Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
16 EKİM 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA
KÜLTÜR 17
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Sahi, Kimdi Mustafa
Kemal Ağaoğlu?
Bu yazının çıkmasından bir gün sonra, 17
Ekim Cumartesi günü, Mustafa Kemal
Ağaoğlu ölümünün onuncu yılı nedeniyle
“Santralistanbul”da anılacak. Bu anma
programı, Stella Ovadia’nın birkaç aylık ısrarlı
ve vefa ürünü çabalarıyla gerçekleşiyor.
Peki ama, kimdi bu Mustafa Kemal Ağaoğlu?
Ölümünün üzerinden on yıl geçmiş olan bu
adam, bugüne kadar nasıl değerlendirildi?
Kendisinden sonraki kuşaklara nasıl aktarıldı?
Sağlığında, kurucusu olduğu YAZKO’dan (Tam
adıyla : Yazarlar ve Çevirmenler Yayın Üretim
Kooperatifi) ölümüne kadar geçen süre
boyunca nerelerde sözü edildi?
Düzenlenen anma toplantısı “Bir Hayal
Fabrikatörü: Mustafa Kemal Ağaoğlu –
YAZKO’dan BİLSAK’a Alternatif Bir Kültürel
Örgütlenme Modeli Hikâyesi” başlığını taşıyor.
Kanımca son derece özetleyici ve anılacak
olaylar açısından da gerçekçi bir başlık. Çünkü
özellikle YAZKO, gerçekten de ancak büyük
hayaller kurabilen istisnai insanların kafasından
çıkabilecek bir fikirdi – ve Mustafa Kemal
Ağaoğlu, hem böyle istisnai, hem de hayallerini
gerçekleştirmek için gözünü kırpmadan eylem
adamlığına da soyunabilecek yürekliliğe sahip
bir insandı. Yola çıktı, bu ülkedeki her gerçek
aydının yoluna eşlik eden türlü “rağmen”lere
rağmen hayalini gerçekleştirdi, çevresindeki bir
avuç sadık dava insanıyla yoluna devam etti,
ve o yol günün birinde, aslında kimler için
açılmış ise çoğunlukla onlar tarafından
tıkandığında, sessizce çekilip gitti.
Geriye, yarınki anma programının başlığında
dendiği gibi, olanların “hikâyesi” kaldı.
YAZKO, “Alternatif Bir Kültürel Örgütlenme
Modeli” olmasının yanı sıra ve M. K.
Ağaoğlu’nun kafasındaki şekliyle, gerçek bir
“Aydınlanma Modeli”ydi. Çünkü o, YAZKO’yu,
1980 Türkiyesi’nin faşizme tutsak düşmüş
hayatında bir “aydınlanma üssü” olarak
düşünmüştü. O yıllarda yazarların ve
çevirmenlerin ürünlerini yayımlatabilmeleri, 12
Eylül darbecilerinin baskıları, yayın izni alma
güçlükleri ve, başta kâğıt olmak üzere, türlü
yokluklar nedeniyle adeta imkânsızlaşmıştı.
Ağaoğlu, yazarların ve çevirmenlerin emeklerini
ve güçlerini birleştirmelerinin bu güçlükleri
geniş ölçüde yenebileceğini, aynı zamanda da
yazan ve çeviren aydınların “muhalif” sesleri
için bir çatı olabileceğini düşünmüştü.
YAZKO, üyelerinin kitaplarını basmakla
kalmadı, fakat dört süreli yayın (YAZKO
Edebiyat, YAZKO Çeviri, YAZKO Felsefe
Yazıları ve haftalık SOMUT Gazetesi) ve,
örneğin “Aydının Sorunları Sempozyumu” gibi,
çeşitli ses getiren etkinlikler gerçekleştirdi. Bu
yoğun yayın etkinliği, Mustafa Kemal
Ağaoğlu’nun kendi basımevini neredeyse yok
pahasına YAZKO’nun hizmetine vermesi ile
gerçekleşebildi.
Genel kurul toplantılarında, matbaasına
haksız kazanç sağladığı da dahil, türlü haksız
suçlamalar, Mustafa Kemal’in YAZKO
girişimine karşılık aldığı tek ödül oldu.
Neredeyse bütün yaptıkları inkâr edildi.
Sonuçta M. K. Ağaoğlu, YAZKO’dan “küskün”
ayrıldı. Sonraki yıllarda, ilk kitapları ve çevirileri
YAZKO’da çıkanlar da dahil olmak üzere, adını
eden pek çıkmadı. Sanki o, hiç yaşamamıştı;
sanki YAZKO, hiç olmamıştı. Bu yönden
YAZKO, kimi aydınlarımızın aslında kendilerine
yönelttikleri en acı ihanetlerden birinin
hikâyesidir.
Üç yıl boyunca, YAZKO Çeviri’nin yönetmeni
ve YAZKO’nun Genel Yayın Koordinatörü
olarak Mustafa Kemal Ağaoğlu’nun yakın
çevresinde çalışabilmenin mutluluğunu ve
onurunu yaşadım. Ayrıca, ona yönelik “aydın
ihanetleri”nin de tanıklığını yaptım. Şimdi o da,
“yaşatmayı başaramadığımız için andıklarımız”
arasına katılmak üzere.
Anısı önünde saygıyla eğiliyorum…
acem20@hotmail.com
kultur@cumhuriyet.com.tr
A
ntalya Altõn Portakal Film Festiva-
li doludizgin ilerliyor... Cam Pira-
mit’te Onur Ödülleri Gecesi... Sah-
nede, sinemanõn eskimeyen dev çõnarlarõnõ iz-
lerken, ülkemde sanatla ilgili bir meslek sa-
hibi olmanõn amansõz güçlüklerini de görü-
yorum. Ülkemde emeğin bir türlü erdem sa-
yõlamamasõnõn, karşõlõğõnõ alamamasõnõn kah-
redici baskõsõnõ yaşõyorum. Bu insanlarõn düş-
lerini gerçekleştirebilmek, bir adõm daha iler-
leyebilmek için ne savaşlar vermiş olduklarõ-
nõn bilincine bir kez daha varõyorum.
ONUR ÖDÜLLERİ
İşte kendini “Sahne işçisi” diye tanõmlayan,
bugüne dek yüzlerce filmde çalõşmõş olan, ama
asla filmlerde görünmeyen, adsõz kahraman-
lardan biri Halil Dede “Sinema Emek Ödü-
lü”nü alõyor...
Yalnõz sinema sanatõna değil tiyatromuza da
en etkili katkõyõ yapmõş olan çok verimli, çok
etkili bir yaratõcõ, müzikolog ve besteci Yal-
çın Tura...
Yönetmen, senarist, yapõmcõ olarak 200
kadar filme imza atan; kitaplarõyla Yeşil-
çam’õ belgeleyen; besteciliğini ve müzisyen-
liğini de sinemaya taşõyan Ülkü Erakalın...
Bakmayõn bugüne dek adõnõn “beyazper-
denin vamp kadını”na çõktõğõna, canlandõr-
dõğõ birbirinden farklõ kadõnlarla, oyunculuk-
taki ustalõğõnõ her daim kanõtlamõş Sevda
Ferdağ. (Doğrusu ben Metin Erksan’õn
“Hamlet”inde onu Hamlet’in annesi rolünde
hiç unutmadõm.)... Halit Refiğ’i anarak aldõ
ödülünü.
Onur ödülü alan iki yabancõ konuk: Bağõmsõz
Amerikan sinemasõ yönetmenlerinden Bob Ra-
felson (Beş Kolay Parça, Postacõ Kapõyõ İki kez
Çalar vb) ve Danimarkalõ bir usta Bille August
(Fatih Pele, Ruhlar Evi, vb)...
Bir değil birkaç kuşak tiyatro ve sinema se-
yircisini avcunun içine almõş, kendi başõna
oyunculukta bir “okul” oluşturmuş, “gele-
neksel” olanõ, “alaylı” olanõ günümüze ta-
şõrken nitelikten asla ödün vermemiş bir usta
Erol Günaydın... Yıldırım Önal, Turgut Bo-
ralı, İsmet Ay, Ulvi Uraz ve daha nicelerini
anarak aldõ ödülünü.
Ve işte usta yazar, roman yazarõ, oyun ya-
zarõ, şair, senarist, yönetmen ve 90 yõla mey-
dan okuyan, 90 yõlõn çoğunu demokrasi mü-
cadelesiyle geçirmiş olan, düşüncesiyle eyle-
mi ve yaratõcõlõğõ birbiriyle bütünleşmiş olan
Vedat Türkali... Ertem Göreç verecekti
ona ödülünü. Ancak Vedat Türkali bu! Hiç ama
hiç unutmamõştõ senaryosunu yazdõğõ, Ertem
Göreç’in yönettiği “Karanlıkta Uyanan-
lar” filmine 1964 yõlõnda Antalya’da yapõlan
haksõzlõğõ. Hiç öylesi politik bir filme, “solu”,
işçi haklarõnõ savunanlara verirler miydi büyük
ödülü! İşte şimdi “İntikam” alõyordu. Daha
doğrusu hak yerini buluyordu. Onur Ödülü
heykelciği Türkali ve Göreç’in ellerinde ha-
vaya kalkarken, salon alkõştan inliyordu.
DÜNDEN BUGÜNE
Alkõşlar yalnõz ödül alanlara değil, sinema
sanatõnõn bir toplumun yaratõcõlõğõna, aydõn-
lanmasõna, çoksesliliğine yapacağõ katkõyõ
fark edenlere, bunun bilincinde olanlara...
Bu yõlki Altõn Portakal Film Festivali’nin ga-
liba en önemli ayrõcalõğõ, dünle bugün arasõn-
da bir köprü kurulmasõnda...
Bugün Türk sinemasõnda bunca geniş bir yel-
pazeye yayõlmõş, bunca geniş alanlarõ kapsa-
yan, yalnõz ülke içinde değil, ülke dõşõnda da
tanõnan, sayõsõz başarõya imza atan, ciddiye alõ-
nan, dünya sinema platformunun bir parçasõ
olan Türk Sinemasõ’ndan söz edebiliyorsak,
unutmayalõm ki, bu bir rastlantõ ya da gökten
zembille inme durumu değil. Bu özellikle 1961
Anayasasõ’nõn getirdiği göreceli özgürlükler or-
tamõnda atõlan tohumlarõn bir sonucu. Yılmaz
Güney, Lütfi Akad, Halit Refiğ, Memduh
Ün, Atıf Yılmaz, Metin Erksan, Ertem Göreç,
Vedat Türkali ve daha nice yönetmenin, se-
naristin sonsuz çabasõ, emeği, adanmõşlõğõyla
ilerleyen bir süreç... Bugün izlediğimiz film-
ler o sürecin bir devamõ.
ESKİMEYEN ŞARKILAR
Selçuk Yöntem ve Beren Saat’õn sunduk-
larõ Onur Ödülleri Gecesi’ne dönüyorum:
Dünden bugüne ilerleyen süreçte değişen ve
değişmeyenler arasõndaki “Köprüler”i iz-
lerken birbirinden duyarlõ, birbirinden güzel an-
lar yaşanõyor.
Her ödül arasõnda Zülfü Livaneli Doğu - Ba-
tõ Orkestrasõ bize film müzikleri çalõyor. Piyano,
kanun, buziki, perküsyon, çello, bas ve viyo-
ladan oluşan orkestra Yalçõn Tura’dan, Teo-
dorakis’ten bir ziyafet sunuyor.
Ödül dağõtõmõ bittikten sonra sahnede Zül-
fü Livaneli. Gözlerime ve kulaklarõma inana-
mõyorum. Üç bin kişilik bir koro eşlik ediyor
her şarkõya! Bu gençler ne zaman, nasõl öğ-
rendiler bizim 70’lerde söylediğimiz, 80’ler-
de direnişin bayrağõ yaptõğõmõz şarkõlarõ, tür-
küleri?..
İzleyici Zülfü’yü kolay kolay bõrakmõyor. O
da jüri üyesi Yavuz Bingöl’ü de sahneye alõp
“Leylim Ley” düetiyle, Vedat Türkali için söy-
lediği Karlõ Kayõn Ormanõ’yla sürdürüyor...
Unutulmaz bir gece...
Antalya 46. Altõn Portakal Film Festivali
ÖZLEM ALTUNOK
ANTALYA - Altõn Portakal gündeminde önceki
gün bir yandan Yeşilçam’õn ustalarõ, emekçile-
ri onur ödülleriyle taçlandõrõlõrken bir yandan da
ulusal yarõşma bölümünde Yeşilçam sonrasõ ku-
şaktan usta yönetmenlerin filmleri izlendi ve ko-
nuşuldu.
Reha Erdem’in merakla beklenen filmi ‘Kosmos’la
güne başlayan festivalde ardõ ardõna Ümit
Ünal’õn yönettiği ‘Gölgesizler ve Yavuz Öz-
kan’õn ‘İlkbahar Sonbahar’õ gösterildi. Mu-
cizeler yaratan bir hõrsõzõn aşk peşinde koşarken
Kars’ta bir sõnõr köyünde yaşananlarõ anlatan
‘Kosmos’, ekibin de katõlõmõyla izlendi. Şaman
kültüründen sõnõr meselesine, aşktan hayvanla-
rõn dünyasõna evreni sorgulayan Erdem, zaman
dõşõ bir atmosferin egemen olduğu ve özellikle
ses tasarõmõnõn dikkat çektiği filmi için her şe-
yi fazla kullandõğõnõ ve yanõtõ da fazlalõkta ara-
dõğõnõ söyledi. Filmde özellikle başroldeki Ser-
met Yeşil dinamik oyunculuğuyla göz doldu-
ruyordu. Hasan Ali Toptaş’õn aynõ adlõ roma-
nõndan uyarlanan ve geçen aylarda gösterime
de girmiş Ümit Ünal’õn ‘Gölgesizler’ filminin
de başarõlõ bir uyarlama olduğu söylenebilir. Ge-
niş oyuncu kadrosuyla da dikkat çeken filmde
Selçuk Yöntem, Taner Birsel, Altan Erkek-
li, Arsen Gürzap, Ahmet Mümtaz Taylan rol
alõyor. Yavuz Özkan’õn filmi ‘İlkbahar Son-
bahar’ ise 68 kuşağõndan idealist bir sinema yö-
netmeninin gençlerle birlikte bir film çekme ma-
cerasõnõ anlatõyordu.
Festivalde şimdiye kadar gösterilen yarõşma film-
leri üzerinden konuşmak gerekirse tarzlarõnõ ve
dillerini oturtmuş ya da olgunluk filmlerini çe-
ken yönetmenlere karşõlõk genç yönetmenlerin
yeni bir dil arayõşõ içinde ve günümüz sorunla-
rõna odaklandõğõnõ söylemek mümkün. Bunlar-
dan biri Altõn Koza ödüllü, Orhan Eskiköy ve
Özgür Doğan’õn yönettiği ‘İki Dil Bir Bavul’,
tayini Kürt köyüne çõkan yeni mezun bir Türk
öğretmenin gözünden Türkçe bilmeyen çocuk-
larla yaşadõğõ dil sorununu anlatõyor. Anadilde
eğitim sorununu naif bir dille ve olduğu gibi ak-
taran film, hem hikâyesi hem de oyuncu kadro-
suyla yönetmenlerin deyişiyle ‘hayatın kur-
macası’. Belgeselle kurmaca arasõndaki sõnõrõn
kalktõğõnõ söyleyen yönetmenler çekimlere baş-
lamadan önce konuya uygun bir köy ve o köye
atanacak yeni mezun bir öğretmen arayõşõna gi-
rerek filmi gerçek kişiler üzerinden çekmiş. Onur
Ünlü’nün ‘Beş Şehir’i ise hastalõklar, şiddet, sõ-
kõşmõşlõk, yalnõzlõk üzerinden anlattõğõ çaresiz-
lik hikâyeleriyle yeni bir sinema dili arayõşõnõn
en göze çarpan örneklerinden biriydi.
Yarõn gece ödül töreniyle sona erecek festivalin son
yarõşma filmleri arasõnda ise Mehmet Bahadır
Er ve Maryna Gorbach’õn yönettiği ‘Kara Kö-
pekler Havlarken’, Miraz Bezar’õn ‘Min
Dit’i, Kutluğ Ataman’õn ‘Aya Seyahat’i, Em-
re Şahin’in ‘40’õ ve Zeki Demirkubuz’un
‘Kıskanmak’ filmi var.
Ustalarla
gençler
arasõnda
EKİN ÇAYIR
ANTALYA - Uluslararasõ Antalya Altõn Portakal Film
Festivali’nin ‘Onur Ödülleri’, ‘Yıldırım Önal Anı Ödülü’
ve ‘Emek Ödülü’ sahiplerini buldu. Cam Piramit’teki
törende senarist ve yazar Vedat Türkali, yönetmen Ülkü
Erakalın, besteci Yalçın Tura, yönetmen Bob Rafelsol,
Danimarkalõ yönetmen Bille August ile oyuncu Sevda
Ferdağ’a ‘Onur Ödülü’ verildi. Erol Günaydın ‘Yıldırım
Önal Anı Ödülü’, Sinema Emekçileri Sendikasõ’nõn kurucu
başkanlarõndan set işçisi Halil Dede ise 2006 yõlõndan bu
yana verilen “Sinema Emek Ödülü”nü aldõ. Vedat Türkali,
ödülü 1964’te Ertem Göreç’le çektikleri ‘Karanlıkta
Uyuyanlar’õn, yalnõz en iyi senaryo ödülü almasõnõ protesto
ederek reddettiğini anõmsattõ ve “Buraya 45 yıllık emaneti
geri almaya geldik” dedi. Türkali, heykeli Göreç’le birlikte
havaya kaldõrdõ. Bob Rafelsol, ödül heykelciği için
“Gördüğüm en erotik heykel, Türkiye’yi kutlarım. Bugün
müzelerde 500’e yakın çıplak heykel gördüm ve bu akşam
bir çıplak heykelim oldu” dedi. Usta yönetmen Ülkü
Erakalõn, “Bu ödülü almam rastlantı değil” derken Sevda
Ferdağ da ödülünü 11 Ekim Pazar sabahõ yaşama veda eden
Halit Refiğ’e adadõ.
Usta oyuncu Erol Günaydõn, “Canım dostum Yõldõrõm
Önal’ın adını taşıyan ödülü almaktan büyük mutluluk
duyuyorum. Ancak kalbimin bir tarafı kırık, üzüntülü.
Yıldırım’ın sesini duyar gibiyim; ‘Bana ödül verdiler ama
para vermediler. Umarõm senin başõna gelmez’ der gibi.
Gelmez Yılrımcığım gelmez. Çünkü Türk sineması artık
pırıl pırıl genç ellerde geleceğe koşuyor” dedi. Livaneli
East-West Orkestrasõ’nõn ünlü film müziklerini sunduğu
gecede, Zülfü Livaneli de sevilen parçalarõnõ yorumladõ.
‘Sinemamız gençlerle geleceğe koşuyor’
Dündenbugüneköprüler...
Erol
Günaydın,
Yıldırım Önal,
Turgut Boralı,
İsmet Ay, Ulvi
Uraz ve daha
nicelerini
anarak aldı
ödülünü.
ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME
DERNEĞİ
GENEL MERKEZİ’NDEN
PANEL
11.00 - 11.10 Açõlõş Konuşmasõ
Prof. Dr. Aysel ÇELİKEL
ÇYDD Genel Başkanı -
Adalet Eski Bakanı
11.10 - 13.00 PANEL
Oturum Başkanõ:
Prof. Dr. Aysel ÇELİKEL
Konuşmacõlar:
Prof. Dr. Erdoğan TEZİÇ
YÖK Önceki Başkanı
İ.Ü. Hukuk Fak. Em. Anayasa
Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı
Rıza TÜRMEN
AİHM Eski Yargıcı
Emekli Büyükelçi
Av. Muammer AYDIN
İstanbul Barosu Başkanı
Soru ve Yanıtlar
Tarih : 17 Ekim 2009 Cumartesi
Saat : 11.00 - 13.00
Adres : FMV ÖZEL IŞIK LİSESİ
Teşvikiye Cad. No: 6 Nişantaşõ/İST
TÜRKİYE’DE YARGI BAĞIMSIZLIĞI
‘MİN-DİT’ GÖSTERİMİ
Galada tartõşma
ANTALYA (Cumhuriyet) - Yönetmen Miraz
Bezar’õn Kürtçe filmi “Min - Dit”in dün 46.
Antalya Altõn Portakal Film Festivali’nde ger-
çekleştirilen gala gösterimi sonrasõnda yapõ-
lan söyleşide tartõşma çõktõ. Diyarbakõr’da an-
ne ve babasõ faili meçhul cinayete kurban gi-
den üç çocuğun gözünden yaşananlarõ anla-
tan filmi “beğenmediklerini” söyleyen bazõ
seyirciler, “olayların tek taraflı anlatıldığı-
nı” iddia ederek, çocuklarõn söyledikleri tür-
küde “Kürdistan” sözünün geçmesini de
yanlõş bulduklarõnõ belirtti. Film ekibi de bu
eleştirilerin karşõlõğõnda “O türküyü çocuk-
lar söylüyordu, biz onları yönlendirmedik”
yanõtõnõ vererek, “Uzağımızda olanlarla il-
giliyiz. Biraz da buraya bakılsın istedik, gö-
zünüzün önünde olanlara kulak verin is-
tedik” sözleriyle düşüncelerini açõkladõ.
BAĞIŞLARINIZLA MUTLUYUZ
Bağışlarınız için tüm bankalardan
HESAP NO: 0660
www.losev.org.tr 0 312 4470660
0 212 2686868