Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
9 EKİM 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA
SAĞLIK 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Karabağ’dan
Vaz mı Geçtik?
Türkiye ile Ermenistan arasında, iki ülkenin
birbirlerinin hükümranlık haklarını tanımanın ya-
nı sıra aradaki sınırın açılmasını sağlayacak pro-
tokoller yarın İsviçre’nin başkenti Bern’de imza-
lanacak.
Bu konu ile ilgili haberler, imza törenine ABD
ve Rusya gibi iki büyük devletin temsilcilerinin ya-
nı sıra elbette bir tür sağdıçlık görevini üstlenen
İsviçre’nin de üst düzeyde gözlemci olarak ka-
tılacağı doğrultusunda yoğunlaşıyordu.
10 Ekim’de gerçekleşecek imza töreni önce-
sinde, tarafların birbirlerine ödün verip vermedi-
ği konusu da elbette tartışılıyordu.
Sarkisyan, içerdeki Taşnak Partisi yanlıları ve
dışarıdaki diyasporadan gelen direnişleri en aza
indirmeye çalışırken AKP iktidarı, imzalanacak
protokollerde bizim için en duyarlı konu olan
Nahçıvan-Karabağ’daki işgalin sona erdirilme-
si için atılacak ilk olumlu adım olarak, 7 yerde gar-
nizon oluşturan Ermeni askerlerinin bunlardan
5’ini terk edeceğini kulislere sızdırıyordu.
Erdoğan’dan WSJ aracılığı ile...
Halen topraklarının 20’de birini işgal altında tu-
tan, Bakû ile Karabağ arasında karadan gidiş ge-
lişe engel olan Erivan’ın bu 7 de 5’lik jestinin, top-
rak olarak fazla önemli olmadığını Dışişleri Ba-
kanı Davutoğlu’na anlatan CHP, MHP, DSP ve
DP temsilcilerinin tavırlarına aldırış etmeyen ikti-
darın, 10 Ekim için bir tür “kanun yolunda hile”
yöntemine başvurmakta ısrarlı olduğu, dün Wall
Street Journal gazetesinin Başbakan Erdoğan
ile yaptığı mahut Al Capone’lu söyleşide su yü-
züne çıktı.
Türkiye’nin, imzalamaya hazır olduğunun açık-
landığı protokollerde Ermenilerin Karabağ’dan
çekilmesi için herhangi bir koşul koymaktan vaz-
geçtiği Erivan’a adeta müjdeleniyor, Başba-
kan’ın o söyleşisinde!
Türkiye-Ermenistan ulusal futbol maçı önce-
sinde “Azeri gardaşlar” üstünden verilen bu jes-
ti WSJ muhabirine açıklarken Başbakan, anlaş-
manın iki ülke parlamentolarına gelip görüşül-
dükten sonra yürürlüğe gireceğini de hatırlata-
rak topu TBMM’ye atmak istiyor.
Anayasamızın 93. maddesine göre, Erdoğan’ın
söyledikleri ilk bakışta doğrudur.
Bern anlaşması ya da protokolleri, önce
TBMM’nin Dışişleri Komisyonu’nda görüşüle-
cektir.
O görüşme sırasında hükümet adına Dışişleri
Bakanı, Karabağ’daki işgal için neden garantör
ülke Türkiye’nin protokollere bir şerh koymadığı-
nı nasıl açıklayacaktır?
“10 Ekim 2009’da Türkiye Cumhuriyeti’nin ira-
desi öyleydi; ama şimdi...” diye başlayan sözle-
rin uluslararası ilişkiler için bir anlamı yoktur.
CHP İstanbul Milletvekili, deneyimli diplomat
Büyükelçi Şükrü Elekdağ, 6 Ekim tarihli Milli-
yet’te Taha Akyol’un köşesinde yayımlanan bir
yanıt mektupta, Türkiye’nin Moskova Anlaşması
uyarınca Nahçıvan’ın hem statüsünün; hem de sı-
nırların değişmezliğinin koruma hakkına sahip ol-
duğunu hatırlatma gereğini duymuş.
Sayın Elekdağ, Akyol’un, Nahçıvan’ın statüsü-
nün korunması için Türkiye’ye tanınan garantör-
lük hakkının müdahale değil, siyaseten savunma
hakkı olduğu yolundaki görüşünü de, yanlış ve
mesnetsiz bularak bir de “uygulama”ya işaret
ediyordu:
“Ermeni kuvvetlerinin Karabağ’dan sonra Nah-
çıvan’a saldırmaları üzerine 18 Mayıs 1992’de
Başbakan Demirel’in başkanlığında toplanan hü-
kümet, garantörlük hakkı bazında Ermenistan’a
uyarıda bulunma kararı almış ve Başbakan Yar-
dımcısı Erdal İnönü, Ermenistan Dışişleri Bakanı
Raffi Hovanisyan’ı arayarak, Türkiye’nin Nahçı-
van’ın işgaline izin vermeyeceğini ve böyle bir
hareketin sonucunun Ermenistan için ağır olaca-
ğını belirtmiştir...”
O dönemdeki TBMM de direnmiş
Elekdağ, konunun TBMM’de de görüşüldüğü-
nü ve krizin gösterilen bu direnç sayesinde aşıl-
dığını anlatıyor.
Ne olmuştur da, Türkiye Cumhuriyeti’nin bugün
işbaşında bulunan hükümeti, yıllar önce yine
TC’nin o tarihteki hükümetinin imzaladığı Mos-
kova Anlaşması’nda bulunan o hakları görmez-
den gelmek istemiştir?
Yine bugün Erdoğan’ın başkanlık ettiği hükü-
met adına Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun yarın
Bern’de imzalayacağı protokolde, Nahçıvan ve
Karabağ ile ilgili koşullara gözler kapanırken, De-
mirel başkanlığında 18 Mayıs 1992’de Ermeni
komşumuza yapılan uyarıya sırt çevrilmiştir?
O uyarı nedeni ile TBMM’de o tarihte yapılan
görüşmeleri ve alınan kararları kim hangi hakla
yok saymak için unutturmak istemektedir?
Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin, ne dost
ve kardeş Azerbaycan’ı, ne de elbette dostluk iliş-
kileri kurmamız gereken komşu Ermenistan’ı, dip-
lomatik trapezler atarak oyalamak istemesi yakı-
şıksızdır.
Hele birincisinin hesabını vermek, iktidar için
hiç de kolay olmayacaktır.
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
Ağız ve diş sağlığı
haftaları
İstanbul Haber Servisi - Türk
Pediontoloji Derneği ve
Colgate’in ortaklaşa düzenlediği
geleneksel Ağõz Sağlõğõ
Haftalarõ, “Hedef Mükemmel
Ağõz Sağlõğõ” sloganõ ile ekim
ayõnõn sonuna dek binlerce diş
hekiminin gönüllü katõlõmõyla
ülke çapõnda devam edecek.1
Ekim’de başlayan hafta
boyunca, isteyen herkes, diş
hekimlerinden randevu alarak
ağõz ve diş kontrolü
yaptõrabilecek. Hafta
kapsamõnda bu yõl 6 bin gönüllü
diş hekimi ile 300 bin kişiye
ulaşõlmasõ hedefleniyor. Proje
hakkõnda
www.agizsagligihaftalarõ.com
adresinden veya 0800 211 63 07
ve 0532 755 35 40 numaralõ
ücretsiz hatlardan bilgi
alõnabiliyor.
Epilepsi masaya
yatırıldı
İstanbul Haber Servisi -
Yeditepe Üniversitesi Hastanesi
ile Cleveland Clinic’in epilepsi
cerrahlarõ, dün Yeditepe
Üniversitesi Hastanesi’nde bir
araya geldiler. Yeditepe
Üniversitesi Hastanesi Nöroloji
Anabilim Dalõ Başkanõ ve
Başhekim Prof. Dr. Canan
Aykut Bingöl, yarõn sona erecek
epilepsi toplantõsõnda, bu
alandaki son gelişmelerin
karşõlõklõ olarak tartõşõlacağõnõ
belirterek “Clevaland Clinic
epilepsi bölümü dünyadaki en
ileri gelen epilepsi ve epilepsi
cerrahisi üzerinde çalõşan
ekiplerinden biri. Bu ekip çeşitli
zamanlarda dünyanõn çeşitli
ülkelerine giderek konunun
uzmanlarõna yönelik toplantõlar
yapõyor. Bu çalõştayda da direkt
modeller üzerinden cerrahi
yöntemler tartõşõlacak” dedi.
Hemşireliğin zorlukları
İstanbul Haber Servisi - Koç
Holding Yönetim Kurulu Üyesi
ve Vehbi Koç Vakfõ Yönetim
Kurulu Başkanõ Semahat
Arsel’in öncülüğünde kurulan
Koç Üniversitesi Hemşirelik
Yüksekokulu’nun 10. yõlõ
çerçevesinde önceki gün bir
sempozyum düzenlendi.
Türkiye’de hemşireliğin konumu
ve geleceğinin ele alõndõğõ
sempozyuma başta Johns
Hopkins Üniversitesi Hemşirelik
Okulu Dekanõ Martha Hill ve
Johns Hopkins Üniversitesi
Doğum Hemşireliği Bölüm
Sorumlusu Yard. Doç Dr.
Elizabeth Jordan olmak üzere
Koç Üniversitesi Hemşirelik
Yüksekokulu’nun yeni ve eski
mezunlarõ ve öğretim kadrosu
katõldõ. Semahat Arsel,
Türkiye’de sağlõk ve özellikle
hemşirelikle ilgili yasal
düzenlemelerin oldukça yavaş
ilerlediğine dikkat çekerek
“Ülkemizde hemşirelik mesleği
sosyo-ekonomik değişimler ve
sağlõk sistemi reformlarõndan
kaynaklanan yeni zorluklarla
karşõ karşõya. Ülkemizde
hemşirelik mesleği hak ettiği
yerde değil” dedi.
‘Domuz gribi geliyor’ uyarõsõANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Sağlõk Bakanõ Recep Akdağ, domuz
gribi salgõnõnõn kapõda olduğunu söy-
ledi.
Akdağ, Makedonya Sağlõk Bakanõ
Bujar Osmani ve beraberindeki he-
yetle görüşmesinde, gazetecilerin do-
muz gribi salgõnõyla ilgili sorularõnõ ya-
nõtladõ. Domuz gribinden korunmada
toplumda farkõndalõğõn artmasõnõn
önemine işaret eden Akdağ, halkõn en
azõndan el yõkama konusunda çok
bilinçli olmasõ ve bu konuyu önem-
semesi gerektiğini belirtti. Bunun bir-
çok canõ kurtarabileceğini ifade eden
Akdağ, “Evet 2010 dünyada do-
muz gribi yılı olacak. Çok sayıda in-
san hastalanacak, hastanelere ya-
tacak, yoğun bakım gerektiren ağır
hastalığa yakalanacak ve bu insan-
ların bir kısmı maalesef hayatını
kaybedecek. Biz Türkiye açısından
bunu asgaride tutmak için toplum
olarak birlikte çalışmalı ve gayret et-
meliyiz” diye konuştu. Bir başka so-
ru üzerine, grip mevsimi olmamasõna
rağmen dünyada binlerce insanõn bu
virüsten hayatõnõ kaybettiğine dikka-
ti çeken Akdağ, bütün ülkelerin bu hu-
susta çok çalõşõp gayret göstermesi ge-
rektiğini söyledi. Bu salgõnda, im-
kânlarõn bu kadar gelişmediği önceki
grip salgõnlarõ kadar ölüm beklememek
gerektiğini kaydeden Akdağ, “Evet,
önemli bir tehlike var. Kış ayları iti-
barıyla önemli bir salgın kapıdadır.
Ama biz gerekenleri yaparsak, ya-
ni sadece sağlıkla ilgili kuruluşlar
değil, toplumca gerekeni birlikte ya-
parsak, bunu en az hasarla atlata-
bilecek durumdayız” diye konuştu.
Öncelik hamilelerin
“Belirlenen risk gruplarından
öncelikle kimlere aşı yapılacağı”
sorusu üzerine de Akdağ, hem Dün-
ya Sağlõk Örgütü’nün hem de hasta-
lõk kontrol çalõşmalarõ yapan önemli
merkezlerin tavsiyeleri doğrultusun-
da bilimsel kurulun bir sõralama yap-
tõğõnõ bildirdi. Öncelikle hamilelerle
sağlõk çalõşanlarõnõn, daha sonra 6
ay-3 yaş arasõ çocuklar ve bağõşõklõk
sistemini olumsuz etkileyebilecek sü-
rekli hastalõğõ olanlarõn, ardõndan da it-
faiye ve güvenlik görevlileri gibi
önemli kamusal görevleri yerine ge-
tirenlerin aşõlanacağõnõ bildiren Akdağ,
“Bu arada sırasıyla 3 yaşından baş-
layarak 24 yaşına kadar olan yaş
grubundakileri süreç içinde aşı eli-
mize geçtikçe aşılamış olacağız” di-
ye konuştu. Önemli risk grubu olarak
görülmediği için yetişkin yaş grubu-
nu aşõlamayacaklarõnõ bildiren Akdağ,
bunlar için de korunma tedbirleri uy-
gulanacağõnõ söyledi.
Sağlõk Bakanõ Akdağ, önceki grip salgõnlarõ kadar ölüm beklememek gerektiğini belirterek,
“Evet, önemli bir tehlike var. Kõş aylarõ itibarõyla önemli bir salgõn kapõdadõr. Ama biz
gerekenleri yaparsak, yani sadece sağlõkla ilgili kuruluşlar değil, toplumca gerekeni birlikte
yaparsak, bunu en az hasarla atlatabilecek durumdayõz” diye konuştu.
‘İlaca ulaşmak artık çok zor’
ŞULE KÖKTÜRK
İstanbul Eczacõ Odasõ’na ikinci
kez başkan seçilen Eczacõ Semih
Güngör, bugünkü sosyal güvenlik
sistemi içinde halkõn “sürekli ve-
ren” konumunda olduğunu belirte-
rek, AKP hükümetinin yürürlüğe
koyduğu ve koymayõ planladõğõ uy-
gulamalarla halkõn ilaca ulaşmasõ-
nõn daha da zorlaşacağõ uyarõsõnda
bulundu. Güngör, ilaçtaki katkõ pa-
yõnõn emeklilerde yüzde 10’dan
15’e, çalõşanlarda yüzde 20’den
30’a çõkarõlmasõnõn gündemde ol-
duğunu söyledi.
Önceki pazar günü yapõlan se-
çimlerde 1595 oy alarak “Çağdaş
Eczacılar” grubu ile seçimi kaza-
nan Semih Güngör odanõn günde-
mini ve önümüzdeki dönemde mü-
cadele verecekleri konularõ anlattõ.
Semih Güngör, 18 Eylül’de
Resmi Gazete’de yayõmlanan
“Beşeri İlaçların Fiyatlandırıl-
masına Dair Kararda Değişik-
lik Yapılması Hakkında
Karar”õn gündemlerinde olduğu-
nu belirterek, bu kararla birlikte
ilaç fiyatlarõnda yüzde 24’e varan
oranda düşüşler yaşanacağõnõ ifa-
de etti. İlaç fiyatlarõndaki düşüşün
halkõn ilaca ulaşmasõnda önemli
olmasõna karşõn, bu “şok fiyat in-
dirimi”ndeki fiyat farkõnõn ecza-
cõnõn cebinden çõkacağõna dikkati
çeken Güngör, “Fiyat indirimi
eczacıların almış oldukları
ürünler üzerinden yapılacak.
Eczacılar, ürünleri aldıkları fi-
yattan yüzde 24’e varan fiyat
düşüşü ile satmaya başlayacak-
lar. Aradaki fark eczacının ce-
binden çıkacak. Buna 100 bin
TL’lik stoku olan bir eczacı da-
hi dayanamaz. Eczaneler ka-
panma tehlikesi ile karşı karşı-
ya” dedi. İlaç sanayinin de yapõ-
lan son değişikliklere karşõ oldu-
ğunu dile getiren Güngör, “İlaç
sanayii ‘biz bu şartlarda belli
ilaçlarõ Türkiye’ye ithal olarak
getiremeyiz, üretemeyiz ve halka
sunamayõz’ diyor. Böyle olursa
halk hayati öneme sahip ilaçları
da bulmakta zorluk çekebilir”
diye konuştu.
İlaçta katkı payı da artacak
Uzman hekimlerin yazmasõ ge-
reken ilaçlarõn listesinin genişle-
tilmesinin de gündeme gelebile-
ceğini ve bu nedenle yurttaşõn her
gittiği yerde ilacõnõ yazdõramaya-
cağõnõ ifade eden Güngör, şöyle
konuştu: “Halk sürekli veren
konumunda, daha da veren ko-
numuna düşecek. İlaç fiyatla-
rındaki katkı paylarının arttı-
rılması da gündemde. Katkı pa-
yının emeklilerde yüzde 10’dan
15’e, çalışanlarda yüzde 20’den
30’a çıkarılması gündemde.
Halkın ilaca ulaşımı daha da
zorlaşacak. Türkiye’de her 4
kişiden biri işsiz bu işsiz insan-
lar bir süre sosyal güvenlik sis-
teminden kopacak, bu insanlar
ilaca nasıl ulaşacak, ilacı ceple-
rinden alabilecek durumda da
değiller. Siz hem ilaca ulaşabi-
lenlere kısıtlama getirirken ila-
ca bir süre sonra ilaca hiç ula-
şamayacak kesime de bir çö-
züm üretmek zorundasınız böy-
le bir çözüm de yok.” Semih
Güngör, eczacõlar olarak bu uy-
gulamalara karşõ direneceklerini
ve çeşitli eylemlerle tepkilerini
göstereceklerini vurguladõ.
SES’ten AKP ve IMF’ye tepki
İstanbul Haber Servisi - Sağlõk ve Sosyal Hiz-
met Emekçileri Sendikasõ (SES) Aksaray Şube-
si, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlõk Sigortasõ
(SSGSS) yasasõnõn birinci yõlõnda sağlõkta alõnan
tasarruf önlemlerini, İstanbul Üniversitesi Cer-
rahpaşa Tõp Fakültesi ile Çapa Tõp Fakültesi bah-
çelerinde dün protesto etti.
SES üyeleri, protesto gösterisinde, sağlõk mes-
lek odalarõ ve örgütleri tarafõndan, AKP hükü-
metinin sağlõk alanõndaki politikalarõnõ protesto et-
mek amacõyla 18 Ekim Pazar günü saat 13.00’te
Kadõköy’de düzenlenecek mitinge de katõlõm
çağrõsõ yaptõ.
SES Aksaray Şube Başkanõ Songül Beydilli, İs-
tanbul’da yapõlan IMF ve Dünya Bankasõ top-
lantõsõnõn en önemli gündemlerinden birinin,
sağlõk harcamalarõnõn kõsõtlanmasõ olduğunu be-
lirterek, “Hükümet daha heyet gelmeden em-
rin gereğini yaptı ve sağlıkta 3 milyar lira ta-
sarrufa gidileceğini açıkladı” dedi. Beydilli, IMF
ve Dünya Bankasõ programlarõnõn uygulanma-
sõndan vazgeçilmesini gerektiğini kaydetti.
SES üyeleri 18 Ekim’de Kadıköy’de düzenlenecek eyleme katılım çağrısı da yaptı.
Uzmanlar sağlõklõ kuşaklarõn yetişmesi için sevgilileri uyardõ
Evlilik öncesi testlere dikkat
SİBEL BAHÇETEPE
Evlilik öncesi çiftler, doğum kont-
rol yöntemleri belirlemek için zaman
ayõrsa da gelecekteki doğurganlõklarõ
konusunu çok önemsemiyor. Uz-
manlar, evlilik ve gebelik öncesinde
birtakõm testlerin yapõlmasõnõn önem-
li olduğunu vurguluyorlar.
Kadõn Hastalõklarõ ve Tüp Bebek
Kliniği Uzmanõ Dr. Aytuğ Kolan-
kaya, evlilik öncesi testleri kanunun
gerekli kõldõğõnõ anõmsatarak “Evli-
lik öncesi testlerin içinde ölümcül
olabilen HIV/AIDS,
bulaşıcı olan Hepa-
tit B ve daha nadir
rastlanan ama da-
ha tehlikeli olan
Hepatit C ile frengi
taraması yer alı-
yor” diye konuştu.
Kolankaya, “He-
mogram denilen
kan testi de genel
olarak yapılıyor, bu
da Akdeniz anemi-
si hastalığını tarı-
yor” dedi.
Çiftlerin durumla-
rõnõ tespit için yapõlan gebelik önce-
si testlerde de rubella denilen kõza-
mõkçõk, rahim ağzõ kanseri riski,
metabolik sendrom için taramalar ya-
põldõğõnõ anõmsatan Kolankaya, şöy-
le devam etti:
“Kızamıkçık gebeliğin erken dö-
neminde ortaya çıkarsa; düşükle-
re, bebekte sağırlık ve çeşitli ano-
malilere neden olabilecek bulaşıcı
bir hastalıktır. Bunun dışında mut-
laka, kadından PAP-smear alıyo-
ruz. Rahim ağzından bir sürüntü
ile alınan bu testte, rahim ağzı kan-
seri riski ortaya çıkmaktadır. Son
olarak da, metabolik sendrom içe-
ren durumları analiz ediyoruz.
Hamileliği planlamadan önce sağ-
lıklı bir gebelik ve doğum geçirmek
için bu testler mutlaka yapılmalı-
dır. Tüm bu testler de devletin ge-
ri ödemesinde bulunan tüm yurt-
taşların yaptırabileceği testlerdir.”
Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR
Politikacõlarõmõz sağlõk sorunla-
rõmõz konusunda öteden beri sağ-
lõklõ, gerçekçi değerlendirmeler ya-
pamõyorlar. Burada sağa yatkõn ideo-
lojilerinin oynadõğõ rolü de unutmamak
lazõm.
Yurdumuzdaki hekim sayõsõ sanõrõm
100 bini çoktan geçmiştir. Ama örne-
ğin, İstanbul İkitelli de 29 cami varken
sağlõk tesisi yoktur. Spor salonu, kü-
tüphane de yoktur. Aslõnda 100 bin he-
kim 70 milyon için hiç de az değildir.
Eksik olan örgütlenmedir, uyum için-
de çalõşacak sağlõk ekibidir, onlarõn en
verimli bir şekilde kullanõmõdõr. Bugün
her tõp fakültesi mezunu uzman olmak
istiyor. İnsanlarõmõz her çeşit sağlõk so-
rununda uzman, doçent, profesör arõ-
yor. Mutlaka hastaneye gidip kuy-
ruklarda bekliyor. Performans uygu-
lamasõ yüzünden doktorlar günde 50-
60 hasta bakõyor. Kimse bu kadar
hastaya nasõl bakõlõr diye sormuyor.
Türkiye pratisyenini, uzmanõnõ, do-
çent ve profesörünü iyi kullanabiliyor
mu? Asla, harcõyor onlarõ; serbest pi-
yasaya teslim ediyor, güvensizlik için-
de bõrakõyor.
Bu koşullarda yakõn gelecekte yü-
rürlüğe girecek tam gün çalõşma dü-
zeninden ne bekleyebilirsiniz? Şu
serbest piyasa ekonomisi var ya, şu
liberalizm, şu hastayõ müşteri yerine
koymak var ya ve bunu benimseyen
politikacõlarõmõz, işte o çok şeye mal
oluyor. Siyasetin huzursuzluk, kar-
maşa, kutuplaşma yarattõğõ, bir or-
tamda, halka eğitimi ve sağlõğõ eşit ko-
şullarda ulaştõrmayõ amaçlayan ve öz-
lemini duyduğumuz sosyal devlet an-
layõşõnõ nasõl bekleyebiliriz?
coskunoz@superonline.com
İyi Bir Sağlık
Hizmetinin Koşulları
İstanbul Eczacõ Odasõ Başkanõ Güngör, AKP’nin sağlõk politikalarõnõn halka büyük yük getirdiğini söyledi
Sağlõk Bakanõ Recep Akdağ, 2010’un domuz gribi yõlõ olacağõnõ söyleyerek ‘Salgõn kapõda’ dedi
‘Yaşlılar için politika geliştirilmeli’
İstanbul Haber Servisi - Türkiye İstatistik
Kurumu (TÜİK) 2008 verilerine göre Tür-
kiye nüfusunun yüzde 7.1’inin 65 yaş ve
üzeri olduğunu, 2020 yõlõnda bu rakamõn
yüzde 7.7’ye çõkacağõ belirtildi.1 Ekim
Dünya Yaşlõlar Günü nedeniyle Türkiye
Psikiyatri Derneği Genel Başkanõ Dr. Şeref
Özer ve Hacettepe Üniversitesi Tõp Fakülte-
si Psikiyatri AD Öğretim Üyesi Yrd. Doç.
Dr. Özlem Erden Akõ tarafõndan yapõlan or-
tak yazõlõ açõklamada da ortalama yaşam sü-
resinin 2050’de 76 yõla çõkmasõnõn beklen-
diği belirtildi. Açõklamada, yaşlanmayla
birlikte bazõ ruhsal rahatsõzlõklarõn da ortaya
çõktõğõ ifade edilerek, “Yaşlõlarla ilgili poli-
tikalarõn oluşturulabilmesi, hizmetlerin
planlanmasõ, yönetimi ve insan gücü yetişti-
rilmesi için bu alanda özelleşmiş eğitime
gerek vardõr” denildi.