25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 18 KASIM 2009 ÇARŞAMBA 4 HABERLER GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU ‘Benmerkezci Yanılsamalar’ İsrail Başbakanı Netanyahu’nun, Suriye Devlet Başkanı Esad’ın “görüşmelere Türkiye aracılığıyla yeniden başlama” çağrısına verdiği cevap, AKP’nin “çok başarılı dış politika” imajının cilasını çizdi. Netanyahu “aracının tarafsız, adaletli biri olması koşuluyla” görüşmelere yeniden başlamaya hazırmış. “Türkiye Başbakanı’nın yaklaşımları objektif, adaletli bir aracı imajını güçlendirmiyor” demiş (Jerusalem Post, 15/11/09). İlginç bir ironi Obama’nın Asya gezisini izlerken düşündüm: “AKP’nin dış politikası, bugünkü dünyanın içinde ne anlama geliyor?” Aklıma, Prof. Davutoğlu’nun Journal of International Affaires’deki makalesinde (Aralık 1997/Ocak 1998) rastladığım “benmerkezli yanılsamalar” (egocentric illusions) kavramı geldi. Davutoğlu bu kavramı Fukuyama’nın, “Tarihin Sonu” savını Batı’nın değerlerinin hegemonyasını, Huntington’un “Uygarlıklar Çatışması” teorisini de Batı’nın üstünlüğü varsayımını meşrulaştırdığı için eleştirirken, Toynbee’den alarak kullanıyordu. AKP döneminde, Prof. Davutoğlu’nun önderliğinde yeni bir dış politika şekillendi. Bu yeni dış politika sayesine, Türkiye, Suriye ile İsrail’i barıştıracak, bu sayede Filistin sorununun çözümünü belirleyecek, Ermenistan’la anlaşacak, İran’la Batı arasında sorunların aşılmasına yardımcı olacak, bu arada AB’ye girecek, enerji koridoru, uygarlıklar arası köprü olacak. AKP yönetimi Kürt sorununu çözecek, Kuzey Irak’a, Büyük Ortadoğu’ya istikrar getirecek, bu arada Müslüman dünyasının liderliğine yükselecekti. Zaman gazetesinin pazartesi günü aktardığına göre Türkiye, Kopenhag zirvesindeki tıkanıklığı açarak küresel ısınmaya bile çare bulabilirmiş. Kısacası, “önce Türkiye, sonra bölge, sonra Müslüman dünyası ve nihayet dünya”... Neden olmasın? Osmanlı’nın mirasçıları değil miyiz? Stratejik derinliğimiz yok mu? Şimdi, Suriye-İsrail arasında aracılık işlevini Fransa üstlenmeye hazırlanırken, Türkiye’nin AB üyeliği, büyük olasılıkla “Kürt açılımı”yla birlikte “yok bööle bişi” listesine yazılırken, dönüp bu yeni dış politika yönelimi için “benmerkezci yanılsamalar” deyimini kullansak haksızlık mı yapmış oluruz? Ama teorisi de var... Davutoğlu’nun, Fukuyama ve Huntington’un savlarını “benmerkezci yanılsamalar” olarak nitelerken, kendine çok büyük özellikler atfeden bir dış politika izlemesi bir ironi oluşturmuyor mu? Oluşturuyor, ama dahası var: Dayandığı karmaşık teorik zemine dikkatle bakınca, bu “ironinin” giderek bir “trajediye” açılma olasılığı çok yüksek. Bu teorik zeminin katmanlarının en altında, Mackinder’in, dünyayı kontrol etmek için Avrupa, Büyük Ortadoğu ve Asya ile çevrelenen Avrasya’yı kontrol etmek gerekir, diyen “Heartland” teorisi var. İkinci katta Spykman’ın “Rimlands” (kıyı/çevre/sınır topraklar) teorisi var. Bu teori Mackinder’in teorisinden kalkıyor, ama “Kıyı/çevre toprakları (Avrupa Kıyıları, Büyük Ortadoğu ve Asya muson bölgesi) kontrol eden Avrasya’yı kontrol eder” sonucuna ulaşıyor. Spykman’ın hemen üstünde, Thomas Barnett’ın, “Pentagon’un yeni haritası” çalışmasındaki “Çekirdek” (küreselleşmiş ülkeler), “Çatlak” (Irak, Afganistan, İran gibi küreselleşmeyenler) ve bu ikisini birbirine bağlayan “menteşe ülkeler” modeli var. Barnett’a göre Pentagon “çatlağı”, “menteşe” ülkelerin yardımıyla kapatmayı amaçlıyor. Davutoğlu, İran devriminin ardından, Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte Spykman’ın “Rimlands” olarak saptığı bölgede, Kuzey- Güney ekseniyle, Doğu-Batı ekseninin kesiştiği yerde (Büyük Ortadoğu), bir “iktidar boşluğu” oluştuğunu saptıyor. Davutoğlu’na göre Fukuyama ve Huntington’un İslam dünyasını bir sorunlu “öteki” olarak saptamalarının arkasında da “Batı’nın” bu “boşluğun” yerel olarak doldurulmasını engelleyecek müdahalelerini meşrulaştıracak teorik gerekçeler sunma amacı yatıyor. Davutoğlu, bu boşluğu Araplar değil ancak bölgesel güçler doldurabilir, diyor; büyük güçlerin (ABD ve SSCB/Rusya) İran’ı engellemek için Saddam’ı desteklediklerini, Körfez Savaşı’nda da Irak’ı bastırmak için güç birliği yaptıklarını vurguluyor. Davutoğlu’nun işte bu zeminde, kıyı ülke - menteşe ülke tanımlarını birleştiren, bölgedeki iktidar boşluğunu, ABD’nin eğilimlerini göz önüne alarak, doldurmayı amaçlayan bir dış politika ürettiği söylenebilir. Bölgeyi kontrol edenin (boşluğu dolduranın) küresel çapta önünün açılacağını düşününce: Bugün Ortadoğu, yarın dünya… Yukarıda değindiğim ironinin trajediye dönüşme olasılığıysa iki eksenin kesişmesiyle ortaya çıkıyor. Birincisi, yukarıda değinilen teoriler hegemonya konumundakilerin, hegemonya paradigmalarının ürünü. Bu teorilerle hareket edenler bu paradigmalara hizmet ediyorlar. İkincisi, ABD-AB ekseninden gelen bakış, Türkiye’nin işlevini bu boşluğun doldurulması değil, doldurulmasının engellemesi olarak tanımlıyor; Türkiye’nin boşluğu dolduracak yönde güçlenmesini engelleyecek “sigortaları” da içeriyor… Kurtlar sofrasına gitmeden bir konuda emin olmak çok önemli: Masada mısınız yoksa menüde mi? erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com Bakan Ergin medyanõn üst düzey yöneticileriyle yaptõğõ toplantõda dinlemeleri değerlendirdi ‘Yargõ kararõ ile dinlendi’ İstanbul Haber Servisi - Adalet Bakanõ Sadullah Er- gin, “Yargıtay’ın dinlenmesi- nin söz konusu olmadığını” belirterek “hâkim ve savcıların da yargı kararı ile dinlendiği- ni” söyledi. Bakan Sadullah Ergin, med- yanõn üst düzey yöneticileriyle Sarõyer’deki Hâkim Evi’nde dün düzenlediği toplantõda, “Yargıtay santralının dinlen- diği ve Yargıtay üyeleri hak- kında soruşturma yapıldığı” yönündeki iddialarõn doğru ol- madõğõnõ belirtti, İstanbul Cum- huriyet Başsavcõsõ Aykut Cen- giz Engin’in dinlenmesine iliş- kin konuya da açõklõk getirdi. Bakan Ergin, “Bir Yargıtay cumhuriyet savcısının baş- savcılık binasındaki odasında bulunan ve kendi kullanımı- na tahsisli telefonla ilgili CMK 135’inci maddede sayılan ka- talog suçlardan biri oldu- ğundan bahisle mahkemece verilen dinleme kararıdır. Bir yargı kararı olan bu kararda, şeklen ve usulen de bir ek- siklik görülmemektedir” dedi. Bakan Ergin, “Müfettişlerin yetkileri nedeniyle, hâkimle- rin onlardan gelecek taleple- ri reddedemeyecekleri” yö- nündeki iddialarõn da doğru ol- madõğõnõ söyledi. Müfettişlere 217 dava Hâkim ve savcõlar tarafõndan 2005 yõlõ ile 2009 yõllarõ arasõnda Adalet Bakanlõğõ müfettişleri aleyhine 217 dava açõldõğõnõ di- le getiren Bakan Ergin, bu da- valarõn, hâkimlerin özgürce ka- rar verebileceğini gösterdiğini söyledi. Çözüm önerileri... Toplantõda hukuk alanõnda yaşanan sorunlarla ilgili çözüm önerilerini anlatan Bakan Ergin, “Önerdiğimiz HSYK yapısın- da, Teftiş Kurulu Başkanlı- ğı’nın Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) bağlanması, hâkim ve savcı- ların denetiminin kurul bün- yesinde gerçekleştirilmesi, ha- len Ceza İşleri Genel Müdür- lüğü’nce yürütülen hâkim ve savcıların disiplin, inceleme ve soruşturma işlemlerinin kurul bünyesinde yapılması, Perso- nel Genel Müdürlüğü tara- fından yürütülen sekreterya hizmetlerinin kurula devre- dilmesi, HSYK’nin müstakil binasının bulunması ve kendi bağımsız bütçesini kullanma- sı hedeflenmektedir” dedi. “Hâkim ve savcıların ira- desinin yargı yönetimine yan- sıması amacıyla, meslektaş- larınca doğrudan seçilen bi- rinci sınıf hâkim ve savcılar aracılığıyla HSYK’de, etkili bir biçimde temsili sağlana- caktır” ifadesini kullanan Ada- let Bakanõ Ergin, “HSYK, üç daire şeklinde yapılandırıla- caktır. HSYK’nin kararları- na karşı etkili bir başvuru yo- lu getirilecek, meslekten ih- raca yönelik kararlarına kar- şı yargı yolu açılacaktır” diye konuştu. Dijital kayıt yapılacak Dinlemelerin dijital olarak kayõt altõna alõnacağõnõ belirten Bakan Ergin, “Dijital olmayan hiçbiri hukuki sayılmaya- cak. Dijital kaydı Teleko- münikasyon İletişim Baş- kanlığı (TİB) sağlamaktadır. Mahkeme tarafından TİB’e yapılan başvurular hukuka uygunsa dinleme gerçekleş- tirilecek. Yasal olmayan din- lemeler için Bakanlar Kuru- lu’ndan alınan bir kararla bu konuda gerekli işlem yapıla- cak. Toplumdaki endişeyi ortadan kaldırmak için hü- kümet olarak ciddi çalışma- lar yapacağız. Yasal olmayan dinlemelerin önüne geçece- ğiz” dedi. ‘Bilgiler eksik’ Dinleme konusunda bilgilerin de eksik olduğunu anlatan Ba- kan Ergin, “Sonucun muha- taplara bildirilme süreci işli- yor. Kanunda öngörülen pro- sedür kesinlikle ihlal edilmiş değil” dedi. Bakan Engin, Baş- savcõ Engin’in dinlenmesinin Ergenekon savcõlarõ tarafõndan talep edilmediğini söyledi. Şimdiye kadar dinlenen hâ- kim ve savcõlarõn sayõsõna iliş- kin soruya da cevap veren Ba- kan Ergin, “69 hâkim ve sav- cı ile ilgili dinleme kararı var. Bunların dosya sayısı da 6’dır. Son 5 yılda alınan karardır. Bunlar yargı kararıdır. Bu- nun dışındaki bilgiler doğru değildir” diye konuştu. Bakan Ergin, “Yargõtay santralõnõn dinlendiği ve Yargõtay üyeleri hakkõnda soruşturma yapõldõğõ” yönündeki iddialarõn doğru olmadõğõnõ belirtti. Bakan Sadullah Ergin Sarıyer’deki Hâkim Evi’nde basın mensuplarıyla bir toplantı düzenledi. BAHÇELİ’DEN TEPKİ ‘Totalitarizme sürükleniyoruz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli, yar- gõyõ da kuşatan telefon dinlemelerine tepki gösterirken AKP hükümetinin ülkeyi hõzla özel hayatlarõn bile denetlendiği ve dinlen- diği “totaliter bir yapıya sürüklediğini” vurguladõ. Bahçeli, partisinin grup konuşmasõnda telefon dinlemelerine tepki gösterdi. Va- tandaşõndan korkan bir despot rejimin “te- zahürlerini” gösteren hükümetin neden olduğu güvensizliğin tüm topluma yayõldõ- ğõnõ belirten Bahçeli, bir taraftan medya üzerinde baskõ ve dayatma ile karartma uygulanõrken, diğer yandan özel yaşamõn gizliliği, haberleşme hürriyeti gibi temel hak ve özgürlüklerin ihlaline yönelik kuş- kularõn attõğõnõ ifade etti. Bahçeli, dinlemenin adalet dağõtan ma- kamlara kadar ulaşmõş olmasõnõn tehlike- nin boyutlarõnõ göstermesi bakõmõndan “ibret verici” olduğunu belirterek “Hü- kümet, ülkemizi özel hayatların bile de- netlendiği ve dinlendiği totaliter bir ya- pıya doğru hızla sürüklemektedir” dedi. AKP hükümetinin Kürt açõlõmõnõ da eleş- tiren Bahçeli, bu açõlõmõn aslõnda “Cum- huriyetle tam bir hesaplaşma” olduğu- nun ortaya çõktõğõnõ belirtti. CHP Genel Başkan Yardõmcõsõ Onur Öymen’in yap- tõğõ konuşmayla alevlenen Dersim isyanõ tartõşmasõna da katõlan Bahçeli, Cumhuri- yet döneminde farklõ nedenlerle ortaya çõ- kan ayaklanmalar hükümet tarafõndan “kutsanıp alkışlanırken”, devlet güçleri- nin ise “aşağılandığını” belirtti. Bahçeli, “İsyanların meşru ve hak, bastırmanın ise zulüm addedildiği bu alçaklık tablo- su hükümetin PKK’ye bakışını da orta- ya koymuş, yıllardır üzerine neden gi- demediğini hepimize göstermiştir” dedi. İSTANBUL’DA BÜYÜK BULUŞMA Hukukçular yürüyor Tünel Meydanõ’nda bugün 12.00’de başlayacak yürüyüşe yurt genelinden toplam 47 baroya bağlõ başkan ve üyeler katõlacak. İSTANBUL / ANKA- RA (Cumhuriyet) - İs- tanbul’da 47 baronun ka- tõlõmõyla “Yargıya ve ül- kene sahip çık” yürüyüşü gerçekleştirilecek. Yürü- yüşte, “Yargının, ülke- nin savunmada olduğu- na” dikkat çekilerek hiçbir hukukçunun bu duruma sessiz kalmamasõ gerekti- ği mesajõ verilecek. “Yargıya ve ülkene sa- hip çık” yürüyüşü Tünel Meydanõ’ndaki İstanbul Barosu’nun önünde bu- gün 12.00’de başlayacak, yürüyüşe yurt genelinden toplam 47 baroya bağlõ başkan ve üyeler katõlacak. Göreve davet Barolardan gazetelere verilen ortak ilanda, siya- si iktidarõn yargõ üzerin- deki saldõrõ ve kuşatma- sõnõn artõk dayanõlmaz bo- yuta ulaştõğõ belirtildi. Türkiye Barolar Birliği bugün yayõmlanan ila- nõnda siyasal iktidarõn yar- gõ bağõmsõzlõğõnõ ortadan kaldõrmayõ hedefleyen keyfi uygulamalarõnõn, hukuk devletinin temel- lerini sarstõğõnõ bildirerek “Demokratik, laik, sos- yal hukuk devletine, bü- tün kurum ve kuralla- rıyla işlerlik kazandır- mak için herkesi göreve davet ediyoruz” denildi. ‘Yargıya baskı dursun’ Ankara Barosu Başkanõ Vedat Ahsen Coşar da baro yönetim kurulu üye- leriyle Ankara Barosu Eği- tim Merkezi’nde basõn toplantõsõ yaptõ. Coşar, dinlemeye ilişkin yargõ kararõnda, yüklenen suç, dinlenilecek kişinin kim- liği, iletişim aracõnõn türü, telefon numarasõ ve tedbir süresi gibi bilgilerin be- lirtilmesinin zorunlu ol- duğunu kaydetti. Coşar, “Yaşananların sadece bireylerin özel yaşam- larının değil, yargı ba- ğımsızlığının, savunma- nın özgürlüğünün ve do- kunulmazlığının, demo- kratik hukuk devletinin tehdit altında olduğunu ve tahrip edildiğini gös- terdiğini” söyledi. Coşar, demokratik hu- kuk devletinin özellikle- rine dikkat çekerek şunla- rõ kaydetti: “Temel hak ve özgürlüklerin korun- masına ve güvence altı- na alınmasına uyulup uyulmadığı hususunun etkili bir denetime tabi tutulması, yasaya, hu- kuka aykırı dinleme ka- rarı veren yargıçlar, bu- nu talep eden savcı, kol- luk ve diğer kamu gö- revlileri ile uygulaması- nı yapan kamu görevli- leri hakkında ağır yap- tırımlar getirilmesi, Ada- let Bakanlığı Teftiş Ku- rulu’nun, Adalet Baka- nının emrinden çıkartı- lıp ivedilikle Yüksek Hâ- kimler ve Savcılar Ku- rulu’nun emrine veril- mesi yönünde gerekli ya- sal ve anayasal düzenle- melerin yapılması ge- rekmektedir.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle