23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 21 EKİM 2009 ÇARŞAMBA 6 HABERLER AVRUPA GÜRAY ÖZ Bu Maceranın Kahramanı Kim? Bir durum değerlendirmesi yapmanın zamanı geldi mi? Geldi. Ama durum değerlendirmesi hızlı akan hayatın içinden değil, biraz dışından ve kuşbakışı olmalıdır. Yoksa gelişmelerden duyulan heyecan sizi kendi paradigmalarınızdan uzaklaştırabilir. Bir de bakarsınız Büyük Ortadoğu Projesi’nin pek tarafgir bir sempatizanı oluvermişsiniz. En yaygın ve yaygınlaştırılmasında yarar görülen efsane Bush dönemi ile Obama dönemi arasındaki farkları abartmaktan kaynaklandı. Üslupta önemli fark vardır, esasta milim şaşma görülmüyor. Savaşçı Bush yerini, silahı arkasına saklayan ve kuşkusuz ekonomik krizle biraz yaralı Obama’ya bırakmıştır. Büyük Ortadoğu Projesi tüm hızıyla uygulamadadır. Üstelik Bush döneminin sıkıntılarından kurtulmuştur. Artık herkesle konuşabilen, hiçbir şey yapmadan Nobel kazanabilen bir başkan var. Diyorlar ki, artık ılımlı İslam projesi rafa kalkmıştır. El Hak doğru. Projeden söz etmeye gerek kalmamıştır artık. Ilımlı İslam ülkesi Türkiye artık bir proje değil, gerçektir. Üstelik bölgesel güç ilan edilmiştir. Bu yeni misyon Osmanlı mirası üzerinden pekiştirilmektedir. Bu nedenle de bu işin kitabını yazmış bir dışişleri bakanı görevdedir bugün. Peki bu rafine plan içinde çözülmesi gereken Kürt sorunu nerede duruyor? Ortasında duruyor. O da bu projenin bir parçası olarak işlev görmekte ve üstelik şimdilik bir güç olmasa da solun aklını çelme manevrası olarak bile işe yaramaktadır. Büyük tabloyu görebilirsek, gelişmelerin Türkiye’ye ve Kürtlere faydası olup olmadığını daha iyi anlayacağız. Ama bugünü, yarını ve daha sonrasını sorgulamaya cesaretiniz varsa. Türk milliyetçiliğine de, Kürt milliyetçiliğine de şirin görünmeye çalışmıyorsanız. Kürt siyasetinin kimlerin elinde olduğunu da sorularınızın arasına yerleştirebiliyorsanız. Ve en önemlisi Büyük Ortadoğu’da haritaların neden uçuşup durduğunu anlayabiliyorsanız. Büyük Ortadoğu Projesi’nde Türkiye’ye bölgede etkin bir yeni Osmanlı rolü teklif edilmektedir. Aynı şekilde Kürtlere Büyük Kürdistan, Ermenilere soykırımı tanımış Türkiye, ikna edilmiş bir Azerbaycan havucu uzatıldığı gibi. Peki İsrail? Şimdi herkes Türkiye’nin İsrail’e kafa tutmasıyla kafa buluyor. Oysa unutmamalı, Bush döneminin üslubu artık işe yaramıyor. İsrail o dönemden şımarık bir çocuk olarak epeyce kârlı çıkmıştır, ama artık biraz uslanması gerekiyor ve asıl zılgıtı küresel gücün yeni başkanından ilk görüşmede yemiştir. Büyük Ortadoğu Projesi, şımarıklıktan vazgeçmiş bir İsrail’i, çizgiden çıkmaması için sıkıca kuşatılması gereken bir İran’ı şart koşuyor. Tablo yukarıdan aşağıya ve aşağı yukarı böyledir. Ama en önemlisi Büyük Ortadoğu Projesi’nin sırf şıklık olsun diye icat edilmediği gerçeğidir. Bu kapsamlı proje enerji kaynaklarının denetimi, üstümüzden altımızdan geçen ve hep batıya doğru giden boruların korunması içindir. Can alıcı soru ise Türkiye’nin bu projeden kârlı çıkıp çıkamayacağıdır. Ilımlı bir İslam ülkesi olarak kurtuluş ve kuruluş felsefesini terk etmişseniz, emperyalistlerle birlikte bölgeyi dizayn etmeye soyunmuşsanız, kaybetmeyi de göze almışsanız, neden olmasın. Ama farklı bir bakış da mümkündür. O da solun, sosyalistlerin bakışıdır. Ülkenin kazanımlarının terk edilmesine değil, değişimin doğru kavranmasına, işçilerin, yoksul halkın, çalışanların çıkarlarının süreklilik içinde öne alınmasına dayanır. Kürtlerle Türklerin ortak paydasının sömürülmemek olduğu noktasından hareket eder bu bakış açısı. Bir de olmazsa olmazı var. Büyüklerin oyunlarına gelmemek, macerayı onların istediği gibi değil, kendi istediğin gibi oynayabilmek. e-posta: guray@cumhuriyet.com.tr CHP lideri Baykal, PKK’li bir grubun Türkiye’ye gelmesini gizli bir pazarlõğõn ürünü olarak değerlendirdi ‘Teslim almaya geldiler’ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, partisinin grup toplantõ- sõnda yaptõğõ konuşmada Azerbay- can’la gerginleşen ilişkileri ve AKP hükümetinin Kürt açõlõmõnda gelinen noktayõ değerlendirdi. Baykal, Azerbaycan’la kriz yara- tan gelişmeleri değerlendirirken, “Sen Azerbaycan’ı görmezlikten gelemezsin. O meşhur Rum li- manlarıyla ilgili 2004 protokolü- nü Meclis’e sevk etmeyeceksin... Bu protokolleri, Azerbaycan bu kadar rahatsız olduğu halde göz göre göre niye sevk ediyorsunuz? Protokol krizi yetmiyormuş gibi bir de maçta bayrak krizi çıktı. Daha dün PKK bayraklarıyla sı- nırda binlerce insan güvenlik güç- lerinin gözlerine baka baka gös- teriler yapıyor, bunu içinize sin- diriyorsunuz; ama kardeş Azer- baycan’ın bayrağını yasaklıyor- sunuz. Gücünüz PKK’ye yetmiyor da, Azerbaycan’a mı yetiyor?” açõklamasõnõ yaptõ. Süleyman De- mirel’in 1993 yõlõnda Cumhurbaş- kanõ Turgut Özal’õn cenaze törenine Ermeni devlet temsilcilerini davet et- mesi üzerine Abdullah Gül’ün, o dönem siyaset yaptõğõ partinin tem- silcisi olarak “Hükümet geleceği- mizi ipotek altına almıştır. Bu bir ibret tablosudur” benzeri de- ğerlendirmeler yaptõğõnõ anõmsatan Baykal, “Çankaya’ya çıkınca ora- da böyle görünüyor galiba” dedi. ‘Yol haritası İmralı’dan’ Baykal, PKK’li bir grubun Tür- kiye’ye gelişiyle ilgili değerlendir- meler yaparken “açılımın ilk aya- ğının ortaya çıktığını; sürecin ne- den gizli olduğu, niçin ucunun açık olduğu, niçin ‘hazmettire hazmet- tire’ denildiği ve yol haritasının ne- den açıklanmadığının anlaşıldı- ğını” kaydetti. Baykal, “Dün (ön- ceki gün) resmen görülmüştür ki, İmralı’dan gönderilen yol ha- ritası uygulamaya konulmuştur. Halktan, TBMM’den gizlenen bir senaryo uygulanmaya başlamıştır. Dün devlet tam kadro orada bi- rilerini bekliyor, karşılıyorlar. Birileri, ‘inin’ dedi. Siz de bunu bi- lerek, orada müsteşarından, genel müdüründen, bütün devlet teşki- latı, orada bunları kucakladınız, karşıladınız, öyle değil mi? Öca- lan’ın yol haritasını AKP uygu- lamaya başlamıştır” dedi. Gelenlerin “Silahları gömdük, bizi topluma taşıyın” anlayõşõyla gelmediğini vurgulayan Baykal, şu değerlendirmeleri yaptõ: “Elçi olarak geldik, diyorlar, el- lerinde mektuplar. Pişmanlık ta- lep etmiyorum, diyorlar. Devlet teşkilatımız onları karşılarken bu, sürpriz olarak mı karşılarına çıkıyor? Bunu bilerek, sindirerek gidiyorlar... Israrla niçin bizimle görüşmek istedikleri de anlaşılı- yor. Karşılarken kendisi orada, bi- zim de orada yanında bulunma- mızı istiyor. Ben gitmedim... Senin yanındakilerin hepsi oradaydı... Gelenler, Türkiye’nin hukuk dü- zenini, anayasasını değiştirmek için silahla mücadele ettik, şimdi de müzakereyi deneyeceğiz, di- yorlar. İstedikleri ne? Etnik te- melde Türkiye’yi ayrıştırmak. Sen milleti parçalayabilirsin, se- nin anlayışını buna müsait görü- yorum, sen ‘Türk milleti’ lafını an- mıyorsun, gel parçalayıverelim, diyorlar. Türkiye’nin ulusal bü- tünlüğü üzerinde bir pazarlık ya- pıldı da, bir avans ödemesi için mi bu insanlar geliyor, milletin bunun anlamını iyi değerlendirmesi la- zım. Teslim olmaya değil, teslim almaya geliyorlar. Bu, bir Türki- ye projesi değildir. Bu, bir AKP- PKK-DTP projesidir.” AKP’nin ekonomi politikalarõnõ da eleştiren CHP Lideri Baykal, “İşin temeli oradan başlıyor. 10.4 milyar bütçe açığı öngörülmüştü. Şimdi ortaya çıkan rakam 63 milyar Türk Lirası. ‘Bu bütçenin CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, bir grup PKK’linin gelişiyle ilgili olarak “Teslim olmaya değil, teslim almaya geliyorlar... Türkiye’nin ulusal bütünlüğü üzerinde bir pazarlõk yapõldõ da, bir avans ödemesi için bu insanlar geliyorsa bunun anlamõ iyi değerlendirilmeli. Bu, bir Türkiye projesi değildir; AKP-PKK-DTP projesidir” görüşünü dile getirdi. Başbakan Tayyip Erdoğan’õn kendisiyle görüşmekten vazgeçmesiyle ilgili olarak da Baykal, “Bir çayõ esirgiyor değiliz. Ama yanlõşõnõ paylaştõğõmõz, işbirliği içinde olduğumuz izlenimini vermene müsaade etmeyiz” dedi. bir anlamõ yok’ diye bütün bunları anlattık” dedi. ‘Tenhalarda buluşmak yok’ CHP lideri, Başbakan Erdoğan’õn kendisiyle görüşmekten vazgeçme- siyle ilgili olarak da, “Mektubu- muzu alınca, görüşeceğiz, diyorsun, sonra vazgeçiyorsun, ahlaksızlık suçlamaları yapıyorsun. Her kim ki iki lafının birinde ‘ahlak, namus, dürüstlük’ der, ‘dur orada’ diye- ceksiniz. Yarası olan gocunur. Ah- laksızlık suçlaması kimseyi ah- laklı hale getirmez... Benim kapım açık, ama sen, sadece bana açık ol- sun, diyorsun. Ben de, hem sana, hem de millete açık, diyorum. Bir çayı esirgiyor değiliz. Senin gön- lünü hoş tutmak için her şeyi ya- parız ama senin yanlışlarını pay- laşmayız” açõklamasõnõ yaptõ. Bay- kal, “70 milyonun bileceği şekilde geleceksen gel, açık kapım, bekli- yorum seni. Millet öğrenmesin, tenhada buluşalım... Tenhada bu- luşmak yok” diye konuştu. ‘Organları dejenere etmeyelim’ CHP lideri Baykal, Cumhurbaş- kanõ Abdullah Gül’ün ana muhale- fetin MGK’de yer almasõ önerisiy- le ilgili olarak “MGK’nin bir ana- yasal yapısı var. Organları deje- nere etmeyelim. Hangi ülkede ana muhalefet MGK üyesidir? Gayri tabii yollara girmeyelim. Bir de şa- ka yapayım: Belki AKP’liler önü- müzdeki dönem MGK’de bir ayakları olsun diye muhalefetin de girmesini istiyordur” görüşünü di- le getirdi. ‘Soruşturmalarda çifte standart var’ Baykal, Deniz Feneri soruştur- masõyla ilgili çifte standartlarõn da al- tõnõ çizdi. Baykal, soruşturma sõra- sõndaki “dikkat, özen ve iyi niyet”e dikkat çekerken “Bir yandan so- ruşturma yapılıyor, öte yandan kimsenin üzülmesine, rahatsızlık duymasına neden olunmuyor... Ne güzel, bunu bir de Ergene- kon’da uygulasalar ya. Dün PKK’liler âlâyıvâlâ ile karşılanı- yor, izzeti ikramla ağırlanıyor. Ergenekon’da memleketin dürüst profesörleri, gazetecilerini aylar- dır neyle suçlandıklarını bile bil- meden cezaevinde yatıyor” dedi. GÜL’ÜN ATAMALARI ÜAK’de ibre AKP’ye döndü Gül’ün cumhurbaşkanlõğõ döneminde atanan 50 rektörün çoğunun AKP iktidarõna yakõn olmasõ ÜAK’deki muhalif yapõyõ, iktidar yanlõsõ çizgiye dönüştürdü MAHMUT LICALI ANKARA - Üniversitelerarasõ Ku- rul’un (ÜAK) dengeleri, Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün göreve geldiği 2007 yõ- lõndan beri atanan 50 rektörle değişti. Rektörlerin AKP iktidarõna yakõn olmalarõ ve üniversitelerde türbanõn serbest bõrakõl- masõnõ savunmalarõ ÜAK’nin daha önce yürüttüğü muhalefeti keserken, kurul kon- tenjanõndan YÖK üyeliğine atananlarõn kimliklerini de değiştirdi. 2008 yõlõna kadar yürüttüğü sert muha- lefetle tanõnan ÜAK, son iki yõl içerisin- de Cumhurbaşkanõ Gül’ün atadõğõ rek- törlerle iktidar yanlõsõ bir görünüm sergi- lemeye başladõ. Gül, yeni kurulan 23 üniversite ve 27 eski üniversiteye yaptõğõ toplam 50 rektör atamasõnda üniversite- lerdeki seçimlerde birinci olan adaylar yerine AKP iktidarõna yakõn ve türbana destek veren isimleri rektör olarak seçti. Her üniversitenin rektör ve rektörün be- lirleyeceği bir öğretim üyesiyle temsil edildiği ÜAK’de toplam 100 üyenin de- ğişmesiyle birlikte YÖK üyeliğine seçi- len kişilerin Başbakanlõk ve Cumhurbaş- kanlõğõ kontenjanõndan seçilenlerden far- kõ kalmadõ. YÖK’e 7 üye seçme hakkõ olan ÜAK’nin son seçtiği 2 üye AKP iktidarõna yakõn ve türbanõ savunan öğ- retim üyelerinden oluştu. Mart ayõnda ÜAK kontenjanõndan YÖK’e atanan Prof. Dr. Sait Bilgiç’in 2007 genel seçimlerinde AKP milletvekili aday adayõ olmasõ ve türban bildirisine destek vermesi, önceki gün seçilen Prof. Dr. Recep Öztürk’ün de türban bildiri- sinde imzasõnõn bulunmasõ, ÜAK’de ibre- nin AKP’ye döndürdüğünü gözler önüne serdi. YÖK’e 7 üye seçmenin yanõ sõra bünyesindeki konseyler üniversitelerdeki farklõ dallarda yapõlan eğitim hakkõnda YÖK’e tasviye görüşü ileten ÜAK, aynõ zamanda doçentlik sõnav komisyonunu belirleme yetkisine de sahip bulunuyor. YÖK’te eğitimci kalmadı Cumhurbaşkanõ Gül’ün Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’õ Aralõk 2007’de YÖK Baş- kanõ olarak atamasõnõn ardõndan yaklaşõk 3 yõl içinde YÖK’te eğitim bilimci köken- li üye kalmadõ. YÖK Başkanõ Özcan’õn türban bildirisinde imzasõ bulunmasa da, Şubat 2008’de tüm rektörlüklere gönderi- len genelgeyle türbanõn serbest bõrakõlma- sõnõ istemişti. Prof. Dr. Durmuş Günay, Prof. Dr. Mehmet Akif Aydın, Prof. Dr. Sait Bilgiç ve Prof. Dr. Yunus Söylet ol- mak üzere YÖK’te 4 üyenin türban bildi- risinde imzasõ bulunuyor. Prof. Öztürk’ün de YÖK üyeliğinin onaylanmasõyla bildi- riye destek veren üye sayõsõ 5’e çõkacak. YÖK’te halen 10. Cumhurbaşkanõ Ah- met Necdet Sezer tarafõndan atanan 2 üye bulunuyor. Sezer döneminde ÜAK kontenjanõndan atanan Prof. Dr. Ali Ek- rem Özkul’un eğitim alanõnda uzmanlõğõ bulunuyor. Prof. Özkul, açõk ve uzaktan teknoloji destekli eğitim konusunda yap- tõğõ çalõşmalarla tanõnõyor. 19 üyenin bu- lunduğu YÖK’e 7 üye Cumhurbaşkanlõ- ğõ, 7 üye Bakanlar Kurulu, 7 üye de ÜAK kontenjanõndan atanõyor. ‘Dünyayı etkiler’ Irak savaşõ nedeniyle büyük pişmanlõk duyduğunu belirten Powell demokratik açõlõm sürecini de desteklediğini söyledi MELTEM YILMAZ ABD Eski Dõşişleri Bakanõ, Irak savaşõ mi- marlarõndan Colin Powell, hükümet tarafõndan yürütülen demokratik açõlõm sürecinin “doğru araç kombinasyonlarının kullanılması ha- linde başarılı olursa bunun dünyayı etkile- yeceğini” ileri sürdü. Powell, Irak’õn işgalin- den önce “Irak’ta kitle imha silahları var” de- diği için pişmanlõk duyduğunu yineledi. Türkiye İş Kadõnlarõ Derneği’nin (TİKAD) davetiyle geldiği İstanbul’da “Anneler Teröre Karşı” başlõklõ konferansa katõlan eski Powell, kamuoyunda 1 Mart tezkeresi olarak bilinen ka- rarõ bugünün şartlarõyla değerlendirdiğinde olumlu bulduğunu söyledi. Powell, “Her ne ka- dar 2003’te Türkiye bizi hayal kırıklığına uğ- ratmış olsa da demokrasiyle yönetilen bir ül- ke olduğunu kanıtlamıştır” dedi. ‘Savaşa karşıyım’ Savaşta masumlarõn nasõl öldürüldüğüne ta- nõk olduğunu anlatan Powell, “Askerlerin insanları istismar ettiği, kadınlara tecavüz ettiği zamanlar oluyor. Bu nedenle savaştan nefret ediyorum. Ben aslında her zaman sa- vaşa karşı isteksiz bir general oldum” diye konuştu. ABD’nin savaşmak zorunda kalsa bi- le sonrasõnda her zaman “barış ve demokra- si” getirmeyi amaçladõğõnõ ileri süren Powell, Türkiye’de hükümetin yürüttüğü demokratik açõlõm sürecine de destek verdiğini vurguladõ. Powell, “Doğru araç kombinasyonları kul- lanılırsa başarılı olacağını düşünüyorum. Eğer başarılı olursa sadece dünyanın bu kıs- mına değil tamamına etki edecektir. Bu işin tarihi boyutu da var. Umalım ki başarılı ol- sun” diye konuştu. TİKAD Başkanõ Nilüfer Bulut da TİKAD olarak kadõn bakõş açõsõyla te- rör, savaş, işkence, dayağa karşõ çõktõklarõnõ be- lirterek şunlarõ söyledi: “Bir yanda asker an- neleri, bir yanda çocuğunu PKK yüzünden dağda kaybetmiş anneler, ortak bir hedef için el ele verecek ve tüm dünyada barış is- teyecek. En kanlı savaşın ruh halini yansıt- ması için Irak savaşının mimarlarından Powell’ı davet ettik.” ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bombalõ saldõrõ sonucu 21 Ekim 1999 günü katledilen gazetemiz yazarõ ve An- kara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, aramõzdan ayrõlõşõnõn 10. yõ- lõnda, gazetemiz ve ailesi tarafõndan dü- zenlenen törenle anõlõyor. Kõşlalõ için bugün ilk olarak, saat 09.30’da, Engürü Sitesi, Çayyolu ad- resindeki evinin önünde anma etkinli- ği gerçekleştirilecek. Buradan saat 10.30’da, Çayyolu’ndaki Ahmet Taner Kõşlalõ Parkõ’nda bulunan heykelinin önüne geçilecek. Sevenleri ve ailesi sa- at 12.00’de de Kõşlalõ’nõn Karşõyaka Mezarlõğõ’ndaki gömütü başõnda olacak. Ankara Üniversitesi İletişim Fakül- tesi de bugün saat 14.00’te, Kõşlalõ için anma töreni gerçekleştirecek. Törende, fakültenin Ahmet Taner Kõşlalõ Kon- ferans Salonu’nda, gazetemiz yazarõ Şükran Soner, “Kışlalı’dan Günü- müz Medyasına” başlõklõ konferans ve- recek. Kõşlalõ’yõ anma etkinliğinde, An- kara Üniversitesi İletişim Fakültesi, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), ADD Çayyolu Şubesi, CHP, Çağdaş Yaşamõ Destekleme Derneği ve Yeni- mahalle Belediyesi de katõlõmcõ kuru- luşlar arasõnda yer alõyor. Gazetemiz yazarõ Ahmet Taner Kõş- lalõ, dün de Devlet Tiyatrolarõ Çayyo- lu Cüneyt Gökçer Sahnesi’nde düzen- lenen bir etkinlikle anõldõ. Sunuculu- ğunu tiyatro oyuncusu Şebnem Gür- soy’un üstlendiği anma etkinliğinde, Prof. Dr. Bilsay Kuruç, “Krizden Çıkılıyor mu?” başlõklõ konferans ver- di. Konferansõn ardõndan, Damla Kış- lalı (soprano), Berkcan Akıncı (kontr- tenor) ve Rauf Paşaoğlu’nun (piyano) solist olarak katõldõğõ “Aryalar ve Şarkılar” adlõ konser gerçekleştirildi. Türkiye Gazeteciler Federasyonu ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanõ Atilla Sertel de, Ahmet Taner Kõşla- lõ’yõ, yazõlõ açõklamayla andõ. GAZETEMİZ YAZARININ KATLEDİLİŞİNİN ÜZERİNDEN 10 YIL GEÇTİ Ahmet Taner Kõşlalõ’yõ anõyoruz Powel, Kadın ve Aileden Sorumlu Bakan Kavaf’ın da katıldığı konferansta konuştu (AA) Bina çöktü: 2 yaralı İstanbul Haber Servisi - Zeytinburnu’nda, 3 katlõ binanõn yõkõmõ sõrasõnda bina çöktü. Yõkõm çalõşmalarõnõ yapan İbrahim Baş ve Ercan Alibaşoğlu isimli işçiler enkaz altõn- da kaldõ. İtfaiye ekiplerince enkazdan çõkar- tõlan yaralõ işçiler, Haseki Eğitim ve Araş- tõrma Hastanesi ve İstanbul Eğitim ve Araş- tõrma Hastanesi’nde tedavi altõna alõndõ.Ya- ralõlarõn durumunu iyi olduğu öğrenildi. Sayaçlar habersiz değiştiriliyor İstanbul Haber Servisi - Tüketiciler Birliği Genel Başkanõ Nazõm Kaya, elektrik sayaç- larõnõn tüketiciden habersiz ve ücretli olarak değiştirildiğini belirterek, Enerji Bakanlõğõ ve Enerji Piyasasõ Denetleme Kurumu’nun bu duruma en kõsa zamanda müdahale et- mesi gerektiğini söyledi. Kaya, tüketicilere elektrik faturalarõnõ kontrol etmeleri çağrõ- sõnda bulunarak tüketim dõşõnda “muhtelif ilave” kõsmõnda yüksek bedel tespit edilme- si durumunda dağõtõm şirketine sekiz gün içinde itirazda bulunulabileceğini belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle