşı yine tek güvencemizin yargıya sığınmak ola-
cağını hatırlatmak isteriz.
İGM Yönetim Kurulu Başkanı
Mustafa Özbey