23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 9 EKİM 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA SAĞLIK 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Karabağ’dan Vaz mı Geçtik? Türkiye ile Ermenistan arasında, iki ülkenin birbirlerinin hükümranlık haklarını tanımanın ya- nı sıra aradaki sınırın açılmasını sağlayacak pro- tokoller yarın İsviçre’nin başkenti Bern’de imza- lanacak. Bu konu ile ilgili haberler, imza törenine ABD ve Rusya gibi iki büyük devletin temsilcilerinin ya- nı sıra elbette bir tür sağdıçlık görevini üstlenen İsviçre’nin de üst düzeyde gözlemci olarak ka- tılacağı doğrultusunda yoğunlaşıyordu. 10 Ekim’de gerçekleşecek imza töreni önce- sinde, tarafların birbirlerine ödün verip vermedi- ği konusu da elbette tartışılıyordu. Sarkisyan, içerdeki Taşnak Partisi yanlıları ve dışarıdaki diyasporadan gelen direnişleri en aza indirmeye çalışırken AKP iktidarı, imzalanacak protokollerde bizim için en duyarlı konu olan Nahçıvan-Karabağ’daki işgalin sona erdirilme- si için atılacak ilk olumlu adım olarak, 7 yerde gar- nizon oluşturan Ermeni askerlerinin bunlardan 5’ini terk edeceğini kulislere sızdırıyordu. Erdoğan’dan WSJ aracılığı ile... Halen topraklarının 20’de birini işgal altında tu- tan, Bakû ile Karabağ arasında karadan gidiş ge- lişe engel olan Erivan’ın bu 7 de 5’lik jestinin, top- rak olarak fazla önemli olmadığını Dışişleri Ba- kanı Davutoğlu’na anlatan CHP, MHP, DSP ve DP temsilcilerinin tavırlarına aldırış etmeyen ikti- darın, 10 Ekim için bir tür “kanun yolunda hile” yöntemine başvurmakta ısrarlı olduğu, dün Wall Street Journal gazetesinin Başbakan Erdoğan ile yaptığı mahut Al Capone’lu söyleşide su yü- züne çıktı. Türkiye’nin, imzalamaya hazır olduğunun açık- landığı protokollerde Ermenilerin Karabağ’dan çekilmesi için herhangi bir koşul koymaktan vaz- geçtiği Erivan’a adeta müjdeleniyor, Başba- kan’ın o söyleşisinde! Türkiye-Ermenistan ulusal futbol maçı önce- sinde “Azeri gardaşlar” üstünden verilen bu jes- ti WSJ muhabirine açıklarken Başbakan, anlaş- manın iki ülke parlamentolarına gelip görüşül- dükten sonra yürürlüğe gireceğini de hatırlata- rak topu TBMM’ye atmak istiyor. Anayasamızın 93. maddesine göre, Erdoğan’ın söyledikleri ilk bakışta doğrudur. Bern anlaşması ya da protokolleri, önce TBMM’nin Dışişleri Komisyonu’nda görüşüle- cektir. O görüşme sırasında hükümet adına Dışişleri Bakanı, Karabağ’daki işgal için neden garantör ülke Türkiye’nin protokollere bir şerh koymadığı- nı nasıl açıklayacaktır? “10 Ekim 2009’da Türkiye Cumhuriyeti’nin ira- desi öyleydi; ama şimdi...” diye başlayan sözle- rin uluslararası ilişkiler için bir anlamı yoktur. CHP İstanbul Milletvekili, deneyimli diplomat Büyükelçi Şükrü Elekdağ, 6 Ekim tarihli Milli- yet’te Taha Akyol’un köşesinde yayımlanan bir yanıt mektupta, Türkiye’nin Moskova Anlaşması uyarınca Nahçıvan’ın hem statüsünün; hem de sı- nırların değişmezliğinin koruma hakkına sahip ol- duğunu hatırlatma gereğini duymuş. Sayın Elekdağ, Akyol’un, Nahçıvan’ın statüsü- nün korunması için Türkiye’ye tanınan garantör- lük hakkının müdahale değil, siyaseten savunma hakkı olduğu yolundaki görüşünü de, yanlış ve mesnetsiz bularak bir de “uygulama”ya işaret ediyordu: “Ermeni kuvvetlerinin Karabağ’dan sonra Nah- çıvan’a saldırmaları üzerine 18 Mayıs 1992’de Başbakan Demirel’in başkanlığında toplanan hü- kümet, garantörlük hakkı bazında Ermenistan’a uyarıda bulunma kararı almış ve Başbakan Yar- dımcısı Erdal İnönü, Ermenistan Dışişleri Bakanı Raffi Hovanisyan’ı arayarak, Türkiye’nin Nahçı- van’ın işgaline izin vermeyeceğini ve böyle bir hareketin sonucunun Ermenistan için ağır olaca- ğını belirtmiştir...” O dönemdeki TBMM de direnmiş Elekdağ, konunun TBMM’de de görüşüldüğü- nü ve krizin gösterilen bu direnç sayesinde aşıl- dığını anlatıyor. Ne olmuştur da, Türkiye Cumhuriyeti’nin bugün işbaşında bulunan hükümeti, yıllar önce yine TC’nin o tarihteki hükümetinin imzaladığı Mos- kova Anlaşması’nda bulunan o hakları görmez- den gelmek istemiştir? Yine bugün Erdoğan’ın başkanlık ettiği hükü- met adına Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun yarın Bern’de imzalayacağı protokolde, Nahçıvan ve Karabağ ile ilgili koşullara gözler kapanırken, De- mirel başkanlığında 18 Mayıs 1992’de Ermeni komşumuza yapılan uyarıya sırt çevrilmiştir? O uyarı nedeni ile TBMM’de o tarihte yapılan görüşmeleri ve alınan kararları kim hangi hakla yok saymak için unutturmak istemektedir? Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin, ne dost ve kardeş Azerbaycan’ı, ne de elbette dostluk iliş- kileri kurmamız gereken komşu Ermenistan’ı, dip- lomatik trapezler atarak oyalamak istemesi yakı- şıksızdır. Hele birincisinin hesabını vermek, iktidar için hiç de kolay olmayacaktır. Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net Ağız ve diş sağlığı haftaları İstanbul Haber Servisi - Türk Pediontoloji Derneği ve Colgate’in ortaklaşa düzenlediği geleneksel Ağõz Sağlõğõ Haftalarõ, “Hedef Mükemmel Ağõz Sağlõğõ” sloganõ ile ekim ayõnõn sonuna dek binlerce diş hekiminin gönüllü katõlõmõyla ülke çapõnda devam edecek.1 Ekim’de başlayan hafta boyunca, isteyen herkes, diş hekimlerinden randevu alarak ağõz ve diş kontrolü yaptõrabilecek. Hafta kapsamõnda bu yõl 6 bin gönüllü diş hekimi ile 300 bin kişiye ulaşõlmasõ hedefleniyor. Proje hakkõnda www.agizsagligihaftalarõ.com adresinden veya 0800 211 63 07 ve 0532 755 35 40 numaralõ ücretsiz hatlardan bilgi alõnabiliyor. Epilepsi masaya yatırıldı İstanbul Haber Servisi - Yeditepe Üniversitesi Hastanesi ile Cleveland Clinic’in epilepsi cerrahlarõ, dün Yeditepe Üniversitesi Hastanesi’nde bir araya geldiler. Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Nöroloji Anabilim Dalõ Başkanõ ve Başhekim Prof. Dr. Canan Aykut Bingöl, yarõn sona erecek epilepsi toplantõsõnda, bu alandaki son gelişmelerin karşõlõklõ olarak tartõşõlacağõnõ belirterek “Clevaland Clinic epilepsi bölümü dünyadaki en ileri gelen epilepsi ve epilepsi cerrahisi üzerinde çalõşan ekiplerinden biri. Bu ekip çeşitli zamanlarda dünyanõn çeşitli ülkelerine giderek konunun uzmanlarõna yönelik toplantõlar yapõyor. Bu çalõştayda da direkt modeller üzerinden cerrahi yöntemler tartõşõlacak” dedi. Hemşireliğin zorlukları İstanbul Haber Servisi - Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Vehbi Koç Vakfõ Yönetim Kurulu Başkanõ Semahat Arsel’in öncülüğünde kurulan Koç Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu’nun 10. yõlõ çerçevesinde önceki gün bir sempozyum düzenlendi. Türkiye’de hemşireliğin konumu ve geleceğinin ele alõndõğõ sempozyuma başta Johns Hopkins Üniversitesi Hemşirelik Okulu Dekanõ Martha Hill ve Johns Hopkins Üniversitesi Doğum Hemşireliği Bölüm Sorumlusu Yard. Doç Dr. Elizabeth Jordan olmak üzere Koç Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu’nun yeni ve eski mezunlarõ ve öğretim kadrosu katõldõ. Semahat Arsel, Türkiye’de sağlõk ve özellikle hemşirelikle ilgili yasal düzenlemelerin oldukça yavaş ilerlediğine dikkat çekerek “Ülkemizde hemşirelik mesleği sosyo-ekonomik değişimler ve sağlõk sistemi reformlarõndan kaynaklanan yeni zorluklarla karşõ karşõya. Ülkemizde hemşirelik mesleği hak ettiği yerde değil” dedi. ‘Domuz gribi geliyor’ uyarõsõANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sağlõk Bakanõ Recep Akdağ, domuz gribi salgõnõnõn kapõda olduğunu söy- ledi. Akdağ, Makedonya Sağlõk Bakanõ Bujar Osmani ve beraberindeki he- yetle görüşmesinde, gazetecilerin do- muz gribi salgõnõyla ilgili sorularõnõ ya- nõtladõ. Domuz gribinden korunmada toplumda farkõndalõğõn artmasõnõn önemine işaret eden Akdağ, halkõn en azõndan el yõkama konusunda çok bilinçli olmasõ ve bu konuyu önem- semesi gerektiğini belirtti. Bunun bir- çok canõ kurtarabileceğini ifade eden Akdağ, “Evet 2010 dünyada do- muz gribi yılı olacak. Çok sayıda in- san hastalanacak, hastanelere ya- tacak, yoğun bakım gerektiren ağır hastalığa yakalanacak ve bu insan- ların bir kısmı maalesef hayatını kaybedecek. Biz Türkiye açısından bunu asgaride tutmak için toplum olarak birlikte çalışmalı ve gayret et- meliyiz” diye konuştu. Bir başka so- ru üzerine, grip mevsimi olmamasõna rağmen dünyada binlerce insanõn bu virüsten hayatõnõ kaybettiğine dikka- ti çeken Akdağ, bütün ülkelerin bu hu- susta çok çalõşõp gayret göstermesi ge- rektiğini söyledi. Bu salgõnda, im- kânlarõn bu kadar gelişmediği önceki grip salgõnlarõ kadar ölüm beklememek gerektiğini kaydeden Akdağ, “Evet, önemli bir tehlike var. Kış ayları iti- barıyla önemli bir salgın kapıdadır. Ama biz gerekenleri yaparsak, ya- ni sadece sağlıkla ilgili kuruluşlar değil, toplumca gerekeni birlikte ya- parsak, bunu en az hasarla atlata- bilecek durumdayız” diye konuştu. Öncelik hamilelerin “Belirlenen risk gruplarından öncelikle kimlere aşı yapılacağı” sorusu üzerine de Akdağ, hem Dün- ya Sağlõk Örgütü’nün hem de hasta- lõk kontrol çalõşmalarõ yapan önemli merkezlerin tavsiyeleri doğrultusun- da bilimsel kurulun bir sõralama yap- tõğõnõ bildirdi. Öncelikle hamilelerle sağlõk çalõşanlarõnõn, daha sonra 6 ay-3 yaş arasõ çocuklar ve bağõşõklõk sistemini olumsuz etkileyebilecek sü- rekli hastalõğõ olanlarõn, ardõndan da it- faiye ve güvenlik görevlileri gibi önemli kamusal görevleri yerine ge- tirenlerin aşõlanacağõnõ bildiren Akdağ, “Bu arada sırasıyla 3 yaşından baş- layarak 24 yaşına kadar olan yaş grubundakileri süreç içinde aşı eli- mize geçtikçe aşılamış olacağız” di- ye konuştu. Önemli risk grubu olarak görülmediği için yetişkin yaş grubu- nu aşõlamayacaklarõnõ bildiren Akdağ, bunlar için de korunma tedbirleri uy- gulanacağõnõ söyledi. Sağlõk Bakanõ Akdağ, önceki grip salgõnlarõ kadar ölüm beklememek gerektiğini belirterek, “Evet, önemli bir tehlike var. Kõş aylarõ itibarõyla önemli bir salgõn kapõdadõr. Ama biz gerekenleri yaparsak, yani sadece sağlõkla ilgili kuruluşlar değil, toplumca gerekeni birlikte yaparsak, bunu en az hasarla atlatabilecek durumdayõz” diye konuştu. ‘İlaca ulaşmak artık çok zor’ ŞULE KÖKTÜRK İstanbul Eczacõ Odasõ’na ikinci kez başkan seçilen Eczacõ Semih Güngör, bugünkü sosyal güvenlik sistemi içinde halkõn “sürekli ve- ren” konumunda olduğunu belirte- rek, AKP hükümetinin yürürlüğe koyduğu ve koymayõ planladõğõ uy- gulamalarla halkõn ilaca ulaşmasõ- nõn daha da zorlaşacağõ uyarõsõnda bulundu. Güngör, ilaçtaki katkõ pa- yõnõn emeklilerde yüzde 10’dan 15’e, çalõşanlarda yüzde 20’den 30’a çõkarõlmasõnõn gündemde ol- duğunu söyledi. Önceki pazar günü yapõlan se- çimlerde 1595 oy alarak “Çağdaş Eczacılar” grubu ile seçimi kaza- nan Semih Güngör odanõn günde- mini ve önümüzdeki dönemde mü- cadele verecekleri konularõ anlattõ. Semih Güngör, 18 Eylül’de Resmi Gazete’de yayõmlanan “Beşeri İlaçların Fiyatlandırıl- masına Dair Kararda Değişik- lik Yapılması Hakkında Karar”õn gündemlerinde olduğu- nu belirterek, bu kararla birlikte ilaç fiyatlarõnda yüzde 24’e varan oranda düşüşler yaşanacağõnõ ifa- de etti. İlaç fiyatlarõndaki düşüşün halkõn ilaca ulaşmasõnda önemli olmasõna karşõn, bu “şok fiyat in- dirimi”ndeki fiyat farkõnõn ecza- cõnõn cebinden çõkacağõna dikkati çeken Güngör, “Fiyat indirimi eczacıların almış oldukları ürünler üzerinden yapılacak. Eczacılar, ürünleri aldıkları fi- yattan yüzde 24’e varan fiyat düşüşü ile satmaya başlayacak- lar. Aradaki fark eczacının ce- binden çıkacak. Buna 100 bin TL’lik stoku olan bir eczacı da- hi dayanamaz. Eczaneler ka- panma tehlikesi ile karşı karşı- ya” dedi. İlaç sanayinin de yapõ- lan son değişikliklere karşõ oldu- ğunu dile getiren Güngör, “İlaç sanayii ‘biz bu şartlarda belli ilaçlarõ Türkiye’ye ithal olarak getiremeyiz, üretemeyiz ve halka sunamayõz’ diyor. Böyle olursa halk hayati öneme sahip ilaçları da bulmakta zorluk çekebilir” diye konuştu. İlaçta katkı payı da artacak Uzman hekimlerin yazmasõ ge- reken ilaçlarõn listesinin genişle- tilmesinin de gündeme gelebile- ceğini ve bu nedenle yurttaşõn her gittiği yerde ilacõnõ yazdõramaya- cağõnõ ifade eden Güngör, şöyle konuştu: “Halk sürekli veren konumunda, daha da veren ko- numuna düşecek. İlaç fiyatla- rındaki katkı paylarının arttı- rılması da gündemde. Katkı pa- yının emeklilerde yüzde 10’dan 15’e, çalışanlarda yüzde 20’den 30’a çıkarılması gündemde. Halkın ilaca ulaşımı daha da zorlaşacak. Türkiye’de her 4 kişiden biri işsiz bu işsiz insan- lar bir süre sosyal güvenlik sis- teminden kopacak, bu insanlar ilaca nasıl ulaşacak, ilacı ceple- rinden alabilecek durumda da değiller. Siz hem ilaca ulaşabi- lenlere kısıtlama getirirken ila- ca bir süre sonra ilaca hiç ula- şamayacak kesime de bir çö- züm üretmek zorundasınız böy- le bir çözüm de yok.” Semih Güngör, eczacõlar olarak bu uy- gulamalara karşõ direneceklerini ve çeşitli eylemlerle tepkilerini göstereceklerini vurguladõ. SES’ten AKP ve IMF’ye tepki İstanbul Haber Servisi - Sağlõk ve Sosyal Hiz- met Emekçileri Sendikasõ (SES) Aksaray Şube- si, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlõk Sigortasõ (SSGSS) yasasõnõn birinci yõlõnda sağlõkta alõnan tasarruf önlemlerini, İstanbul Üniversitesi Cer- rahpaşa Tõp Fakültesi ile Çapa Tõp Fakültesi bah- çelerinde dün protesto etti. SES üyeleri, protesto gösterisinde, sağlõk mes- lek odalarõ ve örgütleri tarafõndan, AKP hükü- metinin sağlõk alanõndaki politikalarõnõ protesto et- mek amacõyla 18 Ekim Pazar günü saat 13.00’te Kadõköy’de düzenlenecek mitinge de katõlõm çağrõsõ yaptõ. SES Aksaray Şube Başkanõ Songül Beydilli, İs- tanbul’da yapõlan IMF ve Dünya Bankasõ top- lantõsõnõn en önemli gündemlerinden birinin, sağlõk harcamalarõnõn kõsõtlanmasõ olduğunu be- lirterek, “Hükümet daha heyet gelmeden em- rin gereğini yaptı ve sağlıkta 3 milyar lira ta- sarrufa gidileceğini açıkladı” dedi. Beydilli, IMF ve Dünya Bankasõ programlarõnõn uygulanma- sõndan vazgeçilmesini gerektiğini kaydetti. SES üyeleri 18 Ekim’de Kadıköy’de düzenlenecek eyleme katılım çağrısı da yaptı. Uzmanlar sağlõklõ kuşaklarõn yetişmesi için sevgilileri uyardõ Evlilik öncesi testlere dikkat SİBEL BAHÇETEPE Evlilik öncesi çiftler, doğum kont- rol yöntemleri belirlemek için zaman ayõrsa da gelecekteki doğurganlõklarõ konusunu çok önemsemiyor. Uz- manlar, evlilik ve gebelik öncesinde birtakõm testlerin yapõlmasõnõn önem- li olduğunu vurguluyorlar. Kadõn Hastalõklarõ ve Tüp Bebek Kliniği Uzmanõ Dr. Aytuğ Kolan- kaya, evlilik öncesi testleri kanunun gerekli kõldõğõnõ anõmsatarak “Evli- lik öncesi testlerin içinde ölümcül olabilen HIV/AIDS, bulaşıcı olan Hepa- tit B ve daha nadir rastlanan ama da- ha tehlikeli olan Hepatit C ile frengi taraması yer alı- yor” diye konuştu. Kolankaya, “He- mogram denilen kan testi de genel olarak yapılıyor, bu da Akdeniz anemi- si hastalığını tarı- yor” dedi. Çiftlerin durumla- rõnõ tespit için yapõlan gebelik önce- si testlerde de rubella denilen kõza- mõkçõk, rahim ağzõ kanseri riski, metabolik sendrom için taramalar ya- põldõğõnõ anõmsatan Kolankaya, şöy- le devam etti: “Kızamıkçık gebeliğin erken dö- neminde ortaya çıkarsa; düşükle- re, bebekte sağırlık ve çeşitli ano- malilere neden olabilecek bulaşıcı bir hastalıktır. Bunun dışında mut- laka, kadından PAP-smear alıyo- ruz. Rahim ağzından bir sürüntü ile alınan bu testte, rahim ağzı kan- seri riski ortaya çıkmaktadır. Son olarak da, metabolik sendrom içe- ren durumları analiz ediyoruz. Hamileliği planlamadan önce sağ- lıklı bir gebelik ve doğum geçirmek için bu testler mutlaka yapılmalı- dır. Tüm bu testler de devletin ge- ri ödemesinde bulunan tüm yurt- taşların yaptırabileceği testlerdir.” Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR Politikacõlarõmõz sağlõk sorunla- rõmõz konusunda öteden beri sağ- lõklõ, gerçekçi değerlendirmeler ya- pamõyorlar. Burada sağa yatkõn ideo- lojilerinin oynadõğõ rolü de unutmamak lazõm. Yurdumuzdaki hekim sayõsõ sanõrõm 100 bini çoktan geçmiştir. Ama örne- ğin, İstanbul İkitelli de 29 cami varken sağlõk tesisi yoktur. Spor salonu, kü- tüphane de yoktur. Aslõnda 100 bin he- kim 70 milyon için hiç de az değildir. Eksik olan örgütlenmedir, uyum için- de çalõşacak sağlõk ekibidir, onlarõn en verimli bir şekilde kullanõmõdõr. Bugün her tõp fakültesi mezunu uzman olmak istiyor. İnsanlarõmõz her çeşit sağlõk so- rununda uzman, doçent, profesör arõ- yor. Mutlaka hastaneye gidip kuy- ruklarda bekliyor. Performans uygu- lamasõ yüzünden doktorlar günde 50- 60 hasta bakõyor. Kimse bu kadar hastaya nasõl bakõlõr diye sormuyor. Türkiye pratisyenini, uzmanõnõ, do- çent ve profesörünü iyi kullanabiliyor mu? Asla, harcõyor onlarõ; serbest pi- yasaya teslim ediyor, güvensizlik için- de bõrakõyor. Bu koşullarda yakõn gelecekte yü- rürlüğe girecek tam gün çalõşma dü- zeninden ne bekleyebilirsiniz? Şu serbest piyasa ekonomisi var ya, şu liberalizm, şu hastayõ müşteri yerine koymak var ya ve bunu benimseyen politikacõlarõmõz, işte o çok şeye mal oluyor. Siyasetin huzursuzluk, kar- maşa, kutuplaşma yarattõğõ, bir or- tamda, halka eğitimi ve sağlõğõ eşit ko- şullarda ulaştõrmayõ amaçlayan ve öz- lemini duyduğumuz sosyal devlet an- layõşõnõ nasõl bekleyebiliriz? coskunoz@superonline.com İyi Bir Sağlık Hizmetinin Koşulları İstanbul Eczacõ Odasõ Başkanõ Güngör, AKP’nin sağlõk politikalarõnõn halka büyük yük getirdiğini söyledi Sağlõk Bakanõ Recep Akdağ, 2010’un domuz gribi yõlõ olacağõnõ söyleyerek ‘Salgõn kapõda’ dedi ‘Yaşlılar için politika geliştirilmeli’ İstanbul Haber Servisi - Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2008 verilerine göre Tür- kiye nüfusunun yüzde 7.1’inin 65 yaş ve üzeri olduğunu, 2020 yõlõnda bu rakamõn yüzde 7.7’ye çõkacağõ belirtildi.1 Ekim Dünya Yaşlõlar Günü nedeniyle Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Başkanõ Dr. Şeref Özer ve Hacettepe Üniversitesi Tõp Fakülte- si Psikiyatri AD Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Özlem Erden Akõ tarafõndan yapõlan or- tak yazõlõ açõklamada da ortalama yaşam sü- resinin 2050’de 76 yõla çõkmasõnõn beklen- diği belirtildi. Açõklamada, yaşlanmayla birlikte bazõ ruhsal rahatsõzlõklarõn da ortaya çõktõğõ ifade edilerek, “Yaşlõlarla ilgili poli- tikalarõn oluşturulabilmesi, hizmetlerin planlanmasõ, yönetimi ve insan gücü yetişti- rilmesi için bu alanda özelleşmiş eğitime gerek vardõr” denildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle