22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 KASIM 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER [email protected] CMYB C M Y B Soykırımcı El Beşir’in ziyareti, “AB notası” ve Ankara’dan yükselen “AB de kim oluyor? Haddine mi düşmüş? Kim kime nota veriyormuş?” babalanmaları ardından; apar topar iptal edildi. Soykırımcı Beşir; “ne olduysa oldu”, savuşturuldu ama ilkokul öğrencisi olan bacak kadar “çarşaflı kızların” Atatürk Havaalanı’nda şiirlerle karşıladığı İran Cumhurbaşkanı burada. Ahmedinejad çat kapı; gene Türkiye’ye geldi. Adını “Atatürk’ten” alan bir havaalanında, minicik “çarşaflı kızların”; “devlet başkanı” protokolünde ağırlanan birini karşılaması dahi oksimoron aslında. Bırakın “resmi katmanda” ağırlanan bir konukla “başı açık” yan yana gelmeyi; bizler “İmam Humeyni Havaalanı’na” “başı açık” inmeyi hayal edebilir miyiz? Böyle bir şansımız var mı? Hiç oldu mu? Olabilir mi? Bu ihtimali Türk kadınları akıllarından dahi geçiremezken; ülkesinde muhalefet tarafından ikide bir “Diktatöre ölüm!” çığlıklarıyla protesto edilen Ahmedinejad, İstanbul’da “çarşaflı kızlar” ve “şiirlerle” karşılanıyor. Bunun adı, - Türkiye’ye özgü kuralları AKP tarafından yazılan- “demokrasi” oluyor! Ahmedinejad’la anlamsız ‘balayı’ Ahmedinejad ziyaretinde kantarın topuzunun kaçtığı tek garabet bu değil. Buna ilaveten bir de günden güne büyüyen ve kendisini güçle hissettiren “uluslararası boyutta rahatsızlıklar” var… “Uluslararası rahatsızlıklardan” kastım; Ahmedinejad’a gösterilen bu “itibar”, “samimiyet”, “sevgi”, “muhabbet çemberindeki” bariz tırmanışın; ABD-AB gibi büyük aktörlerde yarattığı tepki ve alerji… AKP’nin akıl fikir babaları; “Onlar da kim oluyor? Hadlerine mi düşmüş? Kimi, nasıl ağırlayacağımıza biz karar veririz! Bizden hesap soracak babayiğit doğmadı!” falan deyip ardından El Beşir konusunda yaptıkları gibi, geri adım atmadıkları süre; mesele yok… Ancak bu “üst perdeden”, “çok iddialı” çıkışları yapıp; ardından aynı hızla çark edince; Türkiye’nin hem “Doğu”, hem “Batı”da; kocaman iddialarla sahiplendiği “stratejik derinlik” yara alıyor. “Stratejik derinlik” yerini; “stratejik şaşkınlık” ve “şaşılığa” bırakıyor. Dış politikanın ağırlığı, ciddiyeti, inandırıcılığı, tutarlılığı; yara alıyor. Ya koyduğunuz postanın arkasında duracaksınız… Ya arkasında duramayacağınız; getirisi olmayan “gereksiz”, “akıl dışı” postaları atmayacaksınız… “Uluslararası politikada” iddialı olmak; uluslararası satrançta söz sahibi aktörlerin güçlerini önceden ölçüp biçmek; karşı taraf/tarafların “hamlelerini” kestirebilmekle doğrudan orantılı bir şey… Türkiye’de âlâyıvâlâyla karşılanan “diktatör Ahmedinejad”, bu konuda örneğin çok yetenekli... Ülkesinin sokaklarında aylardır protesto edilmesine karşın, “uluslararası satrancı” büyük maharetle oynuyor… Ankara, Tahran kadar kazançlı mı? Yaptırımlarla kendisini yalnızlaştırıp, köşeye kıstırmayı amaçlayan uluslararası düzenin aktörleri karşısında Ahmedinejad; “Türkiye kartını/ taşını”, kritik her dönemeçte beceriyle “devreye sokuyor”… İranlı muhalifler; sonuçları tartışmalı “12 Haziran seçimlerinin meşruiyetine gölge mi düşürüyor?” Ankara “komşu rejimin” imdadına yetişip tebrik ediyor ve Tahran’ı karanlık “meşruiyet tartışmalarından” kurtarıyor. Uluslararası yaptırımlarla İran’ın yalnız bırakılması mı söz konusu? TC Başbakanı, Tahran’da “Ahmedinejad’ı” kucaklıyor. Yetmedi. “Nükleer programına” kefil oluyor; “dedikodudur!” diye yalanlıyor. On beş gün arayla buraya gelen İran devlet başkanı sonra burada kem gözlere şiş, düşman çatlatan bir protokolle “şiirlerle baş tacı ediliyor”… Bunların hepsini Ahmedinejad kuşkunuz olmasın bol kepçe, hem içerde hem dışarda kullanıyor. Dışarda; Batı’nın Tahran’a karşı uyguladığı “yalnızlaştırma zırhını” yarmak adına Türkiye’nin gösterdiği itibarı ön plana çıkartıyor. İçerde, muhaliflere karşı “İslam devriminin komşu ülke üzerindeki çekim gücünü göstermek” ve halihazırda “Devrimin canlılığını koruduğunu” kanıtlamak adına yararlanıyor… Ne Rusya, ne Çin… Hiçbir ülkenin desteği; Ankara’nın bu “ölçüsüz tezahüratı” denli kıymetli olamaz Tahran nezdinde. Var ya! Ahmedinejad; Erdoğan’ın önünde amuda kalkıp yürüse.. yeridir. Tahran’ın kazancı o denli paha biçilmez değere sahip bu satranç oyununda ... Ankara’nın Tahran’la yaşadığı bu “gerçeküstü balayından” aynı çapta büyük kazançla çıktığı söylenebilir mi? [email protected] SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU ‘Stratejik Derinlik’ mi ‘Stratejik Şaşkınlık’ mı? ‘Kapitalizm sakat bir sistem’ Dış Haberler Servisi - Berlin Duvarõ’nõn yõkõlõşõnõn 20. yõldönü- münde BBC’nin 27 ülkede yaptõğõ bir araştõrma, kapitalizme duyulan rahatsõzlõğõn giderek arttõğõnõ orta- ya koydu. Araştõrmaya katõlan 27 ülkeden 29 bi- ni aşkõn kişinin sadece yüzde 11’i ka- pitalist sistemin iyi çalõştõğõna inanõrken, kapitalizmin iyi işlediğine inananlarõn sayõsõ sadece ABD ve Pakistan’da yüz- de 20’yi geçiyor. Katõlõmcõlarõn çoğu sistemin reformlar yoluyla iyileştiril- mesini istediklerini ifade ederken, yüz- de 23’ü ise kapitalizmin “sakat bir sis- tem” olduğunu belirtti. Kapitalizm dõ- şõnda başka bir sisteme ihtiyaç duyul- duğunu belirtenlerin oranõ, Fransa, Be- zilya ve Meksika gibi ülkelerde yüzde 30’u aşarken, ABD ve Almanya’da çoğunluk kapitalizmin reformlarla dü- zeltilebileceğini ifade etti. ABD, Al- manya, Fransa, İngiltere ve İtalya’da SSCB’nin dağõlmasõndan memnun olanlarõn oranõ yüzde 70’i geçti. Rus- ya’da bu oran yüzde 21’de kaldõ. Türkiye istisna Rusya’da katõlõmcõlarõn yüzde 77’si, Ukrayna’da 75’i, Brezilya’da yüzde 64’ü, Fransa’da da yüzde 57’si, devle- tin ekonomiyi doğrudan kontrol etme- sini istediklerini belirtti. Çoğunluk dev- letin ekonomide daha fazla rol almasõ gerektiğini düşünürken bu konuda tek istisna Türkiye oldu. Türkiye’deki katõlõmcõlarõn yüzde 72’si devletin ekonomiye müdahalesi- ne karşõ çõktõ, daha fazla kontrol iste- yenlerin oranõ ise yüzde 9’da kaldõ. Tür- kiye’de yüzde 39’u kapitalizmin re- formlarla iyileştirilebileceğini, yüzde 22’si başka bir sisteme ihtiyaç olduğu- nu belirtirken, serbest piyasa ekono- misinin iyi işlediğine inananlarõn ora- nõ yüzde 7’yi geçmedi. Berlin 20 yõldõr ‘duvar’sõz Dış Haberler Servisi - Alman- ya, Berlin Duvarõ’nõn yõkõlõşõnõn 20. yõldönümünü etkinliklerle kutladõ. Doğu Almanya’da büyüyen Baş- bakan Angela Merkel’in önderli- ğindeki “Özgürlük Bayramı” adõ altõnda düzenlenen kutlamalarõn merkezi, Berlin’in sembolü Bran- denburg Kapõsõ’ydõ. Merkel, Soğuk Savaş’õn bitimini, komünizmin çö- küşünü ve Almanya’nõn yeniden birleşmesini simgeleyen Berlin Duvarõ’nõn yõkõldõğõ 9 Kasõm 1989’u “Almanya tarihindeki en mutlu gün” olarak nitelendirdi. Kutlamalar dün sabah, Almanya Cumhurbaşkanõ Horst Köhler, Merkel ve diğer Alman siyasetçi- lerin 1989’da muhaliflerin yürü- yüşler için buluşma noktasõ olan es- ki Doğu Berlin’deki Gethsemane Kilisesi’ndeki dini törene katõl- masõyla başladõ. Merkel; dağõlan Sovyetler Birliği’nin son Devlet Başkanõ Mihail Gorbaçov, ko- münizm karşõtõ Polonya Dayanõş- ma Sendikasõ’nõn eski lideri ve Polonya eski Devlet Başkanõ Lech Walesa ile birlikte 20 yõl önce do- ğudan batõya geçiş için açõlan ilk nokta olan Bornholmer Cadde- si’ndeki eski sõnõr kapõsõndan geç- ti. Brandenburg Kapõsõ’nõn bulun- duğu meydanda, eskiden duvarõn olduğu yere bin adet devasa plas- tik domino taşõ konularak, sembo- lik Berlin Duvarõ oluşturuldu. İlk taş Walesa tarafõndan devrildi. 43 km. uzunluğundaki, 3.6 met- re yüksekliğindeki Berlin Duvarõ, Alman Demokratik Cumhuriyeti ta- rafõndan Batõ Almanya’ya geçişleri engellemek için 1961’de 12 Ağus- tos’un 13’e bağlandõğõ tek bir ge- cede örüldü. Batõ Almanya’da “Utanç Duvarı” olarak da bilinen Berlin Duvarõ’nõn 28 yõllõk tarihinde 5 bin kişi duvarõ aşarak Batõ Al- manya’ya geçmeyi başarmõş, 136 kişi ise doğudan batõya kaçmaya ça- lõşõrken ölmüştü. Duvarõn yõkõl- masõnõn ardõndan, 3 Ekim 1990 yõ- lõnda iki Almanya birleşmişti. Duvarõn yõkõlmasõnõn üzerinden 20 yõl geçti, ancak Almanya’nõn do- ğusu ile batõsõ arasõndaki farklar sü- rüyor. Alman Stern dergisi için ya- põlan araştõrma, her yedi Almandan birinin ülkelerinin duvar tarafõndan ayrõldõğõ eski döneme özlem duy- duğunu ortaya koydu. Batõda ya- şayanlar, doğu için ödedikleri ver- giden, doğuda yaşayanlar ise ge- lirlerinin batõdakilerin yüzde 80’i düzeyinde kalmasõndan ve işsiz- likten şikâyetçi. Duvarõn yõkõlõşõnõn 20. yõlõnda yapõlan araştõrma, Türkiye dõşõnda pek çok ülkede, insanlarõn devletin ekonomide daha fazla söz sahibi olmasõnõ istediğini gösterdi. Ölenlerin anısına duvarın kalan kısmına güller de konuldu. (AFP) Başbakan Angela Merkel, Berlin Duvarõ’nõn yõkõldõğõ 9 Kasõm 1989’u ‘Almanya tarihindeki en mutlu gün’ olarak nitelendirdi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle