Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 13 KASIM 2009 CUMA
6 HABERLER
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
Ölümünün 71. Yılında...
Kimi yıldönümleri var ki, her yıl geldiğinde,
ayrı bir duyarlılıkla yaşarım: 14 Temmuz’da
Fransız Devrimi’ni, 17 Ekim’de Rusya’da
Sosyalist Devrimi, 29 Ekim’de Türkiye’de
Cumhuriyet Devrimi’ni böyle hatırlarım.
Niçin? Çünkü evrensel yürüyüşün dönüm
noktalarıdır bu tarihler.
Atatürk’ün, 10 Kasım 1938’de dünyamızdan
ayrılışı da onlara dahildir.
Bu yıl, ölümünün 71. yılında anıldı...
Atatürk’ün imzaladığı devrim, bir yandan
kendi tarihimizi kuşatıyor: Osmanlı
İmparatorluğu’nun çöküşüyle, her şeyimizi
kaybetmiş olabilirdik. Olmadı: O harabelerin
üstünde yeni bir eser yükseldi. Kendi içine de
kapanmadı: Emperyalizme karşı bir “ulusal
kurtuluş” savaşından yola çıkarak, “laik” bir
devlet düzeni yaratıldı. Onun da itişiyle,
topluma çağdaş bir giysi giydirme çabası
başladı.
Atatürk devriminin üç ayağı var:
Emperyalizme karşı oluş; laik devlet düzeni; ve
çağdaş bir toplum yaratma.
Bu üç temeli unutmayınız!
Bir başka özellik de şu: Ülkemiz, çoğu
Müslüman halkıyla, dev bir İslam dünyasında
yer alıyor. Ne var ki, o dünyada, bizim
yarattığımız devrimi -uzaktan bile- hatırlatacak
bir kıpırdama yok.
Her yerde gördüğümüz, gerilik, gericilik!
İran’da, Suudi Arabistan’da, Pakistan’da,
Afganistan’da, Sudan’da, Libya’da...
Gördüğünüz bu değil mi?
Acaba din de, bu geriliği mi dayatıyor?
İşte, Atatürk laik bir devrimi Müslüman bir
ülkede yaptığında, Müslümanlığı da bir
töhmetten kurtardı. Böylece, bütün İslam
dünyası, önce bu laik devrimden geçmeli;
aydınlar, en başta aydınlar, bu yenilikte
öncülük etmeliler...
Ne var ki, Atatürk Devrimi, bizim ülkemizde
boy verse de, bizde de her türden gerici
kıpırdanış, onun ardından boy vermekte
gecikmedi.
Atatürk, Cumhuriyet Devrimi’ni yaratırken,
demokrasinin temellerini de atmıştı; İkinci
Dünya Savaşı’ndan sonra, demokrasi
deneyimi, Cumhuriyet Devrimi’nin bir parçası
olmak gerekirdi.
Olmadı, Cumhuriyetin düşmanı kesildi.
Demokrat Parti, 1950’de iktidara geldiğinde,
ilk yaptıkları, Cumhuriyet Devrimi’ne
düşmanlıkla doludur: “Millete mal olmuş
devrimlerle, mal olmamış devrimler” diye ayırıp
tiynetini ilk anda belirtti ve sürdürdü:
Halkevlerini kapatmak ve Köy Enstitülerinin
doğasını değiştirmek de bu soydandır.
Demokrat da değildi, o yüzden iktidardan
indirildi.
Daha sonra Adalet Partisi’ni, düpedüz
dinci/İslamcı partiler izledi: 2002’de iktidara
gelen Adalet ve Kalkınma Partisi de, bu
soysuzlaşmanın son örneğidir: AKP, 1923
Cumhuriyet Devrimi’nin sırılsıklam düşmanıdır.
Ekonomik gelişmede, eğitimde, kadın
haklarında böyledir.
Yargıyla oynuyor ve saptırıyor.
Anayasa, güçler ayrımı kavramlarından
habersiz bir iktidardır bu.
Ordu’nun ise, sırılsıklam düşmanıdır.
Düpedüz, faşizme gidiyor.
Son olarak da, dış politikada, çağdaş
Cumhuriyetin -ta baştan beri- uyguladığı dış
politikada yönü değiştiriyor.
Bütün bunlarla AKP’nin çehresi ortadadır.
Bütün bunlara karşın, kendisini
destekleyenler var: Başta da “liberaller”.
Buradan kalkarak, bu liberallerin üstünde de
durmak gerekir...
Dünyada kapitalizmin -çözülmez bir halde-
bunalımı da sürüyor: Türkiye’yi kim kurtarabilir?
Herhalde yağmacı ve dinci AKP değil!
Özgürlükler kadar, ülkenin ekonomisinin
bekleyişlerine de yanıt verecek, olsa olsa,
plancı bir sosyal demokrat partiden başka ne
olabilir?
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
URFA / DİYARBAKIR - Süreç aslında
generallerin ve bazı savcıların ses
kasetlerinin YouTube’da yayımlanmasıyla
başlamıştı da, kamuoyu, yaratılan fobi
nedeniyle olayı yeterince anlayamamıştı!
Belki de amatör bir hacker’ın sanal âlemde
kozmik oyunlar oynadığı bile düşünülmüştü!..
Oysa bugün yaşananlar da çok net
gösteriyor ki, devletin
derinliklerine sızan cemaat kafası,
Cumhuriyet güçlerini ezmek için
sistemli bir saldırı yürütmektedir!..
Eski YÖK Başkanı Erdoğan
Teziç, Genelkurmay Başkanlığı
Elektronik Sistemler Komutanı
Tuğgeneral Münir Erten, Deniz
Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim ve
Öğretim Komutanı Tümamiral
Kadir Sağdıç, Dağlıca Tabur
Komutanı Onur Dirik ve Özel Yetkili Ankara
Cumhuriyet Savcısı Salim Demirci’ye ait ses
kayıtlarının YouTube isimli internet sitesinde
yayımlanmasını kimse pek önemsemedi!..
Ergenekon iddiasıyla toplum üzerinde
yürütülen sindirme operasyonu nedeniyle
kritik makamlardaki üst düzey asker-sivil
görevliler arasında tedirginliğe neden olan
dinleme olayının üzerine yeterince
gidilemedi...
AKP iktidarı, konuyu soru önergeleriyle
TBMM’ye taşıyan CHP milletvekillerine ise
doyurucu bir yanıt veremedi!..
Ergenekon’dan yola çıkarak rejim yanlısı
güçler üzerinde siber terör uygulayanlar,
Cumhuriyet gazetesi santralını dinlemekten
bile çekinmedi. Sanal saldırı en sonunda
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, hatta Yargıtay
santralına kadar ulaşınca olayın vahameti
anlaşıldı...
Dinleme skandalları, görevden alma
tehditleri de gösteriyor ki,
Atatürkçü güçler ve TSK’nin
ardından, YARSAV Başkanı
Ömer Faruk Eminağaoğlu ve
Cumhurbaşkanı Gül hakkındaki
takipsizlik kararını kaldıran
Sincan 1. Ağır Ceza
Mahkemesi’nin Başkanı Osman
Kaçmaz üzerinden tüm yargıya
gözdağı verilmektedir!..
“Islak imza” iddialarıyla orduyu,
ses kayıtları ve telekulak üzerinden yargıyı
hedef alan saldırılar, kimi çevrelerin
tanımladığı gibi “örtülü faşizm”i çoktan
aşmıştır!..
Pervasızlık; tek başına iktidar gücüyle
devletin dengeleriyle oynayanlar açısından
artık örtüye gerek duymuyor!.. Devlet sırrını
YouTube’a düşürmekten çekinmeyen
mekanizma, AKP zihniyetinden aldığı
cesaretle laik Cumhuriyetin ve demokrasinin
kilit taşları üzerinde tamtam çalıyor!..
Cumhuriyet, apaçık bir faşizm saldırısı
altında inletiliyor!..
Örtülü Değil Açık Faşizm!..
Fethullahçı medyanın, Ergenekon tartışmalarının
başladığı dönemde yürüttüğü psikolojik harbin
merkezinde terör örgütlerini devlet güvenlik
güçleriyle ilişkilendirme hastalığı vardı!..
Onlara göre DHKP-C’den Hizbullah’a, El
Kaide’den PKK’ye kadar tüm örgütlerin ardında
Ergenekon varmış!.. Anlaşılıyor ki, bu sinsi söylem,
iğrenç bir tuzağı bünyesinde barındırmakta ısrar
ediyor!
Üç gün önce medyaya yansıyan son iddia da,
Ergenekon davası iddianamesinin 248’inci ek
klasöründeki safsatalara dayandırılmıştı... Ergenekon
operasyonlarına katılmış bir emniyet amiri, bir
başkomiser ve iki polis memurunun hazırladığı
“Ergenekon ve PKK / Kongra-Gel Terör Örgütü
Arasındaki Bağlantı” başlıklı 273 sayfalık raporda,
“Ergenekon ismiyle tanımlanan yapılanmanın içindeki
kişilerin, PKK içinde inisiyatifi ele geçirmeye
çalıştıkları, PKK’nin diğer terör örgütleriyle olduğu
gibi Ergenekon ile de ilişki ve işbirliğine girdiği” öne
sürülmüştü!..
Raporu yazanlar apaçık şöyle demek istiyor; “25
yıldır PKK terörüyle mücadele eden ve binlerce şehit
veren TSK aslında teröristlerle işbirliği içindedir!..”
Bu yaklaşım, orduya yönelik telefon dinleme ve
YouTube üzerinden sürdürülen kozmik saldırının bir
parçası olmaktan başka hiçbir anlam taşımıyor!
Orduyu telekulak tezgâhı, Ergenekon kumpası ve
ıslak imza düzeneğiyle vurmaya çalışacak kadar ileri
giden zihniyet; askeri terör işbirlikçiliğiyle
suçlamaktan çekinir mi?..
Yuh olsun deyimi bile bu senaryo için az kalıyor!..
Klasördeki Tuzak!..
AKP kendi kafasından siyasal rant
amaçlı bir “açılım” sevdasında çırpınıyor
ya, kimse olayın asıl muhataplarının nasıl
bir beklenti içinde olduğuna bakmıyor!..
Tartışmalı bir planın Ata’nın ölüm
yıldönümünde Meclis’e getirilmesinden bir
gün önce PKK’den AKP’ye “çözüm”
uyarısı gelmişti! Bakınız, PKK’nin üst birimi
(KCK) yani “Kürdistan Topluluklar
Birliği”nin açıkladığı 7 maddelik “çözüm
talebi”nde neler istenmişti:
“Yol Haritası kamuoyuna açıklanmalıdır.
Askeri operasyonlar kesinlikle
durdurulmalıdır. Kürt kimliği anayasal
güvenceye kavuşturulmalıdır. Kürtçe
ilkokuldan üniversiteye kadar eğitim-
öğretim dili olmalıdır. Kürt halkının kendi
kimliğiyle kendisini ifade etmesi önündeki
engeller kaldırılmalıdır. Güneydoğu’dan
Özel Harekâtçı güçleri çekilmeli, koruculuk
lağvedilmelidir. Bölge halkı için güvenlik
içinde yaşamını kurup geliştirme imkânları
yaratılmalıdır.”
Açılım planı halktan gizlenirken, “Aksine,
yeniden çatışmaya gireriz” diyen PKK işte
bunları dayatıyor!.. Hatta örgüt, AKP’yi
ısrarla “dar siyasi hesaplar peşinde
koşmak”la suçluyor.
PKK’nin tutumunu daha iyi anlamak
açısından örgüt içindeki yöneticilerin
açıklamalarını göz önünde bulundurmak
gerekiyor. Örneğin PKK’lilerin “Halk
Savunma Merkezi Başkanı” diye
adlandırdığı Duran Kalkan da
“demokratik açılım söylemi adı altında
PKK’ye karşı sinsi bir tasfiye planının
yürütüldüğünü” söylüyor. Kalkan’a göre
“PKK’nin gönderdiği barış gruplarıyla
AKP’nin maskesi düşürülmüştür!..”
Oysa açıklamalardan da anlaşılıyor ki,
PKK salt maske düşürmek peşinde değil!..
İşte tasfiye endişesi yaşayan PKK’nin,
Duran Kalkan’ın ağzından yansıtılan planı:
“O zaman biz de temel direnme
gücümüz olan ‘gerilla’yı büyütmeliyiz.
Çünkü gerillasız demokratik siyasi çözüm
asla gerçekleşemez. Başta kadınlar ve
gençler olmak üzere tüm emekçi halkın
örgütlenmesini şehirde, kasabada, köyde,
her yerde büyütmek hayati önem taşıyor.”
Peki ya Öcalan?.. O ise geçen hafta
avukatlarına şöyle demişti:
“Türkiye şunu iyi bilmelidir ki, bu
alçakları kullanarak sonuç alamaz.
Barzani, Talabani’yi de kullanarak PKK’ye
silah bıraktırmaya çalışmasın. PKK’yi
tasfiye edemezler.”
Öcalan, PKK’nin dayatmalarına
güvenerek özgürlüğünü istiyor!.. PKK ise
“Öcalan’a özgürlük” hedefi üzerinden
şiddeti dayatıyor!.. Ülkede “açılım” adı
altında kaos yaşatılırken, belli ki, İmralı-
Kandil hattında yeni cepheler açılıyor, yeni
siperler kazılıyor!..
Cephe ve Siper!..
Adalet Bakanlõğõ, delil toplamak amacõyla mahkemeden karar çõkartõldõğõnõ bildirdi
‘56yargõçvesavcõdinlendi’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Adalet Bakanlõğõ, Yargõtay ve İs-
tanbul Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na
bağlõ santrallarõn dinlenmediğini açõk-
larken Ergenekon soruşturmasõ kap-
samõnda 56 hâkim ve cumhuriyet
savcõsõ hakkõnda “delillerin toplan-
ması amacıyla” mahkemeden dinle-
me kararõ verildiğini bildirdi.
Adalet Bakanlõğõ Basõn ve Halkla
İlişkiler Müşavirliği’nden yapõlan ya-
zõlõ açõklamada, İstanbul Cumhuriyet
Başsavcõlõğõ’nõn yürüttüğü bir soruş-
turma sõrasõnda, bazõ hâkim ve cum-
huriyet savcõlarõnõn da isimlerinin
geçmesi üzerine konunun Adalet Ba-
kanlõğõ’na intikal ettirildiği ifade edi-
lerek, “Bu evrakta adı geçenler
hakkındaki iddiaların açıklığa ka-
vuşturulması bakımından inceleme
yapılması ve delil elde edilmesi ha-
linde soruşturmaya geçilmesi için 15
Nisan 2008 ve 5 Eylül 2008 tarihli
onaylar ile bakanlığımızca izin ve-
rilmiştir” denildi.
Açõklamada, 56 hâkim ve savcõyla
ilgili dinlemelerin bu tarihli onayla
gerçekleştirildiği, 16 Eylül 2009 tarihli
raporla da 46 hâkim ve savcõ hakkõnda
soruşturmaya geçilmesine gerek ol-
madõğõnõn saptandõğõ ifade edildi.
Soruşturmasõ tamamlanan Osman
Kaçmaz ve Ömer Faruk Eminağa-
oğlu ile ilgili evraklarõn da yetkili mer-
cilere gönderildiği kaydedildi.
YENİ KARAR İSTENMEDİ
Açõklamada, bazõ basõn yayõn or-
ganlarõnda Yargõtay santralõ olduğu ile-
ri sürülen telefon numarasõnõn, Yar-
gõtay Birinci Başkanlõğõ adõna kayõtlõ,
soruşturmada ismi geçen Yargõtay
Cumhuriyet Savcõsõ Ömer Faruk Emi-
nağaoğlu’na tahsisli ve odasõnda kul-
landõğõ telefon numarasõ olduğu sa-
vunularak, “TİB Başkanı’nın yaptı-
ğı açıklamaya göre bu numara da
teknik sebeplerle dinlenememiştir”
denildi. “Sözü edilen 56 kişi dahil son
5 yıl içerisinde adalet müfettişlerinin
talebi üzerine toplam 69 hâkim ve
Cumhuriyet savcısı hakkında mah-
kemelerce dinleme kararı verildiği”
bilgisine yer verilen açõklamada, “Kal-
dı ki bu bilgi bakanlığımızca 19
Mayıs 2009 tarihinde yapılan basın
açıklamasında kamuoyuna duyu-
rulmuş ve o tarihten sonra müfet-
tişlerce yeni bir dinleme kararı is-
tenilmemiştir” denildi.
YETKİ TARTIŞMASI
Bakanlõk açõklamasõnda, Hâkimler
ve Savcõlar Yüksek Kurulu’nun
(HSYK) bazõ üyelerinin dünkü açõk-
lamalarõnda bahsedilen kanun yara-
rõna bozma konusuna da değinilerek,
şöyle devam edildi:
“Yargısal görevleri olmayan ve
idari bir kurul olan Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu’nun ana-
yasal ve yasal görevleri içerisinde
kanun yararına bozma konusun-
daki başvuruları inceleyip karara
bağlama görev ve yetkisi bulun-
mamaktadır. Buna rağmen Hâ-
kimler ve Savcılar Yüksek Kuru-
lu 11 Haziran 2009 tarihinde ‘…
mahkemesinin … sayõlõ kararõ usul ve
kanuna aykõrõ olduğundan CMK’nin
309’uncu maddesi uyarõnca kanun ya-
rarõna bozma yoluna gidilmesi için
Adalet Bakanlõğõ’na başvuruda bu-
lunulmasõna’ şeklinde fonksiyon
gaspı suretiyle kanun yararına
bozma yoluna gidilmesi hususun-
da oyçokluğu ile 331 sayılı kararı
almıştır. Bu karara uyma zorun-
luluğu bulunmayan bakanlığımız,
söz konusu kurul kararını ihbar
kabul ederek Ceza İşleri Genel
Müdürlüğü’ne incelenmek üzere
intikal ettirmiştir. Kurulun bazı
üyelerince yapılan açıklamada, al-
dıkları kararın Adalet Bakanlığı ta-
rafından gereğinin yerine getiril-
mediğinden bahsedilmiştir. Kuru-
lun bu kararının Adalet Bakanlı-
ğı’nca yerine getirilme zorunlulu-
ğu bulunmamaktadır (...) Bakan-
lığımızın yetkisinde olan bir husu-
sun talimat formatında bakanlığı-
mıza dayatılması, ayrıca açıkla-
malarda bu hususlara yer verilerek
ivedilikle yerine getirilmesinin bek-
lendiği ve takip edileceğinin belir-
tilmesi, bakanlığımızın yetkilerine
müdahale anlamında olup, kabul
edilmesi mümkün değildir.”
‘SONRA DEĞERLENDİRİRİZ’
Adalet Bakanõ Sadullah Ergin de
dün İstanbul’dan Ankara’ya dönü-
şünde Esenboğa Havalimanõ’nda, ga-
zetecilerin “Yargıtay’dan ve ardın-
dan HSYK’den açıklamalar geldi.
Nasıl değerlendiriyorsunuz” soru-
suna, “Bunlara bir bakalım sonra
değerlendiririz” yanõtõnõ verdi.
Telekulağa teknik engel
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kuru-
mu (BTK) Telekomünikasyon İletişim
Başkanõ Fethi Şimşek, Yargõtay’a ait
olduğu iddia edilen sabit telefonlardan
biriyle ilgili olarak hiçbir dinleme iş-
leminin yapõlmadõğõnõ, diğer sabit te-
lefon numarasõyla ilgili olarak hâkim
kararõ olmasõna rağmen kullanõlan
santralõn özelliği nedeniyle dinleme iş-
leminin gerçekleştirilemediğini söyledi.
Şimşek, BTK Başkanõ Tayfun Aca-
rer ile kurumda düzenlediği basõn
toplantõsõnda “yargıda telefonların
dinlendiğine yönelik iddialara” ya-
nõt verdi. Şimşek, TİB’de 2 Kasõm gü-
nü yapõlan incelemenin haber verile-
rek yapõldõğõnõ, “baskın” şeklinde
olmadõğõnõ belirterek, yapõlan keşif
sonrasõnda hukuka aykõrõ bir durumun
olmadõğõnõn tespit edildiğini söyledi.
‘HUKUK ZEMİNİNDE’
Tespit işlemleri sõrasõnda Yargõtay
Birinci Başkanlõğõ’na ait telefonlarõn da
dinlenildiği yönünde yazõlõ ve görsel
basõnda haberlerin yer aldõğõnõ anõm-
satan Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Özellikle bugün eksik bilgilendir-
meden kaynaklandığını düşündü-
ğümüz bilgi kirliliği yaşanmıştır.
Müşteki Ömer Faruk Eminağaoğ-
lu’nun iddiaları içerisinde yer al-
mamasına rağmen, 5 Kasım 2009 ta-
rihinde keşfi yapan hâkimlikçe te-
lefonlarla ilgili inceleme yapılmak is-
tenmesi üzerine, yapılacak işlemle-
rin hukuka aykırı olabileceği, yasal
sorumluluk yaratabileceği söylenmiş,
buna rağmen hukuki uyarılar dik-
kate alınmayarak inceleme yapıl-
mıştır. Hâkimlikçe 5 Kasım 2009 ta-
rihinde yapılan incelemede, Yargı-
tay’a ait olduğu iddia edilen sabit te-
lefonlardan biri ile ilgili olarak faa-
liyete başladığımızdan bu yana hiç-
bir dinleme işleminin yapılmadığı,
diğer sabit telefon numarasıyla ilgi-
li olarak hâkim kararı olmasına
rağmen kullanılan santralın özelli-
ği nedeniyle dinleme işleminin ger-
çekleştirilemediği, hâkim kararın-
daki tedbir süresi sona ermeden, ta-
lep eden yerin yazısı üzerine son-
landırıldığı; sonuç olarak Yargı-
tay’a ait olduğu iddia edilen tele-
fonlarla ilgili olarak hiçbir dinleme
işlemi gerçekleşmediği anlaşılmıştır.”
Gazetecilerin sorularõnõ da yanõtla-
yan Şimşek, Sincan 1. Ağõr Ceza Mah-
kemesi’nin, Başkanlõk’ta yeni bir in-
celeme yapõlmasõ yönünde karar ver-
diğinin anõmsatõlmasõ üzerine, “her şe-
yin hukuk çerçevesinde, hukuk ze-
mininde devam edeceğini” söyledi.
SİYASETÇİ GİBİ KONUŞTU
Gelinen noktanõn çok düşündürücü
olduğunu belirten Şimşek şunlarõ kay-
detti: “Başkanlık kurulmadan önce
bir ülkenin başbakanının 6 yıl hâkim
kararı olmadan dinlendiği ve gaze-
telere servis yapılıp tartışıldığı hu-
suslarla ilgili olarak her nedense
toplumumuzda bir tartışma yaşan-
mıyor. Hiçbir hâkim kararı yok, bir
ülkenin başbakanı 6 yıl dinleniyor ve
kimsenin kılı kıpırdamıyor, ama
hâkim kararı ile yapılıyor, bugün
tartıştığımız dinlemeler, usulüne
uygun ve mevzuatta yazan hususla-
ra uygun dinlemeler yapılıyor, her
nedense toplum ayağa kalkıyor. Çif-
te standarttan kurtulmamız lazım.”
BTK Başkanı
Tayfun Acarer ile
basın toplantısı
düzenleyen TİB
Başkanı Fethi
Şimşek,“yargıda
telefonların din-
lendiğine yönelik
iddialara” yanıt
verdi. Şimşek,
TİB’deki incele-
menin haber veri-
lerek yapıldığını
ve baskın şeklinde
gerçekleşmediğini
belirtti.
(Fotoğraf: AA)
Adalet Bakanlõğõ’ndan yapõlan açõklamada, Ergenekon
soruşturmasõ kapsamõnda yargõç ve savcõlarla ilgili yapõlan
dinlemelerin ardõndan 46 yargõç ve savcõ hakkõnda soruşturmaya
geçilmesine gerek olmadõğõnõn saptandõğõ belirtildi.
Deniz Feneri’nde
yeni deliller
ANKARA (Cum-
huriyet Bürosu) - CHP
Konya Milletvekili Atil-
la Kart, Deniz Feneri
e.V. bağlantõlõ soruştur-
mayla ilgili olarak yeni
delil ve bulgularõ savcõ-
lõğa ulaştõrdõklarõnõ
açõkladõ. Ankara Adalet
Sarayõ’na gelen Atilla
Kart, Deniz Feneri e.V.
bağlantõlõ soruşturmayõ
yürüten cumhuriyet sav-
cõlarõ ile görüştü. Adliye
çõkõşõnda gazetecilerin
sorularõnõ yanõtlayan
Kart, “Deniz Feneri so-
ruşturmasõyla ilgili ola-
rak, Deniz Feneri mer-
kezli ve ayrõca Beyaz
Holding merkezli muva-
zaa ilişkilerini, danõşõklõ
ilişkileri, üçüncü kişiler-
den mal kaçõrmaya yö-
nelik ve yasaya aykõrõ
olan hileli ve danõşõklõ
ilişkileri gösteren ve yi-
ne kara parayõ aklama
niteliğinde olan birta-
kõm bulgu ve delilleri il-
gili savcõlõğa ulaştõrdõğõ-
nõ” söyledi.
‘Mücadelemiz
sürecek’
İstanbul Haber
Servisi- İstanbul Üni-
versitesi (İÜ) Araştõrma
Görevlileri Temsilciler
Kurulu, bir yõlõ aşkõn sü-
redir, araştõrma görevli-
lerin yurt çapõnda müca-
dele verdiği “güvence-
siz istihdam” konusu-
nun, henüz nihai bir çö-
züme kavuşturulamadõ-
ğõnõ belirtti. Kuruldan
yapõlan açõklamada hak
eden herkesin İÜ’de ça-
lõşabilmesi gerektiği
vurgulandõ. Açõklamada
araştõrma görevlilerinin
50/d uygulamasõ sona
erdirilmeden mücadele-
lerinin sona ermeyeceği
kaydedildi.
Recai Kutan’ın
acı günü
ANKARA (Cum-
huriyet Bürosu) - Eski
Saadet Partisi genel
başkanlarõndan Recai
Kutan’õn eşi Mebrure
Kutan yaşamõnõ yitirdi.
Kanser hastalõğõ nede-
niyle Güven Hastane-
si’nde bir süredir tedavi
gören 74 yaşõndaki
Mebrure Kutan, dün
öğle saatlerinde yaşa-
mõnõ yitirdi.
Telekomünikasyon İletişim Başkanõ Fethi Şimşek, Yargõtay’a ait sabit
telefonun, kullanõlan santralõn özelliği nedeniyle dinlenemediğini söyledi