17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 EKİM 2009 ÇARŞAMBA 4 HABERLER CMYB C M Y B GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Türkiye’nin Dış Politika AtılımlarınıDüşünürken… Ermenistan’la tarihsel bir protokol imzalanıyor. İsrail’le kriz derinleşiyor, Suriye ile “stratejik ortaklık” gündeme geliyor. Batı’nın baskılarına karşı, İran’ın nükleer programı savunuluyor, “bölgede Türkiye, İran, Suriye ekseni mi oluşuyor” diye soranlar artıyor. Kuzey Irak Kürt yönetimiyle oluşturulan karşılıklı anlayış, PKK kamplarından Türkiye’ye geri dönüş... Türkiye’nin dış politika alanında Prof. Davutoğlu önderliğinde bir atılım yaptığı kesin. Bu atılımın, Kafkaslar’dan, Ortadoğu’ya meyvelerini vermeye, ülkenin uluslararası konumunda önemli bir dönüşüm yaratmaya başladığı söylenebilir. Ancak bu atılım üzerine kesin bir yargıya varmak için acele etmemekte yarar olabilir. Yeni doktrin... Batı basınında Türkiye’nin dış politikası üzerine yazanlar, konuya öncelikle Davutoğlu’nun dış politika savlarını kısaca özetleyerek girmeye özen gösteriyorlar. Bu özetlerde “Stratejik Derinlik” başlıklı çalışmaya göndermeyle, üç nokta öne çıkıyor. Ancak, Davutoğlu’nun çalışmasındaki, en az bu üçü kadar, önemli bir dördüncü nokta daha var. Bu ise ısrarla “dışarıda” bırakılıyor. Bu üç noktadan birincisi şöyle: Türkiye geçmişte benimsemiş olduğu içine kapanık, bölge sorunlarına duyarsız çizgiyi terk ediyor, dışa dönük aktif bir politika benimsiyor. İkincisi, Türkiye’nin bölgesinde, Osmanlı İmparatorluğu mirasından, bir İslam ülkesi olmasından kaynaklanan kültürel etki araçları (derinliği-E.Y) var. Üçüncüsü, Türkiye komşularıyla “sıfır” sorun hedefi güden yeni bir düzen kurmayı amaçlıyor. Ancak ilginç olan şu ki, Türkiye’nin yeni dış politikasını bu üç nokta üzerinden düşündüğümüzde bir sonuca, yorumlarda ısrarla “dışarıda” bırakılan dördüncü noktayla birlikte düşündüğümüzdeyse bir başka sonuca ulaşabiliyoruz. Dördüncü nokta şu varsayıma ilişkin: Türkiye’nin bölgesinde güç yansıtabilmesi için bir küresel gücün desteğine, kaldıracına vb. gereksinimi vardır. İşte bu dördüncü noktayı göz önüne alınca, olupbitenlerin çoğunu (geri kalanı yeni sınıf şekillenmeleriyle, siyasal İslamın dinamikleriyle ilgili) ABD’nin bölge politikalarının merceğinden okumak gerektiği sonucuna ulaşabiliyoruz. ‘Eski’ ve ‘yeni’ pratik Örneğin, “geçmişteki” içine kapanık dış politikanın, Soğuk Savaş döneminde, bölgedeki tüm dış politika seçeneklerinin iki büyük gücün dengesine bağlı olarak saptanmış, Türkiye’ye NATO dışında bir hareket alanı bırakılmamış olmasından kaynaklandığı söylenebilir. “Yeni” dışa dönük politika ise, Soğuk Savaş’tan sonra ayakta kalan tek hegemonyacı gücün bölgedeki hesaplarının değişmiş, Türkiye’den beklenenlerin çeşitlenmiş olmasıyla ilişkilendirilebilir. Bu yaklaşıma, ABD’nin Irak ve Afganistan’daki, İsrail’in Lübnan ve Gazze’deki fiyaskolarının, bu iki ülkenin arasındaki ilişkiye, hatta manevra alanlarına, bölgesel ve küresel çapta getirdiği kısıtlamalar da eklenebilir. Bu saptamalar, ılımlı ve Batı’yla barışık, Arap ülkelerine örnek, demokratik İslam ülkesi tanımıyla, Stephen Kinzer’ın Boston Globe’da vurguladığı “Türkiye ABD’nin gidemediği yerlere gidebilir, kuramayacağı ortaklıklar kurabilir, mutabakatlar oluşturabilir” (15/10/09) beklentisiyle zenginleştirilerek okunabilir. O zaman medyada egemen olanlardan başka senaryolar düşünülebilir. Örneğin, Türkiye’nin “yeni” dış politikası, bir büyük gücün dış politikasının uzantısı olarak yorumlanabilir. Yeni İsrail politikası, Suriye yakınlaşması ise, İsrail’in yalnızlık, kuşatılmışlık algısını güçlendirerek, ABD’nin (Obama yönetiminin) Ortadoğu politikalarına direncini azaltmayı; Suriye’yi de İran’dan uzaklaştırmayı amaçlıyor olabilir. Bu yorumlar eğer gerçeği yansıtıyorsa, Türkiye ABD’nin bölge projelerine, olayların akışına daha fazla kapılması, şimdi sahip olduğuna inandığı manevra alanını, karar alma kapasitesini de giderek kaybetmesi beklenebilir. İki gelişme bu “kötümser” olasılığı güçlendiriyor. Bunlardan birincisi Ermenistan’la yapılan anlaşma. Her iki ülkenin halkları açısından olumlu bir anlaşma, ama ABD, AB, Rusya’nın ve enerji jeopolitiğinin gölgesi altında gerçekleşmesi, zemininin çok kırılgan olduğunu gösteriyor. Bu anlaşma Azerbaycan’ın kendi doğal kaynaklarını koruma kapasitesini zayıflatacak. Türkiye’nin Azerbaycan’la ilişkilerinin bozulmasıysa enerji jeopolitiğinde, AB karşısında elini (Azerbaycan gazını Avrupa’ya ulaştırmanın, Nabucco dışında bir başka yolunu bulursa -RFR/RL, 19/10/09- iyice) zayıflatacak. İkincisi, Belücistan kaynaklı, ABD ve İngiltere bağlantılı olduğu söylenen Cundullah adlı radikal Sünni grubun İran devrim muhafızlarının 6 liderini öldüren bombalı saldırısı. Bu saldırı İran’a yönelik destabilizasyon girişimlerinin ivme kazandığını, Türkiye’nin bu ülke ile ilişkilerinde seçeneklerinin hızla daralacağını düşündürüyor. Türkiye’nin yeni politikasıyla İslam dünyasında etkisini arttırma hesaplarına gelince, süreç, ekonominin kaynak gereksiniminin, AKP’nin kültürel duyarlılıklarının etkisiyle, beklenenin aksi bir yönde gelişerek, Arap ülkelerinin Türkiye siyaseti üzerindeki etkilerini arttırabilir. [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com Salõverilenler hakkõnda dava açõlõp açõlmayacağõna savcõlar daha sonra karar verecek 34PKK’liserbestbõrakõldõMAHMUT ORAL DİYARBAKIR - PKK lideri Abdul- lah Öcalan’õn çağrõsõ üzerine teslim olan 34 kişilik PKK’li grubu, ifadeleri- nin alõnmasõnõn ardõndan serbest bõrakõldõ. Salõverilenler hakkõnda dava açõlõp açõl- mayacağõna savcõlar daha sonra karar ve- recek. Serbest bõrakõlan PKK’liler DTP’li- lerce gövde gösterisiyle karşõlandõ. 34 PKK’li önceki gün, Diyarbakõr’dan sevk edilen 4 özel yetkili savcõ tarafõndan sorgulandõ. Sorgulamaya Diyarbakõr, Mardin, Van ve Şõrnak barolarõna kayõt- lõ 45 avukat da katõldõ. Savcõlar PKK’li- lere “Ne zaman örgüte katıldınız? Ne zaman Türkiye’yi terk ettiniz? Neden terk ettiniz? Kaç yıl kaldınız? Neden geldiniz?” gibi sorular yöneltti. PKK’li- ler “etkin pişmanlıktan yararlanma” talebinde bulunmamalarõna karşõn, sav- cõlõk ve sorgu hâkimliği etkin pişmanlõ- ğõ düzenleyen TCK’nin 221. maddesinin 2. fõkrasõ hükmünü işletti. Dün sabah 06.00’ya kadar süren sorgulama sonu- cunda Mahmur’dan gelen tüm kadõn ve çocuklar ile Kandil’den gelen 5 örgüt üye- sinin de aralarõnda bulunduğu 29 kişi, sor- gu hâkimliğine sevk edilmeye gerek gö- rülmeden, savcõlõkça serbest bõrakõldõ. Savcõlar, sorgulamanõn ardõndan Kan- dil grubundan gelen Hüseyin İpek, Vi- layet Yakut, Elif Uludağ ile Mahmur grubundan gelen Musa Tomak ile Nu- rettin Turgut hakkõnda ise inisiyatifi Di- yarbakõr Cumhuriyet Başsavcõsõ Durdu Kavak’a devretti. Kavak, 5 PKK’linin TCY’nin 314. maddesi uyarõnca “terör örgütüne üye olmak” suçundan tutuk- lama talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edilmesine karar verdi. 5 kişinin ifadeleri sõrasõnda kullandõklarõ “Sayın Öcalan” ifadesinin tutanaklara geçmesini iste- dikleri, bunun üzerine savcõlarõn tutuk- lama isteminde bulunduklarõ ileri sürüldü. Karar üzerine Cizre’deki nöbetçi sorgu hâkimi Habur Gümrük Kapõsõ’na geldi. Serbest bõrakõlmalarõna karşõn gümrük alanõndan ayrõlmayõ reddeden 29 kişi, Ha- bur Sõnõr Kapõsõ çõkõşõnda İstanbul Ba- ğõmsõz Milletvekili Ufuk Uras, şair Ah- met Telli, Sosyalist Parti Genel Başkan Yardõmcõsõ Mustafa Kahya, KESK Ge- nel Başkanõ Sami Evren, Türkiye Barõş Meclisi üyeleri, DTP’li milletvekilleri ve avukatlar tarafõndan karşõlandõ. Türk: Türkiye çözmek zorunda Kalan 5 kişinin sorgusu sõrasõnda sabah TIR Garajõ’nda toplanan gruplar, Habur Sõnõr Kapõsõ’na doğru PKK flamalarõ ve Öcalan posterleriyle yürüyüşe geçti. Po- lis gümrük alanõ yakõnlarõnda barikat ku- rarak eylemcileri durdurdu. Burada açõk- lama yapan DTP lideri Ahmet Türk, “Türkiye bu krizi çözmek zorundadır. Bu, sürecin devamı için çok önemlidir. Belki bu birinci adımdır” dedi. DTP Eş- başkanõ Emine Ayna ise Başbakan’õn Kürt sorununa siyaset ve partiler üstü yak- laşõlmasõ gerektiğini söylemekte haklõ ol- duğunu belirterek “Bu insanları ne İç- işleri Bakanı ne hükümet ne de biz ça- ğırdık” diye konuştu. Uzun bekleyişin ar- dõndan saat 16.30 sõralarõnda diğer 5 PKK’li de serbest bõrakõldõ. Gazeteciler mahsur kaldı Bu arada gruplarõ izlemek için Kuzey Irak’a giden Doğan Haber Ajansõ, Dic- le Haber Ajansõ, Milliyet ve Radikal ga- zetelerinin muhabirleri önceki gün akşam saatlerinde Habur Sõnõr Kapõsõ’nõn kapalõ olmasõ nedeniyle mahsur kaldõlar. Şõrnak Valisi’nin talimatõna karşõn sõnõr kapõ- sõndaki askerler girişe izin vermedi. Ga- zeteciler dün Türkiye’ye girebildi. Türkiye’de bu gelişmeler yaşanõrken Kuzey Irak’ta Kandil Dağõ üzerinde sa- vaş uçaklarõnõn sesi duyuldu. Örgütün ya- yõn organõ Fõrat Haber Ajansõ, Türk sa- vaş uçaklarõnõn Kandil, Hinere ve Hakurk alanlarõnda yaklaşõk 2 saat boyunca alçak uçuş yaptõğõnõ belirtti. Aslõnda tüm beklentisini Öcalan’õn serbest bõrakõlmasõna odaklayan PKK’nin ne yapacağõnõ görmek için İmralõ’ya odaklanmak yetiyor! ‘Müzakere’nin tek muhatabõ olmakta õsrar eden Öcalan devletle satranç oynuyor! İmralı-Ankara hattında satranç! MEHMET FARAÇ SÜLEYMANİYE / ERBİL- PKK lideri Abdullah Öcalan’õn “barış grubu” açõklamasõ Kuzey Irak’ta yankõlandõğõnda Süleymaniye sokak- larõndaydõk. ABD’nin devletleştirme operasyonunda önemli bir merkez olan Süleymaniye, Irak Devlet Başkanõ Celal Talabani’nin denetiminde. Çar- põk kentleşmenin adeta gecekondu cehennemine çevirdiği bu kentte ye- niden inşa faaliyetleri hõzla sürerken yöre insanõ son günlerde PKK’nin dağ- dan indirilme operasyonuna odak- landõ. Herkes PKK’nin bitirilmesinden sonra Irak’ta bir Kürt devletinin ku- rulacağõnõ düşünüyor! Peki, süreç as- lõnda nereye gidiyor? Kuzey Irak’ta yaşayanlar Mahmur Kampõ ve Kandil’den 34 kişilik bir grubun Türkiye’ye girmesini sevinçle karşõladõklarõnõ söylüyor. Onlar PKK’nin devletleşme çabalarõnõn önünde büyük bir engel olduğundan yakõnõyor. Erbil’de görüştüğümüz kaynaklar ise PKK’nin dağdan indi- rilmesi operasyonunun Irak-ABD ve Türkiye tarafõndan oluşturulan üçlü mekanizma tarafõndan koordine edil- diğini ifade ediyor. Kürdistan Bölge Başkanlõğõ Divan Başkanõ Fuat Hüseyin, PKK’nin Türkiye’ye gruplar göndermesinin “barış” ve “açılım” sürecini destek- lemek için önemli olduğunu belirterek atõlan adõmõn kendilerini mutlu ettiğini söyledi. Hüseyin, tüm girişimleri des- teklediğini vurguladõ. Diyalog nereden yürüyor? Terörün son dönemdeki eylemsel sessizliği dikkatle irdelendiğinde, PKK’nin enterne edilmesine yönelik derinden bir planõn adõm adõm yürü- tüldüğü anlaşõlõyor. Öcalan’õn yol ha- ritasõnõn açõklanmamasõ, AKP’nin “Kürt açılımı” adõ altõnda yürüttüğü çalõşmayõ kamuoyundan gizlemesiy- le birleştiğinde; Ankara-İmralõ- Kandil hattõnda trafiğin güzergâhõ daha da gizem kazanõyor. Aslõnda PKK ya da Öcalan’la di- yalog iddialarõnõ güçlendiren önemli veriler de bulunuyor. Dõşişleri Baka- nõ Ahmet Davutoğlu’nun yanõ sõra MİT’in uzun süredir Kuzey Irak’ta KDP ve KYB aracõlõğõyla yürüttüğü faaliyetlerin süreci hõzlandõrdõğõ gö- rülüyor. Ancak tüm bunlara karşõn PKK’li iki grubun dağdan inmesinin şifreleri Öcalan’õn 20 Ağustos’ta avu- katlarõna yaptõğõ açõklamanõn içinde duruyor. Habur’daki trafiğin Öca- lan’õn şu açõklamalarõnõn hemen ar- dõndan gerçekleşmesi “PKK ile giz- li müzakare” iddialarõnõ iyice öne çõ- karõyor: “Emniyetle 90 gün müza- kere etmem lazım. 90 gün müzake- re ettikten sonra ancak sorunun em- niyet yönü çözüm noktasına gele- bilir. Sorunun askeri boyutunun çö- zülebilmesi için benim 45 gün mü- zakere etmem lazım. Dediğim gibi sadece askeri yönünü masaya ya- tırmam için 45-90 gün müzakere et- mem, tartışabilmem lazım. Sorunun diğer boyutları da ayrı, sosyal, kül- türel, ekonomik bunları daha ağzı- ma bile almıyorum. Bunlar da ay- rıca tartışılır.” Öcalan’õn bu sözlerinin üzerinden 2 ayõ aşkõn süre geçti. İşte ne olduysa bu dönemde gelişti ve Öcalan durup du- rurken iki PKK’li grubun Türkiye’ye girmesini istedi. Belli ki devletin ki- ritik merkezleri Öcalan’õn “müzake- re” çağrõsõna yanõt verdi! Yanıltan heves!.. Peki, 34 kişiyi Türkiye’ye gönderen PKK son manevrasõyla hangi strateji kodlarõnõ deşifre etti? Örgüt önümüz- deki hafta Avrupa’dan da 15 kadar ör- güt üyesini Türkiye’ye gönderecek. Bu grup da tõpkõ Habur’dan yurda giren 34 militan gibi silahlõ eylemlere katõl- mamõş kişilerden seçilecek. Örgüt as- keri gücünü oluşturan gruplarõ kesin- likle bu aşamada Türkiye’ye gönder- meyecek. PKK, bu iki girişiminin ar- dõndan AKP’nin atağõnõ bekleyecek ve süreci ona göre yönlendirecek. Kuzey Irak’taki kaynaklara göre PKK, devletin hamlesinin salt Habur’a gönderilen teröristlerin serbest bõra- kõlmasõyla kalmasõnõ beklemiyor! Ni- tekim PKK’nin Kandil’deki bir nu- maralõ sorumlusu Murat Karayılan bunu şöyle açõklõyor: “PKK, barış gruplarını göndererek tıkanıklığın önünü açmaya çalışıyor. Barışçıl güçlerin Türk devleti ve hükümeti üzerinde baskı oluşturmaları gere- kir. Açıkça Türkiye’yi çatışmasız- lık kararını kabul etme, operas- yonları durdurmaya çağırmaları gerekir. Bu grupların tutuklanma- ması, saygıyla karşılanması gerekir. Bu grupların Kürt halkının asgari taleplerini dillendirmelerine mü- saade etmeleri gerekir.” Öyleyse Türkiye’ye gönderilen iki grup, PKK’nin dağdan tamamen in- mesinin önünü açabilir mi? Karayõlan örgütün yayõn organlarõndan gelen bu soruyu şöyle yanõtlõyor: “PKK’nin dağdan inmesi farklı bir durumdur. Barış gruplarına olumlu yaklaş- mak PKK’nin dağdan inmesine yol açmaz. Kürt halkının kimlik soru- nu, dil sorunu, kültür sorunu, öz- gürce kendi kimliğiyle örgütlenip kendisini ifade etme, siyaset yapma sorunu var. Eğer bunlar garantiye alınırsa PKK dağdan iner.” Karayõlan’õn son açõklamasõ, 30-40 militanõn dağdan inmesiyle başlayan çabalarõn, PKK’yi tamamen pasifize edeceğini düşünenlerin ne kadar boş heves peşinde koştuğunu gösteriyor. Zira sorunun çözülmeye başladõğõnõ düşenen çevrelerin, “PKK ne aldı da düz ovaya ikna oldu” sorusunu da bir an önce yanõtlamasõ gerekiyor!.. Kürt dili ve Kürt kimliğinin anayasaya girmesinin yanõ sõra aslõnda tüm bek- lentisini Öcalan’õn kesinlikle serbest bõrakõlmasõna odaklayan PKK’nin önümüzdeki süreçte ne yapacağõnõ görmek için İmralõ’ya odaklanmak ye- tiyor! “Müzakere”nin tek muhatabõ olmakta õsrar eden Öcalan belli ki dev- letle satranç oynuyor! Peki, süreci kes- tirmek için salt Öcalan’õn tahtadaki hamlesine bakmak mõ gerekiyor yok- sa karşõsõnda kim olduğuna mõ?.. İş- te herkesin kafasõnõ karõştõran asõl mesele de bu!.. Bağdat’ın caddeleri özel güvenlik görevlilerince kontrol altında tutulu- yor. Nursoy firmasının sahibi işadamı Orhan Nurduhan’ın ofisi de 24 saat koruma altında (solda). Erbil ise Bağdat’a oranla daha güvenli. İçişleri Bakanı Atalay, ‘eve dönüşler’in açılımın parçası olduğunu söyledi 100-150kişidahabekleniyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İçişleri Bakanõ Beşir Atalay, Kan- dil’den “eve dönüşlerin” demokratik açõlõmõn parçasõ olduğuna işaret eder- ken Irak’õn kuzeyinden Türkiye’ye gelen ilk grubun ardõndan, küçük grup- lar halinde, 100 ila 150 kişinin dön- mesini beklediklerini söyledi. Atalay, Rixos Otel’de basõn yayõn ku- ruluşlarõnõn Ankara temsilcileriyle kahvaltõda bir araya geldi. Atalay, eve dönüş süreciyle ilgili önceden açõkla- ma yapõlmamasõnõn alõnan tedbirlerin bir parçasõ olduğunu kaydetti. Irak’õn kuzeyinden önceki gün başlayan eve dönüş sürecinin ilk uygulama olduğu için anlamlõ olduğunu vurgulayan Ata- lay, devlet olarak idare, güvenlik, yar- gõ ve sağlõk boyutuyla her türlü tedbi- rin alõndõğõnõ bildirdi. Sağlõk Bakanlõ- ğõ’nõn psikologlar dahil gerekli ön- lemleri aldõğõnõ vurgulayan Atalay, gelenlerin sağlõk kontrollerinin yapõl- dõğõnõ, idari tedbirlerin ardõndan yar- gõnõn devreye girdiğini söyledi. Atalay, bu uygulamanõn altyapõsõnõn Türk Ceza Yasasõ’nõn 221. maddesin- de düzenlenen etkin pişmanlõk kapsa- mõnda gerçekleştiğini belirterek, “Bü- yük hassasiyetler gerekiyor. Bu her- hangi bir konu değil. Sabırla so- nuçlar alınacak. DTP’nin, vatan- daşların hassasiyetleri gerekiyor. Süreç içinde yanlışlıklar olmaması için herkesin daha sorumlu dav- ranması gerekiyor. İlk grupta bazı şeyler daha çabuk olabilirdi. Bazı ge- cikmeler yaşandı” diye konuştu. Ata- lay, “Irak’ın kuzeyinden kitle ha- linde bir dönüş bekliyor musu- nuz?” sorusuna şu yanõtõ verdi: “İlk planda küçük gruplar halinde 100 kişinin veya 150 kişinin dönüşünü bekliyoruz.”Beşir Atalay. ‘ÇOK ÖNEMLİ BİR ADIM’ Dış Haberler Servisi - Bir grup PKK’linin önceki gün Ku- zey Irak’tan konvoy halinde Türkiye’ye gelip teslim olmasõ yabancõ basõnda da yankõ buldu. ABD’de yayõmlanan Wall Street Journal gazetesinde yer alan haberde, “Türkiye, elini uzatırken Kürt asileri teslim oldu” denildi. Bu gelişme, “Türk hükümetinin 25 yıllık Kürt ayaklanmasına son ver- meye yönelik olarak aylarca sürdüğü çabalarının meyve ve- rebileceğinin ilk somut işareti olarak” değerlendirildi. Amerika’nõn Sesi ise şu ifade- leri kullandõ: “Türkiye’de, Türk devleti ile Kürt asi grubu PKK arasında 26 yıllık çatış- mada çok önemli bir adım ola- rak değerlendirilen gelişme.” İngiliz yayõn kuruluşu BBC, PKK’lilerin teslim olmasõnõn Türkiye’nin planõnõ sõnadõğõnõ savundu. Haberde, bunun “Kürt ayrılıkçılarınca, hükümetin söz verdiği yeni barışma yak- laşımını test etmeye yönelik sembolik bir adım olarak ta- sarlandığı” kaydedildi. Mahmur ve Kandil’den gelen 34 kişilik grup serbest bı- rakılmalarının ardından DTP’nin parti otobüsüne binerek toplanan binlerce kişiyi selamladı, karanfil attı. Habur’da PKK’lileri karşılama “gövde gösterisine” dönüşürken, DTP’liler bir yandan da Diyarbakır’da bu gelişmele- rin şova çevrilmemesi çağrısı yaptı. DTP, Diyarbakır’daki karşılama mitingini iptal etti. Bağlar ilçesindeki Batıkent Kavşağı’nda toplanan grup, DTP’li yöneticilerin, “Lütfen olaysız bir şekilde evlerimize gidelim” uya- rısından sonra dağıldı. DTP Diyarbakır İl Başkanı Fırat Anlı, gelişmelere göre mitingi sona erdirmeyi uygun gördüklerini belirterek “Habur’dan gelecek grubu Çınar’da karşılayıp, Ankara’ya göndereceğiz” diye konuştu. Habur’da gövde gösterisi İstanbul Haber Servisi- Prof. Dr. Köksal Bay- raktar, Türkiye’ye gelen 34 terör örgütü üyesinin Ceza Muhakemeleri Kanunu, Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’ndan yargõlandõklarõnõ söyledi. Bayraktar, serbest bõrakõlan PKK’liler hakkõndaki kararõn yargõcõn takdiri olduğunu ve gerçekten silahlõ eylemlerde bulunmalarõ duru- munda bunun sonucunda zaten yargõlanacaklarõnõ kaydetti. Avukat Ergin Cinmen ise yurda giriş yapan 34 kişinin PKK üyesi olarak yurda girdikle- rini söyleyerek, “Serbest bırakılanlar ifadelerin- de PKK üyeliğini kabul etmişlerse PKK üyele- rinden tekrar yargılanabilirler” dedi. Hukukçular: Yeniden yargõlanõrlar Fotoğraflar:AA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle