17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 30 EKİM 2009 CUMA 16 KÜLTÜR K Â M İ L M A S A R A C I K Ü L T Ü R Ç İ Z İ K [email protected] A skere ve milliyetçiliğe övgü önyar- gõsõyla başta seyretmekten kaçõndõ- ğõm, ama eski tüfek bir sinema kuşu arkadaşõmõn tavsiyesiyle meraktan gidip gör- düğüm, gişede on günde 1 milyona dayanarak şimdiden bir olay-filme dönüşmekteki “Nefes”, çeyrek yüzyõldõr nice kurbanlar verdiğimiz ve ülkenin iflahõnõ keserek sürüp giden iç savaş- ta yer alanlarõn kendileriyle, doğayla, ölümle her an çatõştõğõ, kâbusumsu ve bunaltõcõ ger- ginlik üstüne, ‘gerçekçi bir temsil’ olma id- diasõnda. Karlõ, yalçõn ve sarp dağlarõn doruklarõnda, her an şekil değiştirip hõzlanarak hareket eden bulut kümeleri eşliğinde, etkileyici doğa gö- rüntüleriyle açõlan film, savaşõn korkunçluğu- nu giderek seyirciye aktarõyor. 1993’te Gü- neydoğu’nun sõnõra yakõn, ücra bir tepesinde- ki jandarma karakolunda PKK baskõnõ bekle- yen bir avuç komandoya komuta eden Yüzbaşõ Mete (Mete Horozoğlu), bir dõş sesin bitevi- ye edebiyat paralarcasõna, dokunaklõ tasvirle- re yaslanan anlatõmõyla gelişen hi- kâyenin, kafayõ sõyõrmõş merkez figürü. Karakola gelirken düşülen pusuda öl- dürülen astsubayõnõn acõsõna gömülmüş yüz- başõyla (Muğlalõsõndan İstanbullusuna, Tun- celilisinden Ankaralõsõna, oburundan şaklaba- nõna kadar her tip TC vatandaşõndan bütünle- nen) adamlarõ, sõrtta teçhizat, elde tüfek, yürekte sevdikleriyle her an diken üstünde, korku ve te- vekkül içinde takõlõyorlar. Aslõnda muvazzafõ da, asteğmeni de, eratõ da bir an önce tek par- ça halinde, sağ salim evlerine dönüş beklenti- sinde. ‘ERKEK FİLMİ’ Düşmanõ açõk seçik göstermeyen filmde, yüz- başõyla görülecek eski bir hesabõ olan, Doktor lakaplõ, eski tanõş bir gerilla liderinin arada bir sesini duyuyoruz telefondan. Tõbbiyeyi son sõ- nõfta terk edip 10 yõldõr dağa çõkmõş PKK’ci Doktor, bu albayrakta bizim de hakkõmõz var diyor mesela. Kafadan kurşunlanan Orhan astsubayõnõn intikamõnõ almaya sabitlenmiş yüzbaşõnõn, ele geçirilen Doktor’un yaralõ sev- gilisini boğmasõna son anda sõhhiyecinin engel olduğu gibisinden kimi irkiltici sahneleriyle ka- dõna yaklaşõmõ asap bozucu bir hal alan “Ne- fes”, daracõk iç mekânlara karşõt engin doğa manzaralarõyla dengelenmiş, birinci sõnõf gör- selliğiyle göz alõrken tedirgin askerlerin kar- maşõk ruh hallerini, sisli puslu ölme/öldürme korkusunu, savaşõn şiddet ve dehşetini de gö- zümüze sokuyor. Alttan alta dozunda bir milliyetçiliğin sindi- ği, militarizmin inceden inceden yüceltildiği film son tahlilde dengeleri gözeterek Güneydoğu so- rununa nesnel bakmaya çalõşõyor, kitabi bir sa- vaş karşõtlõğõna dümen kõran bir ‘erkek filmi’ne dönüşüyor. Bir kez bile seni seviyorum deme- diği karõsõna verilmek üzere Asteğmen Barõş’a (Barış Bağcı) mektup bõrakan, kõsõr ve me- lankolik yüzbaşõnõn “Savaşta haklı, haksız yok, ya katilsin ya kurban. Aldığın nefesi hak ediyor musun? Sonuçta sadece nefesin var; ya verirsin, ya alırsın” gibisinden felsefi ge- nellemeleriyle temellendirilen “Nefes”, Kürt so- rununun nedenlerini-niçinlerini kurcalamaktan ve çözüm önermektense sadece olanõ göster- meyi yeğlediği iddiasõnda, iç paralayõcõ bir film. Sonuçta, “Nefes: Vatan Sağolsun”un, Kub- rick ustanõn insanõn nasõl bir savaş makinesi- ne dönüştürüldüğünü anlattõğõ, savaş karşõtõ “Full Metal Jacket” (1987) başyapõtõndan ol- dukça esinlenip etkilendiği muhakkak. THIS IS IT 25 Haziran’da daha 51 yaşõndayken ansõzõn ölen pop müzik kralõnõn ölüsünün bile birilerine para kazandõrma girişi- minin ürünü This is it belgeseli dün biz- de de gösterime girdi dünya başkentle- riyle birlikte. Michael Jackson’õn Lon- dra’da yapmayõ planladõğõ ve biletleri öncesinden kapõş kapõş giden konserle- rin son şarkõ provalarõna, perde arkasõ görüntülerine ve stresli hazõrlanma sü- recine ilişkin bu belgesel, provalardaki taşkõn enerjisiyle 1980’lerdeki parlak günlerinin özlemindeki Jackson’õn bek- lenmedik ölümünden önceki son canlõ gö- rüntülerini içeriyor. Medya ve gösteri dünyasõnõn eski popüler ikonunun tüm hayranlarõ için. DREAD 1980’lerde yayımlanmış Books of Blood serisi kitaplarıyla tanınan İngi- liz yazar Clive Barker’ın ikinci Kan Ki- tapları’nın ilk öyküsünden uyarlan- mış Dread, insanların gizli korkuları- nı ve içlerindeki şeytanı açığa çıkarmayı amaçlayan bir belgesel film çekmek is- teyen takıntılı iki öğrencinin (Jackson Rathbone, Shaun Evans) dehşetengiz hikâyesini anlatan bir İngiliz yapımı ve yönetmen Anthony DiBlasi’nin da ilk uzun metrajı. KOLPAÇİNO Komedyen Şafak Sezer’õn 2 Leman çi- zeriyle ( Kaan Ertem ve Suat Özkan) bir- likte senaryosunu yazdõğõ ve Zincirbozan adlõ ilk filmiyle tanõnan Atõl İnaç’õn yö- nettiği Kolpaçino, Tarantino özentisi, yerli malõ bir gangster filmi parodisi. Ş.Sezer’in oynadõğõ Özgür adlõ, zengin çocuğu bir komik karakterin skeç skeç kurgulanmõş serüvenlerini, beylik bir mi- zah yaklaşõmõyla aktaran bu mafya ko- medisinde Aydemir Akbaş, Ali Sürmeli, Hakan Ural gibi eskiler de var. KONAK Son dönemde çok ilgi görmese de sa- yıları gitgide çoğalan yerli yapım kor- ku filmlerinin sonuncusu olan Konak, iddialı ama izlenmesi sabır isteyen, ko- nusundan oyunculuğuna, anlatımından teknik altyapısına kadar oldukça yetersiz ve zorlama bir ’ilk film’.Yönetmense TV dizilerinden tanıdık Cem Akyoldaş. İLK ÖYKÜ KİTABIYLA İKİ BÜYÜK ÖDÜL ALAN ÖZYAŞAR ELİF BEREKETLİ İlk kitabõ ‘Ayna Çarpması’ (Doğan, 2008) ile hem Yunus Nadi hem de Hal- dun Taner Öykü Ödülü’ne değer gö- rüldü Diyarbakõrlõ edebiyat öğretmeni Murat Özyaşar. 31 yaşõndaki yazar, doğma büyüme Diyarbakõrlõ, liseyi ve üniversiteyi de burada okumuş. Ancak, bugün dikkatlerin odağõndaki bu top- raklarda geçen çocukluk ve ilkgençlik yõllarõna rağmen siyasetin gölgesinde kalmayan bir iş ortaya çõkarõyor. “El- bette gündelik hayat ister istemez me- tinlerime sızıyor” di- yor Özyaşar bu ko- nuda: “Ne var ki, si- yasal söylemin ko- laycılığına düşme- den edebiyattan ödün verilmemesi gerektiğini düşünü- yorum. Defterin ba- şına bu ahlakla ve bu terbiyeyle otur- mak gerekiyor.” ‘YAZI VE AŞK BENZER’ Edebiyatla tanõştõğõ o büyülü anõ dün gi- bi hatõrlõyor yazar: Ortaokul birinci sõ- nõftaki stajyer Türkçe öğretmeni Bilal Kü- çük tahtaya Yahya Kemal’in “Sessiz Gemi” şiirini yazar; Özyaşar ise bir anda büyülenip dersin yal- nõzca ona anlatõldõğõ hissine kapõlõr. O gün bugündür, aklõnda hep sözcüklerin bir büyüsü olduğu fikri, hayatõ edebiyat okumak, öğretmek ve yapmakla geçer. Peki, bir okur ve eğitmen olarak bu alanõn içindeyken bir anda nasõl yaratma güdüsüne kapõlõr in- san? “İyi edebiyat okurlarının bildi- ği bir şey var ki has, sıkı bir okur, her zaman için iyi bir yazar adayıdır” di- yor genç yazar: “Bence yazı ve aşk bir- birine benzer.” ‘Ayna Çarpması’nda, başlõğõn da çağrõştõrdõğõ üzere, ‘ayna’ metaforu sõk- lõkla kullanõlmõş. Ancak bu, Divan edebiyatõndan, dünya edebiyatõ ve gü- nümüz Türk edebiyatõna Borges, Pa- vese, Hilmi Yavuz ve Enis Batur gi- bi isimlerce sõkça ortaya konulmuş bir metafor. Yazara bütün bu örneklerin üs- tüne, öykülerini yine de ‘ayna’yla ör- me kararõnõ nasõl aldõğõnõ soruyorum; yanõt “Aynaya dair söyleyecek yeni bir sözünüz yoksa, aynayı kullanmak size bir tuzak olur. Ben yalnızca bu geleneğe eklemlenmek istedim” olu- yor. Kitap, Pavese’nin, “Kendimi yalnız bırakmamak için bütün gece ayna- nın karşısında oturdum” sözü ile başlayõp The Beat- les’õn, “Bu sabah aynaya baktım, kimseyi göreme- dim” sözüyle biti- yor. Zaten, öyküler de yazarõnõn kafasõ- nõ uzun süredir meş- gul eden bu cümle- lerden doğuyor; bu arada neler yaşandõ, nasõl yüzleşmeler, kõrõlma ve dağõlma- lar.... “İnsanın bu kara yerleri”ne odaklanan bir kitap ‘Ayna Çarpması’. Kitapta öyküler iç metin mantõğõyla ku- rulmuş; hepsi birbi- riyle ilintili; ilk öy- küyü okuyanlar için diğer öykülerdeki tüm kahramanlar, tüm olaylar tanõdõk. Ancak öyküler ara- sõndaki bu geçişim- li kurgunun roman mantõğõyla yapõlmadõğõnõ söylüyor Mu- rat Özyaşar, hatta ona göre, Necati To- suner’in deyimiyle “Öykü on kilo de- mir, roman ise on kilo pamuk”. Yazar son olarak iddialõ bir açõklama yapõyor: “İki ödülü de bekliyordum. Zihnim öyle bir beklenti içerisindeydi ki, ara ara telefonumun ekranına ba- kıp ‘Beni niye aramõyorlar’ diye bile söyleniyordum kendi kendime. Şim- di ise böylesine değerli isimlerin onayını almış olmak sırtıma ağır bir sorumluluk yükledi, ‘Ayna Çarp- masõ’nın yükünü biraz daha ağır- laştırdı.” Kültür Servisi - İnönü Vakfõ işbirliği ile Oylum Öktem İşözen’in sanat direktörlüğünde gerçekleştirilen “Bir Cumhuriyet Hanımefendisi: Mevhibe İnönü” sergisi önceki akşam İstanbul Moda Akademisi’nde açõldõ. İsmet İnönü’nün eşi Mevhibe İnönü’nün Cumhuriyet tarihini yansõtan kõyafetlerinin yer aldõğõ sergiye, İnönü’nün kõzõ Özden İnönü Toker ve ailesi, Şişli Belediye Başkanõ Mustafa Sarıgül ile ITKIB Başkanõ Hikmet Tanrıverdi’nin yanõ sõra çok sayõda kişi katõldõ. Açõlõşta konuşan Özden Toker,“Annem çağdaşlaşma yolundaki Türkiye’de, sıradan bir Türk kadınından farksızdı. Her ailede bir Mevhibe olduğuna inanıyorum” dedi. İnönü’nün gelinliği, taktõğõ ilk şapka, Pembe Köşk’te verilen ilk balodaki elbisesi, İsmet Paşa ile Çankaya sõrtlarõnda ata bindiği binici kõyafeti, Atatürk’le birlikte katõldõğõ ilk Cumhuriyet balosundaki elbisesinin ve aksesuvarlarõnõn da aralarõnda bulunduğu geniş bir koleksiyonun yer aldõğõ sergi, 30 Kasõm’a dek gezilebilir. Bir Cumhuriyet Hanõmefendisi: Mevhibe İnönü’nün kõyafetleri FİLMİ YAKLAŞIK BİR MİLYON KİŞİ İZLEDİ ‘Nefes’ tartışılıyor Kültür Servisi - Yönetmen Levent Semerci’nin geçen haftalarda gösterime giren ‘Nefes: Vatan Sağolsun’ filmi, sinema ve siyaset çevrelerinde tartõşõlmaya devam ediyor. Gösterime girdikten sonra kõsa sürede 1 milyona yakõn izleyici tarafõndan izlenen ve Genelkurmay Başkanõ İlker Başbuğ’un da “Çavuşun, Atatürk büstüyle ilişkisi beni gerçekten çok etkiledi. Gerçek askerimiz bu” diyerek övdüğü filmi bir kesim milliyetçi, militarist ve duygularõ sömüren bir film olarak görürken diğer kesim askerlerin ruh halini ve o bölgedeki “gerçeği” yansõttõğõnõ düşünüyor. Yazar Nadire Mater, Sabah gazetesine verdiği röportajda “Silahları duydukça kulaklarımı kapadım, ne Kürt savaşını ne Türkiye’deki sorunları düşünebildim” derken, eleştirmen Fatih Özgüven’e göre “Film, askerlikle ilgili bir söz olarak tamamen hamasi olamıyor ... senkron kayıyor”. Eleştirmen Ali Ulvi Uyanık’õn ekolay.net adresindeki yazõsõnda “Genç yürek atışlarını hissettiren yönetmenin olduğu kadar bir yapım başarısı da” ifadesine yer verilirken; Sabah gazetesi yazarõ Esin Küçüktepepınar ise filmde askerlerin “tek, biçare hal ve ahvaline dair Ankara ve İstanbul cenahına serzenişte bulunulduğu”nu söylüyor. Sinema eleştirmeni Atilla Dorsay ise ‘Nefes’in Türk sinemasõnõn en iyi savaş filmi olduğunu hatta dünya sinemasõndaki bu tür örneklerle yarõşabileceğini söyledi. ‘Aylak Adam’ 50 yaşında Kültür Servisi - Yapõ Kredi Yayõnlarõ, Yusuf Atõlgan’õn ölümünün 20, ‘Aylak Adam’ kitabõnõn yayõmlanõşõnõn 50. yõlõnõ özel bir baskõyla anõyor. ‘C.’ adlõ bir antikahramanõn öyküsünü anlatan kitabõn bu özel baskõsõnõn sunuş yazõsõnda; “Atõlgan, en çok 1950 kuşağõ yazarlarõnca anlaşõlmõş, onlara yakõn olmuştu. Bu anlamda Atõlgan’õ bu öncü kuşağõn ‘ağabeyi’, Aylak Adam’õ da dönemin şiiriyle öyküsündeki yeniliklerle değerlendirilmesi gereken bir roman sayabiliriz” ifadelerine yer veriliyor. Erakalın ‘Ustalara Saygı’da Kültür Servisi - Beşiktaş Belediyesi tarafõndan düzenlenen “Ustalara Saygõ” toplantõsõnõn bu yõlki ilk konuğu yönetmen Ülkü Erakalõn. Yazar Faruk Şüyün’ün hazõrladõğõ etkinlikte ünlü yönetmenin hayatõ, filmleri ele alõnacak. Akatlar Kültür Merkezi Melih Cevdet Anday Sahnesi’nde 2 Kasõm Pazartesi akşamõ saat 20.00’de yapõlacak toplantõya Ediz Hun, Ekrem Ataer, Gönül Yazar, İnci Çayõrlõ, Kayhan Yõldõzoğlu, Korhan Abay, Nilüfer Aydan, Suzan Avcõ, Tangör Toydemir, Tomris Oğuzalp, Tûlûğ Çizgen’in de bulunduğu çok sayõda arkadaşõ ve sevenleri katõlacak. Gecede Erakalõn, kendi piyanosunun başõna geçip ses sanatkârõ konuklarõyla birlikte şarkõ söyleyecek. Dağlarca anılıyor Kültür Servisi - Geçen yõl yaşamõnõ kaybeden usta şair Fazõl Hüsnü Dağlarca, bugün 19.30’da Kadõköy Belediyesi Barõş Manço Kültür Merkezi’nde bir etkinlikle anõlacak. Adnan Binyazar, Egemen Berköz, Salih Bolat ve Müslim Çelik’in konuşmacõ olarak katõlacağõ program çerçevesinde şairin yaşamõnõ konu edinen sinevizyon gösterisi yapõlacak, tiyatro sanatçõlarõ ve şairler seçkilerini paylaşacak, KASDAV Gençlik Tiyatrosu Dağlarca’nõn şiir seçkilerinden örnek sunumlar gerçekleştirecek ve şairin şiirlerinden bestelenmiş müzikleri yorumlayacak. (0 216 418 16 46) ‘Savaşta ya kurbansõn ya katil’ İkiyabancı,ikiTürkfilmigösterimde... ‘Siyasetin gölgesinde kalmamak gerek’ Halen öğretmenliğe devam eden Özyaşar, öğrencileriyle, adõnõ Sait Faik’in bir öyküsünden alan “Hişt... Hişt...” adõnda bir dergi de çõkarõyor. ‘Nefes: Vatan Sağolsun’un, Kubrick ustanõn insanõn nasõl bir savaş makinesine dönüştürüldüğünü anlattõğõ, savaş karşõtõ ‘Full Metal Jacket’ (1987) başyapõtõndan oldukça esinlenip etkilendiği muhakkak... Mevhibe İnönü’nün nişanlõğõ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle