Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 16 EKİM 2009 CUMA
6 HABERLER
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
Asım Bezirci
Unutulmazdır...
Kimi anılar vardır, hatırladığınızda sevinirsiniz;
kimi vardır, bağrınızda küllenmiş bir ateş olarak
kalmıştır, ufak bir dokunma ile harlanıp yeniden
yakar ve ağlatır.
Şimdi anlatacağımız bu ikinci türden.
1993 yılında, Strasbourg Türk Etüdler
Enstitüsü olarak, Nâzım Hikmet’i ölümünün 30.
yılında anmayı programımıza almıştık:
Uluslararası kollog, büyük şairin ölüm tarihi olan
3 Haziran 1963’e yakın günlerde, 17-18 Mayıs’a
rastlıyordu.
Türkiye’den ve dışardan saygın kişileri
çağırmıştık: Şairin sanatı üstüne konuşacak
uzmanlar vardı listemizde; onu bizzat tanıyan,
dostluğunu kazanmış, Paris’ten ünlü ressam
Avni Arbaş’la Rusya’dan arkadaşı Radi Fiş’i de
çağırıyorduk.
Türkiye’den çağrılı olanlar arasında Asım
Bezirci olmaz olur muydu?
Bir iki eksiğiyle, bütün çağrılılar geldiler; Bezirci
de geldi.
Asım, tarifsiz bir sevinç içindeydi. Ben
1981’den beri ülkeden uzakta yaşadığım için,
uzun bir zamandır görüşmemiştik. Bol bol hasret
gidermeye başladık...
Kollog da güzel başladı; büyük şaire layık bir
düzey içinde sürdü; çok verimli tartışmalar
yapıldı ve en yakın bir tarihte yine birlikte olmak
vaadiyle ayrıldık.
Asım Bezirci de gitti...
Bir ay kadar sonra, Türkiye’de 3 Temmuz
1993’te olan bitenlerin haberi geldi: Sıvas’ta, bir
Pir Sultan Abdal Şenliği’nin ertesinde, Madımak
Oteli’nde İslamcılarca yakılan 34 aydın arasında
o da vardı: Liste Asım Bezirci, Hasret Gültekin,
Behçet Aysan... olarak başlıyor ve sürüyordu.
Beynimizden vurulmuştuk!
Bitmedi, her yıl, yine o tarihte vuruluruz...
Asım Bezirci, bir edebiyat emekçisiydi.
Daha doğrusu, ağır işçisi oldu edebiyatın.
Bütün ömrünce ortaya koyduğu dev çalışma,
bir görüşten yola çıkarak yapıldı; altını çizerek
söyleyelim, Asım Bezirci, temelinde Marksist
dünya görüşünün yattığı, belli bir tarih ve toplum
anlayışının ışığında, onunla bağlantılı bir edebiyat
ve sanat görüşüyle baktı gerçekliğe. Hem, böyle
bir anlayışa sırt çevirerek, “edebiyat olayı”nı
anlamak da mümkün müdür? Bezirci, bu görüşe
bağlananların, bizde ne ilki ne de sonuncusu
oldu elbette, ama onun yorulmak bilmez izleyicisi
oldu. Özetle, bir kuram ve yöntemi oldu
Bezirci’nin.
Böylesi bir kuram ve yöntemden yola çıkan bir
kalemin vardığı nokta, işçi sınıfını da kavrayarak
“halkla bütünleşmek”tir.
Asım Bezirci, bunu yaptı, tattı ve tattırdı.
Onun yaşamı ve düşünceleriyle verdiği
mücadeleyi, şimdi kitapları sürdürüyor...
Evrensel Yayınlar’ın -Adnan Özyalçıner’in
örnek çabalarıyla- ortaya koyduğu, Edebiyatın
Kırk Ayaklı Karıncası Asım Bezirci adlı kitap, onu
bütün olarak ortaya koyuyor.
- “Asım Bezirci kimdir?” bölümünde verilen
döküm pek çarpıcıdır.
- Eşi Refika Bezirci’nin kaleminden, “Bir
Anadolu’nun fakir çocuğu” portresi nasıl da
anlamlıdır!
- Onu, bir de “kendi kaleminden” okumalısınız;
“hakkındaki suçlamalar”ı da bilmelisiniz.
- “Eşi Refika Bezirci’nin kaleminden anılar”,
karı-kocanın nasıl da çetin bir yaşamın içinde
yürüdüklerini gösteriyor.
- Asım Bezirci için yazılanlar; yazılarından
örnekler; gençlik yazıları, ölümünden sonra
yazılanlar, hakkında yazılan şiirler,
mektuplaşmaları, onun ne tür bir ilgi odağı
olduğunu da gösteriyor.
Özetle, Evrensel Yayınlar’dan çıkan bu kitap
pek önemlidir ve okurlar, ilgilerini
esirgemeyeceklerdir. Asım Bezirci unutulmazdır,
unutulmayacak...
Hatırlatma: Gazetemiz, yazıişleri
müdürlerinden ve saygın bir kalemlerinden birini,
Mehmet Sucu’yu kaybetti. Cumhuriyet
camiasına başsağlığı diliyoruz. Müteveffaya
rahmetler dilerken, ailesinin acısını da
bölüşüyoruz...
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
BAĞDAT - Uçak sabah 05.30’da Bağdat’ın
üzerine geldiğinde, kentin üstünü kaplayan
buhranlı havanın salt uzak çöllerden yükselen
toz bulutundan kaynaklanmadığı anlaşılabiliyor.
Yoğun sis, tarlaların ortasında eski zaman
elmasları gibi parlayan tek katlı evlerin gizemini
arttırıyor. Oysa aşağıya indiğinizde,
cehennemin bir kentin kimliğine büründüğü ve
burasının aslında siluetsiz bir coğrafyanın yarı
açık cezaevi olduğu görülüyor. İşte o zaman
“Ana gibi yar Bağdat gibi diyar olmaz” sözü de
ne yazık ki havada kalıyor!..
Bağdat adının Farsçadaki “Bag” (Tanrı) ve
“Dad” kelimelerinin birleşmesinden oluştuğu
söyleniyor. Yani Bağdat “Tanrı’nın verdiği”
anlamına geliyor. Oysa uçaktan yere adım atar
atmaz savaş tanrılarının iki yüzlü egemenliğinin
eskilerden çok şey götürdüğü görülebiliyor!
Kaynaklar, Yukarı Mezopotamya’nın bu
uygarlıklar kentinin tarihindeki ilk büyük felaketi
1258’de Moğol İlhanlı hükümdarlığının
istilasıyla yaşadığını ve Moğolların kenti
yıkarken buradaki halifeyi de öldürdüğünü
yazıyor. Irak Devlet Başkanı Saddam
Hüseyin’in idamıyla sonuçlanan ikinci felaketin
2004’teki ABD işgali olduğunu ise tüm dünya
zaten biliyor!
Irak günümüzde işte bu ikinci felaketin
acılarını yaşıyor! 1534’te Kanuni Sultan
Süleyman’ın seferiyle Osmanlı topraklarına
katılan Irak’ın emperyalizmin hedefine
oturtulması ise II. Dünya Savaşı sonrasında,
petrol gelirlerindeki büyük artışa dayanıyor.
Zenginliğin kucağına atılmasının, Bağdat için
sonun başlangıcı olduğunu herkes kabul
ediyor!.. Bu saptama, Irak’ın işgalinin öyle
sanıldığı gibi son 10 yılın planı olmadığını da
kanıtlıyor!
Günümüzde her adımda bir bombanın
patladığı, her sokakta bir intihar eylemcisinin
infilak ettiği ve ölümün hiçbir adresi sormaya
tenezzül etmediği bu kanlı kentte, insanların
yalnızca fiziki olarak yaşadığını gösteren derin
bir paradoks öne çıkıyor.
Bu gerçek adeta kaderine terk edilmiş bir
manzara yansıtan Bağdat Uluslararası
Havaalanı’na girdiğinizde yüzünüze bir şamar
gibi çarpıyor. Vize ofisinde önceliğin Araplara,
ardından Amerikalılara, sonra da nihayet
Türklere gelmesi ne yazık ki şaşkın yüzünüzü
iyice kızartıyor! “Bu ülkeyi biz mi işgal ettik
kardeşimmm!..” sorusu dilinizin ucunda
inceden bir parende atıyor, sonra da öfkenin
anaryasına takılı kalıyor!
Cepteki el bombası!..
Alandan çıktığınızda ise savaş rantının
soyguncuları sizi karşılıyor. Örneğin taksiciler 3
kilometrelik yol için sizden 60 dolar alıyor.
Havaalanında uygulanan giriş yasağı, ev
sahiplerinizin gelip sizi karşılamasını
engellerken koyun bile taşınamayacak kadar
pislik içindeki araçları kullanan taksici
şebekesine dolar akıtıyor.
Aslında Bağdat Havaalanı devasa bir
cezaevine dönüştürülmüş bir kentin yönetim
binasını andırıyor! Bir Türk yolcu mümkün
olduğunca cep telefonunu kullanmamamız
gerektiği konusunda bizi uyarıyor! Çünkü
bombalı saldırıların genellikle cep telefonuyla
gerçekleştirilmesi nedeniyle bu ülkede en
önemli iletişim aracına ne yazık ki el bombası
muamelesi yapılıyor!.. Bu yüzden konuklar
otellerine gitmek için 8 kontrol noktasından
geçmek zorunda kalırken elektronik aletlerin
pillerini de çıkartmak gerekiyor!..
Bağdat’a ilk gelenler havaalanından itibaren
yoğunlaşan ve bıktırıcı hale gelen arama
tarama faaliyetlerini anlamakta çok güçlük
çekiyor. Çünkü yüksek duvarlar ve tel örgülerle
çevrili, üstelik asker kaynayan güzergâhlarda
aynı aracın neden 50 metrede bir arandığına
kimse akıl sır erdiremiyor! Bu yüzden dünyada
çıkışın eziyet, girişin rezalet olduğu tek
havaalanının Bağdat’ta olduğunu söylemek
kimse için abartılı gelmiyor!
Biriket ya da betonarme evlerin geniş
arazilere yayıldığı, toz bulutunun gri ve
ürkütücü konutlar üzerinde esrar perdesi
oluşturduğu Bağdat’ta, bir kentin fotoğrafını
yansıtacak silueti bulmak için çok dolaşmak
gerekiyor. Ve belki de burada siluetin, üzerinde
makineli tüfekler bulunan Amerikan askeri
araçlarının gölgesinden ibaret olduğunu
söylemek yeterli kalıyor!
Güvende misin ey insanlık?..
Tüm bunlar korkunun insan bedeninde çift
kişilik yarattığı bu kentte, ahlaklı bir savaş
manzarası oluşamayacağını gösteriyor! O
kadar belli ve o kadar gerçek ki, burada birileri
rant uğruna kirli bir savaşı dayatıyor ve bunu
insan psikolojisi üzerinde dramatik bir tiyatral
gösteriye dönüştürmekten utanmıyor!
Bağdat salt yaralı değil, ezik ve mazlum bir
kent görüntüsü de veriyor. Başları yere eğik
insanlar, korkudan adeta modellerini eskitmiş
araçlar ve çaresizliğin yüzlerinde şark çıbanı
kadar derin izler bıraktığı çocuklar bir kentin
üzerindeki kahpe kuşatılmışlığı anlatmaya
yetiyor!..
Yinelemek gerekir ki, Bağdat’ta insanlar
gerçekte yaşamıyor!.. Fiziki olarak ademoğulları
caddelerde yürüyor ve belli ki hepsi bir canlı
bombanın, sokağın birinde uygulamak istediği
ölüm randevusuyla karşılaşmamak için her an
dua ederek yaşamak zorunda kalıyor!..
Trafik keşmekeşi içinde önünden geçtiğimiz
Bağdat Üniversitesi’ne giren öğrenci akınında
tek bir şey dikkat çekiyor. Neredeyse
tamamına yakını tesettürlü olan kız öğrenciler,
sanki bir eğitim kurumuna değil, bir çalışma
kampına gidiyorcasına hüzün ve efkâr
yansıtıyor. Belli ki bilinç altlarında çokuluslu
köleciliğin travmalarına yönelik bir isyan da
yatıyor!
Bağdat’ta birilerine lüks bir semt sorarsanız o
size kesinlikle canınızın kıymeti konusunda
kuşkunuz olduğunu ima etmekten çekinmiyor!
Çünkü burada kimse lüks ya da şatafattan söz
edemiyor! Yaşadığınız yerin intihar saldırıları
gerçekleştiren El Kaideciler, eski Baas
militanları ya da direnişçilerin menzilinin dışında
olması lüks sayılıyor. Yani bu kentte herkes
sırtını rahatlığa değil güvene yaslayarak
yaşamak zorunda olduğunu çok iyi biliyor!..
Babil’in Asma Bahçeleri, devasa hurmalıklar,
bir coğrafyanın üzerinde gerdanlığın parçalarını
andıran palmiyeler, rakkasselerin ince bel
üzerinde gerdan kırdığı gizemli eğlence
gecelerinin Bağdat’ını artık kimse anımsamıyor!
Kirli ve işgalci bir savaşın salt sahipsiz
bırakılmış insanları değil, bir ülkeyi de
kuşattığını anlamak için ise Bağdat’ın karmaşık
haritası üzerinde dolaşmak gerekmiyor. Zira
burada yoksullukla zenginliğin utanç verici
çelişkisini yaşamak ve vatanseverliğin,
emperyalizmin tekerlekleri arasında ezildiğini
görmek için korkunun ve endişenin derin
gırtlağında yuvarlanan bir nefesi içeri çekmek
yetiyor!..
O zaman da ciğerlerinize salt barut kokusu
ya da korkunun esansı gitmiyor. Damarlarınız
ve hücreleriniz ihaneti, korkuyu, acıyı, terk
edilmişliği, ıstırabı da hissediyor!.. Bağdat,
dümdüz arazilerinde pusuya yatmış
dürbünlerle, kaygıları toprağa gömecek bir
özgürlüğü gözlüyor!
İşgal Şehrinde Sabah!..
Uzmanlar, ABD’nin PKK’nin lider kadrosuyla ilgili kararõnõ umut verici olarak değerlendirdi
‘Tasfiyesürecininbaşlangõcõ’
BAKAN ERGİN’E DENİZ FENERİ SORUSU
Öztürk:Davahâlâ
neden açılmadı
TERÖR ÖRGÜTÜNE ÇAĞRI YAPTI
Öcalan: Barış
elçisi gönderin
Haber Merkezi - Başbakan Tayyip Erdo-
ğan’õn Irak ziyareti öncesi ABD’nin terör örgütü-
nün 3 yöneticisini uyuşturucu kaçakçõsõ ilan etme-
si terör örgütü için tasfiye sürecinin başladõğõ yo-
rumlarõna yol açtõ. Terör örgütü lideri Abdullah
Öcalan, PKK’den bir grubun “barış elçisi” olarak
Türkiye’ye gönderilmesi çağrõsõnda bulundu.
Erdoğan’õn dün Irak’la terörle mücadeleye yö-
nelik anlaşmalara imza atmasõ, Irak’õn PKK ile
mücadeleyi arttõrabileceği mesajõ vermesi,
ABD’nin örgütün liderlerini, “uyuşturucu kaçak-
çısı” ilan etmesi ve Öcalan’õn örgütün Türkiye’ye
“barış elçisi” göndermesi çağrõsõnda bulunmasõ,
örgütün tasfiyesine yönelik adõmlar olarak değer-
lendirildi. TRT Türk’te Kuzey Irak kaynaklõ yer
alan bir haberde önümüzdeki günlerde terör örgü-
tünden iki büyük grubun Türkiye’ye giriş yapaca-
ğõ ileri sürüldü. Haberde, ABD’nin son kararõnõn
da Kuzey Irak’taki İnterpolün etkisiyle alõnmõş
olabileceği ileri sürüldü. Haberde, son dönemde
Mesud Barzani’nin partisi KDP üyesi peşmerge-
lerin terör örgütü üyelerinin kent merkezlerine in-
mesini engellediğine de dikkat çekildi.
Öcalan, demokratik açõlõm sürecinin tõkandõğõnõ
bunun PKK’den Türkiye’ye gönderilecek barõş
grubu ile aşõlabileceğini ileri sürdü. Öcalan, Ken-
ya’da yakalanarak Türkiye’ye getirildikten sonra
yaptõğõ çağrõda da PKK’dan “iyi niyet adımı” ola-
rak bir grubun Türkiye’ye gönderilmesini istemiş-
ti. Çağrõ üzerine örgütten bir grup teslim olmuştu.
Eski MİT Müsteşar Yardõmcõsõ Cevat Öneş de
Taraf’a verdiği röportajda PKK’nin 6 ay içinde si-
lah bõrakacağõnõ, örgütün tasfiyesi için iç ve dõş di-
namiklerin uygun olduğunu vurgulamõştõ.
Silopi’de 8 terörist teslim oldu
Terör örgütünün Kuzey Irak’taki kamplarõn-
dan kaçan 8 terörist Şõrnak’õn Silopi ilçesinde
güvenlik güçlerine teslim oldu. Teslim olan ör-
güt üyelerinden en küçüğünün yaşõnõn 17, en
büyüğününse 36 olduğu bildirildi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP’li Ali
Rıza Öztürk, Adalet Bakanõ Sadullah Ergin ta-
rafõndan yanõtlanmasõ istemiyle verdiği soru öner-
gesinde, “Deniz Feneri davası ile ilgili soruştur-
maların hangi aşamada olduğunu ve davanın
hâlâ neden açılmadığını” sordu. Öz-
türk, “Deniz Feneri e.V. davası so-
nunda Alman mahkemesi, ‘...Yüzyõ-
lõn en büyük bağõş yolsuzluğu..’ dediği
yolsuzluk davası için Türkiye’den
bulunduğu adli yardım talebiyle ilgili
Adalet Bakanı’na sorduğu soruların
yanıtını alamadığına” dikkat çekti.
Öztürk, “Adli yardım talebinde adı
geçen kişilerin korunması güdüsünün gecikme-
de etkisi var mıdır? Adı geçen kişilerin ifadesi
alınmış mıdır? Adı geçen kişiler ve şirketler
aranmış mıdır?” sorularõna da yanõt istedi.
MURAT KIŞLALI
ANKARA - Kuzey Irak’ta-
ki bölgesel Kürt yönetiminin,
petrol ihracatõnõ, merkezi
Bağdat yönetimi ödeme ya-
põncaya kadar durdurmasõ,
Türkiye’ye yõlda 120 milyon
liraya mal olacak. Türkiye,
39.8 milyon varil taşõma yap-
tõğõ Irak-Türkiye Ham Petrol
Boru Hattõ’ndan (HPBH)
2007 yõlõnda taşõma ücreti
olarak 34.8 milyon lira ka-
zanmõştõ. Türkiye’nin
2008’de taşõdõğõ ham petrol
135.5 milyon varile, 2009’un
ilk 8 ayõnda ise 116.4 milyon
varile çõktõ.
Kuzey Irak’õn petrol
ihracatõnõ dünya piyasa-
larõna Türkiye üzerin-
den ulaştõran Irak-
Türkiye Ham Petrol
Boru Hattõ (HPBH)
Sistemi, Irak’õn Kerkük
ve diğer üretim sahalarõndan
elde edilen ham petrolü Cey-
han (Yumurtalõk) Deniz Ter-
minali’ne ulaştõrõyor.
Birleşmiş Milletler (BM)
tarafõndan Irak’a verilen izin-
ler doğrultusunda Irak-Tür-
kiye Ham Petrol Boru Hattõ
(HPBH) ile taşõnan ham pet-
rol miktarõ 2007 yõlõnda 39
milyon 833 bin
varil, 2008 yõlõn-
da da 135 milyon
522 bin varil ol-
muştu.
Ağustos 2009
itibarõyla da bu hat üzerinden
taşõnan toplam petrol mikta-
rõ 116 milyon 357 bin varil ol-
du. Irak-Türkiye HPBH’den
ağustos ve temmuz aylarõnda
ayda ortalama 15.8 milyon
varil petrol taşõndõ.
Başbakanlõk Yüksek De-
netleme Kurulu’na (YDK)
göre Irak-Türkiye ham petrol
taşõma ücretlerinin tarifesi 8
Mart 1986 yõlõnda yapõlan
milletlerarasõ anlaşma ile 35
milyon tona kadar varil başõ-
na 75 ABD centi, 46.5 milyon
tona kadar 60, 50 milyon to-
na kadar 56, 60 milyon tona
kadar 50, 70.9 milyon tona
kadar ise 43 cent olarak be-
lirlendi. Bu tarife üzerinden
Türkiye’nin 2007 yõlõnda ta-
şõnan 39.8 milyon varillik
hammadde üzerinden elde
ettiği gelir 34 milyon 795
bin lira oldu. Miktara göre he-
saplandõğõnda Türkiye’nin
taşõnan bu petrol üzerinden
kazancõ 2008 döneminde yõl-
lõk 118 milyon 381 bin lira se-
viyesine yükseldi.
İstanbul Haber Servisi - Uludağ Üni-
versitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fa-
kültesi Uluslararasõ İlişkiler Bölümü öğ-
retim üyesi Prof. Dr. Tayyar Arı, terör ör-
gütü PKK’nin lider kadrosunun ABD ta-
rafõndan uyuşturucu kaçakçõsõ olarak ilan
edilmelerini ve mal varlõklarõnõn
dondurulmasõnõ “PKK’nin tasfi-
ye sürecinin başlangıcı” olarak
değerlendirdi. İstanbul Üniversitesi
(İÜ) Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğ-
retim Üyesi Prof. Dr. Faruk Sön-
mezoğlu da söz konusu durumun
ABD ile Türkiye ilişkilerini olum-
lu etkileyeceğini belirtti.
ABD’nin terör örgütü liderlerinin mal
varlõklarõnõ dondurmasõ terör ve uluslar-
arasõ ilişkiler konusunda; uzman isimler
tarafõndan umut verici olarak değerlen-
dirildi. Prof. Arõ, ABD’nin kararõnõn,
ABD ile AKP arasõndaki bir tür “barış”
olarak değerlendirilmesi gerektiğini söy-
ledi. ABD’nin lider kadroya yönelik bu
net tavrõnõn, Kuzey Irak’taki yapõnõn ko-
runmasõ karşõlõğõnda alõndõğõnõ anlatan
Prof. Arõ, “ABD, Irak’ın bütünlüğünü
sağlamak istiyor. ABD’de ‘Biz Kürtle-
re yeteri kadar kazõk attõk. 3. defa yap-
mayalõm bunu’ diye bir anlayış var.
ABD’nin tavrı PKK’nin tasfiyesi ile so-
nuçlanabilir. Bu geniş kap-
samlı olarak ele alınıyor.
Kürt sorunu çözümü ve
Irak’ta istikrarın çözül-
mesi konusunda Türkiye
ve ABD ortak paydada
buluştu. PKK ama hızlı
ama yavaş, bir şekilde tas-
fiye edilecek. Ancak silah-
ların ve lider kadronun Türkiye’ye tes-
lim edilmeyeceği yönünde genel bir ka-
naat var” diye konuştu.
‘ABD, PKK’Yİ KUZEY IRAK’TA
ETKİSİZLEŞTİRMEK İSTİYOR’
Prof. Dr. Sönmezoğlu, Washington’un
kararõnõn Türkiye ile ABD ilişkilerini ra-
hatlatacağõnõ söyledi. ABD’nin günü-
müzdeki ihtiyaçlarõ doğrultusunda bu du-
rumun “ilginç olmadığını” söyleyen Prof.
Dr. Sönmezoğlu, “ABD artık Irak’ta is-
tikrar istiyor. Irak’ın durumunu hepi-
miz biliyoruz. Gerek Türkiye’nin söz
konusu bölge ile olan ilişkilerini belir-
leme konusunda gerekse bölgede
diğer Kürt gruplarıyla zaman
zaman yaşadıkları sıkıntılar açı-
sından PKK istikrarsızlık kay-
nağı olarak görülüyor. Dolayı-
sıyla PKK, ABD bölgeden çık-
tıktan sonra sıkıntı yaşanmasına
neden olabilir. PKK’nin Kuzey
Irak’ta etkisiz hale getirilmesinin
ABD’nin Kuzey Irak’ta önümüzdeki 4-
5 yıllık politikası olduğu kanaatindeyim.
ABD’nin bu tavrı onun Irak’ta nasıl bir
ortam istediğinin de göstergesidir. ABD
bölgeden çıkarken tüm istikrarsız du-
rumları ortadan kaldırmak isteyecek-
tir. PKK de bu istikrarsızlaştırıcı grup-
lar arasında yer alıyor olabilir” ifade-
lerini kullandõ.
Petrolde taşõma geliri kaybõ
Kuzey Irak bölgesel yönetiminin, petrol ihracatõnõ merkezi Bağdat yönetimi ödeme
yapõlõncaya kadar durdurmasõ, Türkiye’ye yõlda 120 milyon liraya mal olacak
DTP’DEN OTURMA EYLEMİ
DTP, Diyarbakır başta olmak üzere Kars,
Manisa, Iğdır, Mardin, Muş, Ağrı, Şırnak,
Siirt, Hakkâri, Bitlis ve Van kent merkezleri
ile ilçelerinde, Abdullah Öcalan’ın Kürt so-
rununda çözüm için hazırladığı yol haritası-
nın açıklanması için gün boyu süren otur-
ma eylemi gerçekleştirdi. Diyarbakır Dağ-
kapı Meydanı’nda saat 09.00’da başlayan
eyleme; olası bir taşkınlıkta zarar verilme-
mesi için Atatürk heykelinin çevresine de
bariyer çekildi. Meydanı çevreleyen tarihi
surlara Kürtçe ve Türkçe “Özgür önderlik”,
“Özgür kimlik”, “Demokratik özerklik” yazılı
büyük bir afiş asıldığı görüldü. Ayrıca “Yol
haritası barışın teminatıdır”, “Onurlu bir
barış için operasyonları durdurun” yazıları
da dikkat çekti. (MAHMUT ORAL)
Tayyar Arı. Sönmezoğlu.