Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 KASIM 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Sıranın Kıbrıs’a
Geldiğinin İşaretleri...
Erdoğan, Demokratik Açılım Planı’nın birincisi
için TBMM’nin bugünkü birleşiminde resmi olarak
düğmeye basıyor.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın gündem dışı bir
konuşma ile parlamentoya bilgi vermesi ile
başlayacak genel görüşmenin gündeme alınıp
alınmaması, iktidar ve muhalefet partilerinin
gruplarının sözcülerinin konuşmalarından sonra
oylanacak, perşembe günü de şayet Baykal
kürsüye çıkacak olursa Erdoğan’ın vereceği
yanıtlarla süreç tamamlanmış olacak.
Tartışmalara Bahçeli de fiilen katılacak mı?
Yoksa Erdoğan’a pazar günkü Büyük Kongre’de
yaptığı, sindirilmesi gerçekten zor ve ağır
hücumları sürdürmeleri için sözcülerini devreye
soktuğu bir stratejiyi mi uygulayacak? Bu, şimdilik
bilinmeyen denklem olarak görünüyor.
Ama açık seçik belirli olan, açılım paketlerindeki
üç ayrı bölümün birbiri ardına devreye sokulma
aşamasına gelindiğidir.
O belirtiyi güçlendiren önemli bir ziyaret, on gün
kadar önce İngiltere Dışişleri Bakanı David
Miliband’ın Ankara’ya gelişi ile gerçekleşti. AKP
ile TSK arasında “ıslak imza” olayından oluşan
tartışmalar sürerken, Miliband’ın Kıbrıs’ta devam
eden görüşmelerin nisan ayından önce
noktalanmasını amaçlayan temaslarında ülkesinin
de taraf olduğu Londra - Zürih anlaşmalarında,
Ada üzerindeki olumsuz gelişmeleri caydırmak
amacı ile bulunan garantörlük haklarının yeniden
yorumlanmasını önerdiği söyleniyor.
‘Askerinizi çekin’ planı
Önerinin, sade yurttaşlar tarafından anlaşılmasını
sağlayacak çevirisi, 20 Temmuz 1974 Barış
Harekâtı ile kuzeyde konuşlanmış olan Türk
kolordusunun, “soydaşlarımızın güvenlikleri
açısından bundan böyle ihtiyaç duyulmayacağı”
için Türkiye’ye dönmesi olarak yapılabilir.
Türkiye’nin, öteden beri hem Yunanistan’ın hem
de Rum yönetiminin ne zamandan beri üstüne
basa basa istediği bu dönüşe evet demesinin,
Ada’da taraflar arasındaki görüşmelerin nisan
ayından önce bitirilmesini sağlayacağı için, ABD ve
AB’nin Kıbrıs’ta gerçekleşmesini arzuladıkları
gevşek federasyon dönemi de gerçekleşebilecek
demektir.
O gerçekleşmenin Ankara’da Erdoğan,
Lefkoşa’da da Talat için hangi anlama geldiğini
bilmeyenimiz var mı?
15 Kasım 1983 gecesi KKTC’nin ilan edileceği
duyumunu aldığı zaman hırsından ağlayacak kadar
kendisini kaybettiğini bugün de övünçle anlatan
Talat ve KKTC’nin tanınması için çaba sarf
etmemesini öğütleyen Başbakan Erdoğan’ın, o
biçim bir federasyonun Ada’da yürürlüğe girmesini
savundukları, kimsenin “bilinmeyeni” değil. Öyle
bir oluşum Kıbrıs’ın silahsızlandırılması, yani
Türk askerlerinin Gazi Magosa’dan kalkacak
gemilerle Mersin’e dönmeleri demektir.
Çekirge’nin yazdıkları
Türkiye’nin resmi devlet politikasının, bugüne
kadar karşı çıktığı bir Yunanistan projesini
kamuoyunun içine sindirmesini öngören küçük
adımların atılmaya başlandığını, ilk habercisi,
dünkü Hürriyet gazetesinde Fatih Çekirge’nin
yazısı ortaya koyuyor.
“Çeksek Ne Olur?” başlıklı o yazıda gazeteci,
Atina’da konferans veren AB’den Sorumlu Devlet
Bakanı Egemen Bağış’a bir Yunanlı kadının
“Barış diyorsunuz ama sizin orada binlerce
askeriniz var, işgal askeri” diye bağırdığından
söz ediyor.
Çekirge’ye göre Türk Devlet Bakanı
sinirlenmemiş, “sözlerinin üstüne bir güvercin
oturtup salona göndermiş”. Anlaşılıyor ki ilk kez
bir Türk hükümet üyesi, Kıbrıs’ta bulunan
askerlerimizin “işgal askeri” olarak suçlanması
karşısında sessiz kalmış. Mehmetçiğin hangi
koşullar nedeni ile Kıbrıs’a gittiğini, 35 yıldır bu
bekçilik yüzünden Kıbrıs’ta Türklerle Rumların
aralarında kan dökülmediğini söyleyememiş.
Adada bugün de aynı sayıda Yunan askerinin
Kıbrıs Rum Muhafız Ordusu’nun yanında yer
aldığını da anlatmaya gerek duymamış. İşgal ise
Kıbrıs’ta yıllardan beri İngiltere’nin üs
bulundurmasına ne Rumların ne de Yunanlıların
tepki göstermediğini de Atina konferansında
Bağış, dinleyicilerinden öğrenmek istememiş.
Sadece Fatih’in değil, Bağış’ın uçağı ile Atina’ya
giden öteki gazetecilerin de Devlet Bakanı ile
dönüş sırasında askerlerimizin Ada’dan çekilmesini
sağlayacak bir plan için kamuoyumuzun
hazırlanması yönünde bir misyon yüklendikleri
anlaşılıyor.
Fatih, belli ki kendi adının çağrıştırdığı militerlik
çağrışımının ezikliği ile uçakta Bağış’tan “Ani bir
kararla Kıbrıs’taki askerlerimizi çekerek dünyayı
şoke etsek ne olur” diye sormuş. Yol arkadaşları
Mustafa Karaalioğlu, Nur Batur ve Mehmet
Soysal da kendisini yalnız bırakmamışlar.
Ama Sayın Bakan, bu doğrultuda herhangi bir
“Bağış”ta bulunmak yerine susmuş. Gazeteci o
suskunluğu muhatabının devleti temsili görevinin
gereğine bağlıyor ve sorusunun altındaki ateşi
yenileyerek “Ne olur Kıbrıs’taki askerimizi güvercin
kanatlarına bindirip çeksek?” diye konuyu
tartışmaya açmak istiyor.
Bence öncelikle, yıllarca “Hürriyet”in Atina
muhabirliğini yapan Nur Batur’un Rauf Denktaş’ı
anlatan kitabından başlayarak geriye doğru
Kıbrıs’ta sergilenmiş olan katliamlarla ilgili belgeleri
okumaya vakit ayırsın.
Sonra da öyle bir çekilmenin gerçek anlamını
bilerek, askerlerin dönüşünde güvercin yerine
kazların kullanılmasını istesin.
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
CMYB
C M Y B
Adalet Bakanlõğõ; yargõç, başsavcõ ve savcõlarõn ‘ahlaka aykõrõ ilişkileri’nin soruşturulmasõnõ istedi
‘Çapkõnlõk’ terör suçu oldu
İLHAN TAŞCI
ANKARA - Adalet Bakanlõğõ, Er-
genekon savcõlarõndan, “avukatlarla
meslek kurallarına aykırı görüşme,
bayanlarla ahlaka aykırı ilişki, ha-
tır gönülle yardım vaadi” gibi suç-
lamalar nedeniyle iktidarõ rahatsõz
eden kararlara imza atan, Türkiye’nin
değişik kentlerinde görev yapan baş-
savcõ, savcõ ve yargõçlarõn “hükümeti
yıkma ve darbe” suçundan soruştu-
rulmasõnõ istedi. Bu isteme Ergenekon
savcõlõğõ, yargõç ve savcõlarõn terör ve
çete suçlarõnõ işlediklerini delillendi-
remedikleri için soruşturamayacakla-
rõ yanõtõnõ verdi. Ancak bakanlõk bu
yargõçlarõn “çete ve terör” suçundan
soruşturulmasõnda õsrarcõ oldu.
Bakanlõğõn bazõ hâkim ve savcõla-
rõn “ilginç suçlarının” terör ve çete
suçlarõ kapsamõnda soruşturulmasõnõ
istediği ortaya çõktõ. Adalet Bakanlõ-
ğõ müfettişlerinin istemi doğrultu-
sunda mahkemelerden alõnan karar-
larla kimi yargõç ve savcõlarõn tele-
fonlarõ dinlendi. Adalet Başmüfettiş-
liği bir süre sonra da bu yargõç ve sav-
cõlarõn isim listesinin de yer aldõğõ tu-
tanağõ İstanbul Özel Yetkili Başsav-
cõ Vekilliği’ne gönderdi.
19 Ocak 2009 tarihli tutanakta, Er-
genekon soruşturma ve dava dosyasõna
da atõf yapõlarak Ergenekon terör ör-
gütünün birçok kurumun yanõ sõra yar-
gõya sõzma konusunda yoğun gayret
gösterdiği savlanarak “Birçok örgüt
üyesinin hâkim ve savcılarla irti-
batlarının bulunduğu” iddia edildi.
Yargõç ve savcõlara terör ve çete suç-
lamasõ yapõlmasõ nedeniyle Adalet
Başmüfettişliği dosyayõ İstanbul Baş-
savcõ Vekilliği’ne gönderdi.
‘Bayanlarla ilişki kurmak’
Ergenekon soruşturmasõnõ yürüten
İstanbul Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nõn
özel yetkili savcõlarõnõn düzenlediği
fezlekede, listede ismi yer alan yargõç
ve savcõlarõn birisi dõşõndakilerin “suç-
larını” şöyle sõraladõ:
- Avukat olan bazõ kişilerle meslek
kurallarõna aykõrõ görüşmeler yapmak.
- Bazõ bayanlarla ahlaka aykõrõ
ilişkiler kurmak.
- Hatõr ve gönüle bakõlarak muha-
taplarõna yardõm vaadinde bulunmak.
Savcõlõk, bu “suçların” savcõ ve
yargõçlarõn “görevi sırasında ve
görevinden dolayı” gerçekleştir-
dikleri kanaatine vardõğõnõ bakanlõğa
iletti. Dosyayõ anayasa, Ceza Muha-
kemesi Kanunu yönünden irdeleyen
savcõlar, CMK’nin 250. maddesinde
sayõlan terör ve çete suçlarõndan bi-
rini işledikleri yolunda “yeterli de-
lil bulunmadığı” görüşünü de orta-
ya koydu. Savcõlõk bu hukuki değer-
lendirme õşõğõnda birinci sõnõfa ay-
rõlmõş olan yargõç ve savcõlar hak-
kõnda soruşturma yürütemeyecekle-
rini bakanlõğa ilettiler. Ancak Ba-
kanlõk, listede yer alan, aralarõnda ağõr
ceza mahkemesi başkanlarõ ve il
cumhuriyet başsavcõlarõnõn da bu-
lunduğu isimlerin “darbe, TBMM’yi
ortadan kaldırmaya teşebbüs, hü-
kümeti yıkmaya teşebbüs” suçlarõ-
nõ da kapsayan Ceza Muhakemesi
Kanunu’nun 250. maddesi uyarõnca
soruşturulmalarõ talimatõnõ verdi.
CMK 250. madde ne diyor?
Adalet Bakanlõğõ’nõn savcõ ve yar-
gõçlarõn soruşturulmasõnõ istediği Ce-
za Muhakemesi Kanunu’nun 250.
maddesi şu suçlarõ kapsõyor:
(1) Türk Ceza Kanunu’nda yer
alan; a) Örgüt faaliyeti çerçevesin-
de işlenen uyuşturucu veya uyarõcõ
madde imal ve ticareti suçu,
b) Haksõz ekonomik çõkar sağla-
mak amacõyla kurulmuş bir örgütün
faaliyeti çerçevesinde cebir ve teh-
dit uygulanarak işlenen suçlar,
c) İkinci Kitap Dördüncü Kõsmõn
Dört, Beş, Altõ ve Yedinci bölü-
münde tanõmlanan suçlar (305, 318,
319, 323, 324, 325 ve 332’nci mad-
deler hariç).
Danõştay saldõrõsõnõn sanõğõ Osman Yõldõrõm, çõkar amaçlõ iş aldõğõnõ söyledi:
Üzerime yıkacaklar
HATİCE TUNCER
Birinci Ergenekon davasõnda, Da-
nõştay’a saldõrõ ve Cumhuriyet ga-
zetesinin bombalanmasõndan sanõk
Osman Yıldırım, “Ben bir terör ör-
gütü üyesi değilim. Ergenekon te-
rör örgütü varsa, ben çıkar amaç-
lı iş aldım” dedi. Danõştay saldõrõsõ-
nõn kendi üzerine yõkõlmak istendiğini
savunan Osman Yõldõrõm, “Cum-
huriyet gazetesi işini ortaklar ara-
sında anlaşmazlık vardır düşün-
cesiyle çıkar amaçlı aldım. Do-
muz karikatürünü Alparslan Ars-
lan’ın attığı bombadan bir gün
sonra öğrendim. Çıkar amaçlı suç
işlemeyi çirkin gördüğüm için em-
niyette bunu kamufle etmek iste-
dim” diye konuştu.
İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkeme-
si tarafõndan Silivri’de görülen dava-
nõn dün 120. duruşmasõ yapõldõ. Sa-
vunmasõ ve sorgusu için sanõk kür-
süsüne çağrõlan Yõldõrõm, “Cumhu-
riyet gazetesine nasıl bulaştığımı bil-
miyorum. Daha önceki ifadelerim-
de ‘Türban takõlmõş domuz karikatü-
rü nedeniyle Cumhuriyet gazetesini
bombalama işine girdiğimi’ söyle-
miştim. Karikatürü Arslan’ın attı-
ğı bombadan bir gün sonra öğren-
dim. Çıkar amaçlı suç işlemeyi çir-
kin gördüğüm için emniyette bunu
kamufle etmek istedim” dedi. Cum-
huriyet’e bomba atmadan önce bir
holdinge bomba attõğõnõ, ama patla-
madõğõnõ öne süren Yõldõrõm şöyle de-
vam etti: “Sonra onları aldırdım. Te-
kin’e (Irşi) verdim, ama pimini çı-
karmayı unutmuş. Gerçi çıkarsa da
patlamayacaktı zaten. İkincisini
İsmail’e (Sağır) attırdım. Pimini
çekmiş, ama patlamamış. Üçüncü
bombayı Arslan attı. Hesapta pat-
lamış, ama sadece duman çıkmış.
Bombalar niçin patlamadı, anla-
yamadım; bunların hesabını al-
maya çalışıyorum.”
‘Aynı odada kaldık’
Ankara’ya otelde Alparslan Arslan
ile 16 Mayõs gecesi aynõ odada kal-
dõklarõnõ söyleyen Yõldõrõm, Erhan
Timuroğlu ve İsmail Sağır’õn da baş-
ka odada kaldõklarõnõ belirtti. Yõldõrõm,
17 Mayõs’ta saat 12.00 ya da 14.00 sõ-
ralarõnda uyandõğõnõ ve kahvaltõ etti-
ği restoranda televizyondan saldõrõyõ
öğrendiğini ifade etti.
Danõştay baskõnõndan bir gün son-
ra 18 Mayõs 2006’da gözaltõna alõn-
dõğõnõ anlatan Yõldõrõm, “Danıştay sui-
kastından sorgulanmadım. Cum-
huriyet gazetesi konularını ilk baş-
ta inkâr ettim. Telefon görüşmele-
ri çıkınca kabul ettim” dedi.
Yõldõrõm, Alparslan Arslan’õn em-
niyette arkadaşlarõnõ ve kendi adõnõ
verdiğini söyledi. “Şeyh Salih Kurter’i
ne tanırım ne de ismini duymuşum”
diyen Osman Yõldõrõm “Arslan, ‘piş-
manõm’ demiyor. Ama isimleri niçin
veriyor? Yaşlı bir adamın ismini ni-
ye veriyorlar. Dinci örgüt varmış,
Osman Yıldırım da bunun üyesiy-
miş... Nereden çıkmış” diye sordu.
Yõldõrõm’õn emniyet, savcõlõk ve
mahkeme ifadelerini okuyan Baş-
kan Köksal Şengün, bütün ifadele-
rinin farklõ olduğunu, Cumhuriyet’in
bombalanmasõnõ da ilk ifadelerinde
reddettiğini anõmsattõ. Yõldõrõm “Ben
işlediğim suçu inkâr etmiyorum.
Tezgâh olduğunu anladığım için in-
kâr ettim” dedi. Danõştay saldõrõsõ ile
alakasõ olmadõğõnõ tekrarlayan Yõl-
dõrõm, “Tetikçi ‘Danõştay Başka-
nõ’nõn plakasõ lazõm’ dedi. Plaka için
yardım istedi. Bütün ilişkim bu-
dur” diye konuştu. Yõldõrõm, Cum-
huriyet’e üçüncü bombayõ atmak-
tan vazgeçirmeye çalõşmasõna karşõn
Arslan’õn “Paramızı alacağız” de-
diğini söyledi.
Fethullah Gülen’den özür
Mahkeme Başkanõ Köksal Şen-
gün, Yõldõrõm’õn 2006 yõlõnda Sincan
F Tipi Cezaevi’nden gönderdiği di-
lekçede birçok isim verdiğini anõm-
sattõ. Bu isimlerin, Alparslan Ars-
lan’õn etrafõndaki kişiler olduğunu
söyleyen Yõldõrõm “Yalnız Sayın
Fethullah Gülen’in adını telaffuz
etmem hataydı. Davayı Salih Kun-
ter’e dayandıran savcılar, Fethul-
lah Gülen’in adını duyunca koşa
koşa gelirler diye telaffuz ettim.
Kendisinden özür diliyorum” dedi.
Adalet Bakanlõğõ’nõn bazõ hâkim ve savcõlarõn “ilginç suçlarõnõn” terör ve çete
suçlarõ kapsamõnda soruşturulmasõnõ istediği ortaya çõktõ. Ergenekon savcõlarõnõn, terör ve
çete suçunu işlediklerini delillendiremedikleri için yargõç ve savcõlarõ soruşturamayacaklarõnõ
bildirmesine karşõn Adalet Bakanlõğõ õsrarcõ olmayõ sürdürdü.
İstanbul Haber Servisi - Ulusal Kanal ve Ay-
dõnlõk dergisindeki arama sonrasõ yürütülen
soruşturma kapsamõnda gözaltõna alõnan Ay-
dõnlõk Dergisi Genel Yayõn Yönetmeni Deniz
Yıldırım ile Ulusal Kanal İstihbarat Şefi Ufuk
Akkaya’nõn ifadeleri cumhuriyet savcõsõ Ze-
keriya Öz tarafõndan alõndõ. Mahkemeye sevk
edilen Akkaya ve Yõldõrõm tutuklandõ. Yõldõ-
rõm ve Akkaya’nõn ögrüt üyesi olduklarõ ge-
rekçesiyle tutuklandõklarõ öğrenildi.
/ IŞIL ÖZGENTÜRK
Bugün Mustafa Kemal Atatürk için herkes
bir duble rakõ içsin ve yanõnda lütfen beyaz leb-
lebi olsun. Ve eski bir plak çalarda bir Selanik
türküsü.
Ve bütün hamasi nutuklardan, bütün hamasi
şiirlerden uzak, bütün hamasi sözlerden uzak, her-
kes kendi Atatürk’ünü düşünsün.
Sizin için Atatürk ne?
Benim Atatürk’üm bütün büyük liderler gibi
çok yalnõz bir insan.
Ve ben onun en çok, zeybek oynarken kendisi
olduğunu düşünürüm. Onu zeybek oynarken iz-
lemek insana büyük bir özgürlük duygusu verir.
Evet, Atatürk benim için bir özgürlük duygu-
sudur. İnsanoğlunun en eski ve en vazgeçilmez
tutkusu.
Bu nedenden, onun ölüm gününde, iktidar
erbabõnõn attõğõ göstermelik hamasi nutukla-
rõndan ölesiye nefret ederim. Okunan hamasi
şiirlerden de.
Hep bir şenlik hayal ederim.
Öyle bir şenlik ki; nineler, dedeler torunlarõ-
na yerli malõ kullanmanõn ne demeye geldiğini
anlatsõnlar.
Öyle bir şenlik ki; Cumhuriyetin kurduğu ilk
fabrikalarda, büyük bir özgüvenle makineleri kul-
lananlarõn, o mutlu günleri, o mutlu anõlarõ tüm
televizyonlarõ doldursun.
Öyle bir şenlik ki; Nâzım Hik-
met’in “Memleketimden İnsan
Manzaraları” destanõ hepimi-
zin evine konuk olsun. Bizi ken-
dimize getirsin. Umutsuzluğu-
muzu yok etsin.
Öyle bir şenlik ki; o gün ülke-
min bütün sinemalarõnda Köy
Enstitülerini anlatan filmler 24 sa-
at dönsün. Gencecik kõzlar, oğ-
lanlar bu ülkede çivinin bile bu-
lunmadõğõ günlerde yaratõlan o muhteşem kal-
kõnma hamlesinin bir masal olmadõğõnõ görsünler.
Güven ve umut onlarõ çarpsõn! Bu ülkenin bo-
şuna sevilmediğini bir kez daha öğrensinler.
Öyle bir şenlik ki; büyük idealler için aşktan
bile vazgeçildiğini hep birlikte yeniden anõm-
sayalõm. Fikriye Hanım bir kez daha içimizi acõt-
sõn ve Atatürk’ün, kucağõnda köpek yavrularõ-
nõ severken çekilmiş fotoğrafõnõn,
en içten Atatürk fotoğraflarõndan bi-
ri olduğunu dosta düşmana söyle-
yelim.
Öyle bir şenlik ki ; Anõtkabir de-
ğil, Atatürk’ün kitaplarõnõn bulun-
duğu kütüphane ziyaretçilerle do-
lup taşsõn. Onun el yazmalarõ, altõ-
nõ çizdiği cümleler günlerce tel-
evizyonlarda tartõşõlsõn. Unuttuğu-
muz bilgileri yeniden anõmsayalõm.
En çok da bağõmsõzlõk nedir? Bu so-
runun peşinden gidelim; bereketli toprağõmõzõ,
bütün bölgenin can damarõ olan sularõmõzõ, bi-
zi yõllarca başkalarõna muhtaç olmadan yaşata-
cak madenlerimizi nasõl kullanmamõz gerektiği,
meselemiz olsun.
Öyle bir şenlik ki; öğretmenler o gün her za-
mankinden farklõ bir iş yapõp, öğrencilerini
kent müzesine götürsünler, yaşadõğõ topraklar-
daki kültürel zenginliğin farkõna varmadan ölen
insanlarõn sayõsõnõn çok kabarõk olduğu bu ülkede
bir küçük kõvõlcõm yaksõnlar. Ve öğrencilerine
öğretsinler, “bir insanı ya da bir ülkeyi, fark
etmez, tanımadan sevemezsin.”
Öyle bir şenlik ki; köylerde herkes o sabah her
zamankinden erken uyansõn, en güzel giysileri-
ni giyip köy meydanlarõnda toplansõn ve her dil-
den türküler eşliğinde bir yanda semah oynan-
sõn, bir yanda halay çekilsin.
Öyle bir şenlik ki; paranõn iktidarõnõn değil, aş-
kõn iktidarõnõn ilan edildiği bir gün olsun, öz-
gürlük sokaklarda mutluluk verici bir rüzgâr gi-
bi yüzümüzü okşasõn ve ülke olarak hep birlik-
te şarkõlar söyleyerek gökkuşağõnõn altõndan ge-
çelim. Efsaneyi bilirsiniz, gökkuşağõnõn altõndan
geçersen bütün dileklerin kabul olur.
Haydi gökkuşağõnõn altõndan geçmeye; paça-
larõ sõvayõn ve yola düşün!
isilozgenturk gmail.com
Gelin Gökkuşağının Altından Geçelim
İRTİCA PLANI
8 asker
daha
ifade
verdi
İstanbul Haber Servisi -
“İrticayla Mücadele Ey-
lem Planı” ile ilgili soruş-
turma kapsamõnda aralarõn-
da bir binbaşõnõn da bulun-
duğu 8 kişi adliyeye gelerek
ifade verdi. Bir subayõn ih-
bar mektubu ile ortaya çõkan
eylem planõ ile ilgili olarak
daha önce de 8 kişinin ifa-
desi alõndõ.
Kamuoyunda AKP ve
Fethullah Gülen cemaatini
bitirme planõ olarak adlan-
dõrõlan belgeyle ilgili olarak
õslak imzanõn ise Dursun
Çiçek’e ait olduğu Adli Tõp
Kurumu tarafõndan belirlen-
mişti. Dün adliyeye iki grup
halinde getirilen askerlerin
bilgisayarlarõn taşõnmasõ ve
40 çuval belgenin imha
edilmesi ile ilgili sorgulan-
dõğõ iddia edildi. Geniş gü-
venlik önlemlerinin alõndõğõ
adliyeye sivil plakalõ araçla
getirilen askerlerin adliyeye
girişi sõrasõnda şemsiye ile
görüntü alõnmasõ engellen-
meye çalõşõldõ. Sabah saat
11.00 sõralarõnda adliyeye
getirilen üç asker ifadeleri-
nin alõnmasõnõn ardõndan
Merkez Komutanlõğõ’na ge-
ri götürüldü.
Öğleden sonra gelen 5 ki-
şinin ise adliyeye girişinde
şemsiyeler açõlarak görüntü
alõnmasõ engellendi. Görevli
askerlerle, ifade vermeye
gelen askerlerin giydikleri
takõm elbiselerinde renk ola-
rak aynõ olmasõ dikkat çekti.
Adliyeye gelen 8 kişi alõnan
ifadelerinin ardõndan geldik-
leri sivil plakalõ araçla Mer-
kez Komutanlõğõ’na gitti.
MAHKEMEDE KÜFÜRLEŞTİLER
Osman Yıldırım’ın konuşması sırasında Alparslan
Arslan ağır küfürler ederek bağırmaya başladı.
Yıldırım da aynı ağır küfürlerle cevap verdi ve
karşılıklı küfürleşme sürdü. Bunun üzerine
Başkan Şengün, Arslan’ın salondan çıkarılma-
sını istedi. Arslan, jandarmalar tarafından sa-
londan çıkarılırken sinkaflı küfürlerini Türkçe
ve Kürtçe sürdürdü. Yıldırım, Arslan’ın içerde
Allah’a küfrettiğine jandarmanın tanık olduğu-
nu ama duruşmada Allah’a sığındığını anlata-
rak “Kimlerden güvence aldıysa, aldığı talimat
doğrultusunda hareket ediyor” dedi.
‘BOMBA BASKIYA YETİŞSİN’
Osman Yıldırım, gazetemize üçüncü bombayı
gündüz saatlerinde atmaması için Alparslan
Arslan’ı engellemeye çalıştığını iddia ederek
“Tetikçiye ‘Yakalanırsın. Sen bir avukatsın,
yazık olur’ dedim. ‘Baskıya yetişsin’ dedi. ‘Var
mısın, yok musun’ deyince de ‘Ben yokum’ de-
dim. Erhan ve İsmail ile buluşup beraberce be-
nim yanımdan ayrıldılar” dedi. Baykal’ın suç
işleyenleri savunduğunu öne süren Yıldırım,
“TSK komutanlarını eleştirenler, suç işleyen
komutanlara sahip çıkıyorlar. Görevini yapan-
lara dil uzatıyorlar” diye konuştu.
Alparslan
Arslan’ın
gazetemize
bomba attığı an
güvenlik
kameralarına
böyle yansımıştı.
Sanık Yıldırım,
dünkü
duruşmada
Arslan’ı
bombayı gündüz
atmaması için
uyardığını
iddia etti.
YıldırımveAkkayatutuklandı