Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 EKİM 2009 ÇARŞAMBA
4 HABERLER
CMYB
C M Y B
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Türkiye’nin Dış Politika
AtılımlarınıDüşünürken…
Ermenistan’la tarihsel bir protokol imzalanıyor.
İsrail’le kriz derinleşiyor, Suriye ile “stratejik
ortaklık” gündeme geliyor. Batı’nın baskılarına
karşı, İran’ın nükleer programı savunuluyor,
“bölgede Türkiye, İran, Suriye ekseni mi
oluşuyor” diye soranlar artıyor. Kuzey Irak Kürt
yönetimiyle oluşturulan karşılıklı anlayış, PKK
kamplarından Türkiye’ye geri dönüş... Türkiye’nin
dış politika alanında Prof. Davutoğlu önderliğinde
bir atılım yaptığı kesin.
Bu atılımın, Kafkaslar’dan, Ortadoğu’ya
meyvelerini vermeye, ülkenin uluslararası
konumunda önemli bir dönüşüm yaratmaya
başladığı söylenebilir. Ancak bu atılım üzerine
kesin bir yargıya varmak için acele etmemekte
yarar olabilir.
Yeni doktrin...
Batı basınında Türkiye’nin dış politikası üzerine
yazanlar, konuya öncelikle Davutoğlu’nun dış
politika savlarını kısaca özetleyerek girmeye özen
gösteriyorlar. Bu özetlerde “Stratejik Derinlik”
başlıklı çalışmaya göndermeyle, üç nokta öne
çıkıyor. Ancak, Davutoğlu’nun çalışmasındaki, en
az bu üçü kadar, önemli bir dördüncü nokta
daha var. Bu ise ısrarla “dışarıda” bırakılıyor. Bu
üç noktadan birincisi şöyle: Türkiye geçmişte
benimsemiş olduğu içine kapanık, bölge
sorunlarına duyarsız çizgiyi terk ediyor, dışa
dönük aktif bir politika benimsiyor. İkincisi,
Türkiye’nin bölgesinde, Osmanlı İmparatorluğu
mirasından, bir İslam ülkesi olmasından
kaynaklanan kültürel etki araçları (derinliği-E.Y)
var. Üçüncüsü, Türkiye komşularıyla “sıfır” sorun
hedefi güden yeni bir düzen kurmayı amaçlıyor.
Ancak ilginç olan şu ki, Türkiye’nin yeni dış
politikasını bu üç nokta üzerinden
düşündüğümüzde bir sonuca, yorumlarda ısrarla
“dışarıda” bırakılan dördüncü noktayla birlikte
düşündüğümüzdeyse bir başka sonuca
ulaşabiliyoruz. Dördüncü nokta şu varsayıma
ilişkin: Türkiye’nin bölgesinde güç
yansıtabilmesi için bir küresel gücün
desteğine, kaldıracına vb. gereksinimi vardır. İşte
bu dördüncü noktayı göz önüne alınca,
olupbitenlerin çoğunu (geri kalanı yeni sınıf
şekillenmeleriyle, siyasal İslamın dinamikleriyle
ilgili) ABD’nin bölge politikalarının merceğinden
okumak gerektiği sonucuna ulaşabiliyoruz.
‘Eski’ ve ‘yeni’ pratik
Örneğin, “geçmişteki” içine kapanık dış
politikanın, Soğuk Savaş döneminde, bölgedeki
tüm dış politika seçeneklerinin iki büyük gücün
dengesine bağlı olarak saptanmış, Türkiye’ye
NATO dışında bir hareket alanı bırakılmamış
olmasından kaynaklandığı söylenebilir. “Yeni” dışa
dönük politika ise, Soğuk Savaş’tan sonra ayakta
kalan tek hegemonyacı gücün bölgedeki
hesaplarının değişmiş, Türkiye’den beklenenlerin
çeşitlenmiş olmasıyla ilişkilendirilebilir. Bu
yaklaşıma, ABD’nin Irak ve Afganistan’daki,
İsrail’in Lübnan ve Gazze’deki fiyaskolarının, bu iki
ülkenin arasındaki ilişkiye, hatta manevra
alanlarına, bölgesel ve küresel çapta getirdiği
kısıtlamalar da eklenebilir. Bu saptamalar, ılımlı ve
Batı’yla barışık, Arap ülkelerine örnek, demokratik
İslam ülkesi tanımıyla, Stephen Kinzer’ın Boston
Globe’da vurguladığı “Türkiye ABD’nin gidemediği
yerlere gidebilir, kuramayacağı ortaklıklar kurabilir,
mutabakatlar oluşturabilir” (15/10/09) beklentisiyle
zenginleştirilerek okunabilir. O zaman medyada
egemen olanlardan başka senaryolar
düşünülebilir.
Örneğin, Türkiye’nin “yeni” dış politikası, bir
büyük gücün dış politikasının uzantısı olarak
yorumlanabilir. Yeni İsrail politikası, Suriye
yakınlaşması ise, İsrail’in yalnızlık, kuşatılmışlık
algısını güçlendirerek, ABD’nin (Obama
yönetiminin) Ortadoğu politikalarına direncini
azaltmayı; Suriye’yi de İran’dan uzaklaştırmayı
amaçlıyor olabilir. Bu yorumlar eğer gerçeği
yansıtıyorsa, Türkiye ABD’nin bölge projelerine,
olayların akışına daha fazla kapılması, şimdi sahip
olduğuna inandığı manevra alanını, karar alma
kapasitesini de giderek kaybetmesi beklenebilir.
İki gelişme bu “kötümser” olasılığı güçlendiriyor.
Bunlardan birincisi Ermenistan’la yapılan anlaşma.
Her iki ülkenin halkları açısından olumlu bir
anlaşma, ama ABD, AB, Rusya’nın ve enerji
jeopolitiğinin gölgesi altında gerçekleşmesi,
zemininin çok kırılgan olduğunu gösteriyor. Bu
anlaşma Azerbaycan’ın kendi doğal kaynaklarını
koruma kapasitesini zayıflatacak. Türkiye’nin
Azerbaycan’la ilişkilerinin bozulmasıysa enerji
jeopolitiğinde, AB karşısında elini (Azerbaycan
gazını Avrupa’ya ulaştırmanın, Nabucco dışında
bir başka yolunu bulursa -RFR/RL, 19/10/09-
iyice) zayıflatacak. İkincisi, Belücistan kaynaklı,
ABD ve İngiltere bağlantılı olduğu söylenen
Cundullah adlı radikal Sünni grubun İran devrim
muhafızlarının 6 liderini öldüren bombalı saldırısı.
Bu saldırı İran’a yönelik destabilizasyon
girişimlerinin ivme kazandığını, Türkiye’nin bu ülke
ile ilişkilerinde seçeneklerinin hızla daralacağını
düşündürüyor.
Türkiye’nin yeni politikasıyla İslam dünyasında
etkisini arttırma hesaplarına gelince, süreç,
ekonominin kaynak gereksiniminin, AKP’nin
kültürel duyarlılıklarının etkisiyle, beklenenin aksi
bir yönde gelişerek, Arap ülkelerinin Türkiye
siyaseti üzerindeki etkilerini arttırabilir.
erginy@tr.net
http://erginyildizoglu.blogspot.com
Salõverilenler hakkõnda dava açõlõp açõlmayacağõna savcõlar daha sonra karar verecek
34PKK’liserbestbõrakõldõMAHMUT ORAL
DİYARBAKIR - PKK lideri Abdul-
lah Öcalan’õn çağrõsõ üzerine teslim
olan 34 kişilik PKK’li grubu, ifadeleri-
nin alõnmasõnõn ardõndan serbest bõrakõldõ.
Salõverilenler hakkõnda dava açõlõp açõl-
mayacağõna savcõlar daha sonra karar ve-
recek. Serbest bõrakõlan PKK’liler DTP’li-
lerce gövde gösterisiyle karşõlandõ.
34 PKK’li önceki gün, Diyarbakõr’dan
sevk edilen 4 özel yetkili savcõ tarafõndan
sorgulandõ. Sorgulamaya Diyarbakõr,
Mardin, Van ve Şõrnak barolarõna kayõt-
lõ 45 avukat da katõldõ. Savcõlar PKK’li-
lere “Ne zaman örgüte katıldınız? Ne
zaman Türkiye’yi terk ettiniz? Neden
terk ettiniz? Kaç yıl kaldınız? Neden
geldiniz?” gibi sorular yöneltti. PKK’li-
ler “etkin pişmanlıktan yararlanma”
talebinde bulunmamalarõna karşõn, sav-
cõlõk ve sorgu hâkimliği etkin pişmanlõ-
ğõ düzenleyen TCK’nin 221. maddesinin
2. fõkrasõ hükmünü işletti. Dün sabah
06.00’ya kadar süren sorgulama sonu-
cunda Mahmur’dan gelen tüm kadõn ve
çocuklar ile Kandil’den gelen 5 örgüt üye-
sinin de aralarõnda bulunduğu 29 kişi, sor-
gu hâkimliğine sevk edilmeye gerek gö-
rülmeden, savcõlõkça serbest bõrakõldõ.
Savcõlar, sorgulamanõn ardõndan Kan-
dil grubundan gelen Hüseyin İpek, Vi-
layet Yakut, Elif Uludağ ile Mahmur
grubundan gelen Musa Tomak ile Nu-
rettin Turgut hakkõnda ise inisiyatifi Di-
yarbakõr Cumhuriyet Başsavcõsõ Durdu
Kavak’a devretti. Kavak, 5 PKK’linin
TCY’nin 314. maddesi uyarõnca “terör
örgütüne üye olmak” suçundan tutuk-
lama talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk
edilmesine karar verdi. 5 kişinin ifadeleri
sõrasõnda kullandõklarõ “Sayın Öcalan”
ifadesinin tutanaklara geçmesini iste-
dikleri, bunun üzerine savcõlarõn tutuk-
lama isteminde bulunduklarõ ileri sürüldü.
Karar üzerine Cizre’deki nöbetçi sorgu
hâkimi Habur Gümrük Kapõsõ’na geldi.
Serbest bõrakõlmalarõna karşõn gümrük
alanõndan ayrõlmayõ reddeden 29 kişi, Ha-
bur Sõnõr Kapõsõ çõkõşõnda İstanbul Ba-
ğõmsõz Milletvekili Ufuk Uras, şair Ah-
met Telli, Sosyalist Parti Genel Başkan
Yardõmcõsõ Mustafa Kahya, KESK Ge-
nel Başkanõ Sami Evren, Türkiye Barõş
Meclisi üyeleri, DTP’li milletvekilleri ve
avukatlar tarafõndan karşõlandõ.
Türk: Türkiye çözmek zorunda
Kalan 5 kişinin sorgusu sõrasõnda sabah
TIR Garajõ’nda toplanan gruplar, Habur
Sõnõr Kapõsõ’na doğru PKK flamalarõ ve
Öcalan posterleriyle yürüyüşe geçti. Po-
lis gümrük alanõ yakõnlarõnda barikat ku-
rarak eylemcileri durdurdu. Burada açõk-
lama yapan DTP lideri Ahmet Türk,
“Türkiye bu krizi çözmek zorundadır.
Bu, sürecin devamı için çok önemlidir.
Belki bu birinci adımdır” dedi. DTP Eş-
başkanõ Emine Ayna ise Başbakan’õn
Kürt sorununa siyaset ve partiler üstü yak-
laşõlmasõ gerektiğini söylemekte haklõ ol-
duğunu belirterek “Bu insanları ne İç-
işleri Bakanı ne hükümet ne de biz ça-
ğırdık” diye konuştu. Uzun bekleyişin ar-
dõndan saat 16.30 sõralarõnda diğer 5
PKK’li de serbest bõrakõldõ.
Gazeteciler mahsur kaldı
Bu arada gruplarõ izlemek için Kuzey
Irak’a giden Doğan Haber Ajansõ, Dic-
le Haber Ajansõ, Milliyet ve Radikal ga-
zetelerinin muhabirleri önceki gün akşam
saatlerinde Habur Sõnõr Kapõsõ’nõn kapalõ
olmasõ nedeniyle mahsur kaldõlar. Şõrnak
Valisi’nin talimatõna karşõn sõnõr kapõ-
sõndaki askerler girişe izin vermedi. Ga-
zeteciler dün Türkiye’ye girebildi.
Türkiye’de bu gelişmeler yaşanõrken
Kuzey Irak’ta Kandil Dağõ üzerinde sa-
vaş uçaklarõnõn sesi duyuldu. Örgütün ya-
yõn organõ Fõrat Haber Ajansõ, Türk sa-
vaş uçaklarõnõn Kandil, Hinere ve Hakurk
alanlarõnda yaklaşõk 2 saat boyunca alçak
uçuş yaptõğõnõ belirtti.
Aslõnda tüm beklentisini Öcalan’õn serbest bõrakõlmasõna odaklayan PKK’nin ne yapacağõnõ görmek için
İmralõ’ya odaklanmak yetiyor! ‘Müzakere’nin tek muhatabõ olmakta õsrar eden Öcalan devletle satranç oynuyor!
İmralı-Ankara hattında satranç!
MEHMET FARAÇ
SÜLEYMANİYE / ERBİL- PKK
lideri Abdullah Öcalan’õn “barış
grubu” açõklamasõ Kuzey Irak’ta
yankõlandõğõnda Süleymaniye sokak-
larõndaydõk. ABD’nin devletleştirme
operasyonunda önemli bir merkez
olan Süleymaniye, Irak Devlet Başkanõ
Celal Talabani’nin denetiminde. Çar-
põk kentleşmenin adeta gecekondu
cehennemine çevirdiği bu kentte ye-
niden inşa faaliyetleri hõzla sürerken
yöre insanõ son günlerde PKK’nin dağ-
dan indirilme operasyonuna odak-
landõ. Herkes PKK’nin bitirilmesinden
sonra Irak’ta bir Kürt devletinin ku-
rulacağõnõ düşünüyor! Peki, süreç as-
lõnda nereye gidiyor?
Kuzey Irak’ta yaşayanlar Mahmur
Kampõ ve Kandil’den 34 kişilik bir
grubun Türkiye’ye girmesini sevinçle
karşõladõklarõnõ söylüyor. Onlar
PKK’nin devletleşme çabalarõnõn
önünde büyük bir engel olduğundan
yakõnõyor. Erbil’de görüştüğümüz
kaynaklar ise PKK’nin dağdan indi-
rilmesi operasyonunun Irak-ABD ve
Türkiye tarafõndan oluşturulan üçlü
mekanizma tarafõndan koordine edil-
diğini ifade ediyor.
Kürdistan Bölge Başkanlõğõ Divan
Başkanõ Fuat Hüseyin, PKK’nin
Türkiye’ye gruplar göndermesinin
“barış” ve “açılım” sürecini destek-
lemek için önemli olduğunu belirterek
atõlan adõmõn kendilerini mutlu ettiğini
söyledi. Hüseyin, tüm girişimleri des-
teklediğini vurguladõ.
Diyalog nereden yürüyor?
Terörün son dönemdeki eylemsel
sessizliği dikkatle irdelendiğinde,
PKK’nin enterne edilmesine yönelik
derinden bir planõn adõm adõm yürü-
tüldüğü anlaşõlõyor. Öcalan’õn yol ha-
ritasõnõn açõklanmamasõ, AKP’nin
“Kürt açılımı” adõ altõnda yürüttüğü
çalõşmayõ kamuoyundan gizlemesiy-
le birleştiğinde; Ankara-İmralõ-
Kandil hattõnda trafiğin güzergâhõ
daha da gizem kazanõyor.
Aslõnda PKK ya da Öcalan’la di-
yalog iddialarõnõ güçlendiren önemli
veriler de bulunuyor. Dõşişleri Baka-
nõ Ahmet Davutoğlu’nun yanõ sõra
MİT’in uzun süredir Kuzey Irak’ta
KDP ve KYB aracõlõğõyla yürüttüğü
faaliyetlerin süreci hõzlandõrdõğõ gö-
rülüyor. Ancak tüm bunlara karşõn
PKK’li iki grubun dağdan inmesinin
şifreleri Öcalan’õn 20 Ağustos’ta avu-
katlarõna yaptõğõ açõklamanõn içinde
duruyor. Habur’daki trafiğin Öca-
lan’õn şu açõklamalarõnõn hemen ar-
dõndan gerçekleşmesi “PKK ile giz-
li müzakare” iddialarõnõ iyice öne çõ-
karõyor: “Emniyetle 90 gün müza-
kere etmem lazım. 90 gün müzake-
re ettikten sonra ancak sorunun em-
niyet yönü çözüm noktasına gele-
bilir. Sorunun askeri boyutunun çö-
zülebilmesi için benim 45 gün mü-
zakere etmem lazım. Dediğim gibi
sadece askeri yönünü masaya ya-
tırmam için 45-90 gün müzakere et-
mem, tartışabilmem lazım. Sorunun
diğer boyutları da ayrı, sosyal, kül-
türel, ekonomik bunları daha ağzı-
ma bile almıyorum. Bunlar da ay-
rıca tartışılır.”
Öcalan’õn bu sözlerinin üzerinden 2
ayõ aşkõn süre geçti. İşte ne olduysa bu
dönemde gelişti ve Öcalan durup du-
rurken iki PKK’li grubun Türkiye’ye
girmesini istedi. Belli ki devletin ki-
ritik merkezleri Öcalan’õn “müzake-
re” çağrõsõna yanõt verdi!
Yanıltan heves!..
Peki, 34 kişiyi Türkiye’ye gönderen
PKK son manevrasõyla hangi strateji
kodlarõnõ deşifre etti? Örgüt önümüz-
deki hafta Avrupa’dan da 15 kadar ör-
güt üyesini Türkiye’ye gönderecek. Bu
grup da tõpkõ Habur’dan yurda giren 34
militan gibi silahlõ eylemlere katõl-
mamõş kişilerden seçilecek. Örgüt as-
keri gücünü oluşturan gruplarõ kesin-
likle bu aşamada Türkiye’ye gönder-
meyecek. PKK, bu iki girişiminin ar-
dõndan AKP’nin atağõnõ bekleyecek ve
süreci ona göre yönlendirecek.
Kuzey Irak’taki kaynaklara göre
PKK, devletin hamlesinin salt Habur’a
gönderilen teröristlerin serbest bõra-
kõlmasõyla kalmasõnõ beklemiyor! Ni-
tekim PKK’nin Kandil’deki bir nu-
maralõ sorumlusu Murat Karayılan
bunu şöyle açõklõyor: “PKK, barış
gruplarını göndererek tıkanıklığın
önünü açmaya çalışıyor. Barışçıl
güçlerin Türk devleti ve hükümeti
üzerinde baskı oluşturmaları gere-
kir. Açıkça Türkiye’yi çatışmasız-
lık kararını kabul etme, operas-
yonları durdurmaya çağırmaları
gerekir. Bu grupların tutuklanma-
ması, saygıyla karşılanması gerekir.
Bu grupların Kürt halkının asgari
taleplerini dillendirmelerine mü-
saade etmeleri gerekir.”
Öyleyse Türkiye’ye gönderilen iki
grup, PKK’nin dağdan tamamen in-
mesinin önünü açabilir mi? Karayõlan
örgütün yayõn organlarõndan gelen
bu soruyu şöyle yanõtlõyor: “PKK’nin
dağdan inmesi farklı bir durumdur.
Barış gruplarına olumlu yaklaş-
mak PKK’nin dağdan inmesine yol
açmaz. Kürt halkının kimlik soru-
nu, dil sorunu, kültür sorunu, öz-
gürce kendi kimliğiyle örgütlenip
kendisini ifade etme, siyaset yapma
sorunu var. Eğer bunlar garantiye
alınırsa PKK dağdan iner.”
Karayõlan’õn son açõklamasõ, 30-40
militanõn dağdan inmesiyle başlayan
çabalarõn, PKK’yi tamamen pasifize
edeceğini düşünenlerin ne kadar boş
heves peşinde koştuğunu gösteriyor.
Zira sorunun çözülmeye başladõğõnõ
düşenen çevrelerin, “PKK ne aldı da
düz ovaya ikna oldu” sorusunu da bir
an önce yanõtlamasõ gerekiyor!.. Kürt
dili ve Kürt kimliğinin anayasaya
girmesinin yanõ sõra aslõnda tüm bek-
lentisini Öcalan’õn kesinlikle serbest
bõrakõlmasõna odaklayan PKK’nin
önümüzdeki süreçte ne yapacağõnõ
görmek için İmralõ’ya odaklanmak ye-
tiyor! “Müzakere”nin tek muhatabõ
olmakta õsrar eden Öcalan belli ki dev-
letle satranç oynuyor! Peki, süreci kes-
tirmek için salt Öcalan’õn tahtadaki
hamlesine bakmak mõ gerekiyor yok-
sa karşõsõnda kim olduğuna mõ?.. İş-
te herkesin kafasõnõ karõştõran asõl
mesele de bu!..
Bağdat’ın caddeleri özel güvenlik görevlilerince kontrol altında tutulu-
yor. Nursoy firmasının sahibi işadamı Orhan Nurduhan’ın ofisi de 24
saat koruma altında (solda). Erbil ise Bağdat’a oranla daha güvenli.
İçişleri Bakanı Atalay, ‘eve dönüşler’in açılımın parçası olduğunu söyledi
100-150kişidahabekleniyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
İçişleri Bakanõ Beşir Atalay, Kan-
dil’den “eve dönüşlerin” demokratik
açõlõmõn parçasõ olduğuna işaret eder-
ken Irak’õn kuzeyinden Türkiye’ye
gelen ilk grubun ardõndan, küçük grup-
lar halinde, 100 ila 150 kişinin dön-
mesini beklediklerini söyledi.
Atalay, Rixos Otel’de basõn yayõn ku-
ruluşlarõnõn Ankara temsilcileriyle
kahvaltõda bir araya geldi. Atalay, eve
dönüş süreciyle ilgili önceden açõkla-
ma yapõlmamasõnõn alõnan tedbirlerin
bir parçasõ olduğunu kaydetti. Irak’õn
kuzeyinden önceki gün başlayan eve
dönüş sürecinin ilk uygulama olduğu
için anlamlõ olduğunu vurgulayan Ata-
lay, devlet olarak idare, güvenlik, yar-
gõ ve sağlõk boyutuyla her türlü tedbi-
rin alõndõğõnõ bildirdi. Sağlõk Bakanlõ-
ğõ’nõn psikologlar dahil gerekli ön-
lemleri aldõğõnõ vurgulayan Atalay,
gelenlerin sağlõk kontrollerinin yapõl-
dõğõnõ, idari tedbirlerin ardõndan yar-
gõnõn devreye girdiğini söyledi.
Atalay, bu uygulamanõn altyapõsõnõn
Türk Ceza Yasasõ’nõn 221. maddesin-
de düzenlenen etkin pişmanlõk kapsa-
mõnda gerçekleştiğini belirterek, “Bü-
yük hassasiyetler gerekiyor. Bu her-
hangi bir konu değil. Sabırla so-
nuçlar alınacak. DTP’nin, vatan-
daşların hassasiyetleri gerekiyor.
Süreç içinde yanlışlıklar olmaması
için herkesin daha sorumlu dav-
ranması gerekiyor. İlk grupta bazı
şeyler daha çabuk olabilirdi. Bazı ge-
cikmeler yaşandı” diye konuştu. Ata-
lay, “Irak’ın kuzeyinden kitle ha-
linde bir dönüş bekliyor musu-
nuz?” sorusuna şu yanõtõ verdi: “İlk
planda küçük gruplar halinde 100
kişinin veya 150 kişinin dönüşünü
bekliyoruz.”Beşir Atalay.
‘ÇOK ÖNEMLİ
BİR ADIM’
Dış Haberler Servisi - Bir
grup PKK’linin önceki gün Ku-
zey Irak’tan konvoy halinde
Türkiye’ye gelip teslim olmasõ
yabancõ basõnda da yankõ buldu.
ABD’de yayõmlanan Wall
Street Journal gazetesinde yer
alan haberde, “Türkiye, elini
uzatırken Kürt asileri teslim
oldu” denildi. Bu gelişme,
“Türk hükümetinin 25 yıllık
Kürt ayaklanmasına son ver-
meye yönelik olarak aylarca
sürdüğü çabalarının meyve ve-
rebileceğinin ilk somut işareti
olarak” değerlendirildi.
Amerika’nõn Sesi ise şu ifade-
leri kullandõ: “Türkiye’de,
Türk devleti ile Kürt asi grubu
PKK arasında 26 yıllık çatış-
mada çok önemli bir adım ola-
rak değerlendirilen gelişme.”
İngiliz yayõn kuruluşu BBC,
PKK’lilerin teslim olmasõnõn
Türkiye’nin planõnõ sõnadõğõnõ
savundu. Haberde, bunun “Kürt
ayrılıkçılarınca, hükümetin
söz verdiği yeni barışma yak-
laşımını test etmeye yönelik
sembolik bir adım olarak ta-
sarlandığı” kaydedildi.
Mahmur ve Kandil’den gelen 34 kişilik grup serbest bı-
rakılmalarının ardından DTP’nin parti otobüsüne binerek
toplanan binlerce kişiyi selamladı, karanfil attı. Habur’da
PKK’lileri karşılama “gövde gösterisine” dönüşürken, DTP’liler bir yandan da Diyarbakır’da bu gelişmele-
rin şova çevrilmemesi çağrısı yaptı. DTP, Diyarbakır’daki karşılama mitingini iptal etti. Bağlar ilçesindeki
Batıkent Kavşağı’nda toplanan grup, DTP’li yöneticilerin, “Lütfen olaysız bir şekilde evlerimize gidelim” uya-
rısından sonra dağıldı. DTP Diyarbakır İl Başkanı Fırat Anlı, gelişmelere göre mitingi sona erdirmeyi uygun
gördüklerini belirterek “Habur’dan gelecek grubu Çınar’da karşılayıp, Ankara’ya göndereceğiz” diye konuştu.
Habur’da gövde gösterisi
İstanbul Haber Servisi- Prof. Dr. Köksal Bay-
raktar, Türkiye’ye gelen 34 terör örgütü üyesinin
Ceza Muhakemeleri Kanunu, Ceza Kanunu ve
Terörle Mücadele Kanunu’ndan yargõlandõklarõnõ
söyledi. Bayraktar, serbest bõrakõlan PKK’liler
hakkõndaki kararõn yargõcõn takdiri olduğunu ve
gerçekten silahlõ eylemlerde bulunmalarõ duru-
munda bunun sonucunda zaten yargõlanacaklarõnõ
kaydetti. Avukat Ergin Cinmen ise yurda giriş
yapan 34 kişinin PKK üyesi olarak yurda girdikle-
rini söyleyerek, “Serbest bırakılanlar ifadelerin-
de PKK üyeliğini kabul etmişlerse PKK üyele-
rinden tekrar yargılanabilirler” dedi.
Hukukçular:
Yeniden yargõlanõrlar
Fotoğraflar:AA