13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 13 KASIM 2009 CUMA 6 HABERLER BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Ölümünün 71. Yılında... Kimi yıldönümleri var ki, her yıl geldiğinde, ayrı bir duyarlılıkla yaşarım: 14 Temmuz’da Fransız Devrimi’ni, 17 Ekim’de Rusya’da Sosyalist Devrimi, 29 Ekim’de Türkiye’de Cumhuriyet Devrimi’ni böyle hatırlarım. Niçin? Çünkü evrensel yürüyüşün dönüm noktalarıdır bu tarihler. Atatürk’ün, 10 Kasım 1938’de dünyamızdan ayrılışı da onlara dahildir. Bu yıl, ölümünün 71. yılında anıldı... Atatürk’ün imzaladığı devrim, bir yandan kendi tarihimizi kuşatıyor: Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşüyle, her şeyimizi kaybetmiş olabilirdik. Olmadı: O harabelerin üstünde yeni bir eser yükseldi. Kendi içine de kapanmadı: Emperyalizme karşı bir “ulusal kurtuluş” savaşından yola çıkarak, “laik” bir devlet düzeni yaratıldı. Onun da itişiyle, topluma çağdaş bir giysi giydirme çabası başladı. Atatürk devriminin üç ayağı var: Emperyalizme karşı oluş; laik devlet düzeni; ve çağdaş bir toplum yaratma. Bu üç temeli unutmayınız! Bir başka özellik de şu: Ülkemiz, çoğu Müslüman halkıyla, dev bir İslam dünyasında yer alıyor. Ne var ki, o dünyada, bizim yarattığımız devrimi -uzaktan bile- hatırlatacak bir kıpırdama yok. Her yerde gördüğümüz, gerilik, gericilik! İran’da, Suudi Arabistan’da, Pakistan’da, Afganistan’da, Sudan’da, Libya’da... Gördüğünüz bu değil mi? Acaba din de, bu geriliği mi dayatıyor? İşte, Atatürk laik bir devrimi Müslüman bir ülkede yaptığında, Müslümanlığı da bir töhmetten kurtardı. Böylece, bütün İslam dünyası, önce bu laik devrimden geçmeli; aydınlar, en başta aydınlar, bu yenilikte öncülük etmeliler... Ne var ki, Atatürk Devrimi, bizim ülkemizde boy verse de, bizde de her türden gerici kıpırdanış, onun ardından boy vermekte gecikmedi. Atatürk, Cumhuriyet Devrimi’ni yaratırken, demokrasinin temellerini de atmıştı; İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, demokrasi deneyimi, Cumhuriyet Devrimi’nin bir parçası olmak gerekirdi. Olmadı, Cumhuriyetin düşmanı kesildi. Demokrat Parti, 1950’de iktidara geldiğinde, ilk yaptıkları, Cumhuriyet Devrimi’ne düşmanlıkla doludur: “Millete mal olmuş devrimlerle, mal olmamış devrimler” diye ayırıp tiynetini ilk anda belirtti ve sürdürdü: Halkevlerini kapatmak ve Köy Enstitülerinin doğasını değiştirmek de bu soydandır. Demokrat da değildi, o yüzden iktidardan indirildi. Daha sonra Adalet Partisi’ni, düpedüz dinci/İslamcı partiler izledi: 2002’de iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi de, bu soysuzlaşmanın son örneğidir: AKP, 1923 Cumhuriyet Devrimi’nin sırılsıklam düşmanıdır. Ekonomik gelişmede, eğitimde, kadın haklarında böyledir. Yargıyla oynuyor ve saptırıyor. Anayasa, güçler ayrımı kavramlarından habersiz bir iktidardır bu. Ordu’nun ise, sırılsıklam düşmanıdır. Düpedüz, faşizme gidiyor. Son olarak da, dış politikada, çağdaş Cumhuriyetin -ta baştan beri- uyguladığı dış politikada yönü değiştiriyor. Bütün bunlarla AKP’nin çehresi ortadadır. Bütün bunlara karşın, kendisini destekleyenler var: Başta da “liberaller”. Buradan kalkarak, bu liberallerin üstünde de durmak gerekir... Dünyada kapitalizmin -çözülmez bir halde- bunalımı da sürüyor: Türkiye’yi kim kurtarabilir? Herhalde yağmacı ve dinci AKP değil! Özgürlükler kadar, ülkenin ekonomisinin bekleyişlerine de yanıt verecek, olsa olsa, plancı bir sosyal demokrat partiden başka ne olabilir? TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com URFA / DİYARBAKIR - Süreç aslında generallerin ve bazı savcıların ses kasetlerinin YouTube’da yayımlanmasıyla başlamıştı da, kamuoyu, yaratılan fobi nedeniyle olayı yeterince anlayamamıştı! Belki de amatör bir hacker’ın sanal âlemde kozmik oyunlar oynadığı bile düşünülmüştü!.. Oysa bugün yaşananlar da çok net gösteriyor ki, devletin derinliklerine sızan cemaat kafası, Cumhuriyet güçlerini ezmek için sistemli bir saldırı yürütmektedir!.. Eski YÖK Başkanı Erdoğan Teziç, Genelkurmay Başkanlığı Elektronik Sistemler Komutanı Tuğgeneral Münir Erten, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim ve Öğretim Komutanı Tümamiral Kadir Sağdıç, Dağlıca Tabur Komutanı Onur Dirik ve Özel Yetkili Ankara Cumhuriyet Savcısı Salim Demirci’ye ait ses kayıtlarının YouTube isimli internet sitesinde yayımlanmasını kimse pek önemsemedi!.. Ergenekon iddiasıyla toplum üzerinde yürütülen sindirme operasyonu nedeniyle kritik makamlardaki üst düzey asker-sivil görevliler arasında tedirginliğe neden olan dinleme olayının üzerine yeterince gidilemedi... AKP iktidarı, konuyu soru önergeleriyle TBMM’ye taşıyan CHP milletvekillerine ise doyurucu bir yanıt veremedi!.. Ergenekon’dan yola çıkarak rejim yanlısı güçler üzerinde siber terör uygulayanlar, Cumhuriyet gazetesi santralını dinlemekten bile çekinmedi. Sanal saldırı en sonunda İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, hatta Yargıtay santralına kadar ulaşınca olayın vahameti anlaşıldı... Dinleme skandalları, görevden alma tehditleri de gösteriyor ki, Atatürkçü güçler ve TSK’nin ardından, YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ve Cumhurbaşkanı Gül hakkındaki takipsizlik kararını kaldıran Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Başkanı Osman Kaçmaz üzerinden tüm yargıya gözdağı verilmektedir!.. “Islak imza” iddialarıyla orduyu, ses kayıtları ve telekulak üzerinden yargıyı hedef alan saldırılar, kimi çevrelerin tanımladığı gibi “örtülü faşizm”i çoktan aşmıştır!.. Pervasızlık; tek başına iktidar gücüyle devletin dengeleriyle oynayanlar açısından artık örtüye gerek duymuyor!.. Devlet sırrını YouTube’a düşürmekten çekinmeyen mekanizma, AKP zihniyetinden aldığı cesaretle laik Cumhuriyetin ve demokrasinin kilit taşları üzerinde tamtam çalıyor!.. Cumhuriyet, apaçık bir faşizm saldırısı altında inletiliyor!.. Örtülü Değil Açık Faşizm!.. Fethullahçı medyanın, Ergenekon tartışmalarının başladığı dönemde yürüttüğü psikolojik harbin merkezinde terör örgütlerini devlet güvenlik güçleriyle ilişkilendirme hastalığı vardı!.. Onlara göre DHKP-C’den Hizbullah’a, El Kaide’den PKK’ye kadar tüm örgütlerin ardında Ergenekon varmış!.. Anlaşılıyor ki, bu sinsi söylem, iğrenç bir tuzağı bünyesinde barındırmakta ısrar ediyor! Üç gün önce medyaya yansıyan son iddia da, Ergenekon davası iddianamesinin 248’inci ek klasöründeki safsatalara dayandırılmıştı... Ergenekon operasyonlarına katılmış bir emniyet amiri, bir başkomiser ve iki polis memurunun hazırladığı “Ergenekon ve PKK / Kongra-Gel Terör Örgütü Arasındaki Bağlantı” başlıklı 273 sayfalık raporda, “Ergenekon ismiyle tanımlanan yapılanmanın içindeki kişilerin, PKK içinde inisiyatifi ele geçirmeye çalıştıkları, PKK’nin diğer terör örgütleriyle olduğu gibi Ergenekon ile de ilişki ve işbirliğine girdiği” öne sürülmüştü!.. Raporu yazanlar apaçık şöyle demek istiyor; “25 yıldır PKK terörüyle mücadele eden ve binlerce şehit veren TSK aslında teröristlerle işbirliği içindedir!..” Bu yaklaşım, orduya yönelik telefon dinleme ve YouTube üzerinden sürdürülen kozmik saldırının bir parçası olmaktan başka hiçbir anlam taşımıyor! Orduyu telekulak tezgâhı, Ergenekon kumpası ve ıslak imza düzeneğiyle vurmaya çalışacak kadar ileri giden zihniyet; askeri terör işbirlikçiliğiyle suçlamaktan çekinir mi?.. Yuh olsun deyimi bile bu senaryo için az kalıyor!.. Klasördeki Tuzak!.. AKP kendi kafasından siyasal rant amaçlı bir “açılım” sevdasında çırpınıyor ya, kimse olayın asıl muhataplarının nasıl bir beklenti içinde olduğuna bakmıyor!.. Tartışmalı bir planın Ata’nın ölüm yıldönümünde Meclis’e getirilmesinden bir gün önce PKK’den AKP’ye “çözüm” uyarısı gelmişti! Bakınız, PKK’nin üst birimi (KCK) yani “Kürdistan Topluluklar Birliği”nin açıkladığı 7 maddelik “çözüm talebi”nde neler istenmişti: “Yol Haritası kamuoyuna açıklanmalıdır. Askeri operasyonlar kesinlikle durdurulmalıdır. Kürt kimliği anayasal güvenceye kavuşturulmalıdır. Kürtçe ilkokuldan üniversiteye kadar eğitim- öğretim dili olmalıdır. Kürt halkının kendi kimliğiyle kendisini ifade etmesi önündeki engeller kaldırılmalıdır. Güneydoğu’dan Özel Harekâtçı güçleri çekilmeli, koruculuk lağvedilmelidir. Bölge halkı için güvenlik içinde yaşamını kurup geliştirme imkânları yaratılmalıdır.” Açılım planı halktan gizlenirken, “Aksine, yeniden çatışmaya gireriz” diyen PKK işte bunları dayatıyor!.. Hatta örgüt, AKP’yi ısrarla “dar siyasi hesaplar peşinde koşmak”la suçluyor. PKK’nin tutumunu daha iyi anlamak açısından örgüt içindeki yöneticilerin açıklamalarını göz önünde bulundurmak gerekiyor. Örneğin PKK’lilerin “Halk Savunma Merkezi Başkanı” diye adlandırdığı Duran Kalkan da “demokratik açılım söylemi adı altında PKK’ye karşı sinsi bir tasfiye planının yürütüldüğünü” söylüyor. Kalkan’a göre “PKK’nin gönderdiği barış gruplarıyla AKP’nin maskesi düşürülmüştür!..” Oysa açıklamalardan da anlaşılıyor ki, PKK salt maske düşürmek peşinde değil!.. İşte tasfiye endişesi yaşayan PKK’nin, Duran Kalkan’ın ağzından yansıtılan planı: “O zaman biz de temel direnme gücümüz olan ‘gerilla’yı büyütmeliyiz. Çünkü gerillasız demokratik siyasi çözüm asla gerçekleşemez. Başta kadınlar ve gençler olmak üzere tüm emekçi halkın örgütlenmesini şehirde, kasabada, köyde, her yerde büyütmek hayati önem taşıyor.” Peki ya Öcalan?.. O ise geçen hafta avukatlarına şöyle demişti: “Türkiye şunu iyi bilmelidir ki, bu alçakları kullanarak sonuç alamaz. Barzani, Talabani’yi de kullanarak PKK’ye silah bıraktırmaya çalışmasın. PKK’yi tasfiye edemezler.” Öcalan, PKK’nin dayatmalarına güvenerek özgürlüğünü istiyor!.. PKK ise “Öcalan’a özgürlük” hedefi üzerinden şiddeti dayatıyor!.. Ülkede “açılım” adı altında kaos yaşatılırken, belli ki, İmralı- Kandil hattında yeni cepheler açılıyor, yeni siperler kazılıyor!.. Cephe ve Siper!.. Adalet Bakanlõğõ, delil toplamak amacõyla mahkemeden karar çõkartõldõğõnõ bildirdi ‘56yargõçvesavcõdinlendi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanlõğõ, Yargõtay ve İs- tanbul Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na bağlõ santrallarõn dinlenmediğini açõk- larken Ergenekon soruşturmasõ kap- samõnda 56 hâkim ve cumhuriyet savcõsõ hakkõnda “delillerin toplan- ması amacıyla” mahkemeden dinle- me kararõ verildiğini bildirdi. Adalet Bakanlõğõ Basõn ve Halkla İlişkiler Müşavirliği’nden yapõlan ya- zõlõ açõklamada, İstanbul Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nõn yürüttüğü bir soruş- turma sõrasõnda, bazõ hâkim ve cum- huriyet savcõlarõnõn da isimlerinin geçmesi üzerine konunun Adalet Ba- kanlõğõ’na intikal ettirildiği ifade edi- lerek, “Bu evrakta adı geçenler hakkındaki iddiaların açıklığa ka- vuşturulması bakımından inceleme yapılması ve delil elde edilmesi ha- linde soruşturmaya geçilmesi için 15 Nisan 2008 ve 5 Eylül 2008 tarihli onaylar ile bakanlığımızca izin ve- rilmiştir” denildi. Açõklamada, 56 hâkim ve savcõyla ilgili dinlemelerin bu tarihli onayla gerçekleştirildiği, 16 Eylül 2009 tarihli raporla da 46 hâkim ve savcõ hakkõnda soruşturmaya geçilmesine gerek ol- madõğõnõn saptandõğõ ifade edildi. Soruşturmasõ tamamlanan Osman Kaçmaz ve Ömer Faruk Eminağa- oğlu ile ilgili evraklarõn da yetkili mer- cilere gönderildiği kaydedildi. YENİ KARAR İSTENMEDİ Açõklamada, bazõ basõn yayõn or- ganlarõnda Yargõtay santralõ olduğu ile- ri sürülen telefon numarasõnõn, Yar- gõtay Birinci Başkanlõğõ adõna kayõtlõ, soruşturmada ismi geçen Yargõtay Cumhuriyet Savcõsõ Ömer Faruk Emi- nağaoğlu’na tahsisli ve odasõnda kul- landõğõ telefon numarasõ olduğu sa- vunularak, “TİB Başkanı’nın yaptı- ğı açıklamaya göre bu numara da teknik sebeplerle dinlenememiştir” denildi. “Sözü edilen 56 kişi dahil son 5 yıl içerisinde adalet müfettişlerinin talebi üzerine toplam 69 hâkim ve Cumhuriyet savcısı hakkında mah- kemelerce dinleme kararı verildiği” bilgisine yer verilen açõklamada, “Kal- dı ki bu bilgi bakanlığımızca 19 Mayıs 2009 tarihinde yapılan basın açıklamasında kamuoyuna duyu- rulmuş ve o tarihten sonra müfet- tişlerce yeni bir dinleme kararı is- tenilmemiştir” denildi. YETKİ TARTIŞMASI Bakanlõk açõklamasõnda, Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) bazõ üyelerinin dünkü açõk- lamalarõnda bahsedilen kanun yara- rõna bozma konusuna da değinilerek, şöyle devam edildi: “Yargısal görevleri olmayan ve idari bir kurul olan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun ana- yasal ve yasal görevleri içerisinde kanun yararına bozma konusun- daki başvuruları inceleyip karara bağlama görev ve yetkisi bulun- mamaktadır. Buna rağmen Hâ- kimler ve Savcılar Yüksek Kuru- lu 11 Haziran 2009 tarihinde ‘… mahkemesinin … sayõlõ kararõ usul ve kanuna aykõrõ olduğundan CMK’nin 309’uncu maddesi uyarõnca kanun ya- rarõna bozma yoluna gidilmesi için Adalet Bakanlõğõ’na başvuruda bu- lunulmasõna’ şeklinde fonksiyon gaspı suretiyle kanun yararına bozma yoluna gidilmesi hususun- da oyçokluğu ile 331 sayılı kararı almıştır. Bu karara uyma zorun- luluğu bulunmayan bakanlığımız, söz konusu kurul kararını ihbar kabul ederek Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne incelenmek üzere intikal ettirmiştir. Kurulun bazı üyelerince yapılan açıklamada, al- dıkları kararın Adalet Bakanlığı ta- rafından gereğinin yerine getiril- mediğinden bahsedilmiştir. Kuru- lun bu kararının Adalet Bakanlı- ğı’nca yerine getirilme zorunlulu- ğu bulunmamaktadır (...) Bakan- lığımızın yetkisinde olan bir husu- sun talimat formatında bakanlığı- mıza dayatılması, ayrıca açıkla- malarda bu hususlara yer verilerek ivedilikle yerine getirilmesinin bek- lendiği ve takip edileceğinin belir- tilmesi, bakanlığımızın yetkilerine müdahale anlamında olup, kabul edilmesi mümkün değildir.” ‘SONRA DEĞERLENDİRİRİZ’ Adalet Bakanõ Sadullah Ergin de dün İstanbul’dan Ankara’ya dönü- şünde Esenboğa Havalimanõ’nda, ga- zetecilerin “Yargıtay’dan ve ardın- dan HSYK’den açıklamalar geldi. Nasıl değerlendiriyorsunuz” soru- suna, “Bunlara bir bakalım sonra değerlendiririz” yanõtõnõ verdi. Telekulağa teknik engel ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kuru- mu (BTK) Telekomünikasyon İletişim Başkanõ Fethi Şimşek, Yargõtay’a ait olduğu iddia edilen sabit telefonlardan biriyle ilgili olarak hiçbir dinleme iş- leminin yapõlmadõğõnõ, diğer sabit te- lefon numarasõyla ilgili olarak hâkim kararõ olmasõna rağmen kullanõlan santralõn özelliği nedeniyle dinleme iş- leminin gerçekleştirilemediğini söyledi. Şimşek, BTK Başkanõ Tayfun Aca- rer ile kurumda düzenlediği basõn toplantõsõnda “yargıda telefonların dinlendiğine yönelik iddialara” ya- nõt verdi. Şimşek, TİB’de 2 Kasõm gü- nü yapõlan incelemenin haber verile- rek yapõldõğõnõ, “baskın” şeklinde olmadõğõnõ belirterek, yapõlan keşif sonrasõnda hukuka aykõrõ bir durumun olmadõğõnõn tespit edildiğini söyledi. ‘HUKUK ZEMİNİNDE’ Tespit işlemleri sõrasõnda Yargõtay Birinci Başkanlõğõ’na ait telefonlarõn da dinlenildiği yönünde yazõlõ ve görsel basõnda haberlerin yer aldõğõnõ anõm- satan Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle bugün eksik bilgilendir- meden kaynaklandığını düşündü- ğümüz bilgi kirliliği yaşanmıştır. Müşteki Ömer Faruk Eminağaoğ- lu’nun iddiaları içerisinde yer al- mamasına rağmen, 5 Kasım 2009 ta- rihinde keşfi yapan hâkimlikçe te- lefonlarla ilgili inceleme yapılmak is- tenmesi üzerine, yapılacak işlemle- rin hukuka aykırı olabileceği, yasal sorumluluk yaratabileceği söylenmiş, buna rağmen hukuki uyarılar dik- kate alınmayarak inceleme yapıl- mıştır. Hâkimlikçe 5 Kasım 2009 ta- rihinde yapılan incelemede, Yargı- tay’a ait olduğu iddia edilen sabit te- lefonlardan biri ile ilgili olarak faa- liyete başladığımızdan bu yana hiç- bir dinleme işleminin yapılmadığı, diğer sabit telefon numarasıyla ilgi- li olarak hâkim kararı olmasına rağmen kullanılan santralın özelli- ği nedeniyle dinleme işleminin ger- çekleştirilemediği, hâkim kararın- daki tedbir süresi sona ermeden, ta- lep eden yerin yazısı üzerine son- landırıldığı; sonuç olarak Yargı- tay’a ait olduğu iddia edilen tele- fonlarla ilgili olarak hiçbir dinleme işlemi gerçekleşmediği anlaşılmıştır.” Gazetecilerin sorularõnõ da yanõtla- yan Şimşek, Sincan 1. Ağõr Ceza Mah- kemesi’nin, Başkanlõk’ta yeni bir in- celeme yapõlmasõ yönünde karar ver- diğinin anõmsatõlmasõ üzerine, “her şe- yin hukuk çerçevesinde, hukuk ze- mininde devam edeceğini” söyledi. SİYASETÇİ GİBİ KONUŞTU Gelinen noktanõn çok düşündürücü olduğunu belirten Şimşek şunlarõ kay- detti: “Başkanlık kurulmadan önce bir ülkenin başbakanının 6 yıl hâkim kararı olmadan dinlendiği ve gaze- telere servis yapılıp tartışıldığı hu- suslarla ilgili olarak her nedense toplumumuzda bir tartışma yaşan- mıyor. Hiçbir hâkim kararı yok, bir ülkenin başbakanı 6 yıl dinleniyor ve kimsenin kılı kıpırdamıyor, ama hâkim kararı ile yapılıyor, bugün tartıştığımız dinlemeler, usulüne uygun ve mevzuatta yazan hususla- ra uygun dinlemeler yapılıyor, her nedense toplum ayağa kalkıyor. Çif- te standarttan kurtulmamız lazım.” BTK Başkanı Tayfun Acarer ile basın toplantısı düzenleyen TİB Başkanı Fethi Şimşek,“yargıda telefonların din- lendiğine yönelik iddialara” yanıt verdi. Şimşek, TİB’deki incele- menin haber veri- lerek yapıldığını ve baskın şeklinde gerçekleşmediğini belirtti. (Fotoğraf: AA) Adalet Bakanlõğõ’ndan yapõlan açõklamada, Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda yargõç ve savcõlarla ilgili yapõlan dinlemelerin ardõndan 46 yargõç ve savcõ hakkõnda soruşturmaya geçilmesine gerek olmadõğõnõn saptandõğõ belirtildi. Deniz Feneri’nde yeni deliller ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - CHP Konya Milletvekili Atil- la Kart, Deniz Feneri e.V. bağlantõlõ soruştur- mayla ilgili olarak yeni delil ve bulgularõ savcõ- lõğa ulaştõrdõklarõnõ açõkladõ. Ankara Adalet Sarayõ’na gelen Atilla Kart, Deniz Feneri e.V. bağlantõlõ soruşturmayõ yürüten cumhuriyet sav- cõlarõ ile görüştü. Adliye çõkõşõnda gazetecilerin sorularõnõ yanõtlayan Kart, “Deniz Feneri so- ruşturmasõyla ilgili ola- rak, Deniz Feneri mer- kezli ve ayrõca Beyaz Holding merkezli muva- zaa ilişkilerini, danõşõklõ ilişkileri, üçüncü kişiler- den mal kaçõrmaya yö- nelik ve yasaya aykõrõ olan hileli ve danõşõklõ ilişkileri gösteren ve yi- ne kara parayõ aklama niteliğinde olan birta- kõm bulgu ve delilleri il- gili savcõlõğa ulaştõrdõğõ- nõ” söyledi. ‘Mücadelemiz sürecek’ İstanbul Haber Servisi- İstanbul Üni- versitesi (İÜ) Araştõrma Görevlileri Temsilciler Kurulu, bir yõlõ aşkõn sü- redir, araştõrma görevli- lerin yurt çapõnda müca- dele verdiği “güvence- siz istihdam” konusu- nun, henüz nihai bir çö- züme kavuşturulamadõ- ğõnõ belirtti. Kuruldan yapõlan açõklamada hak eden herkesin İÜ’de ça- lõşabilmesi gerektiği vurgulandõ. Açõklamada araştõrma görevlilerinin 50/d uygulamasõ sona erdirilmeden mücadele- lerinin sona ermeyeceği kaydedildi. Recai Kutan’ın acı günü ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - Eski Saadet Partisi genel başkanlarõndan Recai Kutan’õn eşi Mebrure Kutan yaşamõnõ yitirdi. Kanser hastalõğõ nede- niyle Güven Hastane- si’nde bir süredir tedavi gören 74 yaşõndaki Mebrure Kutan, dün öğle saatlerinde yaşa- mõnõ yitirdi. Telekomünikasyon İletişim Başkanõ Fethi Şimşek, Yargõtay’a ait sabit telefonun, kullanõlan santralõn özelliği nedeniyle dinlenemediğini söyledi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle