18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 9 EKİM 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 B ir yanda dünyanõn en modern tarõmsal tekniklerini kullanan İsrail, öbür yanda su yoksulu Ürdün... Dünya Bankasõ verilerine göre, Golan ve Batõ Şeria’daki kaynaklarõn yüzde 90’õnõ İsrail, yüzde 10’unu ise Filistinliler kullanõyor. Filistin sorununun çözümünde bu veri bir başka gerçekliği gözler önüne seriyor. Bilinenin tersine, sorunun çözümsüzlüğünde ana etmen olarak gösterilen toprak paylaşõmõ denli önemli su paylaşõmõ konusunu gündeme getiriyor; özetle söylemek gerekirse Ortadoğu’da barõşa hidropolitik damgasõnõ vuruyor. Küresel õsõnma, nüfus artõşõ gibi doğal etmenlerle önümüzdeki yõllarda daha da azalacak su miktarõ nedeniyle Ürdün nehri, ciddi bir paylaşõm çatõşmasõna yol açabileceği kaygõsõ yaratõyor. Uluslarõ su açõsõndan birbirine bağõmlõ getiren bu olgu, Ürdün (Şeria) ve Litani nehirleri, gelecekte de siyasi ve askeri açõdan gündemi oluşturacağa benziyor. I rak’ta demokrasiyi kuramayan ABD’nin, prestijini kurtarmaya çalõştõğõ, bir yandan da Irak’tan çekilme hazõrlõğõ yaptõğõ şu günlerde Ortadoğu’da “barış” adõna tipik Arap versiyonu bir senaryodan baş- ka söylenecek yeni bir şey yok... Bu, “tipik Arap versiyonu senaryo” ise sündürülmüş, yatay bir zamanda yaşayan Arap’larõn zamanõ rasyonel kullanamamalarõ, her şeye bir belir- sizliğin egemen olmasõ, varõlan nok- tanõn istem ve irade dõşõ biçimde, ko- şullarõn dayatmasõ sonucu belirlen- mesi, diye tanõmlanabilir... Onca gö- rüşmeye, konuşmaya, buluşmaya karşõn, bir hedefin belirlenememesi Ortadoğu’daki olay ve olgularõn yö- nünü belirleyen ya da belirleyemeyen ana etmen şu anda... Bunun da adõ be- lirsizlik... Bu nedenle bütün sorunlar olduğu gibi duruyor durduklarõ yer- de... Belirsizlik devam ediyor... “Oslo süreci”nden “yol harita- sı”na, “Annapolis Zirvesi”ne baka- rak yapõlacak bir geçmiş değerlen- dirmesinde de bütün girişimlerde her zaman bir belirsizliğin egemen olduğu dikkati çekiyor. Görünen o ki bu yõl- ki gelişmeler de aynõ rotayõ, belir- sizliğin rotasõnõ izliyor. Bu nedenle ne Obama’nõn konuşmasõ soruna bir çe- kidüzen verdi, yönlendirici oldu ne de öbür girişimlerden sonuç alõnabildi. Bu yõlõn ilk yarõsõnda Ürdün Kralõ 2. Abdullah’õn Washington’a giderek 2002 Arap Barõş Planõ’nõ zenginleş- tirilmiş önerilerle sunmasõ, ardõndan İsrail Başbakanõ Netanyahu’nun Washington’a giderek Obama’yla görüşmesi umut verici yapõsõyla ilgi uyandõrsa da sonuç getirici olmadõ. Şu anda Ortadoğu siyasetine birçok parçalõlõk egemen. Bu, Arap milli- yetçiliği, Arap birliği konusunda da böyle, Filistin konusunda da... Arap aydõnlarla yaptõğõmõz söyleşilerde okuyacağõnõz gibi Ortadoğu’da yeni bir sürece giriliyor. Bu süreçte birçok alanda, çağõn politikasõna, emper- yalizmin istemine uygun çok parça- lõ yapõlanmaya doğru yol alõnõyor. Böylece, Arap coğrafyasõnda homo- jen bir Arap milliyetçiliğinden, pa- narabizmden gitgide uzaklaşõlõrken ulusal yapõlar güçleniyor, yeni bir, “çok parçalı Arap milliyetçiliği” sü- reci başlõyor. Anõmsanacağõ gibi Arap milliyet- çiliğinin temel unsurlarõndan biri sosyalist hareketti ve Soğuk Savaş sü- recinin ürünüydü. Soğuk Savaş son- rasõ süreç, sosyalist hareketleri oldu- ğu kadar Arap milliyetçiliğini de çok olumsuz etkiledi. El Fetih ve Hamas... Bundan yaklaşõk 50 yõl önce “Bir- leşik Arap Cumhuriyeti” adõyla Arap birliğini gerçekleştiren aktörler (başta Suriye ve Mõsõr), bugün bu ideolojiye zõt bir politika izlemeye başladõlar. Küresel ideolojinin de is- tediği bu yapõlanma sonucu artõk “Arap Birliği”nden söz edilemezken Ortadoğu çok parçalõ görünmesine karşõn, temelde Batõ yanlõsõ ve Batõ karşõtõ olmak üzere iki temel kampa ayrõldõ. Her ülkede kendi iç yapõsõnõ koruma, kollama, güçlendirme ça- balarõ, kişisel egemenlik ve iktidar kavgalarõ çizgisinde biçimlenmeye, o ülkeye özgü “yeni ulusalcılık” ya- põlanmasõna evrilmeye başladõ. Eti- molojik kökeni İbranice olan süreç içinde Arapçayla evrilen “millet” ve “milliyetçilik” sözcüklerinin çok uzağõna düşen bir yapõlanma oldu bu... Arap milliyetçiliğinin içine düştü- ğü bu durum, biraz da Batõ’nõn izle- diği politika, özellikle İsrail’in ope- rasyonlarõ ve girişimleri sonucu Fi- listinlileri de antagonist denilecek biçimde ikiye ayõrdõ. Bir yanda El Fe- tih ve onu destekleyen Batõ yanlõsõ ül- keler, öbür yanda Hamas ve destek- çisi başta İran olmak üzere Arap ül- keleriyle radikal kesimler ve Hiz- bullah... Dõşardan bakõldõğõnda Hamas’la El Fetih uzlaşmaz noktadalar. Daha- sõ içsavaş halindeler. Ancak, Arap ay- dõnlar bunun pek doğru olmadõğõnõ sa- vunuyorlar. Dahasõ, bu ayrõlõğõn bir- çok aktörün işine geldiğini, bundan beslendiğini anlatõyorlar... Daha da vahim bir iddiada bulunarak Filistin sorununun çözümünü Araplarõn is- temediğini söyleyebiliyorlar. Bu ara olan zavallõ Filistinlilere oluyor... Batõ yakasõnda 2270 milkarelik alan- da yaşamaya çalõşan 2.5 milyon Fi- listinli ile Gazze’de adeta üst üste (141 milkarede 1.5 milyon) yaşayan Fi- listinlilere oluyor olan... Ürdün, işte böylesine uzlaşõlmaz görünen Ortadoğu isimli satranç tah- tasõnõn tam ortasõnda, satranç taşõ at konumunda görünüyor; ileri, sağa, so- la ya da geriye gidecekmiş gibi ya- parken şaşõrtõcõ bir hamleyle bir yer- lerden dönüş yapan at gibi... Ürdün, Ortadoğu ve barõş... KARAK KALESİ AMERİKAN İSLAMI... O rtadoğu’da Arap milli- yetçiliğinin başarõsõzlõ- ğõ, Filistin sorunu, Irak ve Lübnan’da yaşanan savaşlar ise siyasal İslamõn güçlenmesine yol açtõ. Bu yapõlanmalarõ besleyen soğuk savaşõn sona ermesi, yeşil kuşak hareketinde görevli radi- kal İslamcõlarõn atalete düşmesi ve küreselleşme gibi etmenler dikkate alõndõğõnda, bizde “ılımlı”, Ür- dün’de ise “Amerikan” nitemiy- le anõlan İslamõn yükselişinin pek rastlantõ olmadõğõ görülür. Feto 20 yıldır ABD’de yaşıyor... Burada ilginç bir noktanõn altõ- nõ çizmek gerekirse bizde “ılımlı” diye pazarlanan İs- lama Arap aydõnlarõn “Ame- rikan İslamı” demesidir. On- lar, ABD’de herhangi bir ta- rikat, cemaat ya da kanaat ön- deri olmamasõna karşõn ya- şanmakta olan İslamcõ hare- kete bu adõ takmõşlar... Bi- zimkilerin neredeyse mehdi saydõğõ mürşitleri Feto, yak- laşõk 20 yõldõr ABD’de yaşõ- yor, ülkemizdeki İslamcõ po- litikayõ da oradan yönlendiri- yordu, ama biz böyle bir ta- nõmlamayõ beceremediğimiz gibi, dahasõ onlarõn değirme- nine su taşõyarak “ılımlı” ni- temini kullanmakta sakõnca görmemiştik... Bu bir yana, Arap dünyasõ- nõn içine düştüğü her kriz döneminde İslama dönüş yo- lunda bir arayõşa girdiği de bir başka gerçeklikti. Ancak, ge- rek Ortadoğu’da, gerekse Ür- dün özelinde bugün yaşanan İs- lamcõlõğõn eski yapõlanmalarla hiç ilgisi yok. “İslama Dönüş” ya da “İslami Uyanış” isimleriyle anõ- lan hareketler Ürdünlülerin ta- nõmladõğõ gibi Amerikan İslamõ... Bu yapõyla uyum sağlayan en ge- niş tabanlõ örgütlenme de Mõ- sõr’da ortaya çõkan Müslüman Kardeşler Cemiyeti’dir (Cemi- yet’ül İhvan-õ Müslimin/MK). 20. yüzyõlõn başlarõnda Arap dünya- sõnõn içine düştüğü “kimlik” kri- zine tepki olarak ortaya çõkmõştõ. Ürdün, düne değin MK’nin ol- dukça güçlü olduğu bir ülke olarak biliniyordu. Ürdün’de hemen he- men her alanda faaliyet gösteri- yordu. Siyasi partiler yasasõnõn çõkarõlmasõndan sonra İslami Ça- lõşma Cephesi’nin kuruluşuna ön- cülük eden Müslüman Kardeşler, Ürdün’de kültürel ve sosyal faali- yetler yürüten İslam Merkezi Ha- yõr Cemiyeti adlõ bir örgüt kurarak birçok hastane, vakõf, 23 okul ve bir de üniversite sahibi olmuştu. Kral 2. Abdullah babasının tersine politika izliyor Gezimiz sõrasõnda öğrendiğimiz kadarõyla Kral 2. Abdullah, ba- basõnõn tersine bir politika izli- yordu... Babasõ Kral Hüseyin MK’yi koruyup kollamõşken o kökten bir politika değişikliğine gi- derek dümeni laikliğe çevirmişe benziyor...Gelinen noktada bir Ürdünlü bakan MK’nin bugün tasfiye edilmeye başlandõğõnõ söylüyor. Kültür Bakanõ Sab- ri Erbahat’õn MK’cileri yö- netimden aldõklarõnõ söylediği üniversite ise Zerka Üniversi- tesi. Ürdün yönetimi MK’yi tasfiyeyi başarabilecek mi, ba- kalõm; bunu zaman gösterecek. Devletin, ülkenin hücrelerine dek öylesine nüfuz etmiş bir örgütten söz ediyoruz ki, MK’nin öyle kolay tasfiye edi- lebileceği düşünülemiyor. Ge- linen noktada Ürdün yöneti- minin tutumundan çok MK’nin iç çelişkileri, içine düştüğü koşullar, uyguladõğõ politikada tõkanma gibi çağõn koşullarõnõn dayatmasõ söz konusu... Ürdün yönetimi de örgütün içine düş- tüğü koşullardan yararlanarak İslamcõ yapõlanmaya bir çeki- düzen vermeye çalõşõyor gö- rüntüsü veriyor daha çok. Ürdün Kültür Bakanı Dr. Sabri Erbehat, (sağda) arkadaşımız Çetin Yiğenoğlu ile. ÜRDÜN’ÜN EN BÜYÜK SORUNU SU Ü rdün Kültür Bakanõ Dr. Sabri Erbehat, maka- mõnda yaptõğõmõz söyle- şide Ürdün’de Müslüman Kardeşler (Cemiyet’ül İhvan-õ Müslimin/MK) örgütünün tasfiye edilmeye başlan- dõğõnõ açõkladõ. Bu amaçla Zerka Üniversitesi yönetimindeki MK üyelerine görevden el çektirildiğini, yerlerine hükümet yanlõsõ öğretim üyelerinin getirildiğini söyledi. İsrail’le Araplar arasõnda tam bir barõşõn gerçekleştirileceği konu- sunda pek iyimser olmadõğõnõ be- lirten Erbahat’õn sorularõmõza ya- nõtlarõ şöyle: - Ürdün’ün öbür Ortadoğu ül- keleriyle ilişkileri ne düzeyde? Dr. Erbahat - Ortadoğu ülkele- riyle ilişkilerimiz genişleme süreci- ne girdi. Genişleme politikamõzõ öncelikle õlõmlõ bir açõlõma dayan- dõrdõk. İlkemiz muhataplarõmõzõn kimliğine saygõlõ olarak onlarõ tanõ- mak, onlara hoşgörülü davranmayõ içeriyor. Onlarla ortak bir tarihimi- zin olduğunu, aynõ coğrafyayõ, ay- nõ görüşleri, aynõ kültürü, aynõ mü- ziği paylaştõğõmõzõn bilincindeyiz. Karşõlõklõ kültürel alõşverişten ya- nayõz, bu konuda çok açõğõz. Bu yõl başlattõğõmõz Ürdün Kültür Festivali’nde 43 ülkenin sanatçõla- rõnõ ağõrladõk. Türkiye de katõlõmõy- la mutlu etti bizi. Festivalimizin ikincisinde bölgedeki bütün ülkele- ri davet ediyoruz. - Ürdün’ün Türkiye ile ilişkile- rini nasıl buluyorsunuz? - Adõm Sabri, bir Türk adõdõr. Ta- rihinizi okuyarak büyüdük. Tarihi- miz ortak. Dolayõsõyla kültürel ma- yamõzõ Türkiye’den aldõğõmõzõn bi- lincindeyiz. İyi ilişkilerimizin daha da gelişeceğine inanõyorum. Daha yolun başõndayõz. Türkiye, zaten kahvesiyle Ürdün’de her eve, yaşa- dõğõmõz her yere, yatak odamõza kadar giriyor. Türkiye kültürel biri- kimiyle de Ortadoğu’da lider olma- yõ hak ediyor. Gelecek yõl yapõlacak etkinliklerimizde yine Türkiye’den sanatçõlarõn katõlõmõnõ bekliyoruz. - Kudüs için özel bir kültür projeniz var mı? - Gerçeği söylemek gerekirse Filistinli kardeşlerimizle ilişkileri- mizin temeli Kudüs’ün Araplarõn ‘kültürel başkenti’ olmasõna da- yanõr. En büyük arzumuz Kudüs’te kültür-sanat faaliyetleri düzenle- mektir. Ama ne yazõk ki, İsrail’in sal- dõrgan tavrõ işgal altõndaki topraklara gitmemizi, orada etkinlikler düzen- lememizi engelliyor. İsrail engel çõkarmasa Kudüs’ün kültürel başkent olmasõnõ çeşitli etkinliklerle kutla- mak isteriz. Yürürlükteki projemiz bu. Bunun gerçekleştirilmesi İsrail’le yapõlacak barõşa bağlõ. Ancak, İsra- il’le Araplar arasõnda tam bir barõ- şõn gerçekleştirileceği konusunda pek iyimser değiliz. - Kudüs’te size göre çözüm ne- dir? - İsrail’in Kudüs’ün kimliği ko- nusundaki inkârcõ tutumundan vaz- geçmesi çözümü getirir. Kudüs bir Arap kentidir. Osmanlõ arşivleri ge- rek tarihsel, kültürel, sanatsal bel- gelerle edebi metinlerle bunu ka- nõtlayacak niteliktedir. Bizim Ür- dün’de ‘Kudüs Arapların baş- kentidir’ isimli bir projemiz var. Ku- düs’te yapamadõğõmõz bu projeyi Ür- dün topraklarõnda gerçekleştiriyoruz. Nitekim bu yõl Karak’ta düzenledi- ğimiz etkinlik bunun bir parçasõdõr. - İsrail’le görüşmeye açık mısı- nız, hazır mısınız? - Bu üzerinde durulmasõ, görü- şülmesi gereken bir konudur. Ancak, milletlerin (Araplarla Yahudiler) birbirini kabul etmek zorunda ol- duklarõ hiçbir zaman unutulmama- lõdõr! Herhangi biri öbürünün üze- rinde zorlama yapmadan birbirleri- nin yaşam hakkõna saygõlõ olmalõ- dõrlar. Görüşme önce iki tarafõn bir- birini muhatap kabul etmesiyle baş- lar... - Kültür politikanızda Radikal İslamın etkisi ne düzeyde? - Aşõrõ Müslümanlõk olmaz, ama aşõrõ kişiler olabilir. Ne yazõk ki ba- zõ kişiler İslamõ kendi fanatizmleri- ne alet ediyorlar. Siyasi nedenlerle üstünlük taslamayõ arzuluyorlar. İnanç yüzünden sõnõfsal çõkar, inti- kam tutkusu gibi nedenlerle aşõrõlõ- ğa kaçabiliyorlar. Buna karşõn, ben bir Müslümanõn fanatik olabileceğini yine de düşünemiyorum. Çünkü, İslamiyet bir adalet, hoşgörü ve sevgi dinidir. - Aşırı İslamcı örgütlerin Ür- dün’ün sosyokültürel yapısına et- kisi nasıl? - Ürdün’de İslami cemaatler var. Bu cemaatler büyük kültürel biriki- me sahip. Bu birikimin ilkeleri uz- laşõ-hoşgörü-ortayol diye özetlene- bilecek üç temel dayanak üzerine oturur. Bunlardan esinlenen Am- man’õn mesajõ da başkalarõna saygõ, adalet ve eşitlik çizgisindedir. Baş- kalarõnõ kabullenme, onlara saygõlõ davranma, çevresiyle iyi geçinme ve benzeri yaklaşõmlar temel ilkeleri- mizdir. Bunlar Ürdün’e artõ kaza- nõmlar sağlõyor. - Peki, İhvan’ın (Müslüman Kardeşler) durumunu nasıl ta- nımlıyorsunuz? - Ürdün’de İhvan’õ (Müslüman Kardeşler) tasfiye süreci başladõ. İhvan, Zerka Üniversitesi’nde yö- netimden alõnarak yerine hükümet yanlõsõ yönetim getirildi. Aynõ şe- kilde Suriye’den de İhvan’õn tasfi- ye edildiğine ilişkin haberler alõyo- ruz. Suriye’de örneğin, Ebu Emmur gibi din ve dil eğitimi yapan ku- rumlara yeni öğrenci alõnmõyor. Buna karşõn, bunlarõn varlõğõ inkâr edilemez, bu biir. Ancak, Ürdün yö- netimi Haşimi’dir. Hz. Muham- med’in soyundan gelir. Bu, yöneti- min başkalarõyla paylaşõlmasõ söz konusu olmaz anlamõna da gelir. Bu da unutulmamalõdõr! Bu, ayrõca Ürdün yönetimi, adil- dir, õlõmlõdõr, dünyadaki Müslü- manlarõn sorunlarõnõn, sorumlulu- ğunun farkõndadõr, bu yüzden onla- ra uygarca yaklaşmaktadõr demek- tir. Kral Abdullah’õn ABD’ye, Çin’e, AB’ye ziyaretlerinde sağduyulu gö- rüşleriyle hep ön plana çõkmasõ bu yapõdan kaynaklanõyor. - Kültür politikanızda Arap milliyetçiliğinin etkisi ne düzeyde? - Ürdün kültürü vatanõn birliği ve bütünlüğü ilkesi üzerine yaslanõr. Ya- ni, İslam ve Arap eksenli bir kültü- re sahibiz. Bu yapõ da içe kapalõlõğõ değil, dünyaya açõk olmayõ gerekti- rir. Bu yapõ, din, dil, kültür kimliği- mizi oluşturmada önemli bir yere sa- hiptir. - Nüfusunuzun büyük çoğunlu- ğunu Filistinliler oluşturuyor. On- lar için özel bir kültür politikanız var mı? - Ürdün topraklarõnda yaşayan Filistinliler Ürdünlüdür. Dilerlerse sonsuza dek burada yaşar, dilerler- se koşullar uygun olduğunda Filis- tin’e, yurtlarõna dönebilirler. Bu kendilerinin bileceği bir iş. Ürdün topraklarõnda yaşayan ister Türk, is- ter Filistinli, ister Suudi, ister Irak asõllõ olsun hepsi Ürdün vatandaşõ- dõr. Her Ürdün vatandaşõ her türlü hakkõnõ alõr, aralarõnda herhangi bir ayrõm yapõlmaz. Tam tersine onla- rõn kültürel kimlikleri korunmaya ça- lõşõlõr. Ürdün’de ister Çerkez, ister Çeçen, ister Türk, ister Çinli olsun fark etmez. Bu kültürel çeşitlilik Ür- dün’ün zenginliğidir. Ürdün mo- zaiğinin bir parçasõdõr. ‘ÜRDÜN, MÜSLÜMAN KARDEŞLER ÖRGÜTÜNÜ TASFİYE EDİYOR’ Ürdün, Ortadoğu’nun ortasõnda... 6.5 milyon nüfu- suyla küçük bir ülke... Ancak, ülkenin jeopolitik ya- põsõ, nüfusunun yüzde 60’õnõ Filistinlilerin oluşturmasõ, izlediği politika göz önüne alõndõğõnda 200 milyonu aşkõn nüfusuyla Arap dünyasõnda siyasal açõdan ol- dukça etkin, güçlü bir ülke. İsrail’in en büyük sõnõr komşusu olmasõ, Kudüs’e yakõnlõğõ dikkate alõndõğõnda sorunun çözümünde anahtar konumunda adeta... Buna karşõn Ürdün, siyasi konjonktürün, bölgesel stratejilerin dayatmasõ sonucu meydana gelen bö- lünme, Arap Birliği ütopyasõndan uzaklaşma, çok par- çalõ ittifak arayõşlarõnda Mõsõr’a yaklaşõrken Suri- ye’den uzaklaşmõş görünüyor. Bu tutumunu 2008’de Şam’da yapõlan 22. Arap Birliği zirvesine yansõtõn- ca Suriye ile İsrail arasõndaki barõş görüşmelerinde hakemlik görevinden çekilme pahasõna göstermek- ten çekinmedi. Görev, BOP’un eşbaşkanõ olmakla övü- nen Tayyip Erdoğan’a kaldõ. Bu da doğal olarak Tür- kiye’yi Batõ karşõtõ, radikal İslamcõlarõn safõnda gösterir konuma düşürdü. - S Ü R E C E K - 6.5 MİLYON NÜFUSLU BİR ÜLKE...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle