20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 16 EKİM 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 17 ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Sahi, Kimdi Mustafa Kemal Ağaoğlu? Bu yazının çıkmasından bir gün sonra, 17 Ekim Cumartesi günü, Mustafa Kemal Ağaoğlu ölümünün onuncu yılı nedeniyle “Santralistanbul”da anılacak. Bu anma programı, Stella Ovadia’nın birkaç aylık ısrarlı ve vefa ürünü çabalarıyla gerçekleşiyor. Peki ama, kimdi bu Mustafa Kemal Ağaoğlu? Ölümünün üzerinden on yıl geçmiş olan bu adam, bugüne kadar nasıl değerlendirildi? Kendisinden sonraki kuşaklara nasıl aktarıldı? Sağlığında, kurucusu olduğu YAZKO’dan (Tam adıyla : Yazarlar ve Çevirmenler Yayın Üretim Kooperatifi) ölümüne kadar geçen süre boyunca nerelerde sözü edildi? Düzenlenen anma toplantısı “Bir Hayal Fabrikatörü: Mustafa Kemal Ağaoğlu – YAZKO’dan BİLSAK’a Alternatif Bir Kültürel Örgütlenme Modeli Hikâyesi” başlığını taşıyor. Kanımca son derece özetleyici ve anılacak olaylar açısından da gerçekçi bir başlık. Çünkü özellikle YAZKO, gerçekten de ancak büyük hayaller kurabilen istisnai insanların kafasından çıkabilecek bir fikirdi – ve Mustafa Kemal Ağaoğlu, hem böyle istisnai, hem de hayallerini gerçekleştirmek için gözünü kırpmadan eylem adamlığına da soyunabilecek yürekliliğe sahip bir insandı. Yola çıktı, bu ülkedeki her gerçek aydının yoluna eşlik eden türlü “rağmen”lere rağmen hayalini gerçekleştirdi, çevresindeki bir avuç sadık dava insanıyla yoluna devam etti, ve o yol günün birinde, aslında kimler için açılmış ise çoğunlukla onlar tarafından tıkandığında, sessizce çekilip gitti. Geriye, yarınki anma programının başlığında dendiği gibi, olanların “hikâyesi” kaldı. YAZKO, “Alternatif Bir Kültürel Örgütlenme Modeli” olmasının yanı sıra ve M. K. Ağaoğlu’nun kafasındaki şekliyle, gerçek bir “Aydınlanma Modeli”ydi. Çünkü o, YAZKO’yu, 1980 Türkiyesi’nin faşizme tutsak düşmüş hayatında bir “aydınlanma üssü” olarak düşünmüştü. O yıllarda yazarların ve çevirmenlerin ürünlerini yayımlatabilmeleri, 12 Eylül darbecilerinin baskıları, yayın izni alma güçlükleri ve, başta kâğıt olmak üzere, türlü yokluklar nedeniyle adeta imkânsızlaşmıştı. Ağaoğlu, yazarların ve çevirmenlerin emeklerini ve güçlerini birleştirmelerinin bu güçlükleri geniş ölçüde yenebileceğini, aynı zamanda da yazan ve çeviren aydınların “muhalif” sesleri için bir çatı olabileceğini düşünmüştü. YAZKO, üyelerinin kitaplarını basmakla kalmadı, fakat dört süreli yayın (YAZKO Edebiyat, YAZKO Çeviri, YAZKO Felsefe Yazıları ve haftalık SOMUT Gazetesi) ve, örneğin “Aydının Sorunları Sempozyumu” gibi, çeşitli ses getiren etkinlikler gerçekleştirdi. Bu yoğun yayın etkinliği, Mustafa Kemal Ağaoğlu’nun kendi basımevini neredeyse yok pahasına YAZKO’nun hizmetine vermesi ile gerçekleşebildi. Genel kurul toplantılarında, matbaasına haksız kazanç sağladığı da dahil, türlü haksız suçlamalar, Mustafa Kemal’in YAZKO girişimine karşılık aldığı tek ödül oldu. Neredeyse bütün yaptıkları inkâr edildi. Sonuçta M. K. Ağaoğlu, YAZKO’dan “küskün” ayrıldı. Sonraki yıllarda, ilk kitapları ve çevirileri YAZKO’da çıkanlar da dahil olmak üzere, adını eden pek çıkmadı. Sanki o, hiç yaşamamıştı; sanki YAZKO, hiç olmamıştı. Bu yönden YAZKO, kimi aydınlarımızın aslında kendilerine yönelttikleri en acı ihanetlerden birinin hikâyesidir. Üç yıl boyunca, YAZKO Çeviri’nin yönetmeni ve YAZKO’nun Genel Yayın Koordinatörü olarak Mustafa Kemal Ağaoğlu’nun yakın çevresinde çalışabilmenin mutluluğunu ve onurunu yaşadım. Ayrıca, ona yönelik “aydın ihanetleri”nin de tanıklığını yaptım. Şimdi o da, “yaşatmayı başaramadığımız için andıklarımız” arasına katılmak üzere. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum… [email protected] [email protected] A ntalya Altõn Portakal Film Festiva- li doludizgin ilerliyor... Cam Pira- mit’te Onur Ödülleri Gecesi... Sah- nede, sinemanõn eskimeyen dev çõnarlarõnõ iz- lerken, ülkemde sanatla ilgili bir meslek sa- hibi olmanõn amansõz güçlüklerini de görü- yorum. Ülkemde emeğin bir türlü erdem sa- yõlamamasõnõn, karşõlõğõnõ alamamasõnõn kah- redici baskõsõnõ yaşõyorum. Bu insanlarõn düş- lerini gerçekleştirebilmek, bir adõm daha iler- leyebilmek için ne savaşlar vermiş olduklarõ- nõn bilincine bir kez daha varõyorum. ONUR ÖDÜLLERİ İşte kendini “Sahne işçisi” diye tanõmlayan, bugüne dek yüzlerce filmde çalõşmõş olan, ama asla filmlerde görünmeyen, adsõz kahraman- lardan biri Halil Dede “Sinema Emek Ödü- lü”nü alõyor... Yalnõz sinema sanatõna değil tiyatromuza da en etkili katkõyõ yapmõş olan çok verimli, çok etkili bir yaratõcõ, müzikolog ve besteci Yal- çın Tura... Yönetmen, senarist, yapõmcõ olarak 200 kadar filme imza atan; kitaplarõyla Yeşil- çam’õ belgeleyen; besteciliğini ve müzisyen- liğini de sinemaya taşõyan Ülkü Erakalın... Bakmayõn bugüne dek adõnõn “beyazper- denin vamp kadını”na çõktõğõna, canlandõr- dõğõ birbirinden farklõ kadõnlarla, oyunculuk- taki ustalõğõnõ her daim kanõtlamõş Sevda Ferdağ. (Doğrusu ben Metin Erksan’õn “Hamlet”inde onu Hamlet’in annesi rolünde hiç unutmadõm.)... Halit Refiğ’i anarak aldõ ödülünü. Onur ödülü alan iki yabancõ konuk: Bağõmsõz Amerikan sinemasõ yönetmenlerinden Bob Ra- felson (Beş Kolay Parça, Postacõ Kapõyõ İki kez Çalar vb) ve Danimarkalõ bir usta Bille August (Fatih Pele, Ruhlar Evi, vb)... Bir değil birkaç kuşak tiyatro ve sinema se- yircisini avcunun içine almõş, kendi başõna oyunculukta bir “okul” oluşturmuş, “gele- neksel” olanõ, “alaylı” olanõ günümüze ta- şõrken nitelikten asla ödün vermemiş bir usta Erol Günaydın... Yıldırım Önal, Turgut Bo- ralı, İsmet Ay, Ulvi Uraz ve daha nicelerini anarak aldõ ödülünü. Ve işte usta yazar, roman yazarõ, oyun ya- zarõ, şair, senarist, yönetmen ve 90 yõla mey- dan okuyan, 90 yõlõn çoğunu demokrasi mü- cadelesiyle geçirmiş olan, düşüncesiyle eyle- mi ve yaratõcõlõğõ birbiriyle bütünleşmiş olan Vedat Türkali... Ertem Göreç verecekti ona ödülünü. Ancak Vedat Türkali bu! Hiç ama hiç unutmamõştõ senaryosunu yazdõğõ, Ertem Göreç’in yönettiği “Karanlıkta Uyanan- lar” filmine 1964 yõlõnda Antalya’da yapõlan haksõzlõğõ. Hiç öylesi politik bir filme, “solu”, işçi haklarõnõ savunanlara verirler miydi büyük ödülü! İşte şimdi “İntikam” alõyordu. Daha doğrusu hak yerini buluyordu. Onur Ödülü heykelciği Türkali ve Göreç’in ellerinde ha- vaya kalkarken, salon alkõştan inliyordu. DÜNDEN BUGÜNE Alkõşlar yalnõz ödül alanlara değil, sinema sanatõnõn bir toplumun yaratõcõlõğõna, aydõn- lanmasõna, çoksesliliğine yapacağõ katkõyõ fark edenlere, bunun bilincinde olanlara... Bu yõlki Altõn Portakal Film Festivali’nin ga- liba en önemli ayrõcalõğõ, dünle bugün arasõn- da bir köprü kurulmasõnda... Bugün Türk sinemasõnda bunca geniş bir yel- pazeye yayõlmõş, bunca geniş alanlarõ kapsa- yan, yalnõz ülke içinde değil, ülke dõşõnda da tanõnan, sayõsõz başarõya imza atan, ciddiye alõ- nan, dünya sinema platformunun bir parçasõ olan Türk Sinemasõ’ndan söz edebiliyorsak, unutmayalõm ki, bu bir rastlantõ ya da gökten zembille inme durumu değil. Bu özellikle 1961 Anayasasõ’nõn getirdiği göreceli özgürlükler or- tamõnda atõlan tohumlarõn bir sonucu. Yılmaz Güney, Lütfi Akad, Halit Refiğ, Memduh Ün, Atıf Yılmaz, Metin Erksan, Ertem Göreç, Vedat Türkali ve daha nice yönetmenin, se- naristin sonsuz çabasõ, emeği, adanmõşlõğõyla ilerleyen bir süreç... Bugün izlediğimiz film- ler o sürecin bir devamõ. ESKİMEYEN ŞARKILAR Selçuk Yöntem ve Beren Saat’õn sunduk- larõ Onur Ödülleri Gecesi’ne dönüyorum: Dünden bugüne ilerleyen süreçte değişen ve değişmeyenler arasõndaki “Köprüler”i iz- lerken birbirinden duyarlõ, birbirinden güzel an- lar yaşanõyor. Her ödül arasõnda Zülfü Livaneli Doğu - Ba- tõ Orkestrasõ bize film müzikleri çalõyor. Piyano, kanun, buziki, perküsyon, çello, bas ve viyo- ladan oluşan orkestra Yalçõn Tura’dan, Teo- dorakis’ten bir ziyafet sunuyor. Ödül dağõtõmõ bittikten sonra sahnede Zül- fü Livaneli. Gözlerime ve kulaklarõma inana- mõyorum. Üç bin kişilik bir koro eşlik ediyor her şarkõya! Bu gençler ne zaman, nasõl öğ- rendiler bizim 70’lerde söylediğimiz, 80’ler- de direnişin bayrağõ yaptõğõmõz şarkõlarõ, tür- küleri?.. İzleyici Zülfü’yü kolay kolay bõrakmõyor. O da jüri üyesi Yavuz Bingöl’ü de sahneye alõp “Leylim Ley” düetiyle, Vedat Türkali için söy- lediği Karlõ Kayõn Ormanõ’yla sürdürüyor... Unutulmaz bir gece... Antalya 46. Altõn Portakal Film Festivali ÖZLEM ALTUNOK ANTALYA - Altõn Portakal gündeminde önceki gün bir yandan Yeşilçam’õn ustalarõ, emekçile- ri onur ödülleriyle taçlandõrõlõrken bir yandan da ulusal yarõşma bölümünde Yeşilçam sonrasõ ku- şaktan usta yönetmenlerin filmleri izlendi ve ko- nuşuldu. Reha Erdem’in merakla beklenen filmi ‘Kosmos’la güne başlayan festivalde ardõ ardõna Ümit Ünal’õn yönettiği ‘Gölgesizler ve Yavuz Öz- kan’õn ‘İlkbahar Sonbahar’õ gösterildi. Mu- cizeler yaratan bir hõrsõzõn aşk peşinde koşarken Kars’ta bir sõnõr köyünde yaşananlarõ anlatan ‘Kosmos’, ekibin de katõlõmõyla izlendi. Şaman kültüründen sõnõr meselesine, aşktan hayvanla- rõn dünyasõna evreni sorgulayan Erdem, zaman dõşõ bir atmosferin egemen olduğu ve özellikle ses tasarõmõnõn dikkat çektiği filmi için her şe- yi fazla kullandõğõnõ ve yanõtõ da fazlalõkta ara- dõğõnõ söyledi. Filmde özellikle başroldeki Ser- met Yeşil dinamik oyunculuğuyla göz doldu- ruyordu. Hasan Ali Toptaş’õn aynõ adlõ roma- nõndan uyarlanan ve geçen aylarda gösterime de girmiş Ümit Ünal’õn ‘Gölgesizler’ filminin de başarõlõ bir uyarlama olduğu söylenebilir. Ge- niş oyuncu kadrosuyla da dikkat çeken filmde Selçuk Yöntem, Taner Birsel, Altan Erkek- li, Arsen Gürzap, Ahmet Mümtaz Taylan rol alõyor. Yavuz Özkan’õn filmi ‘İlkbahar Son- bahar’ ise 68 kuşağõndan idealist bir sinema yö- netmeninin gençlerle birlikte bir film çekme ma- cerasõnõ anlatõyordu. Festivalde şimdiye kadar gösterilen yarõşma film- leri üzerinden konuşmak gerekirse tarzlarõnõ ve dillerini oturtmuş ya da olgunluk filmlerini çe- ken yönetmenlere karşõlõk genç yönetmenlerin yeni bir dil arayõşõ içinde ve günümüz sorunla- rõna odaklandõğõnõ söylemek mümkün. Bunlar- dan biri Altõn Koza ödüllü, Orhan Eskiköy ve Özgür Doğan’õn yönettiği ‘İki Dil Bir Bavul’, tayini Kürt köyüne çõkan yeni mezun bir Türk öğretmenin gözünden Türkçe bilmeyen çocuk- larla yaşadõğõ dil sorununu anlatõyor. Anadilde eğitim sorununu naif bir dille ve olduğu gibi ak- taran film, hem hikâyesi hem de oyuncu kadro- suyla yönetmenlerin deyişiyle ‘hayatın kur- macası’. Belgeselle kurmaca arasõndaki sõnõrõn kalktõğõnõ söyleyen yönetmenler çekimlere baş- lamadan önce konuya uygun bir köy ve o köye atanacak yeni mezun bir öğretmen arayõşõna gi- rerek filmi gerçek kişiler üzerinden çekmiş. Onur Ünlü’nün ‘Beş Şehir’i ise hastalõklar, şiddet, sõ- kõşmõşlõk, yalnõzlõk üzerinden anlattõğõ çaresiz- lik hikâyeleriyle yeni bir sinema dili arayõşõnõn en göze çarpan örneklerinden biriydi. Yarõn gece ödül töreniyle sona erecek festivalin son yarõşma filmleri arasõnda ise Mehmet Bahadır Er ve Maryna Gorbach’õn yönettiği ‘Kara Kö- pekler Havlarken’, Miraz Bezar’õn ‘Min Dit’i, Kutluğ Ataman’õn ‘Aya Seyahat’i, Em- re Şahin’in ‘40’õ ve Zeki Demirkubuz’un ‘Kıskanmak’ filmi var. Ustalarla gençler arasõnda EKİN ÇAYIR ANTALYA - Uluslararasõ Antalya Altõn Portakal Film Festivali’nin ‘Onur Ödülleri’, ‘Yıldırım Önal Anı Ödülü’ ve ‘Emek Ödülü’ sahiplerini buldu. Cam Piramit’teki törende senarist ve yazar Vedat Türkali, yönetmen Ülkü Erakalın, besteci Yalçın Tura, yönetmen Bob Rafelsol, Danimarkalõ yönetmen Bille August ile oyuncu Sevda Ferdağ’a ‘Onur Ödülü’ verildi. Erol Günaydın ‘Yıldırım Önal Anı Ödülü’, Sinema Emekçileri Sendikasõ’nõn kurucu başkanlarõndan set işçisi Halil Dede ise 2006 yõlõndan bu yana verilen “Sinema Emek Ödülü”nü aldõ. Vedat Türkali, ödülü 1964’te Ertem Göreç’le çektikleri ‘Karanlıkta Uyuyanlar’õn, yalnõz en iyi senaryo ödülü almasõnõ protesto ederek reddettiğini anõmsattõ ve “Buraya 45 yıllık emaneti geri almaya geldik” dedi. Türkali, heykeli Göreç’le birlikte havaya kaldõrdõ. Bob Rafelsol, ödül heykelciği için “Gördüğüm en erotik heykel, Türkiye’yi kutlarım. Bugün müzelerde 500’e yakın çıplak heykel gördüm ve bu akşam bir çıplak heykelim oldu” dedi. Usta yönetmen Ülkü Erakalõn, “Bu ödülü almam rastlantı değil” derken Sevda Ferdağ da ödülünü 11 Ekim Pazar sabahõ yaşama veda eden Halit Refiğ’e adadõ. Usta oyuncu Erol Günaydõn, “Canım dostum Yõldõrõm Önal’ın adını taşıyan ödülü almaktan büyük mutluluk duyuyorum. Ancak kalbimin bir tarafı kırık, üzüntülü. Yıldırım’ın sesini duyar gibiyim; ‘Bana ödül verdiler ama para vermediler. Umarõm senin başõna gelmez’ der gibi. Gelmez Yılrımcığım gelmez. Çünkü Türk sineması artık pırıl pırıl genç ellerde geleceğe koşuyor” dedi. Livaneli East-West Orkestrasõ’nõn ünlü film müziklerini sunduğu gecede, Zülfü Livaneli de sevilen parçalarõnõ yorumladõ. ‘Sinemamız gençlerle geleceğe koşuyor’ Dündenbugüneköprüler... Erol Günaydın, Yıldırım Önal, Turgut Boralı, İsmet Ay, Ulvi Uraz ve daha nicelerini anarak aldı ödülünü. ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ GENEL MERKEZİ’NDEN PANEL 11.00 - 11.10 Açõlõş Konuşmasõ Prof. Dr. Aysel ÇELİKEL ÇYDD Genel Başkanı - Adalet Eski Bakanı 11.10 - 13.00 PANEL Oturum Başkanõ: Prof. Dr. Aysel ÇELİKEL Konuşmacõlar: Prof. Dr. Erdoğan TEZİÇ YÖK Önceki Başkanı İ.Ü. Hukuk Fak. Em. Anayasa Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Rıza TÜRMEN AİHM Eski Yargıcı Emekli Büyükelçi Av. Muammer AYDIN İstanbul Barosu Başkanı Soru ve Yanıtlar Tarih : 17 Ekim 2009 Cumartesi Saat : 11.00 - 13.00 Adres : FMV ÖZEL IŞIK LİSESİ Teşvikiye Cad. No: 6 Nişantaşõ/İST TÜRKİYE’DE YARGI BAĞIMSIZLIĞI ‘MİN-DİT’ GÖSTERİMİ Galada tartõşma ANTALYA (Cumhuriyet) - Yönetmen Miraz Bezar’õn Kürtçe filmi “Min - Dit”in dün 46. Antalya Altõn Portakal Film Festivali’nde ger- çekleştirilen gala gösterimi sonrasõnda yapõ- lan söyleşide tartõşma çõktõ. Diyarbakõr’da an- ne ve babasõ faili meçhul cinayete kurban gi- den üç çocuğun gözünden yaşananlarõ anla- tan filmi “beğenmediklerini” söyleyen bazõ seyirciler, “olayların tek taraflı anlatıldığı- nı” iddia ederek, çocuklarõn söyledikleri tür- küde “Kürdistan” sözünün geçmesini de yanlõş bulduklarõnõ belirtti. Film ekibi de bu eleştirilerin karşõlõğõnda “O türküyü çocuk- lar söylüyordu, biz onları yönlendirmedik” yanõtõnõ vererek, “Uzağımızda olanlarla il- giliyiz. Biraz da buraya bakılsın istedik, gö- zünüzün önünde olanlara kulak verin is- tedik” sözleriyle düşüncelerini açõkladõ. BAĞIŞLARINIZLA MUTLUYUZ Bağışlarınız için tüm bankalardan HESAP NO: 0660 www.losev.org.tr 0 312 4470660 0 212 2686868
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle